24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DÖRT CUlvrHTJRÎYET CUMHURtYET'in »Ocakl962 19.3U Mıkrofon kulıste 19.4o 121 Açılış ve program 7.30 Şarkılar (Şiikran özer) 20.15 Sabah plâkları Ö O Haberler Spor haberleri 20.30 Marşlar . Û 8.15 Saz eserlerı 8 30 Plâk geçidi 20.45 Kahramanlar saadolabından 9.00 Sabah kor.se ti 21.00 Onbeş günde bir ri 9.30 Türk müziğinden is 22.00 Çeşitli stüdyolardan 22.30 tekler 10.00 Çocukiarm kösesi Çağımızın besteciieri 23.00 Ha 10.30 Dinıeyıci ısteklerı (Ha berler 23.15 Tatil sona ererfif Batı müziği) 11.00 Istanbul ken 23.55 Program 24.00 Ka Beledıyesi Konservatuvan kon panış. serı 13.00 7 kenıan 13.15 tSTANBUL İL RADYOSU Haberler 13.3ü Çeşitlı stüdyo(385 M. 77» Kc/s) lardan 14.00 Müli lıg maçının 17.58 Program 18.00 Dar.sa r.aklen yayır.ı 15.45 Müfıt Ki davet 18.45 Bale müziğı per Dans Orkestrası 1600 Şar 19.15 Los Panços Triosu 19.30 kılar 16.30 Hafıf müzık 16.45 Yemek müzifı 20.00 Piyanist Oyun havalan 17.U0 Gıtar ku Mario de Azevedo 20.15 Piâkarteti 17.15 Beraber şarkılar lar arasında 20.45 Davıd Rose 17.45 Gençlık Faatı 18.00 Çe Orkestrası 21.00 Vıyolonsel soşıtii stüdyoiardan 13.40 Gunün lolan 21.28 Frank Bsrber Orpiâkianndan 18.45 Haberler kestrası 21.45 Operalardan 19.UÜ Türktı'.er ı Muzaffer Ak sahneler 22.17 Dans ve caz müj euni 19 15 Tango Orkestrası ?iği 24.00 Kapanıs ISTANBUL NiL CiNAYETi Çevirenler: Met» Engln Gani Sener Tefrikası: 1 IM Rock and RoO ava sakindi. Rahmi esniyor, vatandaş Ahmet Efendi gazete o kuyor, Taşaron Nuri, cep defterine besaplar yszıvor. Konsolos bey, eczacı beyle sob bet ediyordu. Recep, çay bardaklarını kuruluyor, cezveleri parlatıyordu.. Kahve halkı. sulh ve sükun ıtinde idiler. Derken imam e fendi sökün etti. Arkasında Ali bir torba taşıyordu.. kahvede kiler buyur ettiler. İmam efendi: Ali, koy oğlum şu masa nın üstüne torbayı. Recep, bana bir sıcak çay'.. ttrafa da selâmün aleyküm diyerek o turdu.. cczacıbaşı sordu. tmam efendi pazardan mı? Evet lıacı bey pazardan. Lâkin bu bızim esnaf ile baş etmek çok süç.. Gözünü aç mazsan vay haline!. Rahmi: İmam elendi, sen bana söy leseydin, ben seninlen gelirdim. Eksik olma! Ali, geliverdi.. Aliyi atlatırlar imam elendi! Ali içerledi: Ben o kadar aptal mı yıra.. asıl seni atlatırlar. Hanl sana Ahmet Efendi.. Aptallık yarışına mı cıktınız? deyince ikisi de sustu Efendim biraz lâbana al dım. Bizim bacı eyi turşn ya par.. hasiyetli olur. Konsolos bey, Güzel olur imam efendi; ama gaz yapar.. (İmam başını sallıyarak) ne gibi beyefendi? Ne gibi oldnğnnu tarif e demem imam efendi, g*z yapar işte Vallaha bizde öyle bir sey olmnyor.. Eczacı bey müdahale etti. Yani mide ve barsaklarda yel yapar.. tmam güldü: Ha»! öyle deyin beyefendi. Gaz deyince, fakirin gazyaırına aklım eitti.. ne hoş olur lâhana be!. Gaz yağı olsun.. ba ni o günler.. tmam çülmefe başladı.. Kahmi de eüldü.. konsolos kızardı. Kahmiye: Hilmi beyefendi neye gülü vorsunuz bn kadar.. pek mi tuhaf? Rahmi. bir şev diyecekti a ma, Ahmed'in ?özü, gözüne i listi.. sustu. Konsolos ışi üsteledi: Ben yazayel denildişini bil miyorum. Benim bildiğim gazdır. Efendi hazretlerinin söylediği gaz yağının ismi, petrol dur.. tmam lormundaydı. Dam üstünde.. Yazan: Burhan FELEK Konsolos bey, o sizin dediginiz, şn arka bostandaki bah çıvanın adıcır.. Petro deŞil mi onun ismi Recep? Öyle şaliba, imam efendi! Imarn gölüyordu. Konsolos, bn sefer daha sarih çöründü: tmam efendi bazretleri. Ben arka bostandaki baluıva nı tanımara. İsmi de Pctro olabilir. Ama ben petrol dedim. Petro demedim. Petrol mâlu mu semuhileri topraktan çı kar bir maddenin tasfiyesiyle elde edilir.. buna eski l'sanca neft denirdi.. sirndi bam petrol deniyor.. ham petroldan bilkim yâ tamam 38 madde elde edi lir. Bunlardan biri de petrol dur. Bilmem arzedebildira mi? Berııın söyledifim gaz isc lâhanadan hâsıl olnr, bir nevi mide ifrazatıdır. İmam başını salladı.. ve: Recep ne yaptın dalma?. Çıkamadım imam efendi!. Oğlum bana gözlük lâzım.. şnna bir bakıver. Vaktim olmadı imam efendi... Kahmi lâia karıştı.. Nedir o, imam efendi? Recep: Hah! Buna da burnnnu soUma!. İmam: Dur hele Recep! O da ko nussun.. Rahrai: tmam efendi! Sen bu Re ceptrn bir iş bekliyorsan, daha çook beklersin.. Vallabi öyle dalracıdır ki.. geyen seııedenberi bâlâ bana Kahve değirmeni alacak.. tmam, iki taratı ca kollamak için: Vok öyle de4il! Esnaf adam. Çırağı yok! Kahveyi kime hıraksın! Ama, bıze de gözlü gün lüzumu var.. Ne gözlüğü imam efendi!. tki eün olu\or. namazdan sonra minareye çıktım.. yangın var dediler.. <tizlügü takayım derken. elimden knrtaldu: Kshvenin damına diistü.. Recebe sö>ledim.. ben ararım dedi. Gelşelelim.. aramadı.. oııu hatırlattım.. Rahmi : Ben çıkarım imam efendi, sen kasavet Ahmet Marttan ev>el nlmaz.. Afabey, sen ce beni hep maytaba alırsın! iazık değil mi mübarek adanı. Gözlüfünü düşürmüş.. insaniyet namına ^ ~ E = 3 = = E E Ş = E E E ^ = r: E E E = = ~ E = Ş = E E E ^ = = E E ~ ^ E E sen çıksan ne olur7. Çıkarım ama, bu dam beni çekmez.. sen daha hafifsin, sen çık!. Çıkarım, ne var >ahu? Artık hiç de mı insaniyet kalmadı. Biz öldüğümüz zamaıı bu imam efendi tabnturauzun.. Konsolos hemen atıldj.. Aman Hiltni ISey, dam a çıkacaksanız çıkmız, fakat şu tabut, ölüm bikâyeîcriııi hırakın canım! Siz makahr seyleri ne kadar seviyorsnııu'.. Ben arapça bilmem ama kabir lâfını anladım.. konsolos bey ben size bir sey süvliyeyim mi?. Hıık da deseniz. sık da deseniz çünüıı birinfe.. Ahmet öksürdü.. Günün birinde piyango, »Ize de çıkar.. dedi.. ayağa kalk tı.. Recebe: Merdiven var mı, merdi ven?.. Bitişik evde var. Gümrükvünün evinde mi? Evet. Haydi Ali, çal kapıyı!.. İmam efendi merdiveni istiyor de! Kabveci istiyor dersen vermez.. Ali gitti.. hrx dakika »onra mercivenle geldi.. Cabuk çetir, badana vapıyorum. dedi. Kim? Gürariikçü Mustafa E/endt.' Kahvenin yan tarafından mer diveni dayadıtar. Hava çisen tıliydi. Recep: AyaUlan cıkar. kiremitleri kırarsm! dedi.. Rahmi Avakkabılarını çıkardı.. merdivendcn sonra bir hayli \iiksek olan dama asıldı ve kedi gibı çıktı.. başladı vürümeye.. vürüdükte kiremitlcr tıkırdıvor. Recep aşağıdaıı: Yavas.'. Kireniitlerı kırma! diyordu .. Kahvenin tavanı yok tu, damaltı tahtal.ırı şöriinüyordu. Sadece vatıyı haçlamak için karşıdan karsıta afılmış bir kaç tıatıl ve çatıyı lutan bir kaç dikme vardı. Konsolos Bey. Aman azizim ınıam etendi! Dam üstümüze çckmesin!. İmam başını «allayaraU: Çökmez, mernk etmeyin!. Oraya Rahmiden daha ağırları çıktı.. Rahmi yukarıda yârenlik ediyordu. Buranın manzarası çok nezaretll yahu! Ahmet aşagıdan sordu: Nereleri görunüyor? Ağabey Vedikule görünüyor.. Kız Kulesi? Görünmüyor ağabey., Galiba dışarı çıkamıvor.. Agabe) Kız taşı görünüyor. Naaapiyim görülüyorsa . Hatıi sen Kız Kulesi dedin de.. Vasılıca birisi (eldi.. üstünde ceket, bacaklarında pijama pan talonu vardı. Merdiveni görünre hemen çekti . aldı.. Receple Nuri. labu! Yukarıda adam var. Beş dakika. . Ben badanayı yaptım.. bekIiyemem. Sen sonra alırsın! Ss na çabuk getir demedim mi? diyerek yürüdü. Rahminin asajfı da olandan malumatı yoktu. Ahmet: Bıral» gevezeliği de gozlüğü ara! Arıyorum.. arıvorum.. imam efendi. nereden düstü gözlük? İmam asağıdaıı: Minareden düştü: Hayrını gör öyleyse.. minareden düşen gözlük sağlam kalır mı?. Recep, burada bir karga leşi var be!. Al şunu... diyerek fırlattı . pat diye kahvenin önüne düştü . o esnada yağmnr arttı.. Yağmur başladı.. ne t»raf» düştü. . Kenara doğru bak!. Bakıyorum, yapraklardan görünmüyor ki.. bana bir süpürfe versenize!.. Mod» Tilllllllllllllllllllllllllllllllllllllilllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll BAY OSCAR: Prof. NtMBÜS'ün MACERALARI: Bırak süpürgeyi de. bak oralara B^kıyornm.. »ma... Hah.. buldum. . Sağlam mı?. Dur bakayım,. saflam, saflam. hocafendi! Gözlüğünüz aydın!. Kırılmamış. Aşağıdan imam. Helâl mala bir şey olmaz.. Derken yağmur iyice arttı... Ben iniyorum.. yağmor • arttı.. ayaklarım ıslandı Ay kavıyor valla.'. l l a n merdiveni hangi namussuz kaldırdı?.. Ahmet seslendi: Sahibi aldı. sahibü, Ben ne olacağım burada şimdi? Sen turşu olacaksın.. Ağabey! Galiba senin tuzun kuru!. Kuru ya!. Sana kim söyledi dama çık diye? Yahu.' Jnsaniyet namına! Mahalle imaraının gözlüfünü aramaya çıktık. . Çıktınsa iyi ya!. Biraz da ıslan Ağabey! .Namussazom bir daha yüzüne bakmam!. Şaka yapma! Islanıyornm yahu!. Ben naapıyım be!. Gümrükçü geldi merdivenini aldı.. Rahmi bağırmaya başladı Recep be!. Merdiveni getirın.. yoksa bütün kiremitleri kırarım valla!. Sen onu yapamazsın ya!. Biraz a*ır ol! Ne oluyorsnn? Rahmet bu!. : tmam Iâfa karıştı: Ali git şa merdiveni getir! • Çocuk soğuk alacak! Bize iyi • lik yapnıak için . : Ben gidemem.. adamı ters ; liyor.. | Rahmi bağırıyorda... : Kim gidecekse gitsin.. yok • sa.. iııdiririm damı başınıza! • Yağmur bardaktan bosanır • casına yatmaya başladı.. Rahmi i baçırıyordu: • Ulan namussuzlar.. beni • dama rıkardınız! Merdiveni de • ' çekip aldınız.. ben size gösteri : rim. Derken bir kiremit çekip : sokaça attı.. Konsolos Bey ; Rica ederinı! Bu adamı ; damdan indiriniz! Neden mer j diveni çektiniz.. bu yağmurda '• Adam hasta olabilir. dam çöke : bilir.. hepimiz yaralanabiliriz. ; Rahmi • Hem yaralanırsınız, hera de • imansız gidersiniz. '• Aşağıda. İ Sen eit!. Ben çitmem . : Diye konuşmalar olurken : Kahmi paralannı sıvadı.. ve ; damdaki kiremitleri açmaya ' başladı.. söyle bir bnçuK, iki , metrelik yer açılınca aşafıdaki : ler bağırmaya başladılar.. ; Dam akıvor.. dam akıyor... • Rahmi. ; Daha akacak, hele bekle : yin! diye kiremitleri açıp du : ruyordu. Aşağıdakiler kahve o : cağı tarafına sığındılar.. kah ; venin içine damdan sular akı | yordu Recep: ; Yahu! Rezalet oldu be!. : •mam efendi, söyle şu Aliye de : gitsiıı merdiveni getirsin! Ben • fukara adamım.. Kim aktara ; cak damı?. derken tmam: '• Ali git, merdiveni al.. se : lâm soyle Mnstafa Efendiye. : Damda adam kaldı deyiver, ha • di çabuk.. i Ali koşarak gitti.. kosarak : raerdiveni getirdi.. Rahmivl sır ; sıklam olmuş. yağmur ilihleri • ne işlemiş bir halde indirdiler. | Gözlüjfü imama verirken. • Buyur, imam efendi! Güle : güle kullan! : Teşiikkür ederinı Rahmi • efendi oğlum! Sana da çok zah • met oldu.. Acaba bir sıcağa git '• sen de.. haııi nevazil falan Al : lah saklasın... : tstemem imam efendi! Bir • aspirinle hir çay, beni düzel '• tir! Ama bir daha el merdive : niyien kahve damında imam : gözlüğu aramaya tövbe!. Hele : aşağıda hanım evlâtları varsa. ; dedi... Ayakkablarım giydi.. ya '• kasını kaldırdı... Başını içine : büzdü . çıktı gitti.. : Ahmet. • Hakkı var oğlanın! Ama : kabahat kendinde.. böyle bava : da dama çıkılır mı?. Bari ha : mama götüreyim! diyerek ardın • dan seyirtti. • JANE'İN KİZI 57 llllllillllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllı \ i BllHDEH 0 (JNUTAU/f Kesımli Konıan: 91 MEL'IN KI Z Çızen: YVES SAYOL Çeviren; Mazhar KuNT \KNİ TİVARO: Her gece faat 21 de BİR K.AVUK DEVKİLDİ Cumartesi, Pazar 1520. sair fönler 18 de İÇİMİZDEKİ ASLAX. SaJı günierl temsil ycktur. FATİH TÎYAROSU: Her gece «aat 21 de ve Cumarte»!. Pazar saat 15.30 da MOR DEFTER Pszartesi pünleri temsil yoktur. Tel: 22 01 71 K.AUIKOY TlYATROSlJ: Heı gece 21 de ve Cumartesı Pazar 1530 da SAHlLDEKt KANAPE ve PUSÜDA Pprşembe günleri tem?il yoktur. Telefon: 3B Oi 82. f CSKCBAR BOLCMÜ: Her gün «aat 21 de ve Cumartesi Pazar 15.30 da Yr.$lL KVRBAGA. Cuma Bün!eri temsil yoktur. tSTANBVL TtYATROSU Sah hariç her gere 21.15 te. Çarşam'oa, cumartesi. pazar matine 15 te (ŞÖMİNEDEKÎ CKSET). Yalnız «alı gecejeri 21.15 te »aiı hariç her gün 6 da (KÖPEK KIRPICISI). SÎTE TtYATROSU: GÖVÜL AVCIS1 Her akşam «aat 21.15 te. Çarşamba. Cumartesi. Pazar matine İS de. KtCCK SAHNE: Pazartesl, S»lı Çarşamba SAİRİN MEKTUPLAR1 Perşpmb'\ Cuma. Cumartesi, Pazar OYUNCAKÇ1 DCKKANI Matineler: Sah, Cuma. Cumartesi, Pazar 17 de. ORALOGLU TİYATROSU: Pazanesl dışmda her gece 21.15 te. Cumartesi. Pazar matine İS te. KÖTC TOHUM. Pazartesi dışmda ber gün 18 de UYUYAN PRENS. Tel: 49 49 S5. KENT OYUNCC.UAR1 (Karaca Tiyatro) 44 66 66. 29.1.1962 den itibaren Suvare 21.15 BÜYÜK SEBASTlYAVLAR. Matine 18.00 APTAL KIZ. Pazartesi oyun yoktur. OPERA Aksaray: MUAMMER KARACA SENATCR Suare 21.18 çarçamba. eumsrtesl pazar maîine lfi.15 Tel: 21 57 22 OtS BULVAR TtYATROSU: Pazarteıl hariç her gcee 21.13 te LEYLEÖMRÜ. Çarfatnba. Cumartesi.Pazar matine 16.15 de. Tel: 21 35 76 Dünyaca maruf Fransız .. Ben hakikati tahmin ettim Renaud. Anladığıma söre Edmond, Lucile'c verilraek veya söylenmek üzere sana bazı kâ^ıtlar verdi veya bir şeyler söyledı. thtimal m onun için St. Irun'daki odasına sittin. Sonra da sabahleyin çiftlife Lacile'ı çörmeje geldin. Evet. Ama kâgitlarda ne vazılı bilmiyomm. Peki onları yaktın mı? Renaud söz vermişti... Kâğıtları ne yaptıfını «öyliyemezdi: Evet onları yaktım. dedi. Peki o halde Matmazel Lucile'e ne söyliyecektin? Söyüyemem. Size itimar dım var ama söz verdiın.» O sırads bir ?ıcırtı oldn ve hücrenin kapısı açıldı. Ziyaret zamanı jeçmişii Rouvenat'nın gitmesi çerekiyordu... Renand ile kâhya kncaklaştılar. Mahkum: karımı ve çocuğuma size emanet ediyorum, dedi. Verdiğiniz sözü anotmayınız. Merak etme. thtiyaçlan çörülecektir». Renand'dsn ayrıldıgı zaman kâhyg alt üst olmnştu. Cç giin sonra Jenevieve'i tekrar yoklamağa karar verdi fakat o ıırada bir kadın geldi re... (Arkası var) fe P E J O (Peugeot) Kadın, Erkek ve her boy çocuk " bisikletlerini her yefde arayınız. • MERKEZ IŞIK İTHALÂT Galata, Okçumusa Caddesi No. 801 Telefon: 44 83 66 tâncıhk: 1537/1229 de Bellefort telefonda, bağhyaBÖLÜM yım mı?» I Linnet Ridgeway! «Bellefortr O, tabiî, evet, ba|• Ts kendisi!» diyen Üç Taç'ın sa la.» hibi, Mr. Burnaby arkıdajını dürtBir tıkırtıdtn lonra sabıısu, yutü. muşak, biraz kısık bir ses, «Alo, İki adam büyüyen gözleri, yan Mis» Ridgeway ile mi konusuyoaçık ağızlariyle, hayran hayran rum? Linnet!» baktılar. «Jackie, sevgilim! Çoktanberi len O sırada lcızıl renkli büyük bir den bir haber alamadım!> RoKs Royce, postanenin önünde «Biliyorum, çok Jena oldu. Lindurmuştu. net, seni muhakkak gö'rn;e.k istiArabanın ıçir.den, {apkasız, gö yorum.» runüjte basit bir entariyle bir kız ıBuraya gelmez misin? Sana yeçirctı. Sarı «»çh, kendinden emin ni oyuncağımı göstereyim.» güzel vücutlu M»ltonunder • «Ben de öyle yapmak istiyorum, Wode'de pek leyrek raatlanan tip Ute.» te bir kızdı. «öyleyı* hemen bir trene yahut Hızlı adımlarla postaneye girdi. bir «rabaya atla, gel.> Mr. Burnaby yine. «Ta kendisi!» «Hemen, canım. Hurda küçük dedi. S?sini alçaltarak dev»m etti, bir otomobilim var. Onbeş sterlir.e • Milyonları vtr. Burdı binlerce aldım. Bazı günler gayet iyi i;lilira «arfedecek: Yüzme havuzları, yor, bazan da iıiadı tutuyor. Eğer îtalyan bahçeleri. balo salonları çay vaktine kadar gelemezsem yiyapılacak, evin de yansı yıkılıp, ne inadı tuttu demektir. Allahaısyeni baştan inşa edilecek...» marladık, benim canım.» Arkadaşı, «Şehre para getirecek, Linnet ahizeyi yerine bıraktı, desene.» dedi. Bu. çelimsiz. soluk tekrar Joanna'nın yanına döndü. benizii bir ıdsmdı. Sesinde kıs«Jacqueline de Bellefort'du, en kançlık ifade eden marazl bir edâ eski arkadaşımdır. Paris'te aynı ovardı. kuldaydık. Zavallı, çok talihsiz çık Mr. Burnaby de onunla aynı fi tı. Babası bir Fransız Kontu. ankirdeydi. nesi de bir Güney Arr.erikalıydı. «Evet, Malton under Wode Babası başka bir kadınla kaçtı. Aniçin bu büyük bir jeydir, biiyük nesi de Wall Street bankasındaki bir jey!» bütün parasını kaybetti. Jackie beş Vaziyetten memnundu, Mr. Bur parasız kaldı. Son iki senedenberi naby. .Hepimizin t*m m*n»«iyle nasıl yaşadığım bilmiyorum.» göüzünü açacak,» diye ilâve etti. Joanna arkadajının tırnak teraizÖteki. «Sir George'den biraz de liyeceği ile koyu kan kırmızısı ren ğiçik olarak> dedi. gi tırnaklarını temizliyordu. SöyMr. Burnaby kendinden emin, liyeceklerinin tesirini görmeit için «Onun hakkından atlar geldi» de nvs gibi, başını geriye attı. di, «Hiç de şansı yoktu.» «$ekerim.» dedi, «Acaba buraya «Bu ev için ne »lmıstı?» gelmesi senin için sıkıntı olmıya• Duyduğuma göre. temiz altmış cak mı? Eğer benim arkadaçlarımbirs.» dan birinin başına böyle bir fe'âÇelimsız adam bir ıslık öttürdü. ket gelse. hemen onu unutuveriMr. Burnaby gururla sözüne de rim. Kalbsizlik gibi görünür, ama vam etti: «Hem her seyi tamamla • onradan insanı bir çok baş ağnvana kadar. bir altmıç bin daha smdan kurtenr! Daima para isterharcıyacakmış diyorlar!» ler, ya da bir terzihane açarlar, Çelimsiz adam. «V»y namuisuz!» insan da onlardan en çirkin elbidiye söylendi, «Bu kadar partyı bu seleri almağa mecbur kalır. Yahut da abajur kılıfları boyarlar, kadın nereden bulmuş?» • Amerika'dan diyorlır. Annesi desenli boyun atkıları yaparlar.» 5U milyonerîerden birinin. biricik «Demek ben bütün pararr.ı kaykız'.ymış. Tıpkı filimlerdeki gibi. betsem, ertesi gün beni terkederdeğil mi? tin?» Kız postaneden çıktı, arabaya at• Evet, «.ekerim, tereddütsüz. Bu îadı. konuda samiml olmadığımı söyleÇelimsiz »dam, onu uzaklaçanı yemezıin! Ben sadece durumu iyi kadar gözleriyle takip etti. Bir kimıeleri «everim. Ve bu, herkes yandan da söyleniyordu: «Bu ijte için böyledir ama çoğu itiraf etbir yanliflık var gibi geüyor o nıe2. Onlar «adece. artık Mary, Enun bu görünüîü; hem parah, hem tnily ya da Pamela ile geçinemegüzel. Bu kadarı fa?la! E|er bir diklerini ıöylerler! Sıkmtıları zakız bu kadar zenginpe. bu kadar valiıyı öyle geçimsiz yaptı ki, derguzel de olrr.aya hakkı yoktur. ler., Halbuki bu tam mânasiyle füzel... «Ne kadar gaddarjın, Joanna!» Her şeyi var bu kızın. Hskjızlık...» «Ben ladece kendi çıkanma baII karım, herkes gibi.» • Bense hiç bakmam!» Daily Blıgue'ın losyete lütunun•Belli sebepler yüıünden, tabil! dan bir parça: Servetinin yakifiklı, orta yajJı, A• Chez Ma Tante'd» »ks»m yeme merikalı konıyucuları sana bu büği yiyer.ler arasında, güzel Linnet yük ıerr*tten iıtadiğin kadarını Ridgeway gözürae çarptı. Joanna verdikten ionra, aç «özlü olmana Southwood. Lord Windlesham ve elbette tebep yok.» Mr. Toby Bryce ile beraberdi. LinLinnet, «Ama Jacqucline hakkınnet Ridgeu»y, büindili gibi, Anna Hartz'la evlenen Melhuish Ridge da ymıiıyoraun.» dedi «O hiç de way'in kızıdır. Büyük babaıı Leo zannettiğin jibi tufeyli dejildir. Opold Hartz'dan kendisine büyük na yardım etmek istedim, ama kabir servet kalmıştır. Güzel Linnet bul ettiremedim. Şeytan kadar gugünün konusudur, yakında da bir rurludur.» «Peki seni jörmek için nedir bu ni^an haberinin duyulacağı umulmaktadır. Lord Windlesham da, aeeleti? Bir iıttgi olduğuna dair kendisine fena halde tutulmuşa bahse «»ireritn. Bak, bekle görürsün.» benzer'.» Linnet itiraz etti: «Bir şcye heIII yecanlanmıs gibiydi. Jackie her Lady Joann» Southwood. «Şeke zaman kolay heyecanlamrdı. Bir rim.» dedi, «Her jeyin fevkaUde o »eferinde birisine çakı saplamıttı!» lacağmı zar.nediyorum!» «Aman, ne müthij!» Wode Hall'da, Linnet'in y»Uk o«Bir köpeğe sataşan çocuğa sapdasinda oturuyorlardı. Iamıştı. Jackie çocuğu köpeğe saGözü penc«reden, bahçenin öte tasmaktan vazgeçirmeğe çalıştı, ço sindekı ormanın mavimtırak gölge cuk aldırmadı. Jackie de çocuğu lerine bürünmü; sçıklığa takıldı. tuttu, sarstı ama öteki ondan çok Linnet, «Hakikaten mükemmel, daha kuvvetliydi. Sonunda Jackie değil mi?» dedi. bir çakı çıkarıp ona saplayıverdi. Kollannı pencerenin pervazına Tabiî yer yerinden oynadı!» dayadı. Yuzunde haris, canlı, dina«Tahmin ederim. Hiç de hoş bir tn:ic bîr ifade vardı. Joanna South çey değil!» wood. yanında sönük kalıyordu. O tırada Linnet'in hizmetjisi oYirmi yedi yaşlarında. zayıf, uzun daya girdi. Mırıldanır gibi özür boylu, gözlerinin altı haiifçe mo1 d i I ' i v e r e k . g a r d r o p t a n bir elbise alrarmış, zeki yüzlü bir kadındı. dı ve dışarı çıktı. • Bu kadar işi ne de çabuk yapJoanna. «Xesi var Mary'nin?» tın. Mimarlar filân var mıydı?» diye sordu. «ağlamışa benziyor.» • Üç tane.» «Zavallıcık. Mısırda çalışan bir «Mimariar neye benziycrlar? Şim diye kadar hiç, bir mimajla tanıç Bdamla evleneceğini sana söylemiş tim. Bu adam hakk:nda fazla bir tığımı hatırlamıyorum. «Bildiğimiz gibi insanlar, ama şey bilmiyordu, ben de adam hakbazan hiç de pratik olmuyorlar.» kında bir soruşturma yaptirdım. • Sen bunu telâfi etmiçsindir, şe» Meğer adamın çoktan beri bir kerim. Şu var ki sen en pratik ya karısı, üç tane de çecuğu varmış!» • Kimbilir ne kadar çok düşmaratıklardan birisin!» Joanna, tuvalet masasının üstün nın vardır, Linnet.» Linnet hayretle baktı, «Düfman den bir ir.ci dizisini eline aldı. «Herhalde bunlar fahıcidir. de mı?» Joanna başını «alladı ve bir figil mi Linnet"» gara aldı. «Elbette.» «Düjman, sekerim. Öyle kcrü «Biliyorum şekerim. sana göre «elbette». ama başkalarına göre, körüne iyisin ve daima her şeyin ne kadar kültürüi olsalar hatti doğrusunu yapmağa öyîe hevesliWoolworth'a bile hiç de öyle sin ki.» değil. Inanıhr gibi değil, sevgiLinnet güldü. «Halbuki dünyalim, ne de güzel dizilrr.işler. Her da bir tane bile düşmanım yok!» halde akıl almıyacak kadar paha4 h clmah:» Lord Windlesham, seivi ağacını.n «Biraz kaba değil mi?» altına oturmuş, gözleri Wode Ha"' «Hiç de değil başlı baçına bir un güzel ahengine dalmıştı. Buragüzellik. Değeri ne kadar?» sı bir eski dünya güezlliîine sahıp«Aşağı yukarı eîli bin.» ti ve bu güezlliği bozan hiç bir •Ne güzel. bir yığm para! Çaldır çey yoktu; yeni bina'arla ilâveiemsktan korkmuyor musun?» ri gözönünde değildi. Sonbahar gü «Yoo, her zaman takariTn, hem neşiyle yıkanan açık. sakin bir 1 nası olsa sigortah.» manzaraydı. Bununla berabpr, «Yemeğe kadar bırakır mısın Charles Windlesham'm üördüeü, ben takayım. çekerim? Bana öyle artık Wode Hall değil de. sanki heyecan vereeek ki.» gözün a'abildiîine uzanan bir parLinnet guldü, «Tabiî, madem is kın içinde, Elizabet devri miraaritlyorsun.» sine uygun tarzda yapılmış muh Biliyor musun Linnet, sana te5em bir maükâneydi. Bu ria kenhakikaten gıpta ediyorum. Her şe di maîikânesi. Charltonbury idi. yin var senin. 20 yaşmdasin, ker.di ön plânda bir ?ekil beliriyordu: kendinin hâkimisin; paran. güzel parlak, altın rengi saçlı ve kenlığın. sıhhati n var. hattâ işliyen linden emin bir kız şekli.. Charlbir de kafan. Yırmi birine ne za tonbury'nin sahibe=i olarak Linman basıyorsun?» net! • Gelecek hazirandV Bu münaseT.ord Win<ilesham büyük bir übetle Londrada büyük bir balo mide kapıldı. Kızın son red cevavereceğim.» bi hiç de kesin değildi... Bi«O zaman da, Charles Windle raz zaman isteroek gibi bir şeyshara'ia evlenecek misin?» Butün di. Eh. o da biraz bekitmege gayşu korkunç dedikodu yazarlannın ret ederdi... merak ettikleri ;ey bu. O da sana Her şey r.e de uygundu Psra ile öylesine "utkun ki.» pvipomesi elbette daha do.Sru oLinnet omuziarın: silkti. lurdu. ama bu tendi hislerini 1e«Bilmem. Şimdihk hıc kimseyle pecek kadar da ön'nıli dîğilrli. evlenmek niyetinde de|ilım.> Linnet'i feviyordu. Kğer İr^ütere«Çok hakhsın! însan sonradan nin en zengin kiîiarınd^ı biri rlpişman olabilır, değil m;?» mayıp da mete!ik?iı biri clsaydı, Telefon çaldı, Linnet açmağa yine de onunla evlînirdi. Ne var gitti. ki taliine o, înBİlterenin en zengin «Evet? Evet?» kızlarından biriydi. Ujağın tesi cevap verdi: «Missj var)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear