Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
IKI CUMHURÎYET immilUIIIJllUlltUII IIIIII 3 Nisan 1961 L Denizcilik Bahisleri Tarih boyunca ııımııııımıııiNiıııııiiiııı Yazan: Amiral Afif Büyüktuğrul Osman oğullarının Marmara de1 mak, Rusyaya yardım malzemesi nizine çıkmalarından zamammıza j sevkederek bu devletin kara ordukadar geçen takriben 650 sene zar sunu canlandırmak ve Almaaları ıj ., ^ „ „ fında Boğazlar; Türklerin Akdenize iki ateş arasında bırakarak nakavt hskim olmadıkları devre; Akdeni/ etmekti. O gün tabyalarımızın üzehakimiyetini kaybettikleri devre rıne yalnız İngilizlerden 3344 mer olmak üz»re üç mühim safha ge mi atıldı: takbiren 335,5 ton barut... fransızların attığı ceprnn; le 100" ı çirmiştir. Biri'.ıci devrerie Akdenize Vene mermi kadardı. Şehrimizin muhtelif semtlerinde dik ve Cenevizliler hâkimdir. De Türk tarafındaki toplar çok kısa 1 nı'rızilli idi müt'ef '. yemüerine dün de, 8 kişinin yaralanmasiyle nizin nimetlerini yalnız bu iki sonuçlanan, 7 trafik kazası olmuş. devlet toplamaktadır. Dünyanın o mermi ulaştırmak imkânsızdı. Son tur. devirdeki ticaret transit merkezi maymlar denize dökülmüş; top tlk kaza Topkapıda vukubulmuş olan Boğazları da tutup ne tüccara cephanesinin de dirhem dirhem »mir verilmi.şti. ve 72132 plâkah kamyonet, Edirne ne de korsanlara göz açtırmamış kullanılmasma lardtr. Bidayette Bizanshîara karçı Her iki Boğaz, ayrı ayn karşısın kapıya bisikletiyle gitmekte olan Türklere yardım eden ve o.id?ı ] da bulunan iki ma ,??* ;i don.ın Ahmet Zorlu ile bunun arkasında bulunan arkadaşı Musa Eker e çar yardım gören Venedikliler, Tütk rr aya mukavemet e d ^ f t t ı parak yaralanmalarına sebebiyet lerin denize çıkmak arzularından ilk endişeyı duymuşlardır. Bu en 18 mart muharebesi böyle başla vermiştir. Ahmet Zorlu, koma ha dişe iki yüz sene rriüddetle Türk dı. Dü.^manın uzak mesafeden yap linde Gureba Hastahanesine kaldı lerle Vendiklileri karşı karşıya tığı bombardımanlara mukabele et rılmış, Musa ise tedavi edilmiştir. Kazaya sebebiyet veren 72132 plâgetirmiştir. Mücadelenin sik!et mek kabil olmadığı için Türk bakah kamyonet ve şoförü aranmak merkezi de Boğazlardadır. müte taryalan hemen ateş acmadılar. Bu tadır. addit Türk . Venedik deniz muha hal, düşmana büyük ümit ve eayrebelerini.ı bazan galibi Türklçr, ret vermişti. O kadar ki; Mütte Soför İhsan Bayram idaresinde bazan da Venedikliler olmuş ve fik donanmaya kumanda eden tn 75ı?8 plâkah kamyonet, Fatih Fev fakat devre Türklerin Akdeniz hâ giliz amirali, Boğaza giriş saatini zipaşa Caddesinden geçerken, 28 kimiyetini almalariyle kapanmı? de plâna nazaran evvele almıştı yaşıııda Ahmet Kış adlı şahsa çar Onlara göre. zafer muhakkaktı. parak. muhtelif yerlerinden yara tır. Pek zamansız olan bu gurur, tek larmasına sebep olmuştur. Bilhas mil donanmanın bir felâkete git sa başında ağır yaralı bulunan n Türklerin Akdeniz hakimiyetini mekte olduğunu, onların hissetme Ahmet, hastahaneye kaldırılmış, almaları, gayet tabiî olarak, hern sine mâni oldu. Müttefik donan sanık şoför yakalanmıştır. ma, Boğaza değil, âdeta bir felâVenediklileri hem de Cenevizlileri Kadıköy Mühürdar sokağından Boğazlardan çok uzaklara attı ve kete gidiyordu. geçmekte olan 4 yaşında bir çocuk, Boğazlar meselesini ortadan kalErenköy tepesi sartlarından a şoför Mustafa Kara idaresindeki dırdı. Boğazlar sad«ce Türk ülke tılan iLk mermiler. düşmanları 30145 plâkah arabanın sadmesine sinin bütünlüğünü sağlamak de mızı birden şasırttı. Meroıiler ger mâruz kalarak ağır surett yara. e jîil. bir ticaret merkezi olarak da çi, dü;man gemilerini hatırm:yor lanmıştır. kıvmetlidir. Bilhassa harb zama du. ama ne dir»k. ne de baca bıraDiğer kazalar ise, Kadıköy, Beynında Boğazları açık olarak sa kıyordu. oğlu ve Ankara asfaltında vuku. vunmanın kıymeti pck büyüktür. Buna rağmen harekâta devam bulmuş ve bu kazalarda da, 4 ki. Açık olarak savunma ise, düşma etmek isteyen şövalye düsman, nı uzaklarda tutmak; yani kudret çok zarar gören birinci hattaki ge şi yaralanmıştır. li bir donanma yapmakla müm mileri geriye alıp bunların yerine kündür. tşte Türkler de Boğaz yeni gemileri ileri sürmeğe karar tarihi.iin ikinci safhasında, sırf verdi. Bu emrin verine getirilmekuvvetli bir donanmaya sahip ol si için yapılan manevra sırasında 1 ak yüzünden, harbde olsun sulh evvelâ üç. sonra da bir z:rhlı ma7 te olsun Boğazların biitün nimet yine çarptı. Diğer gemiler de yalerini toplamışlardır. ra ve berelere bürünmüştü Durum Hukuk Fakültesi Talebe Cemikarşısında Amiral, vermesini bek yeti, dün bir bildiri yayarak, li•• Zamanla donanma hâkimiyeti lediği tarihî emrin tam tersini sans talimatnamesindeki üç ders kaybolduğu için Boğazlar meselesi verdi: «Harekâtı durdurun; üsse ten imtihana girme mecburiyeti nin, üssü mizanın kaldırılmasını, yeniden ortaya çıkmış ve dü.nyavı avdet edin». şubat devresinde imtihana girme meşgul etmeğe başlamıştır. Büyük imkânının verilmesini, imtihan not olsun, küçük olsun her devlet meMüttefiklerın kavınları çok ağıı seleyi bizzat Boğazları isgal ederek olmuştu. Fakat Türk zaferinin en larına itiraz hakkının tanınmasını istedıklerini bildirmektedirler. halletmek istemiş ise de çarpışan büyük tesiri Rusya vsfinun açıBültende aynca lisan muafiyet nı»nfaatler bu arzunun açıkça ifa lamaması oldu. Z^manm Bahriye rie edilmesine mâni olmuştur. Bo Nazırı Winston Churchill anlat süresindeki iki yıllık tahdidin de kaldırılması istenmektedir. Sazları işga! etmek bir hayaldir: mıştır: Hukuk Fakültesi Talebe Cemiye buna rağmen devletler stratejik « Muharebe cephesinde binlerce bir maksat gütmeseler bile, Tür ölü verilmesine sebep, hiç de bü ti idare heyeti bugün toplu olarak kiyeye karşı harb durumuna geç^r yük çaplı top ve tank değildir. Ça Fakülte Dekanını ziyaretle, bu kopeemez bu sevgili bölgeye bir iki nakkalenin akıntılı sularına demir nuda hazırladığı raporu verecek mermi atmaktan zevk almışlardır. lenip de bir tel üzerinde rakseden tir. Suçsuz Boğaz böylelikle ttalya ve 11 Türk mayini, bu büyük zsyia Dün iki intihara teşebbüs Balkan harblarında da bir iki tın verilmesine başlıca »ebep teşvakası oldu kil eder.» mermi yemiştir. Sehir Boğazlar =haberleri 7 trafik kazasında 8 yaralı var ıııfıııııııııııııınııııııııııııııııııııııııııııııııınıııııi!iııııııııııııııııınııııııııijiııııııııııııııııııııııııııı|ıııı İ Günün Meseleleri | ıııı|ııııııııııııııııııııııııiMiıııııııııııııııııııııııııııııııııi!iııııııııuıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııı|ıııı İktisadî Devlet işletmeleri Bir müddettenbe ridir bazı resmî zevat, muhtelif vesilelerle iktisadi devlet işletmeciliği mevzuuna temas etmekte ve bunlardan bazılarınin satılacağından bahseylemektedir. Bazı parti liderierinin de aynı şekilde mütalâa dermeyan eylemeleri göstermektedir ki cnevzu bir siyaset metaı haline gelmiştir. Esasen her iktidar değişikliğinde meselâ 1950 de de yine devlet fabrikalannm hususi sermayeye satılması havadisleri almış yürümüş, hattâ bazı fabrikaların bu arada kendi imalat sahasında tek işletme olan Gemlik Sun'î tpek Fabrikası adları sarahatle zikredilmişti. Bu havadislerin bilhassa iktidar değişikliklerinde ortaya atılmalarmın bir hususî sebebi, bazı hususî sermaye erbabının, iktidar değisiklikleriyle beraber cnuh temel iktisadi politika değişikliğini hesaba Katarak, devletin bir yandan önderlik, öbür yandan piyasa nâzımlığı gayeleriyle kurulmuş ve muvaffak olmuş hazır bazı sanayi işletmelerini satın alma hevesine kapılmalarıdır. Bu sermaye erbaDi iddialarını. kendi kanaatlerince, kuvvetli bir iktisadî sebebe de bağlamak için (hususi sermayeyi ınkişaf ettirme) gibi cazip bir müeyyide de ortaya atarlar ve yeni iktidar çevrelerini tazyike başlarlar. Sanayi Bakanının son beyanatına göre bu sefer hükümet yönünde n başka bir mucip sebep öne sü rülmektedir: Yeni vatırım sahalarına girebilmek için hükümetin sermayeye ihtiyacı vardır Bunu da bir kısıra devlet fabrikalarının satış bedellerinden elde edecektir. Bugünkü durumu böylece aydınlattıktan sonra memlekette iktisadi devletçiliğin veya iktisadî devlet işletmelerinin tarihinden başlıyarak mevzuu inceliyelim: Bizde hükümetin veya resmî ser mayenin işletmeciliğe girmesi bir asırdan fazla tarihi olan bir cnevzudur. Abdülmecit ve Abdülaziz devirlerinde askeri maksatlarla kurulmuş olan Tophane, Baruthane gibi askerî fabrikalar haricin Payanda aıetelerde bir resim çıktı. Eskisehirde bir öğrenci yurdn. Ahşap bir bina. önünde birkaç genç. Elbirliğiyle çalışı yorUr. Yurt binası ha yıkıldım, ha yıkılaeağım der bir halde harapmış. Nasreddin Hocanın, kavuk beni boğaca^ına ben onu bo ğayım diye daha evvel davranıp kavuğu bir nçkurla ortasından kasması gibi, çocuklar da, bina bizim üstümüze göçmeden biz bahçeye göçelim demişler, bir çadır kurmuşlar, göçebe gibi ora da barınıyorlarmış. Bir yandan da, emektar yurt binasını payan dalamakla meşguller. Bu, bana bir sembol gibi gözüktü. Hep payanda ile ayakta du ran işlerimizin bir sembolü.. Meselâ, bu resmi görünce, hayalim beni bir hamlede Eski şehirden tâ Terkos gölüne kadar götfirüverdi. Düşündüm. Bun dan binlerce sene sonra yaşıyacak bir nesil, Terkos şebekesinin altını üstüne getirecek bir imar faaliyetine geçse, yeraltında bu lacağı su borularının hali purmelâli karşısında, elini şakağına da yayıp uznn uzun düşünecek ve bu zavallı şehir halkının, bu ka dar bol payandalı borularla, kuraklıktan nasıl ölmediğine şaşaesktır. Bu sene yağmur yağmadığı için Istanbul'un su sıkıntısı çeke ceği haberi kulaklarımda bir kere daha çınladı. Üçüncü isale hat tı yapılmadığı için, bu sene de fazla yağmur yağmadığı için su sıkıntısı çekecekmişiz.. Evvelâ bu sene yağmur yağmaraış olmasına akıl erdireme dim. Kendi hesabıma ben bu sene yedifim zifosu hiçbir zaman yememiştim. Yağmur vağmadıysa bu kadar zifos nereden çıktı? Bu, halli gfiç bir dâva. İsale hattının yapılmamış ol masından dolayı susuz kalacağı mız keyfiyetine gelince, bu göste riyor ki, artık eski bornlar pa yanda tutmaz olmuştur. Bana öyle geliyor ki, lstanbu I'un su meselesi ne boru işidir, ne yağmur işi. Ezelden beri din ler dururuz. Yağmur fazla yağar, borular bol suyun şiddetine dayanamaz, patlar, Istanbul günler ce susuz kalır. Yağmur yağmaz, borular kurur, tstanbul yine susuz kalır. Sonra, mütemadiyen duyulan bir haber vardır, hiç eskimez. Kullanılır, bir tarafa bırakılır, bir müddet sonra yine knllanılır. .Şu kadar zaman sonra, isale şe bekesinin ıslâhı işi biteceğine. şehrin artık bol suya kavuşması nın bir kısa zaman meselesi oldu ğuna dair.. Bu kısa zaman, zamanla uzaya uzaya yılan hikâyesine dön müştür. Askerî muhabirlerin ne biçim kişiler olduğu hakkındaki taril aklıma geliyor. Askerî muhabir, filân tarihte falan askerî harekâ tin yapılacağını, bunun ne netice vereceğini uzun nzun, türlü tek nik yollarla anlatan, sonra bu hareket yapılamayınca, yahut yapılıp muvaffak olamayınca, neden dolayı böyle olduğunu izab eden adamdır, diye bir tarif vardır ya, işte o. Kusura bakılmasın ama, ben Istanbul'un su şebekesi mesele sini buna benzetiyorum. Şu tarihte tstanbul su sıkıntısmdan kur tulacaktır, çünkü şu ve şu işler yapılmıştır, şunlar ve şunlar da şu kadar zaman sonra tamam olacaktır, diye kalıbını bastıktan senelerce sonra, bu söylenenlerin neden dolayı yapılamadığını iza ha girişenlerin o askerî muhabir lerden ne farkı var, kuzum? Istanbul'nn su borulan artık payanda tutmaz oldu dedım; ama, son bir payanda daha aklı ma geliyor : Yağmur duası. Is tanbullular bir olup, zaman zam an yağmur duasına çıksak mı acaba? Hamdi VAROGLL Yazan : S. A. de olarak, memleket halkınm ih tiyaçlarmı karşılama, diğer bir deyimle iktisadî maksatlarla resmî sermayenin fabrikalar kurması Feshane ve Hereke fabrikai hümayunlarının inşa ve işletmeye açılmalariyle başlar ki, bunların her ikisinin de doğuş tarihleri ve ömürleri yüz yılın üstündedir. Ilk kuruluş zamanlarmda dahi muntazam bir muhasebe sistemiyle iktisadilik unsurlarını ihmal etmiyen bu fabrikalar el'an faaliyetlerine birer devlet işletmesi veya birer iktisadi devlet teşekkülü olarak devam etmektedirler. Osmanlı împaratorluğu devrinde Feshane ve Hereke ile beraber bir kaç devlet sanayi işletmesi kendi sahalarında çajışırken memleketin Çukudova ve Izmir gibi bilhassa pamuk ziraati, Bursa gibi koza ve ipek majısulü mıntakalarında da ecnebi semaye sanayi iş letme'eri kurmakta idi. Cumhuriyet devrine devlet sektörunde pek mahdut sanayi ünitesiyle girildikten bir kaç sene sonra bir memleket kalkınmasının ilk şartı olarak sanayileşme ihtiyacı duyulmuş ve 1927 senesinde ilk «Teşviki sanayi kanunu» çıkarılarak hususî sermayenin bu sahaya celbedilmesine çalışılmıştı. Ancak bu teşebbü» hususî sermaye sektöründe hejnen hiç tepki uyandırrrjS.vmca 1934 de bu sefer devlet örtder olarak sanayi sahasına sejrnaye yatırmaya mecbur oldu. Bugün Sümerbank elinde toplanan dokuma sanayii, Karabük demirçelik, Izmit Selülez sanayii gibi işletmeler bu önderlik yolunda temeli atıla n ve işliyen sanayi tesisieridir. ' Devlet seımayesinin muhtelif sanayi, cnaadin kollarına yatınlması yoluyla (iktisadî işletmecilik) sahalarına yayılması üzerine bu alandaki faaliyet esaslarının, gerek cihazlanma, gerekse çahşma yönlerinden hususî bir mevzua ta ihtiyaç gösterdiği nazara alma rak devletin iktisadi sahadaki işletmecılığının bütün esasları, murakabe şekli ve unsuru da d a h i 1 olarak, 3460 sayıh bir kanunla 1938 de tesbit oltındu. Bu kanun memlekete yepyeni bir çalışma tarzı getiriyordu. Fîlhakika bu tarz ne devletin resmî ve intizamı âmme faaliyetlerine benzi yor, ne de tacnamen piyasa serbestisine uyuyordu. Kanun iktisadi zaruretleri bilhassa gözönüne alarak işletmelere seyyal bir çalışma imkânı hazırlıyor, aynca bu çalışmalarin teftiş ve murakabesini de, yine devletin resmî faaliyet sahalarındaki Divanı Muhasebat murakabesi gibi maddî esaslardan tamamen ârî olarak yeni bir ruh içinde ve daha ziyade iktisadilik vasıfları galip, yeni bir organa tevdi ediyordu. Bu organ, yani (yüksek murakabe heyeti) o zamana kadar memlekette mevcut resoıi teftiş ve murakabe zihniyetinden ve formalitelerinden ayn, siyasal, kıvrak ve herşeyden evvel iktisadî görüşlerin hâkimiyeti aHında çahşacak bir cihazdı. Aynca. yine bir yenilik olarak bu heyet sadece hesaplar ve sarfiyatı değil, idarî, teknik, tnalî, sosyal hulâsa (iktisadî) alandaki bütün faaliyetleri de, hususî sektörle mu kayeseli olarak. tetkik ve murakabe edecekti. Gerek yeni şekliyle işletmecilik. gerek yukarıki murakabe cihazı sadece memleketimiz için değil, bir çok ileri memlekeUer için dahi enteresan bir iktisadi kuruluş' idi. Onun için de (3460) sayılı kanun. bir çok ileri mecnlekeUer alâkalılanncş tetkik ve tercüme ettirilmiş ve <aydası kabul edilmiş bir kanun olarak tanınmaktadır. İşte Türkiyemizdeki iktisadi dev letçilik böyle kurulmuş. tekâmül etmiş ve yirmi beş senedenberıdir, bir yandan (icra), öbür yandan (murakabe) safhaları ve organlariyle itiraf etmek lâzım memlekete faydalı, faaliyet sarfey lenıekte bulunmuştur. Memleketimizde iktisadî devlet işletmeciliği bu şekilde inkişaf edip giderken başka memleketlerde, hattâ iktisaden ilerlemiş memleketlerde de bir takım işletmelerin aevletleştirilmesi veya yeni olarak bir takım devlet işletmelerinin kuruldukları da birer vâkıadır. Bu durumlar göstermektedir ki bir devletin iktisadi isletnnecilik sahasına grrmesi mutlaka «iktisaden geri kalmış memleketlerde» tatbik edilen v ^ hele hususi sermayerıin inkişafına mâni telâki edilen bir sistem değildir. Bir devletin işletmecilik sahasına girmesi zarureti, her memlekete, hat tâ her iş sahasının icabına ve fakat muhakkak olarak o memleketin «ucnumi menfaatlerine yardım c!» olmaları sebeplerine ancak bağ lanabilir. Bu görüşümüz tabiî 'aşırı sosyalist iktisadî sistemlerinin ü, tatbik edildiği ülkeler haricindeki memleketler için vardır. tktisadî devletciliğe başlıca hangi sebeplerle gidildiği ve bu sistemin fayda ve zararlannı bir başka yazımızda incelemeye devam edeceğiz. G Hukuk Fakültesi talebesinin dilekleri Sayın Doktor ve Eczacılarımıza: tmalâtı arzulanan v e beklenen t Bundan dolayıdır ki, Çanakkale Ası! alev Biriici Dünya Harbin deki Türk müdafaası. bütün dün de parladı. Rusların. Boğazları bir | yava ders olmuş. aradan bu ka den işgal etmek için pusuya yat j dar sene geçmesine rağmen unu ' tulmamıştır. Bugün dahı Çar.aknıış oldukları, bugün. Rus gizli kaledeki Türk müdâ^asını içİ vesikalarından öğrenilmiştir. 1925 tarihinde Moskova tarafından neş almıyan ask^r' bir kitâp yoktur redilmiş olan «Sabık Hariciye N«zaretinin gizli vesikalarına göre tçta.ibul ve Boğazlar» isimli kitap T E Ş E K K Ü R Kusların Boğazları işgal etmek ıızere hazırlığa girişmiş olduklaV'efat eden sevgili eşim. babarını göitermektedir. nıız. kardeş. damat ve akrabatngilizler ise daha 1807 senesinde deniz yoluyla Istanbul'a ulaşmağı tpcrübe etmisler ve muvaffak olamamışlardı. Ancak o tarihte tngiliz cionanmasının Çanakkale Boğazında.ı geçm*»ğe muvaffak olması. Birinci Dünya Harbinde de bir ümit kaynağı olmuştu. 18 mart 1915 harekâtı bu ümitle yapıldı. Hesaba göre, küçükleriii bir tarafa atalım, 16 nrhlı (30.5 38 santimetrelik toplariyle) Boğazın tabyalarını döğecek mî/ınlarııı tarayacak ve Istanbul'a ulaşacaktı. Maksat her iki Boğazı birden açmız Üsküdar Bülbüldere çıkmazı 3 numaralı evde oturan Muzaffer Yüksel adlı bir kadın, ayn yaşadığı kocasının ya.ıında bulunan çocuğunu alamadığından üzülerek, jjntıhata teşebbüs etmiştir. Tentürdîyot ve asprinle intihara teşebbüs eden kadın hastahaneye kaldırılmıştır. Diğer taraftan dün, Şehremini Topçuemin sokak 11 'lumaralı evde oturan Nermin Şahin adlı bir genç kız da, hiç sebep yokken fazla miktarda uyku hapı yutarak intihara teşebbüs etmiştir Her iki olayla ilgili tahkikata başlanmıştır. MSAN9 a kadar hesap açarak METEGASTRİN , Piyasaya arzedildi A Mode ve sinduim organları tedavisinde yeni formül, hususi t orijinal ambalajlarda aromatik toz ilâç, (Depo ve eczanelere f dağıtılmıştır.) * LtTtRATÜR VE NÜMUNE Posta K, 40 Istanbul ' Agatonikos Dimitrellis'in vefatı dolayısiyle, cenate merasirnine bizzat ijtirak eden. çelenk gönderen, çelenk yerine hayır müesseselerine teberruda bulunan ve büyük acımızı paylaşan bütün dost ve tanıdıklarımıza en samimi teşekkürlerimizi takdim ederiz. Aynca TÜRK FARMA Tibbî Müstahzarat Müeseesesi Sayın Müdür ve personeline, gösterdikleri büyük alâka dolayısiyle. minnettarlı^ımızı beyan etmeğj mukaddes bir vazife biliriz. Ktderli ailesi yılın 2nci çekilişine katılabilirsiniz LYON \^^^ değerinde TASFİYE DOLAYISİYLE SATlLlK BETONYER ve KAMYONLAR Çok iyi durumda : 2 adet 5 tonluk 1955 modeli (tf) damperli kamyon. 2 adet 5 tonluk 1951 model (Federal) kamyon. 1 adet 125 litrelik kullanılmış betonyer. Peşin 60.000 liraya acele satılıktır. Tel: 61 28 U den 33 1 kilo 925 gram esrar ele geçti Mehmet Minnoş adında bir esrar satıcısı, dün bir gece bekçisi tarafından yakalanmıştır. Sabıkalı esrar satıcılarından olduğu ancak bilâhare tesbit edilen Meh. met Minnoş'un, yapılan tahkıkatta metruk bir arsada esrarlarını depo ettiği öğrenilmiş ve sanık tarafından bizzat gösterilen bu yerde dün, 1 kilo 925 gram esrar bulunarak müsadere edilmiştir. Dün, Nöbetçi Sulh Ceza Mahke. mesine sevkedilen sâbıkalı esrar satıcısı, ilk sorgusunda n sonra tev kif edilerek cezaevine gönderilmiştir. 120.000 L R Û CUMHURİYET Nüshası 25 Kuruş Türklye Lira Kr Senolik (i aylık 3 aylık Harlel Lira Ki. 75.00 150.00 40.00 80.00 22.00 44.00 Basan ve Yayan Cumhuriyet Matbaacı.'ık ve Gazetecilik ItSrk Anonim Şirketi Cağaioğlu Halkevl Sokak No. 3941 Yazı Içlennı tıllen ıdare eden Mesul Müdüı Gazettmize göndertlen evrak ve yazılar neşredilsln edllmesin tade cdümez tirînlardan mesuliyet kabu) cdilmez • .Voone ve Uân tşleıi Içia, earîın üstüne «Abone» veya «tlan Servtsi» kaydının konması lâzımdır BU GAZETK YAgAŞINA ETMİSTÎK BASIN AHLJlK TAAHHÜT Göztepe, Bağdat Caddesi üzerinde LÜKS APARTMAN DAİRESİ 8 9 10 11 12 N i s a n g e c e l c r i MASAURINIZI ' FVLİLİKeMAHREMİYETLERİ Dr. CEMAL ZEKİ'nin beklenen bu kıymetli eseri birçok yeni iUvelerle î incl bafkısı çıktı. Evliügic sır ve mahremiyetlsrini çöıen af.ıı ner manaOa aülataü, yuvüOin auzur, gaadetiai sagiay«n, :e daha birçok faydalı bilglleri nezih ve açık bir dille bildiren bu kitap ierkesin kitabı ve en mahrem dostudur. Satış yerleri : 6 7 2 Sayfa 2 0 Mradır. NÂZİME NADİ Sahibi Kordon Blöde Yerli Bir İlâç Fabrikası Istar.bul VÛ Lınir ilmi Bürosu ijia muayenehaneîi \ Î i:ij bır yerle ilişiği olmıyan iki doktor alaeaktır. îsteklilerin bir resim ve el yazısı ile yazılmış kısa tercümei halleri ile P.K. 949 Istanbul adresine 15 nisan 1961 tarihine kadar müracaatları rica olunur. (15692) VECDİ KIZILDEMÎR NİSAN 3 ŞEVVAL 17 O V. E. I ÇEŞİTLI PARA İKRAMİYELERİ ] 5.4O|12.17|15.53|18.36|2O.09| 3.57 111.05; 5.43| 9.18U2.00| 1.33i 9.22 AHMET HALİT, İNKİLÂP ve KÜLTÜR Kitabevleri AKBANK VadeÜ Her 100, vadesîz her 200 liraya bir kur A numarası verilir. ^^IIIIIIIIIIllllIMIIIIfIlll•IIIIIIIIIIIIIIIfllIlllllllllllllllllllllllllllllfllllllltllllIlllllllllllllllllllllflIllIliriIllllllllllllllllllllIIİIIMIIIIIfllIllllllIIIIIIItJilllllIlllllllllllllllllllflllllllllIlllllllllllI Ahmet birden fırlayıp, arkasından yctişmek. Veli Reisiıı kemikli, zayıf elini öpmek için delice bir istek duydu. Zor tuttu kendini. Ötekiler, şimdi hikâyenin münakaşasına başlamışlardı. «Ben olsam, balık solladığı zaman. yan man atardım zınkını!» diye ısrar ediyordu Kuduz. Aksi tikrı savunan, Tonyalı ve diğerleriydi. «Naaciğünü alacaaidün o zaman içerü!» diye bağırıyordu Tonyalı, elini sinirli sinirli sallıyarak. ötekiler de tasdik ediyorlardı. En iyi zıpkıncılardan Adil : «Fazla fazla, yarım kilo et alırdın!» diyordu «O da karın tarafından.» Sonra, hep bırdeıı Kuduza t vkılmağa başladılar. Abmet de onlara nydu : «Hadi Kuduz,» dedi. «Hadi, anlatsana, çok yakından geçen gemilere yaptığını » Hepsi kahkahalarla güldüler. tçlerinde bu hikâyeyi, defalarca dinlememis tek kişi yoktu. Kuduzu, tanıyanlar. onun yüziiııü. tipini bilenler: anlattığı hiki tlk... Ama gemi, rotada en ufak bir değişiklik yapmıyor, işaretlere, bağırmalara metelik vermiyor, dosdogru geliyordu üzer lerine... İşte o sırada Kâzım Reisin gözleri karardı. Yanındaki adamin eline, kıh cin sırtından yükselen ipi tutuşturup, koştu başaltına. Saklı duran mavzeri kaptığı gibi, 15 içindeki beş kurşunu, peşpeşe, yedeki vaziyette gözönüne getikımıldıyamıyacağı anlar da uRus şilebinin tam kaptan köşrilirse, yeni yıkanmıs bir ölü lur. küne yolladı! nün bile buna kahkahalarla gü «Ulan ezberlemediniz mi î}eş merminin de hedefi buileceğini iddia ederlerdi. daha?» dedi Kuduz. «Az bile duğu, bir anda kaptan köşkünM.jrmarada, kılıççıların avlan yaptım! Nasıl da adamın üstü de görünürde tek adam kal dığı yerler, iki boğaz arası sevne üstüne geliyor namussuznıamasından anlaşılıyoyrdu reden gemilerin rotası üzeriıılar Ah, benim de, Kâzım ReKoca gâvurların bir kısmı dedir. Koca koca şilepler, tanis gibi mavzerim olsaydı başkendini yere atmış, k;mi kaçıp kerler. kılıç teknelerinin hemen altında... görürdü deyyuslar! saklanmış, hepsi çil yavrusu yanıbaşından geçerler. Bazıları Kâzım Reis, oturduğu köşegibi dağılmıştı. alışmıştır. Yol keser, işaretlerden güldü, kendi kendine. AkTüfek seslerinin karşı dağle anlasarak, boya, tahta, âlet lına gelmişti a gün... En aşağı larda yaptığı yankılar daha v~s. karşılığı, balıkçılardan ye100 lük bir balık vurmuştu. Ba kaybojnıadan, o dev gemi, tam ni vurulmus küçük kılıçlan alık diplemişti. Alamamıştı heyol alabandaya başladı. Oldulırlar. men içeri. Elinde ip, bekliyorğu yerde 90 derece döndü. Edu ölsün diye... Tam o sırada, Bazı yolcu gemilerinin gilver kinlik adasına doğru «kaçmateleri ise, bu boynuzlu acayip koca bir Rus gemisi belirdi... ğa» koyuldn. . O kadar zaman Başladı üzerlerine gelmeğe. Alt tekneleri görmek için, baştan hep kıyıya gitti ki. . Bir ara, ta kılıç, elinde ip olduğu için, aşağı, küpeştelere dirsek dirseKâzım Reis, heriflerin korkuğe kfimelenmiş, elleri dürbünkımıldayamazdı yerinden, 10 dan karaya vuracaklarını sanIü, çeşitli cins ve ırktan turistmetre bile... Ama gemi, dosdı. lerle doludur. Işin kötü tarafı, doğru üzerlerine geliyordu... Neden sonra dönüp, sahili, bütün bu koca gemilere, süvari, Kayıktakilerden biri direğe çık Kendere bornunu yalıyarak, daha boğazdan çıkarken, muayti, biri başüstüne. Basladıİar girdiler Çanakkale boğazma... yen bir rota vermiştir. Dümeııdeli gibi bağırmağa. < ' ^ol. • «Hey gibi günler, hey!» diye ci, pek mühim bir sebep olmahattâ dürülü duran koca brandüşündü Kâzım Reis. dan, değiştirmez bu rotayı. Hedayı sallamağa... Bir 7îmanlar öyleydi işte... le, minicik kılıç tekneleri, ne Gemi aldırmadı. Şimdi evden kahveye, zor ifade eder onbin tonun üstünde Gittikçe yaklaşt süriiyordu romatizmalı bacak bir gemi için? Dosdogru üstüne Büyüdü. Iarını. Çocukları çalışıyordu gelir kılıç kayığının, eğer yoluKaptan köşkünde, aHamların artık, teknelerinde nun üzerindeyse. Bekler ki, o konuştukları, bir şcyler söy'.csSonra Kuduz Mehmede döııçekilsin. Ama kılıç kavır'iun t ; kleri hile helli olurordu ardu KO£AY «Mehmet be!» dedi. Senin yaptığmın yanında, benimki hiç kalır, be yavrum... Herifler Türk mavzerlerini, nerde olsa gdrüp hatırlarlar ama, senin gösterdiğin bambaşka!..^ Kısık sesiyle, kıh kıh güldü. «Yahu», dedi Adil. «Neden hükümet yasak etmiyor yani, bu deyyusların geçmesini, anlamıyorum ki? Deniz bizim değil mi? Neye müsaade ediyor acep? Herifler boğazı geçtiler mi, bayragımızı bile indiriyorlar direkten. Istanbul önlerine çelmeden çekmiyorlar bir daha... Ah ben hükümet olacağım...» Ahmet, bilgiç: «Deniz bizim ama» dedi. «Yol burası. Onların memleketine de bu yoyldan gidiliyor. Sen arkadaki komşuya, yolu voksa, bahçenden geçit vermeğe nasıl mecbur^an, bu da öyle...» Adil kabul etmiyordıı. «Müslümana yol veririm bahçemden. O da zarar yapma dan geçer... Bu herifler Syle mi ya?... Hem de bu namussuzlar. çâvur değil mi? Neler yapıyor deyyuslar! Aya gideceklerine. yapsınlar bir yol kendilerine, hususi, oradan işlesinler..j> Ahmet gülerek; «Amma da yaptın!» dedi. «Hem, sen ben ne söylesek boş. Oevletler anlaşmasına göre, bu artamlar bal çibi geçer buradan » Tonyalı dayanamadı: I \ rkası var 1 !!lll!M!llllll!llllllil||||||||||||||f!lll!ll|||!!ll|l!llll!Uİ|IM!l||||||||ll|||||1ll||||IMIIMIIIIIIIIIIIIIII^