26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
fKJ CUMHURÎYET 28 Ekim 1961 i^TANBUL TARIHINPEK iffiM iffiMR R : IIII§IIIIIİIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIII1IIIIIIIIII||||||||||||||||||||||||||IIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII=IIII j DÜŞÜNCELER f REŞAD EKREM l Ancak iki kıtası elimize geçen bır destanda meçhul bir halk sâiri katil suçu ile başı vurulan Findiklılı Ibrahim adlnda yirmı beş yaşmda bir gence acımıkta, ağlamaktadır: Doyraadım dttnyaya yirmibes yaşım Ahn göz üstünde samurken kasım Selvi boy üstiinden ayırdın başım Bn znlfim değil mi ey Pâdişâhım! NSraım îbrahlmdlr beldem Fındıklı Kavak yellcrine kaptırdım aklı Billnmez Sldttren Slen mi hakb Niçln kıydın b»n» ey PâdisAhım! Fındıklılı Kanlı tbrahim bir kalyon levendidir. Milâdın 1687 yılının şubat ve mart ayları içinde Kasımpaşadan Rumelikavağına ka dar Galata kalesi duvarlarının ve Poğaziçi köylerinin gerilerindeki koruları, ormanları tutmuş ve işlediği zincirleme cinayetlerl îstan bul halkını dehşet içinde bırakmış bir şerirdir. Halk sâirinin de söylediği gibi, yirmi beş yaşında, Ikî merteye yaklaşan blr boy, demir gülle topuklu, pekee bastığı zaman taş üstünde yalın tabanmın izi oyulup kalacak ayaklar, *»mlr çubuklar: «az misaü büküp atan çelik mengene pençeler, koç başlı, ahu goıIu, nmur kaşlı, lamur saçlı yüz çızgileri ile bir erkek güzeliydi, fakat bu muhteşem kuvvet ve KÜıelliğin içinde cehlin Inmçıladığı vahst bir ruh sinmifti. Uçarı, pırpırı canavann pitoresk kalyoncu neferi kıysfeti ile de nynaea albnisi vardı. Bu kıyafeti başından ayağma tarif edebiliriz: Başında kırmızı keçeden Cezayir fesi. Fes denilirdl ama aahnda uzun, lnlıpsıı bir kulahtı; bu külâhın etrafında üstüste dolanıp snrılmış, hepsinin kenarlannda çefitli oyalarla rengârenk dört be; y«meni, çember. Ak dimiden ke«ilmiş kaba gemici gömlejlnin iri tnavi rss düğmeleri süs yerine dikilir, zira yaka yaz kıj acık. sîneler uryan durur Gömleğin iistüne bazan. nl çuhadan, al kadifeden ve gögus kınnı ipek veya sırma lllemeli kısa bir yel»k glyilir; bu yelek varla yok arasıdır, meme uçlarının ancak iki parmak altına kadar iner. Kalyoncu uçarılık yolunca pek harlı. »tesli ls«, gömlek de giymeyip yelegi ten üstüne geCİrir, kollar tamam^n çıplak, yelekle kuşak arasında da eti görünür. Kışın omuzlara ya ak keçeden bir yamçı kaput, yshut ak yünlüden bir burnos pelerin atılır. Belde kırmızı Cezayir kusığı, uzunlugu bes arşından artık; kimi bu kuşagı meme uçlannın üç parmak altına kadar sımsıkı sarar, kimi de bilâkis göbek altına müh mel düşürür, bu takdird* göbek çukurlan da görünür. îster mühmel dolansın, ister sımsıkı tarılsın, kuşağın üstünde hafif bir meşin •ilâhlık vardır, buraya ağızdan dolma çifte kubur tabanca ile çifte yatağan bıçak yerleştirilmiştir. Kuşağın altında kısa diz çağşırı; n da gomlek gibi ak dimiden ke»ilmiştir. Bu çağşırın gayetle bol olan ağı, ön ve arkada sayısız kırmalarla paça hizasından hayli asağı dökülür, zira çağşınn paçal»n diz kapaklarının bir karıs üstunde kalır. iki bacsk topuja kadar çıplaktır ve ayaklar yalındır, vaz v< kıs çorap giyilmez; kışın hazan baldırlara bir tozluk geçirilır, bazan da kısa diz çağsın azıcık uzar, diz kapakhırım örter. Yazın sokakta yalın ayak dolaşm?k, kalyoncunun uçarılık, bıçknlık, itlik icaplarındandır; ya£,ı<=h havalarda ve kısın dî ayağa VAKALABI istiyen kızların sayısı gittikçe çoğalıyor Polis olmak ıııı|iiiHiııiHiıııi(iııııııııııııııiHiıııııııııııııııııııııııtıııııııııımııııııııııııııınıııııııııııııııııııımııı|iHi HEM Almanyanın taşı toprağı altın! Kalyoncu Ibrahim sarı sahtiyandan Galata yemenisi Hiç tamjmıyangeçirilir. Gayet hafıftir, arkası topu Yazan: ^^ ların, orada bura» ğu şöyle uçundan tutar. ön taraft da bırbirlerine, da parmakların uclannı örtmüştür, «Arkadaşım!» diye parmak enleri gorunür. seslendiklerini göFındıklıh Kanlı tbrahimi iste bu rüyorum. O sözde, kıyafet altnda tahayyül etmeligereksız bır içtenlik var ya, sade Hele deraokrasiden beri, seçim gidir. " â Bmnıyet teşkilâtına lise mezunu ce gereksiz olduğu için değil. iç bi ortak işlerde kaynajtığımızdan 1662 de doğmuştu. Devrin padigenç kızların alınacağı hakkmda ten (samirni) olduğu için de sev mıdır nedir, bir senlibenlilıkür sahı Dorduncü Sultan Mehm«d'in, ki karar uifimt tstanbul Eraniyet miyorum o sözü. Keden derseniz, gidiyor. halk agzmdaki şöhreti ile Avcı Sultan Mehmed'in devlet erkânı Mudürlüjune muracaatlar artmış içten olmak, kolay vanlacak bir Yıllar önce bir gun, yeniden Ba ile beraber devamlı surette Edir ı tır. Ancak bu arada garip bir olay erdem değildir. önce düjünceleri kan olmus bir siyaset adamımızın mevdana ç:kmış bulunmaktadır. nizi. duygularınızı tartacaksınız. ned e oturma»a basladıgı. l<;tanbul yanında idim, odaya bir milletveEmniyet Teçkılât Kanununa gd ayıklayacaksınız, kendinizi iyice âsiyiş ve inzibatının son derece ihkili girdi ve Bakanı ıçtenlıkle kut• re. polis nöef'tüne ahnacak kim. tanıyacaksınız, kişilığınizi bulscak mal ^dildiği ramanlar. lkinri Viladı, «Biz seni kara gözlerin için yana muha*arası il e baslıyan felâ ' »eler için 1.S4 boy uzunlufu ola sınız da... Kolay mıdır bu? Daha değil, yaptığm güzel işler için seç ketli Avrupa harbinin en buhranlı rak şart koşulmuştur. Fakat mü. sı, gerçek içtenliğin, arkadaslıkla, t i k j dedi. Senlibenlı olmanın tam yıllarında da büyümü», serpilmis racaat edenler arasında Amerikan dostlukla da bir llintisi yoktur.. sırasını bulmustu. Bakan da öKoleii meıunlan olduSu gibi Üni tçten olmak, sadece kendimize kar ti. vülmenin tadı ile senli benli olmaDoğup büyüdügüsemt külhaniler, versite tahsilini varıda bırakanlar şı doğru olabilmek demektir bel nın verdiği vadırgama duygusu akabadayılar, baldırıçıplaklar, bıç da bulunmaktadır Fakat, kanun ki. Bu bakımdan kişi ancak kendi rasında gitti geldi. kmlar, uygunsuz haşarat yatağı ria s;ırt koşulan 1.44 e boyları UY si ile içten olabilir. cSamimi söyGeçen yüzyılın ünlü tngiliz Başidi. Anası, babası meçhuldür Bel mıvan genç kızlar geri çevrilmek lüyorum...» diye konuşanlara iyiDisraeli, bir gün Hyde ce bakın, onların daha çok karsıla bakanı tedir ki bir zinâ mahsulü idi. kandırmak, inandır Parktan geçerken adamın biri yoBu durumda olanları n çoğalma rındakileri O devrin bir muharriri olan bütstanbul Emniyet mak için ağra«tıklarını anlarsınız. lunu çevirmiş, «Ben seçimlerde sa yük seyyah Evliya Çelebiye Fın «ı karşısmda Bizde içtenlik, ilk gördügumüzle na oy verdim.» demiş; Disraeli de ' Müdürlüğü, Genel Müdürlüâe mü dıklı ve hava'isi halkı için: «Gemi civemanav, Karadeniz sahilinde Si racsat ederek ne sekilde bir yol senli benli olmak anlamına alını «Sizi tanımıyorumj diyerek başını nou, Amasra, Batın, Bafra Samsun takip edilmesi gerektiğini sormuş yor, «Arkadasım!...» dedikten son çevirmiş, yürümuş. Eh, ne olsa tnişinde bizden ra, «sen..» geliyor arkasından. gilizler demokrasi taraflanndan kopup gelmededirler. tur. «Sen» denilmesinı yadırgamam; bi daha eskidirler. Bugün bi>im hangürcüsü, abarası da çoktur. Beden zim köylülerimiz, yalnız yakınlan gi siyasetçimiz böyle bir durumla yapıları ile ve yüzleri ile güzel ile değil, yeni gördükleri, tanıdık karşılaşsa Disraeli gibi davranabi insanlardır, ama gözleri pek4 kav] ları ile de, yalnız küçükleri ile lir? Diyeceksiniz ki. Disraeli bir gacı, vurucu kırıcı olurlar» diyor. adeğil, büyükleri ile de csen..» di halkçı değildi, bizim siyaset Kanlı Ibrahimin bir abaza, hattâ halkçı... ye konuşurlar. Ama onların csen» damlarımızın ise tümü daha kuvvetli ihtima! ile bir gürcü olması muhtetneldir. Daha tüv ı tngilizlerin «you» suna benzer, DoSrudur. Son secimlerde milletsüz bir oŞlan iken aeemi nefer «siz» anlamına da gelir. Ondan ö vekili adaylarmdan biri, bilmem kayddildiği Tersanede hâmisi olan türü, bizim köylümüzün «sen« in nerde. seçmenlere, «Ben sizin uşabir lcalyon çavuşıınun kanadı alde içtenlik, yakınlaşma, açılma, iç ğınızım» demiş. Bizim demokrasitmda bıçak oynatmaja ba<»lamış Bahçelievlerde bundan 19 gün li dışlı olma gibi şeyler yoktur da, miz, seçileni doyurduktan başka. ve 1(517 vaşlarında iken de Fındık ' önce esrarlı bir şekilde ortadan daha çok bir efendılik, bir kendin şimdil[k seçeni de böylece doyuruyor. Oyumuzu kazanabilmek için lıda Lebidervada Molla Hamamın kaybolan Avla özakar hakkında delik vardır. da tellâkhk yapmı«tı. karşımızda elpençe dumıalanndan henüz hiç bir bilgi elde edileme. Yassıada durusmalan sıraıında, hoşlanıyoruz. Seçim bize iyi çeldı. On yedinci asırda tanzim edil mistir. Bu arada. teessüründen ya Son seçimlerde, evimin yakınınmis fakat vılı gösterilmemiş bit taŞa düstügü bir gazete tarafından sanıkların Baskan Basol'a sık sık, hamam müstnhdemleri defterind» bildirilen Aylanın babası Selâhat «Reisiml.j (Yassıada sanıklannın daki bir iki sandıkta islerin nasıl çoğu Osmanlıcayı tutuyordu.) di yürüdüğünü eördüm de doğrusıı şu satırları okuyuyoruz: tin dün görevinin basından hiç ye seslendiklerini duyunca da si kıvandım. 1946 dan bu yana beş «Hamamı Fındıklı. müstahdem avrılmamıstır. nirlenirdim Başol, oradaki sanık seçim geçirdik. Demek beş seçim, 15 neferdir, tellâk 11. natır 3, lraOte yandan olava el koymuş bu. fesçi 1, külhancı 1. Tellâkan: Sü lunan Cinayet Masası Komiserle ların degil, mahkemenin başkanı bizim bu işi öğren>n»nıze yetti. leyman bin Osmsn. Geliboludan, rinden tsmail Sarsılmaz, berabe. idi. Bundan ötürü de ona sadece Gerçi on b«ş yıl az süre değildir. sernöbet. kara bıyıkh; Süleymaıî rınde Macit Esmer ve Emin Gu «Başkan» ya da «sayın bajkan» de Ama 1946 dan önce. •L'luîumuz tek mek yeterdi. bin Mehmet, Arnavut Belgradmbasamaklı seçim ıçın lpunlaşmaresçi i«mindeki iki komiser mua rtan, bâlâ kad. kara bıvıklıca: Biri de bir gün bana. «Sen benlm mıştır» diyenlere uyulsaydı, bu olvini ve 4 pnljs olduSu halde dün Ibrahim bin Hafsn. Anavud Belgunluk bir tiirlü eelmîvecekti $im Salâhattin Özakar ile uzun süren aŞabevınrsin > demişti; cDeğilim» eradından, kumral sakalh: Hasan di bizim serimimiı var, partilenhır knnuşma yaparak. çalışmala diye kestim attım. Küçük kardebin Mehm»t, Arnavud Belçradınşim yoktur, kimsenin ağabeyisı miz var, güzel bir Büyük Millet dan, pir: Mustafa bin Ahmet, Ar rına yeni bir yön tâjin etmişler. değilira. Mcclisi yapımız da var... dir navud Belfradmdan. tâze usakSon seçicnler sırasında, bir se ha ne lstiyoruz? D e m o k r m dedikIbrahim bin ... «ehri kalyoncu Su birikintisinc düşerek çim »andığında görevi olan bir ya lfri, üç aşağı beş vukaıı, budur bâlâkad t&ze uşak...». boğuldu kınım, parti ttmsilcilerinin sandık işte. Babası mrhul tbrahim ilk cinSdiye Ama on beş vıHi.* »t k ı v g t oıYalova'da Kocadeerde oturan baskanına hep, «baskanım» yetmi de 1S79 da bir hamam çıpSalim Çagırgan isminde 4.5 ya?la lelsendiklerini söyledi. O sandık madı. Şimdi alıştık da unutuvoIa8ı ıken i?ledi|ini tahmin edivodüşünelim: nndaki bir çocuk, birikinti suda başkanı, çeşitli parti temsllcileri ruz, gerilere giderek ruz. ovnarken düşmüs ve boğularak öl nin onu kendi başkanlan gibi gör 1946 dan önce, demokrasi tek par• Fındıklı Cinayeti müştür. Olaym soruşturmasına mesinden sevinmis midir, orasını ti ile olmaz, demokra?i bu Meclisiandarma tarafından el konulmuş bilmem ama, im takılı ünlemele le olmaz, demokraıi bu anayasa 1tur. rin (hitaplann) sürüp gittigine ba le olmaz divenler M«ı«nıyor. sinMEVLİT topluca bu diriliyor, gusturuluyordu. Sonra Fazla hap yutan bir çocuk kılırsa, biz hoşlanıyoruzbiçim ko ne oldu ise oldu, tüm demokrasi âErzururA e?r?fından mprhum nuşmaktan demektir Hakkı AkdnJm >«1. Jeruze Kozehirlendi •ığı kesildik. Buna bakaıak, ilerasoy, Mertlha Kural. MOkerlediğimizi «öylivebiiır rnıyiz? SaKumkapıda Nişanca'da oturan 3 ' ™ Kop'un annel*ri. Emekli yaşlarındaki Nazar Oülger ismin. nırım bugün tartışmjmız geri'\lbay Ahmet Vural. Mfrhum GÜNYÜZ ve SEDAT deki birçocuk, eline geçirdiği hap. kcn konu budur. Başka bır deyişle, ^flk Kocanoy. Emekli Binbsşı T ları yutarak zehirlenmiştir. KüATILGAN şimdi biz. vardığımız bu aemokramit Kon'tın kınnviti'*"1eri çük çocuk, Gureba Hastahanesin«> sirin ne i=e varıvsri'ti'iı 'üsünmek Bir erkek çocuklannın dünPERUZE AKDAĞ'm kaldırılmıjtır yaya geldigini dost ve akradurumundayız. Bunu daha önce •efatının 40 ınoı gününe t « a balanna duyururlar. düşünseydik, elbette daha iyi olüf edfn ffl.X.19Sl cumartesi Arkadaşını tehdit etti Istanbul 28.10.1961 lıırdu, ama en iyimser bakısla. «ünu öğie namazınt mütaakıp Bakırköy Osmaniyede oturan Cumhuriyet 6487 ^ksaray Valide Snltan Camiin. âlet, kendi özünü de getireceğine Osman Tatlı, bir alacak mesele•lc okunacak Mevlidi $ " i f e göre. dün yapamadıgımızı bundan ^inden, Lutfi Kıpçak ismindeki ar eş. dost ve arzu eden din k»rkadaşını bıçakl a tehdit etmiştir. dP'lerlmizin teşrifini rica ederiz. Şikâyet üzerine sanık yakalan. AİLESÎ mış ve »uç âleti olan bıçak müsa Cumhuriyet 6486 dere olunmustur Şirketimizin Murahhas Aza ve İdare Meclisi Reisi lı Ifiılil» Melih Cevdet Anday sonra da yapabili riz, denebilir mi? öyle ise 5 seçimde öfrtndigimiz bu ilet bize ne'ge tırecektir? Şimdi demokrası âsıklarının korkuıu bu. Aykın görünecek ı n a , bana sorarsanız, deraokrasiyi içttnlikle («amimiyetle) istemenin sonueudur bu korku. Çünkü demokrasinin içtenhkle bir ilintisi yoktur, bugün açıkça anlaşıhyor. Kskı D.P. cilerin ağır basmasından huylananlar. •yüzde yetmişi jkuma yazma bilmiyen bir toplumda demokrasi. dz gur seçim, oy avcıbğına, oy avcılığı da gericilije yol ncar.» divorlar. Demek, bu kos'Jİlar (sartlar) içinde diledikleri gibi bir demokrasi olamıyacağım söylemek istiyorlar. Bundan çıkan anıam şudur ki, demokrasiye nesnel (objektif) olarak bakılamıyor, anlayışlara gö re değisiyor demokrasi. Bu kadar değişken bir kavram karsasında ıç tenliğin sozü nasıl edilebihr?.. Nitekim «Aydınlar demokrasisi» görüşüne karşı olanlar da, «l"!usun çoğunluğu ne derse, demokrasi odur.» anlayışına dayanarak ge milerini yürütmek ıstiyorlar. A nadolndan 1? aranak flıere Istanbala vakn balaa akın devam ede dnrsnn aynı maksatla bir başka akın da buradan Alman «ehirlerine yapılıyor. Her fttn trenler dolusn vatandaşımız Almanyaya dofru yola çıkıyorlar. Hepsinln kafaıı «tstanbnlnn taşı tepraği altın» diyerek buraya kosanlarınkine benzer hülyalarla doln... Hepsi «bir iki sene çalışır, bir otomobil, bir bnz dolabı, bir çamaşır makinesi, bir knrk, ev csyan afar, dönerim, arada bunlar para iU deiilmiş> diyor. lar. Tıpkı tıianbvla gelenler gibi •nların tonn da hayal kınkhğı, (araret, hattâ sefalet... Almanyada iş yok mu, var... Fakat Alraanlann thtlyaeı ameleye, teaviyeci, dülger, duvareı, t e n i çıra{ı, ayak hiımcti görecekUre... Saat başına UtlJO mark yevmiye hesablyle ayda 2003M mark ftcret... Halbnki meselâ Mfinih {ibi bazı şehirlcrde yalnız ev kirası 200 mark... Bir teni hanımın macerasını anlatıyorlar kl yflrekler acısı.» Sen Almanyada zengin olacajım diye tstanbnldaki atelyeni kapat, nen var, nen yoksa sat, sav, Münihe git v« ffir ki t e n i eıraklıgından baaka iş yok... Şimdi bu hanım bir atelyade attar çekiyor ve aldıfı üeret kaldıjh otclin parasına yttlıaıiyormu?. Tabiî netice sefalet .. Kaybolan kücük Ayladan hâlâ bir haber yok Bir bakıma asıl onlar «içtenı ama, onların istediklerine de demok rasi denemez. Bana sorarsanız, doğrısu demokrasiyı içtenlikle ıstiyemiyorum ben, bunun jzerinde düşünüvorum: En ülkücüsün'len en bayağı^ma değın bır takım çıkar kavguları görüyorum onia. Bundan da yerinmiyorum. Çüntü demokrasiye bir sağtore fahlâK) okulu I diye bakmıyorum. Almanyadakt Türk dostlarımın yolladıkları mektnplara nazaran lstanbulda, bir kae kuru» dolandırmak tzere, vatandaflarını bn acıklı maceralara lürfikliyen bir takım açık gSzIer de tfiremişler. Bunlar gazetelere «Almanyadan blrlncl nnıf terzi. marangaz uıtaıı, motör nstası vetaire aranıyar. Bonserviı ve difer reaikalanmzla tstanbnlda falan adreae ratiraeaat edlnlz» diye ilânlar veriyorlarmıs. Tabiî bunları okayan yüzleree kişi derhal güsterilen adreıe kosuyormuş. Banların vesikalannın fotokopileri alınıyor ve işlerinl takip etmek üıere kendilerinden 700 800 er lira isteniyormuş. Bn açık gözlerin Almanyada adamları varmış. Vesikalar onun eline gidlyor, o da oranın razetelerine alelâde isçi aramak üıere ilin veren mflesaeselerc başvnruyor, bu vesika sahiplerinin mevcnt işlere talip oidaklarını söyliyerek birer davet mektubu kopa rıyormuş. Davet mektuplan tstanbula geliyor, zavalı talipler tstanbnldaki işlerini bırakıp. satıp aavarak bin bir ütait içinde Alraanyaya gidiyor ve orada kendilerini bekliyen işlerin en düşük ücretli ayak hizmeti veya alelâde amelelik oldnğunn bayretle, teeısflrle görflyorlarmı?. Tabii bu hayret ve teessürü zarnretle sefalet takip ediyormoş. Benim vasıtamla vatandaslannı nyarmak istiyen Almanyadaki dostlarım «dolandırıcılıkta ttalyanlan geçtik, iftihar rdelim» diyorlar. Hakları vok de|il ama bnnlara benıer a Kadar marifetimiz var ki hangi birisi ile Btüneceğlz, defrnsu sasırdık kaldık. Cevat Fehmi BAŞKTJT ıııımıımnnıınınıııımn Seyahat Notları Fransanın iktisadf meselesi Yazan: Snat Aray Fransa'da evvelce izah eylediğimız sebeplerle gayri memnun olan zurra sınıfından başka fikir ve kol işçi sınıfları da dertlidir. Fikir işçıleri bilhassa resm! devlet memurları ayhklarından şikâyetçidirler. Filhakika eşya fiyatları senelerden beri daimi surette artış kaydettikleri halde memur sınıfı senelerden beri nıaaşların» uygun bır zam alamamış'.ar ve bu sınıf gittikçe sıkıntıya düşmektedir. lleride uzerinde duracağımız gibi bilhassa mesken sıkmttsı bu sınıfın ıstırabını büsbütün artırmaktadır. Bu yüzdendir ki hükümet merkezinde çah?an memurlar ba$$ehrin dışında, nispeten ucuz olan banliyölerde oturmıya mecbur kalmakta, sabah akşam Parisın meşhur metrolarında koşusmaktan ve yorgun argın evlerine dönmekten kurtulamamaktadırlar. Memur smıfı Devlet Reisinin kendüerine senelerce evvel vaadeyledıği rahatlık ve refahın» ne vakit geleceğini sormakta, alenen Devlet Reisini tenkit etmekte, hallerinden acı acı şikâyet •etmektedirler. Devlet Reismin işçi ücretlerine zammı terviç edip memurlar haklında bu yola gitmemesi de ayrıca ciddi tenkit konusu olmaktadır. Bu arada işçiler de yapılan zammın kâfi olmadığını ileri sürerek yeni yeni taleplerde bulunmaktadırlar. Bu taleplerin Devlet reisine kadar aksetmesi hükümetin bu mevzua hâkim olamadığını göstermektedir. Hulâsa bugün Fransa'da fikir ve kol isçileri gayri memnun bir büyük kitle teşkil etmektedir. Bu da hükümeti ciddiyetle meşgul etmektedir. îşçilerin diğer bir hususl durumları da muhtelif sanayi kollannın memleketin muhtelif köselerinde farklı ücret tatbik etmeleri, diğer bir deyimle büyük sehirlerde daha yüksek ücret verilmesi karşııında büyük sehirlere akın etmeleridir. Vakıa büyük sehirlerde hayat daha pahalıdır. Amma işçi evvelâ yüksek kazancın, sonra da büyük sehirlerde yaşamanın mânevî zevkine mecluptur. Bizdeki derdin aynı olan bu akını durdurmak, hiç değilse hafıfletmek için Fransız hükümeti şu tedbiri almıştın büyük sehirlerde yeni sanayi tesisleri kurulmasına, hattâ mevcutlarm genişletilmesine müsaade etmemek, bu zarurette olan sanayiciyi ancak büyük şehirlerden yüzleree kilometre uzaklara göndermek. Bu hareket başlamış, ve zannederim meşhur Rertaujd otomobil fabrikalan Parisin güney batısına tesislerini taşımıya başlamıştır. Böyle bir tedbirin şimdiden bizde de alınması lüzumuna bu vesile ile işaret etmek isteriz. Meselâ ileride Türkiyenin en güzel turiıtik ve tstanbulun en güzel plâj va layfiye yer leri olabilecek olan tstanbul Izmit ırasına bilhassa sahile fabrikalar kurulmasımn büyük bir hata oldugunu da yine belirtmek lâzım geliyor. Esasen yeni bir habere göre Belediye Plânlama Dairesi de bu konu uzerinde durmaktadır. Fransa'nın dahil! meselelerinden bir büyük dert halinde olanı hiç süphesiz mesken buhranıdır. Dünyanın her yerinde olduğu gibi bir yandan harbler, bir yandan nüfus artışı ve nihayet köyden şehirlere hücum, bilhassa, jehirlerde büyük mesken buhranlarına sebep olmuştur. Fransa da bu dertle maluldür. Hele Pariste dört beş katı geçmiyen eski binalara şehrin güzelliği bakımından dokunulmaması, yeni binalann eskilerinin seviyelerini hiç değilse fazla aşmamalan, Parisin sür'atle artan nüfusu karşısmda bu sehirde mesken buhranını en yCksek seviyeye çıkarmıştır. Diger taraftan bir çok binaların esasen (otel) olarak kullanılması da Parislileri şehirden uzaklarda oturmıya mecbur etmiş durumdadır. İki odalık çok fazla merdivenli bir ufak daireye (800 900) lira civannda kira i» tenmesi, Pariste, satın almadan kiralık ev bulmayı hemen hemen imkânsız hale koymuştur. Bu durumdan yana yakıla bahseden Parisliler, alım satımın artması ile Arkası Sa. 5, Sfi. l d e llllillllllllillllllllllllllllll VEF AT IL 9214 6483 V E F A T Divrigi eşrafından ve Sivıs Yüksek Tahsil Talebe Cemly«ti Bsıkanı. Eski Mnda Terzihaneei sahibi hayırsever euma günü Rakkın rahmetlne kavuşmuştur. Cenazesi 28.10 861 cumartesi günü öglc namazını mütaakıp Şişli Camiindtn kaldınlarak Zinctrlikuyu kabristanına defnedilecektlr. Çelenk gönderilmemesl rlca olunur. Kardeşi: Fehmiye Çavdar ve yegeni Neeatl Bumoz Cumhuriyet « 8 MS Ekim 28 Cemaziyelevvel 18 ECZACI VÂHİD DEMİRKAN'ı Aramızdan ebediyen kaybetmiş bulunuyoruz. Cenazesi 28/10'961 cumartesi günü ögle namazını mütaakıp Şişli Camiinden kaldırılarak ebedi istirahatgâhına tevdi edilecektir. Türkiye Eczcıları Dcpesu A.ŞCumhuriyet 6490 CUMHURİYET Nüshası 25 Kunı; Seneilk b aylılc 3 aylık Tnrklye B»rlcl Lira Kr. Llra Kr 79 00 190.00 40.00 «0 00 , 3100 44.00 Basan ve Yayan Cumhunyet Matbaacılık v Gazetecilik Türk Anonim ŞirketJ Cagaloglu Halkevl Sokak No. 3941 Sahlbl Yao tslennl fillen İdare eden Memıl MUdflı HAYRİ ÇAVDAR V. E" ] 6 26'J1 »3| 14.51117.11 18.44' 4.47 1 1.141 6.47, 9.40112.00| 1.321135 SAYIN DOKTORLARA Almanya Dr. HENNİNG fabrikasrnın Avrupanın Önder Havayolu Faal 2879/6478 NÂZtME NADİ İNTESTİNOL ENZYM 4 ŞARBON AKTİF'li mide ve barsak regülatörü 120 drajelik ambalâjda Perakende TL. 10.65. İthal edilerek eczanelere dağıtılmıştırIL 9602 '6503 Gazetemıze gönderilen yazılar konulnın, konulmasın iade edilmez. tlanlardan mesulivet kabul, olunmaz * Abone TC llân tılerl lçtn. sarfın OstOne cAbone» veya «llan Servlsi» kaydınm kcnmaaı lâzımdır BO GAZETE BASIN AHLAK YASASINA UYMAY1 TAAHHÜT LTMİ5TİR ŞAHÎN PERESE \KIMULW Defildi ama herhalde onun kalbinde de biri, ya da birilcri jatıyordu. Ablama bir sey lâzım mı ağa? K?hzımal omuz silkti: Bilmem. Git sor.. Gafur dükkândan fırlayıp cıktı. Hiisevın efendi kâtibine usulcacık sordu: Ne var ne >ok? l factk. kırış kırıs kâtip ellerini iki yan açtı Sağlıçınız ağa. . Bu Gafura ;öz kulak oluyon değil mi? Elhette. Sattığı öteberilerin besabını veriyor mu? O tünden sonra tamamı tamamına veriyor. Hammal Veli'den (ikâyetçi olusuna ne dijon? Küçük kâtip yeşil yeşil güldü. Aldırmayın. Veli zararsız oğlan bellersem? Dedim >a, aldırmayın! Konnşmayı burada kesmek zorunda kaldılar Karfi, bitişik dükkânların sahipleri, partili kâtipleri filân birer ikişer gelmiş, Hüseyin efendinln çevresini almıılardı. EDEBÎ ROMANIMIZ: 14 Hoş jeldin Hüseyin bty! Hüseyin bey hoş geldin! os geldin ağa! Oturduğu iskemledcn, yayıla jayıla: Hoş bulduk, dedi. Eli saatinin gümüs kösteginde. altın djşleriyle memnnn, eülümsüyordu. Bu gülümseyiş yalnız malea, mülkçe, paraca rahat olmanın değil, parti ilerı gelenleriyle şerefe kadeh kal dıracak. onların ınuhalefet, yapım yıkım üzerine fizli gizli konns ı klarını dinliyecek, hattâ zaman zaman onlara öğütlerde bulunacak kadar onlara yakınlığının bilinmesini san maktan gelen memnuıı, eurur lu. hâkim bir gülümseyişti. Sajdan soldan çeşitli sorular sorulmağa başlanınca memnunlufu daha da arttı. Falan yerin istimlâki için bükümet, daha çok da Başvekil ne düşünüyordu? Hani sevgili Basvekillerinln aklına gelen her şey en doğru, yoptığı geyler de en ye rinde. millet ve memleket için en hayırlı, en ugurlnydn. buna süpheleri yoktn ama, halk, cahil halk vardı ortada. Kuyruk larda labablardan aksamlara kadar beklefen, laman tam an homurdanan, kavga eden, ya da dünyadaki tek dayanaği dededen kalraa harap evinin de baska evler gibi tepeden inme bir emirle istimlâke gldip gitmiycceğini öğrenmek istiyen halk! Kabzımal Hüseyin de bilmlyor değildi bütün bunları ama. sevgili Başbakanının yann nyanınca ne yapacağını kendisi bile biliyor muydn? Kannn oydu, nizam oydu, proje, plân oydu. Çevresindekiler baştan başa ona kul. köle olmnş insanlar. O ne derse keramet bilmiye, parmak kaldırmıya, gözlerini kapıyarak parmaklarını kaldırmıya hazır insanlar kalabalığı Nesine gerekti bütün bnnlar Kabzımal Hüseyinin? Herşey düzelecek. dedi. Muhalefetin menfi propagandalarına kanmayın arkadaşlar. Bu kuyruklar yok mu bu kuv. ruklar? Kefah alâmeti, nurlu ufukların müjdecisi. Eskiden bir avuç insan yer içer, millet onlara bakardı. Şimdi herkes yiyor, içiyor da ondan mal kalmı>or ortada. Kuvrukların sebebi ba! Geçen gün bizim ha nım bir meneilisteydi... Bizim banım dedim de hani, bilivo nuı ya, kendisi doktor kızıdır. tngilizee, Fransızca, Rumea bi lir. ögünmek gibi olmasın, han gi mencilise gitse, ISfı sözfl en üst <*ur. tşte o dedi ki... Hanımefendiyse, zarif, pınl pırıl Opel'inin direksiyonnnda ııkılmaja baslaraııtı. Gafnra sertçe baktı; Oturda mu, açtı mı gene çeneyi? Gafnr, hanımefendisinin adını iblmedifi koknsnyla mest Bilmiyon, dedi. Lftkln ona kolay kolsy bıralunaılar ordan. Niye? Esnaf bizim ağayı çok »evivor. Malum ya, parti ileri gelenlerinin yskını da... Parti ileri gelenlerinin yakınıymış. Nerden yakını? Demek adamlarına fllSn bByle »8T!Üyor, böyle öğünüyordo? Parti ileri gelnlerinden hangisiyle dost? Hangisiyle shp»p? Kendisi olmasa kim onn adam yerine kor? Git söyle, ceneyi bırskıp çabuk gelsin! dedi. Gafur tektne yemis köpek gibi kosarak halden içeri girdi. Dükkâna geldi|i zaman patronunu mnhabbeti sardırmıs buldu. Evel Allah, sonra başımız. dakiler bu memleketi... Gıcık tuttu birden. öksürdü bir süre. Aslında gıcık tntmamıştı. Başımızdakilerin bu memleketi ne yapacaklarını unutrauş, lâfın ardını getiremevince, gıcık tutmnşeasına 5ksürmeğe başlamıstı ama, bn »efer de gıcık gahiden tntmustn. Gafur, Opel'i içinde sabırsızlıkla bekliren banımının emri ni filân unntarak ağasının yardımına ksstn. Kabıımal Hüseyin efendinin 8ksüru?üyle ilşrllenip yanına, yardımına koşan yalnız o değildi. Arada göze çarpan mnhaliflerin inadına, henen hemen bütfin yan, karşı, yakın, uzak partili meslekdaşlar. Meslek rekabeti yfizünden «Geber deyyus» diye geçirseler bile, sevgili Başvekil ve öteki partili büyflklerinin irsatlanna uyarak «Parti tessnüdü» noktasından su, ekmek parçalarıyla koşnyor, hâin muhalifler gibi, partili arkadaşlannın gırtlağına tarılan gıcıktan onn knrtarmaga iavaşıyorlardı. «Geber deyyas!» diye geçlrenler, düne kadar kendilerinden farkıız, herhangi bir kabzımal olan bn adamın partide birdenbire artmış görünen nüfnznndan rahatsız oluyorlardı. Çekemiyorlardı rla. Berif, üst üste aldığı taahüt Isleriyle birdenbire kalınlaştıktan başka, Parti bfiyüklerinin liyafetlerine bile cafırılıyordu. Istanbnlun denizi, havası, yeşillyle ünlü savfiyelerinden birinde yükselttiği köşkten başka, Şişli, Os manbey'de iki de apartman satın almıstı. Nihayet gıcık dindi. Oflıya puflıya doğruldn. Gözlerinin akları kızannış, alnı terden yaş yaş parlıyorda. Sagdan Mİdan bis'adılar: Neyıe jeçmiş t.lsnn. Geçmiş olsun aîa.. Büyük geçmiş uisnn! (Devamı rar) Bu kitap hakkında kimler ne yazdılar Fallh Rıfkı: Bu Kitap 1950 • 1660 devriol yazacak olanlar için iyi bir kaynak olarak kalacaktır. gençlerimiz için de daima bir ders ve örnek. Clhat Baban : Bu kitabı baş ocunora koynnuz ve laman zaman okuyarak on yıl zarfmda hangi şeytaiın eteğimizden geri çektigini içinize sindire sindire öğreoiniz. Çetln AtUn : Bu, bir kitap degil, Avrupai bir yazarın eile defteri. Oktay Akbal: Ne güzel umutlarla başlanan demokrasi davranışı ne çırkın bır iflasla §on buldu ! Nadir Nadi'nın Uyarmaları bunu bir ayna gibi yansıtıyor. Sami N. Özerdim : Nadir Nadi'nın bu kitabı yarın aynı yanlışları önlemek için dünün yaalışları Ozerinde dikkatle durmak gereksinmesinin ürUnUdür. Bes<m Aktmsar : Okullarda okunacak kadar yaygın hale gelmesinı özledigımız bu kitabı, sosyal gelişmelerımizı inceliyecek olanlar için de. itinayla derlenmış kronolojik bir vesika önemi taşıyacaktır. Cumhuriyet 6491 ^JIIIIIIIIIIIIIIlIIIIlIIIIIIIIIIIllllIIIIIIIIIIIIIfllIIITIIlIlllllIllllllilllllIIIflinilllMllIIIIIllllIIIIITIfllIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIlllllinillllllllllltllllIllllllllllllIillllIltll^ lllll lllllllllllllllll^
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear