26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
İKt CUMHURÎYET 21 Ocak 1961 'Hapishan hatıralan RATIP T/kMl'f? Sehir Yeıti bir telefon hazırlamyor 1962 yıhnda dağıhlacak olan yeni rehberler icin hazırlıklara basluıdı îstanbul Telefon Mudurluğu. 1962 vılında bastıracaSı ve abonelerine dağıtacağı \enı telefon rehbe ri ıçın fimdıden hazırlıklara basla mıştır Telefon ıdaresi abonelere dağıttr.alc üzere bırçok suallerı havi mektuplar bastırmıştır. ııııEıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııiMiımıııııııııııııııııııııınıııııııııııııııııııııııııııııııııııı Eıııı | GÜNÜN KONULARI j ııııEııııııııııııııııııııuuıifiMiııııııııııımıımııııııımııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııiHiıı Müdür Bey geliyor Tamam, dedı, Rıza baba, keyfınıze bakın Beyler!... Anlaşılan o tedbinni r>eşin almıştı Sait Bayraktara donup: cBıze akıl hocalığı etmek sana mı kaldr* dese o hafiften j an bakışı, aşağ.dan yu ' kan suzuşu kadar sağlam konuş raus olmazdı. Lejyon, al ojleyse, Hacı Bekir lokumunu hak etmışsm, kayız et babacığım, dıve çoktan boşalmış olan kutuyu Rıza babaya uzsttı, sakın toptancıhk etme, satışımız perakende dıve ilâ ve etmeği de unutmadı Ne olur, ne olmaz, Rıza baba bozulabilirdı, bır anda bunu duşundurn ve baş mevdancıya, sen o kutudakılerı Sait Br^e bırak da şunların tadına bak dıverek yastığın altındakı ıkıncı kutuyu u18 müdür bey musaade eder de du vara bır de ampul verleştırıhrse oek mükemmel bır tertıp olacaktı. Başucuma da kıtaplarımı. çamasırlanmı yerlestırebıleceğım bır ra f kovdurulabılse. bunun alt tarafına da elbiselerimı asardım Mudür bır an duşunmuş, peki, siz bır resim çizın de bır kere gore yım, marangozhanede yaptınnz demi1! birden gerı donmus, Allah kurtarsın. dıyerek kapıva doğrulmuştu Bız de hep bır ağızdan, sağ ol'u bastırmıştık rehberi Güle güle!.. r Muhsin Ertuğrul HEM Agustos Böceği ve Şaşkın Ordek Şefik Erensü'ye ettı Gel gelelım kendısınden son ra gelenler Taksımdekı bınayı bır turlu bitıremedi ler Şımdı aradan boş boşuna bekledığımız onbeş uzun yıl geçtı Ben artık buyuk tı yatro hevesinden vıldım Semt semt kuçuk tıyatrolara hasret çekmıye başladım Nıtekim geçen sere Kemal Avgun'un açtığı (Kadıkoy Tıyatrosul bu düşuncenın ılk adımıdır 4 Bu mesele \alnız bizım memleketın derdı değıldır. Geçen vıl bu konuda Strasburg'da >apılan ılk kongrede prensip olarak varılan neticelerın uçuncü kısmında soyle denmekteydı. «Vakıa Avrupa tarıhinin bazı devirlerınde tıyatro. yalnız yüksek tabakanın tekelıne dusmuş gıbi go runmuştur. Fakat bugun herke=e bu (Tiyatroya gitmek hakkı) nın tanınması lâzımdır Bu hak yalnız sozde kalmamalı, herseyden once butun mılletın kolayca tiyatroya gıtmelerinı bnliven maddî ve ruhî engel'er Devlet ve Beledıyenın genel pohtıka^ı "iaves'nde ortadan kaldırılmalıdır » Yıne avnı kongrenın (Tıyatro mi manst) uzerınde alman kararları arasında şu cümle vardır«Çok ucuz çıkacak ve en iptidaî, asgari sahne tesisatı bulunan, fakat içınde temsıller verılebılen bır tiyatro plânı ornek alınarak her yerde, hâttâ onbın nufuslu semtlerde bıle yapılmalı » Butun bunlar donup dolaşıp (Tivatroya merkezıvetten ademı merkezıvete goturmek' gıbı. tıyatro sanatı bakımmdan onemh bır mesele ortava çıkanyor ve bu yalnız butun mernlekette değıl, şehırlerm içınde de baslıbasına çozülmeşi gereken bır duğüm oluyor: tBüyük şehırlerde şemt semt mahalle tivatroları mı yapmalıdır, yokşa taşıma araçlarını butun sehir dolavlarına yetecek kadar çoğaltıp sehrın merkezındekı bır büyuk tıyatroda mı toplamahdır''» Merkezdeki büyuk tivatroda toplamak ıçın ortaya çıkan engeller, bu yıl kongresımn gunderrmde şoy le belirtilivor: A KÜLTUR BAKIMINDANBılgi, gorgu ve eğıtım eksiklığı. gunlük konuşma dılini yadırgatan yazı uslubu, bır pıyesı kavramak ve anlamak, takıp etmek ıçın harcanan fazla dıkkat gayreti. B İKTtSADİ BAKIMDAN • Bıletlerın fıyatı, tıyatro ıle oturulan yer arasındakı mesafe uzaklığı, çalışma ve fazla mesai saatıyle tiyatro saatınin iyi ayarlanmaması, taşıma vasıtalannın tarifelerindekı uymazhk ve bunun yarattığı yorgunluk, ovunların geç bitişlen eve donüş güçlükleri. C RUHÎ ve SOSYAL BAKIM DAN Gıvınme ve elbıse değistırme mecburıyetı, tıyatronun (Guç ve Pahalı Eğlence) diye adınm çık mış olması, önceden bılet bulma zorlugu, tıyatronun içınde (Vestıyer, Program, Yer gosterici bahşislerı) gıbı gozde buvutulen noktalar. Baska memleketler ve şehırler ıçin de henuz halledılmıven bu guç lukler, onumuzdekı kongrede onikı memleketın seksenbeş mumessıhvle tartışılacak bashca konu olarak gundeme alınmıştır. Bana gelınce, temelı atıldıktan, çatısı alındıktan onbes vıl sonra hâlâ bıtmedığını gorduğum buyuk tıyatro hayalinden artık umıdımı kestım Üstehk l'îtanbul gıbi çok yayılmış bır şehırde kucuk tı vatrolar açarak bu eğıtım ve kultur hızmetının daha çabuk yapılacağına mandım Yukarıdakı satırlar t'îtanbul sehnnın bin» konusunda v anm asırlık tarıhidır ve netice (0X0 =0) dır 5 Belednenın başma geçeli henuz bir ay olmamıştı, Beledıyenın kasası tamtakırken Sefik Eren^u, eldeki malzemeyle bırı Fatıh'te, otekı o canım Üskudar'da iki ornek tıvatro vapmıya karar verdı Yalnız bu karar simdıve kadar bızde verılen kararlar gıbi olmadı. Herşey bir yıldırım hızıjlc yurudu ve temelden dort av sonra ıste bugun s e > ı m l e n i e kapıları açılıjor. Şefık Erensu, kalbmi çalışma masası başında zedeledı Fakat tstanbuj'a ve Üskudar'a iki tıyatro hedıye etmekle butun Ltanbulluların kalbını kazandı. Ne mutlu boyle gelıp, boyle yıldınm hıziyle eser verıp, böyle gıdenlere! Onun için kendisine, elh yıl tıyatro binasına hasret çeken bır Istanbullu sıfatıyle candan ve gonul den (Gule Gule) demek istedim. Çunku ilk tiyatroya girdığimiz gunden beri kafamızda yaşattığımız gençhk hayalını o gerçekleştırdi. Onun içm butun tıvatro sanatçıları adına kendisine ne kadar tesekkur etsek yine az' V ecızelerimız arasında bir sınıflandırılma vapılsa, eminim kı «Biz bıze benzerız» vecizesi birinciliği alırdı. Vecizenin bu kadar lecızi az bulunur değil, hıç bulunmaz, divebilirim. zattım «Ekşisi var, tatlısı var» Bu yazılann sonuna kadar gun Karşı koğuştan bır mısafırt «EkI luk vak'alan sırasıv e kaydetmeşısı var, tatlısı var, iyi boza!» di j ğe kalkışsam. 16 avlık hapishane ye, bır bozaeı taklıdı yaptı. «Tas havatımı lfi vıl tefrika etmek lâatma ağabey, sıçrarım ha'» diye zım gehr îlk gunlerın ıntıbalarınSaıt karsıhk verdı dan, müşahedelerinden sonra ta Nafı baba, bır anlık sukuttan rıh sırası gozetmeden müserref faydaluıarak sazına basladı. Şaka olduğum şahıslan, ş»hidı oldufum fash tadında kalmış, sıra ssz fasveva dinlediŞım hâdiseleri birer lına gelmiştı. Bır turku, bır ıkıncısi derken, musluk taşında bo butun halınde kaleme almak, ı$i ğaz temızler gıbi, kıhhh, kıhh' di tadında bırakmak bakiaundan daha doğru olur kanaatindeyim Bu ve bır ses geldı maltadan bakımdan almıs olduğum mektup Millet çil yavnısu gibi dağıldı Bır anda saz sustu, millet çıl ve telgraflar vesilesıvie bana gosyavTusu gıbı dağıldı Bırbirinin terilen sıcak alâka üzerinde duHapıshaneye atıldıBım ustunden atlıyarak, bacaklannın racağım arasından geçerek kapıdan dısarı günlerde. tanıdık. tanımadık, binuğradılar. Tıssss' . Kısımda çıt lerce vatandaştan aldığım telgraf okuyucularımm çıkmıyordu. Merdıvenın dıbinden lar, mektuplar, demır kapının açılısı, ayak sesle bugüne kadar, biraz da olsa tanıri duyuldu. Merdivene bakan pen mış olduklanna inandığım hapiscerenın kenarındaki ranzanın sa hane hayatına kolayca taham.Tiül hıbi Deniz gedıklısi, Müdur B e y 1 etmemde paha biçilmez değer taşıyan bir tesellı kavnağı olmustur dedi Müdurun bizim koğuşu ziyaretl Gunlerce değıl, haftalarca bu sıgecikti. Daha önce bütün kısmı cak alakayı cevaplandırmıya ça dolastı Nıhayet kapımız açıldı. Ar lıstım. Tam 2742. evet tam iki bin kadaslar ayağa fırladılar. Yalnız bı yedi y\ız kırk iki mektup ve telzım koğuşta değil, bütün kısıanda grafa cevap verdım. O günlerde çıt yok.. Arkasında y a n m düzine baslıyan dostluklann pek coğu hâgardiyan, içeri giren müdür, ba lâ devam edıp gitmektedır kışlariyle her kıyı ve koseyi tefBu arada raaddi sıkıntılarımı tış ettıkten sonra ban«, bir ı m ı paylasjnak istıyen vatandaslann nuı var mı? diye sordu. Herhalde sayısı da bir hayli idi On bin liokumak, yazmak u t e n i n i z , ırize ralık banka çekinden tutun da. kuçük bir m ı u yaptınnz. Bir de... posta havalesiyle gönderılen beş Galiba bir de iskemle diyecekti, lirava kadar para vardımı vaofakat bunun mahzurlannı duşün mak istıyenlerin sayısı pek çoktu. dugu de her halinden bellı idi. Bütün bunlar o kadar candan, o Bırden düsundum ve dusundukle kadar samimî oluyordu ki, iade rımi »oyledım Neticede hemen etmek, kabul etmemek için oldukkarar verildı. ça ter dokmeye mecbur kalıyorNlhat Beyin yatağiyle benimki dum. Yalnız bir tanesi. beş lirahk nın arasında 40 tantimetre kadar bir posta havalesi vardı ki, bütün bır boşluk vardı. Deraıir ranzala gayretime. bin blr yoia has vurn n dort köşesındeki ayaklar da mama rağmen gönderenin ^arih u«t yatak seviyesinden ıkı karış adresini bulup ne bu beş hravı kadar yukan yükseliyordu Ko»e iade etraiye, ne de gonderene tedemirletinin bu uçlarına tutuna şekkür etjıiye imkân bulamadım. rak Ü8t ranzalara tırmanıyorduk. Idaredeki kayıtta sadece iki isin> Bır yanı duvara çakılacak bir tah vardı: Ramazan Guleç 1 Baş gartava" menteşe ile tutturularak bu dıyan yardımcısı Havrı babadan dort demirin tepeglnt oturacak rıca ettım, ıkı defa postaneve ka jekJlde, trenlerdeki açılır kapanır dar gıtti, bu iki isme bır de «MUmasalar gibl bir şey yaptmlabihrlet partisi» i l i v e olunabildi. San di. Ne avak ister, ne de basına geçizmeli Mehmet ağa; Millet partiçıp oturmak içm sandalye . Hele h Ramazan Guleç'.. Her gelen ziyaretcime riea ettim Sordular. soruşturdular fakat hâlâ teşekkur borcunu edâ edemediğım Ramazan Guleç'ı bulajnadılar. Geç de olsa sayın Ramazan Güleç'e buraKıymeth bttyufümüı da şukranlarımı sunuyorum O beş ALİ CANAYın llra bir bıçareye nasıp oldu. Beş vefatı dolavıgiyle telefon, telvakıt namazında Ramazan Guleç graf, mektupla ve bızrat feleçok duasını aldı o zavalhmn' . rek başsaglıgı dıleyen, cenaze meratımine ıştirak «den «kraba (Arkası var) ve doetlanmızla. arkadaılanna ayn ayn teçekkure acunız mâni oldugundan, mmnet ve çükrarılanmızın ıblâğına muhterem gazetenizın tav assutunu nca V E F AT ederra Merhum tbrahım Feyzı ve Çok geçmeden ıdarecıler sokun etmıştı Komıserin ehnde bir deste telşraf ve mektup vardı Gun. düz de bır kaç partı telgraf vermışlerdı Hepsıne telgrafla karsı lık verneğe kalkışsam tez gıinde J ıflâs mukadderdı Yol üzerinHe 8 dikis makinası bultUMİu Erenkoy Kuçuk Bakkal yolu uzermde ambalajlı dort sandık içinde 8 dıkıs matrihası bulunmuş ve makinalar aıt oldu^u acentaya teshra edilmiştir. Bır hırsızlık sonunda vola bırakıldığı tahmm edılen makuıelerı bı rakanlar araştınlmaktadır. Ablasını öldüren kaatil adliveye verildi Ekmek bıçağı ıle ablasını oldurdükten sonra kaçan ve Evup ıskelesinde yakalanan Ruştu Taşkıt dıın Emnivet Mud"ilu5üne getirılmi'îtır Ruştu, Emnıvet Mudurluğunde gazetecılere hâdısevı bir kere daha anlatmış ve oldurmek kastı ile hareket etmediğinı soylemıstır. Yaptığı hareketten pışman olan ve daima ağlıyan kaatil 7 senelık evli olup 5 ve 6 yaslannda ıkı çocuğu vardır Ruştü Taşkıt, Emniyet Müdürlüğunde tanzım edılen evrakı ıle Adhveye gondenlerek tevkıf edılmiştır. Röntgren filmi sıkıntısı )>asgösterdi Şehrimızde rontgen fılmi sıkıntısı başgostermıştir Eczanelerde röntgen fılmı bulunamamaktadır. Sağhk Mudurluğu bır tedbir olmak üzere Kmlaydan 15 kutu (1150 adet) film tedarik etmış ve bunlan ihtivaç sahiplerine Fatih Verem Savaş Derneğı vasıtasiyle dağıtmaya başlamıstır 1 Elh v ıl oncekı Is. YAZAN: tanbul Şehremını Operator Cemıl Pa şa bu şehnn başı na îeçenîer arasın da ilerı goruşlu tstanbula donduğum zaman çerkulturlu bır Beledıye Başkanıydı. gör Tıyatrosuz medenî bır şehır, <an cekten de arsa\i vt plânı atçısız bır tnatro olamıvacağını dum Fakat bır turlu bu bına ordüşundu Önce sanatçı vetıştımek ıtava çıkamadı, daha sırası değıldı ıçın Fran^an n bir rumaralı tivat gahba' ro adaTiı «Andre ^ntoine> ı t«tan 3 bula dâvet ederek bir tıvatro ve Yanılnı>or=am 1931 deydı Promuzik okulu actırdı Bu Avnıpa iesor Max Lıttmann adında ünlu anlammdakı konservatuarm tiyat bır tıvatro mıman peldi îkıncı ro bSlumüne (Darulbedavi) muDunya Savasından once Almanyazık kı»mına da (Darüle'han') adı da otuz kırk tıvatro vaoan bır mıverildi İki bina kıralandı döşenmar. Bu zatın temsıl ettigi (Heıldı mann und Littmann) ^ırketi be 1914 vıhnın bır temmu? «abahı deh tak«itle od»nmek üzere Tak Cemıl Paşa binavı gpzmeye geldı sımde bir tivatro bınası vapmak O saatte benden başka kimse vok ıstıvordu Belediveoradakı su tu, beraberce odaları dolaştık O haznelerinden faydalanarak altınzaman için lüks sayılan koltuklar, da Paristeki Lido gibi yüzme hakanapeler alınmıstı pek beğeidı vu^ifiıı hulunan ^'r tnatro pro fakat jesi istetî' Uzun boylu verleçmeye bakHır unutmam fvatronun altın •navm burada çok kalacak değıl da yuzTie havuzu fıkrinı ı^ıtmce siriz, size hemen 'ivatrr bınasını L'ttmann'm bır köpuriısu vardı vaDtıracağım Sankı kendı«me Koln'deki Dorn'Dedi un altma bir hamam vapalım deBır av sonr a İİK DOrva Savaşı mışı? ffibi sücendı ve basladı Antoıne ro"in)fketine don Ben tıvatrn nıımanvıra' Tıvat du. bız de harb» pî^dik K>me ro vasadıSimız vuzvılın bır mâbetıvatrndan bahsettı1^^? b'zedi «avılır. bir kültfır müe«cîe':e'=ı Sımdi «ırası fleŞil' dedi bir halk universıtesi bir miliî kü Cemıl Pasa kalsaydı. yaptıracağına emindim. Anlayışı ve eneriı tnnhaie kadar nıt«al bır verdir, sı vardı Ama verinde bırakmadı vuzme havuzuvla ne baSdaşır. ne lar, üstelik şehir halkı nefes al bırleçır dedı ve W<=erek eitti sm dıve yaptıSı Gulhane parkını Zamanın Beledıvp Reisı Muhit bile, çenç çıftler gezivorlar dive, tin Üstundağ çok duvgulu tıvatbu büvuV adamın kotuluk sahife rovu takdır eden *>ir ınsandı îssine vazdılar tanbulun bir t'vatro binasına ihtitşte bizde ılk tıyatro yapmak vacı olduŞuna inamvstı Nıtekim $ehzadebaşmda hır tıvatro vapfikn bovlece suvi daftiı tırmak ürere Tiılletlerarası bir * proie vanîması hırırlattı birinci tlk Dunya Savaşı içınde Berlıne gittim. Bir dilijı ekmeği bıle liği Almanların tanınmış tivatro Hans Poelzing kazandı, vesikasız bulmanm mümkün oK m'marı madığı o günlerde şehrin bütün bir vandan da ÜstündaS bu biiatiyatrolan tıklım t klım doluyor, va gerekli paravı bıriktirmeve ba« tek yer bulmak bır mesele oluvor ladı, o zamanın parasiyle hir kaç du O aralık zamanm Maliye Na milvon Beledıve kasasında toplan zın merhum Cavit B Berlina gel dı Tam baslanac?§ı 7aman bu semişti Adlon otelınde kendisinı zı fer de Beledıve Meclısı • yarete gittiğjm zaman tıvatrolara aıt bilgi istedi Ve kadar önen verdiklerini anlattım ve Turk hazinesini elinde tutan bu açık fıkırlı zata bızde de bır tıvatro bınası vaptırmanm ^aruretıni anlatmak istedim Beni uzun uzun dınleyıp hak verdıkten sonra: Şımdi sırası değıl' Dedı Bu cumlemn uzerındekı acı etkısını gorunce u^untu duydu ve gonul almak içın: Bız bu aralık yeni bır tiyatrj> yaptıramayız ama, Almanlar, Turbe karşısmda bır (Dostluk yur du) yapacaklar, o bınanm ıçinde bır tıj atro da olacak. Bınanm arsasmı da hazırladılar. dedı. Şımdı Jira'îi değıl' Dedi. Zavallı Muhittin Üstündağ, îstanbul şehrıne o çok ozledığı tîyatroyu hedıye edemede n çekildi gitti Yerıne gelen Dr Lutfı Kırdar, sanatçılarla tanışmak için bır tensıl sonu sahne altına geldığı zaman Yakmda sızlere yeni bir tıyatro bınası da yapacagız! Diye kendiliğinden sdz vermişti. Sahiden de çok geçmeden Taksimde bır tıyatronun temeh atıldı ve vapılmaya başlandı. Üstehk çok guzel bır (AÇIKHAVA TİYATROSU) yaptırarak İ M niyetini ispat 1 Hatıgı ışimize, hangi vonden baksak, biz bize benzeriz vecizesini o ise, bir damga gibi varulmns görâriu. tkı gfindör yagan kar. ba hakikati bir kere daha ortaya çıkardı. Gerçekten, biz bize benzerız ama. biz agustos böcefine de benzeriz. Yaz aylarını, vızır vızır öterek geçiren. kış gelince, açlıktan ölmemek için kapı kapı erzak dilenen. o lâf ebesi böcek \ar va, iste ona. Şo tstanbnl'a oldum olası kar yağar. lstanbul'a kar vağacafı. nı hep biliriz. tlkbahann çiçeklerle, kelebeklerle sfislü, cana can katan, puför püfür havalannda da; yann. solnk tıkayan kavnıocu sıcaklannda da; sonbahann, gökleri tehdit yüklü ba latlarla doldardnga, kıs habercisi gfinlerinde de biliriz. Nevlevelim ki, serde ağnstos böcekliji vardjr. Baharuı keyfinden zaman. yazın sıcağmdan derman, sonbahan n ösfitöcfi havalarmdan aman bulup. lâpa lâpa kar vağarken yolları nasıl sükece^imizi daşfinemediÇimiz icin. yanm çüncük kar, bütün bir şehir halkını şaşkına çevirir. Soförlerimiz, karda tekerleklerine zincir lânm olabilecefini vaktinde akıllanna getirmezler, karda kavan çıplak lâstikli tekerleklerivle vollarda kalırlar; Beledivemiz, kar vafınca y«l olmaktan çıkıp avna oln veren yollanmızı, üzerlerinde araba yfirâyecek hâle getirmek için, meselâ hemen kömiir tozu. tnm, toprak gibi şevler serpe cek hazır teskilât bulundnrmı vı ancak iş isten eectikten sonra akıl edebildiünden halk. eli hö>rnnde. saskın saskın oradan orava koşuçar, okullar dolnsu çolıık çocnk, sokaklarda perişan •lar. Biz, saşkın ördeje de benzeriz. İki gün kar va£dı va Kar lar çığ olup her tarafı tıkaraış gıbi, bizi bir telâstır aldı Bakkallarda ekmek vok. Halk fınnlara kosuvor. Ama bakıvor ki fırında ekmek değil. fırının eski yerinde fınn da vok. Haydi e k m e t i kapıs kapış alan saskınlar vüzunden bakkalda ekmek kalmadı divelim. Peki, fırına ne oldu? Fırınlann da biivük bir kısmını beledive kapadı diyorlar. Kapar, elbette. Ta tartı eksiği cezasıdır, ya pislik cezasıdır, ya hamur ekmek cezası. tvi ama, tstanbul halkrnın ekmege dişkönlfik hnyunu en ivi bilenin Îstanbul Şehri Beledivesi olmmsı ican ettnez mi* Tam kar yagtlıgı. halkın ekmege hücam ettiği günlerde fırın kapavıp ortalıiı biribirine katmaktansa Belediveve akıl öğretmek gibi olmasın ama Kapanmaga lâ yık fınnlan, baslanna bir memur dikerek, gereği gibi çalısmava mecbur etmek, hem eğri yol dan gitmefe alışık ba esnafa «Cezavı Seza» verine geçer, hem sehrin ekmek ihtiyacına ket vu rulmaous olurdu sanırım. Ama dedim va, biz hem bize benzeriz, hem agustos böcegine, hem şaşkın drde£e. Hamdi VAROGHJ ] İlk Çekiliş 22 Mart 1961 Bir saatçi iki sabıkab tarafından soyuldn Dün gece geç vakıt Sıraselv ılerde bır saatçı tabancalı iki sahsın hucumuna uğramıstır Saatçi Kirkor Tellioğlu. akşam saat 30 sıralarında dükkânmı kapatmıs ve evıne gitmek fizere yü nımeğe başlamıstır Karanlık bır kosede karsısına çıkan tabancalı iki şahıs yolunu keserek ılk'önce elindeki çantajn almıglar, mfiteakıben de tabanca kabzası ile kafasına vursrak kaçmıslardır. Kırkor kendıne geldıkten sonra polise verdığı esçâl uzerine suçlu lardan Husevın Celık yakalanmıştır. Dığer sanığın Mustafa Sezgin ol dujfu anlaşılarak aranmasına baslanmıştır. , Her iki soyguncu da sabıkah I olup aftan ıstıfade ederek ceza | evınden çıkmıslardır. | TEŞEKKÜR | TESLA Otomatik Telefon Santralleri m EN YÜKSEK KALİTE • EN L'YGUN FİAT • STOKTAN DERHAL TESLlM • GARANTİLl BAKIM SERVlSİ • BOL YEDEK PARÇA Türkiye Umumi MUmessilliği Galata, Perşembe Pazan, ömarağa Sok., Pınar Han No. 89. Tel • M 5 3 97. P. K 367GALATa Bir diizeltme Sırketımıze aıt «Yem Meserret» 1 "=ılepi hakkında bu gunkü nushanızda intı«ar eden habeıın aslı sudurBıldirilen miktar Lıra değil îtalyan Liretidir Tutarı $ 127 Dolar muadıh TL 1149 Turk lırasıdır Bu butun gemılerde vakı olur, ödenmis hesabın bakivesidir. Henoz formaliteler tamamlanmadığı içın havalesı yapılamamıştır Takdır edersınız kı bovle kuçuk bir meblağ ıçın hmandan kaçmak eıbi bir hadıse olamaz. CANAY AİLESl M E V L İ T Sergıli esım, kardeçimız babamız ve Foto ZEKİ BÜKEY'in ebedlyete ıntıkaiımn yıldonumüne tesaduf evlıven 22 ocak pazar gunü ıkindı namazını nuı taakıp Beyoglunda Ağa Camıınde tanınmış hafızUr tarafından Merhumun azız ruhu ıçm ] Kur'anı Kerim \e Mevlit okunacagından Zekıvı «evenlenn. arzu edenlenn \e akrabalarımızın gelmelenm savgı ıle nca ejlerız. E«ı. E. latları ve Kardeşlen Rabıa Koral'ın mahdumu Senlye Koral'ın eşı. Abdurranman ve tkbal Malta'nın damadt merhum Yu»af ve Aziz Koral ıle Melıha Sırmen. Ray Sıgorta \ Ş. Muhasebe Şefı Necdet Korai'ın kardesleri, Mehmet Sırmen. ZObeyde, Melek. Nezahat Koral'ın kayınbıraderieri. Avukat Semıh Sırmen ın dayısı Can. Melıh Vefik Koral'ın amcalan 1 E T T. Idaresı Müştenler Muha<vbesı Şefı 20 1 1961 gecesl ânı olarak vefat etmiîtır Cenazesı 21 1 961 cumartesı gunü ogle namazını mutaakjp Şışıl Camıınden kaldlnlarak Zıncirlikuyu kabristanına defnedılecektır Allah rahmet erlesın Ailesı BEHÇET YÜCEER MEHMET KORAL OCAK 21 SABAN 4 o | c V. 1 7 . 2 1 1 2 25114 56 17 11118 46 3 7 J I Kollej tcin Sermayedar Aranıyor 1 36 12 :fi E | 2 11 7 14 9 45 12 00 Istanbul'un en iyi yennde arsa ve bır kısım binaları hazır, kuruluş halınde bulunan KOLLEJE sermayesi ıle iştırak etmek ıstnenlerm muracaaOeri Tel 49 50 64. P K . 536 Beyoğlu. Avıupa ve Ameııkan mobı'valar. şahane tabak takımı, zengın krıstaller ve güzel tablo ve biblolardan ıbaret FEVKALÂDE EŞYA MÜZAYEDESİ ~>1 ocak 196ı pazar gunu saat 10 da OSMANBEY Şair Nıgâ; Sok No 71 Plâk Apt Daıre 5 Vıvana da > apılmış buie masa dresuar ve 12 sandalyeden muteşekkıl sıgamorden rrdrru' hânka rustık yemek odası takımı. Luı XVI yaldızlı salnn takımı. bombe camlı rejans hakikî Fransız vitrini yine rejans ovun masası, tekerlekli çay masası, sigara ve orta nıasaları. 4 sandalyesıyle Amerıkan portatı/ oyun masası. Amerıkan korpple vatak odası, Koehler pıyano Norge buz dolabı, Mıele çamaşır makmesı. Eureka elektrık süpurgesı, hârıka radyo pıkarj ayrıca tek radvo, şahane Fıansız tabak takımı krıs+îJ bardak takımı. Acem seccadelerı, beyaz maden pumus kaplama Çatal bıcak takımı, mınyatürler gale ve kristal vazolar saks ve bisküı bıblolar, güzel yağlıboya tablolar. el ışlemelerı. altm bavan kol saatleri vs vs BEH^R Tarlabaşı Cad. No: 4f Tel: 49 44 38 NOT: Cumirtesı gunu pazarlıkla vizon ceket astragan \e Skons manto Renar blo kap gıbi kürklerle sık hanım elbıselerı satılacaktır = CUMHURtYET;ın edebî tefrıkası: U REŞAT Evvelâ masa Snüne geliyorlar. Kerdilerine kliçe snaller sonıluvorda. Hemen hemen bepsi parolayı öğrenmış gibi «Sanat a<>kı, sanat aşkı!» diye gdzlerıni havara kaldırıyorlardı. Bir tanesi ıkinci parola olan ehlivete cevap veriyormus gibi mastnn bir sesle: «Efendim, son kametne bakın; n » tematikte kınklanm var ama, edebiyatta hep birinciyim.» dedi ve kendisini edebiyat m u l limine fena yakalattı: Ya, öyle mi? Gel 6yle iıe sana «Eşber» den bir parra okn tayım'. > Muallim, iyi, fakat vazifesini falza ciddive alan bir adamdı. Talv aran bakışlariyle kendisin den sefaa* bek'iven bir eski taIebesine asik bir vüzle «Vav, her verde karşıma sen mi çıkacaksın?» dive rıkıstı. Fakat ço cnk, mektepten «onra hayli sürtmüş ve vüzü, gözü açılmıstı. UmduJhınnn tersini çörünce: «Ya, zatıâiiniz de benim karşıma çıkıvorsnnnı y»!» dedi ve hfnimizi güldfirdü. Bu konoşmadaa sonra çocaklar, sahneye ıkıyoriar, imtihan SIURİ GÜHTEMH mini veriyordu. Sahnede biraz afır konuşuvor ve gozlerini kapıyordn. Fa Kat bu, pek ehemraiyetli bir kusnr değildi \ e hattâ giizel bile çöriinüvordn. Ser\et bey, sevincinden tepinerek «Sanırım ki yeni Tıirk tijatrosn jön prömiyesini buldn, diyordu, var efendim, var bo millette . Neler, ne kabilivetler var ama aramasını bilmeli!> (Pertev Turhan) dan sonra bir iskandal oldu ve fazla ciddi vetten yorulmağa başlıyan imtihan hevetini bir kaç dakika hem kızdırdı, hem eğlendirdi.Yine küçük ambur. O, sırava filân bakmıyarak nasılsa kapıdan kaçmıstı. Arkasından >etismesinler dive âdeta kosuvordn. Solnk soluğa geldi ^"e bovunun cücelifi vetişmiyormuş eibi Servet beyin önünde iki kat olarak bir de reverans yaptı. Bahçenin aydınlığında daha r\\ gBrnyordum Kaşlarına kadar kıl basmıs dar alnı, birbirine vakın gözlerı. iki tahta kasığa benzhen knru \ e siv ri knlaklan, konostırken bu kulaklara kadar nzavıp büyü ınali olarak verilmis fiç tirattan birini, sonra kendilerinin hazirladıklan bir parçayı oknyorlardı. Böylece ilk çarpısmada ilk felenlerin beşi, altısı birbiri «rdı sıra döküldüler. Sonra virmi nç, yirmi dort yasında bir rene pöründfl. Hey ke| gibi vücodnyla kıvıreık, kamral sarları, genis, beyaı alnı, bir tanesi hafifçe kalkık kaş lan, knsnrsoz çekme bornn, bemHevaT d : «'eri. hsKilı. her seyi ile rfTeldi. Üstelik. Stekilerin bahçe kapıcı ile masa arasındaki volda vürüvüşlerini şa şırmalarına mnkabil, o, çayet rahat ve vavas bir vörfiyüsle bîze doğrn eeldi. Yalnız bn yürüvüşe ve cehre«indeki vasına yakısmıyacak küdar a^ır vakara röre simdiden '»ntihanı kaMaiıbnle, hafif bir ıslık öttürerek «Aman, avol, bn, Lâdam Okamelva'nm (Arman) ı!» demekten kendini alamadı. Mömevvizler, sandalvelerinde âdeta edepli bir vazivet almıslardı. tsminin (Pertev Tnrhan) •Idafnnn sSyliyen gene adam, tamnmı* biiyük bir ailenin is yen çıkık ağzı ve diz kapaklarına kadar inen kollarivle ceket «riydirilmis bir mavmnna bemriyordn. Kendisine bir sev sövlenmesini beklemeden elinde tnttuîu meşin bir keseden bır takım kâgıtlar çıkardı, Ser vet bevin Snüne döktü, bunlar, tuluat kumoan\alarivle çezdieine ve cok ivi çahstığına dair hüsnühal kâ*ıtlirndı. Araların da bir de (M'ihlis Sabahattin) in «Onun. bir elmas parçasi. kumpanvalar için bulnnmaz bir nimet olduğnna dair hevecanlı bir şehadetnamesi vardı. Kamburcuk, bununla da vetinmiyerek kendi de kendisi için sehadetler yaptı. Serret bey, gerçekten bir büyüklfik gSsterdi. Mümeyyizlerden baclarının alay etmelerine karşıhk, o, tatlı, nazik ve babaca bir mahzuniukla Evlâtcıgım, çok îyî, çok riizel ama, bnrasi tnluat tiyatrosn degil ki dedi ve eBnül alıcı daha baska şeyler söyledi. Fakat o, bunlan anlamıyor, çok marifetleri olduğnnn, taklidler yaptığım anlatarak «Ne olur, bir tecrfibe yaptırın!» diye yalvanyordn. Sonunda en kuvvetli sandıği kozunn oynadı «Para da vermevin, ben, nasıl olsa geçinir, giderim!» dedi. Azmi, nzun boyn He yerlnden kalktı: «Hemen git şuradan!» dive kolnnu kapıya dDğru uzattı. Jest ve ses. o kadar korknnçtu ki heyet de âdeta ürktfi. Fakat o, bunu işkenceyi kısa kes mek istediği ve kamburun koInndan tutulup atıldıSını görmege davanamu acağı icin vap mıstı, Ba antrakttan sonra «Sanat ah, sanat!» dive eöîüslerini dö ven ve bir, iki formalite sualinden sonra tabnrcu edilen bir kaç eenc cocuk ve arkasından da bir ikinci yıldız Fakat ba seferki kadmdı ve daha at kestaneleri arasında görüniinee hoca Servet beye «Galiba jön damımızı buluvoruzU de mekten kendini alamadı. Kızın vakınlı*ı uzaktan eörii nüsönden de daha Eüzeldi. O nun icin formalive sualleri u zadıkca uzadı. Kendine çok eüvenen bir haii >ardı. Gayet güzel konuşnvordn. Sık snk çözliiîünü çıkanp silen hoca o. sahneve sideceei zaman «Ha cet var rnı? Şarada oknyuver sinler!» dedi. Sonra, oturmak tan avakları karıncalanmış ei bi avaSa kalktı. a*ır ağır sah nenin onöne giderek ovunu oradan takip etti. Kızın (Bav kusi) tan eıberlemis oldnju bir pnrra da hiç fena de|ildi. Fakat, eazeteci mfinekkidin bir sözii. kızı birdenbire yak mıştı «tvidir, hostur ama vesikalıdir'» Servet bevin biraz önce sevincinden çiçek dökmus gibi kı zarrmş burnu, birtenbire agardı. Kekeliyerek Demevin Allah askına, dedi. hani şn bildİHimiz vesika mı? O haiae bevhude vakit kavbetmiyelim! (Arkası var) = CUMHURİYET Nüshası 25 Kurus Törklve Lira Kr Senehk 6 ayhk 3 ayhk Bartcl Lıra Kr 75.00 150.00 40 00 80 00 22.00 44 00 Basan ve Yayan Çumhunyet Matbaacılık ve GazeteciUk Türk Anontm Şlrketl Cağaloğlu Halkevl Sokak No. 3941 Sahibi Yazı tşlenni fıHen idare eden Mesul Mudur Gazetemıze gonderilen evrak ve yazılar neşredılsın edilmesin iade edilmez tlânlardan mesuliyet kabul edilmez Abone ve ilân işleri Içm. zarfın üstüne «Abone* veva «îlân Servısı» kaydının konma.«ı lâzımdır * BU GAZLTE BASI.N' AHLAK YAS4SIN\ UYMAYl TAAHHÜT ETMİŞTİR. DÜNYACA T*.NTS'MIŞ SN.\PON TOOLS CORP flrmasınm her nev'ı yıiksek kalıtelı EL ÂLETLERİ ve TAKIMLARI ÖLCÜ VE KONTROL ALET ve CİHAZT.ARI GARAJ TFCniZATI ve KRİKOLARI icin nroforma fntura istıyenlerin fırmamıza muracaatlerı menfaatleri icabıdır Türkiye Umnm Mumessili: MEHMET KAVALA Galata, Nesl: Han İstanbul Telefon: 44 75 54 Telgraf LAMET İstanbul NÂZİME NADİ ŞAHİN PERESC + P R 0 F İ L 0 ÇEÜK HANGARLAR Derhal teslirr> ve monte edilir. PROFILO DEMIR FABBİKASI. Tel 47 48 96 48 15 47 %iHKiıııııııııııııııııımmıımııımıııııııııııııınmıııiHinıııııııııramıiıııiııııi!HiııiHiiHiiHHHiııımiHiıınııınıııııiHin^ i
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear