26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 Mârt 1955 Hollywood arfistleri arasında son ıtıaceralar Artistlerin, rol icabı türlü çetid macera yaşamalarmdan mıdır, nedir. kendi hayatlarmda da macera eksik olmuyor. Hattâ onların hayatta çevirdikleri «canlı hlm» ler belki daha merakla takib ediliyor. «Ava Gardner» der demez akhnıza: «Frank Sinatra ne oldu?» »uali gelmez mi? Madem onlardan başladık. onlann macerasının devamını anlatalım: Ava, seyahatte. Gezip dolaştığı »ehirlerde kendisini yakslayıp ağzını arayanlara basmakalıb bir cümleyle cevab veriyor: «Frank Sinstra ile aramda artık hiç bir münasebet kalmamıştır.» Frank Sinatra şimdi ne mi yapıyor? Bir başka macera peşinde koşuyor. Ameriksnın en büyük milyonerlerinden birinin kızı olan ve parası kadar maceralarile He meşhur bulunan Gloria Venderbilt ile meşhur şarkıcı artist, bir rivayete göre, pek sevişiyorlarmıs. Gloria Wenderbi!t de artist. Fakat bu mevkii kabiliyetinden riyade «öhretile temin etmiştir. Tanınmış orkestra şefi Leopold Stokovski, Greta Garbo'dan aynldıktsn sonra onu almıstı. Aralsrında kırk beş yaş fsrk vardı: Gloria bu?ün otuz iki, Leopoid yetmiş yedi yaşındadır. Geçenlerde boşandılar. Simdi «altın babası» kadının «altın sesli şarkıcı» ile beraber evlenme mcmurunun karşısına çıkması bekleniyor. Rakib çocuklan Bilirsiniz: Frank Sin?tra daha ortada ytAken Amerikanın ve sinema dünyasınm bacşarkıcısı Bing Crosby idi. Frank ortaya çıkınca birbirlerine, pek t=biî olarak. rakib kesildiler. Sonradan tanıştılar. ahnab oldular. O başka mesele. Fakat aralanndaki rekabet hâlâ mevcuddur. Lâkin. kaderin isine baksn ki, bu iki rakibin çocuklan birbirlerilp sevişiyorlar: Sinatra'nın on dört yasindaki kızı Nancy ile Crosby'nin on altı ypşındaki oelu Lindsay işi evlenmeye kadar zötürecekleri anl?şılıyor. Bing Crosby bu evlenmeye hiç bir itirpzda bulunmıyacağmı söylemiştir. Fakat Sinatra: «Kızım dahs bu sibi şeyleri düşünecek yaşta değil,» diyor. Stüdyoda kavga Lana Turner'in kocası Lex Bar ker stüdyoda Edmund Purdom"u azkalsin döğüyormuş! Bu da Hollywood'un şimdi dillerde dolaşan en taze dedikodusu. Hâdise şöyle olmuş: Lana Turner. Metro stüdyolarında Edmund Purdom"la beraber «Hovarda» isimli bir film çeviriyor. Bazı sahnelerde Lana'nın oyun arkadaşına fazla sokulduğuna dair Lex'in kulağına bir haber eirmiş. Bir gün, gtüdyoya geliyor ve ansızın ortaya çıkarak kansile gene artistin çevirdikleri bir sahneyi seyrediyor. Duyduklarının yalan olmadığını anlıyor ve bir hamlede... Hayır, karısımn desil. delikanlmın üzerine atılıyor. Tam yüzüne yumruğunu salla.acağı sirada rejisör Richard Thorye araya giriyor da ikisini kapışmaktan kurtarıyor. San patates! İki hüviyetli kadın: Nora Visconti Nora Visconti'yi »ize, onun artist olduğunu bilmiyen biri tanıtacak olsa: tİktisad Fakültesi talebesinden» diye takdim eder. Fakat onu artist olarak tanıyanlar da her halde İktisad talebesl olduğunu bilmez. îşte Nora, böyl» flri hüviyetli blr kadm. Yirmind asnn orta»ında yaşıyor, filmlerdeki rollerinde bugünkü tipleri eanlandınyor, fakat kendisine sorarsanız: «On yedinci asırda yajamak isterdim» diyor. tAşk hayahn her seyidir» diyor, fakat hâlâ ilk aşkına sadık bulunuyor: Sevdiği adam, onunla evlendikten iki ay »onra bir motosiklet kazasında ölmuf. Nora Visconti onu hâlâ unutamıyor. Güzel ve ideal erkek tipini de föy le tarif ediyor: «İnce, uzun, yejil gözhi, b«yaz saçlı, kültürlü ve nazik.» Tanıyanlar: «Tıpkı ölan koe«n!> diyorlar. Nora Visconti ile Romada, «tfid yonun ulonunda taruştık vt konuştuk. Rol kıyafeti ile idl. cİyi ki şimdi tanıştüo dedl. «Biraı sonra gelseydiniz beni «lt mış yaşında bulacakünız!» Nora, hayattaki çift» hüviyeti gibi, bu filmde d« İki hüviyet tafiyor. Önc« yirmiıind» bir gene kızı temsil ediyor, aonra altmııın da bir ihtiyan. Filmin «dı: cA|k jarkısı». Sanat hayatına «mektebli» •larak gelen Nora Viaconti Snea klâsik dans mektebindt okumut, sonra tiyatro mektebini bitirmif vt 15e tiyatro artisti olarak ba§lamıştır. Sonra »inemaym g«Ç«n Nora ilk olarak cOfrullar Satümaz> filminde, lonra da cLa Gioeonda» da rol almiftır. Rejisörlerden en fasla Eiia Kazan, De Sica, John Huston'u, artistlerden Marlon Brando 11* Aud rey Hepbum'u beğeniyor. Türkiyeyi naaü tahayyül «tti|inl »ocduk. cRomantlk bir mtmlcket •lacak her halde 1 dedi, Konusmalar anlaşma 11* n*Hc*l»nirs» yaca bir fllm eevirmak fizer» Türkiy*y« g»l«ce$tal töy Edmund'un bir başka macerası daha var: Geçenlerde Tyrone Povver'den ayrılan Linda Christian ile, »ene son günlerde karısı Tita aleyhine boşanma davası açan Edmund Purdon'un seviştiklerini söylüyorlar. Tita: «Edmund'dan ayrılsam bile onun Linda ile evlenmesine ne yapıp yapıp mâni olacağım!» diyormuş. Fakat son hâdise üzerint Linda ile Edmund'un da arası açılmış. Linda: «Edmund'un benim üzerime o sarı patatesle sevişmesini dünyada arfedemem!» demif. Hollytoooâ'un yeni tçapkıntt Edmıtnd Purdon, aleyhint bojanma davtut açtığ\ kann ilt beraber bir toplanttdan çtkarken * Mariza Belli siıtemayı tiyatroya terdh ediyor Eskiden Meksikada parlıyam hattâ parlamıyan bir çok «rtistler, Hollyivood'un yolunu tutarlar v« orada, getirdikleri «yabancı hava» ile derhal meşhur olurlardı. Bugün Meksikanm bir çok tanınmış yıldızlanm İtalyan ttüdyolan çekiyor. Bunlardan biri de Mariza Beni. Oeçen ay Romaya gelen Mariza orada çevrilecek olan «Timurlenk* filminde rol slacaktır. Mariza esmer teni, iri kara gözlerl ve slyah saçlarfl* tam blr Meksika güzeli. Memleketinde en sevilen ve beğenilen yıldızlardan biridir. Fakat bu söhreti yalnız giizelliği ile değil, ayrıi zamanda dramatik temsil kabiliyetile elde etmiştir. . ^., Mariza Belll yirml iki yaşındadır. Ortahalli bir ailenin kızıdır. Hassas ruh onu küçüklüğündenberi sanata doğru sürüklemiş v« gene kız, edebiyattan musigiye, danstan tiyatroya kadar, gfizel sanatlann her şubesile mfîgul olmuştur. En son sinema artistliğinde karar.kılan Mariza, bir çok artistlerin aksine olarak, sinema artistliğini tiyatro artistiiğme terr; v« diyar ki: ' tTiyatroda oynadığım zaman kendimi göremezdim. İnsan kendini görmeli ki kusurlarını anlasm ve düzeltebilsin Bana bu unkânı beyaz perde veriyor.» I NE H A B E B İ + Donald O'Connor tOperet Dünyası» nda beraber rol aldığı Marilyn Monro» ile aralarında «sadece rol arkadaşlığı» bulunduğunu söylemiş başkaca hiç bir ilgisi bulunmadığııu belirtmiştir. • Rhonda Flaming tYejil Ufuklu Memleket> isimli bir filmde Jeff Chandler'le beraber rol almıştır. Bu filmde Rhonda kovboylar ülkesine düşmüş bir kadın, Jeff Chandler de kovboy rolündedir. •k Cyd Charisse «Kıldan inee» Isimli yeni bir bale fllmi hazırlamaktadır. Bu filmde «rtist kendini tamamile sanata venaif bir ba lerin rolündedir. Sinema dünyasınm yeni başkenti: 2 Gene Tierney de tehlikeyi atlattı! Bugünkü İtalyan filmciliği kuvvetini nsreden alıyor? Sinema dönyasının yeni Holly wood'u Romayı, oradaki film ve artist hayatını gözden geçirirken, geçen hafta, »anatkârlann geçirdikleri ba*ı «kalb fırünalan» na temas etmiştir. Robert Taylor'la Barbara Stanwyck orada bozuşmuşlardı. Shelley Winster'in kocası Vittorio Gassman'la kavga etmesine oradaki bir macera sebeb olmuştu. Rhonda Fleming de kocasından gene Romada aynlmıştı. Yıldızlann bu şahsî kalb hu«ursuzluklan bazan «tüdyolarda da prodüktörlerin başlannı derde sokmaktadır. Meselâ. sinema tarihinde en pahalı film olan «Quo Vadis» bir gün gönül macerası yüzünden tehlikeli anlar gecirmiştir. Bu filmin başrollerinde oynayan evli bir aktör güzel bir Italyan artistile ahpablığı biraz ileri götürmüş. bir gece apartıman dairesinln kapısında onunla vedalastığı sirada çekilen fotografı İtalyan gazeteleri ve mecmualarının baş sahifelerinde çıkmıştır. Bunun üzerine Hollywood'daki kodamanlar derhal artstin elinden rolünü almaya kalkmışlarsa da iş güçbelâ düzelt'lmiştir. Bir hayli sarsılan ve süngüsü düşen artist. fırtına yatıştıktan sonra ahpablarma: «Bir daha mı? Tövbe. Kim olursa olsun hic bir V*''î>n pVad^sı art' 1 ' lf* | Büyük Sanatkârlar || Şöhretin son derecesin» varaa yıldızlar için tehlike \ardır: Halk yavaş yavaş onlardan bıkar, şöhretleri inkâr etme hastaliğına kapılarak: «Onun da nesi var sanki! Falanca oncîan daha güzel, daha sanatkâr!» gibi teranelere başlar. Bir artist bu safhaya varıp da şu veya bu sebebden dolayı gene itibannı muhafaza etti mi uzun müddet daha gözden düşmez. Nice artistler bu muvaffakiyete erlgememis, henüz oldukça gencken unutulup gttmlşttr. Ban artistler bir role kendi löhretleri sayesinde canlılık verirler ve siz o filmi veya piyesi leyrettikten sonra kahramanı hatırlamazsınız, aklınızda artist yer etmiştir. Bazı artistler de vardır ki bir rolü oynarken jahsiyetleri gözünürün önünden tamamile sili nir, temsil ettikleri kahraman olarak görünürler ve siz onları şu veya bu eserdeki hüviyetleri ile hatıriarsınız. Büyük sanatkâr da budur işte. Ingilizlerin bugun en büyük Son zamanlarda Judy Garland jahne ve perde artistleı inden biri bir, Gene Tierney iki, uçurumun olarak kabul ettikleri Michael kenarmdaydılar. Judy, geçirdiği Redgrave bu sanatkârlardandır. sinir zafiyetinden dolayı bir müd Anuesi* devrinin en meşhur akdet için ortadan çekilmişti. Tektristlerinden Mar^aret Scudarar göründüğü zaman turunmamore'dir Michael sahneye ilk defa yabilırdi. Fakat «Bir Yıldız Doğolarak iki yaşında, annesile beradu> filmindeki rolfi ü» fimd> ber Avustralyada bulunurken çık Oscar'a namzed gösteriliyor. mıştı Ondan sonra, bütün tahsil Gene Tierney de öyle. Ali Hanhayatında mekteb temsillerrvde. la olan macerası sona erdikten ! amatör tiyatrolarında rol a'mıştı. sonra adı pek duyulmaz olan ar I Michael Redgrave yirmi aitı ya tist «Mısırlı Sinühe» filmindeki ?ında iken tekrar sahne hayatına rolü ilt tekrar parbdı ve «bu atılmak arzusunu duydu. Fakat söhret dah* bir hayli gider» dibüyük bir manU ile kaij'aşf: yoriar, I 1.95 boj undaydı. Bu kadar uıun Michael Redgrave boylu bir insana sahnede pek ro! veremiyeceklerini söylüyorlardı. Michael bundan yılmadı, kendisi ni bir tecrübe etmelerini istedi. ; Nihayet, sanat kabil yeti sayesinde kendini zorla kabul ettirme ye muvaffak oldu. Bir iki ay içinde başrollere çıktı. Tivatroda şöhret kazanan aıtist, 1940 senelerinde sinemaya da ayak attı. İlk olarak «Sırra Kadem Basan Kadın» filminde oynadı. Sonra Cronin'in meşhur «Yıldızlar Bakarken» romanından alınan filmde büyük bir rol aldı. Ikinci Dünya Harbi yıllarında Amerikaya piden Michael Redgrave orada Eugene O'Neill'in piyesinden alınan «El?ktra» filminde ovnadı ve bu rolü ile Oscar kazandı. Tekrar Avnına'a •*'• " • bir ara ^ene tivatroda çaİTştı ve unutulmaz Hamlet'lerden birini yarpttı. Mirhael Rc^irave bugiin 46 vaşmdadır. Evlidr ve kar'51 da mpş hıır tiyatro arti^tidir. On iki. on beş ve on yedi yaşlarında üç çocufu vardır. mem» demiştir. Bu «Giyom Tel» filminde, başına elma konulan çocuğun rolü gene bir oğlan çocuğa verilmj^ti. Filmin çevrilişi bir buçuk sene durmuş ve işe tekrar başlanılmca çocuğun 10 sântim boy attığı ve adamakıllı irilpftiği görül müştür. Rejisörlerden biri bu vaziyet karşısında çektikleri sıkıntılan anlatmış ve demiştir ki: «Son blr çare olarak, ufak bir çukur kazıp çocuğu orada durdurduk. Hani, boy attı|ı pek belli olmasın diye ama, olmadı. Yeni çocuk bulduk ve eski çocukla çekilen bütün kısımlar ye nibaştan yapıldı.» Steve Barclay'in maceran Bundan bir kaç yıl evvel Hollywood'da, kovboy filmlerinde muvaffak olan iriyan ve sağ lam yapılı artist Steve Barclay'in da italyan filmciğindeki macerası tipiktir. Barclay işi şöyle anlatıyor: A. P. Ajansından aldığımız bu yazınm Türkiyede neşir hakkı gazetemize aiddlr Bir dalaveted «Hollywood'da kovboy film Harbden »onra vücude gettrllerinde geçinip gidiyorduk. Günün birinde İtalyadan bir mektub aldım. Bir prodüktör bizim bir film görmüş, beğenmiş. Romada çevireceği filmde başrolü bana teklif ediyordu. Hemen kabul ettim. Bir kaç gün geçmeden yol masraflanma karşılık 1500 dolarlık blr çek gönderdi. Çek sahte filân da değilmiş. Parayı aldık. Hemen pılıyı pırbyı toplayıp Romaya düştüm. Verdiği adrese gittim. Bomboş bir yazıhane. Kapıcı başka yere taşındıklanm söyledi. Adamı aylarca Romada aradım. Koydunsa bul! Hani bir hafiye filmi çev rilse bizim maceranın admı «Ka yıb Sinema Şirketinin Esran» ko>Tnah.» Fakat BarcİPy Romada boş durmamış. Başka roller bulmuş. Parlamış ve gayet güzel vücudlü bir İtalyan artistile evlenmiş. : Ş mdi, prodüktörlük yapmaktadır. len ve sanatçılana tyeni gerçekçilik> dedikleıi îtalyan film lerinin en meşhuru bir Amerikalı çavuşun orduya aid blr depodan aşırdığı boş filnilerle vtteude getirilmiştir. O HWW«W AVrupada hâd bir film buhranj var dı. İtalyan prodüktöru çavuşa müklfaten bir filmde hisse vermiştir. Terhisinden (onra çavu} da prodüktör olmuş, ilk fümine sermaye bulmak için jöyle bir dolab çevirmiştir: pıya kadar uğurlamıyacağım!» demişt r. Giyom Tel'in elması Romada film çevrilirken hemen hemen her şey olabilir... Ve olmuştur da. Moselâ Errol Flynn bir sermayedarın yardımile bur?d= «Giyom T»l'in maceralan» adl' büyük bir renkli flm çevirmeyp girişmişti. Sermayedar yan yolda bu isten vazgecmiştir. Bir hayli para sıkıntı.sına düşen Flvnn acı acı derd yan=r ken: «iki ay çplıçtktan ponra elirr'zde semıaye olarak b'r ok bir yay, bir de plma k=Hı. E!mayı yedim. Ok ne d * ı b>l Sinemanın en emektar artuüerinden Buster Keaten, Romada Silvana Pamponini ile göriişürken Bir depoda, malzeme fazlası bir sürü askerf kamyona kaparo yatırmış, zengin bir İtalyan iş adamına bu kamyonlan gösterepek karşıbğında borç almıştır. Akabinde ordu makamlarına, kamyonlan satm almaktan vazgeçtiğini sövlemiş, çevirdiği film le para kazanmış ve îtalyandan aldığı borcu ödemiştir. Geçen yıl aynı cinsten bir «malî iş» çevirmeye kaikışmış, fakat bu kere hapisar^eyi boylamış ve sonradan İtalyadan sürülmüştür. Muvaffakıvetin sım Hollywoodda da bir zamanlar bu gibi prodüktörler vardı. Bura da hâlâ mevcud. Fakat, İtalyan fılmlerinden çoğu Lux. Titanus, Ponte Delaurentis gibi büyük ve muteber firmalar tarafından vücude getirilmektedir. Sade, bu firmaların büyük Hollyv.ood şirketlerine kıyasen çalışma tarzları daha sakincedir. İtalyan filmlerine dünya piyalannda yer kazandıran amillerden biri iyi personeldir. Meselâ İtalyan operatörleri. dekoratör ve aktörleri birinci smıftır. Holly wood'un maruf ve kıdemli prodüktör rejisörlerinden Howard Hawks geçenlerde burada büyük bir film bitirdikten sonra, Roma ile Hollywood arasmda bir mukayese yapmış te şöyle demiştir: «Kanaatimce önceden lâyıki le plânlaştırıhrsa, bir filmİB çekildiği yerin büyük blr •hemmi yeti yoktur.»
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear