28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
tf.Mart 1939 haşbsşa bir masada kalmayı da pek doğru bulmuyonım. Gö. . er olur, giderler Ankarada bizimkine fıslarlar... Yok canım... Kim gdrecek? Eyyy! Olur a! Öyle ise girmiyelim... ~ Yok, eğer sen benimle beraber olursan, böyle bir şey duyulunea: «Nazmi ile beraberdim... Kadın onun tanıdığı» dıyebilirim... Anladın mı? Haal Yani ben sizln p^ravarszoz... Canım onu demek 'Stemiyorum Anlayıver... Peki canım! Bak buntı söylemese idiniz gelmiyecekHm. Hakikaten erken yatmak Uttfordura, Arna madetn ki böyle bir hizmet vtr Bir arkadaşa yardım boynumun borcu... Yalnız... Yslnızı falan yok... Hadi buy run... Kbdın gülümnedi... Glrdiler. Burası bir gece lokalidir. Üıtte httvUk salonu, altta da bir p»viycrn? var. Şcyle piste yakın bir m'gaya yereştiler .. Kadın haklkıteiı |1rin şey... Nazmi biraz kanu'.tiıat liledl... (Eile kadını göstercrek) Vuu tngillz... (Kendini gösterçrpk) mu va Türk... tre ami... (ve dwtuna dönerek) nasıi epeyce pttılıyorum değil ml? Epeyce değil, adamakılb pa> Sosyeteye Giriş Nazmi soruyor: Demek Miss Bıldırcın fransızca bilmiyor... Hayır... İngilizce bilir .. Beyefendi sorar mısınız? tngüizceyi nereden öğrenmiş . (Gülerek) Sorayım... Kadına ingilizce sorar ve cevabmı tercüme eder. Annemden öğrendim... diyor. Demek anneleri ingilizce Öğretmeni imiş... Acaba ben jde... Onu da sorayım... Ve aldığı cevabı tercüme eciyor: Annesi öğretmen değilmls. Yaa! Vahvah... Neden? öğretmen olsa idi, adreslnj lstiyecektim. Çok merak ediyorum bu ingilizceyi beyefendi! İnsan •nlamadığı şeyi merak ediyor. Sen hangi dilleri bilirsin? Valla beyefendi... Türkçem fena değildir. Hem eski yacıyla da konusurum... Y?nl yfzarım.. Fransızcayı da görüyorsunua, Parahyorsun! Evet! Başka... Başka, ermenice, rumca gayı «ayarım. Bir de rumca «affederiiniz» küfürleri bllirim... Neden merak ettin? Ya bajka düden küfür ederlerse? Sineye çekiyorum beyefendi! Arnavudçs, bulgarca, ermenice Jtii fürleri bilemiyorum. kinde safak atar değil mi? Bilmem, belki atar! Beyefendi... Hakikat anlasümıyan küfürler kadar adcma tesir eden şey yoktur. Ben bilirim. Çok mu küfür işitiyorsnnuz? Eyyyy! İş hayatı beyefendi! Oluyor... Bir viski daha? Çok mahcub ohryorum. Zaran yok.. sarhöj olmuyorsunuz ya! Hayır. Daha bir !\ıç taneye dayanabüirim. Oh... Evet beyefendi. Mis Bıldırcın evli mi acaba? Mis dedin ya! Eveeet! Mis olunca evli olmaz. îngilterede âdet öyledir. Yasak mı? (Gülerek) Hayır, yalnız Mis demek evlenmemiş demektir. Haaa! Bâkire? Değil... de evlenmemiş. Şimdi bu madam bakire mı? Amaan Nazmi kardejim.. Mis dedik ya!. Mis bakire. Değil, değil... istersen bu mevzudan vazgeçelim... Sen biraz fu mettolara baksana!. Ben bir iey konuşacağım. Ben dinlemem beyefendi! Siz konuşun... Yani anlamam demek istiyorum. (Kadına arka labir de tuhaf ruya gördöm. Ne gibi? Bu madam yok mu? Mis... Evet bu Mis yok mu.. onunla evleniyonnuşum. Nazmi, sen yok musun? Rüyada bile rahat durmazsm! Oyle değil beyefendi! Kadın çok semoatik.. de içime tesir etmiş. Çok beğendım, Çok efendi hanım. Ters söylüyorsun gibi... Neden? Çok hanımefendi diyecek yerde, çok efendi hanım diyorsun! Efendim, o türkçenin ince'iğidir. Çok terbiyeli kibar yerine efendi deriz. Yaaa? Evet efendi beyim. Hay kâfir... Bir v.ski daha. Tesekkür ederim. Sonra burada sızaıım. Saat kaç kuzum.. (diye saatine bakarken.. kadın da ingilizce bir şey söyledi) Nazmi.. sen ne zaman çıkacaksın? Vallaha müsaade etseniz şim di çıkanm.. çok yorgunum be\efeadi. daha da geç kalmak istemiyorum. Neden? Üstümde para var da... Kaç para? Efendim, bankaya para koydumdu. Hani bir ev falan çıksın diye.. çıknuyor.. geri aldım. Ne kadar? 102 lira. Ne kadar? Yüz iki lira... O kadar para için adam soymazlar. Evet ama bilmezler ki.. fazla var sanırlar. O zaman paran olsa da olmasa da.. ne .se.. demek sen ç:kacaksın? Evet. Oyle ise bu bizim Mis Fildirçini evine kadar bırakıver. Ben be raber çıkmayım. Söz olur.. anlattım ya!. Peki başüstüne! Nerede otu ruyor? Taksimde canım.. şuracıkta. Olur beyefendi. Kadına anlattılar.. gü!dü.. Nazmi ile beraber kalktılar. Nazmi elni cüzdanına doğru götürürken: Yok yok.. müsaade et de.. Neden beyefendi? Zshmet... Canım ben davet ettim. Tesekkür ederim Ve veda ettiler. Nazmi de güzel bir kaduun refakatinde sokaea çıkmak fırsatını bulduğundan memnun olarak «alondan aynldılar. Tam kapıdan çıkacaklan sırada kadın Nazmiye elile.. bir dakika aşağıya inelim.. manasma bir :şaret verdi. Nazmi de bunu kadının belki bir husust ihtiyacı vardır, zannederek başile tasdik etti. Kadın indi... Nazmi beş dakika bekledikten sonra merak etti. O da aşağıya indi. Aşağısı malum yal Paviyon .. Şöyle kapıdan etrafa göz attı. Bir köşede tek bir masada oturan kadını gördü. O da onu gördü. Kadın işaret etti. Nazmi paltosunu garsona verdi ve girdL Kadının masasın* oturdu. Oturur oturmaz garson geldi Nazmi: Evelâdım. Ben yukanda bej tane viski içtim. Şimdi bir jey istemem. Bak madam ne istiyor.. Demeye kalmadı kadın: Çempeyn! dedi. Nazmi ınlamadı. Garsona sordu., Ne istedi? J yl çocuktu. uunyaya girmek istiyordu. Yani dünyaya gelmek değil.. sosyeteye girmek. stanbulda sosyeteye ginnek demek masrafa ginnek demektir. Bunun için gece kulüblerine, paviyonlara devam etmek lâzım. Bu da paraya bağlı.. üstelik Nazmi içki de içmezdi. Hattâ sigara da içmezdi. Bekâr olduğu için güzel kadmlara ilk tanıştığn zamanlar çok hürmet eder.. sonralan işi lâübaliliğe götürürdü, Onun için sosyeteye glrmek Istiyordu. Sosyete kadınlarile temasa geçmek, biraz fransızcasıru ilerletmek, biraz da aşinalık çevresini genisletmek sevdasında idi. Nazmi Söbü uzunca boylu, koyu kumral bir delikanh idi. Temiz giyinir. çok tatlı konuşur; ilk bakışta safdil bir çocuk tesiri yaparsa da bunun tamamen aldatıcı bir eörünüş oldu§umı âsinalığı ile ri götürenler kendi hesablarınahemen anlarlardı. Çünkü açık buldu mu alay kapısından şın dive içeri öirmesini, insanı dümbe düdük etmesini hic ihmal etmezdi. Lkin Nazmi pek zengln bir adam değildi. Her gece bir bara, bir sazinoya gitmeğe parası kâfi değildi. Bu da onun sosyeteye eirmesine mâni oluyordu. Düsündü taşmdı. Bir yol buldu. Bu yol pek rahat bir vol degiMi; ama nihayet bir yoldu .İnsanlar Everest dağınm tepesine de yol olmadancıkıyoriar da, Nazml sosyeteye neden gireme"'' " Havalar da ne kadar lyi gidlvor. Geceleri şöyle biraz hava almak için Taksimle Harbiye arasında yürüvüse cıVm'ga başladı. Hsftada üc dört gün bu gezintiyi idet edindi Fena da olmuyordu.. sehrin meshur ve pariak barian, gazinolan hep bu güzergâh üzerinde idi. Bu saatlerde oraya giipnleri de eörüyordu.. Bu vol onu sosvpteve yrklaştıracak eiM pnrünHü. Her def=sında bir ahpaba rastlıyor, ekseri dostlan onu RİttiVleri verlere davet edivorlardı. Bu davetin bir formüliinîi vapıyordiı Bir aşinaya rastffeMiâi zaman şöyle bir konuşma oluyordu. Ooo! Merhaba Nazmi Bey! Nereve bövie .. Nazmi isteksiz bir eda Ue: Hiç.. basım çok ağnyor da... biraz hava almak için dolaşıyorum . Gel Kordon'a ridelim.. Te?ekkür ederim.. ben içki içmem ki... Canım icM içmek şart değil ya! Vakit geciririz. Tesekkür ederim.. zahmet etmevin! Ne zahmet) canım?.. bir limonata içersin! Tpşekkür edertm.. rahatsız etmiyeyim. Canım bırak bunlan.. çok fflaıel Mis... memnun oluruz.. Aman Nazmi Bey.. kanştır Çok kalamam.. Canım yarım saat, bir saat, dıa! Mis Fildirçin.. Çok mersi.. Mi» Bildircin.. ne kadar istersen!.. Vallahl çok mahcub ediyor desem olmaz mı? Olur. Zaten türkçe bilmiyor. sunuz.. Oh ne iyi, fransızca.. Ve girerlerdi.. Pek az.. Bu yol önceleri biraz zor geldi. Benim gibi desenize!.. Sonra aiıştı.. Ve artık... Demek şimdi eve gidiyor Ne o Nazmi BeyT Nereye ftınT. Evet.. ne yapayım.. böyle.. Gel beraber şurada bir ley Nöbetçi eczane anyorum.. içelim.. Hayrola hasta mısın? Ben lçmem kardeşün.. bili Uykum kacıvor da.. bir uyyorsunuz.. karaciğerimde apanku ilâcı alacağım.. Bırak canım bunlan.. gel dİJİt var.. (Oülerek) Allah Allah .. Ka «fasafiso» ya gidelim.. Teşekkür ederim. Ben erken rtdgerde apandisit olur mu? Apandisit bu.. her'yerde oyatarım.. İstediğin zaman çıkarsın.. İçki de icmiyonım.. Kahve iç Uykum kaçar. zaten. Portakal nıyu iç, Mersi.. Hadi hadi geL. Ve girerlerdi.. Böyleee haftanm en az lkl gecesini, metelik harcamadsn «sosyete» barlannda geçirmeğe başladı.. hakikaten içki de içmezdi; ama mandığı bir içkisever doe tu ona, Vlski en iyi içkldir. Ac karnma da içilir, tok karnma da.. n« mideye dokunur, ne karsciğere» dediği İçin bulursa viski içer, bulmazsa limonataya yatardı. Zattn onun da maksadı lcki değil «sosytte» ve girmek olduŞu için bu içki bahsinin de ehemmiyeti yoktu. Gene bSyle bir gezinti sonlann» doğru ve artık ümldsiz bir halde eve dönerken birisi seslendi.. Beyefendi, beyefendi! Aldırmadı. Dalgınlıktan değil, Hfı kendine almadığından.. Ses ısrar etti: Beyefendi, Nazmi Beyefendi! Bu tefer döndü, bsktı. tanıdıftı ve sevdiği asinalanndan bir bey.. yanında da bir güzel kadın.. Hemen yaklaştı.. Bonsuvar ef°ndirn.. dedi: Asinası olan zat.. Nereye böyle beyim.. ne kadar dalgınsınız!. Nereden geliyorsunoz? ( Nazmi yüzünu bunışturarak.. Sormayın! Evde cok sıkıldım. Hava da ne kadar ağır.. başıro çathvor. .biraz hsva nlmak için Harbiyeve kadar yürOdüm. Şimdi biraz hafifledi eve dönüyorum. siz nasılsmız? Mersi. size Mlss Fıldirçinl takdim ederinn.. Çook mersi.. anşante madam ... Matmazel cannn.. Mis dedim ya!. Ha! Sahi. Affedersiniz mat lurmus.. onun İçin bana mfisa•de. Canun içmeden de oturamax mısın? Burası hayrat mı beyefendi? tnsana neye geldin derler? Kahve iç.. başka bir^ey iç.. Rah^tsız etmiyeyim. Sizin ar kadaşınız var. Ben de ingilizce bilmiyorum. Sıkılırlar... Yok acanım... Sıkılmaz. O çok canı sıcak bir kadındır. Ben onu Ankrrada tanıdım. Şimdi buraya geldi. Artisttir. Yaa! Ben de artistleri pek •everim.. İyi ya iste! Gel beraber... Davetin ciddî olduğunu görünce nazlandı .. Yok, ben eve gideyim müsaade edin de! Gel Allah aşkına yan ı! Canım şimdi siz başbaşa konu$Ecaksımz... Bert orada .. Övlp desil' Ben bu kadmla ralıyorsun! Na2piyim kardeşim! Vaktll» «R^lıberi Irfan» mektebinde fıan ıadıro... Hocamızjyi ... O zama S&cadan neftet ettimdi. SonraJan nzcaya mtîha artık konuşuyonım. Hangi dili? Fransızcayı... O kadar ilerlettim kl; bazan şaşırıyorum biradere: «Mon frer» diyorum. O da fransızca bilmiyor... Tıülüşüyoruz... Ne lçersin? Bilmem vallaha! Rica ederim. Teklif yok. Siz ne içeceksiniz? Viski... Acöba dokunur mu? Zannetmem... Ama günahı vebali boynunuza... Ben de viski içeyin.. Viskile"r geldi .. Fındık fıstık... Yahudice... Onlar küfür etmezler... Ne ederler? Beddua ederler. ^~Haaî Doğru. Beyefendi, ingilizce bir kaç tsene bana! Meselâ senin süsilenl... (Gülerek) Böyle §ey ingilizcede yoktur. İngilizcede küfür yok mudur? Yoktur... Aman ne iyi... Ben İngilizce öğreneyim bari... Ama... Olamaz. Niçin? İnsan öfkelenince ne yapar? Başka dilden küfredersin... Hay ömrüne bereket beyefen di! Bckın bu benim aklıma gelmemişti... Meselâ jakır saikır ingilizce konuşurken birdenbire türkçe «senin geçmisini, ecdadım...» diyerek başladım mı beri prıı göstererek) Tre bon Kadın: Yes Nazmi: Yes, yea...> *.*.. *v. Ve onlar gör%fltken Nazml de etrafa bakınmaya başladı. Derken ikinci viskînin ve bir aralık cebinden çıkanp yuttuğu iki optalidonun tesirile uyumaya başladı. O kadar ki bir ara honıltusuna yandaki masalarda oturanlar güldüler... Nihayet garson geldi.. dürttü... Nazmi birdenbire: Saat yedi oldu mu ağabey? diye sordu. Garson; Hayır, on iki... Birdenbire fırladı... Geç kaldık yahu! Mağazayı kim açacak! Derken işin farkına vardı. Arkadaşı ve yanındaki Ingiliz kadmı gülüyordu. Aman affedersiniz.. nasıl oldu bilmem. Gaflet bastı. Aman Şampanyal , Neeee? Şampanya! Yerli mi getireylm, Fransız mı? Yerli getir kardeşim.. senin hamiyeün yok mu? Az sonra kovanın içinde bir şişe şampanya... Kadının bardağına doldurduiar. Kadın bir şeyler daha istedi. • Ne istedi? Yemek istiyor. Amaa birader.. bana bak.. pek fazlaya gitme!. Peki beyim. Kadın şampanya kadehini Nazminin şerefine kaidırdı. O da güldü; ama içi kan ağhyor. Yemek geldi. Bir biçare tavuğun cılız budu.. yanında ileze patatesçikler. ve bir kaç havuç parçası... Bir kaç yaprak da salata... Kadın yemeğe başladı. Naznıi kalktı. Pardon madam.. ön minüt. tuvalet. tuvalet! dedi. Kadın güldü Nazmi de tuvalete gitti. Maksadı cebindeki parayı saymak.. tuvaletten çıkhğı zaman kapıda garsonun nöbet tuttuğunu görünce içerledi. Ne o yahu? Nöbet mi tutuyorsun! Kaçacak mı sandın? Estağfinıllah bayım.. Bızim vazifemiz. müştenlere her yerde hizmet ederız. Tuvalette ne hizmet edersin yohu? Viski mi g tireceksin! Hpyır.. belki rahatsız olursu nuz diye. Bana bak.. erözünü seveyim Benım yüz lira param var. Allah aşkına fazla bir şey getirme veremem. Yok beyim.. yüz liravı geçmez. Ama iyi ki yerli dediniz. Fransa olsavd'. sade rampanvg 75 lira.. yüzde on da servis.. sekseni geçer. Nazmi içini çekerek tekrar yerine döndü. Kadm güzelce kamını doyurdu Bir de portakal yedi.. bir de kahve içti... Şampanyanm yansını da bıraktı. Döndü Nazmiye güldü.. Nazmi de artık gitmek zamam olduğunu anladı. Gar sonu çagırdı. Hesab istedi. Az sonra mahcubiyetinden yüzünü eteğle örten fatura geldi. Ucunu kaidırdı... 84 lira... Içini çekti... Bankadan o gün aldığı bütün servetini iki elliliği tabağa koydu. Garson gitti geldi... Tabakta 16 lira... 6 lirasmı bıraktı. On lirayı cebine koydu. Kadmın koluna girdi. Kadm hiddelte çekti. Ona da içerledi. Çıktılar. Açık hava çok iyi geldi. Başının paviyonda başlamış oldufu a»nsı geçti. Yaya yürümek istedi. Hiç olmazsa beş dakika kadına refakat etmek.. yok mu yaa... Kadm oralarda değil... ilk gelffn arabaya isaret etti. Taksü. , Bindiler... Taksimde TJn*" ap'arb manın kapısında durdular. Kadm indi. Elini uzattı. Nazmi elini öptü... Kadın: Gudnayt... tenkiyu dedi. O da: Tenkiyu.. oruvar.. diyeblldl. Kadın kapıyı çalarken taksi ha reket etti. Şoför sordu. Nereye bayım?. Cehenneme.. kardeşlm. Ben o yolu bilmem. Güldü... Taksim meydanındm toeceğim.. dedi. Geldiler. Ona da bir iki buçukluk verdi.. İndi... Meydandaki abidenin heykellerine baktı, bakb. tonra yakasını kaidırdı. Eve doğru yürüdü. Ondan sonra artık sosyeUy* girmek merakından vazgeçti Mizahî Hikâye GÖNÜLLÜ Şehrin büyük meydanı bugün gene bir kahramanlığı kutlam* törenine sahne oluyordu: Bir düşman bayrağı getiren dokuzuncu tümenin 135 inci hücum alayı üçüncü tabur birinci bölüğünden erbaş Hajimaçı'ye kahramanlık madalyası tekılacaktı. Cephe, şehrin yakınlarmdadır. İngilterede gürüyen top sesleri... Bazan rüzgâr, makineli tüfeklerin korkunç takırtılarım getiriyor. Meydamn bombardımanlarla yanmış, yıkılmış binaları önünde toplanan insanlar vîr. Donu> gözlerini arads bir gökyüzünde İO? laştıran insanlar... Üçüncü hücum tabunı, basmda gubaylariTe, meydanın bir koşesto de yer almıştı. Uzun bayrak dlreğinin dibinde bendo... Birden kalabalık yarıldı. Bir tskerf otomobil, aradak' boşluktan yüdırım hın ile fırlıyarak meydana atıldı, direğin tam önünde durdu. Alay komutanı yaverile birlikte yere indi. Hayimaçi heyecsnla tirtir titrivo du. Bir yıldanberidir ki (**) lerle aynı safta gönüllü olarak çırpışıyordu. Bu onun ilk kahramanlığıydı. Daha bir ay önce, lu genc albay onlara şöyle demişti: Bana bir düşman bayrağı getirene bir altın madalya verilecektirHayimaçi ona lsted.ğ) bayrağı getirmeğe muvaffak olmua, madalyaya hak kazannu|tL Sirrdl bando millt marp çaiıjrcrdu. Bira »onra Hayimaçi, komuta^ı»ı öbündeydi. Albay, yoverinh) tuttuğu bir kufudan altın mad.ıiyayt çıkarmıs, erba; Hayimaçlnin geğsüne iîiştfrmi}, onu alnır'dan öpmüstü. Büyük meydan alkıstan cin çin Btüycıdu. Hayimaçi, göz ucu fle 0fiu bakarak ^ltın madalya ..... değerini ölçüp biçerken bıyık filtuıdan gülüyordu. "Maşallah,, markalı Türk kamvonlârı ••••••••••••••••••»•••••••••• Hoş bir hâdise naklettiler; lerine aid resimli kollekslyonljur meydana gelmiş. Aralarmda bir Amerikalınm da Adnan Menderesin seyahatlerine dair resbnli kolleksiyon**• bulunduğu Türk mühendislerınter Gün aşın balosu olanbaşkentte kirabk smokinci yok; Günajın balosu olan baıkentt» den bir grup, yapılması kararlaş öyleyse, balolarda görülen ve sahiblerinin ohnadığı sıntan kiraiık sınokingçi olmayifi tik bnlan kamyon fabrikasından basmokinler nereden bulunuyor? Ankarab garsonlardan! nazarda insana biru garip geli* hisle bu meselelerde ne derece ge Hangi mebus un Vekil olacağuı öğrenmek istiyorsann yor. Bundan daha garip olan bir cürtigimizin münakaşasmı yaparMenderesin sofrasına bakınız! mesele de bu balolarda raıtianı. larken Amerikalı bu konuçmayı alA lan ve elbiselerinin kendilerin* kayla takip etmiş ve bir araLk t » • • t • • • • • •••••••t*I aid olmadığı rahatça müsanad* söze kanşarak. edilen bazı kimselerin bunlan n« « Hata ediyorsunuz» demls; şallah Şirketi» kamyonlan her an mi kabulüne davet edilip te smo reden buldukları? «Sizde kamyon fabrikası mevcut nabzınızı yükseltecek ölüm kor. kinini İstanbulda bırakmış olduZaruretlerin insan aekâsında ve hem de gayet güzel kamyonkusu olarak yanınızdan gelip geğu için gelemiyen bir mebus dos husule getirdiği aküvite inkâr edi lar imal ediyor. Her yerde rastla çer. Fannı söndürüp söndürmetum yana yakıla anlaüj'oröu. Ara lemez! dığınuz «Maşallah» markalı kam mek, yohın ken&rını takip edip mış taramış bir kiraiık Smoking Ankaradaki loka&ta r» gece ku yonlannız bizimkilerden farksız!* etmemek tamamen şoförün arzubulamamış. Bizim ahbabın üzün lüplerinde çalışan garsonların h« *** suna bağlanmıştır. Arabanızin bir tüsüne yerden göğe kadar hak men hepsinin aınoking'l mevcut. taraiına bu iri cüsseli kamyonverdim. Sayın Menderesin bir Ankaraİstanbul yolunu otomopavyonda çahşanlan hariç, diğer lar nazikâne! dahi değecek olsacmerhabasına» nail olabilmek i. bille ve eğer gece kat'ediyorsanız leri sınokinglerini daiml olarak iar bırakbklan iz, elektrik cereçin günlerce yolunu bekıiyenler Amerikalırun çok beğendiği «Ma giymezler. İşte balolarda gözuyanına yumruk atan ele döner. mevcudken, bizzat Adnan Mendeken kiralıklar bu membadan geVelhasıl bu kamyonlar direksires tarafından davet olunmak. Üs liyormuş. yon kabiliyetinizi Slçen bir tratelik kapıda bir de tokalaşmak im Ankara küçük şehir» Her şey fik polisi, asab sisteminizi kontrol kânı var. Başvekil elinizi sıkacak çabuk göze batıyor. Güzel kadmı, eden bir sinir mütehassısı vazifeve tabii, satacağınıdan emin Dıi çapkm erkeği, asili, mirasyedisi si görürler. hınduklan bu pozu, fotoğrafçılar ve türedisi hepsi ortada». derhaj tesbit edecekler. Askert kamyonlann bazılarmın Herkes birbirini tanıyor, üzerinde de bir tabelâ mevcut; Sözü resim meselesine getirece hem de teferruatile biliyor. Iş« « Şoför acemidir».. Bu tabelâyı ğim, Başvekilin gidiş dönüşlerinmecksten başhyalım; şık ve yakı havi kamyonun yanından gede, temel atmalannda, yeni kala şıklı mebus dedinizimi. eSadılc çerken döktüğünüz ecel terini va bahk arasında bulur.duğu sıraGiz» dir, diyorlar.. Esprili bir nn hesaplayın, Fakat bu iş pek larda. sağdan soldan, zamansız milletvekilinden açılırsa Kasım pratiğe benzemiyor. Zira süratli doğmuş çocuklar gibi birden obKüneviyi gösteriyorlar.. Vekilbğe gelen şoförün bunu okuması bajektı T içine girmiş ba^lar gdrü nemzed sordunuz mu? tşte bu zan mümkün olmayabilir. Mesele pek belli olmuyor. Zira, «Mendenür. Iste bu kafaların sahipleri tefalikeyl ifade etmek değil mi? resin sofrasını takip Lâzımı ceva(tabü hepsi değil) derhal resmi Bunun beynelmilel aembolü olan bını veriyorlar. keaip ceplerine indirirlermi}. F« kuru kaia konulsa dava kökünlanca Vekâlett* zorluca bir iş olPavyonlann müdavimi r» sem« den halledilmis olur du mu derhal el cebe resim dıpatik çehresinl hemen nütün A^ *** şarı ve; «efendim, bendeniz beykarahların tanıdığı bir çapkın u Bu günler Ankaramn hareketli fendinin yakınlarındanımdır» hiterseniz Avukat Ferda Kahramabalolu, çaylı kokteylli günleri. Fakâyesi... Fakat bu hâdiseler D. P. nı, güzel araba sahibi yakışıklı kat Ankara bir garip şehir!.. Bu iktidarının ilk günlerinde cereyan genc olarak da Hamdi Can'ı gö»terirler. kadar çok balosu, resmi kabulü etmis. İşittiğime göre bu talepler olmasına reğmen kiraiık smokingelecek umum müdürün arsivin* Hanrmlar babmdan konuşmak clsi, trakçuı yokmuş. yardım etmis ve emek sarfetmehak verirsiniz ki akıllıca bir i | «i B«fr«kU Adaaa M«Dd«Mte xwdan, Adnan Menderesia »eyahatmayacak. On beş gün sonra, büyük meydan aym töıene sahue oldu: Kah rtman Hsyim=çi bir hücum sırasında ikinci bir düşman bayrağı ele gccrnjşti. Arkadaşları ve komutanian ona hased ediyordu Hayıroaçıun adını tirün rümen duym'aştu Bir gönüllü askerin, hele bir îfusevinin. hayatmı istihksr edercesihe dövüşüşü tümen komutanuu hayıetler içinde Dirakıyor. a.ay komutanını âdeto kızdınyorduTeğmen Hayimaçi (khrjman'ığınj bir de teıb ettırmek suretile ırükâfatlandırmıslardı) iki «y sonre dördüncü bayr;ğı getirmıa. c.ördüncü altın madalyayı alm s.0 Albay, madaıv^vı göğsüne UAtiK^tn sonra, bir de emir ve • mlsti: leğmen, bu akşam benı M tartâhta görecakîiniz! Başüstüne komutsn... «syimaçl, o akşam karareftVa &lfciyın dairesine grdiği zan an. kentısini mükemmel bir rivsfe•in beklediğini nereden bileceSrı? Evet ziyafet: Dayak ziyafeti! r 'iyan dört er, komutamn em ri ılc teğmen Hsyimaçi'yi. «or^usuz sualslz yeıe yıkmış, tabanlar^Dı kırbaçlamağa başlamışttKahramsn teğmen neyt ugradıgmı tasırmıştt, haykırıyor yalvanynrdu. Gene albay, bir ara davağı durduttu, Hayünaçinln ya nır.a sokuldu. Plposunu tutusturur Şu bayraklarm UUiyeslni anletacak mısın? Hayimaçinin bası gSğsune düştu. Arrık her şey bittnişü. •<*• Evet, komutan... feğmen, bir kolruğs oturtuldu, ona sordular. Kphraman üayi Yazan: Feyyaz Tokar Şapkanız harikulâ di, hanımefendi! GENCUK Öğretmen, çocuğu paylıyordu: «Vazifen gene ımlâ yanlıjlarile dolu. Nedir bu hatalar!» ECEL Uçakla yolculuğun tehlikesinden bahsediliyordu. Biri: cBen hiç korkmam» dedi. tZira bilirim Jü ecelim gelmedl İse 61mem.» Bir başkası alüldı: «Ya pilotun tceli geldi ise?» Düşman ıraaında, çocu^ıak •rkadaşım Bohorsçi ile karîilaşUOi. O da o tarcfta gönüi'üydü. Onun komu anı de «bir diijt.ıan bayrağına Hır «'ta> madalyı!» demişti. Her bucumda bulunuyor bayraklaıî trajrpa ediyordaJt. B. B.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear