16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 Temmta CUMHURÎYET f Öğretmen ve Öğrenci Köşesi 1 Eüklilik Meselesi Yazan: Eski bir öğretmen Sö» yapılan Emekiilık Kanunu değişmesi, iki sebebin neticesi olarak çörünüyor: Siyasi. idaıî. Siyasî cephesini ta'nlil ve tenkid etmek, bu sütunlanh yetkisi dışmda. Biz idarî tarafını ele alacağız. Kanun, kurumiarınca görülcn lüzum iizerine 25 sene> i doldurmuş veya dolrîurmasa da 60 yaşır.a gelmiş memurlann eraeklıye ayrılmalarını mümkün kıhyor. Mumkun kıhyor: çünkü böyls olanların hepsini emekliye sevketmiyor. Burada üftünde durulacak iki hüküm var: Kurumlar ve görülen lüzum. darler? Tabıi, onlar m\arında bu eıoeklilik mese'esi,e muhtariyet prensıî pinin hiç bir ılgısı yoktur. Kürsülerinde. en küçük bir endişeye düşineden derslerni vereceKİ:r, kijtablannı yazacaklar. memleket davaiarında fikirlerıni açıkça soyj liyebilecekler. Hattâ üniversite d'şında aynca dolgun kazanclı ışler jbile rutabilecekleT. Biz, bu değişen kanunun tatbikatını bir an önce gerçekleşınış . görmek istiyoruz. Bu isteğimiz. o kanunun en âdil bir şekılde uygulanması hususundaki samimi temennimızden doğuyor. MemV»ke1in ırfan değerlerine gösterilecek cikkat. demokrasi hayatmda alacağımız mesafelerin ölcüsüm": vçrecektir. Olşun ve temkinli devlet ndamlanmızdan bunu b°klemesi hjkkımız sayıyoıuz. Loisıer'nin kudretJerin muhsfazası hakkındaki kanunu bu slanda da vürüriukte'Mr: \ »Hic bir şey yok olmaz, hiçbn 'şey yenîden var edileTnez.» Bugiinütt en tntşhur TOLUN ALPTEKİN Resimli Romammız TUHAf ŞEY... Y£KE Dİİ^ ISA'H O'OZÜÇİ/KUC Y/WWÛ2OA Vazan: GEOBGE sEOJ E C E L HN N i GEMISI ADIN CASUSLARI 32 ranışile dişlerini sıktı. Önünd« akan otomobil seline, boşluğa bakar gibi baktı. Aradan bir müddet geçti Nihayet kısık bir sesle ağzmdan şunları çıkarabildi: Ne diyeyim Hermine? Söyliyecek söz bulamıyo'.um. Ama fcab^hat sizde değil. Lânet olsun! Son günlerde başıma öyle işler açtılar ki.. Bu'ünkü neüceyi onlara borc luyum. Hiç unutamıyacağım bunu! Bir an sustu ve sonra yalvarırcasına devam etti: Arasıra sizi görebilir miyim Hennine? Eğer bu, son buluşmamız ise çok acı!. Dayartmak zor... Nişanlınız kim? Tanıdıklardan mı? Fıancis. dedi kız; Mösyö Marly! Milletler Cemiyetinde çalışıyor Buraya mühim bir vazife ile gelmiş. Kızılhaç teşkilâtı mensublanndan. Marly mi dediniz? îsim yabancı değil. Duymuşluğum var. Hermine. kendi kendine konuşur gibi cevab verdi: Diin. anî olarak Berline gittiGörüsmeye vakit bulsmadık. Uçak alanından telefon etti. Yakınd=ı benimle evleneceğini söyledi. Cenevrede oturacağız. Hartwig. çok müteessirdi. Yalnız kalmak istediği şu sözlerind3n anlaşılıyordu: Hermine. sizi evinize bırakayım artık! Her halde siz de bunu istersiniz? Kız, tasdik etti. Bu sırada içinde sanki kabahat yapmış gibi bir his vardı. Onu teselli edecek bir sdz aradı. fakat bulamadıKAYBOLAN 20.000 LİRA Evde otui'ma odasına girincc babasını müteessir gördü ve sordu: Ne var'.. Neye üzgünsün b?ba?.. Kardeşin. Götel'Org'taki halandan telefon etti Bu sabah isini bırakmıs. Ybzıh neden ayrılmış. Me rak edilecek şey değil. dpdi Sebebini öğrenmek istedim. Tene o. merak etmeyin. vaziyet düze'.cc;k, ded: ve telefonu kapadı. Heımine. s ş r m ı s t ı . Olafı jvct iyi tanıyordu Suç işliyebilir diye düsündü. Babası: İşte. oku, dedi. Bir türlü inanacağım gelmiyor. Yorgun bir el hareketile akşam gazetesini uzattı. Gpzetenin zabıta haberleıi =rasında şöyle bir havadis vardı: «Bir İsveç Almsn ticaret ortaklığında çalısan, ismi bizde mahfuz genc bir memur 20.000 liıalık bir meblâğı zımmeüne geçiıerek ortadan k.ybolmuştur. Polis tarafından açılan tahkikatın neticesi merakla beklenmektetlir. • > Sen gene inanma arna ben bunu Olaf yaptı diyorum. Çünkü yapabiliv Hislerim öyle söylüvor. Bay Mcklaı'in gözleri yrşardı. Öyle olsa polis buraya gelmez mi? Kimbilir, her halde bir sebebi vardtr. Belki de bizi pözsltma almıslardır. Annem ne diyor bur.a? Hcrmine öfkeliydi. K"rdeşine kız'yordu. Babisi: Annen şehre indi. dedi. yoldadlr. Dsha h b e r i yok! Gcnc kıza göre, kardeşinin calıştığı sirkettv Almanların da fikrini almalıydı HPI halde onların da sövliyecek Hr sözhri olacfktı. Kendi kendine: Aman Yârabbi. dedi. v kit eecirmeden raresine bakmalı! Yoksa vpzivet kötıi! Aklına ilk evvpl Mmtin ipMi. ^U fin Hn<twis> Ona d'nışpca'tı. B bssı. ki7.inın hnzırl niığını. rrantosunu giyd:ğıni göidüğü zaman: du. Aldğı cevab şuydu: Annem duymasın! Söyleme! Çarc bulmsğa çslısacseım. FI.E GEÇEN FIRSAT Buz tutmuş cad^ecîe virmı dakika kad r yürüdü. Mümkün olHuğu kadar sür?tle bu cardeden o caddeye geçtikten sonra bir tak«iye Ptladı. Biraz evvel aynldığ' Ha tvvig'in evinin önünde durdu. Yukarıya çıktıŞ: zaman onu divrn aaliba. E. müslini buldunuz mu. bulamsdmız mı?» Kumaş elimde. merdivenden indim, topu açtım. «Koyu.n dedi. < Yeni moda eflâtunlar ou renk.^) dedim. Mânalı mânah bir baktı: «O da neden?» «Güzel bir renk: sonra. biraz da gam ifade ediyor. Tam Tosephine'e göre. Yslnız, ?Vlımday'vsn söyleyim: Veresi vermiyonız artık.» tcYo. şimdfKİ halde peşin alamayız. Müşterilerimize de veresiye dikiyoruz çünkü. Fakat. vaziyet belli olur olmaz, madmazel...» o Vaziyet çoktan belli oldu: Frank düşüvor. Veresi veremeyiz.» Topu kaldırdım verine koydum PM. Legrand nerede?» diye sordu. cSöyledim ya. yok » Yan boş raflara bir göz attı. <*Pek fazla mal kalmamış.» Nereye gidiyorsun'' diye soı Ağ kurulurken Hermine, genc adamın iHifabnı hayli mübalâğah buldu Yahud bu sözlere Iflyık olmadığını gösteımek istiyer biri gibi davrandı ve vüzünün kızarmssma mâni olamadıI Bay Marly, dedi. kor.uşuş tarzınızı ben Genevreli oluşunuza, dsha doğrusu orada konuşmaya alışık } olduğunuz fransızcsnıza hamlediyorum. Çünkü o dilin kendine mah su? iltifatları vardır. Mübalâğaya kacan bir nezaketle konuşulur. Bilhassa kadmlara karşı . i Bardağimı şerefinize kaldırıyorum. dedi, Isviçreli ve dikti. İçtikten sonra da ilâve etti: I Komp'iman yapmak niyetile söylemivcmjm bunlan Hakikati olduğu gibi 'fade etmenin mübalâğa nere=inde? I Bütün etiketlerden âzadelik. tam Tianasile nes"eli ve coşkun bareketler. o gecenm tipik vasıfları arasında idi. Aralıksız yap.lan danslarla iki saatin nasıl C"ctiği farkediİTnedi Böv!e anlarda her dakika ' nın ayn bir deseri olurdu Birbirine 5'Jzgün ?üzaür. bakifmalar. kendini gü»e! bir hayal âleminde eğlenir sörmeler. hususile ateşin bacayı saımasıilev'indetı bir nıh ealevanı. iki aenci birbirine bağlamıştı. Torlantı dafiılıncıya k?dar süıen Marlv Hermine ciftinin nes esi diğerlerinde de eörülmemis defildi vâkıa lâkin onlann neş'esini fazlaca kaçırılan içkide bulmak yanlış olmazHı. Miüetler Cemiyeti mümessilinde o gecenin bıraktığı biı 'ntiba o derece kııvvetli oldu ki evine kadar götürdüğü gcnc kızdan aynlırken bir daha ne vakit görüşeceklerini sordu Gün henüz aâarmağa başlamiftı Bir gecenin bitiminde yani ertesi güne açılan kapınm esiğinde bu'.unuyorlardı. Böyle bir zamanda insanlar sadece kendilerinin olurlardı. Anlaşma vasıtalarında cemiyetin baskısı rol oynamazdı Şu halde senli benli konnsulsbilen ve samimiyet hududla.ı icmde .dilin kuturlarına veya sürçmc'eıine sülünüp geçilen bir za' mandı bu!. Filhakika, kahraman'.arımızın biri diğeri razarında HoiTnine, ötekisi berikinin gözünde sadece Francis olarak kaklı. îlk isimlerle hitab baslad:ğı flakikadan itibaren kaç ?ric dive bir sey neden tanınsın? Onun arkasından gelen va bir nişan teklifi idi veya scvişmenin ilk tezahürlerinden olan öpüştne fash!. Kitekim onlarda d^a böyle oldu Nisan damfslan o «nbah dudaklannın kenetlenmesile bastırtldıYeni vıl aeçtikten otuz altı saat sonra Df Hartwig gene yazıhanenin önürtde duruyordu Genp saat tam dört buçukfa Beklenen malunv Prestis edılen Hcrn"ıine'. Fakat bır gecenin sabshınr'a bir bp.>;ka dünyaya aözlerini acan Hermine. Onun icirı busünün hususiyeti vardı Ora cok yabancı görüniivordu bu Dr. Hartwig!. Gene otnmobiline girdi ve gene eli cioiildü ama bu iki taraflı harekptlerden hususi bir mpnn çık9rm?ya imkân voktu Duy e\\ ve v;rgudan uz?.k!. Genc kız: Biraz volu uz^tın. dedi. sövle deniz kenanna doğru giderseniz iyi olur. Harfwi°, bu sözleri fenaya yormadı. Aksine hosnud olriu: Yılbasi gecesi. dedi. o kadar sıkıldım ki sonnayın! RoTan okııvank vakit aerirmek ijtec'inv 'akat zevk i'ermpdi Teselliyi konyakta arahm: ondan da bir şey cıkmadı Siz ne yaptınız? Eğlendiniz rri baıi'1 Yok vok! Crnr kız artık rluramıvarpktı Neden cokinmeli" Söy!»mfn;n tam sırssj değil mi? Anî bir kararla başladı: Çok müteesinm ITAZA ZAMAN OAMI /CÎ 0ZÜWz Y</M\ *V6'VNA RAST ' Emekhıik kanununa atfedilerek kullanıJan Aurum» tabııi. devlet dairelermin bütçesini vapan tnercilere ısaret eder. Meselâ Devlet Şurasınin veya Basın ve Yayın Müdürlüğünün bütçesini Başbskanlık mı vapıyor. bu tasfiyeyi o üsrüne alacak. Tapu ve Kadastro Adliye Bakanlığjna mı bağlı. kimin ennekliye çıkarılaoağinı Adalet Bakam tesbit edecektir Bizım mesl?ğe. yani Maarife gelince. bütün ilk. orta ve yüksek ögret*m!e teknik Ord. Profesör Baha Kantar öğretim mensublannı. diğer maaYaıım asra yakın bir okuyup rıf memurlarını. nihayet ünıversiokutma hayatından sonra sayın telerde ordinaryüsleri. profesörleri. Ceza Ordinaryüs Profesörü Baha doçentler ve asistanları Maarii BaKantar, Ankara Hukuk Frikültesınkanı şahsan emoklıye ayırabilecekdeki kürsüsünden emekliye avrıldı tir. • Bu aynlış, biraz önce bahsini ettiDoğrusu güç, sorumlu, karara ğimiz kanundan öno?dir. Esasen varması ciddî olarak sıkıntıh bıı .muhteıem profesör bütün meslek iş. Söz etmiyelim dedik ama işin hayatında daıma politika dışında siyasi tarafı da su götürecek hal kalmış; hocahğını yalnız ceza hude... Pek bilmiyorum. kesin olarak kukunun nazarıyatını öğretmfk suşımdi kaç vilâyetimiz var; her hal retıle değil. her türlü hükümlerinde 64. 65 i buldu: buralardaki elli jde tarafsız ve objektif kalarak kenbin öğretmenin siyasi halini, ehli dinden sonra hukuk ve adalet hayet durumunu tesbit etmek nası! yatına girec°klere hareketlerıle de olacak? Siyasi halleri İl parti baş ders vermiştir. Bunun misallerini kanlanndan mı somlacak? Çoğu I \ onu tanıyanlar kolayca bulurlar ve muzun başından geçmiştir, idare i bilmiyenlere anlatabilirler. âmirleri kanalile gelecek malumaProfesör Baha Kantar'ı İstanbul tın bir kısmı mahallî tesirlere koHukuk Fakültesinden ve Tiütarenu olma bakımından yanhş hükümlere sebeb oiabilir. En fenası, türlü ke zamanındanberi tanınm. Mizacj kaynaklardan, hele o yere bata.sı sert, konuşması ve harcketteri kes< Muhbiri sadıko lardan birbirini kin, kimseye boyun eğınez bir intutmaz. gizli haberler yağmur gibi sandır. Cezacı Baha Bey, bu yüOtuz yağacaktır. Yüksek ve sorumlu ma ruyüşünü hiç değiştirmedi. katnlar, bir k=re bu haber dalgala senedir, Ankara Hukuk Faltültesiorada ders rının vehmine kendilerini kaptırdı nin kuruluşundanberi Dekanlik lar nu idare ettikleri teşkilâtta vermiş. yıllarca oranın emniyet. bilhassa baştaki âmire vazifesini yapmıştır. istanbul Hukarşı emniyet kalmaz. Herkes için kukunda Tahir Bsy, Ankarada Baha hukukunun iki olduğu gibi memur için, hele ter Bey, bizde ceza biye vazıfesi görînler için bu em feyz verici mümessili olmuşiardır nıyetsizlık, çok yıkıcı bir his uyan Sayın Baha Ksntar'ın emekliye aydırır. lıılması münasebetile Ankara HuMaarif içi icin ne olsa Bakanın istişare edeceği sorumlu makam ve vazife sahibleri vardır. Üniversiteler ne olacak? Adaylık sırasiBdaki konuşmalara bakıp bir hüküm vcrmek mümkün. Fakat öyle profcsörlere tssadüf edilecektir ki. iktidara esaslı surette muhaliftır fakat ne yaşı 60 a gelmiş, ne de hizraet müddeti 25 i doldurmuştur. Böylesini kürsüsünde bıraktıktan sonra kader sevkile şiddetlice seçim nutku çekmiş, esasen yaşını başını almışlan emekliye ayırmak neye yarar? Müsbet siyasi temayülü belli olanlar da son defa saylsv oldular. Bu şartlar icinc'e ilmın kendilerine kazandırdığı müşaheHe kurlretüe hükümlerinden istifade ecüebilecek akademik kariyer :nensuhlarını bulup cıkarmak. sanıldığı kadar kolay olmasa gerektir. Bunlar arasında her iki cephenin yayın organ'.arında makaleler yazarak muvazene temin edenleri ve istıkballerini cift siaorta edenleri ne kaHar az?!. Üniversite muhtarıysti bahsinde son derece titiz davranan bu türlü sert ve bilhassn gcnc ilim adamlarımızın bu konuda yazacaklan yeni makaleleri göz görmek, gonüî ışitmek istiyor Biz senelerdir. bu sütunlarda üniversitedeki meslekdaşlarırmzs «Aman günlük politika ile uğraşmayın, başınıza bir s?vler ael«cek'» dıve fcryad ederken bu samimî ve dosrojı ihtarları muhtariyet alevb'arlıjiı şcklinde tefsir edip vazılarımı okıım^maya karar veren muhtanvet kahramanları acaba şimdi neredejkuk Fakültesinin biı hâtıra kitabı jayınlamasını isterdik. Bu kadiı>ıjnashk vazifesini belki yakında yerine getirirler. Biz, sayın meslekdaşımız Baha Kantar'ın emeklilik devresinde de hayırlı eserler veımesini, uzun ve âfiyetli bir ömür sürmesinı Tanndan dileriz. Genc hukukçuianmız. onun şahsında vazife aşkının ve adalet ruhunun en canlı önvsklerınden biri bulunduğunu heı zaman hürmetle hatırlayacaklardır. (Arkau vcr) PBOK. NİMBLS'UN MACERALABI: KAKİKATÜBLEKt: Çıkabilirsin... Giiti... Aaaa! bilmiyor mu? | Poli» afcndi, Ud piyeste mAyolann yasak edildiğinl Kıileliden ressamlar Bizde birçok medenî hareketlere ordu ve asker onder olmuştur. Garb lanlayışmda müshet b'.limler. Mühendıshane ve Tıbbiye ile kurulduğu gibi güzel sanatlar. hele resim. ?.skerlerin elile kültür hayatımıza jgirmiştir. Bizim çocukluğumunda ekser resim hocalarımız subavdı i Seyid Beyler. Şeker Ahrrved P ^ iar. Halil Paşa hep askerdiler. U'.gunluk Ençtıtüsünün camekânlarırda genc subay namzedleriııin zevk ve zekâlarının mahsullerini derin bir msmnunluk içinde sevıederken sanatçı atalarının maharetl) evlâdiarını birer biıer görür gibi oldum. Bu teşebbüs devam etmelidir. Subav kültürün ve sanatın incelığinde varatifiligını kıho! sibi bi]°yecektır. Zevkı ile bilaisı biıbi yet huaür karsr veHitn. Açmahnni tamamlayacsktır. ?phınerHe' vım bunu ">ize .. Y'ihaşı gecesi niuzakta gecirecekleri havatın nese şanlpt'dîn ben Bu haber, sizi üsini bunlarda devam ?ttirebilecpk • zecek biliyorum ama susmak daha lerdir Ku'elinin SPTV '•"ssamlarını fsna!. I Hartwig, acı çeken bir insanın kıv hararetle tebrik ederim. Hulâsa bir surü bılgı ile cihazhndıktan ve ikinci deîa girdiği bir nıeyhanede bir kadeh daha yuvarI adıktan sonra eve döndü. Bu sırada nasıl oldu, kendisi de tılmiyordu: Zihninden şimşeğe benzer bir çakışma geçti. Bu öylesine Heıınine' rliv» '»kelpdi. r r zurlu bir şeydi ki ona yol gösterivar? Bir şey mi oldu? yordu. Hâdiseden istifad3 edecekti. Kız telâilı bir lisanln $üphesinı Kench kendine: actı. Dummu ?çıkiadı. Hermine. dedi, Marly ile evHartwig uzunboylu düşünıTitricn: lenecek. Beynelmilel bir teşkilât Durun. dedi. burad? biraz bek ta çalışan bir adamın müttefiklevin! Bayan Elsa size çav /ap».n! lerle de elbette ahşverişi var. Bu Ticaret Ataşeliğinde bir tanıd'şım izdivac Hermine'yi Isviçreli yapavr Onunla konusacağım İnfınal cak. Bu suretle Londraya gitmesı isin teferrüatı hakkında oir fıkri de mümkündür. Para çalmaktan vardlr. sanık ksrde?ini kurtarmak ıoin hpı Sözlerinin sonunu JVI'K'.I üetı» sevi yapmağa hazır .. O halde Beıdi ve çıkın eitti. Bir sapt» vskın Hnlr pvvplâ tetnasa »eçmeü v.ç orsbir zaman Stockholm'ün öt'MPdT. dan dhnacsk talimata eöre kızın berifindr dolastı. Yazıhsne!»?! R3hpttı hareketini tayin etmeli1 nslıydı Tm'dıkl :ına 'ele^ın ft'.ti Hart\vig düşündüğü Cİbi telefoCrvpK ^lamaHı Bostına s j v ı e . ' 'I^r mine onu bckliyordu Ne .liycceMi nu açtı ve ,'miri Renner ile kar=ı kaijiya geldi Meselevi açıkladıkona? tan sonra şu osvabı alc'ı; Içkili bır yere girdi ve avaK ustü Dinleyin Hartwıg; elimizflc bir iki kadeh attı. Bu;ad.ın cıktıktan sonra tekrar telefons saıl güzel bir fırsat var. Bundan tslıfadeyl düşündüğünÜ7 icin *<>sokkiıı dı rderim. Sizdcn memnuniim. İ=ir Bu sefer aradığını buldu. Vaziarkasmı bırakmayın ^'nhnkkai" J ?ti anlattı. Sanık delikanlınin adıbir neticeye va;mak lÂ7im Stocknı verdi. Hâdisenin gazeteye ne hölm'de iyi m ü n ^ ^ ^ t l e r kurar»k f kilde aksettiğini sordu. Polipin !b:rçok kazanclar eHc eri"hii"siTT lıenüz haberdar edilmediğini öğren Milletler Cemiyetinde nai'san hı di. kimsenin kari5i elbettt1 Hz« fpyHa'ı muştu. Güliimseyerek: «Desirce» dediın 'Evet? Mareşal Ney'in refikasna saraydan Bourhon'lara takdırn edilirken giymek üzere nesıl bir elbise hazırlasak dersiniz?» <'Pek alayh bi: hf1' • var madmazel Desiree. Yoksa Bonaparte'lann taraftan mısınız?B «Siz açık mavi bir kumaş alın madam Nty'e.s d d i m «Harb\cn önceki fiata veririm.^) üzerine yaslanmış buldu. Yüzündekı teessüı ve nevmidük hâlâ bski idi. Genc kıza dalgın bakışlarla bir mündet baktı ve sanki bu halile başka bir âlemde yaşıyordu. Nih^yet: Kıbns TUrk Kültür ve Yardım Cemiyetinin otağanüstii geoel kurul toplantısı Kıbns TUrt KUltür T« Târtlım Cemlyetlnln ol&ganUstü g«m«l kurul toplantlsı bugUn «aat 15 de T»pılacaktır. Toplantıd». Ankara. Izmir. Antslr*. MereM Te Adanadakt Kıtınslılar Ceflttlyetlertnln .Kıbrıa TUrk Kültür Der\ n*Şl'< adı altmda ve btr mcrkez etrafında blrieçtlrllmelert müzakere edilecektir. Şehrimizde zabıta vak'alan azalıyor Son nacredilen lstatutlkleT* %un. 1»İ3 11* 1»S4 »*nf»lnln V.k a »yında muhteltf tueUrdk htMedıur Mr « a l m> Tardır. Talnız 1953 «enesinln hazlran ayi »onuna kadar ere tecavüz fllll 53 lk«n 1954 seneslnln ajnı aylarınds 73 e. sasb fllll fle î defl 5 e çıkmıştır. Dl*er mühlra luçlardakl ar»tmalar sudur: Haziran ^önuAA kadftr lucun nev'l 1953 1İ54 Hava Harb Okuluna taJebe Ctlmftk 1332 «73 Delandıraıak 10ı 58 alınıyor 149 85 Hata Rarb Okuluna 19941955 d c n TankeslcUlk OOfmek l(Mt *73 TI1I tctn talebe taydma başlanmıştır. W9 4^3 Turlt vatandaşı olan, asltert llse. »1 Tdrtlamait 11 9 vil Use •« muadlll Kolel m t e u n u bu Oiatlfmelt 137 38 j lunan senclerle Useyl bittrdlkten son Sartıfitlllk 1 5â 4T rn fpHHltp vtvg v)1t«e* okullnra devam Kız kaçırmak 1430 190 eden öŞrencller. sıhhi muayeneleri ka Bifsk ?uhuru 9^ 26 /ai"i k'arı 'aV.flirdı» oHıln alınmnkt«dır. Ta^anca znhırru Osman Neb'"*1" Amrrikadan | K»vıd ve kahul İçin Hava Birllklej rinripn vt oskprllk sııt'clerlnden şenlş m~H'ma* verıtmpHtp^if Amrrikan hıikCımeflnln davetllsi o!aKayıtlar 15 ekirade soaa erecektlr. r»k üç s'ianb^Tİ Amorlkn'ia me^'ükl olsbilir Onu sebekeye dahil etmpki; aianl'k tcskilâtımızı kuvvetler.^iıtnis oluruz. HpiTTiinp vp Marlv Mil'^tlrr Ge• miyeti vc casusluk işleri! Bu ke'imeler, Hartwi£'in kulsg^ds eın cın ötmeye başladı. Ssnki se?!eı los bir kilisenin kubbcli tajvan'arı ırasındîtn selnordu. Boğuk 'v?nk|a' halinr.?!. Acaba kız. bunu ;apar nııydı0 Casusluğu kabu! edip r '''•"'"•"''rop'un aianları afasmda ve mühim bir mevkide oal'sır mıvd'? (Arkası var) p. O«m«n . e«Tm»ın<** 11 «fn<;fiknn ' *liı sehrlhWmı Tayın nsn fpnk'i filmi S Pa^ın ve n Ma»'r1oe re remi ittfs':' •" memlc!:e'!:uta hakVii^s makalpler yarıBlantniştır. tM^«r taraf*an hafpr BİdıSıtnıZa 9ör*. Hltfcp^ av c v e l hir yan«m felâketl , atlstan Nebioîlu Taymev! fe«taattnı 11 I tPmaTe renileırtl'! olup. vakm'iB Oa, e*1o*'ıındakl modern binasloa ta^.na i csktır. • Cumhıırivpfıı in RHehî Tpfrikası:11O SARAYLARIN AŞK İLÂHESl DtlSlREE l. I KK1N ıtSöylerim.» deoım. leon'un ist'fasını yazan gazeteier Legrand geünccye kadar üg 'iii'ün'iyordu. müşterive daha nal s:itmı.ştım. Araba birdenbire durdu. Bızim Anjou sokaemm başını «Alacaklarımızın hcp^ini toplıyabildiniz mi bari?» dye sor •aT'armalar tutmu=lardı. dum. , Arabacı inip kapıyl açtı: ı Gidemiyeceâiz.i) dedi. <'So «Ancak bir kısmını,» deci. ' "Buvurun.» . ksğ'n ağzında kordon var. Çar guBanknot dolu mcşin bir çanta ı Hyormııç.» uzattı. I «A, Prenses Hazreleri . » »Saşacak ne var bunda?» Mar sil'a^ak) dük cânda babama vardım etmez miydim? Merak etmeyin ipekliler nasıl tutulur bilirim. Hadi çsbttk olun. M. Lesrand!» ' AHamonğız alallamıstı. Sendeı^ye sendeleve kapıya doğru giti. «Bir dakika.» diye durdurdum. «Madpm Glary müescejesi adma gidıyorsunuz, şu beyaz rozeti çıkann lytfen » «Fakat. Prenses Hazretleri. çok kiçi . D «Evet. çok khi takıvor ann. bafcsnun eski çırakları takamaz. Hadi güle güle. Birazdan görüşürüz.» O gitikten sonra ben masadaki sandalyeye geetim ve gene ağlayacak gribi olJum. Mar^ilyayı hatırlami'tım da ondan D'invıvn metelik veımiyen varamız bir kız: babası onu eline alıyor, İnsan Haklarını öğretiyor Ne uzak bir mazi idi bu, ne uzak! Kapmın zili danğ! etti, arkasında ceket, yakasında beyaz rozet ,bir adam girdi. Le Roy'un adamı idi bu. Beni tanımıyordu, ben Le Roy'a elbise diktirdiğim zamanlar açık mavi, işl»meli bir kuyruklu hep terzi kadmla temas erierHim. Le Roy'dan geliyorsunuz. Değil mi?» dedim. «Ben M. Legrand'ın yerine bakıyorum. Ne emir bujurdunuz? » «M. Legrand'm kendisini görmek isiyorum.» dedi. «Maalesef yoklar.» dedi ve ıaftan agır bir kadife topunu çektim. Üzerinde: tValde hanım haıretlerinin siparişi. İade» yazılı bir kâğıd vardı. Nefti. yani Korsikanın millj rengi üzerine arı işlenmiş bir kadife idi bu. «Buyrun, üzerinde Bourbon'ların ?arnba|ı işlentniş nefti bir kadife,» diyerek topu b«4 aşağı çevirdim, an şekilleıi zambak îıbi göründü. dedi. r «Kabahat benim değil herhalde,» dedim. «Zaten, nefti de artık mods değil.» dedi. nîmparatorluk devrinde göre göre grna geldi. Sonra, baharda kadife ağır gelir. Açık eflâlun musün yok mu?» Raflara baktım. Rengârenk muslin vardı. Adamın isediğt renk en üst raftaydı Tamam! Bir merdiven bulup çıktım. Adam: "İmparatoıiçe Josephine açık eflâtun bir esvab istiyorlar,» diyordu. «Az çok matem alâmeti. Çar'ı karsılarken bu elbiseyle görünmek arzusunda.» Az daha merdivenden aşağı yuvarlanıyordum: «Demek... demek Çan davet etti?» «Hepsi satıldı. Hem de peşin parayla.» Bir iki top seten vardı, onlara hayran hayran baktı ve ağzının içinde: «Madam Ney...» diye söylendi. a Madam Ney icin açık mavi diye teklifte «Evet. Tahsisatına dair konus bir seten versek?» mak istiyor. Bonaparte'lann hısım bulundum. «Yakutlarına iyi gider, Adam tek gözlüğünü gözüne tu skrabasına bağ'.anacak maaş mese kendisi de maviyi sever zaten.» arak kadifeyi şüpheli şüpheli bir lesi konuşuluyor hâlâ. Hayatta mu «Bakıyorum malumatınız pek vaffak olmuç bu baldırı cıplaklara :cnis madmazel. .» ^özden aeçirdi: Yine ismımi sor«r gıbı dui «Zambaklaı anya benziyor, > kaışı biraz comerd davranacaklar • cBir makbuz vazın, aldığımı dair irrUa atayım.» deHim. Topun üzerindeki eükette EtlYardı. önüme doğru sürdü. enne'irı elyazısiyle kumaşın fiatı Bir an duraladım. sonra: «İsvec vardı Söyledim. Veliahdinin zevcesi. Clarj' kızı De «CFk vertrFgim,» dedi çiree» djye imzaladım. «Hayır. • dedim, «veresiye «Bundan sonra ağabeyiml? 'ünyada veremtm. Mü=tPiim var.» muntazaman hesab erireoeğim.n J°Razı oldu ve paraları saydı. dim. «Ha, bir şev sövlivevim, baSeteni, vaktiyle babamdan ve km: Eflâtun müslin ne ksdar bu"tienne'den rfö'düğiim gibi arşm lursanız ahn, şimdi moda Sonra, layıp keserken: «EfiStun müslini Valde Hanımefendi'nin geri yollaistemiyor musunuz?» diye ior dığı o nefti kadifeyi de Le hoy Hum. için saklaym. Yo, saka etmivorum «İmparatoriçe peşin veımez terzinin adamı tenbih etti. Allat«ısmarladık, M. Legrand.» ki.» diye derd yandı. Arabays bindim. Kulak astnadım. «Kve.i dedim. Nihayet içini çekerek: rYedi Arabacı bana bir gazele uzattı buçuk arşın da öndaft verin, 8y'lazete husust bir baskı yapmıştı ve 'evse.» dedi. Nnooleon'un iütifasını yazıyord«. «Dokuz yapalım,» dedim Kendi kendlrh^: «Ya.» diyorAytıı kumaîtan aUcı da istpHe.» lum, «Ya. bu akşam et yiyeceğız... Adam. istemive istemiye Joseçantadan ayırmıvnnhine'in gamh olbisesi için aldıği Gözümii şu vım. ici para dolu... Hava da, bakumaşın da parasını verdi. Giderken: «M. IıeBrand'a söyle har gibi . » FırınUrın. kaseblarln önünde yin, üzori sırma zambak ıslettıelı kadınlar hâlâ bckleşiyorUrch. Isnefti ksdifevi bu akssma kadaı lak k«idifinlann ustunde, Napobizun îfin «akluın,* dedi öncesine gelinceye kadtr OTada bulünan mavi bevaı kırrmzı İmparatorluk arm&sını sökCp atmış, yeri koyu renk kalmıştı. Orasını malısus öyle bıraktığı oeüiydi. Yeni hükumetin b^yaz Işaretini biraz yan tarafa iliştirmişti. «Müsaade edin geçeyim, biliyorsunuz ben şu evde oturuyo «Peki amma nasıl olur, ben rum,» diyerek başımla evi işarot o sokakta oturuyorum, evime ^i ettim ve o 2aman gördüm: K^pıiın önünde bir alay cande^pîm.i) Arabacı bunu candarmalardan darma bekliyordu. birlne söyledi, müsaade ettiler Başçavuş yüzüme bile bakmaamma, vaya olarak, yalnız benim dan: nYarım sa^'e kadar Çar h?zEitmeme İndim, arabacının para retleri İsveç Prensesi'ni ziyarete smı verdım. Candarmalar yolun iki geliyorlar. Emir aldım: Evin 5nüntarsfma Hizilmişti. Sokakta kimse den kimseyi geçiremem,» diye cikler voktu, ayak seslerim çın haykırdı. çın öttü. Kendi kendime: «Aman AllaTam eve geliyordum. atlı bir hım! Bir bu eksikti» diyordum. candarma başçavuşu beni dur «Çar benimle görüşmeye geliyoTdurdu. muş! «Yasak!» dedi. Ofkeyle: «Öyleyse, bırakın heBaşımı kaldırıp baktım: Yüıü men gideyinı,» diye bagırdım. «Elpek yabanci Belmiyordu bana. C bise deei'mpm latım!» vet, evet: Yıllaıdır. Zaptiye NaîiPejmüır'e kıyafetli ba$çavus, yinnm emriyle, bizim evin Snün4e np *ı»>!i h^vnda, yüzüme bâkmlyotbekliyen adamlı bu. Hiç anlıya du b!le. mamtstım. doğrusu: Bu bize katsı Ayağımı yere vurarak; «Bafıa gösterilen bir itibardan mı idi, yok baksani7a!» dedim. cSiı yıi^rdatısa bizi SÖ7 hapsinde mi bulundu beri tanırsınız b°ni. O evde otürruyorlardı? Napoleon bütün mare dnfumtı pckAlâ bilivorsıınuz.» şallarını göz hapsine almıstı zi r a. Nihaytt bpV.tı ve gözleri parladı: Bu bascavus yaşlıca bir adamd' «Afîc'.erîiniî efendim1 Orfl* Arkasında pek pejmürde bir elbise dilerim. Beft sizi Madam Bern»başında da yine öylt bir »apka dott* Mnmi)tını. Şimdi anUelımf vardı. Üç kanadlı şapkasında ko(Arkası rtr) yuca biı yer vardı. Daha tki gfin
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear