28 Eylül 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
İS Temnraz 1952 CUMHURtYET Hıçkırıgı önleyen yeni Demokrasi ve siyasî terbiye ilâclar ve usuller sini izah da edemezler. Çünkü bu takdirde bütün işlerin bozulmasına sebeb olabilirler. *** Rejimleri otoriteye dayanan devletlerin bugünku dunyada temin eder gibi göründuklerı tefevvuk esasen bundan ıleri gelmektedır. Bu gibi memleketlerde |eflerin elinde eski krallardan zıyade imkânlar mevcud. Onlar her şeyi ıarar içinde yaparlar ve kimseye hesab vermezler. Zaten kimsenin onlardan hesab istemegi düşündüğü de yoktur. Muvaffak olduklan da şuphesizdir. Eksenyet üzerıne tesirleri büyüktür. Diktatörlerin hareketi karşısında duyulan hajTanlık da bundan oleri gelmektedir. Bu şartlar dahilinde hür milletlerin hukumetlerini daima fırsat kaçırmak ve geç kal* makla itham etmek kolaydır. Halbuki bu, hür mılletlerin hürriyet* verdıklerı fıdyei necaddan başka Ş:mdi bırbırıne ekserıya zıd men bir sey değildır. faatler içinde çalkalanan saray men *** sublann rağmen bir Richelieu veya Meclislerde, matbuatta ve halk bir Fleun'nm ne derin bir sükun ' arasında söz ve yazı hurriyetinin içinde çalışabildıkleri düşünülsün. esas şartı muntazam, kâfı ve emin Hepsi bu kadar da değil. O zaman haber alma imkânUnnın mevcudilar devlet bizzat kendisi olan kralın yetidir. Hur milletlerde siyast teritimadı cesur nazırlara istedıkleri biye ve zekânuı daima zenginleşgibi çalışmak imkânım da verirdi. mesi ve gelişmesi lâzımdır. Fakat o zamandanben şartlar yaBir memleket ne kadar hür ovaş yavaş dejişti. Gitgıde daha halursa, bir memlekette hür müessereketli ve daha iyi haber alan bir umumî efkâr karşısında devlet a seler ne kadar çok olursa onu idare damlarınm işi gunden güne zorlaş edenlerın siyasî terbiye ve zpkâları tı. Onlerine bir çok engel çıktı: o kadar genış olmalıdır. îdare eYanlı$ ve maksadla ypyılan haber dcnlerden maksadımız şu veya bu ler, menşelerı muhtelıf kimseler içtımaî sınıf değil, efkân ıımumiden mürekkeb parlamentolar. mil yeye her ne suretle olursa oisun letlearası ideolojiler, alâkalan her tesir edenlerdir. Onlann vazifesi zaman kolavca belli olmıyan ikti gunlük hırslardan sıynlarak uzeğı sadt ve malî menfaatler, gizli nü gormek ve itidalli olmak hususunfuzlar. Devlet adamlan ehemmi da birer nümune mertebesine yükyetsiz sayılabilecek neticeler elde selmektir. etmek için bir çok tedbir almağa Demokrasilerin başında kuv\etli, mecbur oldular. Halk sevgisinin basiretli adamlar olduğu ıpkdirde iktidara çıkardığı bazı kim'îelerde yüksek siyaset yapmalan kabil okültür noksanına ve siyasî zekâ lur. Bu bile yetmez: Aynca idare yokluğuna esef edıyorsak da bir edenlerin büyük işlerde tecrübeli Schuman, bir Gasperi, bir Adenauer, olmaları ve vatandaslara, memleket bir Pınay gibi devlet adamlarının ışlerini her mülâhazanın üstünde gayretlerini takdir etmemezlikten tutmaları lâzım geldığinl göstermegelebilir mıyiz' Bu adomların hep leri icab eder. Demokrasi. Monsi sırça köşk içinde otuıoıyor ve tosquieu'nun dediği gibi fazılet deçalısıyor. Soyledıklcri her soz ken mektir. (tsviçre matbuatından) di aleyhİTine kulianılabıür. Ya raüdafaaları neden ibaret? Zıvallılar hareketlerıni ve sdz'erınin hepİstaııbul Kalkınma Dornoği Her gün gSzlerimizin önünde cereyan eden ve matbuat vasıtasile haberdar olduğumuz hâdiselerin ehemmiyetini tartmanın ve karışıklıklan arasmda hakikati görmenin zorluğu bunlann kıvmet sırasıle değil, vuku buldukça önumüze çıkm?lan yüzıindendir. Eskiden halk hâdiseleri büyük bir gecikme ile, artık netıreleri ken dilerini göstermeğe başladığı zaman 5ğ>enirdi. Siyasetin ve halk mukadderatının mesuliyetleri sükun ve esrar içinde tesirlerini gösterirdi. Bunlara vâkıf olanlann sayısı çok azdı ve halk efkân yalnız büyük hâdiseler münasebetile kendini belli ederdi. Efkân umumiye de hususî imkânlan, ve haber alma kabiliyetleri bulunan aydın sınıflardan mürekkebdi. Onlar kendi meslekleri ve çevreleri harıcinde cereyan eden vukuatla alâkalanacak vakit bulurlardı. İKTIBASLAR Ttb Aleminde uınıııımınınımnnnnnımtinniiiiiiiiüüuijj IIAY ACILIK BAHISLERI Bombardıman düşmanı "ATEŞ YILDIZI,, Dünya ahvali gün geçtikçe düzeîeceğine fenalaşmakU T« milyonlarca masum insanm rahat v« huzurlan bozulmaktadır. Evvelki harb lerde harbln tesiri daha riyade cephelerde çarpışan yığit genclerin gdğuslerindt durdurulur ve memleket içindeki halk kütleleri rahat ve korkusuzca {alışırlardı. İkind dünya harbinde ton tekimülün* •rif*rek dünyanın dört bucağın» ölüm saçacak tayyart ve bombalar maalesef son 56 yü içinde yeniden akla hayale sığmıyacak dereccde tekemmul ettmlmişlerdir. Bugün, en ücra yerlerde yatıyan kımselerın dahi takdir «deceği veçhile dünya iki lilâhlı ordugâha ayrılmıs vaziyettedir. Taraflar hepimızce malum, fakat bunlardan D«mir Perde gerisine çekilmif, milyon larca esir ve masum iasanı kırbaçiar altında çahftırarak geee gundüz hazırlananlardan lahih bir habar almamıza imkân yok. Bununla h*raber, en »on haberlerdt bu, kötü niyetli insan topluluklannm kütle halinde ölüm tesiri yıpan atom sılâhlannı dünyanın herhangi bir yerine ulaştıracak rasıtalar* malik olduklan bilinmektedlr. Kfitle tahribi yapan atom fillhlarmm tekem mül ettirilmni iarunma lflırini çok güçleştinniştir. Evvelden taarruz eden 100 tayyareden 1015 tanesinl düşürmek Mvunan taraf için büyuk bir muvaffakıyct «ayılırdı; halbuki bugün isler tamamen değişmiçtir. Şayed içind* bir iki taneai atom bombajı tafiyan 4050 tayyarelik bir koldan atom bombasııu taşıyan iki tayyare hedefine ulaşabıline H. dünya harbinde 20003000 tayyarenla ıızun zamanda büyuk masraf ve gayretlerle yapamadığı i|i bir anda ympabilir. Bugün, bu hal, en çok Amerika ve İngiltereyi düşündürmektedir, çünkü onların milyonlarca insam içinde banndıran büyük sanayi şehirlerınin adedi p«k çoktur. İşte bu sebebden İngiltere ve Amerika huramalı bir şekilde bütun kınl hava akmlannı durdurabilecek savunma silâhlan hazırlamaktadırlar. Tayyarelere karşı en emin savun ma silâhı şimdiye kadar savunma av tayyareleri idi, bundan sonra da böyle kalacağma inanmak lâzımdır. İşte bu sebebden, mevcud tepkili av tayyareleri pilotlara âzamt kolaylıklar sağlıyacak şekilde tekâmül ettirilmektedir. Bu meyanda Amerika hava kuvvetlerinin tekemmül ettırdiŞi ve Umine «Atesyıldızı» = (Star fire) dediği av tayyaresinin hassalarını görelim. Her ne kadar bir çok hususlan gizli 'ıstede bulunuyorsa da saatte 1000 kilometreye yakın bir sürati olup 12.000 metrede uçan bombardıman tayyarelerinden daha yükseğe bugüne kadar yapılmış bütün av tayyarelerinden daha kısa bir zamanda çıicabılmektedir. Üzerindeki tepki motorü de bugüne kadar her hangi bir av tayyaresine konmuş olanlardan çok kuvvetli olup takrıben 3000 Ksm. hk bır itıcı kuvvet tevlıd etmektedır. Pilot ve radar operatörü kalktıktan sonra, yerdeki radarcı bunlan radyo tefefon ile hedefe doğru sevkeder. Hedefe yaklaşınca tayyaredeki radarcı düşmanı kendi radarında görür ve idareyi pilota verir. Pilot radar ekranında nokta haîinde görünen hedefi nişangâh merkezindt tutacak fekilde uçtukça nokta büyür. Tayyaredeki •llfthİar evvelkilerin aksine olarak sadect rokettir. Bunlar burundaki radar kubbesinin etrafma yerleştirilmiştir. Pilot bunlardan istedıği kadarmı aynı zamanda ateşliyebilir. Tesirleri 75 mm. lik top mermisininki gibidir. Pilot, radar ekranında dOşman tayyaresini muayyen bir büyüklük te görüne* tetiğ» basar; işte bu andan ltibaren elektrıkî beyın çahsmağa başlar, ve otomatik pilot kumandayı ele alır ve zamaru gelince roketleT kendi kendme ateşlenir. Pilot, dü?man tayyaresini görse bila bu ancak bır an meseles'dir ve beHci alevler içinde yere düşer vaziyette olacaktır. Bundan sonra pilota düjecek iş. komutayı <ekrar ele alıp yerdeki kontrol sisteminin yardımı ile meydamna dönup inmek olacaktır. Buşünün gağlam yapılı bombardıman tayyaresine bir çok makineli tüfek mermisi isabet etse dahı düşmiyebilır: fakat bir roket bütün meseleyi bir anda halletmeğe kâfidir. Bugün dünya sulhuna yardım «den hava kuvvetlerimiı her ne kadar buna yakın evsafta bir tip uçağa malikse de en yakın blr gelecekte sulhü ve vatanını koruyacak havacıların düşmanlarmı bunIarla karşılamağa hazır olmalan mü tearnzlan düjündürse gerektir. R. G. kilometre süratle esen ruzgârlar onlara karşı uçan tayyareleri âdeta olduklan yere mıhlardı. Çunkü o tarihlerde uçakların sürati azdı. Yolcu tayyareleri için bu korkuİar artık kalmamıştır. Rüzgâr sadece onların i$inı zorlaştırır, fazla yakıt yakma'ıarına sebeb olur. Fakat rüzgâr arkadan gelirse seyir kolaylasır ve süratleşr. Amerikadan Avrupaya uçrnak onun için kolaydır. Hava cereyanları Amerikadan uçaklara çok daha müsaiddir. Şimdi hava boşluklarma gelehm: Herkesin agzında olan bu soz bır efsaneden ıbarettir. Hava boşluğu yoktur ve o amaz. Sadece gokyüzunden yere doğru ınen hava cereyanları vardır. Uçak bunlardan birine kapıidı nu bır mıktar ırtıfa kaybeder. ıııııııııııııınnnTnımTinunnniiinıiııiıiTTiımır Omrü boyunca kendisini hıçkırık tutmamış insan var mıdır, acaba? Varsa da herhalde pek nadirdir. Uzun veya kısa bir zaman için ayru boğaz sarsıntısı ile aynı sesi çıkarmağa mahkum olmak, vurdumduymaz tabiatli inıanlara göre hiç kızılmadan tebessümle karşılanacak bir hâdise olabılirse de titizler ve sinirliler ondan büyük üzüntü duyabilirler. Ötedenberi bizde de, Avrupada da hıçkınfta karşı alman bazı basit halk tedbırleri vardır. Meselâ bizde hıçkırığa tutulmuş çocukların, başlarmı yukarıya kaldırtmak ve ' onun tasallutundan kurtarmak vallı yavruyu hastaneye goturüp hıçkınğı tahrik eden siniri kesmek «uretile ameliyat etmek nıecbunyeti haaıl olmuştur. Amerikada Boston fehrindeki hastanelerden bırınde vazife kdren iki doktor ise tehlikeli hıçkırık tut ma hâdıselerine karşı kullanılan mevcud tedbirlerle ameliyattan gayn diğer bazı devalar bulmak tesebbüsüne girişmisler ve uzun tetkikler neticesi çahşmalanru mu< vaffakıyetle »ona erdirmişlerdir. Arkan Sa. 6, Sü. 4 te Amerikada zencilere verilen haklar dırım üzcr:ne düşse h !e bir hasar yapamnz; cönkü butun sathı mutecanis olduğundan cereyan akıp giHer. Tayyare havada eîekt.ikle dolduğu ıçımhr ki yeıe iner irmez bir kab o ıl? ceıryanını toprsğa boşaltır. Eksenya bu işi havada da göNihayet yıldırım bahsıni ele alalım: Tayyarenin butun sathı ma ™* Bmıun için kanadlarının udenidir ve her tarafı bırbırıne mer cunda sıvri kıs'm ar vardır. EleKbuttur. Tayyare uçarkcn bulutlara tnk cereyanınm da sıvıi uçlardan fazla yaklajırsa musbet cereyanla kolaylıkla kaçtığı ma umdur. Zekı ve tecıubeli insan tabiatten dolar ve boylelıkîe yıldırıma hedef olsmaz. Yere faz.a yakın ıse menfî korkacak yerde ondan istıfade etcereyan alır, fakat bu takdirde yıl mek çaresını bulur. Yavrum tavana bak, oradan eHarvard Unıversıtesinin girış kabenin bacağı sarkıyor! kongrcsi Diye aldatırlar. Beş on yudum su pısı olan Groton School tarihte ilk tstanbui Ka'kınmı DerneSİ umumi defa olmak üzere kapılarını bir hejeti durı tast ir. da Tıcaret Odisı | içirirler. Frenkler ise gözlerini kaj payıp üzerierine hafif masaj yapar zenciye açacak. »p>ntında toolanmı^tır. Geçen gün bu haber verildiği zaDerneeın dort ay'.ık rauamele ve he İar, bir müddet ıçm nefes almamass.h'.au goiden geçtrılmis. tuzügıın 6 ncı ğa çahşırlar, gaseyan etme, toz şe man Amerikanın eğitim çevrelerınm.Tİdeı>cte yacılacak dcfiı^ıkllk gonj. ker ycme usullerını tatbık ederler. de bir hayli heyecan yarattı. Haşuldııkten s^nra Tm'ıkez yonetim kunjHıçkırık, çok defa bu gibi ted kikaten bu haber manılmıyacak gilxı »eçlmlerlne gccılrr.iştlr Yonctım kuru'ura 11 denetleme ku birlere bile lüzum kalmaksızm ken bi idi: Amerikalı bir çok şahsiyetnıîtir.a 3 dı p Sn kııruluna 7 ve kal dıliğinden geçer gider. Lâkin bazı ler yetistiren bu mekteb nasıl okınma yııksek ı«tlşare kuruluna d 15 zamanlarda müz'ic, hattâ tehlikeli lur da bir zenciyi kabul ederdi? & uye secümiştlr. Telefonlar derhal işlemeğe başladı. bir hastalık halini aldığı olur. Muteakıben dorneöm faalıyetl hakk ı r i a tcklıf ve temenmler muîakere Meselâ, geçenlerde bir İngilız Herkes bunun hakıkat olup oimaedUmıştır. çocuğunu tutan hıçkırık altı gün dığını anlamak istiyordu. Mektebin Bu arada V'l^vçt ve B"ledl<prln ayaltı gece aralıksız devam etmiş, Müdürü John Grocker, bütün «ual rılırası m^'5cl«lerl de gorusuimuş ve yukarıda saydığımız tedbirlerin hiç iere büyuk bir gükunetle cevab mesken, davası eüafında ba2i lıklrler biri fayda vermemij, nihayet za verıyor ve buna mümasil diğer mek ı^ori surulnııiirtur. Ilk defa olmak üıere Groton School'a bir zenci kabul edilecek Fırtına ve yıldırım, uçak için tehlikeli midir? Geçenlerde bir dost şöyle diyordu: Tabiat kanunlarmı hiçe sayan insanlar daima cezalannı gorürler. Onun için hava boşluklarma düştüklerini yana yakıla anlatan tayyare yolcularma hiç acımam. Bu adamlar aradıklarını bulmuş oluyorlar. Gene de tabiat iyi, çünkü bir gün başlarına geleceği evvelden haber vermek zahmetine katlanıyor demek. Dostum haksızdı. Belki insan ve tabiat hakkmda b leısı vardı ama uçağa daır bır şey bilmediği aşikârdı. İnanılmıyacak gibi bir hâdisedir ama uçak korkunç eıbi görünen bir çok tabiî oiaylarda emniyotini arttıran âmıl'.er buiur. Rüzgâr vakıâ bacaları uçurur ama kuşlarm da kanad çırpmadan uçmalanna yardım eder. Rüzgâr, uçağın istediği şeydir. Onun rr.eycana getirdiği kuvveti motoreri vasıtasile aramakta değil midir? Çok kere rüzgâr tayyarenin havalanmasuıa müessir bir şekilde yardım eder. Havalanırken öyle, ama ya yere inerken? O vakit rüzgâr ucağı yere çarpmaz mı? Hayır. Tecıube, Ses üstü süratler civarında uçulan bugunlerde tayyarenın beyın uçağın ruzgâr yüzunden yere çsrgıbi çaışan elektronik cihazlarla pılamıyacağını gosterm.ştir. Belki idare edılmesi büyük bir önem rüzgâr uçağın inişini zorlaştırır ataşımaktadır. II. dünya harbinde ma o kadar. Sonra ruzgâr anaforher türlü havada gecegündüz uça lan malura yerlerde olur: Bir dağ bilen bir av tayyaresi sadece 75 silsılesınm üzerinde, bir zirve yaYere kılo ağırlığmda tels z malzemesi ta nında, bulutlann altında. şırken buşünün Ateşyıldızı isrnini ] yaklaştıkça ruzgâr yayıhr ve çok verdi6im>z av ta;,yares: yarım ton daha muntazam bır şekilde escr. ı dan fazla telsiz, radyotelevizyon Dağları aştıktan sonra mevc"na imısillu radar maizemesi taşımak nen yolcular bunun ne kadar doğtadır. 11 lâmbalı bir radyo gorünce ru olduğunu bilirler. ekseriyat hayret'e bakarız. Buna Şüphesiz yere inerken rüzgârm ne dersiniz bi mem; bu tayyarenin sebeb o'duğu bazı kazaiar vuku radar ve telsiz cihBz'annda ırıli u bulmuştuı. Ama bu uçağm 'azla fakh tam 350 tıne lâmbası vardır. lıafıf kanadlannın faz a büyük ve Tayyarenin bevın cıhazı basıt ola rüzgânn fazla şiddetli olmasından ileri gelmıştir. Sonra eskiden 200 rak su sekılde çalışır; îran başşehrinden 130 kilometre mesafede yeni bir petrol kuyusunun keşfi, daima kendi malı olduğunu iddia ettıği petrolun harice satılmasmı menettirmek isteyen Angloİranian Kumpanyasına fena bir oyun o>nayabilir. Tahranda, çok geniş akisleri olması ihtimali bulunan bir haber bomba gibi patlamıştır Bir İsviçreli jeologun başkanlığında araştırmalar yapan mütehassıslar İran başşehrinden 10 kilometre uzakta yeni bir petrol membaı bulmuştur Yeni kuyu Kum şehrinin yakmında, Tahran Kum Ardistan demin,'olu güzergâhmdadır. Bu bolgelerde senelerdenberi araştırmalar devam etm«ktevdi. B^nlann muvaffakıyetle neticelenmış olması kimse için bir sürprız teşkıl etmiyecektır. Fakat petrolu bulmak için yapılan sondajlar 2000 metre derinliğ» kadar inmiştir. Bununla beraber Kum'da bulunan petrolun yann büyük bir ehemmiyet kazanması ihtimali çok tur. Bu ehemmiyet bir taraftan Iran hükumeti, diğer taraftan Anglo Iranian kumpar.vası arasında mpvcud girift meselelerden doğatilir. Dava yeniden alevleniyor Bılindiği gibi petrolunu millileştiren Iran bu metaı kime isterse satabileceeini iddia etmektedir. Halbuki Anglo Iranian kumpanyasının fikrine göre La Haye Adalet Divanı bu dava hakkındaki karannı bildirmedikçe Iran petrollan hukukan kendi malı olarak kalacaktır Bır müddet evvel bu kumpanyanın Rose Marv isimli Iran petrolu yüklü gemiyi Aden limanmda alakovdurmağa muvaffak olduğu malumdur. Oemi bu Iımanda temmuzun 16 sına kadar kalacaktır. Fakat Kum'da yeni petrol kaynaktarınm bu'unması Havnyı venıden alevlendırecek m.ıhıyelfedir. Açılan ılk kuvu şimdıden ci'ınde bin varil oetrol ve Rum bölgesinde bulunan petrol İranın işine yarayabilir Yeni Petrol Kuyusu rt>bilmekt«>dir. Maamafih istihsal | yebilir, ama bu iş hiç de kolay bu rakamı pek yakında Eeçeceğe degıldir İsteyen taraf durumu isbenzivor. Ir?n hükumptinin bu tcdıği şpkilde idare edebilir. Kum kaynaklarının keşfi bunun işde talıhi var: Kum mühim bir şimendifer iltisak noktasıdır. Şe için Iranda çok genış akisler ubir Tahrandan Ardıstana ve Ben yandırmıştır Bu akislerin di;nder Şahpura gidon dpmiryollan yaya yayılması mümkündur. Pek yakında iranın vapur vapur petnın birlestiği yerdedir. Peki bundan bdyle ne olacak? rol satması ve bu ticareti kimseOlacağı şu: Artık Iran meşhur nin menetmeğe çalışamaması pek kumpanya müdahale edemeden âlâ kabildir. harice petrol satabilecektır. Evet, Avrupa, Amerikadan satabilecektir. Çünk« petrol Abadaha az kömür alacak dandan yüklense dahi İran bunun Kum malı olduğunu iddia eAvrupada komür meselesi bir debilir. kaç aydır eski şekl ni kaybetmisYeni kaynak şiroenrlifer piizer tir. Kakat eksperler, gazet nazik gâhmdan uzak bir yerde bulun olan bu mesel°nin bır dereceye saydı, hükumetin petrolu satması kadir hallinin bazı sanayi »ubeiçin bir boru şebekesi kurması lennin duraklamasından ıleri gelveya burasile bır taşıt sıstemi te ıd<4 ni söylemekte ve bundan sıs etmesi lâzım gelirdi. Vîıkıa mc onun gorünmemektec.irler. Avrupada kömür meselesi 1945 kumpanya iki çcıd netrolvı rynd etmek ıçın tahlıl edılmesıni ıste denberi hâd bir şekilde mevcudi Abadandaki petrol ta«.fıj ehanesinden bir görünüş yetini göstermiştir. Medenî memİeketlerin gelişmesi için elzem olan bu maddeden evvelce Avrupada mebzulen vardı. Bütün dava, bunu yerden çıkarmak ve ıhtiyac nısbetinde her tarafa dağıtmaktı. Fakat bazı madenlerdeki istihsal azalması, malzeme ve makinenin yenileşme müşkülâtı Avrupa kömür istihsal seviyesini düşürmüştür. Hem o derece düşmüştür ki, Avrupa hâlâ ihtiyacı olan kömürü temin etmek için Amerikanın yardımına bel bağlamak mecburiyetindedir. 195l senesinde Avrupa Amerikadan yedi yüz milyon dolarlık kömür getirtrnek zorunda kalmıştır. Bununla beraber vaziyette saIâh göze çarpmaktadır. Yavaş yavaş kömür memleketleri istihsallerini arttırmaktadırlar. Arük yalnız kendi ihtiyaclannı karşı lamakla kalmıyorlar, aynı zamanda ihracat yapmayı da düşünviyorlar. Artık Amerikadan 700 mil yon yerine yalnız 150 milyonluk kömür ithal edilecek. Bu hal intızamm yavaş yavaş Avrupaya yayıldığını göstermektedır. Meselâ Almanyanın harbden evvel olduğu gibi gene Avrupanm kömür ihrac eden başlıca memleketi olmak yolunda bulunduğu anlaşılıyor. Sene sonuna kadar Batı Almanyanm üç milyon ton kömür ihrac edeceği hesablanmak tadır. Böyle olmakla beraber hakikatte harbden evvelki durum henüz avdet etmiş. olmaktan uzaktır. Şim di Almanya ve İngiltereden sonra yeni bir kömür memleketi piyasaya çıkmıştır. Bu mem'eket Do§u Almanya kömür madenlenne konan Polonvadır. Polonya nu senenin son üç ayı zarfında iki milyon altı yüz bin ton kömür ihrac edebilecektir. Polonya kömürü Alman kömüründen biraz daha ucuz satılmaktadır. Halbuki Almanlar esasen İngihzlere bu sahada korkupc bir rekabet yapmaktadırlar. İngiliz kömürü de Amerika kömüründen ucuza saülıyor. Alman kömürünün evsafı yüksek olduğundan Polonya ve Amerika kbmürlerinden fazla revac bulmaktadır. Herşeye rağmen Blrleşmiş Milletler mütehassısları bu durumdan sevinc duymamaktadırlar. Onlara göre Avrupanın kömür istihsali harbden evvelki seviyeyi kat'iyyen bulmamıştır. Avrupanın kömür bakımından genişlemesi bazı sanayi kollarının duraklamasından ileri gelmektedır. Onun için bu mütehassıslar şimdiki genişliğin eski darlıktan beter olduğu kanaatindedirler. Bize kalan bu durumun daha da ağırlaşmaTnasım temenni ıtmektir. teblerde de bir çok sıyahınin dera görmekte olduğunu söylüyordu. Buna rağmen haber bir hayli garibdi, çünkü simdiye kadar Groton School'a herkes Bırleşık Amerıkanuı en muhafazakâr mektebi gözile bakıyordu. Esasen bu mektebe kurulmuş bulunduğu 68 senedenberi devam eden talebelerin listesine şöyle bır göz atmak söylediğimizi teyide kâfi gelir. Bu isımleri yegân yegân zöcretmek biraz uzun olur. Yalnız *çu kadarını söylemekle iktifa ede'im: Cumhur Başkanı Theodore Roosevelt, oğullan ve torunları hep bu mektebden yetışmiştır. Meşhur ban ker Pierpont Morgan ve memleketin gerek siyasi, gerek iktisadî ve malî hayatında muhım roller oynıyan bir çok şahsiyetler hep buradan çıkmıştır. Hususî bir havası olan Groton School, Amerikan çevrelerı için meşhur Harvard Üniversitesinin giriş kapısıdır. Bu Üniversiteden çıkanların en yüksek mevkileri üıraz ettıkleri ma'umdur. Groton School'da tedrisat çok ciadıdır ve mektebdeki hayat bir hayli sıkıdır. Orada dUiplin ve çalışma son derece ciddidir. Talebelerin odaları hakikatte birer hürre mahivetmHedir. Orada sıcak su nedir bılmmez, banyo dairelerı de gavet nahduddur. Zaten bunlara b?nyo daıresi demek bile doğru değil. Çünkü içlerinde yıkanmak için birer teneke lcğenden başka bir sey yok. Groton School'da iki yüzden fazla talebe bulunmaz. Her sene buradan otuz kırk kişi mezun olur ve yerlenne bır o kadar yeni talebe alınır. Akıib bir delikanlı Müdür John Crocker. gelecek sene bu mektebe girecek olan Amerikalı zenci hakkında tafsilât vermekten imtina etmektedir. Hakkı da yok değil. Çünkü senelerdenberi yerlesmiş bir an'aneyi bozacak olan bu çocuğun üstüne dikkati çekmek ve herkesin tecessüsünü celbetmek hiç de doğru olmaz. Yalnız muhakkak olan bir cihet var: İlk defa böyle bır mektebe •an'anesini bozduran zetncı delikanlı her halde gayet akıllı olacak. Sebebi de şu: Groton School'a girmek herkese nasıb değildir. Oraya kabul olunmak için çok sıkı v» müşkül imtihanlardan geçmek lâ« zrm. Bunlarda muvaffak olamıyanİar kim olursa olsun kabul edil< mezler. O. M. J
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear