Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
29 'ivuıınuz 1951 CUMHURİYET \ İstanbul Konahları: 3 1 Eski evlerimizi döşeme tarzları hakkında Yazan: Haluk Y. Şehsüvaroğlu eski evlerimizin iç bölümleri ra hatlık ve güzellik esaslanna göre zevkle hesablan mıştı. Iç süslemede tahta, mermer işçiliğine, çini, na kış ve altın yaldıza geniş bir yer veriliyordu. Türk evlerinde dikkati bilhassa çeken taraflar tavanlar, ocaklar, nişler, renk li camlarile alçı pencereler, havuzlar ve selsebillerdi. Odaların başlı ca eşyası da üzerleri çatmalarla, güzel kumaşlarla, ıpek hahlarla döşenmiş kerevetler, minder ler, küçük yer şilteleri teşkil ederdi. Nişlere, kavukluk lara çini, billur avani konulur, Edirnekârî çerçe veli aynalar ve yazı levhalan oda nm tezyinatını tamamlardı. Odalaruı ortasında pirinç, saray ve zen;in konaklarında gümüş göbekli mangallar dururdu. Dökme, pirinç veya gümüş ayakh şamdanlar da Türk odalarırun eşyalan arasındaydı. KJâsik Türk mefruşat tarzı Avrupa tesirile yavaş yavaş eski üslubundan aynlmaya başlamıştı. 18. asırda bazı istanbul saray ve konaklannda Türk eşyalarile beraber Avrupa koltuklarının da yer aldıklarını göriiyoruz. Sadnazam Nevşehirli Ibrahim Pa şanın sarayı, devrinin zevkle döşenmiş binalarından birisiydi. (Şarayın büyük odasında seraser sırmalı atlas yastıklı minderler ve yüzleri şal süzeniler vardı. Hasır odası tabir olunan iç divanhane ve arz odası Mehterhane tarafından Acem kaliçelerile suslenmlşti (1). (Ibrahim Paşanın oturduğu yerin arkasına elmaslarla işlenmış atlas bir yastık konulmuştu Onünde inci işlemeli, ipek örtü, sağında bir mücevher kâğıd kesesi, yakut ve zümrüdlerle parlayan bır divit vardı. Paşanın baş tarafına tesadüf edecek yere elmas işlemeli siyah kadife kese içinde En'amı Şerif asılmıştı. Pencerelerin arasına sırmalı ve incili keseler konulmuştu. Seccadeler kâmilen incili idi. Şaatler billur zarflar içinde duruyordu. Duvarlar aynalarla müzeyyendı Mmderlere konulan atlas yastıklara incı ve zumrudlerle guller ve turlü şekıller ışenmıştı.) (2). Halicdeki Baharıye sarayı mefruşatı da o devrin eşya zevki hakkında bir fıkir verecek ıhtışamda idi. (Padişahın oturduğu koşkun beyaz zemınli kadife yastıklar, tellı hataî koltuklar, som saçaklı çuha mak'adlar, pembe mınderler, çuha kapı perdelerı .kırmızı bezden puşıdelerle doşenmiştı. Havuz etrafındaki tahtta merre astarh telli doşeme yastıklar, pembe minderler, som saçaklı çuha mak'adlar, telli hataî koltuklar, kırmızı Diyarbakır bezı puşıdeler bulunuyordu ) (3) II. Mahmudun garblılaşma hare Kutublara giden bir keşif hejeti yolda Kutublardan birer buz dolabı gibi istifade edilirse insanlığm en büyük derdi hallolunacak Dunya üzerinde, bugüne kadar en az tetkik edilen yerlerden birisi, hiç şüphesiz kutublardır. Şayed günün birınde, bu mıntakalara, binlerce plotonium bombası atarak, bu buz çollerini yoketmek kabil olsaydı, burada, evvelâ, tek hücreli nebatlar nesvünema bulacak, tıpkı yüz mılyon sene evvel, dünyada havatın başlaması kabilinden, hayat emareleri görülecekti. Daha pratik cihetten düşünülecek olursa, kutublar, dünyanın en büyük buz dolabı olarak ele alınabilir Gerçekten, dünyamızın bu seneki buğday rekoltesi, muayyen bır kalınlık teşkil etmek üzere, buralara serpilecek olsaydı, bundan yuz sene sonra bile, onlardan refasetınden hiç bir şey kaybetmıyen ekmekler yapıhp yenebilirdı. Diğer taraftan, bugün kesilmekte olan kasabbk hayvanlaf da, 34 sonraki nesle gıda teşkil edebılırdi. Hem de bütün masraf, sadece etleri kutba nakil masrafı olmak şartile . Böylece, içtimnî ve ikt'sadî bir dava da ortadan ka'.kmış olurdu Bu dava nedir? Mesele dünyada istıhsal edilen gıda m^rldelerinin ınsanlara yetışmemesi, hif olmazsa muavyen seneler ıtâfı gelmemesıdir. Bunun sebebi nedıı? Her ne kadaı. «ölüm ve harbler olmasaydı. topraklar, çoğalan insan]arı besleyemiyecekti» şeklinde bir nazarıye mev; ud ıse de, bu ancak burrîan bir, bir buçuk asır evveli içm doğru bır gerçek okırak telâkki edilebilir İnsan oğlunun kaydettığı tarıhe bakılacak olursa, asırlar boyunca, münavebe ıle bol ve kıt mahsul idrak ettiği 7oze çarpar. Ancak, son yarım asır zarfında, küf ve böcek nüfuz etmiven silolar, geniş buzhaneler, sayesinde gıdaları muhafaza etmek, bolluk senesinden artanlan, kıtlık se:,esinde kullanmak imkânı temm edılmiştir Buna, gıdalan, soyundan tecrıd (dehidratize) ederek hıfzetmeği de ilâvede bir mahzur voktur. Ancak bütün bunlar bpdavaya oluyor değildir. Acaba bunun başka bir çaresi yck mudur 9 Şimal buz denizinden kutublara kadar olan yerlerde, sühunet hiç bir zaman sıfırın üstüne çıkmaz. Buna mukabil, sıfınn altında 60 dereceye kadar indiği variddir. Bu rnınt."' 0 1 ^ bnğrlivla'.a .'"7 olacak haşere, etleri kokutacak bakteri,ekrpklerı küflendirecek mantara rastiamak mümkün değiUır. Sadece de, nakil masrafına katlanarak, bun'in. senelerce bozulmadan saklamak mümkündür Ancak, bueunkü şartîar altında, nakil masrafı muazzam bir yekuna baliğ olmaktadır. Keyfivet ilk defa olarak, Amiral Byrd tarafından ciddî bir şekilde c ? alınmış, kendisi kutubların, dünva capında bir tröst tarafından idare edılmesini, ihtiyacdan fazla olan huVuoatın, burada muhafa ,ını teklif etmişti Halen, Arjantinin fazla buğdayı, Avustralyanm koyunu, Yeni Zelandanın tereyağı ve peyniri, pekâıâ bu mıntakada muhafaza edilebilir Cenub yarım küıesinin nüfusu gıttıkçe artmakta olr1 "•ındn Şimal Buz denizinin ve Groenland'ın buyük bir depo olarak kullanılması icab etmektedir. Şimal Buz denizinin, önümüzdeki yıllarda büyük savaşlara sahne olacağı tal™ın edilebilir. Halbuki, şimal kutbuna ancak oraH?k; >ıda depolarını ele geçırmek için hücum edılecektir. 1947 senesinde, Amerıkan donantnası tarafin'3"'an kutub seyahatinde, bir hayli tecrübeler yapılmış, kaptan Robert S c t t afından 35 senp pvvel bırakılmış •>lan kulübenin, bir kaç gün evvel insa edılmis kadar, yeni kalmış. olduğu gözden kaçmamıştı. Dahası var: Kulübenin eşyası, sardalya, etler, bisküiler, hiç bozulmamış, .>1sa olsa biraz lezzetlerinden kaybetmişlerdi. Daha o zaman ölmüş olan bir <uzak köpeği, 35 sene sonra, orada uyuyormuş intıbaını verdirecek kadar, taze şekilJe muhafaza edilebilmiştir. Hattâ, Scott'nun beraberinde götürdüğü bir Londra gazetesi bile, o gün intişar etmis sibi yeniliğHni muhafaza etmekte idi. Ne sararmıs. ne de solmustu. 1946 senesinde giden başka bir heyet de, buzlar altında 7 ve 14 sene gömülü kalmış iki kulübeyi tetkik etmişler, tereyağı ve reçelleri yedikleri zaman, bunların lezzetlerinden hiç bir şey kaybetmediklerini görmüşlerdir. Önümüzdeki yıllarda kutublarm büyük bir zahire ambarı olarak kullanılrrnsmdan evvel, soğuğun fizıkî, kımyevî ve fizyolojık tesırlerinin etraflı bir şekılde bılinmesi lâzım gelmektedir. Halbuki, bugüne kadar bu sahalarda, esaslı bir tetkik yapılmış değildir. Sadece, geçen on sene zaılında, düşük sühunetlere maruz bırakılan mikrobların senelerce, donmuş bir haîde kaldıkları, nihayet, cski şartlarrn iadesile tekrar hayata avdet ettikleri görülmüştü. Şayed önümüzdeki senelerde. nak liyat imkânlan bır hayli inkişaf ettirilmiş olursa, insanlarm sıhhatlerini idame ettırebilmeleri için de mükemmel bir yer bulu.ımuş olacaktır. Zira, kutub 'ıavasmda toz tanecikleri, gubar, mantar sporlan, ve bakteri pek az mıktarda gorüldüğü gıbi, en saf, en kuru, ve en zengin havada, burada mevcud bulunmaktadır. Kutubda hava, bol mi'Ltarda ültraviyole ışığıle, dezenfekte c 3 ilmiş olduğundan, veremliler için mükemmel sanatoryumlar kunılabiliyor. Bu mıntakalara giden heyetler mürettebat efradından hiç birinde nezle, grip müşahede edılmemiş, sadece, Amerikadan buraya uçarak gelen bir kaç kişınin beraberlerinde getirmiş olduklan mikroblar bir hafta suren grıpler tevlid etmişlerdir. Peki, buralarda yaşıyan insaıılar, hayvanlar, penguenler ölmüyorlar mı? Şüphesiz ölüyorlar. Fakat ölümlerin sebebi, mıkroblar değildir. Bunların neden öldüklerinı de kimse bılmıyor. Öyle zanneaıliyor ki, bu mahluklarda mikroblara karşı en ufak bir muafiyet bile mevcud değüdir. Binaenaleyh bu mıntakanm harıcine çıkar çıkmaz, mikrob almakta ve ölmektedırler. Kutub mıntakasında, ilk defa dünyaya gelmiş olan bir çocuk, tam mânasile mikrobsuz bir hayat sürecektir. Pek tabiî olarak bunun neticesinde, nezle, kabakulak, grip, ile ülfet peyda etmiyecek, ve fakat haricden gelmiş kımselerden mikrob alabilecek, bu takdirde hiç bır mukavemr^ı olmadığmdan derhal ölecektır. The White Continent'ten 18 inci asırda bir İstanbul konağımn içüıe bakı? keti ve bilhassa Tanzımatın ilânından sonra Avrupa eşyası Türk evlerinde büyuk bır rağbet gormeye başladı. Saraylarda gorülen yeni eşya modası, vukelâ yalı ve konaklarına da sirayet etmişti. Avrupadan eşya getirtilmesi ve sarayların bu eşyalarla döşenmesi işlerini Damad Ahmed Fethi Paşa uzerine almıştı. Yeni yapılan Dolmabahçe sarayını ve bazı köşkleri Fransız Sechan dekore etti. Sechan 17 ve 18. asırlaruı zevkıne gore saraylara bir takım mobleler getırttı. Bunlar ya tamır edılmış eski mobleler, yahud itina ile ve zevkle kopya edilmiş yeni eşyalardı. Bu suretle saraylara konulan konsollar, tuvaletler, komodlar hep Fransız ustalarının şaheserlerindendi (4). Eski evlerimizin süsleme tarzlarında da değişiklikler olmuştu. Çinili nakışlı oda duvarlan kâğıdla kaplanıyordu. Bu modanuı başladığı sıralarda Ceridei Havadis, istanbul halkına Avrupa işi duvar kâğıdlarının reklâmını şöyle yapmaktaydı. (Fransızkâri ve yeni resun olarak altın ve gümüş yaldızla dalh çiçekler nakşolunmuş tavan ve duvara yapıştırılan kâğıddan bu defa tekrar bir takım tuhaf ve nadide kâğıdlar Frengistandan Dersaadete gönderilmiştir.) (5). istanbul saray ve konaklarına artık türlü Avrupakârî ev eşyası giriyor, bunlar arasında üzerlerl (insan tasvirli) dolablara, masalara, paravanalara da rastlanıyordu. II. Mahmudun kızı Adıle Sultanın Validebağındaki sarayının büyük salonlarının bir kısmında (som yaldızlı pirinç donatunb ve üzeri insan resimli) müteaddid dolablar ve masalar bulunuyordu (6). Daha sonralan bazı konaklarda duvar üzerine yaptınlan yağh boya resimlerde de insan tasvirli sahneler görülüyordu Bilhassa 19. asrın nihayetine doğru bir çok salonlar portrelerle, fotograflarla susleniyordu. Artık evlerimizin tanziminde Türk üslubu silinmiş, bunun yerine Avrupa zevkı hâkım olmuştu. Erkân mınderlerı, sedırler, ka\Tikluklar, esri İstai'bullar, çeşmi bülbüller, Tophane ve Beykoz işi kâseler, tabaklar yavaş yavaş konaklardan, yalılardan kenar mahallelere, eski eşya satan pazarlara göç etmişti. (1) Raşid tarihi cild 5. (2) Ahmed Refik, Fatma Sultan. (3) Ahmed Refik, yemekler, melbusat, mefruşat, İkdam 1920. (4) Jouannin'in Tunjuie adlı eserı. (5) Ceridei Havadis, sene 1840. (6) Validebağı sarayının mefruşat defteri Topkapı sarayındadır. Neşredılen kısmı için bakmız Akşam gazetesi 17 eylul 1947. RESIM: İsmail Beyoğlunda. Kallavi sokağındaki «Maya» galerısinde, Ankara ressamldrırKİar Ismaıl A'.tınok, iki hafta surecek bır sergı açtı. İddıasız, guruitusuz bır sergi! Bu resımlerı okuyucuya daha ıyi tanıtabılmek gayretıle haddimiz olmıyarak bazı teferruata girmeğe mecbur kalıyoruz: 1 Teşhir edilen eserler manzara, portre, odaiçi gibi resimler. Bunların muhtelıf devirlerde yapıldığı, çalışma tarzı ve renklerinden sezilebiliyorsa da merhaleler arasında pek bariz fark göriilmüyor. Ressamın en kuvvetli tarafı deseni. Lâkin renkleri sildiğimiz takdirde kalan desen (siyahbeyaz) ve (ışıkgölge) tezadmdan mahrum olacak sanılıyor Çunkü bu tezadlar, renk!ere mtıkal ettirilmiş değildir. Ondaki desen başansı yalnız çizgide; nisbetlerle mesafelerin ayarlanmış olmasmda 2 Hfcım ve derinlik temini için ressam roliyefe baş\"urmuyor; yuvarlak kısımları modle etmiyor. Resmi bır satıh sanati olarak telâkkı eder görünüyor. Amma bu noktöda havlı mutereddir. Çünkü bir çok tablolarmda perspektif mükemmel; bazıları ise, bilhassa seyirciye nazaran, (bebeklerile uyuyan çocuklar) da olduğu gibi, tamamen n esafesiz Boylece o, ne tamamen Altınok tezymî kalıyor, ne de her mânasile plâsük oluyor. 3 Renk bakımından siyah ve grı çok hâkım. Muhtelıf imıızaclar aramakdansa birkaç boyaya sadık kalmış. Bilhassa siyahla Napoli sarısı bu aradadır. Umumiyetle turuncudan mahrum, grınin hâkim olduğu loş resimler elde fcdilmiş. Canlı renklerle renk tezadları yok. Bu hal resimlere biraz hisli biraz dn sisli bir ifade kazarMırıyor. 4 Kompozisyon bakımından ilk goze çarpan şey, her tabloda pek açık bir rengin hâkim oluşu ve bu aydınlık noktanın merkeze daima pek yakın bulunuşudur. Ressam bu hususta övle sebatkâr ki, .10 kasım» taVlosunda, Atatürkün cenazesile bu civcivli sarı lekenin bir mana tezadı taşımasma dahi razı olmuş' Esasen, yalnız bu nokta bile, resimler arasında müşterek bir bağ teşkil ediyor ve hemen ressamını tanıtıyor. Kuçük ve orta boyda eserler teşhir eden İsmail Altınok için, netice olarak şunu da ilâve edebiliriz: Res sam, şahsl tecrübelerinden ziyade öğrenilmış kaidelerin tesirindedir. Pizce, suratle istiklâlini ilân etmesi orun değerini bir kat daha arttıracaktır. GÜVEMU Adana vapurunda bir kaçakçılık hâdisesi Dün Iskenderıye seferinden donen Adana vapurunda bir kaçakçılık vak'ası olmuştur.. Hâdise şu şekilde cereyan etmtştir Adana, rıhtıma yanaştıktan sonra. bır grup yolcunun, geml doktoru tle salon dışında goruştuklerı ve bu yolculardan btrinin bavulunu doktorun bir hamala \ererek dışarı çıkartmak lstedığı, muhafaza memurları tarafından gorulmuştar. Bavula derhal el konmuş ve açıldıkta, bavulun lçinde 11 şişe ve bır galon asıd asetık, 2 kllo sabun, bl' bornuz; 2 para çajıtası; bir ceket; bır pantalon ve bir şışe Yunan rakısı bulunmuştur Ayrıca yapılan tahkıkatta, bc ı nnzun Adana vapuru demirbaşma kavıdh ve bunun kullanılmak uzere cemı doktoruna verlldiği tesblt edilmıştır Tahkıkata devam edilmektedlr. Sular Idaresi müdurluğu. yeter mıktarda su alamadıklarını iddla edenlerın mahallelerıne mufettışler gondererek bunun sebebinı mcelemekte ve boruların kıfayetsızliği buna sebeb olu>orsa onlan değıştırmektedır. Nuruosmanıye ve Kasımpaşa semtlerımn su tazyıkı arttırılmıştır Susuzluktan şikâyet eden mahalleler İthal edilccek kinıyevî maddeler Ilâc lthalı mevzuunda kendıslle noruşen bir arkadaşımızA Eczacılar Cemiyeti Relsi su ızahatta bulunmuştur « Tıcaret Bakanlığı Turkıye Eczacılar Cemıyetlnden yerlı ilâc âmıllerının senelik kimyevî madde lhtıyacını sormuştur Cemıyetın ilâc âmıllerlle yaptığı tc^îlantıda memleketımızin An rıkadan getırılmesıne ıhüyacı olan kım. >evi madde mlktarının 400.000 dolarlık olduğu tesbıt edllerek Bakanlığa bildlrllmıştir. Tıcaret Bakanlığının, İthal edılecek Türkiyede nüfus başına yenilen mıktarı ve kontenjanını da sormas üzerlne cemıyet kendini bu hususta Ra et nisbeti düşük lâhlyetlı gormedığını bıldlrerek. cevfibın Snğlık Bakanlığının uzmanları vası verllmesinl Sağlık ve Sosyal Yardım tasıle yaptırdığı bır tetkıke gore. ha Bakanlığmdan rıca etmlştır » len memleketımızde etınden ıstıfade Eczacı'ar Cemtyetı Başkanı eczineleedılebılecek 50 mılyon hayvan mevcud rin tahdıdının kaldırılması mev7uunda dur Senede yabancı memleketlere şunları ılave etmiştlr 200.000 kadar hayvan satılmaktadır « Eczanelerin kuruluş ve açtlmasıBır yıl ıçınde memleke'ımlzde 3 5 nı tayın eden 964 No h kanun halen mılyon hay\an kesılmektedır Bu va Bakanlıkta durmaktadır BakanlıV bu zıyete gore senede memleketımızde kanun uzer'nde tadılâtın şımdılık zayaşayan beher vatandaşa 3,5 kılo et msnsız bulduğunda'i henıız bır değıçikduşmektedır Bu mıktar .ınsan saglıgı lık yapılmamıştır Bu clhetle eczanelerın vazıyetl bugun ıçm aynıdır • > için yeter gorulmemektedır I Memleketimizde bir asit nitrik fabrikası kurulacak Haber aldığımıza gore. makme ve kimya endüstrisi kurumu, uzun zamandanborı memleketunızde bir asld nıtrık fabrikası kurmağa çalışmaktadır Bir taraftan Müli Savunma işlerinde, diğer taraftan ziraatçilerimizin muhtac bulundukları azotlu ve amonyaklı gubrelerın lmahne yarayacak olan bu fabrıkanın kurulması hususunda bir Alman muessesesıle bugunlerd* anlaşmaya varılacağı umulmaktadır. Fabrıka, mılli bankalarımızdan baz» larının sermayesUe tesia edılecektir. Dünya siyasetinin kulislerindeki hâdiseler Ingiltere Kızıl Çin münasebatına merkezlik eden şehir Cenub denizlerinde görülen ada•iarm en güzellerınden birı muhak•kak ki HongKong'tur. Sarp dağ:ları güney Çin sahillerinden ancak •1500 metre kadar uzakta, dalgaların îortasmdan yükselerek mükemmel •bir limanı, güneşh plâjları ve koy•lan çevreîerler. Yaz akşamları tatjlı ve serin bir rüzgâr gunun sıcak•lığını dağıtır ve şehre cıvar }y•'.alarda ılık, istirahate elverişli bir •hava yaratır. Sayıları on bme var•mıyan İngilizler burada oturur. Ajşağıda, limanm etrafında iki milJyona yakın Çinli yaşar. Çıne gizli bır şekilde afyon sok•mak üzere İngılizler bu adaya 1839 ;da elkoyduklarındanberı burası •kendilerine muazzam servetler te•rain etmiştir. Geçen sene Çine, Koîre harbini hazırlamak ıçın ihtıyacî'an olan ham ve' mamu! maddeleri jsatmak suretile ticarette bir rekor îkırdılar. Bununla beraber bol mey:va veren bu ticaret tehdid altında•dır. Çin komünistleri, daha doğru•su bütün Çinliler HongKong'u İn:şilterenin elinden almağa azmetjniş görünüyorlar. Bu fıkir memZeketin şuurunda yer etmiştir. ÇinIlıler için HongKong ilk afyon •harbinin patlak verdıği 1839 do.ıberi îeski medeniyetlerinin maıuz kaldı:ğı izzetinefis yaralarınuı bir semîbolüdür. I İngiliz'erin hâkımiyeti altında : nkişaf ettıpındenberı HongKong îdaima bir çıbanbaşı olarak kalmıştır. 18 inci asırda HangHi ve KienLong isimlı ımparatorlarm devrınde Çin kültür sahasında en yüksek mertebeye varmış bulunuyordu. Avrupada ve bilhassa İngilterede Çin sannt eserleri revacda idi. Çin yağh boyalan, eşyası, porseleni, ipeği ve çayı kapışılıyordu Napolyon'a karşı yaptığı harbden sonra İngiltere denizler hâkimiyetini eline geçirmiş ve sanayı inkılâbının lideri olmuştu Pek fazla satacak mala sahib olduğundan yeni yeni pazarlar bulmak suretile refahını arttırmanın çarelerini a n yordu. Çin de kendi kabuğuna çekilmiş yaşıyordu. Hiç bir memlekete sefir göndermiyordu. Ticaret yapmağa bile ihtiyac duymadığından Canton'dan maada bütün limanlarını kapatm ff;. Burada da yabancılann girebildıklen saha gayet dardı. Bundan başka muamelelerıni Çin hükumeti taraiından tayin edilen küçük bir tüccar grupu vasıtasile görebiliyordu. ingilizler mallannı zorlukla satabıldiklerinden her sene ticarî muvazeneyi temin maksadile Çine muazzam miktarda gümüş veriyorlardı. Gümüşü Hindistan kumpanyası vasıtasile bu ülkeden getirtiyorlardı. Kumpanya Hındistanda edilen afyona da sahibdi. #istihsal Canton kanalile yapılan ticaret onun vasıtasile oluyordu. Ortada halledilecek bir dava vardı: Çinle ticarî muvazeneyi tersine döndürKraliçesi Victoria'ya bir mektub yazarak Hindıstanda afyon ziraatinın menedilmesini istedi. Fakat İngiliz parlamentosu bu fikırde değüdi. O tarihte Palmerston Dış İşleri Bakanı idi. 20.000 sandık afyonun imhası bu malm fiatını o derece yükseltmışti ki Çine afyon sokmak için çeteler kurulmustu. Elliot bu ticaretın güzel bır şey olmadığını kabul etmekle beraber Ingiltereden kendısini desteklemesini ısrarla rica ediyordu. Ağustosun 20 sinde Elliot, İngiliz kolonisıni HongKoılg'taki gemilere nakletti. Lin buna bır mukabele olmak üzere gemileıe yiyecek ve su verilmesini meneylediğinden Elliot eylulün beşinde Çin kayıklarına karsı ateş açmak suretile ilk afyon harbini ilân etmiş oldu. O sırada Palmerston Hindistan hükumetine gızlice verdiği bir emirle Canton'a 16 harb gemisi ile 4000 asker göndermesinı istedi. Maksad Canton'la Yangtse ve San Nehir mansablarını abluka etmekti. Bu haber İngiltereye vasıl olduğu zaman Palmerston meseienin parlamentoda görüşülmesının önüne geçemedi. Bir çok mebus ve bu arada Gladstone hükumete çattılar, fakat Avam Kamarası 9 rey üstünlükle harb ilânını tasvib etti Çınhler İngilizlerle başa çıkamadılar. 1842 senesinin 29 ağustosunda imzaladıkları bır muahede ile HongKong'u İngiltereye terkettiŞ ler. Bundan başka bir çok limanıj İngilterenin ticaretine açtılar ve£ tahrib edilen 20.000 sandık afyonun: bedelini ödemeyi taahhüd ettiler. ; İngilizler artık Çine istediklerij kadar afyon sokabilecek durumda;! idiler. 1850 senesinde Çıne kaçakîolarak 50.000 sandık afyon girdi. \ Çinde çıkan isyandan istıfade e5 den İngilizler 1856 da bir harb dahağ açtılar. 1860 da imzalanan sulh m u a ; hedesile İngilizler artık afyon t i ; caretine resmî bir mahiyet vermeğe S muvaffak oldular. Bunaan başka £ Kowlon yanmadasmda da bazı yer î. ler elde ettiler. E1 HongKong'ta artık afyon ticaS reti yoktur ama bu limanda AllaŞ hın günü gayrinizamî bır şeyler olur. Bu şehir Mao'dan korktuğu î için ona hizmet etmeyi menfaat; lerme elverışh bulmuştur. Bankerler» ve tüccarlar boylelikle komünist; Çinm buraya el atmamakta daha; çok istif ade goreceğı kanaatindeŞ dirler. Bunlardan bır kısmı milliŞ yetçı Çınlileri desteklemek istediî ler, fakat ötekiler ağır basarak İ n j giltereye kendi görüşlerini kabul et£ tırmeğe muvaffak oldular. Bunun üzerınedır ki. İngiltere hükumeti, komünist Çin hükume tini tanıdı ve HongKong Çin k < münist liderine para mukabılindı her türlü malzeme, hattâ harbî malzemesi bile satmağa başladı. HongKong limanının görünüşü mek için ne yapılabilirdı? İngilizler bu meseleyi halletmekte gecikmediler: Çine afyon satmakla bu iş halledilebilirdi. Holandahlar afyon iptilâsuıı 1650 senesine doğru Formoza'ya yaymıs lardı. Bu iptilâ bilâhare bütün kıtayı sarmıştı. 1800 senesine cjğru imparatorun bir emrile Çmde afyon istihsali menedildi. Hindistan kumpanyası Çine yaptığı doğrudan doğruya sevkiyaü kesti ama bu sevkiyat bu sefer kaçakçüar vasıtasile yapıldı. depo getırerek afyonu buraya boşalttılar. Bu iş için beheri yirmi toplu seri yelkenliler kullanıyorlardı. Bu depolarda afyon sandıklardan çıkanlarak küçük torbalara yerleştiriliyor ve böylece Çine sokuluyordu. Gümrük memur lan bu işe göz yumuyorlardı. 1800 senesinde Çine 2000 sandık afyon sokulurken 1836 senesinde 26000 sandık kaçırılmağa başlandı. Bunun üzerine ticaret muvazenesi tersine döndü. Afyona o kadar para İngilizler LinTin isimli küçük gidiyordu ki fiatlar altüst oldu. Çın bir ada civanna üç büyük sabih imparatoru, halkın sıhhî durumunu ve memleketin iktisadî vaziyetmi gözönünde tutarak Canton'a rüşvet yemesine imkân olmıyan LanTseHsu isminde bir komıser gönderdı. 1839 senesi martmda Lin, İngilizlerden üç gün zarfında ellerindeki afyonları hükumete teslim etmelerini istedi. İngiliz bahriyesinden kaptan Elliot, ticaret gemilerine HongKong'a çekilmelerini emretti fakat Lin burayı abluka altına aldığından Elliot başeğmeğe mecbur oldu ve Lin'e 20.000 sandık afyon teslim ettı. Lin, bunun üzerine İngiltere İ