26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURTYET 9 Aralık 1951 BOŞ HOŞ VAKTINİZI GEÇİRMEK İÇİN HIKAYE "azn : Alexa. ler Çevirsn : Vahnet Giı' hin Eğlenceli Bir Coğrafya Oyunu ZİYAFET raber karariaştırdılar. Bir Put Devrildi: 2 Rusyada gördüklerim Arthur Köst'er'in hikâyesi II O tarihte 1932 ocağ: Almanvada komünist partisi henaz meşru idi. Schneller gibi mebuslarının Reichstag'da yerleri vardı, gazeteleri de her gün halkı açıkça grev, ve isyana teşvik ederd'. Fakat, dığer taraftan, parti eizli faahvete geçmek üzere hazırl'Kİara baslamıçtı. Esasen, fsaliyeti umumiyet itibarile gizli ve sınsi bir mahiyett? idi. Lâkm, parti resmpn lâğ\Ted''H:kten scnra komünistler tamarr'le gızlî olarak calışacaklardı. Onun için, teşküâtı şimdi bu şekilde yeniden kurmaya başlam:?lardı. Verılen karara göre, oarti, Hitler'in iktıc'ara geçmesine karşı silâhh bir mukavemet göstermek niyetinde değildi. Yahıız, nazılerin siyasetıni ak m bırakmak için muh telif yollardan calışılacaktı. *** adamı olarak göstereb!lir1°di. Rusjada bir sene kaF'm. Bunun yarısı gezm°kle, yarısı da Moskcvi ve Harkov'da k=larak kıt^bımı yaz makla geçti. Nihayet kitab Harkov'da almanca olarak basldı. Fakat, vadedılmesine rağmen, rusça gürcüce ve ermenice tercü'~ıeleri bugune kadar basılmış değıldir. Rusyadakı sevahat TI esnasın^a Volea kıyılarınd^n Eı°an'tan hududlarına kadar dola; 'm. DEtıa doğrusu, dolaştırıldım Z'ra, gayat iyi rusça konuşmama rağrp:n, a r cak memurlarla terr.s er'ebilıvor ve b r yerden bir \eıe onlarm delâletile gidebıliyordum. Çünkü halk yabancı ile konusmaktın vebalidan kaçar gibi kaçıyorlardı. Lokanta ve istasyonlarda kendilerine hitab ettiğım kimseler bana, «Pravda» dan ezberledıkleri basmakalıb cümlelerle cevab veriyorlardı. Bu benim tuhafıma gıdıyordu, fakat hâlâ inanmış olduğum 'çin, bunu 1932 yazındi, nihayet vize ala güzel bir inzıbat örneği olarak karak, Rusvaya hareket ettım. O za bul ediyordum! man Hitler henüz iktıdara gelmemişti ve ben'm hareketımden anUkraynadaki 19321933 kıtlığına cak altı ay sonra naziler hükumeti yakından şahid oldum. istasyonele geçırdıler. larda, üzeı lerindeki elbiseler pa« Rusyaya «milletlerarası ihtilâlci çavraya ddnmuş, kadm, erkek, muharrirler te<=kilâtı» nuı davetlisi çoluk çocuk, ahali dileniyordu. Kaolarak gidiyo'dum. Komintern mer duılar, kavanozlardan fırlamış cekez komitesi bana bır tavsiye mek ninleri andıran çocuklarını vagontubu vermişti ve bunda beni «Al ların pencerelerine uzatarak ekmek manyanm ihtilâlcı muharrirlerinin istiyorlardı. bir mümessıli» olarak takdim edi Bir gün de Harkov'da kaldığım yor, Rusyada bana her türlü kolay oteldeki hizmetçi kız, yatağımı dülığın gosterilmesini istiyor ve ora zeltirken, açlıktan düşüp bayıldı. daki intıbalarım üzerine oBir bur Otelin müdürü bunun sebebini şöy juva gozile Sovyetler Bırliği» isim le izah etti: li kitab yazacağımı bıldiriyordu. «Köyden yeni geldl ve teknik Böyle bir mektub Rusyada fer bir zorluk yüzünden henüz yiyecek man demekti ve sahibine sayısız im vesikası alamadı.» tiyazlar verırdi. Bu tavsiye mek0Teknik zorluğu» meşru bir matubu sayesinde istasyonlarda sıra zeret olarak kabul ettim. Fakat beklemeden bılet alıyor, lokantalarda yüksek rütbeli hükumet me bütün bu hüsnü niyetıme rağmen murlanna a\rılan yemeklerden yi hayretten kendimi alamıyordura. Sanayi şehirlerindeki sefalet ,acıyebiliyordum. nacak haldi. Bir odada iki, üç çift O tarihte hiç bir eserim çıkma bir arada yatıyor, yataklaruu çamıştı, ismim herkesin meçhulü idi. maşır iplerine çarşaf gerip aynlan Fakat, elde böyle bir tavsiye mek bölmelere seriyorlardı. Sokaklarda, tubu ile geldiğim için, beni yeni tramvay duraklannda, demiryolu bir Toletoy olarak karşılıyorlardı. istasyonlarında ahali birer canh Bunlan yapanlar, hükumetten e sefalet timsali olarak dolaşıyordu. mir almış kımselerdi ve eğer ak Çarşıda, pazarda bir kilo tereyağı sine emir alsalardı beni aynı şe bir işçinin bir aylık kazancına sakılde bırdenbire dünyanın en alçak ülıyordu. *** Rusyadan 1933 sonbaharmda ayrıldım. Inancım kökünden sarsümıştı. Buna rağmen, henüz şaşkınlık devresi içindeydim ve daha dört buçuk sene partide kaldım. 1938 baharına kadar süren bu devrede şaşırtıcı darbeler birbirinl t«kib etti. Bunlardan biri, 1934 te toplanan yedinci Komintern kongresi oldu. crSınıf mücadelesm, «Işçi sınıh dik tetörlüğü» filân gibi, eskiden dilden düşmiyen sözler şimdi sepeta atılmıştı. Komünistler kendilerinden artık «bolşevik» veya «komünist» diye bahsetmiyorlar, «faşist aleyhtarı» veya «demokrasi müdafıı» gibi tabirleri kullanıyorlardı. Çünkü Moskova, tuttuğu yeni siyaset üzerine, Komintem'e bu hususta talimat vermişti. Rusya Mılletler Cemiyetine girmiş, Fransa ve Çekoslovakya ile anlaşmalar imzalamıştı. 18 temmuz 1936 da îspanyada, Gencal Franco'nun hu' 'ımet darbesi üzerine, bir dahılî harb koptu. Bir çok komünistler gibi ben de «Cumhurvetçi ordu» safında haıb etmek uzere gönüllü yazıldım ve Lizbon yolıle Sevıllâ'ya gittim. Fakat orada pek az kalabildim. Franco'nun karargâhı Sevillâ'da idi. Beni kesfettiler. Bununla beraber, İspanyolların içmde bulunduklan kargaşa''kıan istifade ederek, Cebelitarığa kaçmağa muvaffak oldum. Altı ay sonra, «cumhuriyetçilerin» yanmda gazete muhabirliği ederken yakalandım. «Faşistler» in beni muhakkak idam edecekkrini düşünüyordum. Fakat tahminim doğru çıkmadı, sadece hapse attılar. Malagada ve Sevillâ'da dört ay mahbus yattım. Nihayet 1937 haziranında, Ingiliz hükumetinin tavassutu üzerine, serbest bıraktılar. 1938 baharındaydı. Paristeki < Mül teci Alman muhaırirleri Birliğiı» nde İspanyaya dair bir konferans verecektım. Konuşmaya başlarradan evvel, komünist partısinin b:r mümessili geldi, kcnferansın metnini görmek istediğıni soyledi. Kabul etmedım. Partile olan münasebatım o ar.c'a kesilmişti. Çv kü konferansıviia + komünistlerin hosuna ç .™'\trek üç mece'ıle vardı 1) «Hiç bir ceıeyan, parti veya ir~an h?tadan ESlim oldueunu iddia edemsz» 2) r «Dü'manı •v atışt;rm^sa çalı?m:ık, sızm'.e beraber aynı gaveye upfka yoldan gHen arkadaşı bu yolundan caydırmağa çalısmak kacar rrerasızdır » 3) Thomas Mann'ın bir sozü: «Zararlı bir hakıkat faydalı bır yalandan daha iyidir.» Konferansımda Rusyanın vjva komünist partısmin alevhme hıc^ir tenkid yoktu. Fakat, normal insanların gavet basit bulacaklan bu uç cumle, komun,stlere karşı bir harb ilânı demekti. Dedığim er>tı. Sozlerımi biııraiğim zaman komünist olnvanîar alkıslidıla'. komin stler ellerıni goğİK'e.ıne kavusturup hareketsız kakM?Bıi u gün sonra merkez komitesine bır mektub yazarak istifamı verdim. i *** : Kor>'in st part'= ne yedi sene hiz net e'tım Ykub Peygamber de Laban'ın kızı Raşel'i elde edet >!mek için onun koyunlarını yed: sene kıromıştı. Yedi sene dohınca, gehnı karanhkta çadınna gotürmüş, fakat ertesi sab^h kalkınca aşkını güzel Raşel'e dril, çırkin Lea'ya harcadığmı ^oımuştü GELECEK YAZI: Iqnazio Sılonenin hikâyesi. Haritada bir noktayı gosteren bu adatnın kendisi de harıtadan Ibarettır. Dikkatle bakın: Bu vücudü teşkıl eden bütün parçalar dunya haritasjndan alınmıştır. Bunlarm şekillerine göre hangi toprak parça lan oldvğunu söyliyebilir misiniz? Zilıin Sporları 1 Bır vapurda 660 yolcu vs»ı. Bunlardan ikinci mevkidekiler, birinci mevkidekilerin iki mislidir. Uçüncü mevkidekiler de diğer iki mevkidekilerden 180 kişi fazladır. Bu hesaba göre, her mevkide kaç yolcu var? 2 Saatte 63 kilometre hızla giden bir motosıklet, kendisinden dort saat önce yola çıkan ve saatte 27 kilometre hızla giden bir motosikletı takıbe çıkıyor. Acaba ne kadar zaman sonra yetışecektir? 3 Bir ailede her kızın kaç tane MUVAFFAKIYET kız kardeşı varsa bır o ^adar erkek Bir Amerıkan otomobil lâstigi kardeşı var; her oğlanın da kız 5 İhtiyatsız bir adam gevezenin fabrıkası, mallarını satacak çalışkan kardeşlerınin sayısı erkek kardeş birine, kimseye söylemiyeceğine dabır gene arıyordu. İki kişi müracaat lerının ıki mıslı. Bu ailede kaç kız, ir söz verdirdikten sonra, mühim bir etti. Biri, tecrübe olarak dolaştığı kac erkek evlâd var? sırnnı tevdi ediyor. Fakat geveze, bir gün zarfında bir otomobil sai Iki şofor, buyuk bir V8rıl|| a an hibine dört tekerlek sattı. Dığeri de e r t e s i a r k a d a ş iç.nde 24 litre benzin alıyorlar. Her latıyor. Ertesi gün onlann ı nda her bir tek tekerlek satmağa muvaffak b'rı bunB müsavi miktarda taksim oimuştu. Fabrıkatör bir tek tekeretmsk istiyorlar. Fakat yanlarjıda biri iki kişiye soylüyorlar. Bu su lek satanı tercih etti. biri 13, biri 11, dığeri 5 litre bon retle sırn öğrenen herkes ertesi gün zın alan üç kab var. Bu kablan ıki kişiye söyliyecek olursa on gün Zira bu gene tekerleği çember kullanmak şartile, 12 litre benzıni içinde sırn bilenlerin sayısı kaç diye bir çocuğa satmıştı! YENİ BAŞTAN.. nasıl ölçeceklerdir? olur? Patron daktılosuna haber verdi: Bugünden itibaren vazifenize Meselelerin halledilmiş şekıllerı gazetemizin son verihruştir, Ayten Hanım. Ya4 üncü sahifesindedir nn lçin sizden bir randevu isteyebilir miyim? şey tedarik ederız.» istıkbal içm «buyuk umıdîsr» ve sa banyoda sıcak su da var.» vırla: «Hesab,» dedi. Carl: «Öyleyse mesele yok,» Bu fikri Carl da beğenmişti: ren b<r çıfti idi. Fakat bu buyuk Garson şaşırmışü: dedi. «Soğuk havalarda sen hiç «İyi düşündün,» dedi. ümidler ekseriya uzun vadeli bir «Hesab mı?» diye sordu. Hakikaten, otelin âdetiydi: Lobono gıbidir, bugun içın pek fazla sokağa çıkmazsın, yiyeceği Den kantadan bir tabak bir şey Dile «Hesabınız yok, efendım.» bir kıymet taşımaz. Dorothy ile getiririm.» New York gibi büyük bir şehlr getirtseniz tepsiye çatahndan kaŞimdi de Carl şaşırmıştı: Carl'ın da. bir cok sstntkârlar «Hesabımız yok mu? O ia gibi, işsiz kaldık'.arı olurdu. Bu de böyle mi yaşıyacaklardı? Fa şığına, tuzundan biberine kadar, bunaltıcı, bıktırıcı ve şevk kıncı kat, ne yaparsınız. Mecburiyet. bir sofrada ne lâzunsa hepsini ne demek?» Garson izahat vermek lüzu:;ıufasılp'ar da yapılarak ıkı şey var Zaten bu çok surecek değildi ki. çifter çifter koyardı. Meselâ bir tabak çorba isteseniz önünüze, nu duymuştu. Gülümsiyerek cedı: Ya anneierımn, babalannın ] çorba bir kişilik olmakla beraber, vab verdi: yanır.a dönecekler ve sanata veda beş kişiye yetişecek kadar çatal, edecek'.erdi, yahud da sonuna ka «Bu akşam, malum ya, vılbıçak, tabak, peçete vesaire gelir başı. Otelimızde âdettır, \ubaşı dar azım ve sebatı elden bırakdi. mıyacaklar ve hi;; olmazsa isimlegece!eri müşterılerımız muessese rini unufturmamak üzere, AlgonCarl aşağıya telefon etti ve: nanuna yerler, içerler.» qu>n otelindeki oda'arında mah«Bize bir çorba,» dedi. Sükut. rumiyet ıcınde yaşamağa devam Garson devam etti: «Yalnız bir çorba mı?» edeceklerdi. «Evet, bir tabak çorba.» «Bu akşam çorbadan başka Onlar bu ıkincisıni tercih etti cBaşka bır şey?» hiç bir şey ısmarlarruyan bir sizi ler. Öyle ya, bir akşam otelin a tBaşka bir şey istemez.» gordum. Herhalde perhizdesıniz ssnsorunde veya gazınosunda meş Bu siparışi alarak harekete ge diye düşundum.» hur bir rejisörle tıyatro müdürüGene sukut. çen garson herhalde içinden naynün gozüne çarpmaları ıhtimali ret ediyordu ama, gene de otelin «Yeni yılınızı tebrik ederim, yok muydu? O zaman rejisör müâdetini bozmadı, sofra levazımatı efendım.» düre, yahud müdur rejisöre: bakunmdan eksiksiz bir tepsi düz «Bak Dorothy Dickson'la Carl I Yakında meşhur olacaklar ve .. dü. Hyson burada. Gelecek piyeste Carl, suratı asık bir halde: «Ne O bunları masanın üzerine di | şunlara bir rol versek nasıl ozerken Dorthy ile Carl, bir kö I lur?» dıyebilirdi. Bu ümidler bir zaman başlıyoruz?» diye sordu. Dorothy tereddüdsüz: aYarın şede gayet lâkayd bir tavırla jsyıl sona erıp yeni bir yıl başlamak hud öyle göründüklerini zanneüzereyken daha kuvvetlenir. O dan tezi yok,» dedi. derek oturmuşlardı. Fakat yan cYann akşam yılbaşı.» yılbaşına doğru bır akşam Dogözle de garsona bakmaktan ken «Olsun. Ne çıkar!» rothy ile Carl, odalanna cıktılar, Karar veribnişti. Ertesi akşam, dilerini aîamıyorlardı. ceblerindekı, çantalanndaki paralan avuclarına döküp saydiiar karanlık bastıktan sonra, Carl yuGarson, meslek vakarını hiç boz kan çıkarken, arkasındaki şık pal madan, hürmetle eğilip odadan ve şu karara vardılar: tosunun altında, kâğıda sanlı bir çıktıktan sonra, ikisi bir anda aEğer bu buçuk ay daha bu osomun ekmekle bır kangal sucuk yağa fırladılar. Ekmekle sucuğu telde kalmak ıstıyorlarsa, yemekgetiriyordu. sakladıkları yerden çıkardılar, t ı r lerini otelin lokantasında yemekFakat kâğıd açılıp da ekmekle çorbanın hatın için gelen bıçak Dorothy üe Carl birbırlerıne baten vaz geçmeleri lâzımdı. Eğer muhakkak bır şey yemek icao e sucuk odadaki boş masamn üzfri larla dildıler, çorbayı taksim ct kakalmışlardı. Kendilerine gelıp, diyorsa, köşebaşındakı mezecıden ne konulunca işin fecaatini daha tiler ve kendilerine güzel bir yıl gayet kısık bir sesle: «Teşekkur ufaktefek bir şey ler alıp geliıler, iyi anladılar: Ne bıeakları vardı, başı zıyafeti çektiler. ederiz» dedıkleri zaman garson, yukan çıkarken, kimse görmesin ne çatalları, ne peçeteleri, ne de Sofradan kalktıktan sonra Do elınde tepsi, odadan çıkıyordu. diye mantolannın, paltolannm sl tabaklan. Masanın başına geçip rothy sırlanru faş>edebilecek suDışarıda çanlar çalmağa bajiatuıda saklarlar ve odaya gir'nce oturduklan zaman ikisinin de ü cuk artıklarmı ortadan yoketrne mıjtı. Bir müddet daha bakıştıiar. sofralarını kurup kannlarını do zerine bir hüzün çoktü. ğe çahşırken Carl da çorbumn Sonra dudaklanndaki gülümseme yururlardı. O zaman Dorothy'nin aklına parası olan elli santimi hazırladı. bir sabun köpüğü gibi büyüdü ve Bu fevkalâde günde garsona ve bir kahkaha şeklinde patladı. Tabiî, daha başka masrailan da dâhiyane bir fikir geldi. «Lokantadan bir tabak bir rebilecekleri azamî bahşışi de be Birbirlerinin kucağına atıldılar. olacaktı. Meselâ, çamaşır meselesi. zamarlar Dorothy: getirtsek.» O r=rl HysonDorothy Di^kFonla Idedi. «Bıraz «Onu ben hallederun » J şey Yann çatal,dedi. «Bu akşam kaldırırkengelip ziyafet sofrasmı sabun alırız. Nasıl ol hk. bıçak gibi bir ıki Garson Carl Wv,nn « w hayatınm sahne v,,^,™,, Carl, azameth bir ta S VK \ TEHLIKE Doktor adamı teskine çalışıyordu: Merak etmeyın, kannızuı rahatsızlığı bir şey değil. Naturası çok sağlam. Yüz yaşına kadar yaşayabilır. Adam hayretle haykırdı: Demeyın! Peki, o zamana kadar ben nasıl yaşayabileceğim! İHTISAS Çocuk, hesab vazıfesini halledememişti, babasına sormak istedi: Baba, bır adam yüz lira >:azanır, yüz elli lıra harcarsa . Babası çocuğun sözünü kesti: Ssn bunu annene sor, yavrum. Bu gibi meseleleri o benden daha iyi bilir. >IESELE Aytenle Gülten Nurtenden bahsediyorlardı: Kızın iki delikanlı ile başı belâda. Ya! Demek hangisile evlenece&inp dair bir türlü karar veremiyorî riayır, öylesi değil. Delikanhların ikisi de onu almak istemiyorlar. Kauuı Kalbin hakikaten pek hızlı atıjor, sevgıüm. Beni sevdiğine nihayet inandım.. KOCAM 6ITTIKÇE BENOEN UZA^AŞIYOR... BIRVA6 TULUMUNA DÖNDÜN CEVAB istanbul Hemşehrıler Cemiyeti azasmdan biri, yolda yere tüküren bir adama çıkıştı: Sen Istanbula yeni geldın galiba, hemşeri! Sokağa tukürmek yasaktır! Adam güldü: Istanbula sen yeni gelmişsin şalıba, arkadaş' Sen hiç yere tükurenden bu şehude ceza alındığını gordün mu? SON ÇABE Kadın, kocasınm çektirip büiyulttağu ve çerçevelenıp duvara t ğ fotografına baktı. Bır çığlık astığı f attı: Ayol. caketınin ıkı duğmesi eksık! Bu kıyafetle .. Adam derhal atıldı: Hele şukür! Ben de bunu aöresin diye çektirdım ya zaten bu fotografı. Nl REJIMI EDINİZ BO50URMAMANI2I HAJSATAVSİYE BCN LAVABOMDA DAİMA PURO) KULLANIRIM ÇÜNKU PURO CİLT İÇİN HUSUSİ BİR FORJl MÜLLE İMAL E D İ l M İ Ş T İ R ' BA7AN LEYLA ...BEN EN A7 GUNDE 3 0 DEFA ELLERİMİ YIKARIM... BUNA RAĞMEN CİL DIM VUMUŞAK VETA1E PURO BAMBAŞKA BİR 5ABUNDUR.h1 AMAN BAYAN ELLERİNI KADAR İHMAL ETMİŞSİNİI.. RONUN FAYDASI U DERSINIZ GÜZEL DAŞLARIM AYNİ ŞE Yİ SOYLÜyOR PURO 8ENDETECRÜ EDECEĞİM... Müstakbel kaynana Bir kadın bciyle geçti! LEVLA SENIN EUERIN NE KADAR Y U M U ŞAKLAŞTI... SEN DE ÖİR 0E6İSİKLİK VAR.. XI SABUNA 6A ARSAN Nİ ANLARS1N ¥AZISIZ HIKAYE: Giderayak
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear