28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
t Arahk 1M1 CUMHURtYET İstanbul \ ercanda Ali Paşa konağı Yazan: Halâk Y. Şehsüvaroğla ean sarayını rermedfklerine görej Fmdıkh sarayının kendısine devri: nin uygun olacağını ileri lürmüştü.: II nci Abdfilhamid de bu müraca: ati kabul ederek Fındıklıdaki buj günkü Edebiyat Fakültesl olan bij nayı Saliha Sultana vermijti (4).j Mercandaki Ali Pafa konağı birj müddet de Mercan idadlsi olmuştu.: Daha sonra bina Harbiye Nezaref tine devredilmiş ve buraya Erkânıj Harbiye Dairesi yerleştirilmişti. j Bu terihî ve fuzel bina büyuk: Lâleli, Aksaray yangını günü yanj nu| v« iakeleti uzun seneler yıkıli mıyarak muhafaz» edilmlsti. j Yangmdan lonra binanın ax bir: masrafla yeniden ihyaaı düjunul: müşM de bu if* bir türlü muvafj fakıyet elvermemi»ti. Halk araaıaj da bina (yanık aaray) dıye azulırdı.İ lırdı. : Konaklart: Kadınlar artık boyanmıyacaklar! Beş sene sonra kadınlar artık hiç Yannki kadınlann boyanma iptiboyanmıyacaklar, dersek, inanır lâsından kurtulacaklannı da bu mısıruz? kaideye dayanarak söyliyebiliriz. Kadının, eline gümüşten yapd Zira, kadınlar artık boyanmanın mış ilk aynayı geçirip hattâ ondan masrafmdan değilse bile rahmedaha evvel durgun sulara bakarak, tinden, kulfetınden bıkmışlardır. yüzünü gordüğü gündenberi, yüKadınlann boyanmalan bahsind* zune olduğundan başka türlü bir ilk tinkılâb» bundan yirmi beş, otakım çekiller vermeğe çahşüğı tux lene evvel yapılmışür ve bu, malumdur. Efsaneye göre, kocası gene bir kadının eseridir. Florence nın Behirden getirdiği aynaya ba Graham adında Kanadalı bir k?dın, kıoca, onun bir başka kadın oldu o zamana kadar kadın tuvaletine ğuna hükmeden ve bundan dolayı boyanın hâkim olduğunu ve nukocasına çıkışan kadın, sonra bu Inun da bir maske vazifesi gördünun kendi atasviri* olduğunu öğ ğünü düşünmüştür: Kadınlar eîuen renince şaşırmış: tBen bu kadar giden güzelliklerinin yerine blr güzel miyim?» diye haykırmış. Fa maske örtünüyorlardı. Bu yanlışö. kat sonralan co kadar güzel» ol Kadınlan güzelliklerini kaybefjkmayı bile kâfi görmemiş, aynayı ten sonra maske takmağa değil, gükarşısma alıp yüzünü aklınca zelliklerini muhafazaya sevkttmek daha güzel şekle koymağa çalıs lâzımdı. Florence Graham ou fikirden mış. Fakat, dünle bugüne beraber ba hareket etti ve ismini değiştirip kacak olursak, yukarıdaki iddiaya Elizabeth Arden adıle Amerikaya h' vermek lâzım. Zira, bugünkü geçti, orada bugün şöhreti dünılar eskisi kadar boyannuyor yayı tutan bir güzellik müessesesi açü. Bir takım losyonlar, kremler, : Mercan yokuşunun basmda •• {Süleymaniyeye giden cadde üzeİrind» bugünkü üniversitenin yaİnıaa nstlayan büyük kârgir konaİğm Uk gahibi Ali Pa?a idı. • Eskiden burada ahşab bir konak : bulunuyordu. Âll Paşanın kalabajlık daire halkını lâyıkile istiab •jdemiyen bu eski konak, Paşanın •Glridde bulunduğu sıralarda bütüa •kıymetli esyalarile, zengin kütüb•hanesile beraber bir kaza ateşile • yanmıştı. • Abdülâzizin emrile ve bedeli Ha•zinei Hassadan verilmek üzere •1865 te Ali Paşaya aynı yerde bü•yük ve kârgir bir konak yaptınl:dı (1). Bu büyük konak yeni başİtan ve pek mutena eşya ile döşe: tildi. : Bu vesile ile Sadrazamın muha: lıfi bulunan şair Z;ya Paşa |u kıt: ayı söylemişti: İGördüğü bizmete emlâkl olunsa : tatbflt : Acıyıp halme insaf eder ehli tetkik : Zaten ahşab idi hcm kendine : nisbet ile «ıyk •Beytini, malini yaktıysa eğer narı \ harik • j Kârgirini bina eyler anın beytülmal j Mercandaki konak İstanbulda • yayılan Tanzimat devri mimarisinin •en güzel örnekierinden birisini tef•kil edıyordu. İç taksimatında eskl • raimarimizin geleneklerine genis •ölçüde uyulmuş, dışandan ise bi• naya muhteşem bir saray manzara• sı verilmişti. • 19 uncu asır tarihimlzin mühim •bir siması olan Ali Paşa bu konak• ta bir çok mühim ziyaretler kabul • etmiş, siyasî müzakerelerde bulun• muş ve resmi kabuller tertible• mişti. • 1871 de Ali Paşanın vefatı üze•rine konak vârislerinden geriye a•hnmıştı. Vakanüvist Lutfi Efendi İbu sebeble (Padişahm vereseye on :bej bın lira verdiğine dalr bazı Mercanda AH Paşa koaafı kayıdlara rastladığını) yazmaktadır (2). Lutfi Efendi bu munasebetl* (o vakitler bu konak ah| verijinin moda hükmünt girdiğini, konak ihsan olunmus, bazı durendislerin taşındıklan konakta lüzumundan fazla eşyayı toplu bir halde tutarak rmsafir gibi yaşadıklannı ve her an çıkmalan haberi geleceği telâşını duyduklannı) yazmaktadır (3). Ali Psşa vereseslnden alınan Mercandaki konak Meşihat dairesi yapılmıştı. Bu münasebetle hlcivlerlle meşhur olan Kâzım Pasa, Ali Pasayı çekemiyenlerin, ölümünün devri içhs büyuk bir kayıb olduğunu anlayamıyanlann hislerine de tereüman olarak şu kıt'ayı söylemişti: Âll Pasa khn cihandan azmi gayyo eyledl. Şevkl şadi ftleml mahsudn me'va eyledl. tnlcılâbatı zemane vardı kim b)r menzlle Hak, deri kfifrfi şlkâkı bâbı ferva eyledi. Ali Pasa konagı Bâbı Meeöıatten lonra bir müddet Abdülmecidin (1) tbnulemin Mahmud Kemal: büyük kızı Fatma Sultanın ikameUne tahsis olunmus. vt II nei Ab tnal, Son Sadrazamlar isimli Mej rinde Yıldu Sarayı ves&alan ara: dülhamid tamanmda bina Abdülannda Ali Paşanın kızı Rukiye Suj rizin kızlan Salflıa ve Nazıma Sulad Hanımın bir mektubunu gördü: tan'.ara verilmişti. ğünü yazmaktadır. İ Sultanlann biri binanın bir taRukiye Hanımın II nci Abdülha: rafını, diğeri öbür tarafını işgal mide takdim ettiği bu arizasında: ederlerdi. Bu ikamet 1898 yıhna (babasının yirml be» «enede eline: kadar devam ettl. O yıl içinde geçenl sarf ile vücude getirdiği koj Adile Sultan ölmüş ve Fındıkbdaki nağın kıymetl hakikiyesinln nıafın| sarayı boş kalmıştı. dan dun bir akçe mukabillnde, nİ Nâzıma Sultan II nci Abdülha za ve takrirlerine bakılmaksızın,: midden Fındıkh larayının kendi ellerinden alındığı) yazıhdır. | sine vırilmeiini istemiş, Saliha Sul(2) 1282 tarihli Hazinei Hauaj tan da Mercan sarayının tamamırun defterinin inşaat kısmmda SadraÎ kendlsine terki ricannda bulun zam Ali Paşa konağı için ba gej muştu. n nci Abdülhamld, ikl sul ned maktuan verilen meblâğa dairj tanm laıaylar mıntakasından uzak kayıd vardır. : ta v sehrin tam or*asında ikamet(3) Lutfi tarihl yazma kısmıj lerinl esasen istemiyordu. Bu seÜniversite kütübhanesindekl nüj: beble Nazıma Sultana Fındıklı sa hadan. • rayıru, ablası bulunan Saliha Sul(4) Bu malumab, Saliha Sulta; tana da Hayreddin Paşa yahsını nm ba| ağalığını yapmış bulunan: tahsU etmişti. ve geçen sene vefat eden, kıymet: Bunun flzerine Saliha Sultan li edebiyat hocalanndan Tahsin: kendlainln büyük olduğunu, Mer Nejad özdiler vermişti. Kral Faruk eski Italyan Kralı vaziyetinde Mısınn îngiltere ile arasındaki anlaşmayı tek taraflı feshedıp Kral Farukun da «Mısır ve Sudan Krah» ilân edilmesl siyasî sahada oîduğu gibi diplomasi dünyasında oa yeni bir vaziyet hasıl etmiştir: Yunanistanın Mısıra yeni tayüı edilen büyük elçistnin «Mısır Krah» na hitaben yazılan itimadnameti reddedihnis ve elçi Atinaya dönmek zorunda kahnıştı. Şimdi, Kahirede mümessili olmıyan devletler oraya yeni bir elçi gondermekten çekinmektedirler, zira itimadnameyi, kabul edilmesi için cMısır ve Sudan Kralı» na hitaben yazsalar Sudarun Mısıra ilhakını resmen tanımış olacaklardır. Halbuki bu Jıareketi hiç bir hükumet tanımak arzusunda değildir. Bu noktayı işaret eden bir İtalyan gazetesi Kral Faruku faşist idare zamanmdaki İtalyan Kralı Vıltore Emmuel'e benzetiyor ve fo'yle diyor. tKral Faruk bu suretle bir çjkmaza girmiş bulunuyor. Nitekim, «Habej İmparatoru ve AmavudJuk Krah» unvanı takılan İtalyan Kralına Mihver devletlerinden ba^ka hiç bir devlet elçi gondermemiçti.» Japon hanedanı iflâs halinde Japonyanın demokratlaşması neticesi, imparatorun hısım, akrabası, kazanclannı kendi bpşlanna temin zorunda kalmışlar ve her biri Lir ise abhnıştı. Bu arada, Hiro Hitonun kardeşlerinden biri Tokyoda bir otomobll tamirhanesi açmış, fakat kısa zamanda. işleri idare edemediği için, dükkânı kapamıştı. Son zamanlarda, tmparatorun ihracat işlerile meşgul olan bir yeğeninin de resmen iflâı ettiği haber veriliyor. Hiro Hito'nun bir teyzeri de ıtriyat mağazası açmıştı ve işleıınin oldukça iyi gittiği görülüyordu. Meğerse ihtiyar teyze hep hazırdan yiyormuş ve kirli çıkının dibine dan ektikten lonra sermayeyi o da kediye yüklemlş. Şimdikl halde iflâs etmemis yalruz bir diğer yeğen var ki o da, bombardımandan kurtulmuş olan saraymda eskiden kalma parasile geçinmektedır. Yüzüne başka şekiller vermek merakı eline ilk defa ayna geçiren kadınla başlamıştır. 1951 kadınını bundan yanm asır, pudralar yapıyor, kadınlan bunhattâ çeyrek asır tvvelki kadınla ların cildi muhafaza yolile güzelkarşılaştıracak olursanıı, boynnma lıği idame ettireceğine dair iknaa modasının gittikçe azaldığuu görür çalışıyordu. sünüz. Bu mukayeseyi yapan bir ! Aynı sıralarda bir başka kadın Amerikan gazetecisi hükmünü vt» daha çıktı. Bu da Lehistsndan geriyor: 1955 te kadınlar hiç boyan liyordu. Helen Rubinsteın adındakı bu kadın New York'ta, Elimıyacaklarl Yeni sinema artistlerinden Franca Faldini Amerikalılar tarafından Ruhiyatta bir kaid» vardır: Her! zabeth Ardenın güzellik müesse«Venüs'ttn canb kopyası» olarak kabul edilmektedir. iptilâdan kurtulmanın en kat'î ça I »esinin bulunduğu aynı cadde üze başladı onunla rekabete, I rini, pudralarını satıyorlardı, karesi, bıkkınlık getirmektir, derler. I rinde kendi müessesesini kurdu v» Bu rekabetin kadınlann lehinde j dınlar da yüzlerini paskalya yuolduğunu söyleyebüiriz. Çünkü, j murtasına, palyaço suratına çevırher iki rakib kadınlann boyanmak meden süslenmesıni oğreniyorlardı. Bugun, tuvaletle değil, taravetla tan artık bıkmağa başladıklannı keşfetmişlerdi ya, şimdi o güzel olmak arzusu bır çok kadınlanca gayretlerile onlan, amaskeyi lann zıhnine yerleşmıştır. Bu cebırakıp tabii guzelliğe dönmeye» reyanı müdafaa eden bir «güzellik mütehassısı» diyor ki: iknaa çahşıyorlardı. «Venüs dünden bugune kadın Maksadlan belki başka idi: tkisi de kadınlara bu kanaati yerleşti güzelliğinin cbedî timsali olarak rip, kendi mamulâtını satmak isti gelmiştir. Bugünden de yarına öyyordu. Fakat, bu sadehğe dcğru le kalacaktır. Bunun için, her kagidif çığınndan ikı taraf da istıfa dın bu heykeldeki sade ve tabiî de etti: Onlar tabii güzelliğı temi güzelhği kopya etmeye çalışmane yaradıSrını aovledikleri kremle lıdır.» Düztahanhğm çaresi Habsburg tıanedanının kalbleri ve Fransızlarla Avusturyalılar arasında bir mücadele 1940 kasımında bir gece, Viyana la Nazıler, kendılerını bile ürküten bir ise gırişmişierdi: Viyanada bir mezan açtılar ve Napoleofaun oğlu Reichstadt Dukü II nci Napoleon'un cesedmı çıkardılar. Tahmin edileceği gibi, cesed sadeee bir kemık yığınından ibaretti. Fakat taşıdığı mana tarih kadar ebediydi. Bu kemik yığını Almanlar için bır intikamı tetnsil «diyordu: JtTapoleon'un talihsiz oğlunun hikâyesi malumdur. Dünyayı titret miş bir imparatorun tek oğlu olan Françoiı Charles Joseph Bonaparte, küçük yaşındanben tantana ve debdebe içinde büyümüştü. 1811 d» dünyaya gelmış ve gözlerini babasının en itibarlı devrine acmiftı. 1814 te babası ona, yeni bır zaferinin hediyesi olarak, Reichstadt unvanını verdl. Ondan sonra çocuğun hsyatında unvanlar, nişanlar birbirini takib etti. Fakat onu bir imparator oğlu olarak dünyaya getiren kader, ihtimal babasının akibetini göstemMmek için, çok kısa bir ömür vermişti. Reichstadt Dükü, 1832 de, yani 21 yaşında öldü. Annesi Marie Louıse aslen bir Avusturya düşesi idi ve 1810 da Napoleon'la •vlerunişti. Oğlunu çok teverdi. Viyanada ge$ea günlerinde tek tesellisi o İdi. Gen» kiderin bir cilveei olarak, küçük Napollon, annesinin memleketi olan Avusturyâda öldü ve Habsburg hanedanııun aile kabristanına gömüldü. Habsburg'larda esktdenberi blr âdet vardı: ölülerini gömmeden »vv«l kalblerini çıkanrlar, Sankt August kilisesindeki hususl bir odada gümiiş kupalar içinde mohafaza ederlerdi. Reichstadt Dükünün d« genc kalbi, bu fdcild* tari Viyanada Soğuk Algınlığı ve Nezleye Karşı GRİPİN Kullanınız //i 0 • Baş. dis adale, »inir ağrılannı teskın eder • Sıyatik lumbago ve romatızma ağnlanna karşı başarilıdır. Fazla yorgunluklardan mutevelht jykusuzluklardafaydalıdır Düztabanlık o kadar hos. karşı ve en mutehassıs hekimleri tecrularraıyan bir lrusurdur ki böyleleri be etmiştir. Fakat bunlardan hiç halk arasında uğursuz bile sayılır. bir netice alamamış ve iiTniHini taFakat insanların pek eskıdenberi mamıle kesmiştir. mustarib olduklan bu kusura karşı Dr. Moorhead bir ara askerliğini Saint August kilisesindeki bn kupabnn Içiııdc Habsbnrgiann kalbleri vardır. henüz kat'î bir tedavi usulü bulu yapmaya gidiyor ve dönup geldıği namamıştır. Tabanlan düz olarak zaman bir de bakıyor ki V'yrıın doğan çocuklara küçük yaşta ame ayaklan tamamile düzelmiş. Araşliyat yapılarak bu kusurun düzel tırıyor ve şu neticeye varıyor: Kıztilmesine çalışılıyorsa da o da her cağız, üç ay yaı annesıle beraber zaman kat'î netice vermiyor. deniz kıyısı bir yerde kalmış ve Fakat son zamanlarda bir dok bütün gününü kumlann, çakıllann, torun bizzat kendi çocuğu üzerın taşın, toprağın üzerinde yalınayak de yaptığı müşahede düztabanlığa koşmakla geçirmiş. Şimdi Dr. Moorhead bütün düzkarşı kestirme bir çare bulunabiletabanlara aynı şeyi tavsiye ediyor. ceğmi müjdeliyor: Moordhead adında bir Amerikalı Doktorun kanaatine gore, yerdekl doktor yedi yaşındaki kızının a ânzalarla temasa gelen ayağm ahe intikal etmiş oldu. Cesedi de ki arasına gömüldü. Fakat kalbi gene idiler: Napoleon'un oğlunun arta | yaklannı düzeltmek için yapmadı daleleri kendiliğinden düzelmeklisenin altındaki kabnstana gö Viyanadaki Habsburg müzesınde kalan kemiklerini vermedikleri gi ğını bırakmamıs, en yeni usulleri tedir. müldü. kalmıştı. Zira Naziler Avusturja bi, kalbıni de istıyorlardı. Iste, 1940 senesi kasımında Na lılann tarih! mukaddesatına el sürMücadele uzun sürdü ve hâlâ zilerin açtıklan mezar bu idi ve meyi doğru bulmuyorlar, anne ta da sona errruş değildir. Her iki taimparator oğlunun kemiklerini Pa rafuıdan Avusturyall olan Reich( rafın çok daha mühim bir alay sirise gotürmek için çıkarıyorlardı. tadt Dükunün hiç olmazsa kalbi yasî ihtilâflarla meşgul bulunan Maksadlan da temsilî bir cekilde nin orada bulunmasını istıyorlardı. hükumetleri bu işe ayıracak pek intikamdı: Vaktile Vıyanaya gelHarb senelen boyle geçti. Ondan az zaman bulmaktadırlar. Gene mi| ve orada kalmış olan bu Fran sonra ıhtilâflı bir suih devresi baş böyle iken, şimdiye kadar iki taraf su veliahdıni kendi topraklarında ladı ve bu arada Fransa ile Avus arasında yazılıp çizılen mektublaistemiyorlar, onu artık kendi iş turya arasında bir mücadele fash ra, resmi muamele ve evraka bir galleri altında bulunan Fransaya açıldı. hayli mürekkeb harcanmıştır. Yaliade ediyorlardı. Avusturyalılar, Reichstadt Dükü nız. son zamanlarda Fransızlann Bu suretle, FrançoU Charles nün kemiklerini tekrar Vıyanaya, mücadeleden vazgeçer gibi oldukJoseph Bonaparte'm kemikleri b1r eski yerine getirmek istıyorlar, lan ve Avusturyalılann arzusunu gece Viyanadaki kabnnden alına kalble vücudun bir arada bulun kabul ederek II nci Napoleon'un rak trene konuldu ve Parise geti ması lâzım geldığini ileri sürüyor kemiklerini gene Vıyanaya gönrildi, Fransız tarıhının meşhurları lardı. Fransızlar ise aksi iddiada dermeye razı olacaklan söyleniyor. Bu takdirde belki Fransızlar davalarını kaybedecekler, fakat ancak tarih sahlfelerinde huzura kavuşmus olan bir devrin bedbaht kahramanının kalbi ile vücudU gene bir araya gehniş olacaktır. Sankt August kilisesinin Habfburg hanedanı hücreeinde üstüste İki rafa dizilmiş olan kupalann içinde 54 kalb vardır. Bunlann aUYKU ESNASINDA AĞIZDAKİ HARErasında dokuz imparator, sekit |KETSİZLİK, DİŞ ARALARINDA KALAN ( lmparatoriç* kalbi bulunuyor. Geri İYEMEK KIRINTILARININ TEFESSÜH kalanlar da prens, prenses, dük ve düses kalbleridir. Relshstadt DüküETMESİNE VE DOLAYISİLE DİŞLERİN nün kalbi alttaki rafın soldan alÇÜRÜMESINE 5EBEP OLUR. ttna kupasındadır. Haminneler arasında güzellik müsabakası TEHLİKEi GECE4 ( ^•Mideyı bozmaz.kalbı ve böbrekien yormazi Perhi» yemeğli Dttndunna Mevsimi değil ama, yeni bir nab«r olduğu için bahsedebiliriz: Dr. A C. Dahlberg adında bir Amerikan tıb âlimi, kuvvetten düsrneden ı yıflamak iıtiyenlere dondurma tav*iy« edr/or. Doktorun tetkiklerine g5r«, bir bardak dondurma kuçük veya borük olduğuna göre'200 le 400 kalori arasında bir kuvvet verir ki bu da orta derecede iş gdren bir inşana bir övün icin kâli gıdadır. HALİ ANCAK, YATARKEN DİŞLERİİ NİZİ RADYOLİN İLE FIRÇALAMAKLAİ ÖNÜYEBİLİRSİNİZ. KiNiNLi ĞRiPJH 33t ara ih gühce 3 tane ahnatıfir. (Kadm b«r yaşta gür«ldir» dlyao h«rhald« yalan »öyl«nemif. Esascn, kadınlar yashlıtı kabul «tmtdiklerin* gör», haminnelar araaında niçin bir güzellik müsabakası japılmasınT Bu fikri müdafaa edenler İtalyada yeni çeçid btr müsabaka tertib ettiler; en güzel hammneleri seçtiler. Resimde, müsabakaya giren haminnelerden dareca alan ilk gbrfiKb/ar. RADYOLİN DÜNYANIN EN ANTİSEPTİK Dl$ MACUNUDUR. Mica/m ü
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear