Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHITRİYET 25 Temnraz 1950 uncü /VASILJ)LACAK «CUMHURIYET. e aiddir. DÜNYA HARBİ subaylarından Phlllipp Reynoıds İsyan ve mukavemet hareketi gittikçe genişlîyor Ruslar Pariste halkın bir gün ayaklanacağmı akıllarına getirmiş olsslar da muhakkak ki ortada silâh olarak kullanılabılecek bir şey bırakmazlardı. Fakat bu ihtimali düşünup o şekilde hareket etselerdi bile, istiklâllerini elde etmek için ccşmuş olan halkı durdurmalarına gene imkân olmıyacaktı. Fransızlar, hürriyet a;kile nasıl çarpışılabileceğıni bu fırsatla bir kere daha gosterdüer. Mağazaların camları kırıhyor, içeri girilerek, silâh yerine geçebılecek ne bulunursa alınıyordu. Bu arada, Louvre mağazalarmın Ruslar tarafından mühirnmat ve malzeme deposu haline getirilmiş oiduğunu bilen Fran eızlar oraya hücum ettiler ve binanın bodrum katındaki hafif makineli tüfekleri, el bombalarını ellerine geçirdiler. Böylece, niimayiş seyretmeye. ellerini, kollarını sallıya sallıya gelmiş olan Parisliler bir an içinde silâhlanmış oluyordu. Ruslar, ilk şaşkınlık esnasında hayli kayıb verdiler ve isyân, kısa bir zaman içinde, geniş bir sahayı kapladı. Şimdi Pariste, küçük çapta bir muharebe cereyan ediyordu. Ayaklanan halk, ellerine geçirdiği silâh ve bombalan, mümkün olduğu kadar isabetli bir şekilde kullanmağa çalışıyor ve hedefini buna göre seçiyordu. Geçid resmine iştirak etmiş olan Rus kıtaları, yana çark etmişler, Rivoli caddesinden selâmete çıkmışlardı. Muharebe için hazırlıksız oldukıarından, kendilerine bu işte bir vazife düşmediği fikrindeydüer. Silâh deposuna ateş Fakat isyânı bastırmakla muvazzaf isgal kıtalan vaka yerine ge1.mekte geçıkmedi. O zamana kadar, civardaki devriye kuvvetlerile ve onlara katuan bazı komünistlerle çarpışnuş olan Parisliler şimdi daha büyük bir kuvvet karşısmda bulunuycrlardı. Bununla da çarpışmaya hazırdılar. Fakat Ruslar, başka bir usıue başvurdular: İsyân sahasmın etrafmı tamamıle kuşattılar ve oparlorlerle halkı, eilerinden silâhları bırakarak ve yüzlerini Louvre sarayına dönüp kollarır.ı havaya kaldırarak teslim olmcğa davet ettiler. Bu, istiklâl ve hürriyet için çarpıçmrğa karar vermiş bir milletin ruh halini bümemekten ileri gelen bir hata idi. Fransızlar silâhlarını elden bırakacak yerde, bilâkis düsmanlarına karşı çevirdiler. Bu sırada, meydan müthiş bir tarıaka ile yerinden oynadı. Louvre sarayına giden Parisliler, orayı ateşe vermişler, Rusların silâh ve mühimmat deposunu havaya uçurmuşlardı. Bu arada, kendılerinden de bazı kurban verdiler. Fakat kalanlar Ruslara karşı çarpışmakta aynı şiddetle devam ediyorlardı. Esasen hepsi ölümü göze alnuş bulunuyorlardı. Kendilerinden kuvvetçe yüzlerce misli üstün olan düşmanlarını, böyle küçük çapta bir isyanla mağlub edemiyeceklerini bilmemelerine imkân yoktu. Maksadlan da istiklâl uğrunda bir milletin nasıl çarpışabileceğini göstermek ve Fransızlann ruhunda yanan hürriyet ateşinin hiç bir zaman sönmiyeceğini isbat etmekti. Kolay bir usul Ruslar, silâh deposunun havaya uçtuğunu görünce, halka karşı sn şiddetli ve insafsız bir şekilde harekete geçtiler: Mitralyözler çevrilmiş, halkı biçmeğe başlamıştı. Bundan sonra Ruslar, isyanı «rkolayhkla» bastırdıklarını iddia edebilirlerdi. Ertesi günkü gazeteler hâdisede altmış üç kişinin ölmüş, yüz kişinin de yaralanmış oldusunu yazıyorlardı. Basın tamamile sansür altında olduğuna ve gazetelerden Marshall plâııı ile ilgili bir toplantı yapılacak Marshall yardım planı gereğince yapjlan mubayaalar ve yardım ile ilgili işlerin revizyonunu yapmak üzere perşcmbe günü Ankarada b.r toplantı yapılacaktır. Toplantıya MarshaU plânı ile ilgili butün Bakanlık ve genel mııdurlukler temsilc.leri ı;tırak edecekıerdir. Çeııgelkövünde bir çiftlikte yanguı çıktı Çengelkdyurde, İng;I;z Alibey namile manıf çiftlikte anlaşılamıyan bir sebebten otürü yangın çıkmış ve yarım kilometre karelıt bir orman sahası yan. dıktan sonra yetişen itfa ye tarafından bir kısmının komünistler tarafından çıkarıldığtna göre. bu rakamlarm doğru olmasma imkân yoktu. Sonradan, muhtelif kaynak'ardan öğrendik ki, çarpışmalarda ölenlerin sayısı üç yüzden fazlaydı, yaralananlar da bine yakındı. Ruslar, hâdiseyle yakından, uzaktan ilgili iki bin kişiyi tevkif edip derhal sünnüslerdi. Onlann ne korkunç şkencelere maruz kaldıklarını düşünecek olursak. «elebaşıo sıfatıl» derhal idam edilenleri hepsinden talihli saymak lâzım gelir. Boşuna gayret Paristeki ilk ayaklanma bu suretle bastırıldıktan sonra, Ruslar propagandalarında bunu eilerinden geldiği kadar istismar etmeğe başladılar. Komünistlerin bütün' temizleme hareketlerinde olduğu gibi bu da Müttefiklerin bir baltalami hareketi olarak gösteriliyor ve Batı devletlerine casusluk eden bir şebekenin meydana çıkanldığı ilân ediliyordu. Bu muhim «keşif>> Rusann ve onlar hesabına çaiışan Fransız komünistlerinin, şüphelendikleri bir çok kimseleri tevkif ve tasfiye etmelerine vesile verdi. Göze girmek ve mevki koparmak istiyen hafiyeler, garez beslediklerı kimseleri casuslukla itham ediyorar ve aîeyhlerinde «vesikalar» uyduruyorlardı. Bu ihbarlar üzerine tevkif edilenleri Ruslar feci işkencelere tâhi tutarak, ağızlarmdan sır almağa çahşıyorlardı. Ne öğreniyorlardı, bilmiy)rduk. Fakat bildiğimiz bir şey vardı ki o da şuydu: «Şubat hâdiseleri» tertibli, tanzimli bir hareket değildi. Pariste böyle bir isyân hazırlamak için bir şebeke kurulmuş, gizli bir teşkilât faaliyette bulunmuş değildi. İsyân, halkın âni bir galeyanı, uzun müddettenberi beslenen hislerin feveranı ile çıkmıştı. Onun için, Rusların gizli teşkilât aramak için sarfettikleri gayret boşunaydı. Bu ayaklanmanın se>bebini arıyorlarsa onu ancak, iş;al makamlarının halka tatbik ettıği insafsız muamelede bulabilirlerdi. Topyekun isyâna doğru Ruslar, işkence ve tazyikle halkı sindireceklerıni sanmakla da yanılmışlardı. Hakıkaten, isyân hareketinden sonra Rusların giriştikleri «temizleme» işi, hiç de onlarm beklediği neticeyi vermiyor, bilâkis halkın mukavemet ve isyan hıslerini kuvvetlendiriyordu. «Şubat hâdisesi» Fransızlan ayaklanmağa davet eden ilk el ateş olduysa, Rusların işkence ve tazyiki de bu işaretin lüzumunu tekrar tekrar hissettiren bir âmil tesirini göstermişti. O günden sonra Fransanm muhtelif yerlerinde ve Fransa gibi işgal altındaki diğer memleketlerde yer yer ayaklanmalar görülmeğe başladı. O zamana kadar biriken bütün hınçlar ve öç alma amıları, Paris isyanından ilham ve alev almış, birer birer patlak vermişü. Teşkilâtımızın gizli kaynaklarından aldığımız haberlere göre, her gün başka bir yerde, bazan da aynı yerde üstüste isyanlar çıkıyor, baltalama hareketleri görülüyordu. Oyle olmuştu ki teşkilâtımız hiç bir gayret sarfetmeden gitgide büyüyor, kadrosu genişledikçe faaliyeti de o nisbette artıyordu. Kendiliğinden ortaya çıkan ve beklediğimizden çok daha geniş bir sahayı kaplıyan bu mukavemet ve isyan hareketini bir tertib ve nizam altına alırsak çok şeyler başarmak kabil olurdu. Biz, yaptığımız gizli bir toplantıda, bunu düşünürken, bütün Avrupayı toplu ve tertibli bir isyan hareketine hazırlıyabilecek bir kuv vetin mevcudiyetinden haberdar olduk. GELECEK YAZI: Kızıl papazlaı iş başma çağırıîıyor. Edebiyat Fakültesi talebclerinin Zonguldak gezisi Ed»b:yat Fakultesı Dekanı Prof. Dı Ali Teviık Tanoğlu aslstanı Erol T J mertekın ve on beş bğrenci önum'jzdeki hafta Zonguldağa hareket ececek lerdir. Profesor ve öğrenciler Zongul dak ve Ereğli kömur havzasında tet klklerde bukınacaklardır. Prof. Tan cğlu. havzanm daha rasyonel cahşmas hususiinda bır rapor hazırlıyacaktır. Ekmek fiatlan Şehrin Ü^kudar vesalre gibi «emtle rınde ekmek fiatlan .k'.şer kunış nok sanına satılmaktadır. Alâkadar ek rreşin yirmi beş kuruşa kadar satıla bileceği ıddiasındadırlar. Belediyenin keyfıyett yen den tetkik ettirmesi lâzım gelmektertir. =haberleri Seçim kanunumuzun Fiat kontrolünde halktan yardım bekleniyor Ucnz veriyorum diye noksal ımal veren esnaf hakkında takibat yapılarak Sabit ve gezginci esnaftan pek çoğunun bazı hallerde fiatlan düşürerek noksan ağır'ıkta emtiayı müşterilerine sattJclan görülmekte ve bu uj'gunsuz hareket esnai arasında yavaş yavaş azalacakken bilâkis günden güne gelismektedir. ^stediği yüksek fiat üzerinde ısrar eden satıcılar, ufak bir pazarlığı rr.üteakıb derhal fiatı kırmakta. Fakat aynı zamanda müşteriye satılan ma'.m sıkleti kiloda umumiyetle 150200 gram noksanlajtırılmaktadır. Halkın. bu gibi kötü haller karşısmda çok dikkatli davranması icab etmektedir. Her türlü satış maddelerinin üzerine konması icab eden etiketler de bazı jerlerde maale?ef görünmemcktedir. Yüksek fıatla satılması mümkün olan bir kısım yiyecek ve giyecek maddesinin üzerine etiket koymıyan satıcı'ıar, hckikaten bunlan normal satış fiatınm üzerinde tutturabilecekleri bir fiatla satmaktadırlar. Umumiyetle belediye kontrollarının dışında kalan bu kabil ahvalde halkın, satıc; ile münakaşa ederek. o emtianın farurasmı isteyip kontrol etmesi en tabiî hakkıdur. Ticaret Odası, Belediye ve Bölge Ekonomi ve Ticaret Müdürlüğü bugün halktan fiat Kontrolunda büyük titizlık beklemektedir. 152 lik öğrermenler eski vazifelerinin iadesini istiyorlar 152 lık oğretmenlerden bir çoğu tekrar eski vazıfîlerine verilmeleri için, dur.den ıtibarea Millî Eğıtım Mudürluğune yeniden muracaat etmişlerdir. Mllli Eğtım Muduru Murad Uraz, kendısile gorüşen bir arkadajıtnıza bu hususta demiştlr kl: Bıze muracıst eden öğretmen'.erin bir kısmı hasta olduklarını ıleri suruyorlar. Bizde bu durumda bulunan oğrelmenlerı Sağlık Mudurluğu vasıtasıle hsjtanelere gdnderıyoruz. Tam teşekkullü hastar.eden rahatsız o'.dukarına dair rapor aldıkları takdirde, durumlarını Bakanlığa bıldireceğız. Bu hususta karar vermek Bnkanlığın salâh yetı dahılindedir.» Yeni Seçim Kanunumuzu son iki asırlık âmme hukuku tarihimizin en mühim bir hâdisesi sayabıliriz; çünkü bu kanun bu zamana kadar olduğu gibi bir şahsın veya muayyen ve mahdud bir zümrenin iradesinin mahsulü değil, hakikî ve olgunlaşmış bir halk şuur ve iradesinin tam bir tezahürü ve muhassalasıdır. Bizde Üçüncü Mustafadan sonra başlıyan yenilik hareketleri ve İkinci Mahmud devrinde Alemdar Mustafa Pa§anın başlarında bulunduğu Rumeli Âyanı ile padişah ve Babıâli arasındaki bir anlaşmanın mahsu'.'j bulunan ve hiç tatbik edi ıciven «Senediİttifak» mahdud bir zümrenin malı sayılabiiir. Gerçi «SenediİttifakD padişahm ve onun namma hareket eden Babıâlinin mutlak salâhiyetlerini üstün bir hukuk kaidesile takyid eden iki tarafh bir hukukî tasarruf mahiyetini haiz olması bakımından devletin hukuka bağlılığı ve hukuk devleti prensipine doğru mühim bir adım sayılabilirse de Avrupanın büyük inkılâbları gibi halk arasında yayılmış ve halka malolmuş fikir hareketlerinin mahsulü addedilemez; bunun için de ömrü ve tesiri gayet kısa olmuştur. Gü!hane Hattı Hümayunu, daha ziyade siyasî düşüncelerden doğmuş ve hukukî vasfı itibarile tek taraflı bir tasarruf, Kanunu Esasî ve bu kanunun ikinci yürürlüğe girişi de bir zümre hareketinin neticesidir. Bütün bunlar, arzettiğim gibi, halk kütleleri, cemiyet içinde yayılarak şuurlaşmış fikir hareketlerinden doğmuş olmadıklan için cemiyet içinde kuvvetli bir müeyyideye mazhar olamamışlar, bazan salname sahifelerinde mahpus kalrnış• bazan da zümrenin arzusuna , ve görüşüne göre tatbik edilmişler, yani hakikatte bir monarşi yerine, oligarşi ikame etmekten başka bir şey yapamamışlardır. t 1 HU KU K • BA H S L ER 1 , f O T T M NALINA r l l l l 1 M1HINA Ayağımıza gelen fırsatı kaçırmıyalım merikan Âyan Meclisi Silâhh Kuvvetler Komisyonu azasından Tiırk dostu Mr. Cain Ankaraya geldi: İstanbula da şöyle bir uğrayacak ve sonra, Atinaya dönecek. Bu Amerikanvarî yıldırım ziyaretin kısalığından sayın Mr. Cain'den ziyade biz şikâyet etmeliyiz. Çünkii ona gösterecek eksiklerimiz, anlatacak derdlerimiz, bildirecek şikâyetlenmiz ve rühayet ileri sürecek dileklerimiz var. Amerikan senatörü, bu ziyaretinin sebcbini şöyle anlatıyor: « Memleketinizde her şeyden önce bir Âyan Meclisi mümessili olarak bulunuyorum. Aynca buradaki ikametim müddetince de Türkiyeye yapılmakta olan askerî yardımla ilgili temaslarda bulunacağım.B Mr. Cain bu temaslan, şüphesiz daha ziyade Amerikan Askerî Yardım Heyeti erkânile yapacaktır. Ayağımıza kadar gelen bu fırsattan faydalanarak sayın dostumuza Amerikan askerî yardımının General McBride'in soylediği gibi «memnuniyet verici obnak» tan hayli uzak bulunduğunu adamakıllı anlatmalıyız. Hele 195051 devresinde yapılacak yardımın 25 milyon dolar gibi sembolik bir mahiyette olması karsısında duyduğumuz teessürü kendisine açıkça bildirmeliyiz. Kara, deniz ve hava ordularımın modemleştirmek bakımından yapılan yardunlara teşekkiir etmekle beraber, daha neler yapılması lâzım geldiğini izah etmeliyiz. Kara ordumuza verilen silâh ve malzemenin neler oiduğunu bilmiyoruz. Fakat donanmamıza ve hava ordumuza \apılan yardımlar hem meydandadır, hem de daha evvel propaganda maksadilc Amerikan Askerî Yardun Heyeti erkânı tarafından gazetelerde ilân edilmiştir. Yazan Ord. Profesör Dr. SAMI \ SIDDIK ONAR Bütün dünyada güzeller UNUİMAYIN TEMMÜZU KREM NIVEA Kullanırlar. T U K K I Y E KREDIBÂNKASIA O (Yeni Postane karşısmda) TASARRUF HESABLARI Gelecek çekiliş tari hi: 4 AGUSTOS 1950 E n g e ç 25 T E MMU Z A kadar Bankamıza yatınlan her 100 lira çekilişe iştirak eder. Seçim Kanunu isg halkın hâkimiyetini kullanmak arzusunun, seçim baskı ve hilelerine karşı ciuyduğu infial ve nefretin bir netıcesi olmuştur. Olgunlaşmış bir hareketi iyi bir tarzda hedefine sevkede»ler vazifelerini yapmış ve bu itibarla alâkahlann şükranım kazanmış olurlar. Bu bskımdan yeni seçim hukukumuzun kanunlaşmaUniversitede Lozan günü anıldı sını kolaylnştıranlara karşı teşek7 Lozan barışmn 2 nc. yıldonumu kürü bir borç sayarız. Fakat bu münasebetile dun <;aat 16 da Üniverslte kanunu bir bağışlama şeklinde bir rr.erkez btnası Hukuk Fakültesi doktora salonunda bir toren yapılmıştır. Tö şah'.s veya zümreye maletmek yanrer.de, Üniversite Rektöru Prof Dr. lış bir telâkkidir. Bu kanun pek az Omer Celâl Sarç, Edebiyat Fakjltesi kanunumuza nasib olan bir mazDekanı Prof. Dr. AU Tevfik Tanoğlu, hariyete eri=miş kütlenin iradesidekanlar, profesorler ve tedris heyeti nîensubları h^zır balu'imuslardır Top nin hakikî bir mahsulü ve tezılantıyı Ord. Prof. Muammer Raş d Se hürü olmuş ve bunun için de bizzat vlg açmış ve gunün öneminl bel.rten halk tarafından büyük bir titizlikbir konuşma yapmıştır. le tatbik edilmiştir. Floryada.ki köşkler Seçim Kanunumuzun mühim Floryada Atatürk hayatta ıken yapıl ve orijinal noktalanndan birisi semış olan Deniz koşkü ile Beledı>eye çim'işlerini bir hükumet ve idare işi ald olup evvelce Atatürkün maıyetin olmaktan çıkartarak tam bir halk deki zevalın ikamet etmekte bulundu.iu koşklerin satılacağı hakkında bazı rl işi addetmesidir: Kanun seçim mevayetler çıkmış !se de alâkadarlar bu kanizmasını idarenin, hattâ beledihusrusta resmi bir muamele cereyan ye ve köy gibi bir halk idaresi saetmediğini söylemektedirler. yabileceğimiz komün idarelerinin dahi elinde bırakmak istememiş. Bir mütehassısımız Prof Ekrem Behçet Tezel Milletler. bu mekanizmayı doğrudan doğruarası Kulak Bıırun Boğaz hekim ya halkın siyasî iradesinin tezahüleri kollejine Turkiye mumessılı olarak rüne vasıta olan ve bunu tanzim seçilmiş ve ceınıyet.n önümuzdeki eylül ederek şekillendiren siyasî partileayı sonunda Roma'da yapacağı ilmî toplantıya ijtirake davet edı'rr.istir. Sa rin eline vermiştir: Sandık, ilçe ve il komisyonlannda büyük bir ekym profesöre başarılar dıleriz. seriyet siyasî parti mümessillerinin Ddnci Terbiye kongresi tstanbul MuaUimler Bırlığı Terbiye elindedir. Bu suretle siyasî partiler Encumeni Dr. Mumtaz Turhanın baş arasında tesis edilmiş' olan muvakanlığmda toplanarak Ikinci Terb ye zene, seçim emniyetini sağlamıştır kcngresini yapmak için hazırhklara baş Müsavi şartlar ve salâhiyetlerle kolamıştır. Kongre 4 eylul 1950 pazanesı gunü açılacak ve 7 eylul perşembe gu misyonlan teşkil eden parti mümessilleri, birbirlerini ve dolayısile nü akşamı kapanacaktır. Toprak Ofis bir nevi zeytinyağı bütün seçim operasyonunu murakabe etmektedir. Filhakika senemahlutu yapacak lerdenberi seçim ahlâkınm tamaToptan ve perakende satılan reytln men ihmal edildiği, hattâ seçim bas yağlarının hemen çoğunun karışık o'.duğu malumdur. Zeyf.nyağına muay kısmın idare memurlan için bir yen nisbetlerde karıştırılacak bazı ne kiyaset ve başan, seçim hilelerinin bati yağlar sayesinde normal bir mah küçük politikacılar ve dar zihnilut elde edileceğ. ve bunun satışa arze yetli particiler için büyük bir mud'lmesi dolayıs.Ie halkın artık bteki mahlutlara ı!»:f?t etmlyeeeğl anlaşıl vaffakıyet sayıldığı, bu ahlâksızhk m.ştır. Bu yuzden Toprak Ofîsin bazı ları yapanlann mükâfatlandırıldığ zeytinyağı mahlutu yapması muhtemel muhitlerde kanun, mekanizmayı görulmektd.r. karşıhklı itimad gibi manevî ve ahlâkî unsurlardan ziyade madd Dr. Ziya Günün büstü dün bir esasa, alâkalılar arasında kutörenle açıldı rulacak bir muvazeneye istinad etKurmuş olduğu tcsisle İstanbul Ünlversitesine kıymetli yardımlarda bulu tirebilirdi. 1950 seçimleri bu görünan göî profesöru merhum Dr. Zıya şün yerinde oiduğunu isbat etmişGunun, Cerrahpaşa hastanesi göz klimğl tir. Bugünkü muvazene, yarının seönüne konul&n büslü, dün saat 14 te çim ahlâkınm da gelişmesine ve yer törenle açılmıştır. leşmesine hizmet edecektir. Törende İstanbul Üniversite Rektörü Ömer Celâl Sarç. Sağlık Mudiirü Dr. Seçim sistemünizi adlî bir sisFaik Yargıcı ve Tıb Fakültesi profesor. tem saymak ve siyasî bir iş olan lerıle doktorlar hazır bulunmuşlardır. seçim işlerine hâkimlerin müdahailk olarak Tıb Fakültesi Dekanı Dr. le ettirildiğini iddia etmek de yanKâzım İsmail Gürkan, merhumun kısa bir hal tercümesini yapmış ve Oniver lış bir görüştür. Kanun, ince bir siteye olan bağışın kıymet ve ehem tetkik ve tahlile tâbi rutulursa hâmiyetinl belirttikten sonra kurdeleyi kimin seçimi idare etmediği, ankesmiş ve törene «on verilmiştir cak murakabe ettiği ve bu murakabenin müeyyidesinin de seçim T Küçük Haberler j ihtilâflannın hallinden ibaret olduğu görülür. Bu, kaza fonksiyonu•k İSTANBUL Ünivefsitesl Taleoe nun dışında kalan bir şey değildir. E.hliği Başkanlı^ından: Birllk Idare Hâkim esasen kanunlarm tatbikınheyetimiz 26 temmuz 950 çarşamba gü dan çıkacak ihtilâflan halletmek nü saat 14 te fevka'âde b r toplantı ya ferdin haklanna bir tecavüz vâk pacağmdan idare heyeti uyeiarimlzin olduğu yolundaki iddiaları tetkik hazır bulunmalan rlca olunur. ederek hukukan olması lâzım ge• 31 TEMMUZTJA limanımıza gelecek olan Amerikan filosunun halk tarafın len durumu izhar etmek vazifesile dan gezilmesi ve roisaf.r bahriyelilerin mükelleftir. Gerçi memleketimiz Brğazda yapacaklan tenezzühleri için gibi idarî rejimi ve idarî kazayı şefiır hattı vapurları tahsis edllecekür, kabul eden memleketlerde âmme * TİCARET gemileri kaptanları ve linjan reisleri Taraf]r;dan tanzim edil hizmetlerinden, hâkimiyete müstcr.ıekte olan Hrtıan nnıhtıra cedvelleri nid idarî kanunlanndan, tatbikınbundan sonra ridrografi bnşkanlığı ta dan dolayı ferdle idare arasında rafından tevzi edüecek ve biı daire çıkan ihtilâflar idare mahkemeleri tarafırdan toplanacaktır. tarafından görülür; fakat bu mem•• DENİZYOLLARI ha?tanes[nin tadil * ve tamirine karar veri'.miMir. Bu su leketlerde de ferdin anayasa ile teretle, hastane daha geniş ihtiyaca ce min edüen haklannın korunması vah verebilecek duruma gelmiş olr.. adliye mahkemelerine bırakılmışcaktır. tır. Seçim hakkı da bunların en mühimlerinden olduğu için seçim ŞEVVAL 10 SALI ) ihtilâflannın halli ve dolayısile seçim haklannın korunması da adliS ye mahkemelerinin tabiî fonksiyo1 v 3 nu içinde sayılmak lâzım gelir. 1 O = <r Seçim Kanunumuzun bir meV. 5 50 13 20 17.17 20 32 22 27 3 43 ziyeti de imkân nisbetinde basit 9 16 4.47! 8 44 12 00 1.53 7.10 i olmasıdır: Seçmen kütükleri gayet basit ve herkesin kolayca kontrol edebileceği bir şekilde hazırlanmak tadır. Bu kütuklerin merkezden hazırlanarak seçim dairelerine ve çevrelerine gönderilmesi ve oralardan vâki olacak itirazlann tekrar merkez tarafından incelenmesi gibi karışık ve halkm kontrolundan uzak bir sistem kabul edilmemiştir. Filhakika bu kütükler ister idarî, ister adiî mercıler tarafından hazırlanmış olsun merkez tarafından hazırlanması halinde bir çok güçlükler meydana çıkar ve suıistimallere yol açar; çünkü merkez bunları, ekseriyetle çok noksan bir şekilde yapılacak olan rr.ahallî tetkikler üzerine hazırhyacak ve hakikatte mahaliî makamların verdiği malumat, kendileri mesul olmaksızın veya mesuliyetleri azalmak suretile, merkezin hazırlıyacağı büyük kütüğe ve buradan çıkarılacak listeye esas olacaktır. Esas böyle olunca merkeze düşen vazlie çok lüzumsuz ve tesirsiz bir kırtcsıyecılıkten ileri gidemez. Çüııkü merkez, mahallince verilen malumatı kontrol etmek imkânına malik olmıyacağı gibi mahaliî halk da merkezin sicillerini görmek ve tetkik etmek imkânından maddeten mahrum olacaktır. Şu halde merkezin hazırlayıp mahalline gondereceği listeler ya sehven veya kasden bir çok yanlışları ihtiva edebilecek ve bunların tashihi de uzakta kalan merkezin araya girmesi yüzünden çok güç olacaktır. Seçim kanunu bu kütuklerin ve listelerin en basit ve kolay bir şekilde ve halkın gözü önünde hazırlanması için bu işi en küçük bir komün idaresi olan köye ve belediyelerde de bunların en küçük bir tam cüz'ü bulunan mahalleye bırakmıştır: Nüfusu mahdud olan köy veya mahalle halkı birbirlerini tanırlar. Nüfusun mahdud oluşu kütuklerin hazırlanmasuıı kolaylaştıracağı gibi halk, mahdud kütük ve listedeki şahısları tanıyacağı için hatalann görülmesi ve derhal mahallinde tashihi kabil olur. Merkezle muhabere, istilâm. iş'ar ve istiş'ar gibi faydasız, uzun ve suiistimale müsaid kırtasıyeciliğe de lüzum kalmaz; gerçi merkezin maddî ve şahsî vasıtalarının daha kuvvetli olduğu ve bu itibarli mcrkezce kütuklerin ve buna müstenid listelerin daha itinalı bir şekilde hazırlanabileceSi iddia olunabilir. Fakat bu iddia pek nazarî bır mahiyettedir; çünkü merkez bunları ancak mahallınden alacağı ma lumat üzerine ve gene mahalle ve köy mümessillerinin yardımlarile hazırhyacak ve fazla olarak halkm kontrolundan da uzaklaşılmış olacaktır. Mahallinde hazırlanan ve seçimden bir müddet evvel ilân edilen listelere vâki itirazlar derhal hâkim tarafından halledilmektedir; bu hakim oraya en yakın hâkim olacağı için mahallinde ve kütükler üzerinde tetkikler de kolayca yapılabilecektir. Kanun sandık çevrelerini küçültmüş ve sandık sayılannı çoğaltmıştır; bunun birinci faydası rey vermenin kolay olmasıdır. Filhakika sandıkların yerlerinin belli olmaması ve her seçimde değişmesi, seçmenden uzak bulunması bir çok güçlükler doğurur ve suiistimallere meydan verir; seçmen sandığım aramak için yorulur ve vakit kaybe der. İhtıyariar. gebeler, çocuklular, hastalar belki bu yüzden rey haklannı kullanmak imkânından mahrum olurlar. Belçika kanununa göre. sandık, dört kilometreden uzak yerde olamaz. Yollan, motorlü vasıtalan muntazam olan Belçikadaki dört kilometre ile bizde eskiden kabul edilmiş bulunan dört kilometre mukayese edilirse sandık az lığının ve uzaklığmın mahzurlarının derecesi kolayca anlaşılır. Eski seçimlerde bazan sandıkların kasden uzak ve ânzalı yerlere götürüldüğü ve konulduğu da gorülmüştür. Sandık sayılannın çoğalmasmın bir faydası da tasnifin çabuk ve kolay olmasıdır. Rey verenlerin sayısının azlığı tasnifin kontrolunu kolaylaştınr ve suiistimalleri önler. Gerçi sandık sayısının çoğalması bunların başlarındaki heyetleıin de miktannı arttıracağı ve bu kadar komisyon azası bulmak güç ve masraflı olacağı duşünülebilir; fakat kanunun seçim mekanizmasını esas itibarile siyasî parti temsücilerinden kurduğu ve partilerin bu işleri severek ve istiyerek yapmalan lâzım geldiği düşünülürse bu mahzunın da varid olamıyacağı anlaşılır. Reylerin gizliliği ve tasnifin âlenıliği de seçmenin rey hürriyetini ve tasnifleri murakabe etmesini kolaylaştırmıştır. Kanunun seçim çevrelerinde sandık sahalarına hiç bir idarî ve askerî şahsuı girmesine müsaade etmemesi ve bu sahadaki idarî iktidarı tamamile halk mümessili olan sandık başkanına ve parti mümessillerinden mürekkeb heyete bırakması da se im emniyetini sağlamış bulunmaktadır. Seçim operasyonlanndan çıkacak ihtilâfların seçim komisyonlarına başkanlık eden hâkim tarafından derhal halledilebilmesi de seçımin kazaî safhasında ^ürati ve tesiri temin etmiştir. Seçim Kanununun üzerinde durduğu mühim bir mesele de çok yayılmış ve âdeta tabiî sayılmış bulunan seçim ahlâksızlığile mücadele etmesidir: Seçim suçları inceden inceye tesbit edilmiş, bunlara cemiyetm nefretini ifade eden ağır cezalar verilmiş ve bu suretle siyasî ahlâkımızda artık genişliyen bir kanser halini alan ve maatteessüf en münev\er şahıslara kadar sirayet etmiş bulunan kötü telâkki ve itiyadlarla tesirli bir surette mücadele edilmek istenilmiştir. Yukarıda hulâsa ettiğimiz bu prensipler kanunun tamamen orijinal ve memleketin ve zamamn ihtiyaçlarınm mahsulü ve sosyal reaksıyonlann bir ifadesi oiduğunu göstermektedir. Bununla beraber kanunun bir çok noksanları olduğu da şüphesizdir. Bunlardan bir kısmı zamanla ortaya çıkacaktır. Bir ilim heyeti veya kanun vâzıı ne kadar dikkatli davrarursa davransın, insan eseri olan kanun noksandan âri olamaz. Tatbıkat, evvelce görülemiyen ve tahmin edilmiyen noksanları ortaya koyacaktır. Bir kısım noksanlar da karşıhklı bir mücadelenin neticesi olarak ortaya çıkacaktır: Seçim kanunur.dan mcm nun olmıyanların, eski günleri anyanların bir bulanık su yaratmağa, kanunda gedikler açmağa çalışacakları tabıîdir. Bütün hayat, iyilik ile fenalık arasında tükenmez bir mücadele silsilesi değil midir? Fenalığa karşı alınan her tedbire, çekilmek istenilen her sedde karşı fenalar derhal harekete geçer va yeni tedbirler ararlar; Seçim Kanunu için de mukadder olan bu mücadelede kanunu zayıflatacak ve yeni suiistimallere karşı yeni tedbirler aranmak ve hükümler konmak lüzumu hasıl olacaktır. Fakat kanunun bünyesinde doğuştan bazı sakatlıklar mevcuddur ve bunlar şimdiden göriinmektedir. Bir ilim ve tecriibe eseri olması lâzım gelen kanunun normal doğuşu ve teke\rvünü esnasında günlük politikacılar kanunu en esasiı bazı noktalanndan sakatlamışlar ve maatteessüf kanun bu yüzden eksik olarak doğmuştur. Malum olan bu eksikleri şimdiden belirtmek ve düzeltmek, çok müsaid karşılanmış ve tatbik edilmiş bulunan seçim kanunumuzun yaşaması, seçim hukukumuzun gelişmesi bakımmdan faydalı ve hattâ lüzumludur. SIHIIİ Gürültü ve Tansiyon Yazan: Dr, Kemal Saracoğlu Muhterem üstad İsmail Habibın Başbakana hitaben yazdığı iki açık mektubu ve onlan takiben de gazete sütunlarmda gürültü ile mücadele başladığına dair yazıları okumakta iken İsviçrenin Basel şehrindeki bir ahpabdan aldığıra mekrubun zarfı dikkatimi çekti: Pulun üstüne vurulan muhrün yanına aynca resimli bir damğa vurulmuş. Bu resimde sokakta giden bir adamın, iki taraftaki binalann pencerelerinden fışkıran radyo sesleri karşısmda sinirlenerek iki elile kulaklannı tıkayıp kaçtığı görülüvor ve yan ile de Vermeidet Radielârmo yani (radyo gürüftüsü yapmayınız) deniliyor. İşte bütün bunlar bir araya gelince radyo ile tansiyon yükselmesi arasındaki ilmî münasebete dair bir yazı yazmaya karar verdim. Evvelâ şunu söyleyeyim ki üstadın Başbakandan olan niyazına iştirak etmiyecek aklı başında insan az bulunur. Hiç voktur demiyorum. Çünkü başımdan geçenler bu gürültüleri lüzumlu ve zarurî gören insanlar da bulunduğunu gösterdi. İstanbul tarafında bir apartımanda oturduğum sırada o mahalleye yeni taşınan bir zat apartıman kapıcısma hayretle sormuş: Bu mahallede radyo yok mu? Olmaz olur mu? Her katta bir tane var. Hele gece olsun da görürsünüz. Gerçekten yaz geceleri bizim mahallenin Sandıkburnundan farkı kalmıyordu. (Belâlım of!!...) veya (Turnalar!!...) diye başlayan radyo veya pikap mahsulü gürültüden dolayı geceyanlanna kadar uyumak kabil değil. Hastanız var, veya bizzat uykunuz hafif olabilir. Yapılacak şey bu zevata haber gönderip radyolannı veya gramofonlarını ancak kendilerine yetecek kadar açmalannı rica etmektir. Değil mi? Ben de öyle yaptım. Verdikleri cevab şaheserdin Rahatsız oluyorlarsa dağbaşında otursunlar! Burası şehirdir, radyo da çalınır, gramofon da!. Zabıtaya muracaat ettim: Aldığım cevab, gece on ikiye kadar gürültü etmeye haklanl olduğu şeklinde çıktı. Onun üzerine ben de nazik komşularımın tavsiyelerine uyarak Anadolu banliyösünde gurültüsüz bir semte taşındım ve rahata kavuştum. Evvelki sene İspanyol sefiri, bir hastası için beni Boğazdaki Sefarethaneye çağırmıştı. Hasta ra ı I *• Umurai olarak kara, deniz ve haı ordularunızı modemleştirmek için verilen silâh ve malzeme 1945 tarihinde modern olan ve 1950 de modern olmaktan çıkmış bulunan silâh ve malzemedir. Çünkü bunlar, İkinci Dünya Harbinin son yılında kullanılmış veya kullamlmağa vakit kalmadan dcpolara konulmuşlardır. 1945 tenbcri silâh ve malzemenin büyük bir kısmında mühim yeniliklcr ve terakkiler elde edilmiş veya ıslahlar, tadiller yapılmıştır. Mesclâ tanklar ve silâhlan ağırlaşmış; tanksavar tiifcklcr ve toplar, bazukalar ağır tanklan tahrib edecek kifayete çıkanlmış; uçaksavarların menzili arttınlmış; mermileri uçakları arayıp bulucu radarll tapalarla teçhiz edilmiş,: projektörler kuvvetlendirmiştir. Radarlarda da jenilikler yapılmıştır. Hava ordulannda pervaneli av uraklan, ses süratine yaklasan çok hızlı ve cok çevik tepkili uçaklarla tebdil edilmiştir. Deniz kuvvetlerinde, muhriblerüı tonajı arttınlmış, toplann ve uçaksavaılarm çapları büyütühııüş, sayıları çosaltı'.mış. hepsi otomalik bir hale konulmuştur. Rakam isterscniz 40 lık Boforslar yerine dakikada öflfiO atış yapan otomotik 76 lık uçaksavarlar kabul edilmiş; 132 lik toplar tam otomatik olarak çift maksadlı, yani havaya ve denize atcş eder halc getirilmiş: hattâ uçaklara dahi ateş edebilecek yeni sistem otomatik 203 lük ağır (oplar yapılmıştır. Refakat muhriblerinin süratleri arttirılmış, denizaltılara karşı yeni silâhlarla teçhiz rdilmiştir. Denizaltılara Şnörkel denilen nefcs borulan konulmuş, sualtı süratleri 1316 mile çıkanlmıştır. Bize verilen silâh ve malzemenin kifayeri, karşımızdaüi düşmanm elinde bulunanlara nisbctle ölçülmek lâzım gelir. Rusların ise. kendi teknisyenlerine ilâveten Almanyadan top1a>ıp götürdükleri yüksek Alman teknisyenlerine. miıhendislerine. âlimlerine yaptırdikjarı i silâh ve malzeme ile ordularını teçhiz ettiklerini bilmeyen kalmamıştır. İsviçrede mektub zaıflaıına vurulan lıir damga: Bu >ıl bize ayrıldığı söylenen 25 (Radyo giirültüsü yapmaymız!) milyon dolarlık yardıma gelince, bu hatsız ve sinirli idi. Sükunet tavsiye miştir. Kanadada. Montreal şehrin hususta şu hakikati açıklamak yeedince, sayın Mösyö Fiskoviç beni de. romatizma ilâcmın keşfine yol rinde olur. Bu para bize değil: Autandıran şu cevabı verdi: acan meşhur Adaptation nazariye merikaıı silâhh kuvvetlerine veril Doktorcuğum, Sefarethanenin sınin vazıı H. Seyle. cdfn mahfaza mektedir. Çünkü 78 sene evvel ilk önünde, deniz kıyısmda bir gazino altında mütemadiyen koşmak ve örnekleri vücude getirildikten sonvar. Gece gundüz durup dinlenmi dönmek zorunda bıroktığı farelerin ra, harbin son yılları içinde seri hayen hoparlörlerden çıkan yaygara tansivonlannm yükseldiğini gör linde japılan, kullanılan ve çoğu kuiağını tırmalarsa bu hasta nasıl müştür. Burada yalnız adalî faaliyet artık Amerikan ordusu için demode sakin olabilir? değil, korku da müessir olmaktadır. olmuş sayı'.dığı icin. ambarlara kalŞimdi bu girişten sonra şehirle Bu yüzden tansiyonlan yükselmiş dınlmış olan siiâhîarm, hurda Hatuıa 25 mi'.yon dolar tahmin edirimizdeki bu tahammülfersa gürül ve kalbleri büyümüştür. tü karşısmda tansiyon ile bu ışin Öteyandan Farris, Geakel ve Me len bir kısmı Ti>kiyeye verilecck; alâkasını anlatmaya çalışacağım. doff ismindeki âlimler de gene böyle bize ayrılan 23 rr.'ljon dolar da AMütemadı giirültü, kulakları tah kapalı cam kablar içindeki fareler merikan silâhh kuvvetlerine yeni riş ederek kulak siniri yolile beyne de, müthiş bir gürültüyü uzun müd malzeme yapılmak için sarfedilcgiden önce nahoş, sonra iç sıkıntısı det devam ettirince, tansiyon yük cektir. Nitekim simdiye kadar lıep yapan ve daha sonra hiddeti çek'en selmesi oiduğunu görmüşlerdir. O böyle olmuştur. Hiç olmazsa bu 25 bir tesir yapıyor. Halbuki halk di halde gürültü, korku ve heyecanm, miîvon dolarla bize tam modern linde (sinir tansiyonu) denilen (Hy koşup yoruhnanın tansiyonu yük maheme, düsmanımızın elindekıler pertemien essentielle) in sebebi selttıği hajTan tecrübelerile de sa ayarmda si'âhlar verseler. Moriası geçıniş siîâh çnklucunun modem doğrudan doğruya bu gibi sinirlen bit olmuştur. melerdir. Bunu insanlar üzerinde Daha çok zaman evvel meşhur silâhlor karşif.nHa f?^risı yoktur. yapılan tetkikler ve hayvan tecrü Fransız cerrahı Leriche. ameliyata Nitekim Korede, İkiııri Dunya Harbeleri meydana koymuştur. Ingi girmeden önce ve ameliyattan son bi modeli silâhlar kuüanan Amerilizlerin Fiji adalannda yaptığı tet ra kendisinin ve muavinlerinin tan kan birliklerinin. Sovyet Rusyanm kikler oralardaki halkın tansiyon siyonlarını ölçmüş ve heyecan ve Kızıl Korelilere verdiği 50 tonluk denilen hastahktan haberleri olma ren ameliyatlardan sonra 23 dere taııklara karsı bir şey yapamadıkdığını gösteriyor. Çünkü ne dünya ce yükselme oiduğunu tesbit et ları görülraiiş ve bunun merine Amerikadan modern ve daha tesirli da olup bitenden haberleri var, ne mişti. tanksavarlar gondermek zorunda otomobil klâsonu, ne radyo yaygaBütün bunlar gösteriyor ki sinir kahnmıştır. rası onlan rahatsız etmiyor. tansiyonunun oluşunda ve artışınSayın General McBride bize yaKeza memleketimizde uzun sene da sinirleri tırmalayan sebeblerin pılan yardımdan memnun olabilir büjnik rolleri vardır. O halde bunlerdenberi tansiyonlular üzerinde ve şimdiye kadar yapılanı ve aynı yaptığımız araştırmalar köylüler larla mücadele etmek lâzımdrr. ağır tempo ile yardım yapılmasını Basel kantonunda (radyo gürülarasında bu (sinir tansiyonu) haskâfi görebilir. Fakat biz. Tiirk dostalığının pek az, şehirlilerde ise pek tüsünden sakmmız) diye mektub tu Mr. Cain'e hakikati açıkça soyların üstüne vuıiılan damganın Baçok oiduğunu gösteriyor. lemeli vs askerî yardımın kifa\etDiğer taraftan şehir büyüdükçe sel için oiduğunu sanmıyorum. sizliğini isbat etmeli; ısrarla yeni bu nisbetin de arttığı görülüyor. Çünkü bu zarif İsviçre şehrinde de silâh ve malzeme istemeliyiz. Yann Bilhassa İstanbul, Izmir ve Ankara ğil radyo gürültüsü. tramvay çan bizzat Kızıl devin bir taarruzuna gibi büyük şehirlerimizde bu nis çanı veya otomobil düdüğü duymak uğradığımız zaman cenub Koreliiebet çok büyüyor. Bir defa her da bile kabil olmaz Olsa olsa İsviçre re dönmemck için silâhlı kuvvetlekika bir otomobil veya tramvay liler dünyaya ders ^ermektedirler. rimizin modern silâhlarla kifayetli altında kalmak korkusile sinirler Ne oturduğunuz veıde, ne de so bir surette ve süratle teçhizini istedehşetli geriliyor. İkincisi bitmek kakta şürültüden, her an (ay acaba diğimizi ona iyîce anlarmahyız. Atükenmek bilmiyen ve insarun bey çiğnenecek miyim?) diye sinirleri yağunıza gelen fırsalı kaçırmıyalım. nini tırmalaj'an bir gürültü... niz gerilmekten masun kalamadığıHayvan tecrübelen, devamh yo nız şehirlerimizde gürültü ile mürulma ve koşmanın tesirini göster Arkası Sa. 4, Sü. 7 de , BAHİSLER