25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 Temmuz 1950 DÜNYA HARBİ Türkiyede neşir hakkı yalnız «CUMHURİYET» e aiddir. îfazan. Ingmz gızls ıstihbarat subaylarından; PlüUipp Reyr.oids Sehir =haberleri Serbest ticaret rejinti nün tam bir anlaşma ile tesbii edildiği ve birliğin faaliyete hazır bir hale geldiği anlaşılmaktadır. Serbest ithal mevzuunda bütün hazırlıklannı ikmal eden Türkiye, Avrupa Tediye Birliğinden resmi bir tamim beklemektedir. Bu tamirr gelir gelmez faaliyete geçilecek ve tamimde gösterilen tarihten itibaren de serbest ithalâta başlanacak tır. Yeni dış ticaret rejimine göre ihracatçüar, herhangi bir emtiay ithal etmek üzere doğrudan doğruya Merkez Bankasına müracaatle akreditiflerini açtıracaklar ve emtiayı eetirteceklerdir. Sanayici arasındaki ihtilâf önleniyor Serbest dovizle yapılacak ihracattan mutevellid elde edilecek yabancı paraların yuzde 30 veya yüzde yüzünün ihracatçıya bırakılması yolunda tacirlerle »anayic.Ier »rasında ortaya çıkan anlajroazhk tacirlerin lehlne tavsamaktiKiır. Serbest ithal lijte*tr.e bazı numara parnuk ipliğinin girmesini istiyen sanaylcller ihracatçıya muayyen nisbette ithal hakkımn tanınmasına artık itiraz etmez olmuşlardır. Yeni dıs ticaret rejıminin tesbiti sırasınd* tuccarU sanayici arasında başgösteren yegâne anlaşmaziık da bu suretle önlenmlş olacaktır. Tüccarla İKTİSADÎ BAHİSLER | [HEM NALINA MIHINA Yıınanhlarla Bulgarlar arasında çarpışmalar sisteminin tarihteki ve dünyadaki man ası ****** Yazan Donanmamızın geçid resmini seyrederken umartesi günü donanmamız, Sayın Devlet Eeisinin önünde geçid resmi yaparken benim de kafamın içinde türlü türlü hisler, hatıralar ve düşünceler geçid resmi yaptı. Türk donanınasının satvet devrini hatırladım. Lepanto'da 240 gemiden mürekkeb bir Türk donanmasu Müezzin zade Ali paşa gibi, deniz harbinin ne olduğunu bilmiyen bir Yeniçeri ağasuıın komutasında, haksız bir hezimete uğıamış ve 200 gemi kaybetmişti. Kılıc Ali paşa, 78 ay sonra. 270 gemilik bir donanma ile Akdenize çıkmıştı. Evvelâ bunn hatırladım. Sonra. Sultan Azizin zamanında Fransa ile beraber dünyanın ikinci derecede kuvvetli donanmasma sahib olduğumuzu, 1877 78 Türk Rus harbinde Karadenize tamamile hâkim bulunan donanmamızı Sultan Hamidin nasd çüriirtügünü düşündüm. 1897 Türk Yunan harbinde zırhlılardan ve korvetlerden mürekkeb sayı itiharile büyük. fakat hakikatte hiç bir savaş kıymeti olmıyan donanmamızın üç küçük Yunan gemisi karşısında, denize çıkamayışını hatırladım. Donanmasi7İık yüzünden Trablusçarbı, On iki adayı, daha sonra, Balkan harbinde bir tck Avernff zırhlı kruvazörü karşısında, denizde mağlub olarak hütün Ege adalarını ve koca Rumeliyi kayberriğimizi, birinci dünya harbinde, Karadenize hâkim olamadığmıız için ne büyük sıkmtılar çektiğimizi düşündüm. Cumartesi günku geçid resmine 41 Kemimiz iştirak etti. Bunlann arasınrfa radarsız emektar Yavuznmuzdan başka, savaş kabiliyetinl haiz olanlar yalnız muhriblerle denizalblardan ibaretti. Diğerleri hep yardımcı gemiler ve motörbotlardı. Bu Kemiler, önümüzden geçerken Tunusu İspanyollardan geri aimak için, Derya kaptanı kahraman Küıe Alinin komutasında. 14 mayıs 1574 de Saraybnmu ile Haydarpaja arasında denize açılan 260 kadirga, 15 mavna (yani hem kürekli, hem jelkenli eemi) 15 kalyondan mürekkeb olan ve 48.000 kara askerinl hnmil bulunan muazzam Türk donanmasma hayalimde bir geçid resmi yaptırdım. 1923 de denize çıkabilecek halde yalnız kahraman Hamidiye ile btr mayin gemisi vardı. 1950 temmuzunda donanmamız hayli gemiye sahib olmakla beraber, gene ihtiyacımızı karşılamaktan uzaktır. Amerikalılar, Italyayı müdafaa ; muharebeye çirişmelerinden etrnenin imkânsıziaştığını görünce, idi kuvvetlerini Sicilyaya çekmeye ka Kızıllaruı zayıf tarab rar vermişlerdi. Tunus radyosunun Yunanlılarla Bulgarlar kendi haberine göre, Sicilya şimdi tam bir hallerine bırakılacak olsaydı, bu kale haline gelmiştd. Sardunya adası muharebeyi Atinah cengâverlerin nm da aynı şekilde takvıye edilme kazanacaklan muhakkaktı. Fakst sine başlanmıştı. Rusya J3ulgarlann mağlub olduğuDiğer taraftan, Ingilizler de Gi nu gördükçe endişelenmeye başrid. kale haline koyuyorlardı. Da lamıştı. En yeni harb silâhlarile ha evvel Kıbns adası da muazzam donatarak cepheye surdüğü Bulgar bir uçaktaşır gemi habne getiril kıt'alanrun, bozgun üstüne bozg>ın misti. vererek geri döndüklerini veya Bu suretle, Avrupadan çekilme harb meydanlannda eridiklerini ye mecbur kalan Mütteiikler kuv görüyor ve bu işin kendisi için davetlerini adalarda top'.uyoTİar ve ha tehlikeli bir netice vennesinden daba sıkı bir müdafaa nizamma çe korkuyordu. kiliyorlarâı. Hakikaten, Bulgarların bu kadar Bu arada Fransa da Korsikaya zayıf olduklan ortaya çıkınca mütatlamak ve orada müdaiaaya geç tefiklerm Yunanistandan kızıllar mek Jıattâ mattefik yardımile, o cephesinin en zayıf tarafından doğ radan Rusları bombardımana tut ru mukabil bir harekete geçmelen mak karannı vermişti. Fransız şe tehlikesi vardı. hirleri birer birer boşaltıluken, meRusya bu tehlikeyi lizim hesaselâ Toulon'daki fabrikaîann mabımıza maalesef vaktinde gördü kineleri sökülüyor ve Şimalî Afri ve Bulgarların daha feci bir bozkadaki Fransız topraklanna taşını ğuna uğrayıp tamamile âtıl vaziyordu. Korsika, Euslara karşı, mü yette kalmalanna meyd&n vermedafaa ve taarruz kalesi gibi kulla mek için yardıma koştu: nılırken, arkadaki toprakJardan geBir gün en seçme Rus tümenle lecek malzeme Fransızlan daimî rinden bir kacı Yunanistan cepheşekilde besleyecek ve ihtimal ki sine gönderildi. Bunlardan biri de cüsmanın daha fazla flerlemesine paraşüt tümeni idi. imkân vermiyecekti. Bulgarlar, kendilerine katılan bu Hakikaten, harb şimdi deniz kı taze kuvvetlerle taarruzlannı yeyılanna kadar gelmişti ve Rusla nilediler. rm aradaki engin fulan kolay koYunanhlar gene bütün kuvve lay, hattâ hiç aşamryacaklan dü ve cesaretlerile çarpışıycrlardı. Gegünülüyordu. ne çok kanh ve zorlu muharebeler Atinalı cengâvcrler cereyan etti. Fakat «Bulgarlar» Avrupada harbin bütün şiddetile nisbeten daha iyi netice alıyorlar cereyan ettiği bir yer daha vardı ve yavaş da olsa, adım adım ilerki o da Yunanistandı. liyorlardı. Ruslann Batı Almanyaya doğru Pireneierden Çanakkaleye kadar ve oradan Fransa tetikametinde taYunanistan da kızıl pençe altma arruza geçtikleri ve ilerlemeye baş düştükten sonra Avrupnya bir göz ladıklan sırada Bulgarlar da, Yu attığımız zaman şu manzarayı gönanistana hücum etmişlerdir. Yu rüyorduk: rıanistan ilk zamanlarda biraz gafiı Ruslann taamıza geçtikleri günavlanmış ve müdafaasını tam maden itibaren bir buçuk sy zarfında nssile başaramıyarak, bir çok topbir taraftan Prene dağlarına, bir raklarını düşmanma bırakmıştı. Bu taraftan da Çanakkale Boğazına arada Selânik çoktan Bulgarlann kadar haritada kızıla fcoyanmamış eline geçmiş bulunuyordu. iki beya zkısım kalmıştı: Fakat ondan sonra muharebe şid Biri şimalde: Isveç. deUenmiş, Yunanlılar Bulgarlara Biri de cenuba doğru: Isviçre. krrşı yaman bir müdafaa gösterirIsveç, nüfusunun üçte birini silerken, aynı znmanda mukabil taarruzlara da geçmişlerdi. Bulgarlar, lâh altına almış, nöbet bekler gibi, biri Olimpus dağmm eteğinde Te tetikte duruyordu. Isviçre de Fransa ve diğer civqr memleketlerden salya ovasında olmak üzere, iki gelen muhacirlere sığınak olmuştu büyük bozğuna uğramışlardı. Bu Bu suretle, Isviçre gene tarihi rorrcğlubiyetlerden sonra geri çekilünü oynuyor ve an'anevî bitaraflen cüşman, yeniden kuvvet ve l:ğı ile, ateş ortasında sulh güverrr.alzeme edinerek daha şiddetli ta cininin konabileceği bir dal teşkil arruzlara geçrruş, fakat Yunanhlar ediyordu. da aynı şiddette mukavemet gösFakat bir sabah, Londra radyotermişlerdi. Bu suretle şimdi Yunanistanda sunun verdiği haber, bizi olduğu Avrupa .hattâ belki de dünya tari gibi, bütün dünyadakl insaniyeth:iin en şiddctli muharebeleri ce perver insanlan dehşetten titretti: Isviçrenin yüzlerce senedenberi reyan ediyordpa. 3u çarpışmalarda Yunanhlar hsKikaten büyük bir büyük bir titizlikle muhafaza etti cesaıet ve cengâverlik nümunesi ve şimdiye kadar en harbci devletlerin bile hürmet gösterdikleri bigcsteriyorlardı. taraflığı Rusya tanımamış, istilâ Başkasının arabası pençesini hiç çekinmeden oraya da Bulgarlarrn ıtimin arabasına biatmıştı. nerlerse onun türküsünü söyledıkRuslar, bütün dünyanın nefretle leri meşhurdur. Bu harbde de kimin arabasına bindiklerini söy'.e karşılayacağı OÜ hareketlerini hakdikleri türküden anlamak hiç de lı (!) gösterebilmek için hiç bir sezoı bir şey değildi. Oyle olduğu beb bulamamışlar, yalnız şöyle Dir halde, onlar kimin arabasında se bahane uyduımuşlardı. GELECEK YAZI: Eski Milletler yshat ettiklerini daha açık delillerle çöstermekten geri kalmıyorlardı. Cemiyeti binası hapisane oldu! Eozeunlarda bırakıp kaçtıklan zırhlı otomobiller ve hücum arabaları Rus markalı idi. Bunlarm' çoğu Yunanlılann hemen hemen burun buruna denecek kadar yakına soku'arak açtıklan top ateşile parçalanıyor, kalanlan da Bulgariar Bul lanıyor, kalan'.an da Bulgaıîar harb meydanında bırakarak ksçıyorlardı. Eulgarların bu harbde kendi kuv vet ve cesaretlerinden ziyade dayılannın servetine güvendikleri de, gidip yeni malzeme alarak tekrar cLiberal müdahalecilik» tabirinı { Yeni usulün tatbiki için Avrupa Türk okuyucularım gayet iyi bilırbel'i Tediye Birliğinden resmi bir | ler; çünkü bu tabir Istanbul Unitamim bckleniyor ! versitesindeki bir kürsüde mümtaz bir şekilde ders vermiş olan AYeni Türkijenin tarihinde bir dönüm noktası teşkil eden şu günlerde bu tabir ve ifade ettiği doktrin canlı bir mana kazanmıştır. Zira, Demokrat Partinin prograrnında hususî trşebbüsün ve serbest piyasanın faydaîan işaret edilmekte, kırtasiyeciliğe ve devlet eli ile 'şletme usullerine mukabil bunların sahasını genişletme lüzumu üzerinde durulmaktadır. Bu gayelerin tahakkuku için büyük bir basiret ve bilgi ile çalışmak !âzım geldiğine hiç şüphe yoktur. Hattâ hususî teşebbüs ve serbest piyasamn en hararetli ve en aşırı taraftarlan bile, her yerde olduğu gibi Türkiyede de ölçülü bir devlet müdahalesinin her zaman için lüzumlu ve faydalı olacağım her halde kabul ve teslim ederler. Yeni programın tatbik sahasını kat'î şekilde tayin, hudud'lannı vazih bir surette tesbit, ileride vereceği neticeleri tanzim ve idare gibi bazı hususlar vardır ki bunlan kimse gözönünde bulundurmamazhk edemez. FRANCOIS Paris hem tsahhüciier kâfi değücir. Marshall plâru ve Avrupanın krlkınma programı gereğince dağıtılan kredile liberal ı^u"e tamamiîe yabancıdır. Her iki plân ve program da, elâstikî ve derr.nkra tik mahiyetteki millî kalk" gay retlerini hususî teşebbüs ve serbest piyasa esasına dayanan bir milletlerarası iktisad sisteminin yeniden kuruluşu emrine vermevi gözetmek tedir. Bu işte karşılaşılan güçlükler iki kısma a%Tnlabilir: Evvelâ, her milletin ker^ine pöre çizdiği plân zannedileceği gibi pek basit değildir ve bir takım ince teferüatı vardır. Demokrat milletlerin Iktisadiyatında «fabrika müdürüi) gibi bir müdür yoktur. Onun için de, bir fabrikanın plâru şibi muayyen "e mahdud bir şey aranamaz Millet son derece muğlâk bir iktisadî birliktir ;idaresi de hükumetin kararlariİ3 ferdlerin ka'^lan arasında yapılan bir t<"kible kabildir. Hükumet değişmez plânlar yapamaz. Hükumetin plânlarile müstehliklerin ve müstahsülerin plânlan ancak beraber netice ver J : kleri zaman müessirdir. Demokratik rnahiyette bir plân PERROVX mümkün olduğu kadar az emreder; vazifesi. daha ziyade, işaret etmektü. Ferdlerin g«yret ve arzularına ort>ya atılrruş, bü"birlerile ayarlanmak imkânını verir; hükumetin nü fuz ve hakem'.iğini ancak mahdud hallerde ve en hafif vasıtalarla icra' a müsaade eder. Görülüyor ki, aradaki fark, çok esaslı olmasına rağmen, tatbiki büyük bir inceliğe dayanır mahiyettedir. İkinci güçlük bir memleketin plâ nını diğer bir memleketüı plânına uydurmakta ortaya çıkıyor. Bu müşkülün hal çaresini birbirinden farklı iki istikamette arayabiliriz. Zira. milletlerarası konferans ve müzakerelerde sarfedilen ve birbirile telifi kabil değil gibi görünen muhtelif ve gelişigüzsl gayretleıin bu iki istikamette toplandığını görüyoruz. Hükumetler, bir taraftan, millî plân'an birbirlerile banşabilir, uyuşabilir hale getirmek için mılletlerüstü bir vaziyet temini hususunda gayret sarfederlerken, diğeı taraftan, iktisadî münasebetlerin kaidelerini kaleme almağa çalıjıyorlar. Ilk istikametteki tesebbüsleri Hukuk Fakültesi profesöıü Tatbikî İktisad İlmi Enstitüsü Müdürü Hürriyet scvincile öldü Aftan faydalanıp evvelki akssm cezaevlnden tahliye edilen Niyazi, hürri.vete kavujmanm şerefine haddinden fazla içki içmis ve bunun neticesi olarak evine dönerken Fatihte fenalık geçirerek düsmüştür. Niyazi hastaneye kaldırıldıktan İki saat sonra ölmü?tür. Trabzona ticaret ejyasl götürmekte olan Sürmene l'.manını baglı kaptan Şükrü Uzunerin ıdaresindeki Selçuk motörü evvelki akşam. Bjyiikdere önlerinde demirli bulunan Alpanyanm Ssndalına çarpmıstır. Sandal derhr.l parealanrmj ve içinde bulunan Diran, Anna, Mirat ve Silya denize yııvarlanmışlardır. Imdada yetljen motörler kazazedeleri kurtarmıslarsa da çok su yutan Diran Alpanyan hastanede ölnr.üstür. Ayrıea Rumeithlsarında Meydan mahallesinde oturan Recai Dejirmenci ile »ynı »emtte oturan Cevdet, balık rut2rlarken bir aralık Recai denize düsmuşrür. Arkadaşı tarafından tudan dısarıy» çıkanlan Reeai çok «u yuttugundan ölmüftür. İki kişi denize düşerek öldü Küçuk Haberler ^ • DAVUDPAŞA Genciik Kulübünün yılhk kongresi 237/950 pazar günü «aat 10 da C. H. P. Cerrahpa»a semt ocagında yapılacaktır. * GEÇEN hafta zarfında mamleketlmize, Tekel Idareıine aid 43 ton çay lthül edilmiştir. + BU AKŞAM saat 20 den sabaha kadar Beş ktaş Halkevl Sosyal Yardım kolu yararına Bebek Belediye bahçesinde bir kir balo^u veri'ecektir. • DEMOKRAT Psrti Hasanpaşa ocajının tert:b ettiği mııhteşerp. sünnet düği'münün 12 ağustos cumartesi günü Süreyya sineması bahçesinde yapılacağı haber alınmıstır. Çocuklarını sunnet ettirmek istiyenler Kadıköy îlçe kâtibliğine müracaat ederek çocuklannı kaydettirebillrler. * EMNİYET Gençl Müdiirü Ferruh Sshinbaş dün Emnyet Müdürlüğüne gclerek tetkiklerde bulunmuşrur. • ANKARA vapuru yann saat 12 de Batı Akdenlz »eferinden dönecektir. ŞEVVAL :2 Memleketin millî iktisad siyasetinde ıslahata girişildiği şu sırada, partileri, meslekleri, şahsî temayülleri ne olursa olsun, işbaşında bulunan bütün zevatın zihnini bu düşüncelerin meşgul etmesi lâzımdır, dersem her halde fazla ileri gitmiş ÖLÜM sayılmam. Türkiyeye V • derin Merhum General Kâzım Karabekirm bir hürmet besleyen benim gibi bir yabancıya bu müsaadenin verüece amcazadesi, Fitnat Yılmazın babası. Albay Şükrü Yılmazın kayınpederi ğini umanm. emekll veteriner Bu hususta sarfedilen düşünce HÜSEYİN HÜSNÜ ve mülâhazalara naçizane bir yarKARABEKİR dımda bulunabilmek için burad.ı Bayramın birinci günü Hakkın rahmeliberal müdahaleciliğin dünyadaki tine kavuîmuştur. Cenaze namazı 17/7/ ve tarihteki mahiyetüü gözden ge 950 pazartesl günü lklndi vakti, Kadıköy Osmanağa camiinde kılındıktan çirmek istiyorum. aile Fik'lerimi lâyıkile izah edebilü: sonra K. Ahrr.ed Şehidliğindekl rah. kabristanına defne<iilecektir. AHah sem siz de göreceksiniz ki bu ta met eylesin. birin, ileride ikinci Dünya Harbinden sonra bütün hür milletlerin I Muallimler Birliğinin aylık I baş vurduklan tesebbüsleri anlataorgaru cek olan yazılara V.^şlık teşkil etmesi lâzım geleeektir. Belki «bu ba'ma kahb bü başlıktır» diyeceksiniz. Hiç de değil. nin son sayısı çıkh Bilâkis, bu tabir şu üç manayı Maarif Vekiline Açık Mekrub ifade edebilmek içüı güzel bir buMesleki teşekküller H. A. luştur: Yücel anketine cevablar 152 1 Gerçegin zaruretleri; öğretmen davasının dayandığı 2 Faydalı şekilde iktisadî mühakikatler İstanbul MUli Edahaleler doktrini; ğitim Dairesi sicil memuru 3 An'anenin manevî kıymetleÖzel okullann öğretmenleririne liberalizm tarafından verilen nin durumu... ilâh.. Müracaat: değer . • P.K. 790 İstanbul B^ *** Dünyanın yeniden imar ve kal Beyaz Kundura giyenlere müjde kınması liberafîl müdahale sistemiBu kerre beyaz deri keten ayakni yardımına çağırmaktadır. knHlarma mahsus mayi halinde Bretton Woods anlaşmalan ve «NUGGET» boyası piyasaya gelmiş onlan çerçeve içine alan öiğer an ve her yerde satümaktadır. lasmalar milletlerarası p^.7^.ra hâEğer bu boya, beyaz süed veya kim olan mekanizma hususunda keten ayakkabılara sürülürse, onzamansız ve sşm bir güven izhar ediyorlardı. Nitekim. hîdiseler gös ları asla bozmaz, bilâkis onları taterdi ki dünyayı kalkındjrabilmek mile yeni vaziyette gösterir. Sabitiçin. milletlerarası döviz tedariki, tir. Çoraplan ve elbiseleri kirleti'î?t!erarası bir sermaye teşki^âtı mez. ve hiç bir memlekete rüçhan hakkı vermcmek hususunda vapılan müp şimdiye kadar muvaffakryetle neticelenmedi. Avrupa iktisadi işbirliği teşkilâtuun hakemliği ve plânları birbirile ayarlamak hususundaki gayretleri hemen hemen tamamile akim kalmış gibidir. Fransız Aîman kömür ve çelik plânı dolayısile günün mevzuu olan «mil letlerüstü iktisadi bir teşkilât henüz nazariye ve faraziye sahasuıdadır. Bu başlangıclar, insanın ümidini tamamile kırmamakla beraber, şöyle bir şüphe veriyor: Milletlerin, büyük müşkülâtla ortaya koyduklan ve ekseriya halka kabul ettü^bilmek için zorluk çektikleri plânlan umumun veya bir başka milletin menfaati icabı dpğiştirmelerini istemek acaba doğru mudur? İkinci istıkameti teşkil eden «iktisadî münasebetlerin kaidelerini tesbit» işine gelince; hükumetlerden bu işte istenilen şey esasen pek müphem ve tahminî olan kendi plânlarını değiştirmek değildir; sadece, faaliyet esaslannı, umumî gayeleri, «cevaz verilen veya menedilen darbeler» in tarifini kabul etmekten ibarettir. Geçenlerde teşkil edilen Avrupa Tediye Birliği bu ikinci yolun biı misalidir. Bu birlik memleketlerin millî hakimiyetlerile tezad halin» gelmiyor; onlara umumî bir menfaat, müşterek bir gaye uğrunda değişik ve elâstikî bir veçhe veriyor. * * * Tatbikat sahasında gerek bu iktisadî münasebet kaideleri, gerek Avrupa tediye birliği gibi bunların tatbikmı kolaylaştıran teşekküller iki vazifeyi birden görmüş oluyorlar. Bir taraftan fiatlann ve piyasanuı âni değişikliklerini kabul ediyorlar, ferdlere ve onların hususî menfaatlerine söz hakkı veriyorlar; diğer taraftan da milletlerarası biı idarenin nüfuz ve iktidaruıa da güven besliyerek ona haber abna ve Utikamet gösterme vazifesini veriyorlar. Hulâsa etmek lâzım gelirse, diyebiliriz ki bu kaide ve teşekküller, mevcud mekanizma ve idareler hürriyet ve amelî sahada rekabet esaslanndan ilham aldıklan takdirde, onlardan azamî istifadeyi elde etmektedirler. Bize öyle geliyor ki bu ikinci yol takib edilirse gayet esash iktisadi gelişmeier temin olunur. Bu yol^ liberal müdahalecilik yoludur. Düzeltme Pıof. Perroux'nun bundan evvelki makalesinde «Mark sistler gürültürü bir propaganda faaliyetine geçtilerı cümlesindeki «gürültülü» kelimesi, dizgi hatası olarak, «kültürlü» şeklinde çıkmıştır. Tashih eder, özür dileriz. BİJTl\ TORKİYR Bu fevkalâde kıymetli mecmuanın 2. sayısı ile birlikte BİLGİ j Dünyadan Güzel Sözler verilecektir BCTO.N TüRKİYt Bütün memteketfe büyük akisler uyandtrmıştır. BÜTİNTÜRKİYE Bütün değerü 'ikirlerin toplantt yeri olmuştur. BlTlN TÜRKİYE Bütün münevver/enn îakdirini kazanmtştır. Tüffciy*mn h+i torvfm^a PAZARTESİ Muzaffer KATIL KIM?... Umumî efkârı yıllardır işgal eden bu hâdiselerin içyüzleri nelerdir?.. İskenderun vapuruna bayrak 0» M 4; c çekildi n u o â Denizyolları İdsresinin An?a]âo tezgâhlarında înşa ett rdijfi •İskendcrun V. 5.41 13.20 17.19 20.39 22.35 3.33 volcu genrsine dün tören'.e Turk bayE. 9 04 4.41 8.40 12.00 1.57 6.25 ı ragı çekilmiştir. Törende, İskçnderun ve Tarsus gerr.ilerinin mürettebatı. Deniîyolları İdsresi Baîmüfett:;i Ferdl Safi Tuğman, kontrol ezaları ve Ansaldo teîgâhlerınm ileri gelenleri hazır îst&nbulun üçüncü fethi buiunmuşlardır. İskerıderun» gern'si 6 bin 500 ton olup 20 mil siirate maiki üç gün önce «Fatih Sultan ltktir. Ayrıca geminin içinde yüz Mehmed» in türbesi halkın ziyarehavuzu da variır. tine açıldı. Bu birinci «feth» in kahramanına borclu olduğumuz minneti kısa bir fasıladan sonra tekrar izharda dtvam edeceğimizin Kayalıbay • Ankara cinayeti ve en büyük alâmetidir. İkinci afeth» i 30 ağustos günü DumlupmarTandoğan hâdisesi da Türk ordusunu şahlandıran Mustafa Kemal yapmıştır. Ona olan şükranımızı hiç bir zaman unutmadık ve ihmal etmedik. I i s ATLAS 0,07 ve 0,10 m m lik en iyi Avrupa Amerika ve Avrupaya SEYAHAT etmiş olanlar bütün dünyada en çok revaçta olan kremin < > TRAŞ BIÇ AĞI KREM NIVEA olduğunu görmüşlerdir. r.yotı 9 otd*n 9«;ir«r« öıünu vt+n bu nvniıin •htikliğini NEBİOĞLU YAYINEVİ Yavuzda, Muhterem Devlet Relsimiz Celâl Bayar ve Sayın Başbakan Adnan Menderes ile ayn ayn görüşürken, her ikisi de: İzmirden gelirken yapılan tatbikatta sizi çok andık ve aradık. Niçin eelmediniz? dediler. Davet edilmediğim için gelmeğe cesaret edemedim. Manevralara davet edilmenize lürum yoktu. Gelmeli idiniz? Çok hoşunuza gidecek jeyler görecektiniz. Bn sözlerinizi iicrisi için davet Dün gelen Bakanlar telâkki ederek her manevraya geAdalet Bakanı Halil Özyörük. İşlet leceğim. meler Bakanı Muhlls Ete ve Çalışma Bakanı Hasan Polatkan Bayramı geçlrİzmirden tstanhula kadar Gazianmek üzere dün Ankaradan jehrimize gelmişlerdir. <eb muhrilıinde bulunmadığuna üzüldüm. Bu üzütıtümün sebebi, Hicaza hava seferleri Devlet Havayolları Idaresl. diger bü Muhterem Devlet Rcisimize. Başbayük sirketler gıbl Hicaz ile memleketi kana, refakatlerindcki diğer hükurr.iz arasında uçak seferlerl Ihdas et met erkânma ve milletvekilletîne mek üzere hazırhklara baçlamıstır. donanmamızın gemi sayısı bakımından kifayetsizliğini dilim döndüğü kadar anlatarak deniz kuvvetleriBütün dünyada güzeller mizin takviyesi lüzumu üzerinde durmak imkânını bulamayışımdan ileri geldi. Sifahen söyliyemediklerimi yazılanmla acıkra arzetmek imkânı bu üzüntümü gideriyor. KREM NIVEA Kullanırlar. Merak ve heyecanla okuyacağınız bu eseri müvezzilerden, bayilerden isteyiniz^ Fiatı 50 kuruştur. EN GÜZEL YERINDE Pajâbahçe iskeiosi yanında, sahile 32 M. cephesi olan, içinde yetişkin meyva ağaçlarile bir masura tatlı suyu, 2 kuyusu ve altışar odalı üç ev bulunan 2973 M.M. asfalta kadar olan arazi satıhktır. Gazino, otel ve sanatoryum için pek müsaiddir. Evler boştur. Görmek için 14 No. ya, görüşmek için 9 1 4 arası 82127 ye telefonla müracaat. Üçüncü «fetih» hâdisesi 15 temmuz cumartesi günü cereyan etti. Demokrat Türkiyenin ilk demokrat Cumhur Başkanı Celâl Bayar pro gramdaki Kresmî» ksydma rağmenbütun kayıd ve tekellüflerden âzade, yakınlarına hasret kalmi| bir baba tavrile, her istikbaline gelen vatandaşı bir evlâd gibi bağrına basarak İstanbula girdi. Elini sıkanlar, kendisini kucaklayanlar Belediyemize aid Erler mahallesinde 895 sokak ile Dr. Hulusibey caddesinde cephesi olan 363 ada 1 sayıh parselden müfrez 1225.75 metre karelik ve sehrin ticaret merkezi sahasında ve Bahçeliler Hanı bitişiğindeki arsa satılığa çıkanlmıştır. Metre karesi ellişer liradan muhammen bedeli 61287 lira 50 kuruj ve geçici teminatı 4315 liradır. Mukaddema kapalı zarf usulü ile yapılan teklif lâyık hadde görülmediğinden bir ay müddetle pazarhğa bırakılan satış işinin pazarhğa bırakılmıj olduğu müddetin son günü olan 26/7/950 Çarşamba günü saat 11,30 da ihalesi Izmir Belediyesi Daimî Komisyonunda yapılacaktır. İstekülerin 4315 liralık teminatlannı ihale günü ve »aatinden evvel belediye vezr.esine yatırarsk makbuzlarile belli edilen gün ve saatte Daimî Komisvonda hszır bulunma!an ilân olunur. (9258) Izmir Belediye Başkanlığından: • çoğaldıkça o rahatsız olmak föyle dursun biraz daha rahatlıyor, biraz daha ferahlıyordu. Devletle milletin, idare edenle dare olunanlann birbirlerile bu kadar kaynaştıklan, bu derece sevişiklerüıi canlandıran ve gözler ya«artan, fakat kalbleri sevincden taiiran bu çeşid tabloîar denileblltr <i tarihimizde pek nadir, hattâ pek nder çizilmiştir. Nicin, neden? Çünkü Celâl Bayar bu milletin iradesile Ankarada toplanan bir meclisin seçip baça getirdiği bir halk çocuğudur. Aynı kaynaktan çıküğı içüı çok yükseklere kadar fışkırrm» olmasuıa rağmen hüviyetini değiştirmeden, gene kendi cinsinden birer damla olan kimselerle husule gelen temasta hiç bir yabancıhk, hiç bü* aykınlık hissetmiyor. Demokıat Parti, 14 mayısta siyaseten fethettiği «İstanbul» u ve bütün İstanbulluların kalbini böyle bir temsilci ile şu anda hissen de fethetmiş bulunuyor Bunun, onu ve sakinlerini maddî bakımdan da fethetmenin bir başlangıcı olmasını o kadar canü gönülden temeni ediyoruz ki.. Artık İstanbul bir muhalefet ve mefsedet menşei değil, bü" muhabbet ve fazilet merkezi sayıldığına göre onun ihtiyaclarile ilgilenmek bir günah addolunamaz. Ruhan sükunete kavuşan İstanbullunun maddeten de istirahate erdirilmesinı de istersek, bihnem ki is'aiı mümkünsüz bir dilekte mi bulunmuş oluruz. Çünkü İftanbul hâlâ yolsuzdur, hâlâ »usuzdur, İstanbullu hâlâ mahiyeti meçhul mağşuş maddeler yer, hâlâ elden ele geçirilmek suretile speculation'a tâbi tutulmuş pahalı sebze ve etle kann doyurur. Hâlfi İstanbul gürültüden mustaribdir, tozdan, kirlilikten, nakliye vasıtalan klfayetsizliğinden, seyrü sefer bozukluğundan sikâyetçidir ve bu derdlere çare bulunması hiç de büyük bir masrafa ve fedakarlığa ihtiyac gösterecek meselelerden değildir. Bütün aksakhklar ya idare ve belediye talimatname ve nizamnamelerinde bugünkü durumlara uygun olmıyan esaslardan, yaj len türkçe «hiç bir ilmi metoda ve esasa dayanmadan ve salâhiyetli ilim adamlannın mütalealanna müracaat edilmeden keyfî gurette salâhiyetsia heyetlere kabul ettirilerek torla millete maledilmek istedüzeltilmesi gereken kanun madde cuzladı. Ticaret Odası neşrini âdet nilen devirden evvelki ramanlarda lerinin sarahatsizliğinden ve kifa edindiği «hayat indeksi» nde umu Türk milleti tarafından kullanılan yetsizliğüıden, yahud da filân ve mî geçira masraflannın yüzde 15 ve tabiî seyrile devam eden türkçedir.» falan makamın ve memurun yeter hafiflediğini kaydetmiyor mu? derecede salâhiyet sahibi olmamaBu Şeker bayramı, aile yuvalanMilletvekilleri, lAnayasa» komissuıdan ileri gelmektedir. nın damı altuıda bir ikinci bayram yonunun bu tefsirînde «eskl dil» e Hükumet, müsaid bir zamanında havası daha esti. Büyük Mület karşı fazla bir muhabbet seziyorlar, Istanbulun ve İstanbullunun bu ü Meclisinin arife gecesi sabaha karfi hattâ Tezer Taşkıran hemşiremiz züntülerile meşgul olmalı, üçüncü mSzakeresini bitirip kabul ettiği o raporun sabrlan arasından bir «feth» in eksik kalmış taraflarını oaf kanunu» ile iradesinin zâfına geriye dönüf kokusu bile alıyor ve j ve muvazenesizliğe kurban olarak hemen yerinden fırlayarak Atatürk tamamlamalıdır. elinden bir kaza çıkmıı ve iflediği inkılâblannı anlatan bir hitabe ile Şeker ve hürriyet bayramı suçtan nedamet getirmiı hürriyet •öz* bajlıyoT, on altı, on yedi »emahrumlan çijriimekte olduklan nedir genclerin bütün tahsil yükleFilozoflar duygulan iki mihrakta hapisane köşelerinden alınıp ço rinin yeni terimlere dayandığını, toplarlar: Haz ve elem. Şekere, bize luklarının çocuklannın kucaklanna böyle teessüs etmiş bir içtimal mü«haz» verdiği için «tatlı» biber di ulaştınldılar. Şimdi göz pınarlan essesenin rastgele yıkılamıyacagını limizi yaktığı için «acı» deriz. In nemli, gögüsleri sevincle şişkin, belirtiyor. Neticede Meclis, «Anasanlar, umumiyet itibarile «haz» a uzun yıllar hasretini çektikleri ser yasa» komisyonunun yorumlayıcı koşar ve «elem» den kaçarlar. Fa bestlik balını damla damla emiyor raporunu çoğunlukla reddediyor.. kat sofrada «yemtkten ve sahnede lar. Doğrurunu isterseniz, iki aya yatfacia» seyretmekten zevkaldığımız Istikbalin dürüst v« namualu bi kın bir zaman tam manasile geceli günler de yok mudur? Buna rağgundüzlü çalışarak 1 kasıma kadar men muhakkak ki «tatlıcı» dükkân rer vatandaşı olacak onlarla birlikistirahat devresi geçirmeğe gerçeklan «baharatçı» mağazalarmdan te bütün millete «şeker» ve «hürten hak kazanmış olan Dokuzuncu riyet» bayramı kutlu olsun! daha çok işler ve komediler dramMillet Meclisüıde cereyan etmiş olard an kalabalık seyirci bulur. Dilin kemiği lan bu hâdise kendisine çapra^ık Onun için halk «tatlı» yı daima İstanbul milletvekili Mükerrem bir meseleden bahseden kalabalılt «acı» dan üstün tutar ve bayram Sarol bir önerge veriyor: «Anaya bir grupa ayn ayn hak verdikten günlerini «tatlı» yiyerek «tatlı» »a» nm ikinci maddesinde «Devlet sonra garib bir mütalea ileriye sügeçirmeği tercih eder. dili türkçedir.» fakrasuun manasını ren «afdil refikasına dönüp: Biz bu yıl, şeker bayramını asıl soruyor. «Anayasa» komisyonu da Kan sen de haklısın! «bayram» dan on gün evvel yap toplantılar yapıyor. düşünüyor, taDiyen Nasreddin Hocanın meştık. Çünkü şeker o zaman ucuzladı. şmıyor, bir yorumlama hazırlıyor, hur hikâyesine pek benziyor. ÇünHaziran ayında, sade şeker mi u bu tefsir Büyük Millet Meclisinde kü, «Anayasa i) yı kendisine ek cuzladı ya.. ekmek de ucuzladı, okunuyor. Komisyonun mütaleası lugatcesıne de müracaat ederekhattâ baştan aşağı «yaşamak» u na nazaran o Anayasa» da kasdedi okuyup da bir türlü anlıyamıyan Yazan AHMED HIDAYET REEL İstanbul milletvekili Mükerrem Sarol: Bu han^i türkçedir; ve bu nasıl türkçedir? Sualini sormakta yerden göke ka dar haklı. «Anayasa» komisyonu da meseleyi izah ederken ccuydurma dil» e hücum etmekte haklı.. Meclis ise Kuydurma» yı kötülerken «yeni dil» i de hiçe sayan «Anayasa komisyonu» nun biraz ileri gittiğine hükmetmekte haklı.. Zaten işin aksak tarafı «dils e aid teferruatı bir parlamento konuşması mevzuu yapnıakta!. Daha iktidar değişikliği olmadan dil kurulu «dilo meseiesinde mutedil bu yöne doğru yürümeşe başlamıştı. Araya bir takım mâniler girmeyjp de nısan ayındaki mutad toplantıs'nı y'apabüseydi, belki teşebbüste daha salâha doğru koşuş görülecekti. Bize kalırsa, şimdi hükumete düşen, «dil» imizi düzeltme faaliyetine 0 mekanizmayı tahrikten başlamaktır. aAnayasa» nın tabiî yalnız yazıhş bakımından bugünkü halinde kahp kalmıyacağına, mekteb kitablaruıda ve bazı dairelerin resmî li« sanlarında mevcud terimlerin mu< hafaza edilip edilmiyeceğine karal vermek onun uhdesine tevdi olunmalıdır. Karan toptan kabul veya red .ise hiç şiiphesiz «Büyük Alillel MeclUi» nin hakkıdır. Ondan ötesi lâf ve güzsttır dilin kemiği yok ya herkes bir tarafd kaydunyorl
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear