22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 Mayıs 1950 I Zürich, Mayıs Bir aya yakın zaman İstanbulda kalıp tekrar Zürich'e dönünce, şehri âdeta yadırgadım; en büyük, en göze çarpan eksiklik, buranın be lediyesinde!.. Düşünün bir kere, Belediye Reisinin şehirde adını bilen bile yok... Faaliyeti gazete sütunlarına nadiren geçiyor, o da ancak masraflar bütçeyi aştığı vakit... Ne konferanslar veriyor, ne seçim evvelsi faaliyetlerle ortalıkta görülüyor, n« de türbeler açıyor. Galiba silik bir şahsiyet! İnsan sokaktayken nereye tü. küreceğini, sigarasını, tramvay biletlerini nereye atacağını şaşırıyor. Caddenin karşı tarafına geçerken bazan iki üç dakika polisin «geç» işaretini bekliyerek zaman kaybetmek lâzım. He le otomobiUerin çeşidli korn3 seslerini işitmekten de mahrumiyet var. Halbuki Istanbulda hayatı sevdiren nice ufak tefek seyler var: Günde bir iki kere otomobil altında kalmak korkusu, tramvaydan inince duyulan ferahlık v.s. gibi.. Hulâsa insan, Zürich'te, yaşamanın zevkini çıkaramıyor! Şansıma, Zürich'e dönüşüm şehrin en büyük bayramınm biı kaç gün evveline rastladı: Kışın Yakılışı. İsviçreliler ananeperest olmak bakımından İngilizlere çok benzerler. Kışın yakılışı da yüzlerce senedenberi yapılagelen bir rasime. Bütün Zürich halkı şehrin büyük bir meydanında toplanıyor, meydanın ortasında kışı temsil eden kâğıddan mamul bir (kardan adam) yakılıyor. Merasimi idare edenler, bazılarının kuruluşu beş altı yüz seneyi bulan muhtelif meslek loncalandır. Eskiden muhtelif meslek mensubları, kun duracılar, marangozlar, fırıncılar, terziler ve diğerleri (işçi ve işveren bir arada olmak üzere) teşkilâtlanırlarmış. Elli altmış senedenberi sendikalar bu teşkilâtın hakikî vazifelerini tama Şehir İ K T T B A S L A R Zürich'te iki bayram =haberleri c Totaliter sistemleriıt ağabeysi Çorum faciasının 1SV1ÇRE MEKTUBLARI f vanın da yağışlı olmasına rağmen! (Kardan adam) muazzam bir odun kümesinin üstündeydi. Hava yağışlı ve rüzgârlı olduğundan hayli güçlüklerle karşılaşıldı. Odunlar zor tutuştu. Ateş, rüzgâr mâni olduğundan, yukarılara çıkamadı, (kardan adam) a değmedi. Bu arada bir hâdise oldu, rüzgârın şiddetine dayanamıyan (kardan adam), alev almadan kümenin üstünden düşüverdi! Halkm çığhklarını duy malıydmız. Şaka değ:l, (kardan adam) ın inadı kışın devam edeceğine alâmet. Fakat inadcılığının o akşam için cezasını bul du. Üstüne benzin döktüler, ve yandı. Halk da sevinçle bahan selâmladı. Ertesi gün şiddetli bir kar fırtınası başlamasın mı? * * * Orta sınıfı temsil eden lonealarm bayramından bir kaç gür. sonra Zürich'te işçilerin bayramı, yani 1 mayıs tesid edildi Gündüz sosyalistlerin ve sosyalist sendikaların iştirak ettikleri bir miting yapıldı. Miting esnasmda Zürich'te ancak bir iki bin kadar azası bulunan ve sosyalistlerle arası açık olan Komünist partisinin tek faaliyeti sekiz on parti gazetesi satmaktan ibaret kaldı. Birinci Cihan Harbinden sonra birdenbire kuvvetlenen sosyalist partiler, Ikinci Cihan Harbini takiben hayli krizler geçirdiler. Buhran Isviçe sosyalistlerine de sirayet etti. Hattâ bir aralık gayet zayıf bir parti olan komünistler ile müşterek seçim listeleri çıkarmak, 1 mayıs nümayişlerini beraber yapmak gibi hareketlere de giriştiler. Fakat sarsıntıyı süratle atlattılar ve vaziyete tek başlanna hâkim oldular. Sosyalist partisi, İsviçrenin umumî hayatında büyük bir role sahibdir. Elli altmış senedir, par tinin veya partinin teşkilâtlandırdığı sendikaların faaliyetleri bugünkü îsviçre demokrasisini kurmakta büyük bir âmil olmuş tur. Çalışma hürriyeti, kollektif iş mukaveleleri, içtimaî sigortalar, çalışma şartları ve saatleri gibi ortaya âttıklan prens : pler bueün İsviçre demokrrsisinin ve içtimaî adaletin birer temel taşı haline gelmişlerdir. Haldun SEL HEM NALINA M1HINA Bugünkü imtihan ayli gürültülü bir seçim propagandası mücadelesi geçirdik. Xe yazık ki bu mücadelede fikirlcr, prensipler ve doktrinlerden ziyade şahıslar ve başka şeyler üzerinde duruldu, nihayet, yeni Seoim Kanunumuzun rey verme güniinden üç gün önce her türlü propagandayı yasak eden maddeleri, bir ay üç hafta müddetle devam eden ve son günlerde partilerin radyo ve meydan konuşmalarile bir kat daha kızışan propaganda meydan mııharebesini sona erdirdi. Partilerin ve miifrit partililerin belki de hoşuna pirmiyen bu yasağın lüzum ve kıymeti. seçmenlerin üç gün müddetle sükun ve huzur içinde bir murakabeye daldıktan sonra, gene sükun ve huzur içinde rey vermelerini temin ettiği için, şimdi daha iyi anlaşılmış bulunuyor. Bu sayede, başımızı gürültüden kurtarmak ve dinlenmek imkânını bulduk. Yorgun ve gergin sinirlerimiz dinlendi. Bugünkü büyük imtihana kararlı olarak giriyoruz. Bu büyük imlihan, partilerden ve adaylardan ziyade, milletin imtihan günüdür; çünkü millet, sandıklara atacağı reylerle kendi iradesini tecelli ettirecek. kendi idaresinin kaderini kendisi tayin edecektir. Uzun yıllardanberi ilk defadır ki mükemmel denilebüecck bir kanunla düriist seçimler yapmak imkânını buluyoruz. Yeni seçim kanıınu. her türlü hileyi ve baskıyı şiddetle cezalandıran hükümlerile reylerin masuniyetini ve seçimlerin ismetini temin etmiştir. Kanunun hükümlerine riayet etmemck cüretinde bulunanlar çıkarsa bunlar, her suç işleyen adam eibi, cezalarını çekeceklerdir. Fakat seçim kanununun ağır cczaları karşısında, göz göre göre, kendilerini ateşe atacakların pek az olacağına şüphe yoktur. Nitekim bugüne kadar, baskı yapmağa kalkışanlann gayet az olduğu, memleketin dört kö'şesinden vaki olan şikâyetlerin azlığı ile sabit olmuşrur. Yeni seçim kanununun baskısız ve hilesiz seçimler yapılmasını sağlaması karşısında, bu imtihan gününde millete düşen ilk miıhim vazife. sandık başına gitmek ve reyini, aklının. vicdanının emrettiği şekilde kullanmaktır. Seçimlere iştirak etmemek için hiç bir sebeb ve bahane kalmadığına göre, 9 mihona yaklaşan seçmenin bu vazifelerini veya haklannı ihmal etmemeleri icab eder. Demokrasi rejiminde, rey vermek hakkına sahib olan her ferdin. hasta ve alil olmak gibi özürlcr müstesna, sandık başına gitmekten kaçınmaması lâzımdır. Bu^ün .bana necilik.. .neme âzımcılık. zihniyetini kafalarımızdan çıkarıp atnınlıyız. Aksi takdirde demokrasinin manası kalmaz. Demokrasinin esası, halkın kendi iradesini seçimlerle belirtmesi demek olduğuna gnre reyini kullanmamak. demokrasi rejimine karşı şlenmiş manevi bir suç demektit ATkası Sa. 5, Sü. 8 de liiuSıakeıttesi Dünkü oturumda sanıkların ifadeleri alındı Çorum vapurunda çıkan ve bir çok vatandaşın ö'lümüne sebebiyet veren büyük yangırı hâ disesinin 11 mesulünün muhakemelerine dün Birinci Ağırce :a mahkemesinde devam olunmuştur. Dünkü celsede, sorgu ları yapılamıyan, sanıklann i fadeleri alınmıştır. Sanık olarak mahkemeye ve•ilen Çorum vapuru ikinci kapanı Necati Bayramoğlu şunları anlatmıştır: « Yangın ihbarını alınca he men koştum. Kıç taraftaki ambardan alevler yükseliyordu. Bu iirada, gemide yolcu olarak bulunan iki bahriye eri, ^mbarda ellerine geçen büyükçe bir çuvalı alevlerin üzerine attılar. İş;e bu anda, büyük bir gürültü 'ldu ve alevler birdenbire otuzıtuz beş metre havaya yükseldi. Hemen emır vererek oradaki buz kapısını da açtırdım. Bu ,ırada itfaiye de gelnaiş ve su ıkmağa başlamıştı. Lâkin sık:[an su o kadar şiddetli geliyordu ki, hem çıkanlara mâni ouyor, hem de bazan ambarı a;ıp gidiyordu. Güverteye çıka •ak, karadan su sıkmamalarını, itfaiyecilere maske taktırıp ambara indirilmelerini bağırdını. İs minin Cemal olduğunu sonradan jğrendiğim grup âmiri, bana sen ie karışıyorsun diye çıkıştı ve htar ettiğim müdahale yapılamadı.» •' İlk celsede tamamlanamıyan ;o~rgular dün hitama ermiş ve mahkeme, şahidlerin celbi iç:n duruşmayı başka güne tâlik etmiştir. Öğrencilerin resim ve fotograf sergisi Galatasaray Lisesi resim atölyesi öğencileri tarafından tesis edilmiş olan 8 inci öğrenci resim ve fotograf sergisi dün kalabalık bir davetli kütlesi huzuunda açılmış ve sergi takdirle gezilm ştir. Yazaıt: Eski İngiliz Hariciye Müşaviri Lord Vansittart Harb sona erince komünizme bir j sed çekileceğini ummuştum. Zira Totaliter idarelerin her üçü komünizm, faşizm ve nazizm arasında hiç bir fark yoktur ve ben her üçür^.n nefret ederim. Komünizm bu üç kardeşin en büyüğüdür. Sonra faşizm, ondan sonra da nazizm doğmuştur. Aralarında o kadar benzerlik ve yakınhk vardır ki en büyüğile en küçüğü 1939 da birleşmiş, Sovyetlerin faşizme mukavemet etttiklerine dair sonradan yapılan propagandaların !âftan ibaret olduğunu isbat etmiştir. O tarihte de komünizmle nazizm, ımittefik olmuştu, onlara faşizm de iştirak etti. Fakat ihtirasları o kadar büyüktü ki 1941 de ağabeyle en küçük kardes kavgaya tutuştular. Çoğumuz 1 numarah kardeşin bu harbden ders alacağını ve 3 nutnaralı kardeşin başma geleni görerek ııslanacağını ümid etmiştik. Fakat hiç de böyle olmadı. Komünistler hilâkis faşist «;•^*;»i b«*";msediler, hattâ daha da geliştirdiler. Bunun üzerine, İngiliz sosyalist | yecek kadar akılsızdırlar. Bu gibimilletvekillerinden bir kısmı. Sin lerin bulundukları zümre veya paryor Nenni'ye bu hislerini teessür tiye zararlı olmuşlar. çünkü menve teessüfle bildirmek zorunda kal sub olduklan topltılağa karşı beslen°n güveni baltalamışlardır. dılar. Fakat gene bir çok İneiliz sosyafngilterede bunlar Bevin'in siyalist mijletvekillerinin Yunanistana seüne mâni olmaya çalıştılar. İstekarşı şiddetli bir dil kullandıklarına dikleri, Amerika ile aramızı açmak şahid olduk. Halbuki Yunanistan, ve bizi. müdaıaasız bir halde, Rusiçinde bulunduğu bir çok mahru ya denen putun kolları arasına atFakat maalesef sosyalistlerin bir miyetlere rağmen, komünistlere çoğu bu hakikati göremediler. 0oğu karşı çarpışıyordu. O komünistler maktı. Bövle bir hareket «aklî ıtıuAvrupada komünistler sosyalistleri ki. 1944 senesi sonunda Atina hü vazene.'^zlikten dolayı intihar» deortadan kaldırmak için zora ve tür kurr«ıtini ellerine geçirebilmek icin mek olurdu. N i ' ^ i m bunu tavsiye lü hüelere başvurduklan zaman yaptkları teşebbüşte 40 bin kişiyi ^'onlerin aklî muvazeneleri bozuktur. Parlâmentoda bu harçketi şiddetle katliâm etmiş'.erdi. ; protesto etmi=tim. İngiliz sosyalistParlâmentoda sövlediğim şeyi buBütün bu hâd ?elerden çıkaracaleri bu i?te beni desteklemediler. rada da tekrar etmek isterim: ğımız netice şudur: Moskovamn arzularını yüzde elli. Bugün, Fransa da dahil olmak Daha kötüsü var: Bütün Avrupada komünistlere kapıyı içeriden üzere, bir cok Avruna momieketle hattâ yü'de doksan nisbetinde kaaçan sosyalistler çıktı. Leh Başba rinde, komünizm denen feci tehli bul ederek bir uzlaşmaya varılabikanı Cyrankiewicz. M r " r Cumhur kenin hâlâ farkında olmıyan kim leceğini düşünenler aldanıyorlar. Sonunda yüzde yüz tejlim olmak Başkanı Szakasits, Cek Bakanların seler var. *** zorunda kalacaklarını bilmiyorlar. dan Pierlingerve ftalyan sosyalist lideri v«>nni hep bu cereyanm miBiniercesi jtibi Rajk ve Kostov da Bunlar ya aynı yolun yolcususalleridir. Hurlar. yahud da tehlikeyi göremi böyle hareket ettiler. Yanıldıklarını anladîkları zaman iş işten çeçmişti. Tito da bu işte geç kalacaktı, fakat öradaki dağlar mâni oldu. ; 1 Bu hakikati anlayamıyan bir çok Her ki ri'"' '''oa hususiyetkimseler doğu ve orta Avrupada leri tek partili bir idare sistemi ve Yazan: BAHA VEFA KARATAY : komünistliğe ebelik etmişlerdir. dünyava tsh^'''"'' ~i s'^aseti teM'n Vatan ve namus yolunda Türk milletinin yarattığı harikalann (Daily Mail'den) etmektir. Bunlar Batı demokrasisidestanıdır. Tevzi yeri: Üstün Eserler Neşriyatevi. Kefeli Tevfik nin sosyalizm de dahil olmak ^••I^B Han Tel: 25149. Bahçekapı fstanbul. •^•İ^B üzere hiç bir şeklinde yer bula• • P R O F. • • • mıyacak şeylerdir. Totaliterler de bunu bümekte ve tesiim etmektedirler. Netekim Hitler Almanyada sosyâlumi ve isçi birliklerini lâğvetmişti. Komünistler de bugün, Avrupanın yarısmı ve Asyanm mühim bir kısmını kaplıyan geniş bir sahada aynı şeyi yaptılar. *** olan komünizm ADSIZ KAHRAMANLAR KÖYE men aldıkları halde, hâlâ faaliyete devam ediyorlar. Şu farkla ki, artık mesleki karakteristiklerini tamamen kaybetmişler, bi» rer kulüb haline gelmişlerdir Bu kulüblere herkes kolay kolay giremez. Bazı vasıflar veya meziyetler aranır, bunlann en başmda zengin olmak veya hiç olmazsa nüfuz sahibi bir zat olmak gelir. Bu yüzden kulübler, daha ziyade, orta sınıfın nisbeAmerikan genıileri dün gittiler ten sivrilmiş kısmının malıdır. İki gündenberi limanımızda bulunan Kışın yakılacağı akşam üzen, iki Amerikan muhribi dün limanımızdqn hareket etmiştir. muhtelif lonca azalan, ananevi kıyafetlerini giyerek, bir kısmı at sırtında, önlerinde lonca bayraklan ve bandolar, şehrin sokaklarından geçerek, merasim Sevimli olmak biraz da cildinizin meydanına doldular. Bütün Zü inceliğile kabildir. rich ayaktaydı denilebilir. Her KREM PERTEV lonca geçerken halk çılgınca alkışlıyordu. İlk defa Zürich'ir değiştiğini gördüm: Umumiyetie soğukkanlı, neşesiz, ciddî olan Canlı Hareketli Pozlar Zürich'liler tıpkı çocuklar gibi seviniyor ve eğleniyorlardı: haPangaltı. Tel: 82016 GIDEN I EĞİN GECESİ Hemşerilerin umumî arzusu üzerine 16 mayıs SALI gecesi Çemberlitaş Slnemasında Eğin Gecesi temsil edVecektir. Gecenin programır.da Eğinden gelen ovun ve saz ekipleri, ses sanatkârları, türlü eğlenceler. yer almaktaduv Biletler her gün öğleden sonra ÇemberliUî Sinemasında sa~~ tılmaktadır. Hazım Atıf Kuyucak tstanbul Üniversitesinde verdiği İKTİSAT + Köye Giden Gelin, senelerdenberi gazete ve mecmualarda kıvrak üslubile türkçenin en nefis fıkra ve hikâye örneklerini veren Rakım Çalapalanın ilk romanıdır. GELİN DERSLERİ Satışa çıktı. Fiatı 455 kuruştur H A K KİTABEVİ BÜYÜK UÇUZLUK Her renkte R O B L U K halis A\rupa Toptan ve Perakende K E T E N İ § Beyazıd tstanbul •• BUGÜN Açıktır. "^ PERAKENDE METRESİ 400 Kuruş Adres: EMEK Sultanhamam Aşirefsndi Caddesi Kaürcıoğlu Han No. 77 TAKSİM Eczanesi Unuimayınız ki ^ Bu roman, her zaman, her yerde gördüğünüz çeşidli insanlaraı duyguları. düşünceltri ve haEski Afyon milletvekili General Sadık reketlerile içtnde yaşadıkları reaAldoğan hakkında dün son tahkikat list bir eserdir. açılmıştır. Lâkin evvelce bir ltiraı aki olup, yedi günlük bir mehil alın•^T Bu romanm kahramanları mı; oldugu İçin Aldoğan hakkında tevar^.'mda belki jiz de varsınız! kif müzekkeresi kesilememiştir. Sadık Aldoğan hakkında son tahkikat açıldıRECEB 26 PAZAR S +• Bu roman sizi en beğendiğiniz filmlerden daha çok saracaktır. •>^ Bu roman genc, ihtiyar. kadın. çrkek herkesin romanıdır. YENİ ÇIKT1. FÎATI 3 LİRA Umumi Satış Yeri: TÜRKİYE YAYINEVİ KOÇ TİCÂRET T.Â.Ş. LÂSTİK MAMULÂTI ŞUBESİ Takfim Cumhuriyet Caddesinde F O T O M. Ö Z E N u i V. E. 1 I 1 Ford Bayii Motor Lîmited. Şirketi ile birleşmiş olduğunu muhterem müşterilerine ilân eder. Telefon: 84089 . Telgraf: MOLİM İstanbul 0 ! 5.44 13.10 17.06 20.19 22.08 3.40 9 26 4.52 8.4S 12.00 1.50 7.22 Benim başımda kavak yeli esiyor.. ne olacağımızı düşünüyorum. Nereden de bu işe girdim diye kendi kendimi azarlayıp dururken sabahleyin kapı çahndı. O saatte bize kimse gelmez. Gelenler mutlaka yabancıdır.. kapıyı açtılar.. bir küçük konuşma cereyan etti. Kapıyı açanlar haber verdiler... Arkadaşmız Nuri Bey gelmiş, sizi görmek Utiyor. Benim Nuri isminde eve gelecek arkadaşım yok. Belki var da ben hatırlarruyorum. Pijamanın önünü ilikledik. Sırtıma bir hırka aldım. Buyursun! diye seslendim.. Ge!e gele kim çıksa beğenirsiniz Lâpçin.. Sabah şerifler hayrolsun beyefendi! Çok affedersiniz. Münasebetsiz bir zamanda rahatsız €ttim; ama beyefendi bugünlerde zatıâlinizin de namzed adayiığ;mz dolayısile ivedi işlamleriniz olabilir diye... Lâpçin kardeşim, türkçe konuşalım.. hoş geldin.. nedir derdin? Ne o ayağını kundura mı vurdu.. topallıyorsun? Hayır beyefendi. kundura vurmadı! Affedersiniz kalçam ağrıyor. Kalçan mı ağnyor.. siyatik o!masm! Olmaz inşallah beyefendi! Hiç yoktan başımıza bu derd geldi. Kendi sersemliğimizin cezası.. Üşüttün mü? Hayır beyefendi üşütmedim.. Durup dururken mi oldu? Evvelden var mıydı? Yoktu beyefendi! Nereden çıkü bu rivayet? Yenikapıdan.. Anlamadım.. Yenikapıda mı oturuyorsun? Hayır Lâlelideyim.. Yenikapı îafını kim çıkardı?. Zeynel. Zeynel de kim? Bizim Lâlelideki bakkaliye mağazasının kâtibi. Aman Nuriii! Ya sen bunamışsın, ya ben! Bendeniz bunamadım beya.fendi! Olaylan, olduğu gibi söylüyorum. Oyle ise bsn bunamışım.. Ejtâfurullah.. zatıâlinizin bunamak şarunıza yakışmaz.. çün:ü zatıâliniz bugüne bugün.. Yeter.. biraz dinlen de konuşalım... Bendeniz yorgun degilim.. müsaade ederseniz konuşayım.. Ama seçimden, geçimden, biçimden bahis yok... Peki beyefendi! Öyle olsun ama, affedersiniz haniya hürriyet? Haaa! Bak ben sana bir şey söyliyeyim mi? Ben bu hürriyet' ten bıktım. Ayol benim istemedi beyefendi. Eeee? ğim şeyleri bana anlatmak hürriyet Sonra da doktor istemeğe icabı mıdır? Oyle değil mi beyefendi? Of gelmedim... Hoppala! Ayol demindenberi beyefendi, of.. Ayol, ne ohıyorsun? Hürriyet böyle konuşmadık mı? Hayır beyefendi! Yani evet yok diye bu kadar feryad.. beyefendi, demindenberi hep zatı Hayır, hürriyetten sıkıntımız âliniz konuştunuz.. bendeniz ağzıyok hamdolsun.. mı açamadım.. Ya nedir? Burnunla mı konuştun Nuri? Affedersiniz. kalçam. Konuşamadım beyefendi! Siz Bir hekime gö=terdin mi? henüz namzed adayı iken böyle Onun için geldim... olursanız sonra... Bir hastaneye görrderelim se Kes! O bahsi açma!. ni? İşte beyefendi bayım! Bırak Istemem beyefendi. mıyorsunuz ki... Neden? Csnım benim adayhğımla. se Benim amcamı hastaneye kalnin kalçanın ne münssebeti vra? dırdılardı da.. Var ya! Bıraksanız anlataca Sonra? Sonra bir daha yengemi gö ğım.. ama siz on dakika bendenizi dinlemeğe karar veriniz.. sonra remediydi? kelâm buyurun! Gözlerinden mi hastaydı? Olur. dinliyorum .. Hayır beyefendi. Kalbinden.. Efendim.. müsaade edin de.. Neden göremediydi öyle ise.. şeyimı topiayım! bozuştular mı? Hayır beyefendi.. Paçanı mı? Aman Lâpçin kardeşim.. be Hani konuşmıyacaktınız? nim sabahleyin seninle uğraşacak Sustum... vaktim yok.. söylediklerini anlaya Efendim bundan beş altı gün mıyorum.. evvel, Beyazıdda meydan oyunld Öyle olur beyefendi. Allah rı var dediler. Beyazıdda değil de, cümlemizin yardımcısı olsun.. bu şu Direklerarasının arkasındaki gürüerde kaç tanesine rastladım.. meydanda.. hep böyle.. Haa! Bildim.. ben de gittiy Ne, böyle? dim Karadeniz, Doğu oyunlân Adaylar beyefendi! falan oynadılar.. yani Lâpçin, Al Ne oluyorlar?.. lah scni inandırsın, kendimi güç Dalgınhk var.. laflar bir kulaklanndan girip öteki kulaklarından.. Ben de öyle miyim?.. Bendenize öyle gibi geldi. Şaka etme Allahaşkına.. Vallahi cidiî söylüyorum. Baksanıza beyefendi, hâiâ derdimi anlatamadım.. Ayol anlatacak ne kaldı? Kalçanda siyatik varmış, doktor istiyorsun. Bitti mi? Bitmedi beyefendi. zaptelüm. Az.ialsın ben de oyuna Neden?.. karışacaktım.. Müsaade buyurur musunuz? Tamam, bendsniz de oraya Buyururum ya! Hele sen ŞU gitmek istedim. Bendeniz kendim J Hacıbekirden bir tane al baka oynamam; Ama o/nayaniarı seyyım.. rtrtmesine bakılırım beyefendi! Teşekkür ederim. beyefendi.. Siz de öyle misiniz?.. müsaade buyurur musunuz? Neden sükut buyuruyorsu Buyururum.. Evvelâ kalçamda siyatik yok, nuz?. "LAPCİN,, İN '1' K VL( A SI k^k^^^a. L Burhan Felek rakı ile karabiber.. hiç biri kâr etmedi.. dün dcktora götürdüler... alettrik yaptı.. Nasıl yaptı? Beyefendi kısa dalga yapalım.. dedi.. alettrik mangahna oturttular beni.. ama beyefendi hiç faydasım görmedim.. beş kâğıd da paramı aldı. Daha da yirmi defa gidecekmişim.. Ayol o bildiğimiz elektrik sobası olacak.. ben «ana yapıvereyim1 Hay Allah razı olsun, Allah, ne muradın varsa versin. .\llah seçmenlere... Sus... O bahsi açma demedim mi?.. Peki beyefendi.. Dur bakayım .. Şu sobayı getireyim .. Bizim yuvarlak taslı elektrik sobasım getirdim.. prize koyduk... Biraz sonra ısındı.. Aç kalçam bakayım! Aman beyefendi teeddüb ederim. Pantolonun üstünden olmaz mı? Olmaz. Enfra ruj' ışıkların vücude doğrudan doğruya aksetmesi lâzım. Beyefendi! Siz neden doktor olmadıruz? Tıbbiyeye girmedim de ondan! Hukuktan hekim çıkmaz. Gerçek.. ya! Yani acaba Tıbbiyeye girseniz, hekim olur muydunuz? Zannederim. Kısmet değilmiş. Haydi soyun Beyefendi, soyunayım ama doktor bendenize, tedaviden sonra iki saat sokağa çıkma diyor. Sonra ben buradayaparım? Haa! Ben gideceğim. G^dünüz mü ya! Şimdi ne olacak? Bendeniz yapamaz mıyım bu işi? Yf.oarsın! Ben sana sobayı vereyim. Aman beyefendi, ben korkarım. Ayol korkacak bir «ey yok. Söz verdik ya!. Haa! Evet efendim. Yalnız Aksarayda bir işim vardı.. onu yapayım da öyle gidelim dedim.. lâkin beyefendi bir yağmur. bir yağmur.. yani bendeniz girdiğim yerden çıkam^dım.. oyuna yetişeyim diye de içim içimi yiyor.. derken yağmur bir aralık hafifledi. Bendeniz de çıktım.. tam yolda giderken beyefendi; bizim «ZeyneU e rastgeldim. O da dükkâna gidiyormuş. Bir kaç adım, attık atmadık... Yan taraftaki sokaklardan birinden bir düdük sesi, ama makine düdüğü sesi işittik... Ben soracaK oldum... Zeynel.. Aman ağabey kaçalım!. dedi... Telâşlandım. beyefendi. acaba gene «alarm» düdüğü mü dedim.. Ne var. Zeynel.. diye wdum.. Koşalım Nuri ağabey. Yeni kapıda lokomotif kaçmış.. diyorlar, dedi.. başladı koşmağa.. Ne dediydi, ne dediydi?.. Yenikapıdan lokomotif kaçmış.. dedi.. ben de peşinden kcştum.. yolda nefes nefese giderken sordum.. Nasıl kaçmış? Şef tren izinli imiş.. makinijt de su dökmeğe inmiş.. makine de almış başını.. tekmil oraları dolaşıyormuş.. tutamıyorlarmış. Ne olacak şimdi?. diye sordum.. Ne olacak, islimi bitinceye kadar dolaşacak, kaçalım ağabey.. geçtiği yerleri çiğniyormuş.. dedi.. Benim de kunduralarım ayağımı sıkıyordu.. çıkardım, başladım yalınayak koşmağa... O sırada gene yağmur başladı.. camiin önüne geldiğimiz zaman ayağım kaydı... Taşa ölçelim, şu kalçamın üstüne düştüm. Fena halde canım yandı beyefendi. Zeynel döndü.. beni kal dırdı.. sma ayağımın üstüne basamadım. Oradan yavaş yavaş eve geldim. Havacıva, palabıyık, terementi.. hâşâ huzurdan ayıyağı, İşte bunu burdan çıkarınca söner. Sokunca yanar. Evet ama ben becersmem beyefendi. Bendeniz fitilli gaz lâmbasının makinesini bile kullanamazd:m. *" olur bej'efc:: ", bir zahmet edip bendehanenize gelseniz de... Sonra artık ben... Anlaşıldı. Bu akşam gelirim. Sobayı ayar ederiz, senin de oturacak yerini öğretirim. Çok teşekkür ederim, Allah razı oUun beyrfendi. Beyefendi affedersiniz, siz bu marifeti Hindistanda rr ^"^idiniz? Yok acanım! Ne nrrünasebet? Benim sol omuzumda ağrı vardı da Profesör Osman Cevdet tedavi etti idi. Ondan öğrendim. Yaa! Nasıl öndin'z? Bana bak! Benim işim var. Al şu sobayı eve götür. Ama bir yerine dokunma! Ben akşam saat yadiye doğru gelirim. Al şu gazeteyi de.. Sar sobayı. Haydi bakahm! Güle güle... Ha, adresini de yaz ?u kâğıda... Adresini yazdı. Sobavı aldı. Teşekkür ederek ve topalhyarak gitti. Akfam altı buçukta gazeteden çıktım. Trsmvaya bindim ve Lâpçinin Lâlelide bir sokakiçindeki evine gittim. Topalhyarak beni kabul etti. Limonatalar, acıbadem kurabiyeleri, kahveler... Ne ise uzatmıyahm... İşe taşladık. Lâkin evde priz yok. Yalnız ne hikmet bilmem. Kapıdan girince koridorun dibinde bir priz var. Ayol bunu buraya neden yapmışlar? '> m:..i:*betsiz yer? dedim. Galiba beyefendi, burada buz dolabı varmış. Birden evvelki kiracı kunduracı imiş. Buz dolabına kunduralan mı koyuyoraus? Hayir beyefendi, yani zengin polise sordu: miş. demek istiyorum. Koraonist mi imiş? dedi. Ö» Sobayı rvize taktım. Bir iskem teki de: lenin üzîrine koydum. Lâpçini de Neye sordun? diye çıkıştı. bir metre ksdar v:3ğa oturttum. Aaa! Ben hemen Kapısmı açtım. Çalarsaati ' ? v?~\m Yok birader, ne komünisti.. saat üzerine ayarladım. Oturdum. Bizim. arkadaşm kalças:nda şey olBiraz sonra: muş da.. onu şey ederken.. şey.. Aman beyefendi! Fazla yanıÇocuklar hep birden: yor. ' Voyvo, voyvooo. diye Vpğırış Zararı yok. Pijersin! diyerek tılar. Biz de caddeye ~ıktık. Oralâtifeden sonra, <.. santim kadar geriye çektim. Başladık konuşmaya. Tabii neden görüşülür. Şu gi.nlerde sğza alınması yasak olan bahis ten. Biz işe başlfd'Ş'mtTdan on dakika geçmemişM ki kapı çalındı. Lâpçin: Hay aksi şeytan. Kalkmak lâzım. Yok yok! Ben pcaıım. Sen otur, dedim. Kapıya gittim ve açtım. Açmamla beraber bir resmî polis, iki sivil adam içeri girdiler. dan arkamızda beş on kişiyi süBen tabiî şcşaladım. Lâpçin de rükliyerek karakola geldiğimiz zakorktu. Sivilleıden biri ötekilere; man gün hayli kararmıştı. Girdik Görüyorsunuz ya! Hemen za içeri... Bizi kapıda beklettiler... bıt varakasıru yapuuz! dedi. Resmî Nihayet beni aldılar içeri... Girer memur bana: girmez hemen gazeteci kartını, kendi kartımı gösterdim. Komiser Senin adın Rüstem mi? Hayır, benim adım, Rüstem mahcub oldu. Vah vah bayım! Yanlışlık oîdeğil. muş... Bir onu karakolda öğreniriz. İyi ama kardeşim.. Bir kere Hele sen »öyle dur bakalım.. Lâpinsan sorar değil mi ya? çine." Evet, hakkınız var. Hele bir Senin adın ne? kâğıdlara bakayım. Nuri Lâpçin. Evrak geldi. Birlikte tetkik et Burada ne yapıyorsun? Görüyorsun ya kardeşim.. te tik. Lâpçini ilk tedavi eden adam, polise bir mektub yazarak sahte davi oluy^sum. hekimlik eden birinin Nuri isminde Kim tedavi ediyor? Allah razı olsun, beyefendi e Lâlelide oturan bir vatandaşı tedadiyor. vi etmekte olduğunu ve hakkında Hekim mi bu adam? takibat yapılmasını istemekte idi. Hayır, hekim değil, gazeteci. Şaşırdım. Hemen Lâpçini çağuıp Sivil gene karıştı: mektubu ona da gösterdik. Görüyorsun ya birader. Yapm Hay Allah! Ben bilir miyim? zaptı, suçüstü durum. Karakola gi Hay aptal dese birisi. Affedersiniz delim. beyefendi. Bilmiyerei ben sebeb Ben söze karıştım: olmuşum. Komiser beyefendi. Af Ne suçüstü yahu? Ne oluyo federsiniz beyefendi, bizim can beruz. Ben bir arkadaşımm kalçasın raber kardeşimiz. Allah ömür verdaki ağrıvı eleküik sobasilc tedavi.. sin... Anladık, kuzum, biz de başİşi komisere anlattık. Yakamın ka şey söylemiyoruz. Hele sen kurtardık. Saat sekiz buçuğa doğru biraz... karakoldan çıkarken Lâpçin izah Uzatmıyalun... İ ş j n şakaya gelir j etti tarafı yok. Birisi kapıyı t l t'.ı. . • Beyefandi! Buîün Vıenim ;o Birisi zapü yazdı. Bizi aldılar apartopar karakola. Tabiî Lâpçin de ar davi giiiümdü. Dol'tora gittim. Alkamızda. Kapıdan çıktığımız za j lah ömür versin. sizin sr.ba ile teman be$ on kişi toplanrrış. Bizi gö davi edeceğinizi söyledim. Bu akrünce: I şam bize yedide geleceğinizi de Yakalandı, yakaland;.. diye ı haber verdim. Ben bilir miyim. beyefendi? Hay gözü... Şimdi benbağrıştılar. Kadınlar: Gözü kör olsun inşallah... deniz ne yapayım? Acaba tekrar Hınzır kâfir... diye eeslendiler. basarlar mı bendehaneyi? Çocuğun birisi: Yok kuzum! Sen işine bak' Voyvo.. diye bağırdı. Biz k» Yalnız yarım sar.t'en fazla kızarlabalığın içinden geçerken birisi ma! diyerek ayrüdım.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear