02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 Nîsan 1950 CÜMHÜBtTET İngilferede İşçi Hükumefinin atlattığı en miihim buhran ngilterede miistakil mahfillerin dahi «kısır» sıfatile karşıladıklan biitçe yüzünden İşçi hükıimeti mühim bir tehükeyle yiizyıize pelmiş, fakat güniin haberlerine göre bu tehlikeyi de gayet dar bir çoğunlukîa atlatmağa muvaffak olmuştur. Bütçenin kıısurlan nevdi? Bir kere biitçe iktisadî randıjnnn davasını teşvik edecek maHvette değildi. Maişet oahalıhğım dizgSnleyebilecek ve durdurabilecck bir kuvvetle olduğunu belirtmiyordu. Sonra anun teklif ettigi vergi zamIan da bir hayli mühim 7ararlara sebeb olacak mahiyette idi. Bu sebeblerden dolayı muhalefrt. biitçeye karşı son derece şiddetii bir vaziyet almış \e hükumçt aleyhinde takrirler vererek onıı itimad reyi istemeğe sevketmişiir. Hıikumet bu itirnadı istemek cesaretini göstermiş ve sonunda ber şeye rağmen, pek dar olmakla heraber istifa etmesine meydan vermiyen bir itimad kazanmıştır. Hıikumet bu vartayı atlatmakla beraber bütceyi kusurlu ve kısır oltnaktan kurtaramamış bulunuyor. Çünkü aldığı itimad reyi, kendi partisini seferber edercesine faalivete sevketmesine dayanıynr. Halhuki itimad re\i, muvafık. muhalif bütün unsurlan hoşnud ctmenin eseri olmak irab eder. İşçi PartUinin hazırladığı bütçe bu merkezde deeildi. Yaptığı zamların en mühimmi motorlü nakliye vasıtaları üzerinde tesir edivordu. Anlaşılan hükumetin hedefi. bu vasıtalara karş*, devletleştirilmiş. bir halde olan demiryollarmı himaye idi ve bunları motörlü vasıtalarm rekabetinden kurtarmak ve boylece demiryollannı zarara uğramaktan korumaktı. İ«<i hüknınetinin bu hareketi üstelik ferdî teşebbüs aleyhinde kesin bir mahiyette idi. Bu da muhalefetin hükumete karşı siddet göstermesine •sebeb olmuştur. İngiliz generalinin dün yaptığı ziyaretler Ankara 26 (a.a.) Şehrimizde rrcisafir bulunan Büyük Britmya Ortaşark Kara Kuvvetleri Kom.ıtanı Orgeneral Sir John T. Crockrr, Genelkurmay Harekât Başkcını Korgeneral Yümnü Üresin, Kara Kuvvetleri Kurmav Başkanı Korgeneral Şahnb Gürler, General Miller ile birlikte bugün saat 15.30 da Tank okulunu ziyaret etmistır. Orgeneral Sir John T. Crocker okula geldiği zaman bir kıta asker tarafından selâmlanmış. müteakıben okul komutanlığı odasınla. okul komutanı tarafından kendisine izahat verilmiştir. Bundrm >onra, tabiye, telsiz ve topçuluk dcrshanelerile. 6 numaralı dershanedeki topçuluk dersini, motör dershaneîerini, 2 nurrarah dershnnedeki şasi dersini, telsiz paviyonu \e 11 numaralı dershanedeki telsiz dersini, poligonda oda cepanesiîe atışı, 3 numaralı paviyonda Tiotör dersini takib etmiş ve okul önünde yapılan topçuluk ve telsiz tetbikatını görmüştür. Orgeneral Sir John T. Crocker okuldan ayrılırken gördüklerinden memnunluğunu bildirmiş ve komutan ve subaylanna teşekkür etmiştir. Millî Savunma Bakanınm ziyafeti Ankara 2 (a.a.) Millî SavunG ma Bakanı Hüsnü Çakır, şehrimizde misafir bulunan Büyük Britanya Ortadoğu Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Sir John T. Crocker şerefine Ankara Palasia bir öğle yemcği vermiştir. Berlinde Kızıllara karşı acele fedbirler alınıyor Bajtarafı 1 inci sdhiiede rine yürümeye hazırlandığı da bilindiğinden Batılılar gerekli askerî te'dbirleri almaktadırlar. Batı Berlin polisi de sokak manevraları yapmaktaa:r. Acheson'un bir demeci Londra, 26 (a.a.) İngiliz resmî mahfilleri, Acheson'un, Hamsin yortusunda doğu Almanya gencliğinin yapacağı miting esnasında kargaşalıklar olacağına dair Amerikan gazetelerinde çıkan şayiaları yorumlamaktan kaçınmaktadırlar. Acheson'un böyle bir demec yaptığına dair hiç bir resmî teyid alınmamıstır. Kıbrıs Türklerinin protestosu Yunanistana ilhak hareketi şiddetle reddedildi Lefkoşe 26 (A.P.) Kıbrısın Millî Türk Partisi ve Kıbnsta buunan diğer Türk teşekkülleri dün, Birleşmiş Milletlerin Güvenlik Konseyi ve genel kuruluna göndermiş olduklafi sert lisanlı bir nota ile, Yunanlılarm, Yunanistana iltihak arztdarını protesto etmişlerdir. Aym nota, şayed İngiltere bir gün Kıbrısı bırakırsa adanın Türkiyeye verilmesini istemektedir. Türkler, notalannda, adanın güvenliğinin sağlanabilmesi için, Ivud retli bir devletin idaresi altına verilmesinin icab ettiğini belirtmektedirler. Norveç gemicilerinin muhakemesi Baştarafı 1 inci sahifede risi Petersen ile ikinci kaptanı Trostel sanık mevkiinde bulunuyorlardı. Celse açıldığında evvelâ ingilizceden başka yabancı dil bilmedikleri anlaşılan her iki sanığm tercüman Kolaidis vasıtasile hüviyetleri tesbit edildi. Bunu müteakıb iddia makamında bulunan savcı yardımcılarından Şerefeddin Yener söz alarak iddianamesini okudu. İki sahifeîik bu iddianamede ezcümle şöyle denil' mekteydi: «3500 tonluk şilepin yanmasma sebeb olan yangın bir numaralı ambardan çıkmıştır. Bu ambara ayırıcı konmaksızm; karpit, ferosilikan. güherçile, kâğıd ve huntolit konulmuştur. Bu maddelerden biri yanıcı diğeri patlayıcı, bir diğeri de zamanla tahammür edioidir. Ambarın bu şekilde istiflenmesi tehlikeli ve her zaman için iştiali mümkün bulunması sebebile her iki sanık tedbirsizlik göstermişlerdir Bu itibarla her iki kaptanın bu hareketlerinden dolaji Türk Ceza kanununun 383 üncü maddesi gereğince cezalandırümalarıru taleb ederim.» Savcınm iddiasını müteakıb yargıç, sanıklara. bu iddıanameye karşı ne diyeceklerini sordu Bunun üzerine gemınm süvarısi Petersen şunları soyledı: « Norveç kanunlarına göre böyle bir hareket suç değıldir Bizim memleketimizde kaptanlar gemisini istediği şekilde istiflemekte serbesttir. Keza her ne kadar bu maddelenn yanyans konulması kendiliğ:nden iştiale sebebiyet verirse de Norveç kanunlarına göre geminin bu suretle tahmili memnu değildir.» Gemi süvarisinin bu beyanından sonra ikinci kaptan Trosta) da aynı sözleri tekrar etti. Bunun üzerine yargıç Kenan: « Her memleket kendi kanunu, kendi mevzuatını takib eder, bu itibarla hâdise yurdumuzda vuku bulduğundan sizleri kanunen suçlu görüyor ve hareketlerinize uyan Türk ceza kanununun 383 üncü maddesi ge reğince tecziyenize, hafifletici se beb olarak da kendi hayatlarınızı tehlıkeye koyarak gemiy kurtaronak için en son infilâkların vukuuna kadar gemiden ayrılmadığmız sabit olduğuna göre Türk ceza kanununun 413 üncü maddesi gereğince üçer gün hap sinize ve 89 uncu maddeye uyarak da bu cezanın teciline karar verdim.» dedi. Her iki sanık da haklarmda ve rilen kararı tercüman vasıtasils öğrenince hemen yerlerinden fır lıyarak hâkımin elini sıktılar Mahkemeden çıktıktan sonra teı cümanla birlikte Kadıköy Başsavcısmm yanına gıden her ik: kaptan, Başsavcı Burhaneddin Ertuğa Türk adliyesinin gostermış olduğu hakşinaslıktan ve ıyı muameleden dolayı teşekkürierini bild:rmişlerdir. Geminin iahibi dün geldi "Bosphorus» gemisinin sahibi Ole Thoressen ve eşi dün uçakla şehrimize gelmişlerdir. Uçaktan indiği zaman teessürü yüzünden okunan gemi sahibi, kendisile görüşen bir arkadaşımıza şunları söylemiştir: « Avrupada seyahatte bulunuyordum. Bu sırada, İstanbuldan bizi üzen haberi aldım Türkiyeye zaten gelecektim; fakat hâdise üzerine seyahatimı tâcil ettim.» Osloda aynı zamanda fahrî başkonsoiosluğumuzu yapan ve müteadd:d defalar Türkiyeye gel miş bulunan, 25 kadar geminin sahibi M. O. Thoressen'e hâdissnin Türkleri de üzdüğünü söyliyen arkadaşımıza Norveçli armatör şöyle demiştir: « Bosphorus, adı biz Norveç lilere daima güzel Boğaziçini ha tırlatırdı.» Ankaraya da gidecek olan bu eski Türk dostu, burada kaldığı müddst zarfında gemi mürettebatile ve geminin bağlı bulunduğu Van Der Zee acentasından izabat alacaktır. Seçim plâtformu» izde umumî bir seçinl i plâtforrnu yapmağa bilmem imkân var mıdır? Yani bütün memleketin veya büyük bir çoğunluğun beklediği bir tek muayyen meselenin hallini vadederek, halkın oylanııı toplamak kabil midir?. Kısa bir seyahat bana bunun pek mümkün olmadışı kanaatini verdi. Her yerin, her kasabanın. yeni seçimden yeni mebustan beklediği şey ayrıdır. Gerçi üzerinde herkesin birleştıği geniş sahah temenniler vardır: Memlekette asayi^in muhafazası, hududlarımızın tecavüzden koıunması. komünizın tehlikesinin bertaraf edilmesi, her yerde ve her işte adaletin temini gibi şeyleri istemekte herkes müttefiktir; ama bunlar birer seçim plâtformu olamaz. Bunlar esasen nangi partıye ..jensub olursa olsun her hükumetin yapmağa resen mecbur olduğuhizmetleıdir. Bunun ak&ini düşünmek anormal olur. Onun için her yerin seçim plâtformunu oraya göre tayin etmekte fayda vardu, Yoksa bu seçim şahsî sempatilerden başka tesire ve âmile dayantnıyan bir intihab olur. İstanbulda ne gibi bir plâtform yapılabilir.' İstanbul şimdi. otuz sene evvelki gibi pa\itaht değildir. Bu bakınıdan orada hâkim olan unsur, eskisi gibi devlet aylıklıları değildir ki: onlara aid bir emel seçim propagandasının başına konsun. Bence bugün İstanbul halkına verilecck en kıymetli vaid İstanhııldaki işsizliğe çare bulmakhr. Bu da zannedildiği kadar kolay değildir. Hangi parti olursa olsun, bugün devlet kadrolaruu daha fazla sişiremez. Halbuki bizim işsizlerimiz maalesef hiç bir ihtısas istemiyen kalem isi, ayak işi gibi şejler isterler. Bunlar da çoktanHır olmuş. kapaıunıştır. Beu nereye gittiysem: Fabrika açsınlar! Bize iş versinlcr çahşalım! sözile karşılaştım. Fabrika işsizlere iş vermek iöin açılmaz. Fabrika bir ekonomik ihti.vara karşılık olarak açılır. Oraya da işçilcr alınır. Ama Türkiyede bir türlü işçi bulamıvan sahalar vardır ve çoktur. Bu sahalar. .kalifiye» denilen mütebassıs ustalardır. Biz nedense lise ve yüksek tahsile düşkün bir nıilletiz. Lâkin yüksek tahsil yapanların iş bulup refaha kavuşacağma dair ne bizde. ne diinyada bir kaide olmadığı gibi bir memlekele mutlaka >üksek tahsil gbrmüş olanların hİ7met edeceği de iddia edilemez. Akadenıik tahsil yapmak ıstijenler, onun maalesef pek verimU nlmıyan sarllarını kabul etmelidir. İüm zcvki ucuz bir tat değildir. Bunu tercih edenlerin bir çok dün\a nimetlerine imsâk ettiklerini tarih bo.Minca gurm«kteyiz. Bu, ali tahsil görenin nıınlaka aç kalması manasına gclmez. Lâkin bir memleketin yüksek tahsil yapmış olan çocuklavına vcrebileceği hizmetler raahduddur. Onlar dulunca, geriden gelenlere j e r kalmaz. İşte bugünku durııra budıır. Bence yapılacak şey, tahsil için akıp gelen genclik şelâlesini müsbet ve miismir sahalara çevirmek hükumetin vazifesidir. Neden saklayalını: Bize açıkta kalan ve açıkta kaldığı için mütemadiven cemiyete kaışı icbirar dııyup: Bcni böyle işsiz mi bırakacaktm? diye soran Üniversite mezunu yerine. onlar kadar zanaatkâr yetişmiş olursa. hem ekmeklerini daha kolay kazanır, hem cemiyete daha fa^dalı olur lar. Türkiyede hâlâ ustası olmıyan jüzleıce bakir sanat şubesi. yalnız bir kaç işçi elinde gene o kadar zanaat kolu vardır. Kaptan yoktur, çarkçı yoktur, otoraobil ustası, hattâ iyi bojacı ustası yoktur. Ben hukuk mezunuyum diye, bir demirri ustasından daha faydalı olduğumu mu iddia edeyim? Ancak dava bugünkü yetişnnş unsurlara iş bulınak davssı da âeğildir. Bunlara iş bulurken, bunların sayısını azaltmaya mahsııs ve kaynak tarafına aid tedbirler aluımalıdır. Bu arada. yüksek tahsilin tahr'idi batıra gelir. Bizim çocukiar bana mektub yazıp; Biz sizin zamamnızda olaydık, iş bulurduk. diyorlar. Bizim zanianımi7da is bııgiinkünden daha azdı. Bürolar. bııgünkünden daha tenha idi. Avukat bugünkü sa>ıda. lıekim bugüııkü sayıda değildi. Lâkin hukuk mezunu da bugünkü gibi değiidi. Ben Hukuk mektebine girebilmek için iki sene üstüste müsabaka imtihanına girmeye mecbur oimıışrum. Eğer j ü k sek tahsilin yapacağı iş hacnıile bıınîann her sene yetisen sayıst ayarlanmazsa münevver işsizliği siirüp gider ve bu. münevver olmıyan sııııfın yapacağı işi münevver nlarun hayatını kazanmak zarııretilo almasndan dolayı o • sınıfı da tehdid eder. böylece. ne münevver. ne yarı münevver mem nun olur. Bu işi, bir memleket davası olarak ele ahp ciddî ve geniş tedbirlerle halline uğrasmak buçünkü secim rlâtformu için en güzel mevzudtır. B FELEK Not: Memleket dış nda on günlük bir sevahat yaptım. Bu yüzden bir çok r e k t u t l a r a cevab vermek veya onlcrla al=k=lanmak imkânını bulamadım. Özür dilerim. B. F. B Yemekte, İngiliz büyük elçisi Sir Noel Charles, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral İzzet Aksalur, Kara Kuvvetleri Komutanı Or. general Nuri Yamut, Dış İşleri Bakanhğı Umum kâtibi büyük elçi Faik Zihni Akdur, kara, deniz, hava kuvvetleri kurmay Baştarafı 1 inci sahtfede başkanları, Genelkurmay harekât dairesi fcaşkam. garni^on komutanı, ve haysiyetini kurtarması lâzımİngiliz Büyük Elçiliği kara ve ha dır.» va ataşeleri ve elçilik erkâru iıazır Şehrimizde yapılan miiracaatler bulunmuşlardır. Şehrimiz avukatlarından ve diğer vatandaşlardan mürekkeb bir heyet, il seçim kurullarına bir dilekçe verm şlerdir. Dilekçeyi verenler Halil Özyöriiğün politika yapmak suretıle adaletı renc.de ettığini ve memurin ka Bastarafı 1 inci sahifede nununun 9 uncu maddesi hılâ Bastarah 1 inci sdhifede Amerika Dış İşleri Bakanı olan lee kabinesi t e ş reylik hafif bir fına hareket ettiğini bildirmekByrnes tarafından Montreux mu ekseriyet temin etmiştir. Hükumeti tedirler. Bundan başka Mıllet çalışan muhpfazakâr Fartisi mensublarından bazılan, cıvelenamcsinin tarlile tâbi tu'ul devirmeye rr.ası için Sovyet Rusyaya tekliftc parti tarafından ileri sürülen iki bağımsızlardan bir grup İstanbulunulduğunu, fnkat Sovyet' e r ' n takrir de 299 a karşı 304 reyle red bul ve Izmir seçim kurullarına, bu teklife karşı ilgi göstermedikle dedilmiştir. Liberal partinin 9 mil Adalet Bakanhğına müracaatte rirıi kaydeden gazete, yazısına şöy letvekili Muhafazakârları destekle bulunmuşlardır. mi?lerd:r. e devam etmektedir: Ayrıca, Kartalda oturmakta o• Hiç şüphesiz ki, Türkiye Kara Muhabirlerin bildirdiklerine gölan Mçhmed Sarıtaş, Vehbi, Meh deniz memleketleri içinde bu me e, ağır hasta olanlar haric, rahatsele ile en çok ilgili bulunmakta sız bulunan diğer bütün milletve med Alsancak, Fethi Kanmaz, dır. Zira v evvelâ Boğazlar Türkiye killeri zorla toplantı salonuna gel Saffer Arıkan, Mustafa Güven, toprakları arasında uzanan bir su mişler ve reylerini kullannrslardır. Ali Noyan, Zeki Tan, Niyazi Can, Abdüssamed Okan, Hab.b Yılyoludur, sonra da, Karadenizde İşçilerin yeni bir galibiyeti kı\T sahibi diğer memleketler RusBusün İskoçyada yapılan bir ara maz, Hüsnü Pekin, Mediha Türk va ile onun kuklalan olan Ruman şeçimde İşçi partisi yeni bir üye doğan adlarındaki vatandaşlar ya ve Bulgaristandar.» kazanmış ve böylelikle parlamento Adalet Bakanhğına, C. Savcılığı P]ıiladelphia İnguirer gazetesi de daki ekseriyetini sekize çıkarmıştır. na, Yargıtay Başkanlığına, seçöyle dem2ktedir: Bugünkü ara seçimi işçi adayı Tom çim kurullarına aşağıda metni »Berlinde vuku fculan yeni bir Steele 20,074 e karşı 20.367 oyla yazıh şu telgrafı çekmişlerdir: «Yargıtay Birinci Başkanı saanlasmazlık, Kremlinin tahrik edici kazanmıştır. 293 oyla çoğunluk o Fctrol verzileriııin arttırılması son hareketleri arasında mühim bir kadar zayıf görülmüştür ki. oy pus yın Halıl Özyörüğün son yaptığı hareketlerle fi'len siyasete karış bu şiipheyi tak\iyc etmiş ve hüku yer alacaktır ki bu hareketlerin ba aları bir kaç defa savılmıMır. tığını gazetelerde okuduğumuz be met bu tarzı harrketle devletin =ında Baltıkta görüşülen uçak meseyanatı ile öğrenmiş bulunuyoruz. varidalım arttırmak istcmişse de le?i gelmektelir. Bu faaliyetlere BoYargıtay Başkanı gibi kanunlaBunun sebeb olacağı galâlar da is ğazJarda üs verilmcsi için Türkiyeter istemez dikkati çekmiştir. Ger ye yapılan yeni taz^ik ve mütterm tatbikı kendisine emanet eçi hükumet, petrol vergileri üze fiklcre Triesteden çıkmalarım ihtar dlmiş olan \e bu hususta kenrine yapılan zamların mühim bir elon hiddctli nota da dahildir.. disinden âzann hassasiyet ve tiAnkara, 26 (Telefonla) Pagalâya sebeb olmıyacajını ileri Bu harckctler doğrudan doğruya kistan hükumeti, hükumetimize tizlik beklemeye hakkımız oldusüımektedir. fakat Londranın nııisbize hitab edİ3'or. İşte bu hakikatler müracaat ederek hac mevsimınin ğu malum bulunan bir şahsın takil mahfilleri bu fikirde değilAchoson'un tekliflcrine kuv\et ver devamı müddetince Pakistan li kanun hükümlerine aykırı hadir ve nakliyat ücretlerinin mutmektedir.* manlarile Cidde arasında hacı reketi hepimizi müteellim etlaka artacağına kanidirler. KewYork 2S (Radyo> Bu nakletmek üzere Türk vapurla' miştir. Fi'len Anayasa, hâkimler Hükumetin bu zamları yapmak giinkü bışmakalesini Türkiveye rının tahsisini istemiştir. Pakis kanunu, memurin kanunu mutan maksadı, biitçe açiK"™ kapa tihsis etmiş olnn NewYork Times tanda, bu ınevs:mde, hacce gi vacehesinde bir hata olduğu ve mak oUaydı beiki de bunlara ta aızetesi soğuk harbin şiddetlendiği deceklerin sayısı 20 bin kadaı hakkında takıbatı icbar ettirdiği hammiil edilir ve muhalefet de ses bir sırada bu memleketten gelen tahmin ediliyor. Ulaştırma Ba gibi milletvekili seçim kanununa çıkarmamayı tercih ederdi. Yahııd haberlerin cesaret verici olduğu kanlığı müracaati tetkik etmek karşı koyduğu namzedlikle hübu zamlardan maksad, bir inşa sihaknu yazmakta ve Sovyet Rusya ile le beraber, henüz bir karara va kümsüzdür. Binaenaleyh yasetini destcklemek olsaydı, onun kmda takibat yapılmasını rica iki hududu olan Türkiyede beşinci rıltnamıştır. da başarılması memnuniyetle karederiz.» kolun bulunmamasırun şayanı d' şılanırdı. Böyle bir gayenin gözekat bir hâdise olduğunu belirt Yurdda bereketli yağmurlar tilmemiş olması muhalefetin daha Ankara 26 (Telefonla) Sıfazla hiddet ve asabiyet gösterme mektedir. NewYork Times Türklerin Boğazlar meselesi hakkmda cakların bırdenbire artması mah sine sebeb olmuştur. Ruslar tarafından savrulan tehdidElhasıl bütçenin arzettiğî bu lere kulak asmadıklarını kaydet sul durumu üzerinde endişeler uyandırmağa başlamıştı. Dün manzara mııhalefetin şiddet RÖS rnekte ve şöyle demektedir: gece yurdun bir çok bölgelerine termesini gerckleştirmiş. bu da Baştarafı 1 inci sahifede «Türkiyenin gösterdiği cesaret, hükumetin itimad istemesile ndi huzur verici bir hal yaratmakta yağmur yağmış, yağışlar bugün yardım metodunu ve TUrk bahriyede devam etmiştir. Önümüzdeki eelenmiş. İşçi hükumeti beş rey dır.» haftalar da elverişli geçtiği tak sinin kaydettiği terakkileri kendileckseriyetle vaziyetini kurtarabilKeWYork Times bundan sonra dirde bu yıl bereketli blr mah rine izah ettim ve önümüzdeki yıl miştir. 3 hafta sonra yapılacak seçimlere tatbik edilecek yardım programları Beş reylik ekseriyetile vaziyeti temas etmekte, bunların 1946 da sul idrak olunacaktır. hakkında kendilerile istişarelerde İzmitte kurtarmak. bir muvaffakıvet değil kine nisbetle daha serbest olacabir idarei maslahattan. yani seçiın ğ:nı belirtmekte ve şöyle demektzmit, 26 (Telefonla) Bu bulundum. Her ikisi de Türk bahleri gcciktirmekten ibarettir. Se tecir: şün vilâyetin her tarafına bere rijesine ve Türkiyeye karşı büyük bir alâka beslemektedirler. Bunu çimleri yenilemekse, Ingilterede «Türkiyede derhal tam bir de ketli yağmurlar yağmıştır. Bu bir zaruret mahiyetini almıştır. mokrasi kurulacaktır, denilemez. suretle kuraklık tehlikesi önlen bilhassa belirtmek isterim. Talöik Bunları sonbahara kadar geriktir Fakat bu yolda mühim adımlar miştir. Köylüler sevinç içinde edilecek yeni yardım projeleri çok mek belki hükumet hesabına bir atılmıştır. Nisbeten hür bir basın dir. ümid vericidir.» muvaffakıyet teşkil eder. Fakat ve sağlam bir muhalefet mevcuddurumun hakiki manzarasını de dur.» PROF. NIMBUS'ÜN MACERALARI: ğiştirmez. Durum, hoşnudsuzluk verecek ve İngiliz âmmesini memArrkarada iki kalpazan nun edecek mahiyette değildir. Oyakalandı nun için ergeç seçim yapılacak ve İngiltere ancak o zaman kafî kaAnkara 26 (Telefonla) Anrarını vermek imkânını bulacakhr. ksrada seyyar fotoğrafçılık yaOmer Kıza OOftRUL pan Sami Gökhan ile tütüncü A HaÜI Özyöriiğün adaylığı meselesi Narshall plânı afis müsabakası Marshall yardım plânma dahil olan 18 memleketten 5 inde afiş müsabakasmm neticeleri ılân edilmiştir. Türkiyede müsabakaya iştirakin kapanış tarihi evvelce de bildirildiği gibi 30 nisandadır. Müsabakada kazananlardan birincisi 500 liralık nakdî bir mükâfat alacak, ayrıca Marshall plânı idaresi hesabına Parise bir haftalık bir seyahat yapacakhr. Müsabakanın ikincisi 500 ve üçüncüsü ise 200 er Türk .liralık nakdî mükâfat alacaklardır. Marshall yardım plânına dahil memleketler arasında yapılmakta olan bu müsabakalarda birinciliği kazanmış olanların eserleri arasında Pariste tekrar bir müsabaka yapılacaktır. Marshall plânma dahil olan mem leketler arasında tertib edilmiş olan bu afiş müsabakasından başka bir de fotograf ve çocuk sanatı müsabakası vardır ki bunun da son iştirak tarihi 15 mayıs 1950 dir. Evvelce de ilân edilmiş olduğu gibi «Milletlerarası iktisadî işbirliği yolu ile ö#ıha iyi bir hayat seviyesi» mevzuunda olan afiş müsabakası için tersim edilecek eserlerin ebadı 50x75 santimetre olacak ve nıuşamba, karton veya her han.gi bir zemin üzerine yağlı boya, suiu boya veya pastel ile yapılabilecektir. Bunun intihabı iştirak eden sanatkârlara serbest bırakılmıştır. Tür kiyede yapılacak müsabakalara iştirak serbesttir. İştirak edenler Ankarada Güzel Sanatlar Umum Müdürlüğüne müracaat edeceklerdir . Boğazlara dair Rus iddiaları İşçi kabinesi iki ffehlike aflattı Balıkçılığımızın durumunu ıslah Bastaraft 1 inci sahifede yesine göre mükemmel bir şekilde hazırlandığına işaret etmeliyim. Bu raporlar tam mânasi\e tatbik edildiği zaman, beklenen neticeler alınacaktır. Yalnız şu noktayı belirtmek isterim, bahkçıhkla uğraşan kimselerin bu sahadaki ilmî bilgilerini arttırmaları lâzımdır. Balıkların ha yatı, yetişme şekılleri, cinsleri hususunda malumat sahibi olmaları şarttır. Aksi halde, bahkçılık endüstrisi inkişaf edemez.» Mr. Moore, bundan sonra, Marshall plânı dairesinde Türkiyede de daimî bir mütehassısın bulunmasma işaret etmiş, Yunanistanm balıkçılık durumunu izah etmiş, Türkiyenin bahk ihracmda dünya pazarlarında büyük bir rol oynıyabileceğine inandığını söylemiş ve soğukhava depoları mevzuunda da şu iza hatı vermiştir: « Balıkçılık, soğukhava depolarile beraber yürür. Buna lâzım gelen ehemmiyeti vermek şarttır. Bu bakımdan memleketimizde kâfi derecede soğukhava deposu yapmak lâzımdır » Mr. Moore, şehrimizde bir kaç gün kalacak ve balık sahalarını görecek, bilâhare Atinaya dönecektir. Öğrendiğlimize göre. memletinizde kâfi derecede soğukhava deposu yapılacaktır. Bunlar en modern tesisatı havi olacak ve büyük merkezlerde bulunacaktır. Bulgaristan, Türkiyeye bir nola daha verdi Baştarafı 1 inci sahifede Tayyaredeki pilotu öldürmekten sanık olarak Türkiyede muhakeme edilen bu Bulgarlar beract etmişlerdi. Türk mahkemesi siyasî baskı altında işlenen bir cinayetle karşışıltnış olduğunu belirtmiş ve mahkemenin kararı Temyiz tarafından tasdik edilmişti. Bulgarlar bundan evvel Türk hükumetine tevdi ettikleri bir notada bu mültecilerin iadelerini istemişler, fakat bu taleb reddedilmişti. Bugün Bulgar Dış İşleri Bakanhğı aynı talebi tekrarlamaktadır. Bulgar notası. Türkiyenin bu mültecileri iade etmemekle Bulgaristana karşı düşmanca bir tavır takmdığını ve iki memleket arasında 1929 da imzalanmış anlaşmayı ihlâl ettiğini ileri sürmektedir. Ayrıca bugün Sofyada toplanan bir Bulgar halk mahkemesinin bu mültecileTİ gryaben ölüme mahkum ettiği de ilâve edilmektedir. 1950 daktilo sürat şampiyonu Her sene yapılmakta olan istanbul daktilografi şiırat şampiyonası bu Be".e de yaım paat 14.30 da Sultanahmeddeki Birlnd Ticaret Lısesi konferans salonunda yapılacaktır. Beynelmilel müsabaka nlzamlarına göre yapılacak olan bu müsabakaya kendisine güvenen veya dakikada 75 kelimeden daha süratli yazan herkes girebilecektir. Dün Birinci Ticaret Lises'.nde müsabaka jürisi seçılmiş ve son hazırlıklar ikmal olunmu.stur. Pakisfan, Hac sefer leri için vapur islidi Tütün Hatları düşürülmiyecek Bursa. 26 (a.a.) Gümrük ve Tekel Bakanı Dr. Fazıl Şerefeddin Bürge bu sabah Anadolu Ajansı muhabirine §u beyanatta bulunmuştur: « Müstahsil telâş edij'or. Bizim tütün ahşımız da ağır gid: yor. Bunun sebeU deposuzluktur. Hiç bir suretle fiatlar düşürülmiyecektir. Bazı çevrelerde mübayaanın ağır gitmesinin, ileride müstahsilin nihayet bıkıp düşük fiatla mahsulünü satacağını ileri sürdüklerıni işittim. Bu kat'iyen varid değildir Piyasamn ilk gününde tütünün nev'iyatına göre ne fiat verildiyse, bugün de, piyasa bittiği gün de aynı fiat verilecektir. Ekiş sahasmın tahdidi de düşünülüyor. Çünkü rastgele tütün ekıliyor.» Donanmamızın takviyesi rif Ak admdaki şahıslann Dumlunınar mahallesındeki evlerinde kalp gümüş lira imâl ederek Ankara, 26 (Telefonla) An pıyasaya sürdükleri anlaşılmış karadaki Hacıbayram türbesinin yapılan aramada bir mıktar kalp açılması için hazırlıklar yapıl para ile bazı kims'evî maddeler maktadır. Türbe, mayısta tö bulunmuş, tahkikata başlanmıştır. renle açılacaktır. «CUMHURIYET» in TEFRİKASI:51 ması ihtimalini düşünd'im. Onun ne dediğini bilmedieim için, ne olursa olsun, doğruyu söj'lemcği ter cih ettim. Bana geldi. Yenjem, bir an tereddüd geçirir gibi oldu. O halde, missfiri ağırlamak biraz da sana düşüyor. Zaten ben de bundan korkuyordum. Günün birinde, bu işin böyle bir şekil alacağından endişe ettiğim içindir ki, o sık sık rr.cktublaşma meselesiııe itiraz etmiştim. Yenaemin. lâkırdıyı nereye getirmek istediğini pek kestiıtememekle beraber, aramızda tatlı sert bazı sözler geçeceğini tahmin etmeğe başlamıştım. Her ihtimale karşı, elimdeki ufacık silâlıı kullandım. Yengeciğim, hafızanızı biraz yoklarsanız, Muradın idaresi altında, Fevzi Beyle mektublaşmamızda mahzur görmediğinizi hatırlayacaksmız. Yengem, bütün davasuıı galiba bu temele istinad.' ettirmiş olacak ki, sarsılır gibi olJu. Telâşla: Biliyorunv biliyorum, dedi. Hafızamı yoklamağa hacet yok. Ben değil, asıl sen hafızanı yokla. Verdiğim ufak müsaadeyi Murad da, sen de kötüye kullarup haddinden fazla sık mektub yazdığınız için itiraz ettiğimi hatırlarsm, değil mi? Mediha yenge. elime bir ikinci silâh verdigiaio farkıada değildi. Bu sefer de, onu kendi silâhile vurtnak icab etti: Hatırlıyorum, yengeciğim. Bil mukabele ben de size bir şey daha hatırlatacağım, Fevzi Behnanla mektublaşmağa nihayet vermemizi istedikten sonra, bu yasağı gene kencîiniz kaldırdmız, durup dururken muhabereyi kesmenin böyle bir zata karşı ayıb olacağını söylediniz, biraz seyrek olmak şartile mektub yazmamıza izin verdiniz. Yengem, pot kırdığını anlamıştı Dudaklarını ısırdı. Bellibelirsiz bir duraklama geçirdi, bir ufacık nüansı hatırladı. Ama, bir şartla ; dedi. Mektubları Murad yazacaktı, sen değil. Zaten öyle oldu, yenge. Öyle olduysa, Fevzi Behnan Bey. İstanbula geleceğini Murada değil de, niçin sana haber veriyor? Alaycı bir lisanla konuımaktan kendimi alamadım. Bizim yasağı kendisine tebliğ etmemiştik de onun için, yengeciğim. Hem o, dİDİomat olduğu için, memleket dışı imtiyazları vardır, mesul sayılmaz. Mediha yengenin kaşlan çatıldı. Ciddî konuşuyoruz, Belkıs, dedi. Koskoca kız oldun, hâlâ ciddiyetini ele alamıyorsun.' Birdenbire, onun istediğinden fazla ciddî olmağa karar verdim. Mediha y«^.genin geceyarısı odama gelmekten maksadı bana bir takım nasihatlerde bulunmak, Fevzi Beknan evimize geldi^i zaman onu sadece bir misafir gibi karşüamayı Biliyorum, kızım. biliyorum. tenbih etmek, hattâ belki de, Fevzi Işte böyle saçmasapan iâflara, heze Behnana hiç gözükmememi iste yan] ara ulaşır. mek olduğunu seziyordum. Bu ET Siz hezeyan diyin, ne derseniz zulannı önlemek için kestirme diyin, ben Fevzi Behnanı nişanlım konuşmağa karar verdim. sayıyorum, o da beni öyle... Peki yenge, dedim. ciddî o'aYengem, elile bir işaret etti, becağım. Fevzi Behnanın, niçin Murada değil de bana mektub yazdı ni susturdu. ğmı foruyordunuz, değil mi? Peki, peki, öyle olsun. Şımdi Evet. Mademki benim tenbi beni dinle. Fevzi Bey, memleketine himden sonra artık yalnız onunîa giderken İstanbula uğrayacak, bize muhabere etmiş, İstanbula gelece misafir gelecek. Güzel, âlâ, buna ğini ona yazması 'âzımdı. bir diyeceğim yok. Yalnız, bu zat, 3ana yazmasrıın sebebi gayet bence, Muradın ahpabı ailenin de basit. Nişanlısı değil miyim? şimdilik teklüli bir misafiridir. Se Gene saçmalıyorsun, kızım. Hayır yenge, saçmalamıyorum, nin nazarında nişanlın olması, benhakikati söylüyoram. Fevzi Beh ce ikinci derecede kalır. Binaenananla nişanlıyım. Aylardanberi bek leyh, bu zaü, dediğim gibi, bir aile lediğim bu haberi benim yerime dostu gibi karşılamanı istiyorum. Çok ciddî olacaksın. Aranızda alınıp Murada elbette veremezdi. Kendine gel, Belkıs. İnsan, ta verilen mektublara dair, senin tanımadığı bir erkeğe nasıl nişanla rafından en küçük bir imada bulunır? nuîmasını istemiyorum. Serdaroğul Tanunadığımı ne biliyorsunuz, lan ailesinin şerefi, aileden bir kıyenge? zm, velev yüksek mevki sahibi de Elbette tanımıyorsun. Yüzünü olsa bir erkeğe yaltaklanmasına gördün mü? Sesini işittin mi? mânidir. Kendisile konuştun mu? Mediha yengenin, daha biraz ev Bunların hiç birisine hacet vel, koca kız oldun dediği bana, bir kalmadan, birbirimizi tanıdık. Siz, biribirinden uzakta iki insan kalbi mekteb çocuğu ile konuşur gîbi hiarasında açılan manevî yolun ne tab etmesi, en görgüsüz insanın darelere kadar ulaşacağını biliyor hi bildiği basit kaidelerden nasihıt mevzuu çıkarması gücüme gitti. musunuz, yenge? Mediha yenge, halime acır gibi Ama itiraz etmedim. Dinlemeğe demelul melul yüzüme bakü, başını vam ettim. saUadu Hacıbayram türbesi mayısta açılacak İKİNCİ CİLT 0u kitap Anthony cı ciltte, tâbîr caiıse mocera ve üs/öp tirvesine erijmîftir. Adverıe htz alan oheierinin ikinci cildıdır. Bmn muharrir. ikinci ciltte heyecen. güzelliğinın Afrikanm yarı esrar do!u ormanlannda vahfî bir kodmın öldürücü ojAı ile bojltyan kitap Avrupanın ro mantik muhitlerinde, raylanndo kral sove zındonlardo kıirn devam cildmde felâket. kimi soadetle sona eren üç afk maceroııyla eder. Kitabm binnci Nakleden: HATİCE VİLDAN Nebile teyzenin maksadı, yengemin kararma itirazdan ziyade, benim kıymet ve ehemmiyet verdiğim insanı küçıilterek bana tarizde bulunmaktı. Fakat, işi uzatmamak için cevab vermedim. Zaten Mediha yenge bana vakit bırakmad:. Susturucu cevabı. kendi hesahına o verdi; Benim evime gelen her misafir. ehemmivet verilmeğe değer insandır.' Nebile. Ben yaptığım işi bil'yorum. Rica ederim, kimse işKne rrüdariale etmesin. Nebile teyze, yüzünü buruşturdu, beîli belirsiz omuz silkti, sustu. Sonra, İstanbul taşcıma işi konu=uldu. Ben bir an evvel odama çekilip Fevzi Behnanın mektubile ve bulyalarımla başbaşa ka'mak istediğlm için erkenden ayrıld:m. Yarım saat sonra, kapım vuruldu. Açtım. Gelen Mediha ven^e idi. Hiç âdeti olmadığı halde, bu saatte odama gelmesine önce çaştım. Fakat, yüzünün ciddiliğini görünce, bu beklenmedik ziyaretin sebebıni derhal anladım. Med'ha yenge, benimle. Fevzi Behnana dair konuşmak için gelmişti. İçeri girdi, kapıx» kapadı. Hiç bir şey söylemeden yürüdü, pencere önündeki koltuklardan birine oturdu. Yüzüme dikkatle bakarak: Belkıs, diye söze başladı, sefıinle çok ciddî bir mesele konuşmağa geldim. Sizi dinliyorum. yenseciğim. Neye dair konu«mak i=tediğimi tahmin etmişsindir, tabiL Talımin ediyor gibiyim, yenge; misafirimizden bahsedeceksiniz. Evet, mi=afirimizden. Lv»^lâ şunu öğrenmek istiyorum: Bu mek tub Murada mı geldi, sana mı geldi? Mediha yen?e. çok mühim bir noktaya parmağını koyuyordu. Murad da, ben de bunu düşünmemiş, böyle bir sual karşısmda kalırsak ne cevab vereceğimizi kararlaştırmnmıştık. Belki yengem de, i)k anda bu ciheti aklma getirmemişti. Fevzi Behnanm ziyaretini, onun için, tereddüdsüz iyi karşılamışu. Belki değil, muhakkak böyle olmuştu. Evvelâ «mektub Murada geldi • cevabmı vermek istedim. Fakat, dediğim gibi, Muradla ağız birligi etmediğimizi düşündüm, benden evvel Muraduı da ağzjzu yoklamış ol okuyucunun tafiıyıp sevdığı kiz~ lar. Angela. Dolores ve Flotence bu kitapfa karfimıta bırer tekrar çıkorlor. kanjir. Anthony'nm kadm olarak Onlardon Neleta bafka hayattno bir de Neleta ile Anthony'nin arasın da geçen ve asla tohoyyul edilemiyecek bir son/o bıten voh< }< ofk okuyuculorm hiç unutamıyacakları bir macerçdır. İzmitte zelzele İzmit, 26 (Telefonla) Bu?iin saat yarımda şehrimizde hafıf bir zelzele olmuştur. Hasar yoktur. f olmak isterseniz Prof. Kömürcan'ın (Oğretmensiz defter usulü 5 Lira) ve (H?l!'m Tıcaıet arıtmctiği 2,5 Lira) kitablarını okuyunuz. Inkılâb, İkbal, A. Halid ve Üniversite Kitabevlerinde bulunur. KOLAYCA ve YALNIZ BAŞINIZA MUHASİB\ •
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear