23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 r CUMHUBİTET 39 Kasım 1950 BİRDAKİKA Yeni bir harb un General MacArthur tarafından neşredilen fev kalâde tebliğ, Birleşmiş Milletleri Kore çıbanını esaslı bir şekilde dcşmeye mecbur edecekiir. Bu tebüğin bilhassa nazan dikkati çeken noktalan şunlar olmuştur: 1 Korede bir harb bitmiş, yeni bir harb başlamıştır. 2 Yeni harb yeni bir düşmanla yapıldığından bundan sonraki askeri harekât salâhiyetlerim dışına çıkmaktadır. 3 Bu hususta bana yeni talimat vermek yalnız Birleşmiş Milletlere aid bir vazifedir. General MacArthur'ün, Kore harbi başladığındanberi mütecavİ2 ile Birleşmiş Milletler Kuvvetleri arasında mevcud «dövüş müsavatsızlığım» tasfiyeye karar verdigi anlaşıhnaktadır. Birleşmiş Milletlerin Kore topraklarında şimdiye kadar elde ettikleri ileri hareketler, cephe gerisinde hava kuvvetleri tarafından yapılan tahribat ve oralarda toplanmakta olan düşman birliklerinin dağıtılmasile mümkün oltnuştur. Fakat Mançurya hududuna yaklaşıldıkça bu hava silâhını müessir bir şekilde kullanmak imkâmsız bir hale gelmiştir. Birleşmiş Milletler teşkilâtı tarafından General MacArthur'e verilen kafî bir emiı Kore hududlan dışındaki hedeflerin bombalanmasına müsaade etmemcktedir. Bu vaziyette cephe hattı Mançurya sınınna gayet yakın iken düşmanın gerilerde yapmakta olduğu savaş hazırlıklannı bozmak mümkün olamamaktadır. Çünkü bu hazırlıklar Kore toprakları dışında Mançuryada yapılmaktadır. Yalu nehri de donduğundan komünist Çinliler hep «gönüllü» kisvesi altında ordulan, kolordulan ve tiitnenleri kolaylıkla savaş hattına gönderebilmektedirler. Bu şerait altında sayıca az kuvvetlerle ve üstelik hava desteği olmadan Birleşmiş Milletlerin Yalu nehrine dayanmaları ve böylelikle Koreyi birleştirmeleri maddeten ünkânsız bir hale gelmiştir. Bunun mesuliyetini üzerine almak isteme diginden General MacArthur'un sözu gene Birleşmiş Milletlere verdiği aşikârdır. Şimdi Birleşmiş Milletler nası) bir karar ittihaz edecektir? Dün gece Güvenlik Konseyi toplanır toplanmaz Amerikan delegesi ilk defa olarak Komünist Çin hükumetini resmen tecavüzde bulunmakla itham etmiş ve Komünist Çin kuvvetlerinin derhal Koreden çekilmelerini isteyen altılar teklifinin süratle müzakere edilip reye konulmasını taleb etmiştir. Amerikalı delege şöyle demiştir: «Şimdiye kadar hür dünya P. fcinin mahdud maksadlarla Kore harbine müdahale ettiğini zannetmekteydi. Fakat şimdi anlaşılıyor ki Komünist Çin doğrudan doğruya Koreye tecavüz etmektedir.» Böylelikle Birleşik Amerika «teminat» verirken korku ile hareket etmediğini, fakat yeni bir harbin çıkmasına mâni olmak ve solhu korumak maksadile böyle bir te>şebbüste bulunduğunu isbat etmiştir. Komünist Çin, Birleşmiş Mîlletlerle boy ölçüşebilecek durumda mıdır? Buna imkân bile verilmemektedir. Yalnız Pekinlilerin Batı ile Doğu arasında ustalıkla hazırlanmış bir şantaj oyununa giriştikleri ve ne kopanrsa kârdır kabilinden «tehdidi» devam ettirdikleri kanaati mevcuddur. Belki de MaoTseTung ile etrafındakiler Batıdan Birleşmiş Milletlere kabulü ile Formozayı ve Moskovadan da Güney Doğu Asyada bir nüfuz sahası elde etmek hedefini gütmektedirler. Moskovayı «Kore savaşma katılıyorum» diye, Batıyı da «Kore savaşından çekiliyorum), diye kandırmanın yollannı araştırmaktadırlar. Eğer yann Korede cephe hattile Mançurya arasındaki mesafe uzadığı zaman Komünist Çinli tümenler yeniden «sır olup» ortadan kaybolursa o vakit Pekinin şantaj siyasetine dört elle sarıldığı kat'iyet kesbetmiş olacaktır. Fakat üç gündenberi başlayan taarruz aynı şiddetle devam ederse o zaman Kore savaşmın bir Çin savaşma intikal etmesi kaçınılmaz bir şey olacaktır. Ömer Sami COŞAR Açılan gedikten büyük Çin kuvvetleri hâlâ akıyor Baştaraft 1 Inci sahifede nln dağılması ve burada geniş bir gedik açılması üzerine bu kesime süratle gönderiimiştir. Kahramanlar şimdi yeni müdafaa hattında artan bir cesaretle savaşa devam etmektedirler. Bütün cephede vaziyetin gayet nazik biı manzara arzetmesi ve GeneraJ MacArthur'un da durumun tehlikeli olduğunu bildirmesi bizimkiler üzerinde hiç bir tesir yapmamıştır. Onların yegâne temennisi cephenin iki kanadındaki kuvvetlerin dayanmasıdır. düşmanla cephede ilk defa göğfis göğüse savaşmıştır. Kunuri önünde mevzi alan Türk tugayı bu şehirle Takşon arasında düşman kuvvetleri tarafından derhal tamamile sanlmıştır. Amerikan kumandanlığı Türk askerlerinin akıbeti hakkında derin bir endişeye düştüğü sırada Türk Mehmedcikleri süngü takarak hücuma kalkmış ve düşman hatlanru yararak selâmete ulaşmıştır. Bu süngü hücumu esnasında Türk askerleri 200 Çinliyi öldürmüşler ve bu muvaffakıyetli hareket sonunda Talihsiz bir günün tek zaferinl 200 de esir almışlardır. Hidrojen bombası fabrikası Yeri tesbit edilen fabrLkanın inşasına kısa zamanda başlanıyor NevvYork, 28 (R.) Birleşik Amerikanın bir taraftan Hidrojen bombası etrafmdaki çahşmalarını hızlandırdığı, diğer taraftan da yeni atom süâhları üzerinde durduğu bildirilmektedir. Bu gece Birleşik Amerika atom enerjı komisyonu tarafından verüen malumata göre, Hidrojen bombasını teşkil edecek maddelerin hazırlanacağı fabrika yakında inşa edılecektir. Bu fabrikamn nerede inşa edileceği tesbit edilmiştir. Güney Karolinada yapılacak olan fabrika 100000 hektarlık bir araziyi kaplıyacaktır. Fakat Hidrojen bombasınm gayet gizli tutulan bir mahalde bu fabrikadan gönderilecek maddelerle yapılacağı da ilâve edılmektedir. Kongre fabrikanm en kısa zamanda tamamlanması için 260 milyon dolarlık tahsisatı geçenlerde kabul etmişti. Bu fabrikanın E. İ. Dupont kumpanyası tarafından kurulacağı da kaydedilmektedir. Merak Geg aldık haberi. îstanbul gazeteleri, Geg geliyor buraya. Gazetecilik Enstitüsü Fikir ve sanal bugün törenle açılıyor eseri kanun Memleketimizde ilk defa kurulan tasarısı enstitü, büyük rağbet gördü ri» yokru. Bizim gazetecilerimiz şimdiye kadar hep kendi kendilerine yetişmişler, gazetecilik için lâzım olan bilgileri, bu meslekte çahşmağa başladıktan sonra, binbir güçlükle ve yava? yavaş edinmişlerdir. Bugüne kadar devam edegelen «Babıâli» mektebinin yanında, şimdi bir yenisinin temeli atılmıştır. îstanbul Gazeteciler Cemiyeti iki yıl kadar evvel bu noksanımızı gidermeğe karar vererek bir Enstitü kurulması için Üniversite Senatosuna müracaat etmiş, Üniversite de bu teklifi memnunlukla karşılamış. tı. O zamanki Rektör Ord. Prof. Dr Sıddık Sami Onarla arKadaşlannın gösterdikleri yakın ilgi, umumî biı takdir ve memnuniyet uyandırmışb. Bunun üzerine, Ord. Prof. Dr. Şükrü Babanın başkanhğı altmda bir komisyon harekete geçerek, «Ga zetecilik Enstitü talimatnamesi ve programı» nı hazırladılar. Bu komisyonda tanınmış üim adamlanmız da vazife aldılar. Yönetmelık, nihayet Millî Eğitim Bakanhğı tarafından da tasdik edildi. Bu suretle, iki yd evvel çalışmağa başlayan Gazetecilik Enstitü idare heyeti, bir kaç haftadanberi meslekî ders hocalarile teşriki n,esaı ederek, Enstitünün ders programını tesbit etti. Gazetecilik Enstitüsünde okutuacak dersleri iki büyük grupa ayırmak mümkündür. Birinci grup, Üniversitede okutulan ve gazetecilik için lüzumlu görülen branşlan ihtiva edecektir. Bu dersler de şimdilik şunlardır: İktisad, «Ord. Prof Dr. Şükrü Baban ve Prof. Dr. Refii Şükrü Suvla», Medenî Hukuk «Prof. Kemaleddin Birsen, Ord.Prof. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu ve Prof. Hıfzı Timur», Sosyoloji «Prof. Z Fahri Fındıkoğlu», Halk Efkân Psi kolojisi «Prof. Sabri Esad Siyavuşgil», Siyasî Cografya «Prof. Besim Dankot». Bu dersler yalnız bu sömestr içindir. Müteakıb sömestrlerde bunlara yenileri ilâve olunacak, eskilerden bir kısnu da kaldırılacaktır. İkinci grup, meslekî branşlan ihtiva etmektedir. Bu dersler de, tanınmış gazetecilerimiz tarafından verilecektir: «Umumî Gazetecilik kit, muharrir», Gazetecilikte Yazı Nevileri», «Peyami Safa (muharrir>, Bıtrhan Felek Gazeteciler Cemiyeti Başkanı, muharrir Ercümend Ekrem Talu, muharrir Şevket Rado. muharrir», Haber Alman Bildirma «Cevad Fehmi Başkut, Cumhuriyet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü, muharrir, Reşad Fevzi Yüzüncü, Yeni Sabah gazetesi Yazı İşleri Müdürü», Daktilografi ve Stenografi «Dısan Sevim». Meslekî dersler de bundan sonra sömestrlerde taaddüd edecektir. Ankara 28 (Telefonla) Fi eserleri sahiblerile sanatkârlan k rumağa matuf bir tasan ve ha nakliyatının hususî teşebbüsler 1 rafından yapılabilmesini mümk kılan bir kanun tasarısı da Mecli verilmiş bulumıyor. Havalarım. daki ulaştırma nizammı devletler arası prensiplere göre tesbit edı proje halen Adalet komisyonunı görüşülmektedir. Tasanda husu teşebbüslerin hava nakliyatmı ida edebilmeleri, hava gemileri, ha\ adamlan ve alelitlâk nakliyata & hükümler, sigorta hükümleri, taj minat prensip ve miktarlan, salâlt yet ve mesuliyet esaslan kanuj hükümlere bağlanmıştır. Fikir e s | leri sahiblerini alâkadar eden tasa sarı da Adalet Komisyonundadi Adalet Bakanı Halil Özyörük 0 sabah Meclise gelerek bu tasarılf üzerindeki komisyon çahşmalarnl katılmıştır. Halil Özyörük bu mS nasebetle şunlan söyledi: « Zamanımız devletleri vataa daşlarınm, terbiye ve irfan hürri yetleri, mevcud meddî ve teknil vasıtalann yardrmı artık suurlandıramıyacağından ferdi, kendi kendisini yetiştirmek v>e fîkrf yaratıc faaliyetlere serbest inkişaf imkâni vermek zaruretini takdir eden hö. kumet, fikir eseri sahibini korumağa matuf ve sanatkân kendi anlayışına göre kabiliyetini geliştirmeği istihdaf eden tamamile modem bir «6» kir ve sanat eseri kanun tasarust hazırlanmıştır.» Fikir eserleri sahiblerfle san Bir gece. Bir sokak. Ve içki, Bizde bugüne kadar, garb mem Tarihi «Ahmed Emin Yalman, Va kârlan koruyan tasan ile hi nakliyatına dair tasan eketlerinde olduğu gibi Üniversi tan gazetesi sahib ve başyazan», Altvermi§ Orhan Veli'yi, telere bağlı «Gazetecilik Enstitüle Türk Gazetecilik Tarihi «Server İsMeclise verildi Götürmüş öbür dünyaya. Orhan'ı az tanırvm. Fakat, rahattır sanırım, Şimdi o Meçhul Yerde. Eeeeeeehh... Adam. Attnki arpadan, Orhanınki votkadan. Bize ne var kaderde? D. N. • • • Türkler verdi Tokyo 28 (a.a.) (A.F.P): Birleşmiş Milletler kuvvetleri için talihsiz geçen salı günkü muharebeler esnasında tek zafer Türk tugayı tarafından, Türk süngüsünün kuvveti ile kazanılmıştır. Bütün Kuzey Batı cephesini çökerterek Birleşmiş Milletler kuvvetlerini 15 kilomtereden fazla geri çekilmeğe icbar eden komünist hücumunu durdurmağa çal'şmak üzere cepheye takviye olarak gönderilen Türk tugayı bugün Askerî harekâtta son durum NewYork, 28 (Radyo) Kore cephesinin kuzey batı kesiminde en kanlı savaşlar cereyan etmektedir. Muhabirlerin bildirdiklerine gore; Tokçon'un 35 mil kuzeyinde güney Kore tümeninin kesımin de açılan gedikten komünist Çin kuvvetleri akın halinde geçmek tedirler. Bu kesimde mevzi alan İngiliz ve Türk tugaylarının Amerikan kuvvetlerile birlikte cephe hattını muhafazaya çalıştıkları bildiriknektedir. İngilteresiz Avrupa olıır mu? MacArthur'un tebliği: «Yeni bir düşmanla bir harb başlamıştır» Baştarafı 1 inci sahiiede Mançuryada aynca mühim ihtiyatlar toplamakta ve savaş birliklerini devamlı bir surette takviye etmektedir.» Kore cephesinden fena haberler geldıği bir sırada neşredilen bu tebliğ, bazı askerî çevrelere göre şöyle bir mana taşımaktadır: «General MacArthur, Mançuryadaki toplulukları bombalamak salâhiyetinin kendisine verilmesini istemektedir.» Bu mesele hakkında Gü venlik Konseyinin veya genel Acamblenin bir karara varmak mecburiyetınde kalacağı da ilâve edilmektedir. Tokyodan gelen haberlere göre, bu sefer tehlikeye düşen yalnız General MacArthur'un büyük taarruzu değil, fakat aynı zamanda Koredeki bütün Birleşmiş Milletler Kuvvetlerinin âkıbetidir. Komünist Çinlilerin Mançuryada büyük kuvvetler toplamalan ve durmadan bunlan Koreye sevketnıcleri endişeyi arttırmaktadır. Tokyoya çağmlan generallcr Kore cephesındeki tümenleri gayet şiddetli savaşlar vermekto olan eneral Walker ile General Hammong acele olarak Tokyoya çağınlmış ve bunlarla General MacArthur arasında gayet mühim bir göAmerika ile Türkiye uzun ve dost rüşme yapılmıştır. Bu generallerin bir maziye sahibdirler. Koredeki bu gece cepheye avdet ettikleri de müşterek mukavemetimizle bu dost bildirilmektedir. luk şimdi perçinleşmiş bulunmaktadır. Biz ve hürriyet için çarpışan Amerikan Millî Güvenlik müttefiklerimiz zaferden emin buKonseyi toplandı lunmaktayız.» Washington 28 (A.P.) Birleşik William C. Foster, bilâhare 1952 Amerika Millî Güvenlik Konseyi fevkalâde bir toplantıya çağınlmış den sonra iktisadî yardımın uzatıltır. Koredeki buhranm müzakere ması hususunda Truman'a verilen edileceğine muhakkak nazarile ba raporun Kongrede müzakere edileceğini, kendisinüı şahsan, yardımın kılmaktadır. ancak yardıma muhtac memleketKonsey, Amerikan hükumetinin lere yapılması fikrinde olduğunu sjyasetini tesbit ve tayin eden en söylemiştir. yüksek devlet organıdır. Bastarafı J mcı •sahıiede ten Başkan, Uzakdoğudaki karışık bölgeleri gezdiğini, bilhassa Filipinler üzerinde durduğunu, bu bö) gedeki çalışmaların hakikaten işbirliği ruhuna uygun olarak yürüdüğünü söylemiş, Hoffmanın Türkiyedeki Marshall plânı heyeti ile mükemmel işbirliği yapıldığını, Washington makamlanna bildirdiğini belirtmiş ve şöyle demiştir: « Türkiyeden gelen ve beni fazlasile memnun eden raporlardan biri de, geçen sene büyük mikyasta ihracat yapan memleketinizin bu sene daha da yüksek bir mertebeye varacağına dair tahminleri muhtevi olanı teşkil etmiştir. Koredeki büyük mücadeleye Amerikan askerleri j'anmda çarpışmak üzere süratle oraya kuvvet göndermenizden dolayı milletini^e karşı duyduğum şahsî takdir hislerimi bilhassa izhar etmek isterim. Bu hareketiniz dünyanın hürriyeti seven bütün milletleri tarafından da büyük hararetle karşılanmıştır. Koredeki harbin hürriyeti seven milletler lehinde neticeleneceğine dair tam bir itimad beslemekteyim. Bu itimadım, askerî kudretinizden ve askerlerinizin cesaretinden ileri gelmektedır. Nihaî neticenin lehimizde olacağma dair beslediğim itimad, Türklerin ve diğer hür milletlerin yanımızda çarpışmalarından dolayı bir misli artmaktadır. Foster'in beyanatı Tanınmış bir spiker şehrimizde Edward Startz Holanda radyosunun en tanmmış spikerlerinden ve «Neşeli saat» spikeri Edward Startz bugün şehrimize gelecektir. Edvvard Stc=>tz ingiüzce, fransızca, almanca, ispanyolca, portekizce, isveççe, italyanca, rumca ve rusça lisanlarını konuşmaktadır. Edward Startz bütün dünyayı K.L.M. uçaklarile gezmiş ve her memleketten röportajlar yapmtştrr. Edward Startz memleketimizden de röportajlar yapacaktır. Fransız kabinesi diişfii Çine karşı at»m kullanılmak İsteniyor Irak Kral Naibi kansından ayrıldı Paris 28 (a.a.) (Afp) Parlamentonun bugünkü toplantısında, Jules Moch'un yüksek divana verilmesi hakkındaki komünist takrir 203 muhalif oya karşı 235 oy ile kabul edilmiştir .37 aded boş oy pusulası bulunmuştur. Bunun üzerine Başbakan Rene Pleven'in koalisyon kabinesi bu akşam istifa etmiştir. Fakat Cumhur Başkanı Pleven kabinesinin istifasını kabul etmemiştir. Komünist takrir, Jules Moch'u vatana karşı hiyanetle itham edilen Roger Peyre'nin kaçmasıru kolaylaştırmakla suçlandırmaktı. Washington 28 (A.P.) CumBağdad 28 (a.a.) (United yapılamadı huriyetçi âyan üyesi Owen Brews p r ess) Ilrak Kral Naibi Emır Ankıra 28 (T.H.A.) Hava muter bugün General MacArthur'a Abdülilâhrn Kahire Polis MüdürüÇin komünistlerine karşı atom nün kın olan karısı Prenses Fa halefîtinden dolayı bugün Ankarabombası kullanmak hususunda yet izadan ayrıldığı bu akşam bildiril İstanbul uçak seferleri yapılamamıştır. miştir. ki verilmesini ısrarla istemiştir. PROF. NİMBUSTJN MACERALARL Ankara hava seferleri liğini gerçekleştirmek için çırpınıyorlar. Fakat burada mühim bir mesele ile karsılaşıyoruz: İngilteresiz bir Avrupa kurulabilir mi? daha doğrusu, İngilteresiz bir Avrupa olur mu? Buçünkü dünya şartlan içinde yukanki suale ceffelkalem «evet» diye cevab vermek kolay olmasa gerektir. Gerçi tarihte İngilteresiz bir Avrupa kurmayı kimse akıl etmemiştir. Napoleon'un, Kaizer'in ve Uitler'in teşebüslerini, daha ziyade «İngiltereyi yenerek Avrupaya hâkim olmak maceraları» diye vasıflandırmak doğrn olacaktır. Kim ne derse desin, her üç teşebbüste de İngilterenin rolü ezilmiş milletleri kurtarmak şeklinde tecelli etmiştir. Avrupada, İngiltereden ayn, ona iistün bir Avrupalılık şuuru yoktur. Bugüne kadar gelmiş geçmiş ne siyasî, ne askerî, hiç bir otorite, böyle bir varlığı keşfedip onu sa. vunmayı üzerine alamamıştır. Bu, acaba İngilteresiz bir Avrupa olamıyacağı için midir? Fakat İngiltere nedir? İngiltere şüphesiz Avrupadan bir parçadır. Bununla beraber, o, aynı zamanda Avıupanın dışında ve üstünde bir kuvvettir de. Beş kıt'aya uzanan, son derece çeşidli ve kompleks münasebetlerin adaya bağladığı dünyasile İngiliz İmparatorluğu başlıbaşına bir âlemdir. İngiltere, iki bin yıllık Avrupa medeniyetinin Atlantik kıyılannda meydana gelen ilk sentezidir. Bugün, karlı ufukların tâ ortasında beliren sonuncu bir macera ihtimali Avrupayı titretirken ingilteresiz bir Avrupa kurmaya girişmek insana bir fantezi gibi geliyor. Doğrusunu isterseniz, böyle bir teşebbüsü akıllarından geçirenler bile ona sahiden inanmıyorlar. Içlerinden her halde «bir defa ilk adımı atalım da ingiltere nasıl olsa bizi yalnız bırakmaz» diye düşiinüyorlardır. ingiltere Avrupayı elbette yalnız bırakmaz. 1814 te, 1914 te, 1939 da yaptığı gibi kıt'ayı tek devletin hakimiveti altında görmektense olümü gene göze alır. Avrupa birliği fikrine karşı Sa Majeste hükumetinin bu derece çekingen davranması da .her halde bu tek devlet hâkimiyeti korkusunun Ingilterede yarattığı bir nevi içgüdü olsa gerektir.. Demek Attlee'lerin ve Bevin'lerin önderlik ettiği sosyalistler bile kendilerini bu alışkanlıktan kurtaranuyorlar. Bugün ingilteresiz bir Avrupa birliği kurulamıyacağına şüphe yoktur Jngiltere ise teenni ile bareket etmeyi tercih ettiğine göre, birliğin gerçekleşmcsi bir hayli gecikecektir. Belki de böylesi daha hayırlıdır. Basmakaleden devam Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onarla tanınmış diğer profesörlerimir ve bir kısım gazetecilerimiz de önümüzdeki sömesterlerde Enstitüde ders okutacaklardır. Gazetecilik Enstitüsü, yabancı üniversitelerin gazetecilik enstitulerile ilmî işbirliği yapmağa karar vermiştir. Enstitü, bundan başka, Milletlerarası gazetecilik kongre ve konferanslanna da katılacaktır. Profesör Refi Şükrü SuvlaniD dediği gibi: « Gazetenin cemiyet hayatında vazgeçilmez bir ihtiyacı karşıladığını anlamak için, memleketin bir gun gazetesiz kaldığını tasavvur etmek kâfidir. Gazeteeiz bir memleketi, görme, işitme, söyleme; hattâ düşünme imkânlannı kaybetmiş bir lisana benzemekle yanlış bir teşbih yaptığımı zannetmiyorum. Gazete, cemiyetin kültürünü yükselten, memleketi dünyaya tanıtan en pratik vasıtadır.» Bu mütaleaya her halde iştirak etmiyenimiz yok gibidir. Enstitü, Üniversite merkez binası arkasuıda inşa edilen bloklardan birine yerleşmiştir. Enstitüye kaydolunan öğrencilerin miktan ise alb yüze yaklaşmıştır. Enstitü bugün saat 16 da iki numaralı dershanede yapılacak bir töreni müteakıb açılacak, bu müna sebetle Rektör Profesör Omer Celâl Sarç ile iktisad Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Omer Lutfi Barkan ve Enstitünün direktörü Ord. Prof. Şükrü Bakan birer konuşma yapacaklardır. Davetlilere bundan sonra, profesörler evinde bir çay verilecektir. Enstitümüze muvaffakıyetler dileriz. Necdet EVLİYAGİl. Yeni kanun tasarıları j Adalet Bakanı antidemokratnl ve anayasaya aykın maddclerl kaldıran tasanlar hakkında izahat veriyor Ankara 28 (Telefonla) Adalel Bakanı Halil Özyörük mevcud anti^ demokratik ve Anayasaya aykm hükümler taşıyan, bilhassa ferd hürriyetini baltalayıcı mahiyet ari zeden kanun ve maddelerin kaldı* nlmasını sağlaxan tasanlar hakkın J da bize izahat verdi. Bakamn verdiği izahata göre Anayasa prensipleri içinde mütalea edilmesi icab , eden, şahıs hürriyetini teminat al ' tına sokmak maksadile Ceza Muha : kemeleri Usulü Kanununun 200 üncü maddesini tadil eden tasan Mec } lise sunulmuştur.. Bu madde, mah } kemece verilecek karardan önoa ( elli hal ve şartlar dışuıda ferdin s utuklu bulunmadan muhakeme J sinin görülmesini temin edecek şe 1 ilde degiştirilmiştir. Bundan başka I Millî Korunma Kanununda, ka j çakçılığın men ve takibi kanunun 1 da, meşhud suçlar ve hayvan hır t sızhğınm men'i hakkındaki kanun Ş da mevcud ve mahkemenin takdir ' akkını tahdid edici ve bu suretle uçlunun behemehal hükümden • 5nce tevkifmi gerektiren mecburi•eti ortada kaldıran 6 kanun tasarısı da Bakanlıkça Meclise sunulmuştur. j Ferd hürriyetinin teminatı bakı \ mmdan tezad teşkil eden Ceza Ka ] nununun 158 inci maddesindeM ' suçlarda mecburî tevkif hükmü de ' kaldınlmaktadır. Ferde isnad olu i nan suç Devlet Reisine, Büyük Mılet Meclisine veya hükumete karşı hakaretı gerektiren fullerden de • olsa şahsı hakkında mahkemec» tevkifıni gerektiren kanunî sebebler olmadıkça mücerred isnad v« i iddia ile tevkif yapılmıyacaktır. j Şahsî hürriyetin diğer bir görüş \ şekli olan mesken masuniyeti ele j almarak ev aramalarınm Ceza Mu ı hakemeleri Usulünün derpiş ettiği ] esaslara göre teminat ahma alan 4 hükümler hazırlanmış ve btına agf ı kın hükümleri kaldıran kanun te» \ sanlan Meclise sunulmuştur. ! Feci bir Giireş bileti otomobil karaborsası kazası önlenemiyor Boğazda bir otomobil denize uçtu, içindeki iki kişi boğuldu Dün öğleden sonra Tarabyada müessif bir kaza neticesinde bir hususî otomobil denize uçmuş, neticede iki kişi boğulmuştur. Bu feci kazanın cereyan tarzı şudur: Eminönünde bir handa emlâk komisyonluğu yapan îhsan Aker, idaresindeki 6579 numaralı hususî otomobille ve beraberinde ortağı Yorgi Samapulos olduğu halde dün saat 14 te bir iş için Büyükdereye gitmek üzere y o ^ çıkmıştır. €579 numaralı otomobil sahili takiben ve normal süratle Tarabya asfaltmda ilerlerken tam Fransız sefarethanesinin önündeki vırajı dönerken birdenbire denize uçmuştur. Bu feci kazayı görenler derhal telefonla keyfiyetten polisi haberdar etmişlerdir. Bu meyanda vaka Sanyer Şavcılığuıa da bildirilmiş ve hâdiso yerine süratle bjr tahlisiye ekipi gönderihniştir. Alâkadarlann söylediğine göre, biletlerin yüzde sekseni karaborsayaintikal etmiş Aralık ayının 3. de yapılacak olan dünya güreş şampiyonası biletleri şimdiye kadar görülmemiş bir şekilde karaborsaya intikal etmiştir. Alâkadarlann söylediklerine göre şimdiye kadar bu gibi biletlerin ancak yüzde yirmisi karaborsaya intikal ederken bu defa biletlerin yüzde sekseni karaborsaya geçerek yirmi, otuz lira bedeli olan bu biletlerin fiatı yüz liraya kadar çıkmıştır. Dün müteaddid heyetler Vilâyete gelerek Vali ve Belediye Başkanına bu hususta şikâyette bulunmuşlardır. Hattâ geç vakit bir pehlivan grupu Belediyeye gelmis, ken dilerinin dahi bilet alamadıklannı, bütün biletlerin karaborsaya sürül düğünü söylemişlerdir. NADtB NADİ «CUMHURİYET» in TEFRİKASI: 7 8 îazan: PERİDE CELÂL Yerinden kalkıyor, yazıhanesinin başma giderek elınde kâğıtlarla dönüyor. Tekrar yerine oturuyor. Kor ku ve endişe dolu gözlerime garıb bir bakışla bakarak yavaşça içini çekiyor. Bakın istersenk size okuyayım. Bu dilenciden ne kadar çok bahsetmis olduğunuzu anlaym. Aldığım notlardan bazılan:«... Doğruydu. Bizim topal dilenciyi bir zamandanberi görmez olmuştum. Eskiden, çok evvelden rüyama girer, zaman zaman ağız çalgısının sesini duyardım.» İşte başka bir gün gene ondan bahsediyorsunuz: Topal dilenciyi bilir misiniz siz? O da bana benim Nedime baktığım gibi bakardı O da benden dilenirdi, ne atsam almağa hazırdı zavallı!» ve nihayet: «r Topal dilenciden size hiç bahsetmedim değil mi? bahsetmiye ceğim, onun müthiş bir hikâyesi vardır, fakat sizin hiç bir zaman bil miyeceğiniz bir hikâye.'» Gorüyor musuzun Madam Erdal, boş durmamışan, lâzım gelenleri aot etmiştm. Birdenbire bağınr gibi söylüyorum. Tramvay altmda kaldı öldü, bir kaza! Benim bunda ne suçum var? Müthiş hikâye bu işte, şundi rahat ettiniz mi? Neden başka şeyleri anlattığınız gibi bunu da baştan ve olduğu gibi anlatmıyorsunuz Madam Erdal? Ben kazayı merak ediyorum belki? Olduğum yerde titreyerek, yumruklarmu sıkarak son bir gayretle mukavemet etğeme galışıyorum. Kazayı ardatacağnn da ne ola cak, ne ehemmiyeti var? Hem hastalığımla ne alâkası olabilir? Ona fenahk yapmadım diyorum size. Onu sevmiyordum, ondan nefret ediyordum, bu bir suç mudur? Anlatmaktan korktuğumuz her şey ya suçlanmız, ya hatalanmızdır Madam Erdal. Uzun seneler geçti, o zaman çocuktum. Şimdi hatırlamıyorum bi le! Bizim sokağın köşesinde oturur du. Her zaman görmeğe ahştığımız k dileöcjierdea biriydi. Buada ne fevkalâdelik var? Doktor Darbley geniş bir nefes alarak yerinden kalkıyor, pencerelere doğru gidiyor. Pancurlar, per deler gene kapandı, fakat bu sefer ilk defa karanlıktan korkuyorum, gelip bir hayal gibi karşıma oturan bu yabancı adamdan korkuyorum! O yavaşca fısıldıyor: Devam ediniz Madam Erdal, devam ediniz! Söylemek istemiyorum, anlatmıyacağım. Fakat bakışları.. Onlardan kurtulmak mümkün olsa! Odanın karanlığında gözleri mavi mavi, üzerime dikilmiş .. Biliyorum artık kurtuluş yok, anlatmasam da anhyacak, bu adamdan saklanmak imkânsız! Hem bir kere olsun söylemek, ferahlamak! Se nelerdir göğsümü bastıran ağırlık kalkacak, belki huzura kavuşacağım, senelerdir beklediğim huzur ve rahatlığa... Sesim bir nefes gibi çıkıyor, kendi kendimle konuşur kadar yavaş. Fakat onun duyduğuna, dinlendiği ne eminim. Evet bizim sokağın köşesinde oturuyordu. Hiç oradan ayrılmazdı. Sabah ne zaman gider, akşam ne zaman gelirdi bilmiyorum. Bacaklan dizinden kopmuştu. Nerde, nasıl, onu da bilmiyorum. Bu bacaklar kahverengi eski, yağh me şinlerle sarıhydı. Sokakta tahta na Imlara dayanarak hayvanlar gibi dort ajrak üae«B« jBİKâAi ve «ok gencti. Boğazımı hıçkırıklar tıkıyor. Gen zim yanıyor. Nihayet gözlerimden yaşlar boşanıyor. Ne zamandır unutmuştutn, hayali kafamda tamamen eriyip gitmişti. Halbuki şimdi durmadan kırpıştırdığı tatlı mahzun gözlerine, kumral bıyıklarına, kirli kasketine kadar olduğu gibi onu görür gibiyim. Korkunç bir şey bu! Doktor Darbley perişan halimi, gözyaşlanmı görmüyormuş gibi gayet sakin soruyor: Ağiz müzikası çalardı hep değil mi? Hem de en adi havalan!... Daha doğrusu bütün gün çalar, mahalleliyi kızdırırmış. Ben müzika sesini pazarlan duyardım. Çünkü bütün hafta mektebte kapalıydım. Ayaklarım, sıhhatim, her şey yerli yerindeydi. Daha on dördüne basmamıştım, küçücük bir kızdım. Hastalardan, sakatlardan pek hoşlan mazdım. Avare, keyfinde bir çocuk tum. Topal dilenci mahallede Fatma Halamın himayesindeydi. Onun için köşesinden kovulmaz, yemek, ekmek, yardım görür, akşama kadar da her halde önünde ki men dili parayla doldurup öyle giderdi. Fatma Halam mutekiddi, mutaassıb müslüman. «Allah fakire, sakata yardım eden kulunu korur, yardım eder, sen ona ver, Allah da sana verir» gibi sözlerle beni de Topala yardıma zorlamış, melekler ve cennetten bahsede ede bunda muvaifak da otougto. O zaman boıde ina nıyordum. Allahın gazabı keskin bir kılıç gibi başımın üzerindeydi. Sureler, dualar, masallar hikâyeler le büyümüştüm. Cehennemden kor kar, şeytan geçti diye ürperir, sevab ve günah meleklerini omuzlarımda iftiharla taşır, evliyalara suufı geçmek için adaklar adar, derslerimi, ezberlerimi unutmamak için Kilisede azizlere mum yakardım. Dame de Sion gibi bir papaz mektebinde okurhanın ve evde Fatma Halamm tesirleri idi bunlar Hıristiyanlık ve Müslümanlık, her iki dinden de fazla bir haberim yok tu. Fakat hamur gibiydim. Her iki cereyan da muhtelif taraflan ile beni yakalamış sür'iklüyordu. Çocuktum. Cennet hülyalanma yol açıyor, cehennem korkulu rüyalanma giriyordu. Fatma Halanmı gizlice götürdüğü camilerde huştf içinde hatim dinlemek ve mektebin kilisesine gizlice kayıb girerek org ve dua sesleri ile göklerde uçmak, hazla kendimden geçmekten hoşlanıyordum. Halbuki Suzan: «Yalnız aptalların, zayıfların Allahı vardır, derdi. Kendilerine inanmıyanlar Allaha inanırlar. Benim kimsenin yardımına ihtiyacım yok. Para ile lutuf ve merhamet satın almıyorum, işlerim sağlama bağlansın diye, sadaka vermiyorum, çünkü çalışıyorum, kendime emnıyetim var, kuvvetliyim ben.'» Evet Suzan daha o zamanlar bile böyle konuşurdu, benimle alay ed Çünkü be£ bütün paralarunı Vali ve Belediye Başkanı Fahreddin Kerim Gökay dün Bolge Beden Terbiyesi müdürlüğüne giderek bu işi görüşmüş, nilletlerarası güreş ve muhtelif roaçlarla alınacak tedbirleri tezekkür etmiştir. Elde kalan biletlerin teker teKazanın vuku bulduğu yere gelen kar satılması kararlaşmıştır. tahlisiye ekipi hemen denize bir Bilet sahşlanna dak Bölgeom dalgıc indirmişse de, dalgıc ancak tebliği kazazedelerin otomobilin içindeki Vukubulan görüş farkı üzerinde cesedlerile karşılaşmıştır. Dalgıc az evvelce satışı durdurulmuş ve gesonra hâdise kurbanı Ihsan Akerle, ri kalan 1334 aded biletin de yaa Yorgi Samapulos'un cesedlerini çı ile müracaat eden resmi demek ve teşekküllere verilmesi düşünülkarmıştır. Bu feci kaza etrafında müş olan güreş müsabakalarının Londra 28 (B.B C.) Yunan Sanyer savcılığı tahkikat yapmak birinci ve ikinci günlerine aid bi Başbakanı Venizelos tarafından bu tadır. letleri (müracaatlerin çokluğu kar aksam açıklandığma gore Yunanisşısında) ilgili bölge komitesi top tanla Yugoslavya arasında normal derneklere diplomatik münasebetler yeniden îöşedeki topal dilenciye verirdim. lanarak teşekkül ve vermekten sarfınazar etmek za tesis edilmiştir. Atina ile Belgrad Adamcağıza ahşmıştım. Benim nazar boncuğum, iyilik muskam gibi ruretini duymuş ve elinde mev arasında pek yakında elçüer teati cud müfredatı aşağıda yazılı bi edileceği de bildirılmıştir. bir şey olmuştu. Muhabirler, Yugoslavyanın SelâSuzan halime fena fena gülerdi: letlerin teker teker ve şahıs ba« Imtihanlarda muvaffak ol şına birden fazla verilmemek su nik limanından faydalanmağa başmak istediğin zaman, babamm retile 1/12/1950 cumagünü saat ladığını kaydetmektedirler. tansiyonu yükselince, Fatma Hala 12,30 dan itibaren Spor ve Sergi Nisanda yapılacak turisrik hastalanıp yatınca hemen kesenin Sarayı gişelerinde satışa arzma kaseferler ağzını açıp topala koşuyorsun, a rar verilmiş olduğu saym halka Denizyolları Idarpsi nisan ayı ortoman ne budalasın! Allahın lutfunu ilân olunur. 5inda 15 gun devam etmek uzere bir Aded ve merhametini şu zavallı dilenci Tarihi Lira Kr turistık sefer tert b edecektir. Bu seyolcular 433 vasıtası ile satın alıyorsun aklınca! 2/XII/950 7 50 fer esnasındaItalya ve Lubnan, Mısır, Yunanis'an. Fransayı ziya234 Adama acıdığından değil, korkun 2'Xn/950 2 50 ret edeceklerdır. 433 dan... Fakat ben daha açık kalb 3/XH/950 7 50 234 liyim. Ondan nefret ediyor ve bu 3/Xn/950 2 50 TOZ SOĞAN«% nu saklamıyorum. Sefil bir köpek Ankarada mevsimin gibi sokağın başına oturup manza TOZ SARMISAK rayı bozuyor. Bir memuriyet, bir ilkkan Evirdzin rahatıcfır. vazife 3rapar gibi dileniyor, ne çir Ankara 28 (T.HA.) Şehrimize Pratik Gıda Imalâthanesi kin! Sabah akşam, esneyip müzi bugün saat 8 de kar yağmağa başBeyoğ'.u, Bostan mahallesi ka çalarak para kazanıyor, işini lamıştır. Alâkalılar, yağışın yann Serdarömer Caddesi No. 138 uydurmuş. Üşenmesem karakola öğleye kadar devam edeceğini bilTelefon 8P143 söylenip onu Mahalleden attıraca diriyorlar. ğım, bir de Fatma Halamın hatırı var, ağlayıp sızlamağa başlarsa rahatımız kaçar.» Bu sözlerin, Suzanın bütün sözleri gibi üzerimde tesiri olduğu mu hakkaktı. Fakat ilk zamanlar daha pek o kadar aldırmıyordum. Hafta sonunda, rnektebden döndüğüm de daha sokağa sapmadan adamın müzika sesi beni karşılarDış memlpketlerde, hususî markalı otobüs imal eden ve süratdı. Çok zaman bayat piyasa şarle siparışlori yerins getirebilecek Diesel oto'oüs satışı ile uğrag»kıları, bazan askeri marşlar çalarcak ve motor servisi teşkilâb bulunan iyi tamnmıs sermayeü bâe dı. Fakat en çok çaldığı şarkı «Tur mümesâil aranmaktadır. nam» ifiminde bir türküydü. İsteklilerin aşağıdaki adrese işaret edilen rümuzla möracaat Arkası var etmelen. DOLARSIZ rümuzMfia 2181 Yuııanistan ve Yugoslavya MÜMESSİLİ ARAIVIYOR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear