26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24 Teaasuu 1949 •UMHURÎYET GUREŞLERIN FILMI: 1 0 1 TARİHTEN SAHİFELER | ı «Yarı ağır)) ve Candemir 1 19 uncu Âsırda tstanbul Yazan: Haluk Y. Şehsüvaroğlu Yazan: İsmail Habib Sevük 18 inci asır sonundan itibaren tstanbulda başhyan Avrupaî hayat 19 uncu asrın başlarında ve bilhassa Yeniçeriler kaldırıldıktan sonıa şümullü bir mahiyet almıştı. Orduya ve devlet memurlarına tatlik edilen yenı Kiyafet, halk arasına da yayıldı. Muaşeıette, eğlencelerde. kültür vasıtalarında, nakliyatta, ıçtimaî yaıdım usullerınde mühim değışİKİıkler oldu. İstantulun eskı sakin yaşayış hayatı değişmiş haüc daha fazla teraber bulunmanm, şehri daha çabuk dolaçmanın, yabancı memleketleri ticaret yolile daha yakından tanımamn zevkini duymağa başlamıştı. Tanzimatçılar bu Avrupahlajma hareketine hız verdiler. Avrupayı görmüş vezırlerimiz konak ve yalılarında, günlük yaçayışlarında bizim usullerımiz yerıne frenk âdetlerini tatbik etmeğe koyuldular. îstanbula gelen yabancı mütehassıslar, sanatkârlar ordunun talım ve terbıyesinde, şehrın mimarisinde ve türlü sahalarda yeni bır anlayışın, yeni bir zevkin süratle mkişaf etmesinde âmil oldular. Bılhassa Kırım harbinde müttefık ordularm İstanbulda üslenmesı ve bunlardan bır çoğunun ailelerini de getırmiş olması şehir halkına Avrupaî yaşayışı daha yakından tanıttı. îstanbulda ilk balo 1829 yılında Blade isimli îngiliz gemisinde venlmiş ve padişahın müsaadesıle sadrâzam, Kaptan Paşa Serasker mabeyin mensublarından bazıları ve diğer mühim şahsiyetler burada hazır bulunmuşlardı. Türk devlet adamlan bu Garb lı toplantıdan memnun kalmışlardı. Gemıden geç vakit ayrılanlardan Hüsrev Paşa, ilk fırsatta kendisinin de Boğaziçindeki yalısında bir balo tertib etmek arzusunda olduğunu söylem:s,ti. Bundan sonra Istanbuldaki balolar, sefaretlerde verilmeğe başlamıştı. 1854 de Fransa ve Avusturya sefaretlerindeki baloları 1856 şubatında gene Fransu ve İngıliz sefaretlerindeki büyük balolar takib etti. O vakte kadar bır Osmanlı padişahının bır yabancı davete gitmesi, bir toplulukta bulunması usulden değıldi. Abdülmec:d, ananeyi bozarak Fransız ve İngiliz sefirlerinin balolarına iştirak etti. Bu gerek Türkıyede gerek o sefaret lerin memleketlerinde mühim bir hâdıse olmuştu. Abdülâziz devrinde balolar sıklaştı. Mısırlı Mustafa Fazıl Paşa. Çamhcadakı köşkünde bir maskeli balo tertib etmiş, Namık Kemal Bey, Zıya Bey, Ebüzziya Tevfık Bey gibi genc Türkler bu baloya muhtelif kıyafetlerle gıtmişîerdı. Avrupaî yaşayışın zarif muakkıblarmdan Keçecızade Fuad Paşa da Çubukludaki yalısında balclar garden partıler verıyor ve Garblılık ıle Türk misafırperverlığinin karıştığı bu davetler yabancı misafirlerın hayranlığını çekıyordu. Şehir içinde de yabancı kadınlarla, erkeklerin beraberce gıttıkleri, dans edilen yerler açılıyor ve bunlar hakkmda polısçe n.zamlar konuluyordu. Bazan po lısten müsaade almadan böyle yerler açanlar da görülürdü. (Beyoğlunda Tepebaşı nam mahalde İngıltere devleti tebaasından lokantacı Cıvani nam kimse bilâruhsat Baloz küşad eylemış olduğundan merkum hakkmda ve bundan böyle bu misüllu ruhsatsız baloz küşad edecek olanlar hususunda) polisçe tedbirler alımyordu. Eski yaşayışımızda bir kalenderlik vardı. Konakiarımız, yalılarımız her ziyaretçıye her saat açık dururdu. Vezirler. devlet adamları, resmî daireler nden çok kendi evlerinde derd sahıblerinı kabul ederlerdi. Tanzimatçılar bu usulde de bır alafrangalık yaptüar. (Vukelâ ve Ülçjna ve memurını kı ramdan geceleri hanelerınde mısafir kabul edecek zevatın hangi gecelerde, hangi saatlerde hanelerı açık bulunacağı) tesb.t edildi. Halkın eğlence zevkinde de değişıklıkler oluyordu. Meddah devam etmekle beraber İstanbula tiyatro girmış, yabancı truplar Beyoğlunda, Şehzadebaşında tem siller vermeğe başlamışlardı. Fakat İstanbul halkının ananevî eğlencelerinden biri olan canbazlar şehrin muhtelif yerlerinde gene kalabalık «eyircıler karjısında oynuyorlardı. (Beyoğlunda Taksim arkasmda beher sene tmevsimi sayfde icrayi sanayi etmekte olan Ermeni canbazlarının) zamamnda çahşmalarına Kaptan Paşalık müsaade venrdi. En mahir canbazlar Avrupadan gelirlerdi. II. Mahmud budefa Avusturyalı bir canbaz gstirtmij, Abdülmecıd sarayında Ingiltereli bır canbaz (icrayi =an at) eylemişti. Osmanlı sarayında bir canbaz kadrosu bulunur ve bunlar Canbazbaşmm idaresinde muhtelif hünerler gösterirlerdi. İstanbul halkı 1844 yılmda canbaz oyunlarmdan alâ'tasını çeken yeni bir gösteri ile karjılaştı. İstanbula ilk defa gelen Sardunyalı bir baloncu Haydarpaşada padişahın, vükelâ ve süferanın, binlerce halkın önünde balonuna bınip havalandı. Bır müddet sonra gözden kayboldu. Artık herkesin dilinde havaya uçan adamın hikâyesi dolasıyordu. Nihayet Sardunyalmm o gün akşama doğru Pazarköyü civarında karaya indği öğrenildi. Bir kaç gün geçince baloncu âlât ve edevatile tekrar îstanbula geldi. 19 uncu asırda ve II. Mahmud devrinde îstanbulda ilk gazete çıkmağa başlamıştı. 1838 yılında Beyoğlunda ecnebiler bir okuma odası açtılar. Burada Avrupanın başlıca memleketlerinin kitab ve risaleleri bulunduruluyordu. Abdülmecid devrinde Beyazıdda açılmağa başlıyan Kıraethanelerde gazeteler okunurdu. Son 2 nci güreşi Kanadalı Vachon ile. Genc, kuvvetli, kabiliyetlL Fakat Kanadalüar da Amerikahlar gibi milletlerarası temaslar yapmadığı için başka milletlerın oyun tarzlaruu bilememek mevkiinde bulunuyorlar. Bu Kanadalı 79 da güreşmesine rağmen 87 lik gibi görünecek kadar da gösterişli. Âdil ilk devrede gene yavaş ve temkinli güreşiyor. Hep gelecek fırsatları gözetlemektedir. Bu fırsat gelmeden ilk 6 dakika bitti. Kur'a Adilin aleyhine çıktığı için alta yattı. Çok iyi bir müdafaa yaparak rakıbine hiç oyun vermedi. Üçüncü devre, Âdil üstte, ümid bu devrede. Fakat ne o? Âdilde bir donukluk var. Gayet soğukkanlı bir hal almış. Hakemler bunu hareketsizliğe verebilir. Nuri Hoca buram buram ter içinde. KorkuBU idman azlığından dolayı güreşçimizin nefes kesılmesine uğramasıdır. «Gayret, Âdıl!» Son =ıvq y ı ğ a r " gayret. Galebeyi ancak «ekseriyede ile satarlardı. Sonraları yet» le kazanabildi. muntazam dükkânlar ve satış Sakatlanan kol muameleleri teessüs etti. 19 uncu asır îstanbul şehrinde Âdil Candemir minderden inyeni ve hareketli bir hayatın diği zaman bitkin haldeydi. Sol başlangıcı oluyordu. kolunun omuzu şiddetli ağrıyormuş. «Az kalsın son dakikalarda Mes'ud bir evlenme güreşi bırakacak hale gelmiştim» Emekli Veteriner Albsy Zıya Değe diyor. Doktorlara muayene ettirrın kııı Guner Değerle, muharrır ve diler. Kırık veya çıkık ihtimali ressam arkadaşımız Fıruz Aşkının evolduğu tesbit edildi. Ertesi gün lenme törenleri yapılmıştır. Genc evröntgene gönderdiler. Adalenin 11lere saadet dıleriz. 1 raları bunlar yeni basılan bazı kitabları da bulundurmağa başladılar. Buraları edebıyat, tarıh meraklılarımn birer top'lantı yeri halini almıgtı. Artık İstanbulda hanlar yerine oteller açılıyor, el tezgâhlarının sahasını fabrikalar alıyor, umumi sergiler kuruluyordu. Fab rıka mamullerini teşhir eden ilk sergi Abdülmecid devrinde Sepetçıler köşkünde tertib olunmuştu. 19 uncu asırda îstanbula umuml bahçe fikri de girmişti. Bebekte Âli Paşa, Tarabyada Şehzade Abdülhamid Efendi, Çubukluda Keçecizade Fuad Paşa yalılarınm geniş park ve komlarını rauayyen günlerde halkın ziyaretine açarlar ve İstanbullular burada güzel çiçek tarhları ve ağaçlar arasmda hoş vakıtler geçirirlerdi. îstanbulda hekimlik de bir uıtıumî yardım teşkilâtı mahiyetıni almağa başlamıştı. (Gece ansızın keyifsizlik zuhurile derâkab tabib celbine muhtac olanlara kolaylık olmak üzere) muhtelif yerlerde (nöbet dükkânları) eczaneler açılmıştı. Buralarda (nöbetçi tabib ve cerrah efendiler) geceleri de beklerlerdi. İstanbul halkmın 1826 da ilk defa gördüğü ve kendi kendisme yürüdüğü için (buğ gemisi) adını verdiği vapurlar fazlalaşmış, Boğaziçinde pazar kayıklarının yerini bu umumî vasıtalar almağa başlamıştı. Ticarette vapurlarla kolaylıklar yapıyordu. Asrm başlarmdı tacirler getirdıkleri Avrupa eş 87 kiloluk «yarı ağır» a sadece üç millet iştirak etti: Türk, İsveç, îran. Bu üç güreşçı ikişerden üç maç yapacaklar. ilk kur'a Turkle Iranlıya düşmüştü. Candemirin hal tercümesi 1914 de Amasyada doğdu. İlkokul mezunu, evlı. Bır çocuğu var. Ankara Ziraî Kombınalarında çalışıyor. Endamlı, yağız. sakın çehrelı, vakur tavırlı Âdıl Candemır, o demir gıbi gövdesınden dsha üstün bır ruh celâdetme sahıb olduğunu Olimpıyadda ısbat etmıştı. Bıraz sonra goreceğız. Otuz beş yaşında olduğuna göre tecrübesı fazla, çok sıkı olduğuna göre kuvvetı yermde, yalnız çok efendi rurüu olduğuna gore de, Nuri Hocanın tâbırıle, ıyırtıcı ve farfaralı gureşmedığmden bilgısı az hakemler puvan hesabmda yanılabılırler.» resmî ve mılletlerarası gureşlere 1938 de başlamıştır. Ol.m p.yaddan önce İsveç takımıle Ankarada yaDilan gureşleıde Isveçli yarı ağır (yanı 87 kılo) Valkv st'le yaptığı maçta kıymetinı gostermiştı. Olimpıyad için kilosu ındırılprek «orta SIKlet» de eüreştırıldı Olirapiyaddaki Adil Ohmpıyaddan önce daha kamp ta ıken kaburga kemiğı ağrımağa başladığından idmanlarını ancak yarı yarıya yapabiliyor. Lon draya varıldığı zaman bu ârıza geçmistı. İlk güresini Avusturyalı Arthur ile yaptı. Bu, çetın, kuv\'etli, ve hareketli bır güreşçı. Avusturyalılar zaten hep atak ve pervasız güreşiyorlar. Yalnız onlar on bes dakikalık zamanı 6Ürükleyip sonuna kadar götürmek ilmini bilmiyorlar. İlk anlarda kazanacaklarmıç gibi göründükleri halde netice aleyhlerine çıkıyor. Âdilin kamp ıdmanı yarım yamalak kaldığı için ilk altı dakikalık devreyi iyi idare ederek kendini yormaması sıkı sıkı tavsiye edilmişti. Altı dakikayı tavsıyeye göre idare eden Âdil altına düşen Avusturyalıy: ayaklarile Eimsıkı mengeneliyerek kendine rftmetti. Kıvrım kıvrım çabalıyan rakibinin sırtı 7 dakika 26 saniyede tuşa gelmişti. ucundan veterlerin ayrıldığı sabit olmuş. Müsabakaya devam etmemesi hakkmda kat'î rapor veriyorlar. Üçüncü güreşte rak:bi olan îngilızı tek kolla^ da haklıyacağını göze kestıren Âdıl «ılle güreşeceğım» dıye ısrar edıp durmaktadır. Fakat sol kolunu kullanamadığmdan başka omuz kureğındekı o ârıza^göğsunü de ağrıtıyor. Hem Âdılın rrüsabakada ısran, hem ağrının devamda ısrarı. Ne yapmalı? Nur; Koca çareyı bulur: Omuz küreğıne morfın şırınga ederek ağrıyı durdurup Adili ringe çıkarmak. Öyle j'apıldı. Bacaklarm zaferi Bulunan çareyı tereddüdsüz T '• ' 1 Âdıle ertesi gün ^ vokatin şırıngaii yapıldı. So! koldaki saka*l.k belli o'ıasm dıye sargı falan da kullanmıyor. Sadece kolunu göğsüne . pıgık tutmaktadır. Maçmı sağ kolıl» yapacak. Bu tarzda rınge çıkan Â1 ' ""o L vaırfe hissı karşısmda, başta Nuri Hoca oİK.ak üzere, bütün ark&daşlarının gozleri yaşla dolu. ilk 6 dakikayı becerıkh manevralarla sol koluna dokundurmadan atlattı. Kur'a aleyhrne çıktığı zaman yere yatınca kendını daha kolaylıkla müdafaa etti. İngüıı alta yattığı vakit... İşte Âdil birdenbire bır volkan feveranile heybetler içinde canlanıveriyor. Taktığı sarmaların ayaklarma verdiği hâkimiyetle kollarını h:ç kullanmadan o dinc ve atlet rakibini 11 dakika 57 saniyede köprüye getirerek galebeyi parlak bir tuşla kazanmıştı. Tek kolla şampiyonluk maçı Aynı günün akşamı Amerıkalı Glen Brand ile şampiyonluk kaderini çızecek olan maça çıktı. Sakat sol kol morfınle iyice uyuşturulup omuz hizasmdan dondurulmuş haldedir. Zaten o koldan istifade edemiyeceği için lâzım olan şey ağrıyı önlemekten ibaret. Amerikalı diğer yurddaşları gibi kollejli, onlar gibi canlı, hareketli, ayak dalmalarında hünerli. İlk 6 dakikada hep Amerikalı hücum ediyor, fakat sol kolu göğsüne yapışık vaziyette olan Âdil tek kolla onun bütün hareketlerini güzel kargıladığı için devre berabere bitti. Kur'ada Âdil altta. Çok iyi bir müdafaa sayesinde Amerikalıya hiç bir oyun tatbik ettirmedi. Âdil üste çıkınca arka arkaya oyun tatbikına başlamıştı. Önco hünerli bir künde, sonra bacaklar arasmdan iki defa Amerikalıyı tuşa getirecek derecede tehlıkeli vaziyetlere sokuşu. Son üç dakika. Artık bu devrede bir şey yapılamıyacağı için ÂdiJ «ittifak» la galibiyeti garanti etmişti. Bütün Türkler sevinc içinde. Fakat ne o? Amerikalı kendi mi farkına vardı, yoksa dışarıdan mı ikaz edildi, birdenbire Âdilin sakat sol koluna yapışarak hücuma geçmesin mi? Çekilen kolu Âdilin müdafaasına imkân yok. Çünkü kolda hayat eseri yok. Omuzdan dondurulup kütükleşmiş kolu kapan Amerikab hiç eziyetsiz 13 dakikadan 24 saniye sonra Âdilin sırtını yere seriverdi. Eğer bu sakat kola dokunulmasaydı, daha iyisi eğer o kol sakatlanmasaydı, Adilin dün ya birinciliği muhakkaktı. Sakat kol onu dünya ikincisi yaptı, tek kolla kazanılan ikincilik. Âdile hayran olmadık kimse kalmamış tı. Hele son üç güresini ne şartlar altmda yaptığı anlaşılınca onu ecnebiler bile bir kahraman gibi selâmladı. Âdıl Olimpiyadın bir şehamet harikası olmuştu. Bu Geçen hafta, Amerikadaki meşhur «Göklere tırmanan» (Skyscrapper) binaların ilk bânısi 80 küsur yaşında hayata gözlerini yumarken bu binaların en uzun boylusu da 18 yaşına basıyordu. Dünyanın en yüksek bması olan Empire State Buıldıng veya NewYork'luların kısaca dedıklerı gibi E.S.B. 1931 senesınde 200 günde mşa edilmiştır. Bina 102 kat olduğuna göre, bu nesabca, demek ki ıkı günde bır kat çıkılmıştır. Her kat 3 metre 80 santim yüksekliğmdedır ve bütün bina 380 metredır. 8 000 metre murabbaı yer kaplar. Bu arsaya 15 milyon dolar verılmış. bütün bina da 35 milyon dolara mal olmuştur. E S.B. de 61 asansör vardır Bunlardan 58 i seksenincı kata kadar çıkar, 81 den 86 ya kadat iki asansör ışler. Bmanın 60 metre boyunda bir kule teşkıl eden ve 14 kattan ibaret olan en üst kısmına bir tek asansör vardır. 101 ve 102 nci katlara da merdivenle çıkılır. Her biri 1600 kılo tajıyabilen büyük asansörlerın «doğru sefer» yapanları saniyede beş metre süratle işler. On katta bır duranların sürati saniyede 3, her katta duranların da 1 dir. Bır gaatte asansörle inip çıkanlarm sayısı 10 bini bulur. Binada 135 asansör memuru, mecmuu 13 kilometre tutan asansör teli vardır. Asansör kapılarınm. sayısı da 1239 dur. «Doğru sefer» yapan bir asansörle binayı 76 saniyede, orta asansörle iki dakikada, her katta duranla da 6 dakikada kat'etmek kabildir. E.S.B. de 20 bin kişi oturur. aldığı ağır yaraya rağmen harbe devam eden bir askerın şehameti gibiydi. Bu seferki birinciliği Bu seferki Avrupa şampiyonluğunda «yarı ağır» ın 87 kilosunda güreşen Adilin karjısına ilk önce İranlı Cavid çıktı. İlk dakikalarda Türk pehlivanmın ezici üstünlüğü belli olmuştu. İlk dakikalarda Âdil îranlının sağ kol bileğini içten yakaladı, öteki elıni de bacak arasma koyarak rakibini kafası üstüne dikti. îranlı kolu acıdığını hakeme söyledi. Artık güreşemiyeceğinden müsabakayı da 6 nci dakikada terkettiği için Âdil galib üân e j dildi. Bu kategoride zaten üç güreşçi vardı. îranlı çekilınce ortada Türkle İsveçli kaldı. İsveçli Palm ile yaptığı ikinci güreş aynı zamanda şampiyonluk maçı olmuştu. İkisi de gayet ihtiyatlı hareket ediyor. İkisi de kuvvetli, ikisi de tecrübeli. Ya oyun tatbik edemiyorlar, ya birbirlerine tatbik etmek istedikleri oyunu derhal karşılayışlarile bozuyorlar. İlk 6 dakika berabere geçti. Üçer dakikahk altüst devrelerinde de bır şey yapamadılar. Ayaktaki son devre. Âdil güreşin son 15 inci dakikasında punduna getirip tatbik ettiği ufak bir oyunla İsveçliyi alta düşürdüğü için «ekseriyet» le galib ilân edildi. Âdil Avrupa birincisi olmuştu. Fakat nerede Olimpiyaddaki tek kollu ikinciliğin heybetli ulvîliği. tsmail Habib SEVÜK ünyaıtı binası en büyük Her gün bir diğer 20 bin kişi de gelir gider. Bu dağ gibi binanın inşaatında 58 bin ton çelık kullanılmıştır. Bir milyon metre mıkâbı gibi muazzam bir kütle teşkıl eden bu devâsa yapıya harcanan malzeme arasında çelıkten sonra çimento gelmektedır. Mermer, tahta, tuğla, demir gıbi madde^ ler de büyük bir yekun tutmaktadır. Binayı kışın 6000 kalorifer ısıtır ve yalnız bunların içinden ;eçen su 300 ton teşkil eder. E.S.B. de hâkimiyet elektriğin elindedir. Binadaki işlerin % 97 sini elektrik görür. Yapılan biı hesaba göre, bu işleri insanlaı görmüş olsaydı 16 bin hademe kullanmak icab ederdi. Binaya elektrik veren, asansörleri işleten, hava tesisatını, telefonları, zilleri çalıştıran mak:nelerin b\ıunduğu kısım büyük bir zırhınm makine dairesini andırır. E S.B. de 2 çamaşır fabrikası, kırk, elli dükkân ve mağaza, biı hastane, bir itfaiye kışlası ve 30 memurdan mürekkeb bir polis adrosu vardır. Dapa, XItnci Pie' nin komünist* lere karşı geçen haftadanberi açmış olduğu «kutsal cihad» bütün katoliklik âleminde büyük akisler yaptı. Bolşevikler tarafından Macarfetan, Çekjslavakya, Folonya ve diğer «kuyruk» memleketlerde din adamlarına karşı reva görülen kötü muamelenin «Vatikan» da böyle bir akis yapması çoktanberi bekleniyordu. Fakat, bu hareketin fiilî bir neticesi görülecek mi, yoksa, bizim Birinci Cihan Savaşmda üân ettiğimiz «Cihadı Mukaddes» e mi dönecek? Orasmı henüz hiç kimse kestirip atamıyor. Çünkü bu hususta dünya siyaset ve ilim adamlannm fikirlerinin ne merkezde kemiğe dayanmış bulunuyordu. olduğu pek iyi bilinmiyor. İtalvada ve Fransada cahil halk Vaktile bir İngiliz diplomatı şöy tabakası arasında sola temayül le demişti: «Papahk makamı, mu edenler gitgide çoğalıyordu. Tarih let adamı olduğu ve hakkak ki cihan hâdiselerini dik te bir çok misaîlerin arzettiği teh memleketinin resmî katoliklikten katle takib eden bir tarassud ye likeleri de hiçe sayarak Papa dıni ridir. Llkin, (Vatikan) filiyata geç XII nci Pie kutsal kılıcım çekti, büsbütün ayrı mahiyette bulunduğu mek zamanı geldıği anda bu muşa bolşe\iklere saldırdı. halde, gene «Vatihedelerinden faydalanacak bir teEvet, tarihte hakikaten Papalışebbüse girişemiyor, nereden ise ğın ku\Tvetini de zâfını da gösteren kan» la son derece başlayacağı hakkmda kat'î bir ka pek çok misaller vardır. Uğradığı iyi geçinmeği ihmal rar veremiyor.» aforozun kaldırılması için yalına etmemişti. Bu da, Papa tarafmdan kabul edilip fca yak başıkabak Romsya gelip karda Papalığın nüfuzu tolik ruhanî reiîinm huzurunda kışta günlerce dinî merkezin kapı nun tahmin edildiuzun müddet ka an genc bir İngi smda bskleven hükumdann. ma ğinden hiç de aşağı liz papazı ise dışarı çıktığı vakit kamına tekrar geçtikten sonra Pa olmadığmı ispat egazetecilere şu demecde bulun paya vurduğu darbe müsbet menfi decek bir delildir. Gelgelelim, asıl muştu: «Papa, şüphe yok ki çok iki kutbu gözlerimizm onunde cannazik, çok mübarek, çok âlim bir landıran birer levha değil midir? kuvvet ve kudret bu son müanlaşılacakinsan yalnız ne yazık ki, aksiyon Büyük Napolyon öa Papa tara cadele neticesinde ve mücadele adamı değil!» fından böyle bir aforoza maruz kal tır. Şimdi Mareşal Stalin tıpkı bir «ortaçağ Kayseri» çalımı Tamsmile serbest birer mesleğg mamış mıyd'.? Ilattâ Korsikalı ku ile kiliseye ve onun kutsal başkamandan perişaıi ordusile Rus sefemensub bulunan bu zatlar, mesul mna karşı cephe almış bulunuyor.. bir mevki işgal etmedıkleri için fi rinden geri dönmek rnecburiyetin Dileriz ki, karlı kışlı bir günde kirlerini açıkça ^öylemekten çekin de kaldığı zaman ruhanî reisi: yalmayak başıkabak «Vatikan» samemişler, kilisenin ikinci umumî İşte, demişti, benim «Kötü raymın kapısı önünde uğradığı afoharb esnasında Hitler ve Mussoli dua> m insanı böyle mahveder.. rozu kaldırtmajc içm af dilemeğe ni'ye karşı açıkça cephe almamış Ama, Napolyonu ve askerlerini gçl&in! bulunmasmdan mülhem olarak bu hezimete uğratan Papanın «kötü mütaleaları ileri sürmüşlerdi. Hal dua» sı mıydı, yoksa Rus stepleriEller, bciş yerine kaim buki. iyi düşünülecek olursa Papa nin dondurucu soğuklan mı? O olabilir mi? hk makamı gerçekten çok mühim bilmeceyi, artık siz kendi muhave nazik bir makamdır. Akıbeti kemenizle çözmeğe çahşın! Amerikada yeni bir moda hüküm iyice hesaHsnrnMan yâp'lacak bir Birleşik •\merikanin eski Cum sürüyor. Tam vücud, yarı vücud hareketin onun ruhanî kuvvetıni hur Başkanı Ro.iîevelt, dünyanın ve kafa heykelleri yerine ellerin bir »nda sıfıra indirmesı ihtimalı öbür ucundaki geniş bir ülkenin, heykflinin yapılması.. Bu modarun vardır. gelme olarak değil se çıkmasuıa sebeb «lan aslen LetonN» sare ki, bu sefer artık bıçak çim neticesi başma geçmiş bir dev yalı kadın heyktltraş Ray Shaw Tiryaki köpekler Almanyanm Fransız işgali altında bulunan kısmına Belçikadan büyük miktarda kaçak kahve sokuluyormuş. Gümruk memurları, çok ihtiyatlı ve ustalıklı yapılan bu kaçakçılığm önür.e bir türlü geçemerrjşler. Nihayet, tecrübeli müdürlerden biri şdyle bir çare düşünmüş: Bir takrm polis köpekleri kahve içmeğe ve kuru kahve yalamaya alıştırılmışlar. Şimdi .yolcrulara kanun bakımmdan geçirilmesi yasak bir şeyleri olup olmadığı suali sorulup da: Hayır! Cevabı alınınca köpekler eşyalarmm üzerine salıveriliyor. Kahve tiryakisi köpekler en gizli yerde bir çitmik kahve dahi oba kokusunıı alıp derhal meydana çıkarıyor\ai. Onlar, kaçak kahveleri rr.eydana çıkarıyorlar ama, biz insanlaı da medeniyet ilerledikçe hayvanları büsbütün baştan çıkanyoruz. Bugün kahve için kullanılan bu usul, yarın esrar. afyon, eroin, kokain vesair keyif verici maddelere tatbik olunsun da biçare kuçu kuçuları esrarkeş. kokain, morfin tiryakisi yapalım, ister mkiniz? *** OltlMİ sırtı yere gelecek? dur, Kadm sanatkâr. meşhur adam 'arm ellerinin. parnaklarının en ince teferrüatını o kadar ıstalıkla tesbit etnektedir ki manzara gerçekten bir yüz ve kafa kadar enteesan görünmektedir. Ray Shaw bu suretle, eski Başkan Roosevelt'in. âlim Albert Einstein'in, opera sanatkârı Lily Pons'un, boksör Jack Dempsey'in, besteci İrving Berlin'in, son harbde şöhret kazanmış Amerikan tayyarecilerinin ellerinin heykellerini yapmıştır. Bizce, muharrirlerin, musiki üstadlarının, işçilerin ellerinin heykelleri enteresan olabilirse de diğer meslek erbabmmki pek o kadar dikkati çekecek durumda olmaz sanıyoruz. terans veren, piyes temsil eden, şarkı soyleyen, başka marifetler gösteren âlimlerden, sanatkârlardan ve diğer meslek erbabrndan çıplak kafalılar dinleyiciler tarafmdan kılıklarınm, kıyafetlerinin, yüzlerinin ve kafalarmın görüleceğini hesablıyarak birer perüka tedarikinde birbirlerile müsabakaya girişmiş gıbidirler. Amerikada perükaların en iyi ve en dayanıklısının Holivud'un meşhur makyaj mütehassısı Mister Feders tarafmdan yapıldığı anlaşılmış ve bu zatın imalâthanesine müthiş bir hücum vaki olmuştur. Mister Feders işi biraz da alaya vurarak şu şekilde beyanatta bulunmuştur: « Sade televizyonlu radyo merkezlerinde konferans verecek, şarkı söyliyecek, piyes temsil edecek âlim ve sanatkârlara değil, bütün 6açsız başlılara, hattâ saçı olanlara bile mamulâtımdan olan perükaları tavsiye ederim. Çünkü, bunlarrn temin ettiği rahatlığı bir kere tasavvur edin. Sıcak banyoya veya denize girerken onu çıkarıp bir kenara koyuyor ve işirdzi bitirdikten sonra hemen başmıza geçiriyorsunuz. Uzun uzun saç kurutma eziyetine katlanmaya filân kat'iyyen hacet yok.» Mister Feders'in ballandıra ballandıra göklere çıkardığı perükaları kendisinin oîsun, bır çoiları yağlı, hattâ bıtli sirkeli saçlarını oaun bu mükellef lüka perükalaril* degişmezl«r sanryörum. PapaStalin güreşinde Toplayan: A. H. R. Pirînç üzerine fatiha.. Her halde bir efsane olsa gerek. Vaktile pirinç üzerine fatiha sureîini sığdıran hattatlar varmış. derler. O, belki yalan ama, bugün Amerikada adeta bu efsaneye bin inandırabilecek bir mecmua çıkmaya başladı. Adı: «Quick». Dergiyi yayınlayan, her hafta üç milyon nüsha satılan «Lock» mecmuasını basan n?şriyate'vi«Quick» in kerameti şu. Bır haftada cereyan etmis ilmi, siyasî, fennî. edebi hâdiselerden, münakasalardan her birini otuz birer satırlık yazılarda hulâsa edivor. İlk sayısı 20 bin nüsha satıldığı halde son günîerde satış miktarı 330 bini bulmuştur. Daha da artacağı muhakkak Çünkü zamanımızria hiç kimsenu arşm arşm makalrkr. telgraflar ^<uyacai ne sabrı. ne de vakti var? Öğle ve akşam saatlerinde aşağı inmek için asansörlere o kadar kalabalık hücum eder ki binlerce kişi sıra beklemek zorunda kalır. Buna sabrı olmıyanlar yarım saatlik bir merdiven yolculuğunu göze almak mecburiyetmdedirler. Fakat «vakit nakiddir» sözüne bağlı Amerikalılar o kadar çoktur ki binadakı 37 merdiven o saatlerds akar oluk halini alır. Yukarıdan aşağı sel gıbi insan boşanır. Yapılan bir hesaba göre 1933 den bugüne kadar Empire Stata Building'e 100 milyon kişi girip çıkmıştır. Gene bu müddet zarfında binada 324 kişi doğmuş, 674 kişi ölmüştür. Başlıbaşma bir şehir olan bu muazzam yapıda 4 tiyatro, 6 sinema, 28 dans salonu, 50 birahane, 8 berber vardır. Hademe» ler, garsonlar, kapıcılar, boyacı» lar, hizmetçiler, işçiler de birer ordu teşkıl eder. Empire State Building 60x130 metre murabbaı bir arazi üzerine yapılmıştır. Yukarıda işaret ettiğimiz gıbi yalnız bu arsanın 15 müyon dolara almmış olması binamn niçin boylamasma gittiğini ızaha kâfidir: NewYork«> ta arazi o kadar az, onun için o kadar pahalıdır ki bina^rı rüm kün olduğu kadar dar bir saha üzerinde mümkün olduğu kadar yüksek yapmak icab etmektedir. 8000 metre murabbalık bir yera 15 milyon dolar, yani aşağı yu, karı metre murabbama 2000 dolar (6000 lıra) verdıkten sonra ancak 5060 kat çıkmalıdır ki ar» sa bmadan pahalıya gelmesin. NewYork'un Manhattan sem« ti hep bu «göklere tırmanan» bi«« nalarla doludur. •Chamın, Crys« ler, Rockfeller Center gibi daha' bir çok göklere tırman?n.'ar vardır ki E S B. n'n yanında cüca kalmakla beraber bunların her biri gene 150200 metreJ.en aşağı değildir. Göklere tırmananların yapılan ve temelleri gayet sağlamdır. Şimdiye kadar içlennden hiç birinde tehlıkeli bır hal sezılmemiştir. Hattâ geçenlerde E S B. ı 58 inci katından içeri gıren bir uçarkale tayyaresi parça parça olduğu halde binada fazla bir hasara sebebiyet vermemişt:r. Kaza esnasında bir kaç kişi öîmüş, fakat diğerlerinin hâdiseden haberı biîe olmamıştır Epğhk ve Scs>al Yardım Mudurkığil, havalarm r^k sıcaVı gıtt.ğınl goz<nnnda tutarak. bulaşıcı hastalıklara mejdan \entmerresi icin şehrm muhtelif semtîermdekı gecekonduları ılâclamaya başlsmıştır. Gazetecıler Cemıycti Bsşkanhğw!an: Cenujetırmz tarafından bu bajram Gazetesı > Akşaın, Cumhurıyet, Hurrıyet. Hergun. Son Posta, Son Saat, Tasvir. Tan, Vatan. Zaman gazetelerl yazı işîerı heyetlermi ı çalıçma birliğıle reşred'lecektır. <3ayram Gazetesb, bu Seker Bayramında Tan Matbaasında basılacaktır. Dığer gazeteler çıkml« yacaklardır. ilân vermek isteyenlerin Kemal Sallh e Ortakları Ilâncılık Kolleköf Şırketine (A.kara c^idesı Kahraman Zad» hanı Telefin 21094 20095) ve Resmî İlânlar K^lHktıf Şırketi (Erzurum hanı THpfon: 21101) e müracaatleri rlca olunur, Gecelıondular ilâçlanıyor «Bayram Gazetesin ne ilân Televizyon, peruka sarfiyatmı arthrdı Hk anda televizyon ve perüka arasında fazla bir münasebet bulamıyacaksıruz. Fakat azıcık düşünürseniz derhal gülümsiyecek ve: Anladım! Diyeceksiniz. Evet, radyoda kon
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear