24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5 Aralık 1949 CtTMHITRtYET BİR DAKİKA D mr Perde lAmerikada atom sımna ei dair i f s a a t gerisinde uydurLondra 4 (Nafers) Demir perde gcrisinde «muhakeme komedyalarınm yenir'er. başlamasına intizar ediîmcktedir. Sofyadan gelen haberlere göre, eski Başbakan muavini Kostov'un muhakemesi önümüzdeki hafta başlayacaktır. Kostov hakkında savcı tarafından istenen idam karannm süratle verileceği zannedümçktedir. Dijer taraftan Sofyadan sonra Varşovada eski Başbakanlardan Gomulka'nın muhakemesinin başlaması beklenmektedir. Eski bir komünist olan Gomulka'nın da «milliyetçi» lik cereyanlarına kapılmasüe itham edilmesi ve idam edilme;ine intizar adilmektedir. Bundan sonra 3ükreşte bir muhakemenin başlayacağı ve burada da Moskovanın eski adamlarından sabık Adliye Bakanı Patreşconunun itham edileceği zannedilmektedir. Çekoslovakyada da kaynaşmalar «Omaktadır. Burada da son ay zarfında tanınmış bir çok komünistlcrin tevkif edildikleri söylenmektedir. Prag şehrinde de bir muhakemenin açılması mümkü'vrlür. İlgili çevrelerde belirtildiğine göre, Budapeştedan sonra Sofya, Varşova, Bükreş ve Prag şehirlerine yayılması beklenen bu hâdiseler demir perde gerisinde gayet ciddî kaynaşmalar olduğunu ispat etmektedir. Yugoslavyanın Rusyaya hücumlan Paris 4 Ca.a.) Belgrad radyosu bu sabah Yugoslav Komünist Partisi merkez organı «Borba> gazetesinde çıkan Kostov davasına dair hir makale neşretmektedir Makalede şöyle denilmektedir: «Kominformun son karannm neşri sırasında açılan bu davadan maksad daha ziyade Sovyet Rusyanm Yugoslavyaya karşı takib ettiği baskı siyasetini desteklemektir. Fakat afil maksad bu da değildir.» Budapeşte davası gibi Sofya davası da Bulgar komünistlerini korku tarak onları Yugoslavya ile her türlü işbirliğinden vazgeçirmek hedcfini sütmektedir. Balkan federasyonunun teşkili meselesi bahis mevzuu edildiği zaman Yugoslavyayı emperyalist bir siyasst takih etmiş olmakla suçlandıran ithamnamede hileye başvurulmuştur. Bu federasyon fikri esas itibarile Dimitrov tarafından destcklenmişti. Zaten, Moskova Dimitrov'a hu yüzden ihtarda bulunmuştu. Sofya ve Budapeşte sanıklarını davaya «hazırlamak> malc^adile Rusyaya götürmüşlerdir. Fakat bütün bu yalan, iftira, hilı . ve tezvirler Yugoslavyanın sosyalist memleketlerle dürüst münasehçtlcr Vurmak uğrunda katlan dığı miıcadclenin hakikatini ört meğe muvaffak olamıyacaklardır. HcGhee Baştarafı 1 inci sahifede bir kaç gün kalacağı ve İranlı şahsiyetîede temas edeceği büdirılmektedir. Truman Suriye Basbakanına mesaj gönderdi Ciğer taraftan aynı konferanstan dönen Amerikanın Mısır büyük elçisi Jefferson Caffery de bu skşam Şam=s varmıştır. Amerikanın Kahire büyük elçisinin Suriye Basbskanı Haşim Ataşi ve Dış İşleri Bakanı Nazım Kudsi tarafmdan kabul edildiği bildirilmektedir. Al Nasr* gazetesinin yazdığına göre büyük elçi Truman tarafından Suriye hükumet Başkanma hitahcn ya'.ılmış bir mektub da gctirmiştir İran Şahı Los Angelos'ta Los Angelos 4 (a.a.) İran Şahı dün Amerikan donanmasına mensub büyük bir Cönsteüation uçağile Los Ançelos'a gelmiştir. Şah, kırk bsş dakika cüren yolculuk esnasmda yolun büyük bir kısmmda uçağı idare etmiştir. Şah, uçağm kontrolunu aldığı zaman 94 tonluk ağır uçak 3200 melrede 55 yolcu ile saatte 300 kilometre süratla ilerlemekteydi. Şah, uçaeı derhal daha alçak nir irtifaa getirdi ve sürati 450 kilometrej'e çıkardı. İran Şahı Los Angelos alanında kızkaıdeşi Prenses Fatma Pehlevi taıafından karşılanmıştır. Orta Doğuıla emniyet meselesi Şam 4 (A.P.) Biidirildiğine göre, 12 aralıkta toplanacak olan yeni Suriye mecüsini en fazla alâkadar eden mesele Arab devleleri arasındaki müşterek emniyet meselesi olacaktır. Suriye kabinesi yarın bu meseleyi inceleyecektir. Arab subaylarının temaslan İran Savunma Bakanı Ahmei Hamdi bugün Şama gelmiştir. Diğer taraftan Suriyeli 13 subayın da Tahrana gittikîeri bildirilmektedir. ^ ma muhakemeler Baştarafı 1 inci sahifede iddia etmiştir. 1945 senesi başında üç ay kadar Namao'da bulunan Robcrts. bu sivil muhafızlann fransızca; almanca ve nailizceden başka bir dil konuş :uklarını ve bunun rusça olduğunu tahmin ettiğini söylemiştir. Bir Fabrika Müdürünün ifsaatı Diğer taraftan <fShuttuck.> kim yevî maddeler fabrikası müdürü Seward Totter de ortaya yeni bazı iddialar atmıştır. Bu şahıs, 1943 senesinde bir Sovyet subayına 90 kılo uraniyum oksidi ve 225 kilo uraniyum nitratı gönderdiğini söylemiştir. Kimyevî maddeler fabrikası müdürü, bu miktar uraniyumun mühim bir şey olmadığını ve buna aid siparişin Great Falls'ta bir Sovj'et subayı hesabma NewYork'ta «Chemator» firması tarafından verildiğini ilâve etmiş ve demiştir ki: <'Tahminlerime göre bu sipariş harb içinde bir müttefikimize gönderilecekti. Chemator firmasınm elinde da ha başka muntazam ihracat lisansları olduğu halde siparişlerini göndermedim ve keyfiyetten Harbiye Dairesini haberdar ettim. Oradan aldığım cevab üzerine bu gibi sevkiyatı tamamile durdurdum. İlk sipsrişi veren Chemator firması, Rusların ne miktarda olursa olsun uraniyum satın almak istediklerni bana bildirmişti.» Eski yüzbasının amirlcri meseledcn haberdar değildir Diin akşam General Dale Gafney'in verdiği bir beyanata göre yüzbaşı Jordan'ın âmirleri, yüzbaşının temas ettiği meseleden haberdar olmadıklarım söylemişlerdir. General, kiralama ve ödünç verme i a n u n u gereğince Sovyet Rusyaya uçak teslimatile vazifeli Alaska tümeni komutanı bulunmakta idi. Jordan'a göre ise bu uçaklar gizli Amerikan vesikaları ve Amerikan atom malzemesi taşımakta idiler. Tahranda temaslar yapıyor Devletçitik = Derdcilik! Derdlerimiz de hir türlü bitmiyor ki... Et dcrdi derken kahva d°rdi başhyor. Tam kahve derdini haUetmek üzere iken buğday derdi. Ve böylece dolar derdi, otel derdi. altın derdi, sermaye derdi, velhastl derd, derd, derd... Büyük başm derdi çok olurmuş, derler, galiha büyiik milletin de! D. N. ((C. H. P.» nin muhalefete karşı devamlı hücumîarı Baştarctft I tnci sahifede zandırmış ve Rauf Onursalın sırra kadem basmasından, komplo ihbarı hâdisesinin çeşidli safhalarına kadar, bir çok cihetler ele alınmıştır. İktidar propagandasmın zahirî ve geçici de olsa Millet Partisi metodlarile bu istikamette tamamen kaynaşmış olduğu zaman zaman dikkati çekmiştir. Hattâ Ahmed Oğuzun, Celâl Bayarı jurnalcıhkla tavsif etmesi dahi hemen benimsenmiş ve Bayarın Reşad Aydınlıdan duyduklarını Kâzım Özalp vasıtasile Cumhur Başkanına iletmesi samimi bir hareket sayılmamıştır. Buaün de İstanbulda çıkan bir başmakaleden Celâl Bayarın Ah med Tahtakılıca damadı vasıtasile haber yolladığına dair satırlar almarak Demokrat Parti Baş kanının Tahtakılıç ve arkadaslarile işbirliği arzusu güttüğü haberi yayınlanmıştır. Bu söylentiye karşı da Demokrat Parti yetkili çevrelerinden resmî bir cevab almak mümkün olamamış. sadece Kütahya milletvekili Dr. Ahmed Gürsoy şayiayı Fusd Arnanın bir sözüne atfen nesreden gazeteye çektiği telgrafta «Ne Tahtakılıçla görüştüm. Ne de Celâl Bayardan böyle bir vazife aldım.» diyerek bahis mevzuu olan sözü yalanlarr.akla iktifa etmiştir. Ahmed Tahtakılıca gelinee. böyle bir konu üzerinde herhan2İ bir açıklamada bulunmak istemediğini sezdim. Haber, ashnda Fusd Arnanın rivayetine dayandığı veya öyle gösterildiğ" cihetle arkadaşının henüz. ne ; biçim konuştuğunu b:lm y°n Millet Partisi Genel Sfkreterinin işin tavzihi veya tpkzibi rihetire derhal gidemediği anlaşıliyor. İ k t d a r partisinin cıristigi propa?anda taarruzunun hafifliyeceğine dair, ufukta henüz hiç bir belirti yoktur. Tutulan yolun muhalefet üzerinde ne tesirler uyandırdığı bahsinde rivayet muhteliftir. Ancak iktidar partisinin kendi bünyesi içinde son derece faydalı neticeler verdiğ: ileri sürülüyor. Bu mütalealara göre. elde edilen başannın parlaklığı bütün canlılığı ile önümüzdeki C.H.P. kurultayında görülecektir. Mekki Said ESEN Öpüşmek merakı alıri Amiral Abidin Daver bey üstadımıı son iki ay zarfinda Londranın yüksek siyaset adamlanndan Parisin Midinette denilen işci kiilarına. Londra Parlâmento mahfillerinden Parisin moda salonlarına kadar kaplayan bir tecpssüs seyahati yaptı. Vc intıhalannı «Cl'MHURİYET» e yazdı. Bu yazilarının yüksek poliHka kısmma el siirr>iek hadHimiz olmadığı. morla da ihh.vasımız dshilinde bulunınadığı için kala kala mütalea edebil«>ceğimiz tek konu İJstadın p\Telki giiıı çıkan gecikmis bir mekhıbıınHa bahis mevpıu ettiği öpiişme merakı, oldu. Üstadtmıza eöre Fari'te halk her yerde, yolda, otobüste, kshvede. metroda öpüşüyor, Ba npüştnpkrin bir kismı dostanedir. Ona diye«ek yok: fakat bir kısmı aMkanpdir. İşte bu abesrir. • Hadâ kçndisi bir fün yeralh trenlerinin Madeleine istaçyonunda boyle bir öpüşmeye çahid olmuş, bakıtuz nasıl anlatıyor; nBir akşam Madeleine'deki metro istasyonuna girdim. Bilet gişesinin biraz ötesinde bir genç kadın ile erkek öpüşü>f>rdu. Kendilerinden seçmiş gibi iriiler. Gideceğim yeri harita üzerinde tesbit etmek için bir kaç dakika süren bir tetkikta bulundum. Gişeden biletimi aldıkUn sonra, gencleri gene aynı vaziyette görünca merak edip durdum. Onlar öyle dalmışlardı ki gelen ge» çer.e zerre kadar ehemmiyet vermeden öpüsmckte devam ediyorlirdı. Beş dakika rrvüddetle bu âşıkdaşları (!) seyTettim.» 1934 sene«i «onunda validem dıı> •cmız hayatında ilk dpfa İsfanhuldan dıçarı çıkarak Taiih bu yaçocuklarına uyup Parise gitmisti. Parisfe erkek kadın sokakta opu«nleri ilk gördüğü raman yadırgamiîtı. Sonradan alı$h ve ilk bntselerin kendine yaptığı «şok» yavaş yavas hafifliyerek bir haftaiık ikameri «onunda bu işi tabil görmeye başladı idi. Abidin Daver bry validem hayırhahınızın Paris melerlni yadırçamak babinda birnir lerine benzediklerini eörrfüm: fakat üstadımız Daver beyin Parise kim bilir kaçıncı seyahati olduğu haido bu ise bir türlü gözü au;amadığını görerek biraz da müteha>yir oldum. Bu hayrette de yalnız olmadığımı isbat için ParLste Madelpino ivtasyonunda ne zamana kadar öpüsmekte devam edeceklerini merakla se>Tettiği çu iki kendi tabirile âşıkdaşın buradakS »hbahlarmdan birine ya/dığı o ahbahının da Daver beyin yazisim ««kıiMtnca bana gönderdiği şu mektubu derce mecbur oldum. bİTİifcfe Mffdeleinff ittasyununa pitttk. Hava bozuk olduğu için bvraya Biijm* movt Tnuva/ıfc bulduk. Marcel be.ni çok feviyor, ben de onu teviyorum. Hayattmızm fimdi en Tzmiritı ve renkli triin'.erini yaşıyoruz. Her zamunki p'bt beni kvcakladı ve en »ıeak dpdcüklerini ferdi.. Orada av<l«Mfc ve ayrı treiüerimizç binecetfifc. L&kin moıi gözlü yaslıca bir sattn btze dikkatle baktığını pör» dü>f Ahlik zabıtasına mensub mu diyt »üphey» dtijtüfe. O«'/n örerfne Marcel beni inadıno öptnpktş (fepam ettL V» kulağıma •Bckahm n* zamana kauar b\z\ seyredsccfc?» diyt fıtüiadı. Mar« cci'in hu incıîı bevim de hoşuma fjit» nredt deftl Böylece on dakika kedar mitıahede alUnia ksldık. Tramız eU mad\ğ\ bu halinden anla^ılon meraklt I/oî<?u neden «onra meni'.venlerden agağt indi, biz de fnaaîesef öptijm* »ahncMnl bittrdtfc...» Mısır İngiliz münasebetleri Kahire, 4 (a.a.) Bugün bir basın toplantısmda beyanatta bulunan Mısır Başbakanı, îngiliz Harbiye Bakanmm Mısırdaki îngiliz kuvvetlerinin yakmda çekilmesi mevzuunda hiç bir şey bilmediği hususundaki beyanatı hakkında Bevin'den resmî izahat istiyeceğini söylemiştir. Harbiye Bakanı Shinwell, Süveyş kanalı bölgesinde yaptığı teftiş ?eyahati esnasmda İngiliz askerleri ve aileleri için daha iyı meskenler vücude getirmek niyetinde olduğunu söylemişti. Bir muhabirin, bunun, İngiliz kuvvetlerinin yakın bir gelecekte çekilmek niyetinde olmadığı mânasına gelip gelmiyeceğini sorması üzerine Shin\vell bundan bahsedildiğini duymadığını söylemiştir. Bu beyanat Mıs;r basınmda protestolara yol açmıştır. Hibe suretüe yardım Baştarafı I inci sahifede betindeki tutarı Türkiyeye hibe edilecektir. Resmî kaynaklardan sızan haberlere göre, 30 haziran 1952 ye kadar Marshall plâmndan Türkiyeye yapılacak yardımm büyük fcir kısmmın aynı çekilde hibe edilmesi yolunda Amerika ile temaslara devam edilmektedir. Türkiye. ycni bütçe tasarısmda millî savunma giderlerini mer'î bütçeye nisbetle ancak 2 milyon küsur liralık kısabilmiştir. Askerî yardım, millî savunma giderler: üzerinde azami bir tasarruf imkânını henüz verememiştir. İşte. resmî temaslarda bu durum dost Ameriksn hükumetine anlatılm:ş ve bu ağır şartlar altmda iktisaden kalkmmanın bir mesele olduğu belirtilerek hibe nisbetinin arttınlmasınm çok yerinde olacağı bildirilmiştir. Başmakaleden devam hiiViimlerini değiştirecek. millctvekili sayısını. kabinenin parlamento içinden veya dışmdan kurulması eribi esasları kabul edecefc olan heyetin mebııslukla, vekülikle, âyanlıkla a'akası olmıyacak kimselerden kıınılması. yani daha açık ifade hir müessesan mectisi olması şarttır. Bütün dîinyada müessesan meclisinin hikmeti vücudü de budıır. Böyle bir meciis davet edilirse azasının hiç değilse dört sene içinde parlametıto azası olmamast şartını da ileri sürmek kararlarm selâmeli namına olzemdir. Bu yapılmazsa. milletin yiizde dnksanı, hattâ yüzde yüzü istese bile bıifünkü organlara nıilletvekili sayısını eksiltmek, kahineyi 4B0 kişinin dışından kurmak eibi hiikünılcri kabul ettirmck mümkün olmıyacaktır; eğer oy hürriyeti mevcudsa! CUMHURİYET Bir Müessesan Meclisi lâzım Menemencioğlu Salazâr görüşmesi Lizbon 4 (a.a.) Türkiyeyi aynı zamanda Lizbonda da temsil etmekte olan Paris büyük elçis' Numan Menemencioğlu, dün gece Başbakan Salazar ile bir sant süren bir görüşmede bulunmuştur. Polonya, Fransaya nota verdi Karaşi Konferansı Kavaşi 4 (A.P.) Milletlerarası İslârtı ekonomik konferansı pazar pünü riördüncü defa olarak bütün üyelerin iştirak ettiği bir toplant] yapmıslır. Toplantıda Ticaret komitesi Havana mukavelesinde kabul edilen esaslara göre, islâm devlet'.cri arasında ticarette bir tercih hakkmın tamnmasım tavsi ye etmiştir. Teknik ve ilmî eğitim komitesi konferansta temsil edüen devletler' tarafından kullamlmak üzere bilginler ve teknisyenlerden rr.üteşekkil bir grupun teşkilin karar vermiştir. İş komitesi endüstri işlerind kadınların çalıştırılmasını ve 1 yaşından aşağı çocukların fabrika larda kullanılmasını yasak etmiştir. Ziraî işlerde komite Müslüman rr.emleketlerinden. toprak işçiierinin srazi sahibi olmaları için yardımd bulunmalarını istemiştır. Litvanyada sabotaj Londra 4 (a.a.) Londra gazetelerinin B^rlin muhabirleri tara fından biidirildiğine göre, Litvan yada \ukubulan ve 28 Rus askeri nin ölümü ile neticelenen Tren kazası üzerine Rus makamları, kazanın vukubuîduğu yere yakın iiç köyün halkıru buralardan sür müsierdir. Frankfurt, 4 (a.a.) Polonya haberler ajansının bildirdiğine taarruzu harbe hazırlıktı göre, Varşovadaki Fransız BüLondra, 4 (a.a.) (Lps): Eyük Elçisi Jean Baeleen, curnarkullandıktesi gecesi geç vakit Dış İşleri wer, komünistlerin Bakanlığına çağrılarak, kendisi ları usulleri inceliyerek şunları ne Polonya hükumet: tarafından yazıyor: «Komünistler, iki yerdeki iç Fransada mevkui tutulan Polonya Viskonsolosu hakkında §id savaşlarmı bitirmişlerdir. Çindekini muvaffakıyetle, Endonezdetli bir nota verilmiştir. yadaki felâketli bir hezimetle Avustralya sulh andlaşması neticelenmiştir. Şimdi de yüzlealeyhtarı Londra, 4 (a.a.) Londranın rine barış ve şiddet siyasi çevrelerinden öğrenildiği maske takarak ortaya çıkıyorüçüncü ne göre, Avusturya barış and lar. İşte kominformun laşması hakkında dörtler bir an toplantısmda alınan kararlar bulaşmaya varmışlardır. Şimdi yal dur. Fakat bu, «silâhlı bir ayaknız usul meselesinin halli kal lanma» zaruretine iman etmiş olan Lenin'ciler için kaba bir kımıştır. yafet değiştirmedir. Kominform Rumen . lsrail da tıpkı selefi komintern gibi iğfal ile, desise ile hedeflerine münasebetleri varabileceğini boş yere umuyor. Budapeşte, 4 (a.a.) ÖğrenilBu yeni barış taarruzunun gadiğine göre, Rumanya Dış İşleri olursa sosyalist Bakanı Anna Pauker dün İsrail yesi mümkün elçisile Rumanyalı Yabudilerin partilerle ve sendikalar arasmda muhacereti meselesi hakkında ikilik yaratmak ve aynı zaman40 dakika süren bir görüşmede da her tarafta iktisadî ve sosbulunmuştur. İsrail Başbakanı yal nizamı bozmak ve bu suretle nın «Doğu Avrupada bir Yahu silâhh bir ayaklanmayı kolaydi kadın, Yahudilerin İsraile dön laştırmaktır.» mesine mâni oluyor» diyen beMilliyetçi Çinlîler yanatını müteakıb iki memleket arasındaki münasebetlerin boFormoza'ya gidiyorlar zulduğu hatırlardadır. Filhakika Chengtu, 4 (a.a.) Mareşal Anna Pauker kısa bir müddet evvel İsraile müracaat eden bir ÇanKayŞek, Çinin başkanı sıfatile işlerin idaresini bilkuvve hahamm kızıdır. Kuzey Almanyada kasırga eline almıştır. Bu keyfiyet resmen ilân edilmemiş olmakla beHamburg, 4 (A.P.) Saatte 70 raber ÇanKayŞek genel sekmilden fazla bir süratte esen kareteri ve başkanlık bürosu müsırga kuzey Almanyada büyiik şavirini kabul etmiştir. Kuominhasarlara sebebiyet vermiştir. Kasırganm şiddeti ile harbde tang'm merkez komitesi Li Tsung •bombardımandan tahrib olan bi Jen'in seyahati esnasmda Çannalar yıkılmış ve bir çok kimse KayŞek'in başkanlık vazifesini ifa etmesini dün gece kararlaşlerin ölümüne sebeb olmuştur. Hamburg'ta çökmek tehlikesi tırmıştı. Diğer taraftan biidirildiğine gösteren e%'ler boşaltılmış ve gitmek üzere yüzlerce insan açıkta kalmıştır. göre Formoza'ya Hamburg'ta yeni yapılan 5.000 Chentu'yu terkeden ilk kısım ayak yüksekliğindeki radyo di memurları başkanlık bürosu reği devrilmiştir. mensubları teşkil etmektedir. Komünistlerin barış Bir İngiliz gazetesine göre Stalin'in karsılaşfığı güçlükler Londra, 4 (a.a) «The People> sazetesi, Stalin'in karşılaştığı güçlükler hakkında şöyle diyor: Yugoslavyada casusluk suçu ile yargılanmakta olan 12 Rusun dâvası Stalin'e karşı bugüne kadar yöneltilmiş olan meydan okutnalarm en ağırıdır. Stalin'e karşı daha başka ayaklanma belirtileri de vardır. İşte Amerika Savunma Bakanı Johnson. bunu bildiği içindir ki harb tehlikesinin bugün geçen seneye nisbetle daha az olduğunu söylemiştir. Kızıl Stalin aüesinin bize göstermek istedikleri gibi öyle müttehid olmadığını küçük komünist memleketlerden ve hattâ bizzat Rusyadan gelen haberler teyid ediyor. bugün bu bir hakikattir ki, «Casusluk hastalığı> Staîin'in kızıl coğrafyası üzerinde yayılıp gitmektedir, Bulgaristan eski komünist partisi genel sekreterini mahkemeye sevketti. Stalin'in eski yakm dostu Anna Pauker'i siyah bulutlar sardı. Macaristan, eski Sa\runma bakanım idam etti. Polonya Başkanı Bierut da eski komünist partisi genel sekreterini ve eski askerlik haberler dairesi başkan yardımcısııu ihanetle FJçlandırdı. Stalin, bizzat kendi evinde de güçlüklerle karşılaşmaktadır. O kadar ki gizii polis başkanım bile Ukraynaya sürmek zorunda kaldı. Franco 57 yaşında Madrid 4 (a.a.) General Franco, bugün 57 inci yıldönümünü yakınları arasmda kutlamıştır. Kızılların azlettikleri Alman profesörü Berlin, 4 (a.a Berlinde Sovyet kesimnde Charito hastanesinin meşhur operatöıü Profesör Sauerbruch Doğu Almanya Cumhuriyet hükumeti Sıhhat Bakanı tarafmdan derhal vazifesini bırakmağa davet edilmiştir. Şöhreti bütün dünyaya yayılmış olan Profesör, 30 senedenberi bu eski hastanenin cerrahî klini&i şefi bulunmakta idi. Dersleri ve ameliyatları yüzlerce talebe tarafından takib ediliyordu. I :nci sahifede Cumhur Başkanımızın gelişini müteakıb bir ağızdan söylenen 'stiklâl ve Mülkiveliler marşlarından sonra Okul Müdürü Fethi Colikbaş söz alarak töreni şereflendirmek suretiie mü^sscsenin sp^iam temeller üzerinde kurulHugu inancını kuvvetlendirdikleri için Cumhur Baskammızla diâer hazır bulunanlara tesekkür etmiştir. Sözlerine devam eden. Fethi Çelikbaş, okulun tedrisatı ve kabul şartlarında mühim değişiklikler yapıldığını, bu sene geçen yıllara nisbetle daha çok sayıda parasız öğrenci ahndığmı rakamlarla belirtmiş ve yetişme bakımmdan bunun çok faydalı olduğuna işaret etmiştir. Tedrisat meselesine temas eden müdür, öğrencilerin her bakımdan daha iyi yetişmelerini teır.in için AngloSakson üniversitelerinde tatbik edilen öğr«tim sisteminin, yeni kararla bu sene birinci sınıfa tatbikine başlandığını söylemiştir. Müteakıben eski bir Mülkiyeli s.fatile kürsüye gelen Prof. Zeki Mesud Alsan, devlet meflıumunun gelişmesi neticesi Siyasal Bilgiler okulunun ehemmiyetinin de arttığmı ifade etmiştir. Siyasal Bilgiler Okulunun yıldönümii D. P. Bakırköy ve Taksim kongreleri Baştarafı 1 inci sahifede mayı ve kongre divaru seçimini müteakıb idare heyetinin yılhk faaliyet raporu okunmuş ve müzakere fdilmiştir. Bu arada bir deleşe şöyle konuşmuştur: « Şunu söylenek isterim ki raporda hepimizi üzen bir terane tutturulmuş: Sabotaj. İdare heyeti, geçen seneki arkadaşlardan bir kısmını bazı ocaklıUra ve bucaklılara sabotaj yapmakla itham ediyor. Biz bunu reddediyoruz. Unutmamalıyız ki, biz siyasî mücadelemizi, saflarımızı kuvvetlendirmekle kazanabiliriz. Bilhassa 1950 senesinin çetin imtihanına dinc ve inanmış olarak girmek rorundayız.» Geç vakte kadar hararetli bir hava içinde devam eden kongre, yeni idare heyeti seçimile sona ermiştir. Galatasaray, Demirsporu 4 2 yendi Kalb sektesinden ölüm Dün akşam üzeri hüviyet. henüz tesbit edüemiyen orta yaşlı bir zat Cağaloğlunda kalb sektesinden ölmüştür. Sıhhat Müdürlüğü civarmdan geçerken anî olarak yere yıkılan bu şahıs, etraftan yetişenler tarafından civardaki bir hastaneye gönderilmişse de tıbbi müdahaleye imkân kalmadan ölmüştür. Ankara, 4 (Telefonla) tstanbul ve Ankaranın kuvvetli takımlarınm istirak edecekleri şild maçlarının ikincisi bugün 19 Mayıs stadyomunda Galatasaray ve Demirspor takımları arasında Son olarak öğrenciler adma ko yapılmıştır. nuşan Faik Kırbaşh, Mülkiyenin, Maçın birinci devresi mütecemiyetin zarurl ihtiyacı olarak doğduğunu hatırlatmış ve bunu vazin bir şekilde geçmiştir. Bu devrede Demirspor, Mustafanın etraflı izahat ile anlatmıştır. Konuşmalar bittikten sonra Cum ayağile bir gol kszanmış, buna hur Başkanımız ve diğer misafir mukabil Galatasaray Bülend ve ler, öğrer.cilerin coşkun saygı te Muhtar vasıtasile iki gol kaydetzahüratı arasında salondan ayrıl miştir. İkinci devrede de Demıslar ve büfede aeırlandıktan mirsporun bir golüne mukabil Galatasaraylılar iki gol atarak sonra mektebden a>rılmışlardır. maçı 42 kazanmışlardır. Taksim gazinosunda veriien yemek Milletlerarası basketbol Mülkiye mektebinin kuruluşunun 93 üncü yıldönümü münasebetile maçları dün akşam saat 20 de Taksim GaBrüksel, 4 (a.a.) (Afp): zinosunda bir yemek verilmiştir. Bu yemekte. hocalık yapmış olan Dün akşam yapılan milletleraralar ve Mülkiye mezunları hazır bu sı basketbol maçını Belçika takımı 53 puvanla kazanmıştır. lunmuşlardır. Fransız takımı 44 puvan yapabilmiştir. •Dün akşam nijanlım Marcel Ha Saraybosna davası Saraybosna 4 (a.a.) Saraybosna davasınm 4 üncü celsesi ewe\ce bildirilmiş olduğu gibi pazartesi yerine bu sabah yapılmıştır. Sanıklardan Beremoviç. suçsuz olduğunu ileri sürmekle beraber 1941 de Tra\nik'te savcı muavinliği yaptığmı ve bu sıfatla 3 Yugoslavı ölüm cezasma çarptırdığmı kabul etmiştir. Sanık, diğer taraftan 1947 de Ruslar hesabma çalışarak Sovyetlere Yugoslavj'anın iktisadî ve siyasî meseleleri hakkında raporlar vermi? oldu?tınu da itiraf etmiştir. aklını bozmuş da canma diyeceklerdi.. Aklını bozmuş 'ıa? Pöh!. Başka ne yapabilirdi ki? Zaten çoktan işi bitmiş bir adam değil miydi? Bir daha düzelmez bir şekilde sıhhati bozulmuş, karısı 3a onu bırakıp başka birkile kaçmıştı. İşsiz güçsüz, eşsiz dostsuz, parasız pulsuz, bir nefes sıhhatten, bir nebze ümidden mahrum başka ne yapabilirdi? Böyle bir hayata son vermek yegâne hal çaresi değil miydi? Halbuki şimdi hali acınacak derecede güiüncdü. Hastane yatajıııdan kurtulur kurtulmaz mahkemeye sevkjlunacak kendinden başka hiç kimseyi alâkadar etmiyen bir şeye, kendi öz canma kıydığı için hesab vermek zorunda kalacaktı. Mac \Vhirter kızgınlıkla ve hiddetle homurdandı. Bir ateş dalgası vücudünü sardı. Hemşire tekrar yanına gelmişü. Gene, kızıl saçh. müşfik fakat manasız yüzlü bir kızdı: Canınız çok mu acıyor? Hayır. Uyumanız jçüı size bir ilâç vsreyim. Hayır, lüzumu yok! Fakat... Birazıcık ağrıya, bir miktar uykusuzluğa talıammül edemem mi sanıyorsunuz? Hemşire, hafif bir üstünlük edasile fakat tatlt tatlı gülümsedi: Kadmlararası yapılan basketBu şakayı burada kestikten sonbol maçında, Belçika takımı ra Abidin Daver bey üstadımıza siCastellon de la Plana, 4 (a.a.) Fransız takımını 37 ye karşı 40 nemalarda opusen artistleri gören 1 Şubat 1950 Castellon de la Plana sâkinlerin puvanla yennrştir. ve çoğu frenklcrin Bodaud deİkramiyc çekilişine katılabilmek den Joakim adlı bir adam, bir Universiteliler arasında dün dikleri sınıfa mensub olan seyircisigara içinde 12.000 peseta kıylerin perde>e karşı türlü soluklar için metinde bir pırlanta bulmuştur. yapılan kır koşusu yaptıklarını haürlatarak bu hususPaketindeki son iigarayı aldı31 Aralık 1949 taki fikirlerini ve bunan >anınd* Üniversiteler arasında yapılacak ğı vakit adam sert ve parlak bir atletizm müsabakasına girecek at tramvayda. otobüste, vapurda ?uOğleye kadar bankamizda en cisim bulur ve bunu bir kuyumrada burada yüksek seçle gt>riisen cuya gösterir. Kuyumcu Joakim'e letleri »eçmek üzere dün 3000 metaz 150 liralık bir tasarruf bir takun delikanlılaruı konuçma700 peseta verirse de adam bu relik bir ko?u yapılmıstur. Müsabahesabı açhrmanız Iâztmdır. ks. Sultanahmeddîki Y.M.C.A. lisan larını Pariste gördükleri öpüsmenu başka bir kuyumcuya göste1950 yıluıın bu birinci çekilişinde rir. Bu kuyumcu pırlantaya 12 ve spor darshanesinden başlayarak lerle mukayese ederek hançisinin büyük ikramîye: Gülhane Parkı içinde devam etmis terbiye ve ahlaka daha uygun oldubin peseta kıymet koyar. ve gene müsabakaya başlanılan ma ğunu lutfen açıklamasını rica edeAnkara'da Güven mahallesinde Bursada yakalanan hırsız halde sona ermiştir Koşuyu şu at ceğim. Bu gerç<*ten blzi ve halkı lenvir etaniş olacaktır. Çünkü üsMüstesna bir EV Bursa, 4 (Telefonla) Bir letler kazanmışlardır: 1 Türkhan Turunç 1405 fHu tadımızın Paris öpüsmeleri hakmanifaturacıdan 682 lira çalrhış (İki katta 5 oda, 2 hol, 1 bodrum, kındaki tiksintisi demiyelim ürolan Orhanelinin Topuklar kö kuk, 2 Tuncay Sözer 14.16 'Fen), balkon ve her türlü konfor) yünden Abdullah oğlu îbrahim 3 Zahid Atalay 17,55 (Hukuk), küntüsü beşerin en güzel «zevki Yeğen bugün burada emniyet 4 Bah» Kayserüioğlu 19,45 (Hu müşterek» i olan «buse» ye karşı T. İŞ BANKASI memurları tarafından yakalan kuk), 5 Turan Sönmeıyıldue 21 çoğumuaı bb? hayli küstürdü. (Hukuk). mıştır. B. FELEK için değil her taral için bu böyl*. Mütemadiyen başkaıınm işine müdahale. Mütemadiyen başkasuu neyin yarayacağını takdir etmek. Ben kendimi öldürmek istedim. Biliyorsunuz değil mi? Hemşir* başile tasdik etti. Canım istemiş ben kendimi Allahra cezası bir yardan ajağı atmıjım, bundan kime ne? En nihayet kendi hayatıma son vereeektim. Artık tahammülüm k«lmamıştı. Hemşire «vah, vah> der gibi acımak ifade eden bir eda ile dinliyordu. Onca Mac Whirter herhangi hir hasta idi, Hemşire içini dökmesine müsaade etmek sureüle hastasının ferahlamasını temine çahşıyordu, Mac Whirter sordu: Canım isterse, nedin kendimi öldürmiyeyim? Hemşire büyük bir ciddiyetle cevab verdi: Çünkü bu yanlif bir jey de ondan. Fakat bunun pek tatmin edici bir cevab olmadığını sezmifti. Tabiî bu hususta kendi itikadı »ağîamdı, fakat bu itikadı hastasına anlatabilmek için kelime bulamıyordu: Nasıl söyliyeyim, dedi. Bir insanın kendi kendini öldürmesi Bünah işlemek demektir. İsteseniz de istemeseniz de yaşamağa devam etmek zorundasınız. Neden? Ba«k*l*nnı da lâzım değil mi? Size bağlı olanlan... Benim için böyle bir şey bahis mevzuu değil. Yeryüzünde ölümümün en basit bir şekilde tesır edeceği tek bir kimse yok. Hiç akrabanız filân yok mu? Meselâ anneniz, jahud kardesleriniz?.. Hayır! Bir vakitler karım vardı. O da beni bırakü gitti. Hem iyi de yaptı. Zira benim hiç bir işe yaramaz bir adam olduğumu o da anladı.. Canım hiç bir dostunuz da mı yok? Hayır, yok. Ben pek dost kazanan cins*en adam değilün. Bakın, dinleyin hemşire. Bir vıkitler ben de mesud. gönlü ferah bir adamdım. Mükemmel bir iğm, güzel bir karım vardı. Fakat bir otomobil kazası oldu. Arabayı patronuın kullanıyordu. Ben de Brabanın ieindeydün. Patronum arabayı kazadan ewe! 50 kilometreden daha az bir süratle sürmekte olduğunu söylememi istedi. Halbuki bu doğru değildi. Sürati seksen kilometreyi aşmıştı. Tabiî kazada kimseye bir |ey olmamıştı. Patron »adece sigorta şirketile basının derde giımesini istemiyordu. Fakat ben biv türlü onun istedlğüıi yapamadım. Yalan söylemem icab ediyordu. Bir türlü yalan söyliyemedim. Çünkü ben hiç bir zaman yalan löyliyaıııen. Hemfir*: Tabiî haklısuuz. Doğrusu da budur, dedi. Öyle mi dersiniz. Halbuki benim bu dikkafalılığım bana işime mal oldu. Patron öylesine kızm'ştı ki, başka bir iş bulmamı oüe önledi. Karım işsiz gücsüz dolaşmamdan bıkb. günün birinde o da aile dostu dediğimiz birile kaçü gitti. Tabiî beraber kaçhSı sdamın işi gücü, hali vakti yerincieydi. Beü ise yuvarlana yuvarlana gidiyor, her gün biraz daha aşağı. biraz daha aşağı türükleniyordum. Kendimi Içkiye de vermiştim. Tsbiî bu halimle zar zor bulabildiğim ufak tefek işlerde de turunamıyordum. Vücudüm de gün geçtikçe yıpranıyordu. Nihayet günün birinde doktor bir daha «tam sıhhatli» t>ir hale gelmeme imkân kalmadığını, artık »hhatimin düzelemiyecek derecede bozulmuş olduğunu söyledi. Bu durumda en kolay, en temiz kurtuluş yolu bu diinyadan çekip gitmekti. Hayatımın artık ne bana, ne de başkasına hiç bir fay» dası kalmamıştı. Hemşire mınldaıiır gibi bir seslt: Bunu siz kestiremezsiniz! dedi. Mac Whirter bir kahkaha atü. Hani biraz olsun kendini toparlamış gtbiydi. Hemşurenin saflyân* uıadcılığı hoşuna gitmisti: Peki ama yavrucuğum, dedi, bu halimle benim kime ne faydam dokunabüir, söyler misisiz? (Arkası var) Sigara içinde bulunan •ervet «CUMHURİYETo in zabıta romanı: lume aofjru Yazan: Agatha Christie Ceviren: M. Kenan Kan nasıl düşiince idi. Yani kendisi de vermesi tutmuş; iki ateşli âşığın ak günün birinde öldürülecek miydi?. lından buz gibi bir kış gecesinde sevişmek için deniz kıyısını seçPERDE AÇILDI: mek esmişti.. İŞTE EŞHAS Evet ateşli âşıklar ve yarda bi11 Ocak ten ağac o'.masaydı herşey çoktan Hastane yatağmdaki adam ha sona ermiş olacaktı: Buz gibi sufifçe yatakta dönerken iniltisini lara dalaçak belki. şöyle bir iki dujTjrmamağa çalıştı. çırpmdıktan sonra dalgalar araKoğuş nöbetçisi hemşire masa sında kaybolup giöecek, böylsıikie başmda oturduğu yerden kalkarak de israf edümiş, luzumsuz, faydayatağın yanına geldi, yasükları sız bir hayat son bulmuş olacakdüzeltti, yataktaki adamı biraı ü... daha rahat bir vaziyete getirdi. Halbuki şimdi?.. Omzu kırık, bir Hemşirenin bu yardımına karşı hastane yatağmda garib garib yalık Angus Mac Whirter'in teşekkü tıyordu işte.. üstelik, kendi hayarü bir homurtudan ibaret kaldı. tına kıymak suçundan muhakemeO, şu halile pek teşekkürü düşü ye çekilmesi de kuvvetle muhtenebilecek durumda cieğildi. isyan meldi.. kâr bir kırgır.hk içini tutuşturuBu da ne kahrolası kanundu yordu. Şimdiye kadar çoktan her böyle? Kıydığı can kendi öz canı şey sona ermiş, Anşus Mac Whir değil miydi ki? Buna kim ne kaj ter çoktan kurtulmuş olacaktı. ıışırdı? Ya teşebb isünde muvafF^kat olnıamıştl işte... Kahrolası. fak olmuş olsaydı, ne lâzım gelir; manacız bir ağacın, yarın orta ye rH? Mutad dini merssimle ccnaze| rinde, kayalıklann arasından biti sini kaldıracaklar, olsa olsa zavallı, Dün çıkan kısmm hülâsası 13 knsım eiinii. Londranın bir Ku lüHindc mcshur avııkatlar, hukuk adamları topl.Tnmışlar. o gün sona ercn ve bcractle neticclenen bir cinayet davasınm tenkidini yapıycrlardı. Nihayet bu çesid toplantırlarda hemcn daima son sözü söyleyen scksenlik a\lukat Mr. Treves'in de fikrini sordular. O hayalâta dalmıştı. Bir zabıta hikâyesinin daima yanlıs olarsk cinayetle başladığını haîbuki cinavetin münteha olduğunu. çok evvclden başlayan hâfîi.cclcr sÜMİesinin öliime doğru aktığını düşünüyordıı. Bu toplandrtan «nnra evinc doııen kpü'i hastalıklı ihliyar avukat, aynı hsyalâtaüeyam cdcrkpn o anda dahi bir cinayetin ha/ırlanmakta olduğunu düşünmüştii: «Farara odasında oturan bir ihtiyar adnm... Mr. Treves birdenbire kendini toparladı. Bu Doktor bir uyku ilâcı alabileceğinizi söyledi de... Doktor ne dediyse dedi, bant vızgelir.. Hemşire cevab vermedi. Battanineyi düzeltti. Y^tağm yanıba?ındaki limonatayı biraz daha yakma sürdü. Affedersiniz. Kabahk ettira. Oo, ehemmiyeti yok! Bu hiddet ve jiddetine hemşirenin tamamile bigâne Jıalması Mac Whirteri tedirgin t. ^şti. Fakat bilmesi lânmdı ki böyle hiddet ve şiddet hemşirelerirt müsamaha zırhını delip geçemez, onlara 'esır edemezdi. Onlann nazarında Mac Whirter bir adam değil bir hastaydı.. Hep müdahıl», dedi, Allah kahretsin.. hep başkalarının işine müdahaîe. Hemşire bu sözleri tasvib etmediğini belli eder bir ifadeyle: Hele, hele, dedi. Böyle konujmamız doğru değil! Doğru değil mi? Doğru olan nedir ki? Hemşire sakin bir eda ile: Neyse, sabah bir şeyiniz kalmaz. Bunları hep unutursunuz. Mac Whirter yutkundu: Ah siz hemşireler, dedi, ah siz hemşireîer. İnsan değilsiniz ki.. evet insan değilsiniz ki.. Bizim vazifemiz size neyin yarayacağını takdir etmektir. İşin kızdıran tarafı da hu ya.. sadece " " " İ£İn, sadece hastmeler
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear