24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 Arallfc 1949 3 YIL Bir Ingiliz generaîi tek gözlük taktığı için nasıl casuslukla itham edildi ? Baştarafı 1 inci sahifede bir difer muhabir Moskovadaki Amerikan Büyük Elçiliği vasıtasile hiç bir vesika ve talimat almış değildir. Bu sabah Mr. Magidoff'la görüştüm ve Miss Nelson'un mektubunda bahsi geçen «vesikalar ve talimat» ın alelâde Sovyet po?ta i^.aresi yolile gelmiş olduğunu kendisinden de öğrendim. ıı'Muhabirden istenilen yazıya ge'.ince; bu gibi yazılar Amerikada ve diğer bir çok memleketlerde haber mahiyetinde t e lâkki edilir ve halkm haberdar olması lâzım.gelen diğer hususlar arasında trunlar da gazetelerde neşrolunur. «Moskovadaki diğer Amerikan muhabirleri gibi Mr. Magidoff da Amerikan Büyük Elçiliği memurları arasında bir çok ahbabı vardır ki askerî ve deniz ataşeleri de bunlar aras:ndadır. Moskovadaki Amerikalıların sayısı pek azdır ve son aylajda, Sovyet vatandaşlarile temasımız, bizim arzumuz hilâfına, yalnız resmî temaslarımıza inhisar ettirildi. Onun için dostluk münasebetlerini ve içtimaî temasları ancak birbirimizle yap mak zaruretinde bulunuyoruz. Mr. Maeidoff'un askerî ve deniz fctaşelerimizle teması tamamile içtimaî bir münasebet mahiyetindedir. «Elçiliğimizin diplomatik, askerî ve deniz memurlarımn yalnız ve yalnız meşru ve mezun kaynaklardan alacakları malumatla iktifa etmelerini tavsiye ve temin etmiş bulunuyorum. «Mr. Magidoff un bana verdiği malumata göre, Sovyet vatandaşı Miss Nelson tarafmdan yapıfcın ve «İzvestiya» gazetesinde çıkan iddialar tamamile yalandır. Ben de şahsan. bu iddianm Amerikan Büyük Elçiliği ile ilgili olan kısımlarını kat'iyetle yalanlarım. «Mr. Magidoff bu iddialara cevab vereceğini bana bildirmiştir. Onu itham edene verilen yer kadar bu cevaba da yer verileceğini umarım. «Bu hâdiseyi ve yukarıki açıklamamı Amerikan Dış îşleri Bakanhğına bildiriyorum ve Amerikan basmmda bahsedileceğine Vanj bulunuyorum.•» Tek gö*lük hikâyesi Moskovadaki İnîiliz Büyük El çi1 ğinin de başına aynı «casusluk. vakaları geldi. İngilterenin Moskova Askerî Ataşesi General Hilton tek gözlük takardı. Bir kış günü, gene her zamanki yürüyüşüne çıkmış ve Elçilik binası civarında kayakla kayabileceği bir sırt arıyormuş. Etrafa bakarken bir aralık, tek gözlüğünü çıkarıp gözüne takmış. O zamana kadar tek gözlük görmemiş olan bir komünist işçi, bu tek adese olsa olsa bir fotoğraf m3k:nesidir, diye düşünüyor ve yabancının bununla Rus askerî sanayiinin fotoğrafını aldığına hükmediyor. Hemen gidip polise haber veriyor. Generalin arkasında oldukça eskimiş şayak bir askerî elbise bulunuşu meseleyi büsbütün karışık bir hale getiriyor. Zira, hâdise üzerine alınıp verilen notalardan birinde bizzat Molotov'un dediği gibi General Hilton «hiç de kültürlü bir adama benzemiyor, alelâde bir işçi gibi giyinmiş bulunuyordu.» Bu suretle, Sovj'et Dış İşleri Bakanı, bir insanın hem kültürlü, hem de alelâde bir işçi ol« masına imkân göremediğini anlatmış oluyordu. Gene onun fikrine göre, bir insanm hakikî hüviyetine değil, elbisesine kıymet vermek lâzımdı! Rusyanın hiç bir düşmanı Rus ya aleyhinde bu kadar veciz bir şey söyliyemezdi. Halbuki Rusya, Sovyet idaresinin, işçi sınıfının hâkimiyeti üzerine kurulduğunu iddia edip durur. Soytarılara is çıkn! Sovyet propaganda makinesi bu «Hilton hâdisesi» ni haftalarca diline doladı. Moskova cam bazhanesinde baş soytarı hemen bir numara uydurdu. Bu numarasında soytarı boynuna bir alay fotoğraf makinesi ve dürbün takarak, «kayakla kayılacak yer» arıyordu. Ondan sonra Polis Nezareti o kadar sıkı ve sıkıcı bir hal aldı k; zavallı Hilton'un hayatı cehennem azabına döndü. Moskovadaki vazifesi sona erdiği zaman onun hesabına hepimiz sevindik. Fakat, Rusyanın yabancı memleketler aleyhindeki propaganda teşkilâtı güzel bir mahsul almış bunuyordu. GELECEK YAZI: Polis tazyikı altında Araerika aleyhinde konuşturulan bir kadın. (Bu hatıraların telif hakkı O•pera Mundi Şirketine aiddir.) Bursada yakalanan esrar kaçakçılan Bursa, 4 (Hususi) Şehrimiz zı Miası, esrar kaçakçılığı yapan b:r şebekeyi yakalamıştır. Çakır Hasan. Ismail Çiçek ve îbrahim Göz adındaki bu kaçakçıların, Dımbayh İsmailin kahvesine sık sık girip çıktıkları zabıtaca tesb t edilmiş, yapılan takib netices nde Altıparmak mahallesinde alışverişe giriştikler: sırada suçüstü yakalanmışlardır. Tahkikat esnasında Mehmed Öktem ve Hasan Camcı adındaki şahıslarm da bu şebeke ile işbirliği yaptıkları anlaşılmıştır. Kaçakçılar, üzerlerinde bulunan esrarla birlikte Adalete teslim edilmişlerdir. Bursa stadyomu önümüzdeki hafta açılacak Bursa, 4 (a.a.) Bursada inşaatı ikmal edilmiş bulunan ve bir milyon liraya malolan yenı stadyom önümüzdeki hafta açılacaktır. Temellerinden sarsılmakta olan Osmanlı İmparatorluğunu kurtarmaSatışlara bu ayın 15 inden ğa uğraşan büyük vatanperverlerin gayjur bir teşebbüsü şeklinde meyitibaren baslanacak dana çıkan Tanzimat hareketinin karşılaçtığı en büyük zorluklardan Toprak Mahsulleri Ofisi, bu birisi de, kanun ve hukuk duygü ve ayın 15 inden itibaren halka u bilgisine sahib idare âmir ve mecuz f:atla iki çeşid yemeklik yağ murları yokluğu idi. Devlet, asırlar satmağa başlıyacaktır. Peraken "coyunca tara bir mutlakiyet rejimi de fiatları 340 ve 370 kuruş o altında idare edilmiş. hükumet makilan A ve B tipi yağlar, Memurlar ! nesi keyif ve arzuya göre ayarlanKooperatifinin bütün şubelerin I mıştı. Devleti b\ı haldai kurtarıp, de, yaş sebze ve meyva koope vatandaş hak ve menfaatlerini koratiflernde ve Denizyolları Koo ruyan bir idareye kavuşturmanın peratiflerinde satışa çıkarılacak başhca şartlarından birisi olarak, tır. mesuliyetini müdrik ve memurluğu Ofis tipi yemeklik yağın en TT.eslek edinen, bilgili. ferağatli biı birinci ham maddes.ni teşkil e smıf yetiştirmeğe ihtiyaç 'ardı. Bu den sadeyağı da stok edilmekte âmme hizmed mertsubları halkın dir. Halen Ofisin depolarında devlet kapısındaki türlü işlerini yü1060 ton sadeyağı stok olarak rütecekîer ve devletle olan temaslarmda vatandaşa emnivet. itimad. bulundurulmaktadır. idareye seyei aibi bir devletin asla 340 ve 370 kuruşluk halk tipi vazşecemh'eceği duygular telkin yemeklik yağların halk tarafm edeceklerdi. dan beğenileceği Ofisçe temin eEsefle kaydeylemek lâzımdır ki. dilmektedir. Tanzimat, bu büyük ih'ivacı karşılayacak tedbiri bulamadı. Devlei Bakır şilepi on bin ioyun idaresi. bahusus halkm de.v.mlı sugetiriyor rette temasta bulundutu mülki hizKaradeniz hayvan nakllye postasını metler, başıbozuk ola:ak daha yılytpmakta olan Bakır şilepi. geçen cuma gunü limanımıza gelr.ıesi lazımken larca sürüp gitti; bu hal. belki de yarın gelec«ktir. Şilep limanımıza 10 Tanzimatm verinninl azalttı: onun, bin bas kasablık koyun geürmektedir. spdece dış politika znruretlerinin icab ettirdiğl bir ıslahat teşebbüsü Yunanistanın bizden alacağı oisrrk tarihe geçmesin» aebebiyet yiyecek maddleri verdi. Marshall yardım programı gereğin*** ce Türkiye Yunanistana 8 milyon dolarlık blr tra] hakkın tanımıştır. YuOsmanh İmparatorluSu, dahilî sınanistan bu hakkını yakında kullan kıntılarma rağmen mülkî idaredeki mıya başhyacak ve daha ziyade yiyecek maddelerl satın alacaktır. Yuna tezebziibe bir nihayet vermek mecnistanın 8 mllyon dolarhk tra] hak buriyetini duymaktaydı. Çünkii, vikının blr kısmını Türkiyeden canlı lâyetler, livalar ve kazskr kurulhayvan ve fasulye mübayaa etmek «u muşru; fakat bunları, okumak yazretile kullandığı anlaşılmaktadır. mak bilmiyen paşalar. beyler ve 42 kutnarcı suç üstü yakalandılar ağalar elinde kalmıştı. İşte hayatm Beyoğlunda Saksı sokağında 21 sa tazyikı karşısmda, önce 1275 Hicrî yılı evde oturan Fevzintn, evinde kumar yılında, «kaymakamlık ve müdürlük oynattığını haber alan polis memur gibi ıımuru mülkiyede müstahdem ları evvelki gece bir baskın neticesinde olacak memurlara mahrec olmak blr kumar kutusu. üç yazar bozar tahta. dört deste iskambil kâğıdı, ikl zar, üzere bir mülkive mektebi teçkili» kâğıdları koymaya mahsus bir kutu. karsrİR«mıstı. Bir taraftnn VM ilk tezar armıya mahsus madenden yapıl şebbüsün verdiği güzel neticeler ve mış bir fincan ile birlikte 42 kumar öte yandan devletin günden güne srcıyı suç üstü yakalamışlardır. tan vazifelerini daha ijâ yetişmiş ellere teslim eylemek ihtiyacı, Mr Profesör F. Peruux'nun meslek mektebi halinde kunılan bu Seminerleri ilk müesseseyi kı?a bir zamanda ff£Şehrimize gelen rr.aruf Fransız ekonomi bilgini F. Peruux Iktisad Fakül liştirdi ve 1877 tarihinde, bir yüktesinin Lisans ve Doktora talebeleri eek tpdris müessesesi olarak ortaya İçin Keynes nazariyesi hakkında bir çıkardı. seminer yapacaktır. Semlnerlere bugün tktisad Fakültesinin merkez binası arkasındaki yeni dersanesinde saat 14 30 da başlanacaktır. Konusu çok mühım Vize muamelelerinde bizimle ve aktüel olan bu seminerlere hariçanlaşan devletler ten arzu eden İktisad, Malîye ve ticaDıj Işleri Bakanhğının vlze mua ret mensublarının da gelebilecekleri melelsrlnd«, merk«rden istizan usulü haber alınmıştır. nü karşılıklı olarak kaldırabilmek için, diğer devletler nezdinde yaptığı MünevTer Gürkan resim sergisi teçebbüsler netlceslnde elde edilen Ressam Müne\ver Gürkanın resim mutabakatların sayısı gitükçe artmak sergisi bugün saat 15.30 da açılacaktır. Sergl, Istiklâl caddesinde Lebon yatadır. Bu suretle Türk vatandaşlarma, kon nında Sofyanos salonunda hazırlansolosluklarınca merkezlerinden istizan mıştır. Sergi, ressam Elif Naci tarada bulunmadan vlze vermeğe başlayan f'ndan söylenecek bir nuhıkla açılave bizim de tebaalarına ajTiı kolay cktır. EN SON lığı gösterdiğimiz yabancı memleketAMERİKAN USULÜ ler şunlardır: Birleşik Amerika, BelçlKiiçiik Haberler j çika, Fransa, Hindistan, Hollanda, İn » giltcre, Irak, İran, İsveç, İsvlçre; Lüb* GEÇEN HAFTA lçinde şehrimize nan, Meksika, Portekiz, Yunanistan. Türkiye Turizm Kurumu, Müslüman 129 ton kahve gelmlsür. * • ve kardeş meraleketlerden Suriye, Mı • SAĞLIK ve Sosyal Yardım MUsır, Afganlftan, Pakistan ve diğer bazı dürlüğü, pazartesi sabahından İtibaren memleketlerle de blran önce aynı çe şehrin bütün umumi mahallerini yeni kilde mutabakata varılması husnsunda baştan tathirata tabl tutacaktır. ki faydaları bclirterek D15 İşlerl Bait DEVLET Havayollarının uçakları kanlıgımızdan temennllerde bulun kışa ragmen Kahire. Telâviv, Şam ve SALONU>IUZDA muştur. Roma hattında seferlerine devam edeYAPILMAKTADIR. cekör. =haberleri Siyasal bilgiler okulu Ofisin yemeklik (mülkiye) 9 4 yaşında yağları 1 [ G Ü N Ü N M E V Z U L A R I ] c İ14CTM NALINAİ |llC.rİMlHINA| Bir hârika mezarlık nkara vapurile İstanbula dönerken hiç görmediğim Cenova şehrine çıktun. Gemiye gelenler arasında. Cenovadaki Ansaldo tezgâhlannda yapılmakta olan İskenderun ve Samsun vapurlanmızm inşalanna takriben bir yüdanberi nezaret eden yüksek gemi mühendislerimizden Bahaeddin Elgiz de variı. Beni gemileri görmeğe ve Ansaldo tezgâhlannı gezmeğe davet etti. Orada gördüklerimden ayrıca bahsedeceğim. Öğleden sonra. Şefik Göken kaptan ve Bahaeddin Elşiz beraberce Cenovayı gezdik. İlkönce bu bir milyon nüfuslu İtalyan şehrinin pek meşhur mezarlığını gczdik. Ben gördüğüm memlekctlerde bir hayli meîarhk gördüm; fakat Cenovadaki gibi, sanat harikası bir mezarlığı hiç bir yerde görmedim. Mezarlık, Cenovanm errafını çerçeveleyen tepelerin ve dağlaruı ortasında bir vadide yeşil bir bahçe halindedir. Galiba bir milyon ölünün ebedt uykulannı uyuduklan bu mezaristanın üstü kapalı muhteşcm galerilerinde öyle mezar taşlan gördüm ki hayret ve hsyranlıktan ağzım açık kaldı. Bunlar, mezartaşı değü, hepsi eşsiz birer sanat abidesiydi. , ~ . Y a Hasan Refih Ertuğ \ O zamandar.beri bir çok istihaleler geçirmiş olan Mülkiye Mektebi bütün devirlerde inkılâbcılarla birlikte çalışan bir mües^ese olarak şöhret kazanmıştır. Fakat bu şöhret bazan kendi^i icin tehlikeli olmuş, tnevcudiyeti bir kaç defa tehlike gpçirmiştir. Nit?kim, Birinci Cihsn Harbl sırasında Mülkiye Mektebi kapatılmış, Hukuk Fakültesine ilhak edilerek izi dahi ortadan silinmişti Bu hal uzun sürmedi, Üç ders yılı sonra, Mülkiyeyi kapatanlar, genş kendileri tarafından duyulan kat'î ihtiyaçla cnu tekrar müstakil bir hüviyet altında ortaya koymak yeniden kurrnak lüzumunu duydular ve bitaraf birer devlet adamı olduklarmı isbat eylediler. Cumhuriyet devrine gelince; Mülkive müessesesi ve Mvlkiyeliler; idare ve siyaset alanmda inkılâbm en fedakâr hfidımlan olarak çahştılar. Devletin en jüksek mertebeleri ken dilerine emanet edilirken. en küçük bir tereddüd dahi geçirilmedi: Millî Mücadele sıralarında ve dahilî hareketler esnasında bir çok şehidkr verdik. Fakat idare mekanizmamıî günden güne modem bir hukuk cevleti olarak taazzuv etti. gelişti \e bu temeller üzerine demokratik bir idarenin kolaylıkla kunılması imkânları, belki de, bu sayede hazırlanabildi. Atatürk ve İnönü, iki asker ve ıki büyük inkılâbcı olarak. Mülkiyelilerin hizmetlerini, daima kadirşinas bir lutufkârlıkla teslim buyurmak büyüklüğünü gösterrr.işlerdir. Atatürk, Mülklyenin yıldönümlerinden birisinde. 11 aralık 1935 te, İnönüye yazdığı bir telgrafta Mülkiyeliler için şunları söylüyor: «... İş(e onlarm hepsine söyleyiniz ki, şimdiye kadar yaptıkları temizTürklüğe lâyık olabilen işlerine kar?ı kcndilerine, minnetle mütehassisim.» Ismet İnönü, Başbakan sıfpüle katıldığı Mülkiyenin diğer bir yıldönümü toplantısında söylediği hir nutkunda: «Büvük mektebler sağlam an'aneye istinad ederek gelişirler. Biz bu an'anevi hilerektir ki, Mülkiyelilerin, hiç olmazsa, yirmi. yirmi beş senede bu mcmleketin memur kadrosunu kaplayacak kadar 7cngin bir zan kütle haline gelmeleri için geniş mikyasta Mülkiyeli yetiştirmek» istendiğine işaret buyurmuslardır. *** Zaman ilerliyor, yıllar ve şartlar değişmiş gibidir; Mülkiye yeni bir hamlenin, yeni bir gelişmenin eşiğindedir. Ürdversiteler Kanunile, yüksek öğretime açılan bü\ük imkânlar muvacehesinde Mülkiyenin yıldızı biraz sönmüş gibidir. Onun için Mülkiyeye yeni bir veçhe verilmssi. yıllardan sonra tekrar bahis konusu olmaktadır. Bu ihtiyacı, Mülkiyeyi seven herkes duymakla beraber. tatbikatta nasıl bir yol rurulması lâzım geldiei noktasında tam bir anlaşmaya varılmamıştır: •I SEKSOLOJI 9 cu sayı çıktı. BÜTÜN GENÇLERİN ve EVLİLERİN ZEVKLE OKUYÂCAĞI YAZILAR Dr. Claude Henderson Bekâr insanın cinsî hayaü Peyami Safa Cinsî terbiyenin önemi Ord. Prof. M. Ş. Tunç Psikopatlarda cinsiyet Dr, E. Podolsky Tatminsizliğin doğurduğu sinirlilik Dr. L.G. Phillips Sigara kısırlığa sebeb olabilir mi? Yiyeceklerin cinsî hayatımıza tesiri Dr. Edvard Podolsky Frans Dimanche Mekteblerde cinsiyet tedrisatı Louis Dickison Rich Sevilen daima güzeldir Kadında iç üreme uzuvlan yokluğu Dr. Burhan Öncel Evlilikte cinsl hayat Prof. Dr. M.S, Everette Ajrıca Milletlerarası otoritelerin yazdığı on makaleyi bu ay başında DOKUZUNCU SAYISI ÇIKAN SEKSOLOJİ (Cinsi Bilgiler) Mecrauasmda okuyunuz. A) Mülkiyeyi Üniversiteye bir fakiilte halinde hiç bir hususiyetini ve an'anesini düşünmeden bağlamak (ki bu, bir ilgadan başka bir şey değildir), Staglieno dcnilen bu mezarlık B) Mülkiyeye, Üniversite fakültelcrine has bir karakter vermekle 1841 te vapılmıştır ve 418 metre beraber, istiklâiini, hüviyetini ko karelik bir sahajı kaplamaktadır. Cenova mimarlan ve heykeltraşrumak. Sanırım ki, halen Büyük Millet ları, biı öliiler şchrini süslcmck Meclisinde olan ve Mülkiyeye yeni için dahiyane eserler vücude geşeklini verecek kanun tasarısı, bu tirmişler. İtalyan heykelHraşhğıiki tedbirden birisini tercih suretile nın mermere hayat veren bu harikanunluk kazanacaktır. Hangi şe ka eserlcrini tarif ve tavsif etmek kilde olursa olsun, Mülkiyeyi bu mümkiın değildir. Onlarm 'nceiigünkü sönük vaziyetinden kurtara ğini, fpvkalâdeliğinl ancak görlım; demek hakikatin tam ifadesi mekle ve her birini santlerce scydeği'.dir. Mülkiye, hâlâ sönük bir retmckle anlamak kabildir. Şefik durumda değil, belki de tarihinde kaptan, görülen en şa'şaaiı devirlerinden bi Bu sanat harikalarını iyiee risini yaşamaktadır. Mülkiyeyi kur görebilmek için bir kaç saat değil; tarmak lâzımdır, diye ortaya atılabir kaç yıl her gün buraya gelmek cak bir söz, Mülkiyeyi yakından lâzırndır, diyordu ve kıymetli detanımıyanlar için belki blr kıymet nizcimizin bu sözü hakikatin tam ifade eder. Fakat Büyük Millet ifadesiydi. Meclisinde Mülkiyeyi ve MülkiyeYanyana, karşı karşıya sıralanliyi tanıyanlar o kadar çoktur ve kuvvetlidirler ki herhalde bu asır mış blnlerce abide tasavvur ediniz; lık irfan müessesemiz hakkında en bunların her birinde, öyle bir buhayırlı karan gene onlar verecek luş kudreti, öyle bir ifade giuelliği. öyle bir işleyiş, hattâ işlemelerdir. cilik sanatı vardı ki kalemim an94 yaşına girmiş olan büyük irfan latmaktan tamamil* âciz kabyor. ve kültür ocağırmz* daha uzun yıl Meselâ Rota adında bir heykeltralar devlete ve millete hizmet im şın escri olan ve Serra abidesi dekânı dilemek ,benim için ancak bir nilen sakallı bir ihtiyar papazın vicdan ve nimetşinaslık borcudur. dua ettiğini gösteren heykele, üç adım öteden baktığınız zaman papazı canlı sanırsınız. 68 Sahife 50 kuruş Her yıl. bir yıl öncekinden daha güzel ve daha mükemmel olarak çıkan MUHTIRALI HAYAT TAKVİMİ Yeni yılın en hoşa giden hediyesi olacaktır. yeni çıkan bütün kanunların hölâsası ve günlük hayat için lUzumlu bütün bilgileri, büyük mütehassıslann hazırladığı bu Ansiklopedide bulacaksıni7. Gayet mükemmel bir muhtıra ve 320 sahife en faydalı yazılar, renkli haritalar ve bandralar Taklitlerini almaaiak için Maarif Kitaphanesi adresine dikkat etmelidir. Pandozot ciltlidir Fiatı 130 kuruşlur. • Seni kollarımın arasında tuttuğum, vücudlerimizin şarkısmı dinlediğim zaman sözlerime inanma sakın... Almasını gayet iyi bilirim, mukabilinde bir şey vermem. tVereceğini, mevcudlyetinle, var oluşunla veriyorsun....» Soğuk Permenant Bayanlar istifade ediniz... 11 Liraya sattığımız Hakikî DUPONT NAYLON 15 Denier KADTN ÇORAPLARI fabrika fiaüna SEFER 14 PAZARTESt TÜTUNCÜ KIZI KITTY Yazan: WAKJİCK DEEPİNG Türkçesi: BEHLÜL TOYGAR Tahakküm. gurur, korku, peşin hüküm; sevgi; azim; sağduyu ve iradenin insan hayatı üzerindeki tesir ve tecellisini birbirinin zıddı iki aile üzerinde tetkik ve tahlil eden bu büyük romanı siz de zevk ve alâka ile okuyacaksmız. Fiatı 3 lira. Her kitabcıda bulunur. Sahş merkezi: HİLMİ KİTABEVİ ŞÜKRÜ ŞAŞMAZ 7.09 12.04 H 2 8 16.41 18.19 5.24 5 75 Kuruşa Osmanbey, Şişli postanesi yanında. Heykeltraj Benetti'nin Casella abidesi ise, insanın gözlerini yaşartacak kadar hazin bir eserdir. Bu abidcde, yaslı bir kadın çocuklarile beraber, ölen kocasmın resmi önündedir. Çocuklannın büyüğü yere diz çökmüş babasının resmine bakmaktadır. Ayakta duran kadın küçük çocuğunu resme doğru kaldırmıştır. Yavru, babasının kabartma resmini öpmck için kollarını ve dudaklarını teessür ve hasıetle uzatmışhr. Bir çok heykellerde gözyaşları yanaklardan damla damla akmaktadır. Mezaılıkta bir nokta dikkatime çarptı. Bu da, eski eserlerle yeni* leri arasındaki büyük farktır. Eskilcr ne kadar ince ve zarif ise, yeniler o kadar incelik ve zarafetten ıızak, hantal yapıhyor. Görülüyor ki sanat telâkkisi değişmis.tir. İşittiğime göre Milanodaki mezarlıkta da güzel eserler varmış. Türk heykeltraşlarından fırsat ve imkân bulanlara, İtalyaya giderek bu iki mezarlıktaki abideleri tetkik etmelerini tavsiye edcrim. Cenovadaki o harikulâde mezarlıktan ayrıbrken bizim ekseri kabristanlarunızın perişan halini teessürle hatırlamaktan keudimi alamadım. \ MEVLİD Kırklareli milletvekili MAĞAZASI N A F İ A T U F K A N S U nun Beyoğlu, İstiklâl Cad. cliimür.ün kırkıncı gününe tesadüf (Elhamra Pasajı) eden 7 aralık 1949 çarşamba günij Kısıklı camıinde öğle nanıazını müDİŞ TABİBİ teakıb mevlidi okımacağır.dan arzu ecenlerin teşrifi rica olunur. Hikmet Karabey Tel; Kansu silssi Lâteli Ordu Cad 29t. NEGMİ RIZA 1 2.28 7.23 9.47 12.001 1.38 12.43 500 üncü yıl Perşembe günü Vilâyet binasında yapılan basın toplantısında eski dostum ve arkadaşım Vedad Nedim Tör, İstanbulun 500 üncü yıldönümünü kutlama şenliklerinin zamaru çok yaklaşmış olmasına rağmen ortada henüz hiç bir hazırhk görülmediğinden şikâyet etti. Aynı endişe o anda benim de zihnimi kurcalayıp duruyordu. Vedad Nedim, daha evvel davranmamış olsaydı, konuyu ben ele alacaktım. Sevimli Vali ve Belediye Başkanımız Profesör Fahreddin Kerim Gökay, kendi yetkisi dahilinde icrasını düşündüğü işleri sıralayarak kı>metli mütefekkirimizi tatmine çalıştı: Rumelihisarını tanzim ettire 25027 ARALIK AKŞAMINA SİZ DE BU ÇEKILİŞE İŞTIPAK EDİNİZ EMLAK BANKASI ceğiz, Fatih «Külliye» sini tamir ettireceğiz, <Yedikule« vesair taraflan da düzene koyacağız!. Dedi. Dedi ama, arkasmdan da yüzünü kaplayan hüzün ve tereddüd işmizazlarını zoraki bir enerji ile dağıtmağa çalışarak ilâve eüi: İş bunlardan ibaret değil H.. «otel» meselesi var, yol meselesi var.. var da var.. Evet, 500 üncü yıldönümünün kutlanması gibi muazzam bir hâdiseye aid tedariklerde bulunmak ve hazarlıkları vücude getirmek İstanbul Belediyesinin cılız bütçesine ve mahdud idare kadıosuna yükletilemez. Onun yapabileceği, gerçekten tutamıyacağı vaidlerde bulunmaktan daima ihtiraz eden, Fahreddim Kerim Gökayın tasavvurları kadarıdır. Halbuki, bu törenin millî cephesi kadar milletlerarası bir cephesi de olacsğı ve olması lâzımgeleceği şüphesizdir. Dünün «Bizans» ı kadar bugünün «Istanbul» u da yabancı dimağlarda büyük değeri olan bir mefhumdur. Bizi sevenler sevincimize katılmak, hâlâ hıristiyanlık kirdni söndürememiş olanlar da zâfımıza, beceriksizliğimize şahid olmak v» o kusurlarımızı dünyaya ya>Tnak için buraya geleceklerdir. Onlara neler göstereceğiz ve halkunıza neler sunacağız? Meseleyi çeşidli bakımlardan mütalea etmek lâzım. Bir kere maddî cihet var, manevî cihet var. Maddî cihet: İstanfcul o güne kadar bir parça düzen ve önem görmüş bir şehir çehresi takınmalıdır. Bakımsız yollar ve semtler tamir görmelidir. Hiç olmazsa ana caddeler seyyar esnaftan, dilenciden kurtanlmalıdır. Bizans, Osmanlı ve Türk abideleri kirlilikten ve etraflarını çevirmiş çirkinliklerden halâs edilmelidir.. bu arada Süleymaniyenin böğrüne sokulmuş mahud binayı ne yapacağız, bilmiyorum.. O zamana kadar seyrüsefer müm kün mertebe tanzim edilmeli, halkımızın sokak terbiyesi, nakliye vasıtalarını inip binme tarzları devamh olarak kontrol edilmeli, nizam harici yapılmağa ahşılmış hareketler kesin sekilde önîenmelidir. Bu tedbirier, sade 1353 için Yazan AHMED HIDAYET değil, bütün bir istikbal için de faydalı olur. Manevî cihete gelince bu tarih, edebiyat, tiyatro, sinema ve ca.ılı tablolar bakurundan üzerinde çalışılması gereken mevzulardır: istanbulun, Bizans, Roma, Osmanlı ve Cumhuriyet devrini anlatan resimli bir tarihçesi hazırlanmalıdır. İstanbulu terennüm etmiş şairlerimizin, nâsirlerimizin eserlerinden mürekkeb bir antoloji vücude getirilmelidir. Fatihin muazzam eserini gözlerimizin önünde yaşatacak ve zihinlerimize nakşedecek bir piyes, bir film ve canh tablolar yazılmah ve yaratılmalıdır. Lükse, şatafata, gösterişe kapılmmaz, mütevazı davranılır, iş ehil elemanlara tevdi olunursa, belki de az para, çok gayret ve takibk hepsi temin edilebilir. Tabiî bu, na;izane çizdiğimiz, kabataslak umumi hatlardır. Ügililer teferruaünı pek güzel tesbit edebilirler. Ama «o kadarcık da paramız yok, diğer sahalara sarfoluna sarfoluna tükenmek üzere bulunan himmetimiz de kâfi gelmez!. denecekse biz böyle bir sevdadan azgeçelim.. çünkü, bu tempo ile yapacağunız iş, emin olun, gündüz REEL eskiden donanmalarda tulumbacı kahvelerini süsleyen kâğıd bayraklarla şehri süslej'ip geceleyin de «500 üncü yıl> diye minarelere mahya kurmaktan ve sabaha kadar da davullu zumalı kepazece bir «festival» le kafa şişirmek'en ibaret kalacak! îşsiz genclik Hamdolsun mu diyelim, yoksa teessüfle mi söyliyelim, yurdumuz esash bir endüstri memleketi olmadığı içüı sosyal bir derd şekiini alan amele işsizliğinin pek farkmda değiliz. Küçük zanaat bakımuıdan da pek fa'ia iş bölümü nizamına tâbi olmamıza hacet kalmıyor. Çünkü hiç bir zümrenin ihüsası billurlaşmış oir durum araetmiyor. Beri tarafta açığa çıkarılan öte tarafta eski meşguliyetine tamamile zıd bir vazifeyi uhdesine hlmakta kat'iyyen tereddüd etmiyor. Fakat, çeyrefe asır var ki Türkiyede münev\er işsizlerin sayısuun gittikçe arttığı hergün biraz daha kuvvetle hissediliyor.. Böyle olması için de her türlü sebeb ve âmil mevcud.. halkta okuma ve öğrenme hevesi hududsuz.. ortamekteb ve liselerdeki tahsil ücrete tâbi değil.. Üniversite fakültelerinin kapıları ardlarma I kadar açık.. hafif bir zekâsı, az I kuv\'etli hafrzası olanlar smıf'arı geçip, basamakları atlayıp elins diplomalarmı alıyorlar.. gelee'ıe;ia, bir baltaya sap olmEya.. tavsiyt, ısrar, iltimasla hükumet dairelerinden birine kapılanılabilinirse âlâ.. olmazsa, elini jakağına dayayıp beklemekten başka çare yok. Devlet esasen kendisine lâzım elemanları, levlî yüksek mekteblerde okuttuğu, burs verdiği, Avrussya, Amerikaya gö.ıderdiği unsurlarla temin ediyor.. hani pek temin de ediyor, denem3Z ya.. hâlâ saltanat devrindeki gib: mühendislik tahsil etmişlar, mütercimlik, ustabaşılar kâtiblik, işçiLer kapıcılık, hademelik edip duruyorlar.. Vaktile Cevdet Kerim İncedayı İstanbul Halk Partisi Müfettişi ikcn yüksek tahsilini bitirmış genclerden işsiz kalmış bir grup kendisine müracaat ederek bircr me rıurij ete yerleştirilmelerini puK haklı olarak dilemişlerdi. Cevdet Kerim İncedayı da onlara şu cevabı vermekle p e ı haksızlık etmı^ görünmüyordu: Her yüksek nektubi bitirenin devlet hizmetinde kuliamlmasını taahhüd eden bir kanun yoktur Aluı birer ifporta, seyyar satıcılık yapuı! Aynı vaziyet hilâ devam ediyor. İstanbul Radyosundaki iki spikerlik için yüzlerce genc talib imÜhana girdi. Bu halle sade hükumete karşı değil, bütün memlekete ve millete karşı cephe alacak bir «gayrimemnun» ordusu yetiştiriyoruz demektir. İki taraf da hakh olduğuna göre bunun bir ortasım bulmak lâzım.. sanat mektebleri kâfi değil.. lise tahsilimiz gevşek.. Üniversitemiz bazı fakülteler müstesna hâlâ, lisenin üst sınıfları mahiyetinHe olmak+an ileriye gidemediler. En mütevazı istidadlılar büe geçilmesi bu kadar kolay tahsil haddesinden, tereyağmdan kıl çeker gibi, sıynhp çıkıveriyorlar, fakat hayata atılmak istedikteri zaman hayal kırıklığma uğruyorlar. Ya, gpnclerimizin zihniyetlerini değiştirmesi, yüksek tahsilini bitirmiş oldukları halde, Avrupaja ve Amerikadaki gibi, bizce hor görünen bazı pratik ve hiç şüphesız • daha kazanclı işlere. can ve gönjlden rıza göstermeleri lâzım.. yahud da hükumetüı oralardan ancak harikulâde istidtad sahiblerinin girebilecekleri şekilde liselerin ve bilhassa üniversite fakültelerinin kapılarım daraltması, geri kaianlann da sanat mekteblerine ciro edilmelerini sağlsması gerek!. Erkekli kadınlı binlerce öğr3tmen, kâüb, hukukçu, mimar, mühendis, klınyBger namzedleri hükumet dairelerinin eşiklerini aşın» dınp duruyorlar, tek teknisyeni, duvarayı, sıvacıyı güpegündü» mumla arıyorsunuz da gene bulamıyorsunuz. Bu işin sonu neye ,a< racakî
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear