26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1M9 .1. 1 1 t V F EN VI BAI ıf s L E R I Buharm icadından sonra İs başlanması üzerine de 1862 yıtanbulda el tezgâhları yerini ye lrnda İngiliz mahendislerinden ni fabrıkalar almağa başladı. Mister Hiwed (3) iki sene müdEvvelâ Tersane ve Tophaneye j detle Türkiyeye getirildi ve uhAvrupalı Avrupal: mütehassıslar ve ma | des'.ne kaymakamlık rütbesi vekıneler getırtildi. Ordunun yeni rildi. O yıl içinde yeni b.r tezsilâhlarla teçhizini temin içm gâh inşasına girişildi. 1866 da Hari» için atom enerjisinin ser | ğır açmış değildir. Asıl mesele, bu sunmaîıdır. Hiroşima'daki infilâk, memlekette yeni ağır harb sana yeni bir zır'n fabrikası kuruldu. best hale geçırilmesınde muvaffak enerjinın muazzam Tahrib kabilivs harbden kaçınmazsa. insanl'ğı ne yıinin kurulmssı ısteniyordu.. O senenin ihtiyacı olan on beş olundııktan sonra. bunun bir harb tine sahib olmasıdır. Bu yeni ener gibi akıbetlerin beklediğini, açık o1854 yıhnda Tersane, Topha bin kantar demır Samako mavasrtası olarak kullanılması kadar jinin üç bakımdan incelenmesi za larak göstermiştir. Bu çığır bundan İ d.ğer sanayi den:nden temin* edildi. n e " f a brikalarile akla uygun gelen bir iş alamazdı. ruretı karşısındayız. ev\el açılmtş ılsaydı, gerçekten bir ' merkezlerinm istihsal durumu1862 ile 1876 seneleri arasınKaldı ki bugun bile yapılmakta o1 Atoırik silâhlar, yeni bir e felâket olabilirdi. Zira o zaman. ol nu bir yabancı müşahid şu su da Tersane fabrikaları Avrupa l«n bazı araştırmalar, hep yarının nerji ka\n3|ı olabilir. gunîuk çağ.m idrak etmemiş olan retle nakletmektedır: (İstanbu] fabrıkaları derecesine yükselmiş, savaşları ile allkalıdır. 2 Atomik silâhlar, iîrr.in kud insanlık, bunu refah ve saadet te Tersanesınde dört kızak, iki ha her türlü teknik inşaatı başaHalen, bu muazzam enerjiyi, in retinin bir ifadeîidir. mini için değil de sadece t i r tahrib ! vuz, müteaddid dökürr.haneler, rabilecek bir mükemmeliyete ge sankğı mahvetmek değil de, onun 3 Atomik silâhlar, yeni bir tah vasıtası olarak kuUanacaktı. inşaata lüzumlu her türlü mal tirilmiştı. refahını sağlamak üzere, kullanınak rib vasıtasıdır.» Şimdi önümüzde, tercihi icab e zeme ve atölye mevcuddur. 1852 Bu tarihten sonra da Tersane istiyenler çoktur .Fakat, önümuzBilgin devamla, bu üç fakl.iriA den iki şık mevcuddur: Ya cemi de Aynahkavak mevkünde kırk fabrikaları faaLyetlennde dedeki yıllarda, atomik silâh imal et uzun uzadıya incelemektedir. Biz vetlerimizi bir daha harb yapmı beygır kuvvetinde bir buhaı vam ed:yorlar, bazı İngiliz usme yarısının, feci akîbetler doğa burada. kısaca hulâ^p. edeceşiz: yacak bir nizama sokmak. veyahud makınesıle çalışan bir demirha talar, çelik ve demir dökümü rabileceğini görebilmek için, rek 1 Muharrir, düne kadar in da eski akide ve zihniyetlere bağlı ne yapıldı. fabrikalarında iyi neticeler alıfazla basiret sahibi olmaga lüzum sanlarm kömür, odun, ve gaz ya kalarak, müteakıb bir savaşla dünTersanenin senelık demir is yorlardı. Tophanenin istediği çeyoktur, zannındayız. İste bu mL karak uzvî mürekkebattan eîde et vsyı hâk ile yeksan ederek insanlik ve dermrden mürekkeb zırh nasebetle yazımızda, atom bombssı tıkleri enerjinin, yaorak ve nebat hğı tamamen imha etmek... Şun tihlâki yirmi bin kentaldir. Türlevhalar Tersanede dökülüyor kiye bu demirm bir kısmım kenimalinde faal rol oynamış. dünya lar tarafından, foto «entez yolu ile da hiç şüphe yoktur ki, dünya buve tecrübelerinde muvaffakıyet dı istihsal eder, mühim bir kısnm sayılı âlimlerinin düşüncelenni meydana getirilâifini söylediktert günkü kadar, hiç bir zaman bu kamını îse İngiltere ve Rusyadan elde edilıyordu. (4) hulâsa etmek istiyonız. dar ciddî bîr mesele karşısmda kalsonra şöyle diyor: 1339 senes nde Tersanede yealır. Tersanenin bakır ıhtiyacı «Güneş enerjisi de, atom çek'r mamıştır. Bu mesele: «Ya hayat, ya senede on iki bin. kentaldir. Bu niden bir çelik fabrikası kurulEinstein ne diyor? ölüm» mesabesinde bir mshiyet ar1921 d« Nobel mükâfatı kazanmtş deşi enerjisidir. Zira, ^ünerte, hidbakır Tokaddan getirılmektedır du ve burada üç foundluk Krupp olan Einstein dünyada yaşamakta rojen atomları. karışık bazı olay zetmektedir.» İnşaatın ahşap kısımları Koca kârî toplar dökülmeğe başlanolsn âlimlerin en büyüğü olarak larla helyuma tahavvvl etmektedir. elınden temin ediliyor. Türkıye dı. (5) Tersanede mavzer usukabul edilmektedir. Kütle ve enerji Günesin mprkezinde, 20 milyon de Hem nahna hem mıhma nin İstanbuldan başka diğer ter lünde tüfekler imaline de bunarasındaki münasebeti tesis ettiği recelik muazzam sühunetin tesiri!'? sanelerınde de inşaat faal.yet] dan üç sene sonra teşebbüs o£İbi. irafiyet nazariyesinin de mü mümkün olan bu hâdiseyi, biz dünlunmuş ve bu maksadla Almanvardır. essisidir. Kendisi, 1939 sonbaharm yamızda. benzer bir şek'.lde değil yadan (Karl Krauze) isimli bir İstanbul cıvarında iki barut da. Roosevelte' bir rnektub yazarsk, ve fakat parçalanma şekünde takmütehassıs getirtilmişti. (İkınci sahıfeden devam) imalâthanesi bulunuyor. Bunuranium parçalanmasınm teminin lid edebiliyrruz. II. Mahmud fesin kabulünden lardan biri stimle, diğerı su den sonra ihtimal dahilinde olan (2) 1938 de. atom parça'.anma j X hattâ 2000 doların hiç bir ekuvvetile işlemektedir. Bu ima sonra 1834 senesinde Küçükayaistifadeleri sıralamışür. hemmiyeti yok. Onun için Parisin Einın fi'len mümkün olup olamıyalâthaneler Avrupayla boy ölçü sofyada Cendi meydanında (FesBu büyük âlim «Çıkar yol» ısimli cağını bilmiyordttk. Fakat teşvik ro nveşhur bulvarlannda fransızca kaşebilecek bir istihsal kabiliyetine hanei Âmire) yi tesis etti. Bubir makalesinde Birinci Dünya Har himaye sayesinde, iîmî araşt'rma dar ingilizce konuşuluyor; daha malıktirler. Halen baruthanele rada el ile fes imal olunuyordtı. binden sonra kurulan Cemiyeti Ak ara dayanarak, tarihte, insanın ya doğrusu amerikanca. rin dört bin pound stoku bulu 1837 yıhnda Feshane EyübsulA\Tiıpanın Almanlar tarafından vamın beklenilen faydayı temin et şama ve düşünme şartlarını altüst tanda Heybullah Sultan yaünuyor. mediğini, milletlerin bu hususta çok edecek mahiyette olan bu çığır a işgal edilen kısnnlarını kurtaran sma nakledildi. Tophanedeki top imalâthanesi Amerikan ordusundan Fransada bedbin olduklarını, bundan alınan çılmıştır. 1841 de Feshanenin eski ve dtrsten faydalanarak daha mües(3) Ortalama bir hesabla 450 kimse kalmamış amma. haşmetlu iki fırınlıdır. Senede her kalibsir olacak bir Birleşmiş Milletler gramlık bir maddeyi düşman he Amerikan doları hazretleri tam bir rede üç yüz top imal edilmek yeni binaları bir fabrika haline kurulunun vüeudüne olan ihüypcı deflerine sevketmek için edilen mas hâkimiyet kurmuş, yalnız Fransa tedir. Topların son imal safhası konularak burada çuha imaline tebarüz ettirdikten sonra, yazısma rafın 10 dolar kadar olduğu kabul da mı? O muhteşem İngilterede yirmi beş beygir kuvvetinde bir karar verildi. Ve fabrika bir müd buhar makinesile yapılmaktadır. det sonra buhar makinesile çade>ramla aynen şöyle diyor: ' edilecek olursa, 50,000 tonluk mad bile! Stok olarak bulunan toplarm sa lışmaya açıldı. denin bedeli bir milyar tutar. Hor Harb içinde tarafsız kalmı? mem•Birleşmiş Milletler kuralu, buFabrika 1864 de yandı ve II. yısı 1848 yıhnda 1200 adeddi. Bu ne kadar 50,000 tonluk patlayıcı leketler gibi biı de parammn kıygün bir imtihan karşısrndadır. Belki tekrar miktar bugün bir hayli artmış Abdülhamid devrinde evvelcc hayal olan istekleri yerın's maddenin muadüi olacak atom metini yüksek tutmak imkâmnı kurduruldu. Hereke fabrikası olmalıdır. bombasının imal masrafı, katiyetle bulmuş olsaydık, memlekette hayat ge!irm«k hususunda bir muvaftaDolmabahçede bulunan silâh evvelâ Serasker Rıza Paşa tarakiy«t temin edebilir. Fakat bu hesab edilmemiş ise de bundan en pahahlığı olmıyacağı gibi, yabancı fından kurubnuş sonra padişaha günp kadar salâhlvctini, muayyen az bin defa daha ucuz olacağı söy memleketlerde de paramız, rağbette fabrikası senede otuz bin mistakdim olunmuştu. Burada çeket imal ediyor. Burada üç yüz lenebüir. Çok geniş sahaların, kove aranır, kıymetli bir para olacakbir hududdan ileri götürem«mi5tir. Fıkrimce götürmesi lâzımdır. D.ğer lay ve ucuz tahribi, bu siiâha olan tı. Hattâ harb bittikten sonra da, işçi çahştırümaktadır. Silâh fab' şidli yünlü ve ipekli kumaşlar taraftan, mılletlerarası teşkil âtın rağbeti arttırmıştır. Fakat insanh bu neticeyi elde etmek mümkündü rikası İngiliz :gçilerinin nezare dokunuyordu. (1858 de fabnkasalâhiyetini, bazı zamanlar cebir ğın emniyeti bakımından, bu silâ Ne ise. mari ile hayıflanmakta fay tindedir ve içinde elli beygir nın ince çuha imalini terketmekuvvetinde bir buhar makinesı sine karar verildi.) (6) Istimali ile kullsnabilmesi zar.ıreti hın kontrol altına almmasından son da yok. tsükbale bakahm. rtdır ki, hakikî «atom devri baş Pariste, geldiğim BÜndenberi şa bulunmaktadır) (1) îstanbulda yeni fabrikalar ve varöır. lryabilir. Yazıma, Başkan Truman'ın kır şakır yağmur yağıyor. Anlaşılan 19 uncu asırda buharın getir imalâthaneler Boğaziçi ve Haliç Bugünkiı silâhlar, ve oilhnssa a kongreye go'ndermiş olduğu tarihî diği yeniliklere uymak iç»n bü kıyılarında yer almağa başlatom bombası gözönünde tutulacak mesajından bir cümle ile nihayet İstanbul, İzmit ve Bursamn tufan yük gayretler sarfediliyordu mıştı. lannı bu sene kurakhk çeken Fran oluısa, j^lecekteki üçüncü dünya veriyorum: III. Selim zamanında Beykoz1855 de (günden güne çoğalmaksaya getirmisîz. Pariste on yıl evsavaşmın önlenmesi zarureti kendi« Atom enerjisinin serbest hale veline nazaran, basta hayat paha ta olan vapurların tekne ve ma da bir kâğıd imalâthanesi tesis lığirden meydana çıkar. Oene bukineleri Tersanede tamir olunu olunmuştu. Bir müddet sonra bu jirnkü şartlar altmda, fikıime göre, geçirilmesi, eski fikirlerin çerçeve lılığı olmak üzere, bir hayH değiyor, kazanlar Londradan getiri rası kapatıldı. 19 uncu asrın ikinşikliiler olmus. Meselâ büyük bnlbir tek çıkar yol vardır". O da sinde mülâhaza edilemiyecek kadac liyordu. Bu cihet çok masraflı ci yarısında da Hazinei Hassa millîtlerarası bir kurulun, gene geniş bir mahiyet arzetmektedir.» rarlardakî tütüncü dükkânlarında olduğundan kazanların Zeytin bir kâğıd fabrikası inşa ettirdi. bir tek püro bulamadım. Meşhur Arthur H. Compton ne diyor? milletlerarasında eıkacak ihtilâfBeykozda bir de deri fabrikası 1927 senesinde kozmik şualar 100.000 somlek mağazası iç çama burnu fabrikasında imaline başları, kanunî yollarla halledebilmesi, kurulmuştu. Bu fabrika orduya araştırmaları şrrlan ve çorab bakımından pek lanıldı.) (2) bu da olmadığı takdirdc emrinde hakkmdaki dnemli gibı Diğer taraftan Tersanede her ayakkabı, çizme, palaska bu'.vr.durduğu kuvvete dayanarak, dolayısile Nobel mükâfaü almış o fakirleşmiş. Kahvelerdeki garsonlatazyik ve cebir yolu ile tasfiye ey lan A. H. Compton yazmış olduğu ruı eslrîden terbiyesizlik deretesini sene yeni fabrikalar kuruluyor askerî teçhizat imal ediyordu. bnlan kiistahlıkian yok olmus du. 1848 de çekiç fabrikası, Fabrikada 1854 yılında doksan lemesi lânmdır. Ancık bu artlar bir makalede şöyle diyor: fabrikası kişi çalışmaktaydı. tihakkuk ettikten sonradır ki ge«İnsanlığın atomik silâhları kej Müşterilere nazik muamele ediyor 1854 de dökümhane kurulmuştu. Kırım harbi sıraBeykozdaki porselen ve cam lecek sünlerin birinde berhava cl fedememesi mümkün değildi. Dün lar. mamız. atomlara ayrılmamız ön yayı arzulanmıza göre şekillendirŞimdî Bahriye müzesini germeğe sında İngiliz mütehassıslar Sa fabrikası da cam ve porselen arayburnunda Yalıköşkü çark va vanî imal ediyordu. Bu fabrika lenmiş olacaktır. O halde, siya&I zih me, tabiat kuvvetlerinden istifade, gidiyonun. Busünlük bn kadar. dökümhane fabrikasını tesis et Çubuklu civarında kurulan ve niyetin bu fikirlere, en kısa bir za asırlarca pesinden koşulan bir gaMilletlerarası Ticaret Odası tiler. Bu fabrika her türlü dö (Çeşm Bülbül) denilen cam işmanda, intibak otmesi lâzımdır. ye idi. Hiç kimse atom devrinin küm işlerini muvaffakıyetle ya lerini yapan imalâthaneden sonAksi takdirde, bugüne hâklm olan gelmesine mâni olamazdı. Bugün başkanı geliyor zihniyet devam ettikçe, bu mese yapılacak iş bir intihabdan başka Milletlerarası Ticaret Odası Başkanı. pıyor ve memlekete bir çok mü ra kurulmuştu. leleri. daha ucuza halletmenin çı bir şey değildir: Ya bu silâhı hür ber&beıinde umumi kâtib olduğu hald* tehassıs ustalar yetiştiriyordu. İstanbulda yavaş yavaş bir kar yolu yoktur. riyetleri için savaşanların ellerine BajTamın ikinci gunu jehrlmıze gele Demiryolunun inşası dolayısile çok el sanatları yerlerini makicektir. Şehrlmizde tetklkler yapacak teslim etmelidir veyahud da, dünsökülerek Kasımpaşaya, Tersa neye bırakıyorlardı. 1893 seneclan bu heyet, BayTamertesl AnkaraNiels Bohr ne düşünüyor? yayı müstevli maksadları için iş ya gidecek ve orada Devlet ve Ticaret neye naklolundu. sinde Ahırkapı kıyılarında (Dar1922 de Nobel mükâfatı almış oZırhlı sef.nelerin kullanılmağa üs Sinaai Osmaniye) adile lan Danimarkalı Niels Bohr bugün gal etmek istiyenlerin istıfadesinel Bakanlarüe gorusscekUr. kabul edilmiş olan atom modelini R/|ısır topraklannda kazılar yapa ] nazi işgalinden, Amerikaya kaçrruş. * *rak eski eserler üzerinde tet ı ursjiium parçalanması projesinde kiklerde bulunan bir İngiliz ilim ft'li bir rol oynanuştır. Bohr, «Fen heyeti 1922 de çok mühim bir bave medeniyet» isimli makalesinde, şarı elde etmiş, 18 inci sülâle Firaatom parçalanmasından sonra in \aınlanndan meşhur TutAnkAsanın sahib olduğu enerji kaynak mon'un mezarım keşfe ve mumyaları cakımından, büyük bir çığır a sını ele geçirjıeğe muvaffak olmuşçılmış olduğunu, fizikî iliml?ıin tu. Mezarda mumyadan maada Mımedeniyeti nerelere sürükliycceği sır tarihini aydınlatacak pek önemli hakkmda bir fikrin dimağlarda te e|ya ve vesikalar da mevcud olması, çckkülüne raâni olunamıyacağmı sade Mısırda ve İngilterede değil, yazdıktan sonra devamla şöyle ;le bütün dünya umumî efkârmda »emektedir: vinçli akislerin husulüne sebebiyet «İnsanın refahına hizmet verdi. Fakat, bu neşe ve memnune, gittikçe artan miktarda luk biraz sonra yerini derin bir tetemini imkânır.ı vadedsn essür ve endişeye terketti. Çünkü vaziyetler karşısında\nz. Ancüc ay TutAnkAmon mezarına girerek ta imkârjn tahribkâr tesirini de orada incelemeler yapan heystin daima »czönünde bulundurmak icab üyeierinden bir kısmı sıra ila Azeder. Eugün medeniyet, evvelce ol rail'in pençesinde can verdiler. tekin olup olmamasile hiç bir alâdii5vndan daha fazla bir tehdid aîkası bulunmadan, tabil bir ölümle İncelemeler esnasmda Fira\un'un tında bulunuyor. İnsanlığın aki'nemumyasına ilk elini sürmüş olan dünyaya ebediyen gözlerini yumtinı muhakkak olan bir afetten Lord Carmarvon'un üç hafta son duğu bildiriliyor. tarmak için yapüacak yegâne is, bu İnsanlann batıl itikadlarının pek ra parmağmda garib bir yara çıkü vasıtayı tahribkâr çekîlde iuıllançoğu ekseriya böyle sırf bazı tesave bütün doktorlar yaranın tedamamak, ve bu hususta, anlaşarsk iş düfler neticesi kendi vehimlerinden birliği yapmaktır. Bu silâha karşı, \isine gavret ettikleri halde hiç bir doğarak muhayyelelerinde büyüye faydası görülmedi, adam bir türlü insanlık, kendini müdafaadan âciz büjüye sanki gerçekmiş kadar kuvolduğuna göre, bundan kurtj'na derlenip toplanmaya imkân bula vetleniyor. Ne yazık ki hepsinin madan kısa bir zamanda dünyasını rın yolu Jıerkesin bu silâhın, meTutAnkAmon efsanesi gibi çeydeniyeti nasıl yok edeceğini b;impsi değiştirdi. rek asır gibi kısa bir zamanda Lord Carmarvon'un sütkardeşi ve ona göre tedbirlerin alınrnasmasılstz olduklarını meydana çıkarAubrey Herbert de iki ay sonra seda müessir olmasıdır. mak kabil olmjyor. Bu suretle yanFen adamlarına, bu enerjiyi tat bebi anlaşılamıyan bir hastalık yü lış telâkkilsr asırlarca ve asırlarca bikat sahasma intikal ettirmek gibi zünden Ahirete göçüp gitti. Heyet biçare insanların manevî varlıklabir ^aiife düşüyor. Bugüne kadar azasmdan ücüncüsü 1924 te bir sui rmda saltanat kurup baskı yapmakedegelen bir şekilds işbirl:ği kasdin kuıbanı oldu. Dördüncü ta devam ediyorlar. İşin garibi. üsyapıldıktan sonra, bunun gerçek olarak üyelerden biri bir kaza ne telik hakikati söyleyenlere, bağıleşmeiııtsi için hiç bir sebeb yok ücesi vefat etti. Beşincisi i»e biz ranlara da kâfir veya haın damgaw tur. Siyaset adamlarının da âliın zat kendi kendini öldürdü. yapıştırıhyor. Alim, cahil herkes bu felâket silleri taihd ederek işbirliği y.ipma**• silesi karşısında TutAnkAmon'un ları." çi^detle ihtiyac vardır. kalmıyor, aynı zamanda sinirli de rünce dayanamadı: tekin> sayılmıyacak bir ölü olduSinirli diplomatlar J. R. Oppenheimer'in fikirl'iri yapıyor. Mösyö Vichinsky. dedi, sizin Savaştan evvel Kaliforniya Üni ğuna ve ebedî istirahat yerind» raGeçenlerde «Bizim Dünya» derMeselâ, Arjatıtin Dış İşleri Baka ve hükumetinizin takib ettiği siyaversitesinde fizik profesörü olan hatini bozanları çarpüğma hük gisi bir İsviçre mecmuasından nak nı Juan Bramuglia, çok nazik ve setin, dünya sulhunun vücud bulJ. R. Oppenheimer. modern riyazi metti, hattâ Alman kimyagerlerin lettiği bir yazıda cihanm hastalaı centilmen bir insandır. Birleşmiş masına tamamile engel teşkil edefizik mektebinin bâniâ olarak ka den doktor Otto Albertus, mumya tarafından idare olunduğunu ileri Milletler jçtimalarına kâh aza ola cek bir şekilde olduğu görülüyor, bul edilmektedir. Savaş içinde New tun imalinde zehirli bir maddenin sürüyor, Stalin, Bevin, Schumann rak, kâh reis olarak iştirak ettiğ) anlaşılıyor ki oöyle hareket etmekMexico'daki Los Alamos atom hcm kullanılmış olması, yahud aradan ve diğer devlet adamlarından hel müddetçe kimseyi kırmamış, hattâ le cihanda kanşıklığı devam ettirbası fabrikalarını idare etmeİte idi geçen 3200 yıl zarfmda bu hale gel birinin bir illetle malul bulunduk bazılarının terbiye harici tecavüz mek ve bundan faydalanmak istiSavaş hitama erdikten sonra tpk miş bulunması ve bütün mezarın larmı yazıyordu. Bunun boyle oldu lerini bile saoır ve tahammülle yorsunuz. havasını yaşayanlar için tehlikelı ğu muhakkak.. Yaşlı insanlar.. Darar kürsüsün^ dönmüştür. karşılamıştı. Vichinsky, birder. cevab vermebir duruma sokmuş olması ihtima ima heyecan içinde yaşayan insan£Üâh» isimli bir makalesinde atom Meselâ 1948 yıhnda Pariste ya di. Biraz sonra iri vücudünün küslini ileri sürdü. iar.. Bu da yetmiyoımuş gibi dur pılan toplanülardan birinde Batı tah bir tavırla yerinde doğrulduğu enerjisinin silâh olarak kullanıma sında, kolayca tahrib sağlanma^ınm Bugün arük o esrarh muamma madan dinlenmeden çahşan üısan temsilcilerile Vichinsky arasında görüldü. mümkün olduğunu ileri sürdüktsn çözülmüş, uğursuzluk hikâyesi sona lar.... yapıian bir içümaa başkanlık edi Dostum Bramuglia'nm sözleriermiş gibi görünüyor. Zira, aynı sonr^ı. ezcümle şöyle â£:nekteclir: O yorucu mesai, mütemadî bir yor ve iki tarafı uzlaştırabilmek ni büyük bir slâka ile dinledim, de'Kanaatimce, atom enerjisi. tek heyetin azasmdan profesör Percy birlsrile çekişma devlet adamlarını çarelerini arıyordu. Rus delegesinin di, bu cümleler bana eski bir Rus nolojik bakımdan süratli değişme Nowberry'nin, seksen yaşında, ra diplorr.atları sade hasta etmiyor, müteraadiyen kaçamaklı yollardan hikâyasini 'ıatırlattı: Köpeklerden leri temin etmesi dolayısile, bir çı hat döşeğinde, TutAnkAmon'un yahud rahatsızhklarıru arttırmakla anlagmazlık sıkoıazına saptığuu gö biri yaktile daima mehtaba kargı Âtomu bulanlar atom için ne düşünüyorlar? Yszan: Rıdvan Tezel 119uncu asndaistanbulda I Yaıan: Haluk Y, Şehsüvaroğln Tarihton Salıifelor | ^ sanayi hareketleri ere İlim, tesa neler borcludur? Parislo bir gün! Huxley'in bir sözü vardır: Bir iki yüz maymunu birer yazı makinesinin başma oturtun, başlasınlar harflere vurmaya; b>n sene sonra değilse bir milyon sene sonra, bir milyon değilse. on milyon sene sonra, tesadüfen Shakespeare'in bütün sonelerini yazarlar, der. Bu sözü ne kadar garibsesek, ihtiva ettiği hakikati inkâr «demeyiz. Tesadüflere insanlart kadar ilim ve sanat da o kadar çok şey borcludur ki artık tesadüfün yardımını tesadüfe bırakmaktan vazgeçilmeye ve bundan şuurlu bir şekilde istifade edilmeye başlanmıştır. Bazı ilmî araştırma müesseselerinde işleri güçleri sadece bir çok maddeleri veya usulleri gelişigüzel tecrübe olan kimseler çalışmaktadır. Çünkü. Edison'un, elektrik cereyanıle yanmayıp sadece kızan ve ziya neşreden maddeyi bulmak içm, ne kadar maden varsa hepsini birer birer teerübe ettiği malumdur. 1890 senesi sonbaharında Röntgen gazle dolu tüplerden elektrik cereyanları geçirerek bir bir doğramacılık fabrikası kuruldu. Bu suretle şehirde ilk defa kapı, çerçeve, tavan silmeleri, oymalar tezgâhlarda makineyle kesilip yapılmağa başlamıştı. (1) Turkey Its History and Progress trom the journals and Correspondence of Sir James Porter, f.fteen jears ambassador at Constsntinople. London 1854. (2, 4, 5) Bahriye Arşivi Mektubî Kalemi defterleri. (6) Başbakanlık Arşivi İrade defteri Numara 1181. (3) Arşiv kayıdlarmdaki eski harflerle yazılı isrne göre okunmuştur. takım tecrübeler yapıyordu. Bu yeni bir şey değildi. Faraday da, Crookes de aynı tecrübeleri ondan senelerce evvel yapmışlardı. Fakat, tesadüfe bakm ki bu tüplerden binnin yanıba|mda bir deste fotoğraf camı duruyordu. Bu camlar kullanılmamıştı ve âdet üzere sıkı sıkıya sarümış sarmalanmış bir paket içinde dolabda duruyordu. Aradan bir müddet zaman geçti, Röntgen bu camları kullanacak oldu. Fakat baktı ki hepsi âdeta ışığa arzedılmiş gibi, kararmış. O zaman şöyle düşündü: Demek ki tüplerden geçen elektrik sadece gözle görülen hafıf bir ışık vermekle kalmıyor tahtadan, kâğıddan geçen ve fotoğraf camına tesir eden gizli bir ışık da neşredıyordu. Birkaç hafta sonra bütün tıb âlemi Röntgen'ın bulduğu bu yeni gizl ışıkla alâkadar olmaya başlamıştı. Röntgen, kendisi için bir muamma teşkil eden bu ışıklara X şuaı admı vermişti. Daha ilerilere gidelim: 1842 senesinde bir kaç Amerikalı kendilerini «Eter âlemlerine» vermişlerdı. Bu eğlentilerde misafirlere içki yerine sülfür eteri ikram ediliyordu! Eter burnuna çekenler şampanya içmiş gibi oluyorlardı. Bunlar arasma katılan Crawford Long adında genc bir diş operatörü bir şeyin farkında oluyor: Eter sarhoşları birbirlerile şakalaşırkeı veya sendeliyerek düştükleri vakit, canlarmın yandığına dair hiç bir alâmet gösterrriiyorlar. Crawford Long bunun üzerinde düşünüyor ve sülfür eterinin hisleri uyuşturmak hususundaki tesirini başka tecrübelerle de tesbit ediyor, ortaya bir çok yeni ilâclar çıkıyor. Bugüne gelelim: Radar da bir tesadüf mahsu Sofu bir şoför Birleşik Amsrikada Indiana Cumhuriyetl dahilindeki «Angola» kasabasmdan bir genc İkinci Dünya Savaşında asker oluyor. FiKpin adalarına gönderilip orada iki yıl Japonlarla çarpışıyor. Adı Ray Miller olan bu delikanh, inancı tam sofu ve dindar bir insan. Düşmanla savaşırken Tanrı ile şöyle hasbıhal ediyor: bir Aıtıon'un dirileri çarpan uğursuz olmadığı nihayet anlaşıldı Tonlayan: A. H. R. Oltımt lüdür. İngilterede posta idaresi* nin bir telsiz mühendisi, uçuş halinde olan bir tayyareyle kısa dalga üzerinden konuşma tecrübesi yapıyordu, şöyle bir şey dikkatine çarptı: Tayyare, verici ıstasyona bir iki kilometre kalıncaya kadar yaklaşınca bir aksi sada duyuluyordu. Yani, mühendisin verdiği işaretler tayyareye çarpıp geri dönüyor, gene kendi kulağına geliyordu. Mühendis bunu arkadaşlarınâ haber verdi, daha jniksek makamlar işi ehemmiyetle ele aldılar. Sıkı çalışmalardan sonra keşif tamamlandı ve Alman tayyareleri İngiltere üzerine hücuma geçecekleri zaman radar vaz;fe görmeğe başlamıştı. 1856 senesinde Perkin adında bir İngiliz sun'î kinin yapmak üzere tecrübelere girişmişti. Bir gün alkol içinde kömür katranını halle çalışırken ortaya eflâtun bir renk çıktığını gördü. Bu suretle kimyevî boya icad edilmiş oldu. Meşhur patlayıcı madde mucidi Nobel, nitrogliserini emin bir surette taşımanın çarelerini arıyordu. Soğuk bir sabah lâboratuarında çalışırken elindeki şişe yere düşüp kırıldı. Müthiş bir infilâk olması lâzımdı, çünkü şişenin içinde mayi dinamit vardı. Fakat, şişe yerdeki bir yığın çakmak taşı kırıntısı üzerine düşmüştü. Demek ki bu kırıntılar mâyi dinamiti emiyor, onun patlamasına mâni oluyordu. Lâstik sanayünin bânisi sayılan Goodyear bir gün unutmuş, kauçukla süfür mahlutunu lüzumundan fazla kaynatmıştı. Bu suretle <ıvulcanisationi) usulü ortaya çıktı. Kırılmaz eamın da, alelâde cam mahlulünün içme kazara bir kollodyom şişesinin düşmesinden doğduğu malumdur. Vaktile Holandalı bir gözlükçü iki gözlük camını tesadüfen üstüste koyup bakınca uzaktaki şeylerin yakın göründüğünü farketmiş ve bu suretle dürbün ortaya çıkmıştı. Şüphesiz, tesadüflerin kendi kendilerine hazırlayıp insanlann önüne koydukları bu şeylerden istifade etmesini bilmek de lâzımdır. Buna en güzel m.sal olarak penicillyne'i gösterebiliriz. 1929 senesinde Dr. Fleming penicillyn'i keşfettiği zaman, hiç de yeni bir hâdiseyle karşılaşmış f değildi. O zamana kadar bir çok1 * bakteriyoloilar üretmek istedikleri bakterileri başka mıkroblarla da istilâya uğratrmşlardı. Fleming'in bu işte kullandığı 'penillium notatum) da ekseriya başvurulan yardımcı unsurlardan biri olduğuna göre, onun şahid olduğu hâdise daha evvel defalarca vuku bulmuştu. Fakat sebeble neticeyi birbirine bağlamaya ve gördüklerinden mâna çıkarmaya ilk defa olarak Fleming muvaffak oldu. D.D.T. senelerdenberi bir kimyevî mahlut olarak bütün kımyagerlerın malumuydu. Kiroyahanelerle bununla uğraşanlar etrafta dolaşan sineklerden de şikâyetçiydıler. Fakat D.D T. nin sineklere karşı mühim bir silâh | olduğunu ancak tesadüfen ve son zamanlarda öğrendiler. Tesadüflerden vaktinde istifade etmesini bilmiyenlerm çoğu kaçırdıkları fırsatlardan haberdar değillerdır. Fakat son senelere kadar hayatta olan bir İngiliz eczacısı vardı kı milyoner olmak fırsatını kaçırd'ğını örn rünün son devirlerinde öğrenmişti. Bu eczacı bir gün fenolla formaldehidi kaynatmış ve mikrobları öldürmek maksadile, mahlul hazırlamıştı. Fakat bu öyle yapışkan bir maddeydi ki kaplara yapışıyor, bir daha çıkmıyordu. Eczacı bunu kaldırıp atmaktan başka çare bulamadı. Aradan seneler geçti, 1910 senesinde, Amerikaya hicret eden Dr. Backeland adında Belçikah • aynı tecrübeyi tekrar etti ve ortaya, kendi isminden ötürü bakalit adı verilen madde çıktı. j Şu badireden kurtulur, raemleketime sağ ve sağlam döneTsem ahdim olsun renin uğruna gücüm yettiği kadar hayır yapayım1.» Harb sona eriyor, Ray, doğduğu kssabaya kazasız belâsız kavuşuyor, bir otomobü alıp şoförlüğe başlıyor, bu arada adağmı yerine geulur dururmuş.. B'r zaman gelmiş, tirmek hususunu da hatırlıyor. Eh, bağırtısını o derece arttırnuş ki di bir şoförün elinden ne gelir.. Şu ğer köpeklerden biri sormuş: «Ya şekilde bir karar veriyor: hu, koskoca aya karşı ulumaktan Haftada bir gün kiliseye bekorku ve utanc duymuyor musun?» dava adam taşıyayım. Allah yolunÖteki gülerek cevab vermiş: «Ne da bundan iyi çahşmak olur mu? den korku ve utanc duyacakmışım.. Pazar günleri fakir ve köylü erBenim böyle ulumaırun ne aya te kekleri, kadınları, çocukları kilisesiri, ne de onun benden haberi var!» ye bedava taşımaya başlıyor. Halk Herkes telâşa düşmüş, şimdi bir evvelâ, bunu yalnız bir gün sürekıyamet kopaeak. belki Bramuglia cek bir şaka. bir eğlence, yahud bir nın eli Vichinsky'nin suratına ine reklâmdan ibaret sanıyor. Fakat cek diye.. Fakat Arjantin Dış İşleri bakıyorlar ki aradan üç ay geçiyor. Bakanı kızarmış, bozarmış, gene Ray Milîer. her Tanrırun pazarı meccanen iki, üç yüz vatandaşı kikendini tutmjş... Vichinsky, bu derece ağır olma liseye bedava götürüp getiriyor.. Tabiî. gazeteler ve radyolar bu makla beraber bizim için de biı fıkra anlatmıştı ya.. Terbiyesi ve dindar ve sofu şoförden sitayişle bahsetmeğe koyuluyorlar. Kilisenin rilmedikçe şunanyor... papazı her hafta kalabahk bir halk Ne ise, mesele o değil.. Şimdi aym kütlesi önünde onun sdını hayırla Bramuglia'nm dehşetii sinirli Dİı anıyor.. Bir şan, bir şöhret ki deadam olduğunu işitiyoruz da şaşı meyin gitsin. Bayağı günler, artık yoruz. Belki de o zaman içine at ahali onun arabasından başkasına tıklarmın bir tepkisidir. Geçende binmiyor. Yerinde bulamazsa, bcşBramuglia ile Arjantintn Waslung değilse bile gene mutlaka onu bekton elçisi müthiş bir kavgaya tutuş liyor.. muşlar ve birbirlerine hakaret etNetice, Ray Müller, üç ay içinmeğe kadar varmışlardı. Hattâ iş kanla temizlenme derecesine bile de arabasını emekliye ayırmaya gelmişti. İki taraf cKiello etmeğe ka mecbur oluyor, fakat eli böğürünrar vermişlerdi. Çok şükür, dost de işsiz güçsoz kaldığını sanmaym. lan araya girerek mütekabil tara Hurdalaşmışm yerine piyasaya üç ziye ile meseleyi tatlıya bağladılar. yeni taksi çıkarıyor. Bazılan: Böyle giderse, diyorlarmış, Angola'nm bütün taksileri onun eline geçecek!. Bu Ray Miller'in sofuluğundan, dindarlığmdan mı, yoksa kurnazlığından mı, orasını da gene uğrunda bedava çalıgtığı Tann bilirl. i Dünya ahvalinin Moskovanın etrafa saçtığı fesad tohumlarile günden güne kanşması diplomatları, hükumet v» devlet adamlarını olduğu derecsde milletieri de sinirlendiriyar.. T»nn encamunızı hayreyleyeî.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear