Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURIYET 1 Temmuz 19*0 Elektrikle ölun İki çocuk cereyana kapılarak öldü Tarihi tefrika: 5 O îngiliz donanmasının yardımı General Napoleon'un pazarlığını, Akkâ kalesinin surları dibînde bozuverdi Hükumet, (Ebukır muzafferleri) ni de mükâfatsız bırakmadı. Amiral Nelson için altın üzerine elmas işlemeli bir çelenk yaptırıldı. Donanmanm zabitanına da, derecelerine göre kıymetli hediyeler hazırlandı. Bunlara, donanma efradına tevzi edilmek üzere (2 bin altın) da ilâve edildi. Hepsi birden, Amiral Nelson'a gönderildi. *** Zaferin neş'esi, (Türk İngiliz Rus) ittifak muahedesinin çarçabuk hazırlanıp imzalanmasım temin etti. 13 maddeden mürekkeb olan bu muahedenamenin hulâsası, sundan ibaretti: Türkiye İnCTİltere Rusya devletleri. bu (tedafüî ittifakname) de yekdiğerine karşı şunlan taahhüd ederler: Bu üç devlet, gerek karada ve gerek denizde sulh ve salâhla dost geçineceklerdir. Bir tarafın dostu, diğer tarafın da dostudur. Bir tarafın düşmanı, diğer tarafın düşmanıdır. Üç devlet, yekdiğerinin memleketlerinin mülkiyet haklarma kefildir. Üç devletten her biri. diğer devletlerle de muahedeler akdedebilirler. Fakat, yekdiğerine zarar vermemek şartile... Üç devletten birinin memleketine taarruz vuku bulursa, diğer iki devlet derhal imdada yetişecek ve icab ederse, bütün kuvvetile harbe girecektir. Üç devlet donanmaları ve yahud donanma cüzü tamları birbirine tesadüf cttikleri zaman sancak ve toplarla, dostçasına selâmlaşacaklardır. Harblerde, düşmanlardan almacak gatıimet eşyası, onları ele geçiren askerin olaçaktır. Üç devlet, müştereken harbe giriştikleri zaman. gene aralannda verilen müşterek kararla mütareke ve yahud musalaha akdedeceklerdir. (İngiltere devleti dahi, Devleti Aliyenin san ve emnivet ve maslahatına muvafık olan hâlâtı tahsil etmeksizin. düsmanı müşterek ile musalaha) eylemiyecektir. Bilhassa, Fransızlann Mısır hakkında besledikleri maksad akim bırakılacak ve bu devletin Akdenizle İc denizdeki ticaretlerinin mahiv ve ifnasına calısılacaktır. Türk limanları. bütün Fransız gemilerine kapanacak, İngiltere donanması da. Türk sahillerine vuku bıılacak hücumları defetmek üzere, daima düsman kuvvetine muadil bir donanmayı AVdenizde bulunduracaktır. Bu tedafüi ittifak muahedesî sekiz sene devam edecektir. Eğer icab ederse, teMid edilecektir.) Bu muahede imza edilip de mer'iyete îcomılduSu esnada. General Napolvon da bir taraftan (Mısır) da yerlesmeğe. diğer taraftan da Surive ve Anadoluya ?eciD İstanbula gelerek (Şarkî Roma İmparatorluğu) tacını givmeâe calısıvordu. Fransi7 ordusu, arkasmda kanlı izler bırakarak Surive sahillerinden şimale dojrru ilerlemişti. Cöllerin korkunç mahmmivetlerine katlandıktan sonra, (Ssm) ın cennet gibi bahrelerinde. altın renkli kayKilar yevip, erimiş vakuta feenziven nefis sarabiar iceceklerdi.. Fakat. (Akkâ) kalesinin önlerinde, karsılarına birdenbire (Cezzar Ahmed Pasa) dikildi. Napolyon'un Mısırdaki paAkkâ kalesinin surları dibinde bozuluverdi. Kölemenleri gafil avlıyan (Mısır fatihi), maivetindeki eüzide orduva mağrur olarak. (Akkâ) kalesindeki bir avuc Türk askerini bir hamlede ezirj gecmek.. Ve zafer yoreunluğunu: Sam konakiannm serin kaalannda. etrafında beyaz güvercinler uçuşan mermer havuzlanmn su şıpırtılarını dinliverek geçirmek Istedi.. Lâkin, buradaki bir avuç Türkün indirdiği kahir darbeler altmda bir adım bile ilerleyemiyerek, her gün ezim ezim ezildi. Napolyon, artık Sarkî Roma İmparatorluğu tacından değil. Sam bahçelerinin zevk ve safasından bile vazeecm»<=ti Simdi bütün düşüncesi. kaleve son bir hücum yaptıktan sorra. usullacık sıvışıp Mısıra dönmekti.. İste bu sırada. Akdenizin cenub ufuklanndan küçücük bir donanma belirdi. NaDolyon, bu gemileri gorür görme7 bir Fransız donanmasırnn irrdada geldiğini zannederek sevindi. Halb"ki bira" sonra. bu ümidi de suya düsüvprdi Cünkü selen gemiler. (Amiral Smit SHnPv) in kıımsmdasında bulunan küçüic bir İn<nliz filosuvdu. İngiliz filosu. Akkâ limanımn açıgında demirledi. Amiral. derhal kumandan Cezzar Ahmpd Pasa ile tema<;a geldi. Son hücum hazırlıklarile meşgul olan Naoolvona son darbeyi indirmek için te'riki mesai edildi. Nihayet. beklenen nü<*um basiadı. Fak^t Nanolvrm'un kat'î he7İmPtile neticplendi. Türklerin kajandığı bu büvük zsforin en büvük Srnilj o sırada İ<;t=>nb^id^n eelpn (700 Tvrk nefpri) nf'ptı ır>'irekkeb (Nizamı cedir''» askeri idi I Skin bn mu'iî'rpbpde de Tnpili? dnnarır»a«ı favdah Vıîr hizmpt ifa etti. GerpV />:,! c^,i( sMno V v e nprpV maivetind»Vi zabitan ve çtraA Türkier tarafın Evvelki akşam Fatihte ve Kasımpaşa da iki çocuk elektrik cereyamna kapi' larak ölmüştür. Hırkaişerifte Akseki caddesinde 8 numaralı evde oturan saraç Abdurrahmanın 11 yaşlarındaki oğlu Bürhaneddin caddedeki elektrik direğine çıkmıştır r Kuv\ etli cerayana kapılan Bürhan, aşağı düşmüş ve baygın bir halde kaldırıldığı Cerrahpaşa hastanesinde ölmüştür Kasımpaşada Tersane caddesinde İranlı Mehmedin kahvesinde çırak 14 yaşverilen bu anlaşmanm hulâsası şun larında Hüseyin, dükkânın yanındaki edan ibaretti: lektrik kablosunu karıştınrken kuvvetli Mısır, Fransız ordusu tarafından bir cereyana kapılarak derhal ölmüştür tahliye edilerek, asıl sahibi olan TürkHâdi>îeve Müddeiumumilik el koymuşlere iade edilecek ve 28,500 neferden mürekkeb olan Fransız ordusu da, İn tur. Tahkikat devam etmektedir. ei'iz gemileri tarafından Fransa sahillerine gecirilecektir. Bu askerler, Fran Direksiyona hâkim olamadı sa topraklarına ayak basıncıya kadar, Ankara caddesinde oturan gazete bane Türkler, ne ingilizler ve ne de yii Mustafa, yeni almış olduğu motosikRuslar tarafından harb esiri muame letle Sirkeciden gecerken direksiyona lesi görmiyeceklerdir.) hâkim olamıyarak düşmüş, ayağından yaralanmıştır. (Arkası var) Yazan: ZtYA ŞAK1R IrakAdliye nazırı Naci Siyasî İGTia Şevket Bey şehrimizde Dost memleket Nazırı, Istanbulda birkaç gün kaldıktan sonra Bağdada dönecek Bir kaç gün evvel, Hariciye Nazırile birlikte Ankarayı ziyaret ederek hükumetimizle temaslarda bulunan Irak Adliye Nazırı Naci Şevket Bey, dün sabahki ekspresle şehrimize gelmiştir. Irakın Ankara elçisi Geylâni de nazıra refakat etmektedir. Naci Şevket Bey, Park Oteline inmiştir. Bir kaç gün şehrimizde istirahat ettikten sonra, Toros ekspresile Bağdada dönecektir. Komşu ve dost memleket Adliye Nazın, dün öğleden sonra, arkadaşlarımızdan birini Park Otelde kabul ederek demiştir ki: « İstanbulu ziyaretim tamamile hususî mahiyettedir. Güzel şehrinizde bir kaç gün kalarak dinlenmeğe çalışacağım. Ankarada vaki olan temaslanmıza ge lince: Neşredilen resmî tebliğe hiç bir Irak Adliye Nazırı Naci Şevket Bey Haydarpasa ganndan çıkcfken şey ilâve edecek değilim. Benim size satırları arasında bolacaksınız.» I Ankaradan Toros ekspresile floğruca söyleyebileceklerimin hepsini bu tebliğin • Irak Hariciye Nazırı Nuri Said Paşa, 1 Bağdada avdet etmiş bulunmaktedır. Bulgaristan ^e sulî TARİHTEN l Ve minelacaib! Hindistandan tstanbula karadan dönmeğe mecbur olan Seydi Ali Reisin maceraları Turk denizcilik tarihinde kahramanlıkla bilgiyi nefsinde tam manasile toplamış bir Amiral vardır ki adı (Seydi Ali Reis) tir. Bu adamın Easra, Hindistan, Efganistan, Iran, Türkistan macerası pek meşhurdur. Umman denizinde Portekizlilere karşı parlak muharebeler yaptıktan sonra fırtına yüzünden donanmasını kaybet miş, kumandasmdaki bir avuç kahramanla Hindistanda harbler yapmış, İstanbula karadan dön meğe mecbur muştur. Bu seyahat tamam dört sene sürmüş, sergüze.^tini Miratülmemalik adı altmda yaza'ak pyni şöhrette bir eser bırakmıstır. O zamanlar uzak memleketlerin garib manzara'arını, göriılmemiş mahlukh<r'nı, tuhaf âdetlerini her tarafa tanıtacak vasıtalar henüz bui'.ınmadığı i^in bu gibi sergüzeştlerin uyand'rdıSı aL'tka r e ^ büyük olurdu. Di^er Türk taıihcüprinin (ve minelacaib) başlığı altuıda yazılan bu çeşid rivayetler içiıde öylelcri vardır ki bu gün bile okuyanlarda hayret ve merak uyandırmaktadır; ijte bir kaç tanesı: Murad Reisin hâkim bulunduğu Bahreyn denilen yerde bazı dalgıçlar şimdiki gibi vasıtalar olmaksızın yedi sekiz kulaç derinlikte denize, ellerinde tulumlar olduğu halde dalarlar; deniz dibinden su doldururlarmış. Bu su yazın kızgın günlerinde o kadar tatlı ve soğuk olurmuş ki memleketin hâkimi ve zenginler hep bu sudan içerlermiş. Seydi Ali Reis orada bulunduğu sırada ona da gönderilmiş. Rivayetin pek doğru olduğunu anlamış. Seydi Ali Reis Umman denizinin meşhur fırtınası estiği ve gemileri dalgadan dalgaya çarptığı sırada iki kadırga uzunluğu kadar bir kadirga 165 168 kadem yani 50 metre uzunluğunda balıklar görmüş, denizatı ve gayet bü yük yılanlar da görülmüş. Oraların öyle deniz kaplumbağalan varmış ki her biri harman kadarmış. Bunları gören demişler ki: Karaya yakın olduğumuza alâmettir. ••• Gücarat memleketinde Sert denilen kale civarında Nâri ağacı diye meşhur bir ağac olurmuş; hurma ağacına benzermiş. Bu ağacın her budağının ucunu keserler bir kaba sokarlarmış. Ağacın suyu kaba damlar ve doldururmuş; sonra bu su güneşin keskin sıcağı altmda kaynar, şarab olurmuş. O memleketin şarhoşları sarab yerine onu içerler; ağacların diblerinde daima keyfederlermiş. Hatta Türk denizcilerinden bir kaçı da içmişler. sarhoş olmuşlar, içlerinden birini öldürmüşler! **• Ahmedâbâda giderken başlan göklere ulaşan asaclar seyretmişler. Bunlalarm üzerinde kanadlarınm arası on dört karış tutan yarasalar görülmüş Bu ağacın havaya yükselen dah budağı yu karıdan aşağı sarkar; yere dalar, bir başka kök ve ağac olur, tekrar yükselirmiş. Böylece biri yirmi, otuz ağac ha YAPRAKLAR Köy Enstitüleri Deniz bayramı Çingene kavgası Edirnekapıda 7 kadın birbirine girdi Dün, Edirnekapıda Sultan mahallesinde yedi Çingene kadıru arasında büyük mikyasta bir kavga olmuştur. Yedi kadın bir müddet birbirlerini hem sövmüşler hem de dö\Tnüşlerdir. Nihayet vak'a mahalline gelen zabıtamn müdahalesi neticesi kavga bastırılmış ve hepsi karakola getirilmiştir. Haklarında tanzim edilen evrakla birlikte Adliyeye verilen suçluların mu hakemesi yapılmış, bu kavgacı kadın lardan Ayşe 12,5. Sünbül 20. Münibe 30 ve Fatma 50 lira para cezasma mahkum edilmişlerdir. fından kurtanlırsa onun malı olunnuj ve geri almağa kalkışmazlarmış. kında alâkadarlara bir talimatname gön• •• dermiştir. Bu talimatnameye göre, koy Hindistanda öyle usta geyikler varmış enstitülerine haziran devresinde alınan ki bunların boynuzlanna birer kemend talebe 29 teşrinievvel 940 ta enstitü bikonarak ormana bırakıhrmış. Orada eh rinci sınıf tahsilini vermiş bulunacaklar, lî geyik, vahşi geyiğe sokulur, koklaşır, köy okulunun beşinci smıfında bulunan boynuzlaşır ve o sırada kemendi öteki talebe de köy enstitülerinin birinci sınıf nin boynuzuna yahud boynuna dolaştı talebesini teşkil edebilecektir. rırmış. Avcı da gelip kolaylıkla yakaEnstitü talebelerine bisiklet, motosiklarmış. Bütün memlekette geyik avı bu let, otomobil, su motörleri kullanmak, şekilde yapıhrmış. yüzmek, ata binmek, dağa tırmanmak, «V* Hind ormanlarında (Gâvmiş) yani sandal kullanmak, araziyi ağaclamak, çisusığırı bulunurmuş ki çok vahsi ve bü çeklemek, bataklık yerleri kurutmak, yol yapmak, su kanah açmak, sulama işleri, yükmü";. Onları av•eni nebat cinsleri, muzır hastalıklarla lamak isteyenler fil mücadele usulleri, el, ağız armoniği, filüt lerin üstüne siperli çalmak. halk şarkıları, millî o>nanlar öğyer yapar, içine giretilecek, inşaat derslerile birlikte atölrer ve av yerine giyede resim yapmak, fotoğraf çekmk, dermiş. canavara ras köy işlerini en basit imkânlarla halletlayan fil ona iki umek usulleri gösterilecek, müsamerelere, zun dişini saplarmış. Avcı da yaralı veya can çekişen hay söz söylemeğe alıştırılacak, hastalara, vana çullanır, işini bitirirmiş. Bir ca düşkünlere, ihtiyarlara yardım fikirleri ! navar daha varmış ki onun kuvveti hiç verilecektir. Bilhassa Cumhuriyet Halk j b i r hayvanda yokmuş. Bir atlıyı dili ile Partisinin 6 umdesinin talebeye iyice | v n ] r s a v e r e s e r e r n i i ş . Hatta Seydi Ali Re telkin edilmesi ve her enstitüde radyo, j i s i n Hindistan hükümdarı Hümayun kitab, gramofon, kütübhane ve bir yurd j Şahtan anlattığına göre bir gün bir a müzesi bulun^urulacak, enstitünün bir dam bu canavardan kaçarken yakala de kooperatiâ bulunacaktır. nacağını anlaymca, kurtulacağını unurak yüzüstü yere yatmış. Fakat canaMÜTEFERRIK var onun yanma varınca ökçesinden başına kadar dili ile bir yalayışta zaNaf la Vekili gitti valhyı öldürmüş! Şehrimizde bulunmakta olan Nafıa Tarihçi Peçevî bu müthiş hayvanVekili Ali Fuad Cebesoy, dün akşamki (Gâvı kıstas) diye yazıyor. Gâv öküz. ekspresle Ankaraya dönmüştür. kıstas terazi demektir. Sonra ilâve ediyor: Gelenler, gidenler Kıstasın âlâsı denizde bulunurmuş Almanyadan hicret eden PolonyalılarBahrî kıstas dedik'eri ol sebebdendir. dan mürekkeb 80 kişilik bir mülteci ka**• filesi, dün sabahki konvansiyonelle şehrimize gelmiştir. Bu mülteciler, Suriye Horasanda Amu nehri kenarında Har yolile Filistine gideceklerdir. zem yolu üzerinde arslanlar pek çokRusyanın Karadeniz sahilleri halkınmuş. Oraya bir iki adam gidip de su a dan 15 Türk muhaciri, Sovyet bandırah lamazlarmış. Bunun için kalabalık gi Svanetya vapurile İstanbula gelmişlerderler, arslanlarla cenk ederlermiş. dir. Bundan başka, 130 kadar Çek mülİnsan nesli çoğaldıkça arslan gibi vah tecisi de, ajTii vapurun yolculan ara şi hayvan nesilleri azalmış. Şimdi Har sındadır. zem yolu üzerinde kurt bile güç buluŞehrimizdeki İtalyan tebaasından senur. kiz kişilik bir kafile, konvansiyonel treGörülüyor ki büyük, cesur ve âlim nile memlekelterine gitmişlerdir. Türk Amirali Seydi Ali Reisin kitabı bu Yaz tarifeleri gibi mevzular için mesafe mefhumunun Şirketi Hayriyenin yaz tarifesi. 4 temortadan kalktığı şu devrede bile merakmuzdan, Denizyolları işletmesinin yaz la okunabiliyor. tarifesi de 5 temmuzdan itibaren tatbik Kadircan KAFLI edilecektir. Sabiha Hanım Sevime kapıyı ken disi açtı; «Zehra daha kalkmadı, uyuyor. diye, haber verdikten sonra genc kızı odasına aldı ve derhal derdleşrneye başlayarak: Boşuna uğraşıyoruz, dedi. Zehrayı bu adamdan kurtaramıyacağız. Hatta ben şimdi daha başka bir şeyden, kızın evi terkederek o adama gitme sinden korkuyorum. Sevim teyzesine merhametle baktı. Zavallı kadın genc yaşında dul kal mış, Zehrayı bir çok fedakârhk'.ara katlanarak, hiç bir şeyden mahnım etmemeye çalışarak büyütmüştü. Yalnız genc kıza fazlaca serbest bir terbiye vermiş, biraz şımartmışü. Hatası bu radaydı. Sevim, teyzesinin kızını, kardesi gibi severdi. Zehra ile beraber büyü müş sayılırlardı. Müşterek bir çok aile hatıraları vardı. Sonra Zehra fazla inadcı, biraz şımarık bir kız olmakla beraber iyi kalbli, se\rimliydi. Genc kız, Zehranm yapmak üzere bulunduğu hatayı bildiği için teyzesine acıyor, yeğenini saptığı yanhş yoldan nasıl kurtarmak mümkün olduğunu düşünüyor, bir çare arıyordu. Oturduğu yerde doğrularak, alçak sesle: Ben bir şey düşünüyorum, dedi. Bu adama gitmeli, onunla açıkça konuşmah, Zehradan vazgeçmesini, ha yatı sergüzeştlerle dolu, havaî, çapkm bir adamın Zehrayı mes'ud etmeîine imkân olmadığını, söylemeli, icab ederse yalvarmah, ne bileyim ben, ikna etmeye çahşmah. Sabiha Hanım acı bir tebessümle: Ama bunu kim yapacak? dedi. Ben gidemem, imkânı yok gidemem Bu adamın yüzünü görmeye taham mülüm yok. Ondan nefret ediyorum Hayatımızı berbad etti. Zehrayı baştan çıkarmak için elinden geleni yaptı. Dün akşam gene bu yüzden kızla kavga ettik. Ah, gözlerini açarak nasıl bağırdığını görmeliydin! «Gideceğim diyor du. Evlenmemize raa olmamakta devam edersen ona kaçacağım. Rezalet olacak biliyorum. Fakat her şeyi göze aldım.» Sevim içini çekti: . Maarif Vekâleti yeni bir Bu gün ve gece büyük talimatname gönderdi şehirlerde merasim ve şenlik yapılacak Maarif Vekâleti, köy enstitüleri hak Bugün 1 temmuz denizcilik bayramıdır. Bayram, her sene olduğu gibi merasimle kutlulanacaktır. Bu sabah saat 11 de, deniz mızıkasının iştirakile deniz teşekküllerine mensub gruplar tarafından Taksim Cumhuriyet abidesine çelenkler konulacak ve müteakıben Beçiktaştaki Barbaros türbesi önüde merasim yapılacaktır. Öğleden sonra saat 14 te Deniz Ticaret mektebinin genc mezunlarına diplomaları tevzi edilecektir. Bu münasebetle saat 16 da Halicdeki deniz atölyelerinin ve saat 17,30 da yeni yolcu salonunun açılış törenleri yapılacaktır. Gece de saat 21,30 da Köprüden kalkacak Şirketi Hayriye ve Denizyolları Idaresinin hususî vapurlarile gezintiler yapılacaktır. Saat 21,30 da. kabotaj hakkınm Türk bayrağma intikal etmesinin yıldönümü munasebetile Münakale Vekâleti namına Ankara radyosunda bir konferans verilecektir. Deniz bayramı şerefine. bütün deniz müesseseleri ve deniz nakil vasıtaları bavraklar ve elektriklerle donatılacaktır. Kuyuda yakalandı, mahkum oldu Fatihte Sinanağa mahallesinde otu ran Ahmed oğlu Hasan bir kaç jrün evvel metresi Raşid kızı Mükerremi kıskanchk neticesi ekmek bıçağile yaralamış ve vak'ayı müteakıb sakl?ndığı bahçedeki altı metre derinliğind'"'ki kuyuda yakalanmıştı. Hakkında tanzim edilen evrakla Adliyeye teslim edilen Hasanın muhakemesi Sultanahmed ücüncü sulh cezada neticelenmiş ve şahidlerin ifadeleri ve sair dplâille suçu sahit görülerek bir ay, on beş gün hapse mahkum edil miştir. Bir hırsız mahkum oldu Münakale Vekili Ali Çetinkaya. denizciler bayramı münasebatile yapılacak Mahmudpaşada Hürriyet otelinin merasime bizzat riyaset etmek üzere bu bahçesinden içeri girmek suretile el gün şehrimize gelecektir. bise ve sair eşya çalan ve kacarkrn yakalanan Salih oğlu Mehmed. SultanŞEHIR ISLER1 ahmed ücüncü sulh cezada bir av üc gün hapse mahkum olmuş ve derhal tevkif edilmiştir. İtfaiye talimatnamesi Dahiliye Vekâleti bir itfaiye talimatnamesi hazırlamaktadır. Bu talimatna Ayağını makineye kaptırdı Sultanahmedde Yerebatan caddesi 38 menin bir sureti Vilâyete gönderilerek numarada oturan ve Tahtakalede bir vilâyetin mütaleası sorulmuştur. çorab fabrikasında çalışan Gülbahar aFazla masraf yapılmıyacak dındaki kadın. ev\'elki akşam fabrikada Valilerle kavmakamların bu seneki çahşırken dikkatsizlik neticesi ayağını bütçe ile kendilerine tahsis edilen har makineye kaptırarak yaralanmış, berayi cirahtan fazla yol masrafı yapmamaları teda\T hastaneye kaldırılmışbr. ve vilâyetlerin umumî işlerinde fazla masraftan tevakki eylemeleri lüzumu Tramvaydan düştü tami^ien vilâyetlere tebliğ edilmiştir. Sirkecide Karasi otelinde oturan Balıkesirli 16 yaşlarmda Nuri kızı Sadiye. Yol parasmdan istisna dün Sirkecide tramvapn durmasını bekedilmiyecekler lemeden inmek isteraiş, fakat muvaze45 gün müddetle staja davet edilenler nesini kaybederek düşmüş, bacağından le altı aylık talim devresine dahil olan yaralanmıştır. ların yol parasından istisna edilmiye. Sadiye, kazayı müteakib tedavi altuıa cekleri alâkadarlara bildirilmistir. ahnmıştır. Münakale Vekili bugün geliyor şehrimize eni Avrupa hauinin kara> devam müddet' olan son kuz ay zarfmck ve bu h takaddüm eden büyük hıhranda Bı ristan, sullıa ve bitsrafb^ riayette g miş olduğu sadakst ve siyasetinde^ tikametle hürmet kazannuştır. B' yarınıadasımn m9"kezi»de olup b. haricinde toprak te alâkası bulunnu iübarile halis Bjlkanlı bir devlet Bulgaristan millî ve siyasî emellerl hiç birini feda dmiyerek kuvvetli sulh amili olma* ve ikinci Balkan bile Porisin N*üIIy varoşunda imza ettirilen »ılh nıuahedesinde disüıe yapüdığua kani bulunduğı tiuı haksızlıklain gene sulh yolile edilmesini siyısetine değişmez biı lutması şüphesz büyük Avrupa bı ve harbinde Bukan yarımadasını kıt'ada yegânesükun ve sulh ada; rak kalmasına çok yardım etmiş, Ancak Frarsaınn mütareke ve talib olmasile Avrupada yeni bir havası esmeğe kaşlaması üzerine Bı ristan hükumeti ve matbuatı Bulgar li ve siyasî enellerinin tahakkuk e; mesi zamanı geldiğine hükmetmişle> Bunların ne dtdiklerini öğrenmek I garistanın bunlan sonra takib ede politikayı anlamağa yardım edeceğiı Fransanın siljhlnrı bırakması üzı Bulgar devlet adamlarile gazeteU ilcri sürduklvi fikir ve mütalealar lâsa ediyoruı Bulgar Barvekili Filofun bütün kanlarıia ve \\rupada akisler uyan bejanaündaU esas noktalar şunlf «Bulgaristann politikasında bir dej lik yoktur. îalnız sulhun şimdi mt bahsolmasınon memnunuz. Her iki harib taraf Avrupada yeni bir ni kurmak ve nevcud haksızlıklan düı mek gayesia açık olarak geberCmişl <Jir. Biııaenıleyh sulh zamanı gehneı haksızlıklarn tamiri zamanı da gelı olduğuna inannoruz. Tabiaüle Bulj, hükumeti şmdi herşeyden ziyade har cî politikasna ehemmiyet vermektr mcnfaatleriu muhaiazaya clışmakl Bulgar natbuatından nimresmî şunlan jaanıştır: «Mademki yeni pa harbi ha kıt'ada yeni bir nizan mak için kaşlamıştır. Binaenaleyb sulh muahedcleri red ve inkâr e< tir. NeıiiŞ muahedesinin bütü* icablaruı kabul eden Bulgaristaı pun hd<km galebe edeceğini bek du. (,uıkü bunsuz nıilletlcr arasuu vamlı ıulh olamıyacağına ve sa lerakki ve yaratıcıhk meydana g jcccğuc kani idi. Avrupa harbi B. lı milfctlere roazinin bilânçosunu mağa ?e mes'ud bir istikbalin tem zaman nerede bulunduğunu araştırı imkân vermiştir. Bulgar nıilleti bi Balka» milletlerile hak ve adalet c uzerİMİe çalışmak arzusundan bir an riğ olmamıstır. Balkan sulhunun anal taşım, yerine koymak için Bulgarist? hukuku tanınacağına artık iman ec' ruz.» İ^tiyat erkânıharb albay( Ga Slo\a gazetesinde şu satırları yazrnıştVtri>ay, Trianon ve Neuilly artık I kürafen iskat edilmiş bulunuyor. Bun Hmıf sepete atılan süpruntü kâğıdlartı danj>aşka bir şey değildir. ıMüsavi h» kubf sahibi milletler arasında devan sulM tesisi harekcti sür'atle ilcrlcmektı tîir.1919 ve 1920 sulh muahedelerİJ br*enijecek yeni bir sulh kurulacs 1 tırji lora gazetesinde Krapçcf dahi şu ı tınVn yazmıştır: «Almanya Versay m ah<dcsinin zincirlerini kat'iyyen kopı mrflır. Bulgarlar dahi Bükreş ve Neui mlahedelerinin ıstırabile inlemişlero BJlsar millctinin canlı parçaları ecnı bçundıımğu altındadır. Eğer biz BsUadan hatırlamıyacak olursak B> sjrlarbir millet değil bir siirü dereke » inniş olur.» Bütin bu ve emsali nesriyat Bulgat tanm millî hududları haricindcki Bııl; yurdhrınm ve bahusus Adalar denizi s Mlinia miüküne sulh ve hukuku düv yollarile ilhakını siyasetine esas tuttı junu ispat ediyor. Muharrem Feyzi TOGA1 S;bıha Hanım memnuniyetini sak layanıyarak: Fakat bu fena değil, iyi tesadi diye, söylendi. Zehrarun nekadar maf rurbir kız olduğu malum. Hâmidi a: tık affetmesine imkân yoktuı. önüne bakarak: Demek ona hakikati, oraya s bu adamdan kurtarmak i( gitüğimi, Hâmidi hayatımda yalnız güı gordüğümü söylemiyeceksuüz, di. Sabiha Hanım ricakâr bir tavırla Yavrucuğum, dedi, bana yard et Şu kızı kurtaralım. Ona hakik siylesek tekrar o adama dönecek. H buki kısa bir zaman sonra nasıl o anutacak. O zaman herşeyi olduğu ; bi anlatırız. Seninle de banşır, yap |ın fedakârlığı anlar. Sevim bir an dalguı kalmıştı. Snr. karar vermiş gibi şapkasını giyerek: Peki, dedi, mademki onun iyili için lâzım. Ve telâşla kapıya doğru bakarak ik ve etti: Fakat derhal gitmeliyim. Nered ise avdet edecektir Karşılaşırsak tek. rar hakarete başiayacak, kavga ede ceğiz. Teyzesini öptü, koşarak salonda çıktı. • *« Aradan aylar geçti. Zehra Hâmit aruk unutmuştu. Genc adamın lâfır bile etmiyordu. Sevimin bahsi olduğ zamansa derhal hiddet ve nefretle kaş. lan çatılıyordu. Sabiha Hanıma ge 'ınce Sevime vadettiği gibi kızına ha kikati söylemekten çoktan vazgecm' îi. Daha doğrusu artık buna lüzu' görmüyordu. Çünkü çok iyi failijordki Se\Tm Hâmide kapılmıştır. Ayla»1 danberi genc adamla sevişmekted1 Hatta genc kızm, babasının istemem> 4ne rağmen bu adamla evleneceği (. aile arasında dedikodu halinde va$. maya başlamış bulunuyordu. SabiK Hanım teessürle «ateşle oynanılmaz dive, düşünüyordu. Zavallı Sevimcik bı baskasını kurtarayım derken kendisiı yaktı kız..» KUçük hikâye Ateşle oyun olmaz Peride Celâl uğrar, neticeyi haber veririm. Sabiha Hanım: Peki yavrum, dedi. Allah senden razı olsun, bir de bunu tecrübe ede lim bakalım. Aman Allahım, şimdi dpmek o adamın evinde.. diye, tekrar ağlamaya başladı. Ne rezalet!. Yarın herkes duyduğu zaman ne yapacağız? Sevim asabî bir hareketle doğruldu. Hsyır, o adamın e\>inde değil, oradan çıktı. Biraz sonra buraya gelir Sabiha Hanım hıçkırıkları kesilerek başını kaldırıp genc kıza yaşlı gözlerle şaşkın saşkın baktı. Sevim heyecandan kısılmış bir sesle devam etti: Daha herşeyi size anlatmadım Dinlejin. Zehra beni sevdiği adamın apartımanında, hem de onunla başbasa görünce başka mana vermiş olacak Hiddetinden çılgına döndü, ağzına geleni söyledi. Hatta adamı, ismini biliyorsunuz değil mı? Hâmiddi. iokatlamaya bile kalktı. Fakat bu Hâmid garib bir adam! Sükfınetle Zehranm kolunu tutarak, konuşulmıyacak halde olduğunu, haksızhk ve budalalık etti ğini söyledi. Garib garib de gülümsüyordu. Bu hali Zehrayı büsbütün çılgına döndürdü. Daha ağır şeyler söyledi. Sonra bana dönerek bir alçak olduğumu, bir daha yüzümü görmiyeceğimi bağırdı ve çıkıp gitti. Anladınız değil mi? Hâmidi çoktanberi ziyaret ettiğimi, gizli gizli seviştiğimizi zannediyordu. Bunun aksini anlatmaya, meseleyi, izaha da vakit bırakmadı. Hâmid nazik adam doğrusu. Nasıl müteessir olduğumu gördü. Beni teselli ve teskine çalıştı. Genc kız sustu. Otesini söylemeffliŞHâmidin, sükunet bulup bulmadığ1"! anlamak, hatırını sormak için telefon numrasını aldığuu ve itiraz edemiye rek, kendisini aramasma müsaade ettiğini, nihayet Hâmidi zannettiğir.den çok daha güzel, sevimlr bulduğunu itirai edememişti. line gelir. gölgesinde binlerce adam barındıracak kadar yayılırmış. Bu ağaca Napolvon'un firarı ve îngiliz (Tubâ) derlermiş. O memlekette bir de zakkum ağacı olur, başka ağac olmazlerin Mısırı işgali mış. Akkâda, Türkler önünde mağlub olan •** Napolyon, artık Mısırda da tutunamaHindistanda o zaman (Raçpot atlı dı. Maiyetindeki generallerden Kle ber'e bir talimatnnme bıraktı. Bir geee eşkiya) çokmuş, bunlann Bat denilen mecusi âlimlerine ilişmeleri yasakmış. ar'zın Fransaya kaçtı. Batlar tüccarlan bir memleketten bir Biraz sonra, Suriye cihetinden gelen Türk ordusu, Mısır hududlanna da memlekete ulaştırmak için taahhüde giyandı. İngilizler de Türk ordusuna rerler: para alırlar, kervanı götürütleıyardım etmek için bir ordu hazırlı miş. Eğer raçpot'lardan bir veya bir kayorlardı. General Kleber, bu vaziyet "i h'"a rağmen taarruz ederlerse Bat karşısında dayanamıyacağını anladı. kendi kendini öldürürmüş. Hâkimler de Derhal (İnsiliz Amiralı, Smit) e mü taarruz edenlerin, çoluğunu çocuğunu racaat etti. Mısırın derhal tahliyesine yok ederlermiş. *** hazır olduğunu bildirdi. Tahliye şart larını kararlaştırmak için, mes'ul muAteşe tapanlardan biri ölürse, karısı ra %Vı aslar gönderilmesini istedi. evlenecek yaşta olduğu takdirde koca(1214 1800 senesi şaban ayımn or sile birlikte yakarlarmış; yaşlı ise bir talarmda, murahhaslar birleştiler.* 22 şey yapmazlarmış. Eğ».r kadın kendi rımeddelik bir mukavelename. tan?im zasile ateşe girerse s ilesi iftihar ederettüer. / f i i r i s , r • ^amesi} adı lermis; ate§e tapmıyanlardan biri tara Genc kız Zehrayı uyandınnsrp'îk için, ayaklarının ucuna basarak gel diği gibi sessiz, çıkıp gitti. Teyze ile yeğen bir an susarak ça *»« resizlik içinde bakışhlar. Sonra Sevim Aynı günün akşamı, gene teyzesinin bu sıkmtılı sükutu bozarak: Evet biri gidip bu adamla kor.uş kapısını çahyordu. Fakat bu seier fazla heyecanh, hatta biraz solgundu mah diye, tekrar etti. Sabiha Hanım ellerini uğuşturtıyor Hizmetçi kapıyı açtı, onu salona, te>zesinin yanma götürdü. Sabiha Hanım du. da tabiî halinde değildi. Ağlamaktan Evet biri gidip konuşmah, fakat gözleri şişmişti. Mendilini hâlâ eJinde kim? Hem acele etmek lâzım. Zehra tutuyordu. Genc kızın geldiğini gör nın bu günlerde bir delilik etmesin düğü halde yerinden kımıldıyamadı. den korkuyorum. Biliyor musun artık Yalnız bitkin bir halde: hiç bir şeyden korkmuyor. Benim bu Gördün mü başımıza gelenleri, deadama duyduğum nefreti bildiği halde resmini masasının üzerine koymuş. di. Zehra giAi. Bir de mektub bımkEvet güzel çocuk, ama emniyetsizlik mış, malum sözler: cBeni aifet.. On uyandıran bir güzellik, tath, fakat ri suz yaşamama imkân yoktu.» diyor. Sevün şapkasmı yorgun bir tavırla yakâr bir tebessümü var. Altma ne yazmış biliyor musun? «Sevgili küçü çıkararak bir iskemleye çöker gibi oğüme», şu sözde bile istihza, fena bir turmuştu. alay sezmiyor musun? Biliyorum diye, cevab verdi. Hepsini biliyorum. Sevim: Zehra Hanım hayretle: Onu hiç görmedim, tanunıyorum diye, cevab verdi. Fakat hakkında çok Biliyor musun? dedi. şeyler duydum. Hem de iyi olmıyan Genc kız heyecanh, sesi titreyerek: şeyler. Zehrayı severim. Kızın bed • Anlatacağım, dedi. Akşamüzeri. baht olmasuu istemiyorum. sizinle konuştuğumuz gibi kalkıp o aSonra birdenbire ayağa kalktı. Göz damın apartımanına gittim. Kendisini lerinde azimkâr bir mana vardı. Bu buldum. Gavet nazik, terbiyeli karşıhalile ufaktefek boyuna, pembe beyaz ladı. Fakat fena bir tesadüf biz konuyüzüne, çocuk bakışlı koyu lâciverd şurken Zehra geldi. gözlerine rağmen fazla olgun görünü Nasıl? yordu. Evet, bahsettiğiniz mektubu bı Kararımı verdim, dedi. Bizzat ben rakıp, oraya gelmek için evden çık gidip bu adamla konuşacağım. Onu ik mış olacak. Hizmetçi budalanın biri, na edeceğimi zannediyorum. Siz şimdi bize haber vermedi. Birdenbire Zeh Zehrayı uyandırmayuı, hatta benim rayı karşımızda bulduk. Sabiha Hanım; eeldiğimi bile haber vermeyin. Akşam Mel'un adam diye, nurıîdandı. Zehraya neler söylüyor kimbilir, Zohra ona öyle inamyor ki.. Geçen gün: • Benden başkasını sevmediğine emi nim, artık uslandı. Evlenelim, bak ne mükemmel bir koca, hatta baba o'duğunu göreceksin. diye, bana methet meye kalktı.