Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET 12 ŞuEat 1940 Küçük hikâye Harama tövbe! ı kombi SiNEMA Greta Garbo f Dokumacı esnafınııt dün yaptığı toplantı J RADYO Bugunkü program ") Geç vakit Sirkecinden Beyoğluna ge I mın otomobilde unutmuş olduğu TÜBKI7E EADYODtFÜZYON POST&LAKI çen ikinci mevki bir arabaya biri önclen, nezon sırtında... iki hafta sonra Diirdane İsveçli artistîn son çevîrDalga aznnlugu: Türtdye Eadyosu 1648 m. 182 Kc/s. 120 Kw. öteki arkadan atladı. Yanımdaki iki kişi nin hal ve tavrile beraber kılığı ve kıyaAnkara » T. A. P. 31.70 m. 9465 Kc/s. 20 Kvv. lik sıraya yerleştiler. Başlarındaki kasket feti de değişmeğe başladı. diği « Ninoşka » filmi 12,30 Program ve memleket saat ayarı, Bir gün ipek çorab, ertesi gün el çanlerinden şoför olduklarını tahmin ettim. 12,35 Ajans ve meteoroloji haberleri, 12,50 Ya arabalarını garaja bırakmışlar dönü tası derken iş mantoya kadar dayandı. gülünç bir komedidir Türk müziği (Pl.) 13,30 14,00 Müzik: Kayorlar, yahud da sabahtan beri tatil yap Şüphe yok, ben ona böyle şeyleri tedarik rışık müzık (Pl.) 18,00 Program ve memedebilecek kadar para vermiyordum. mışlar, eğlenmeğe gidiyorlrdı. Holivuddan yazılıyor: leket saat ayarı, 18,05 Müzik: Radyo caz or Bunlar nereden esiyor?.. Birinin ağzmda sigara vardı. Öteki ihkestrası. 18,40 Konuşma (Umumî terbiye Malum ya, hayatta bir çok meşhur kimDiye asabî asabî sorunca boynuma satar etti: ve beden terbiyesi) 18,55 Serbest saat. 19,10 seler henüz tecrübe etmedikleri bir sahaMemleket saat ayarı, ajans ve meteoroloji Yahu, burada yasak bilmiyor mu rılıp tatlı tatlı mırıldanıyordu: da muvaffakiyet kazanma teşebbüsüne Pakizeye küçük gelmiş de ucuzca haberleri, 19,30 Turk müziği. Çalanlar: Vesun? girişmeği kendileri için en büyük emel italdım... cihe, Fahire Fersan, Reflk Fersan. Okuyan: Ne yapayım, direksiyon başında aMuzaffer İlkar. 1 Rast peşrevi, 2 Dede Pakizeye olmamış, bana çırak çı tihaz etmişlerdir. Tanınmış şairler, âlimlik lışmısım da... tasîamaya, her kesin takdirini kazanmış Rast kârı natık (24 makam) 3 Süreyya kardı... Biletçi gelince söndürdü. «GalatasaBey Nihavend şarkı: (Suzişi aşkınla nalân Pakizeye kocası başkasım alacak rpssamlar yazdıkları yazıları her kese beTay!» dediler. Küçük kâğıd parçalarını iken) 4 Muzaffer İlkar Nihavend şarkı: ğendirmeğe bayılırlar. Son zamanlarda (Dünyaya değişmem seni) 5 Ismet Ağaceblerine yerleştirdikten sonra konuşma mış, bir az da sen kullan dedi? buıadaki artistlerden çoğu da şimdiye kaZaman zaman benimle birlikte sokağa Nihavend şarkı: (Seni tenhada bir bulsam) ya başladılar. çıkmakta bile tereddüd gösteriyordu. O dar muvaffak olduklan janr'lardan gayri İstanbul el tezgâhı dokumacıları dün Fatih Sarıgüzel semt ocağmda top 6 Reşad Erer Nihavend şarkı: (AşkınSigarasını söndüren anlatıyordu: nun kıyafeti yanında benim soluk parde rollerde görünüp alkış toplamaya heves lanmışlardır. Bu içtimada Halk Bankası müdürü de bulunmuş, esnaf ile birla ben ey nevcivan) 7 Nihavend saz se Mehmed Ali, biliyor musun, küsüm, soför kasketim kibrine dokunuyor ettiler. Şarlo'nun Napolyon'u oynamaya hasbıhal yapmıştır. Hükumet, ilk parti olarak yirmi bin metre bez siparişi maisi, 20 Türk müziği: Halk türküleri. çükten beri bize nasihat verirler... Vakkalkması, Greta Garbo'nun komedi tem verecek, bu siparişin yerine getirilebilmesi için de banka kredi açacaktır. Inebolulu Sarı Receb. 20.15 Konuşma (Fen du. tile mekteblerde ahlâk dersinde de okuve tabial bügileri) 20,30 Türk müziği: Vesıl etmeğe yeltenmesi de bu kabildendir. Bunu pek güzel anlıyordum. Halbuki Yukarıki resim, dünkü toplantıda bulunanları göstermektedir. turlardı: Doğruluktan aynlmamalı diye.. o, başka başka bahaneler icad ediyordu. dia Riza konseri. Çalanlar: Vecihe, Ruşen Birincisi henüz projesini tatbik sahasıKam, Resad Erer, Cevdet Kozan. 21,15 MüBen de inanırdım. Büyüdüm. Kursağıma Her şeyi tecrübe ettim. Tathhkla söyle na koyamadı ama, ikincisi bu arzusunu Küçük orkestra. (Şef: Necib Aşkın) haram bir lokma, keseme haram bir me dim, anlamadı. Kızdım, köpürdüm, söğBeşiktaş S U A D P A R K Slnemasında ^ zik: Memleket saat ayarı, ajans haberleri; 22,15 telik girmemesi için o derece titizlenirdim düm, saydım, hatta döğdüm. Tesir gösm ziraat, esham tahvilât, kambiyo nukud Reşad Nurl ki sorma... Ne kadar yanhş bir fikirmiş ermedi. O vakit ben köpekledim... Büsborsası (flat). 22,30 Müzik : Cazband (Pl.) GUntekln'ln eserl meğerse... Neye diyeceksin, bak dinle... bütün üstüne düştüm. Hiç şaşırmadan, 23 25 23,30 Yarınki program ve kapanış. Geçen salı günüydü. Saat yedide Kara yadırgamadan yalan söylüyor, geziyor, : Topkapı sarayının güzell'kleri en yeni dünya havadisleri köyden bir müşteri aldım. SeaDSİar : 2.30 5 7 ve 9 dadır. Tel : 43143 tozuyor, eve geç geliyor ve ben sesimi çıAdam çantayı arabada unutmamış mı? karamıyordum. Çünkü o, beni ihmal etAldım, kilidli değildi. lçine baktım. Aman tikçe nazarımdaki kıymeti bir kat daha Kudıetlerile Frarsız sanayiine daima şaheserler kazandıran Allah.. Onluk, beşlik bir sürü banknot... fazlalaşıyordu. İşimi asmaya başladım. Deste deste tek liralar... Evvelâ arkadaş Akşamları erkenden otomobili garaja çeGABY MORLAY LUCIEN BAR0UX lar görecek diye ödüm patladı. Düşün kiyor, deli gibi eve koşuyordum. Bazan ve düm, tasındım. Bu para bana ömrümün :ok mes'ud geceler geçiriyorduk. Bazan ELVIRE POPESCO BETTY STOCKFELD sonuna kadar yeterdi. Fakat vicdanım da evde bulamıyor, saatlerce bekliyorMARGUERITE MORENO ANDRE LEFOR kabul etmedi. Götürdüm, karakola teslim dum. Halimi bir düşün, aczimle beraber ettim. Bir makbuz verdiler. Komiser: kıskanclığım da artıyordu. Bu çıkmazdan Yazan: Nlhad Ali ÜçUncU ve ERİC von STROHEIM Yarın uğra, dedi, belki sahibi bir ancak bir cinayet ve bir intiharla kurtulaKazanc, buhran, muvazene ve habileceğimi aklıma koymuştum. Çaresiz BUtUn dUdyada takdlrlerle alkışlanan mükâfat bırakır!. va kuvvetlerine yardım vergilerile Gece o hülya ile yattım... Hiç olmazsa kendimi rakıya verdim, gece gündüz deBUtUn Ulkelerde zaferlar kazanan en bUyük eserlerl maaş, ücret ve yevmiye tevkifat cetyüz yüz elli ümid ediyordum. Meğer, ne miyor, boyuna içiyordum. Fakat, henüz velleri. boş hayallere dalmışım. Beyimin zekâtı alnımın kara yazısı bitmemiş, çektiğim l§En ton hükümlere göre yazılmısör. Greta Garbo kadar malı artsm. Gönlünden kopa kopa kence kâfi gelmemişti. 771 sahife; fiah üç liradır. Bir akşam, evet, bir akşam eve dönbir beşlik kâğ'd ';opmamış mı? Hiddetle pekâlâ yerine getirdi. Tanınmış rejisör onu da parçalayıp attım. Şimdi gel, sen düğüm zaman odalan boş buldum. YuAnkarada AKBA, Istanbulda bütSn de doğruluk edeceğim diye özen... Alim kanya çıktım, aşağıya indim «Dürdane, Ernest Lubitsch'in idaresi altında Melvyn kitabcılarda bulunur. en allah altın yatak, sırtın elbise, miden sı Dürdane!» diye haykırdım. Sesime cevab Douglav ve John Gilbert'in eski karısı ancak hafif bir aksi sada idi. Oda İna Clair ile birlikte çevirdiği «Ninoşka» cak bir çorba görmez. Ben âfiyetle o çan ., tadakileri iç etmeli imişim... Ne ismimi lar bomboştu. Karyolanın ayak ucunda fılminde İsveçli artist sinema seyircilerinin bilir, ne de arabanın numarasını... Gelsin yere atılmıs o mahud ipek kombinezonun huzuruna yep yeni bir şahsiyct şeklinde çıkıyor. kutusu da bomboştu... de koca lstanbulda beni bulsun!.. Sinemasında Mel'un kutu, hayatımı alt üst eden, <Ninoşka> filmi bir komedidir. Greta Lâkırdıya başlarken Mehmed Ali diye Ş hitab ettiği arkadaşı evvelâ hiç sesini çı Dürdaneyi elimden alan meş'um kutu... da orada neş'eli ve komik bir rol derahBütün kadınların beğeneceği, sereceği ve takdirle alkışlayacağı karmadı, düşündü, ensesini kaşıdı, sonra Sanki bu felâketime karşı sıntıyor gibi de etmiştir. Sovyet hükumeti, Çarlık hanemüstehzi tebessümlerle suratıma bakıyor danından miras kalıp kendisine intikal eto da anlatmaya koyuldu: Necmi, sen doğruluk etmişsin, mü du. O haram mal ocağımı yıkmış, bütün mesi lâzım gelen bir takım mücevher ve kâfatını görmemişsin... Acı söylemeğe varımı yoğumu, mahv ve harab etmişti. elmasların Pariste satılmak üzere olduğuhakkın var... Fakat ben ömrümde bh ke Anladın mı kardeşim, sen doğrulukla nu haber alıyor. Bu işe mâni olup elmas re halt ettim... Istemiye istemiye haram ucuz kurtuldun, üstelik helalından pekâ ve mücevherleri istirdad etmek vazifesile Fransızca stfzlU muhteşem aşk romanının İlk biiyllk Iraesl İçin bir malı aldım, eve getirdim... Cezasını lâ cebine atabileceğin beş lirayı her kesin Greta'yı Fransız payitahtına gönderiyor. önünde çatır çutur yırtarak izzeti nefsini hâlâ çekiyorum. Zarar yok, sen ümid etblletler kapışılmaktadır. Baş rollerde : Elmas ve mücevherler eski Rus düşeslede korudun. Uste bir şey verdin mi, kabir paradan mahrum kaldın... Ya rinden İna Clair'e aiddir. Kadın kendi tıgın rını kaybettin mi, yuvanın tavanının baben. şına çöktüğünü gördün mü? Hayır... De malının haczedilmek üzere bulunduğuna Şimdiye kadar sırası gelmediği için sa ğil mi? Öyle ise müsterih ol, mes'ud ya vâkıf olunca ahpabı Melvyn Douglas'a Bir tlyatro aktrislnln aşıkâne hayatı... Hayatın na söylememiştım... Yedi, sekiz ay kadar şa... Halbuki o gün ihmal etmeyip o ma müracaat ederek bu işe bir çare bulmasını blrlDirinden ayıraıgı İKİ Kaio ... oluyor galiba... Bir gün öğle üzeri Bey hud kombinezon paketini polise teslim et rica ediyor. oğlundan Çarşıkapısına güzel, şık bir ha seydim, yahud hiç olmazsa kaldırıp sokailâveten : F0K8 JURNAL yerlerinizi evvelden aldırınız. " Y Greta da bakıyor ki elmas ve mücevnım götürdüm. Elinde bir çok paketler ğa atsaydım, belki benim de bu işler baherleri satmayı deruhde etmiş olan üç Rus vardı. Tıpkı senin gibi ben de paspas sil şıma gelmiyecekti. vatandaşı zevk ve safaya dalarak vazifekeleyim derken paketlerden birini arabaZavallı adamın sesi boğuk boğıık çık lerini ihmal etmişlerdir. Meseleye bizzat Bir dakikalık bir zaafı yüzllnden biitün saadetlni bozan, nın içinde bulmryayım mı? Hanımcağız maya başlamıştı. O vakit arkadaşı teselli müdahale etmek üzere iken Melvyn DougHayatını yıkan, Bir aile babasımn romanı unutmuş... Vakıâ, fazla tama edilecek bir vermek istedi: las ile karşılaşıyor. Başarmak istedikleri şey de değildi. Hemen götürüp polise tes Felâketine sebeb, dedi, sade o ku vazife itibarile yekdiğerine düşman olan lim edej ım, diye düşünürken, bir müştetu mu zannediyorsun, kardeşim... Bak bu ıkı şahsiyet birbirlerinden hoşlanıyorri geldi, haydi Galataya.. Oradan bir müş ma bunlar tesadüftür. Bir kadmın içinde lar, aralannda derin bir aşk baş gösteriterı Beşiktaşa... Akşama kadar bir defa uyuyan şeytanı canlandırmaya o paket boş kalmadım ki karakola uğrayacak va kâfi gelivermiş... Dürdane cibilliyetini bu yor, elmas ve mücevher işini bir tarafa bıkit bulabileyim... Gece eve götürmeğı gün olmasa acaba yarm göstermiyecek rakarak kendi saadet ve bahtiyarlıklannı temin etmenin yolunu bulmaya çalışıyormecbur oldum. Bizim Dürdane ile de he miydi? iaı. Kıymetli eşya da eski sahibi Düşes'in nüz bir senelik evliyiz. Kapıdan girer gir NURI REFÎK mez boynuma sarıldı. Elimdeki paketi gö elinde kalıyor. rünce: Mevzuun âdiliğine rağmen Greta ile arMisafirlerinize Bana hediye getirdin, değil mi? kadaşlarının müstesna meharet ve kabiliÇİKOLAT CEMÎL Diye yüzümü gözümü öpmeğe başladı yetleri filme mükemmel bir ruh vermiş ve Işi anlattım. Merakı bir kat daha arttı. Issahnelerde kuvvetli bir hareket vücude KARAMELA CEMİL getirmiştir. Eser, sırf onların sayesinde sarar etti, paketi açtı. tçindeki ipek kombinezon kayıp yere düştü. de kabili tahammül bir hale gelmekle kalikram ediniz. O anda Dürdanecik sulanan gözlerini mıyor, insanı pekâlâ eğlendiriyor. ellerinin tersile silerken içini de çekti: Yarabbi, dedi, dünyada ne talihli Memleketlmizln en meşhur komlği kadınlar da var ki bunları giyebıliyorlar. Türk Artistlerinin Şaheseridir. İSNAİL DlNBllLLt Ertesi gün işe giderken kombinezonu imkânı yok geri vermedi. Kavga ettik, TUrkçe sözlü ve şarkılı kalbini kırdım... Kabil değil... Hızla kapryı çektim, yürüdüm. Aradan bir iki hafta geçti. Ben, o hâSlnamalarında blrden diseyi unutmuştum bile... Lâkin bir nokta gözlerimin dikkatini çekmekten geri Fllmln İlk şeref temslıl 14 Şubat Çarşamba Akşamı saat 9 da kalmıyordu. Bizim Dürdane değişiyordu. Dünyayı umurlamıyan o neş'eli kız düşünM E L E K sinemasında verilecektir. Bu müsamere için numaralı celi bir hal alıyordu. Sebebini önceleri bir koltuklar MELEK gişesinde bugünden satllmaktadır ^^^ Filmlnde slzl kahkahalarla güldlirecektlr türlü anlayamadım. Fakat baktım, hanıellerimi tuttu ve o zamana kadar hiç gör onu içerken, bir yandan da getirdiği ha dar, ben de şimdi onu merak ediyordum. sın diyel Hastasm evlâdım, hastasın, hiç Büyük annem gittikten bir az sonra ge olmazsa bugün de yat; yann bir az daha mediğim bir şekilde yalvarmağa başladı: vadisleri dinliyorum. Bakın, bu sabah içlen Dilferah dadı kapıdan içeri girer gir düzelir, kalkarsın. Aman evlâdım, sakın bu düşün tiğim sütün bardağı şurada duruyor. Öyle Yatağa tekrar girmek korkusu bacakladüklerini kimseye söyleme. Hem böyle iyi geldi ki, şu dakikada adeta neş'eliyim. mez, ilk sözüm: Dadı, çabuk bana penivanmı ver. rıma biraz derman verdi, Büyük annem, sözlerimi şaka zannedişeylerle zihnini yorma yavrucuğum. demek oldu. Büyükannemi teselli etmek ihtiyacını yordu. Sen şu koltuğu pencerenin yanına duydum. Sesime, kabil olduğu kadar ik Ne yapacaksın kızım? Giyinecek götür, dedim. Oraya gidinceye kadar da Öyle maskara şeysin ki Leylâ! benim koluma gir. Bir parça oturayım. Diyerek yüzümü, gözümü öptü; hasta mısın yoksa! Nakleden: HAMDI VAROGLU na edici bir ahenk verdim: Tefrika No. 23 Giyineceğim. Yataktan kalkaca Sen de odayı toplarsın. Merak etmeyin, büyükanne, dedim. lığımm geçtiğine memnun, odadan çıktı. Misafirimize, benim yüzümden en ufak Kapıyı kapayacağı sırada arkasından ses ğım artık. Pencerenin kenanna yerleştîrdiği kolBüyükannem bir ürperti geçirir gibi Sekban Beyin vazifesi muallimlik olma Aman Leylâ, ne yapıyorsun evlâ tuğa oturdum. Günlerden beri el sürmedibir zarar gelmesini istemem. lendim. dığını, daha ilk günündenberi anlamıştım, oldu: Sözüme öyle bir kuvvet vermiştim ki, Büyük anne, Selim Beye söyleyin, dım! Daha hastasm, zayıfsın. ğim uzun saçlanmı, ağır ağır taramağa bilıyordum. Benim derslerimden ziyade Selim, Beye ne olmuş? dedi. büyükannem inandı. Fakat, telâşı ve en merak etmesin, artık iyileştim. Sen karışma, dadı. Hasta filân de başladım. kendi kafasının içindekilerle meşgul bir Selim Bey, doktor gelecek diye, belBüyük annem, başmı salladı, sonra par ğilim. Hem artık, yata yata sıkıldım... adam... Çok ağır bir mes'uliyetin, yahud dişesi büsbütün geçmemişti. Yüzüme baBu iş ne kadar basit de olsa, mecalsiz ki buradan gitmek ister de... çok büyük bir mahkumiyetin yükünü ta karken, gözlerinde hâlâ tereddüdlü, dü mağını dudağına götürerek bana, ağzımı Kalkarsam daha iyi olacağım. Bugün de kollanmı çok yoruyordu. Yarım yamalak Bu son cümlenin, büyükannem üzerinsıkı tutmamı tavsiye etti. yatarsam büsbütün hastalanırım diye kor tarandığım halde, çabucak yoruldum. şır gibi bir hali var... Sonra, siz de ken şünceli bir eda vardı. deki tesiri çok şiddetli oldu. Dudakların Şimdi, sen doktor istemiyorsun öyKendi kendimize olduğumuz zaman bi kuyorum. disine o kadar itibar ediyorsunuz, öyle Kollarımı yanıma bıraktım; penceredan çıkan suale, gözleri de iştirak ederek büyük bir hürmet gösteriyorsunuz ki... le mi? diye sordu. Hiç bir şeyin yok mu? le Selim Sekban Beyden bahsetmek, arKadıncağız, sözlerime bir türlü inana den dışarıyı seyretmeğe başladım. sordu: tık tehlikeli bir hal mi almıştı? Selim Sekban Beyin misafirliğindekı gay Tamamile iyileştin mi? mıyor, şüpheli şüpheli başmı sallıyordu. Kar durmuş. Gök yüzü, kül rengi bu Kim söyledi bunu sana? Kimden i ritabiiliği görmemek için insan kör c 1 Tamamile iyileştim, büyük anne. Acaba, ben hastalanalı beri, mahiyeti Fakat ısrarıma dayanamadı. Kalın bir yün lutlarla kaplı; bahçe, ağaclar, ova ta uşittin? malı... Bana muallim diye gelen Seli Hatta müthiş iştiham var. Doktor ilâcına ni esasen bilmediğim vaziyette büyük bir rob dö şambr getirdi, arkama giydirdi. fuklara kadar bembeyaz. İlk günü, bakDadımı ele vermek istemedim: Beyin, yabancı gözlerden kaçmak, belki ihtiyacım kalmadı. değişiklik mi olmuştu? Al bakalım! dedi. Büyük annen gö tıkça içimi üşüten bu beyazlıkta, bu gün Tahmin ettim, dedim. de yakalanmamak için Yassıkaya köşkü Kırıklığın, baş ağrın filân varsa, isEsrarlı misafirimizin örtündüğü perde rürse bana etmediğini bırakmıyacak. cana yakın bir yumuşaklık var. Vücu Ne tahmin ettin? ne saklandığı meydanda bir şey... tersen doktora haber gönderelim de... den, yabancı bir göz mü bakmıştı da büYataktan kalkmak kararını verirken dümdeki şu halsizlik olmasa, bu gün de Birçok şeyler, büyükanne. MualliBüyükannem, gitgide telâşlanıyordu. yük annem, yerin kulağından korkar gibi, kendimi kuvvetli, sağlam, pür sıhhat zan kar topu oynamayı Selim Sekban Beye Sözünü kestim. .Tiime dair birçok şeyler. Benden gizledi Son derece itina ile gizlediği bir sırrın nediyordum. Fakat, karyolanın kenarına ben teklif ederdim. Hayır, hayır, büyük anne. Vallahi fazla ihtiyatlı davranıyordu? ğiniz hakikatler... keşfedilmesi, zavalh kadmın yüreğine iyiyim, artık. Dadım bir ilâc keşfetti ki, Zaten iyice hissettiğim vücudüme, bu oturup da, ayaklarımı yerdeki ayı postuna Içimden öyle geliyor ki, kar yüzünden Büyükannem, hayretinden, karşımda korku doldurmuştu. hastalığıma bire bir geliyor. merakı izale etmek kararile büsbütün me bastığım zaman, vücudümde, birden bire aramıza giren soğukluğu gene kar gidedona kalmıştı. Onu bu müşkül mev'kiden Hasta bulunmasam, belki bu sözlerın tanet geldi. Selim Sekban Beyin vaziye büyük bir dermansızlık hissettim. Etra Dadın mı? Neymiş o ilâc? kurtarmak için boynuna sarıldım; kula onda birini bana söyletmez, bir azarla recek. Eğer tekrar kar topu oynamak fırtinde nasıl bir değişiklik olduğunu anla fımdaki her şey fırıl fınl dönüyordu. Eğer Süt. ağzımı kapardı. Fakat şimdi, susmaktan, ğına iğildim: satını bulursam, bu seferki muharebede mak için yataktan çıkmaktan başka çare tutunmasam düşecektim. Süt mü? Ne münasebet? Büyükanneciğim, dedim, siz beni sözlerimi sonuna kadar dinlemekten başbile bile mağlub olmağa karar verdim. Dadım söylenip duruyordu. Dadım, sabahları bana taze sağılmış yoktu. î hâlâ cocuk farzediyorsunuz. Halbuki, et ka bir şey yapamıyordu. İArkası varl O, benim hastalığımı merak ettiği ka Ben demedim mi sana, kalkamazbir bardak süt getiriyor. Ben, sıcak sıcak irefımda olan bıten işleri, benden ne ka Nihayet, yatağımın ket^arına oturdu, taxU tutsanız, ben anlayorum. Selim TAŞ PARÇASI Hizmet erbabı vergileri Tatbikat» Duvarlar arkasında Per, be ak,am, L A L E sineınasmda l BA a S A R A Y ukm Z A ZA CLAUDETTE COLBERT Herbert Marshall istanbulda İ P E K M E L E K Ankarada Y E N i ve H A L K izmirbe E L H A M R A