01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 2 Birîncikânun 1939 Macera Romanı: 20 { Şehir ve Memleket Haberieri ) Siyasî icmal Herekedeki tren Otuz üç bin liralık Vapurlarımızdaki suiistimal davası hoparlör tesisatı kazası tahkikatı Finlandiya inlandiya ateşler içinde yanıyor. Avrupanın medeniyet seviyesî en yüksek sayıh unsurlanndan biri olan Uygur Finleri cedlerinin medeniyet ve iktısad sahalannda olduğu gibi askerlik ve kahramanlık vadisinde dahi haiz bulundukları meziyetlerin varisleri olduklannı metin ve çetin müdafaalarile ispat ediyorlar. Sovyet hükumeti Lehis tanın yansını ırkçılık nazariyesine dayanarak zaptetmiş ve Rusyaya ilhak et •* mişti. Estonya ile Letonya ve Litvanyayı ise Leningrad'ın bulunduğu Fin körfezinin ve hinterlandlan bulunan Sovyet topraklarının emniyetini korumak davasile siyasî ve askerî nüfuzu altına almıştı. Gene (Leningrad) ın ve Fin körfezinin emniyetini muhafaza iddiasile Fin landiyayı da böyle nüfuz altına almak istemişti. Fakat Uygur Finleri hürriyet ve istiklâllerini feda etmek istemediklerin den silâha sarıldılar. Uç buçuk milyon Uygur Fininin sebat ve kahramanlıklan fevkalâde olmakla beraber yalnızbaşl inna yüz yetmiş milyonluk bir büyük devletle başa çıkacaklan şüphelidir. Bunun için Finlandiya kabinesi sulh müzakeresine imkân bırakmak için istifa etmiştir. Finlandiyanın işi bittikten sonra Avrupanın şarkında kalan memleketler rahat edecekler midir? Telgraflarda bildilildiği veçhile Fransız matbuatı Finlan diyadan sonra Sovyetler Birliğinin başta Rumanya olarak kendisine mücavir diğer memleketlere dair beslediği emellerin tahakkukuna teşebbüs edeceğini yazıyorlar. Buna delil olarak Moskova'da şimdiden Rumanyaya karşı memnuniyetsizlik izhar edildiğini ve Sovyet mehafilinde Umumî Harbin sonunda Rumanya tarafından işgal ve ilhak edilen Rusyanın eski eyaleti Besarabya'dan sık sık bahso lunduğunu ve Rumanyanın Balkanlarda bitaraflık esası üzere bir blok ve birlik tesisine çalışması Sovyet hükumeti erkânının yaşadığı Kremlin sarayında tenkid edildiğini gösteriyorlar. Sovyet Rusyası şüphesiz eski Rusyanın hududlarım mümkün mertebe istir • dad etmeği düşünmektedir. Fazla ola rak Besarabya'daki halkın mühim bir kısmının büyük Ruslardan bulunması, şarkî Lehistanda olduğu gibi Sovyetlerin davasına istinad noktası olacaktır. Rumanyaya gelince burada kabine değişip riyasetine Tataresko geldiğindenberi ilk defa haricî politikaya dair nutuk söyliyen Gafenko, Sovyetler Birliğinin sulh politikasile Rumanyanın takib. ettiği istiklâl politikasının yekdiğerine uygun olup zıd bulunmadığma Rumanyanın mandığını söylemiştir. Şimdilîk "Rumanyanın bir endişesi yoktur demektir. Şu kadar var ki bu nutuk Sovyetler Birliğile Finlandiya cumhuriyeti arasmdaki mü nasebat kesilip muhasamata başlamazdan evvel irad edilmişti. Rumanya Hariciye Nazırı bu memleketin diğer komşularile münasebatının iyi olduğunu kaydetmiştir. Yalnız Macar Hariciye Nazınnın şimdiki Macaristan hududu haricindeki Macarlan yani Transilvanya'daki milyonlarca Macarm mukadderatını asla ihmal ede miyeceğini söylemiş bulunmasma hayretini izhar etmiştir. Maahaza Rumen hükumeti Macaristanın bugünkü vaziyeti ve hududlan bozmıyacağınT ümid eylediğini de ilâve etmiştir. rerek sözünü kesti: ltiraf ederim ki sen beni böyle düşünmeğe mecbur ettin. Niçin Filip? Bilmiyorum. Bir takım dostlardan bahsederken sesinde bir sırnn karanlığı vardı. Juliana birdenbire doğruldu: Sana yemin ederim ki Ludwig'le benim aramda hiçbir şey yok. Filip kızın elini tekrar dudağına gö türdü, bir müddet durduktan sonra: Affet, Juliana... dedi, seni görmek beni de o kadar heyecana düşürdü ki, bir an, muhakememin selâmetini kaybettim. Genc kız bahsi değiştirmek için sor du: Berline niçin gitmiştin? Bildiğin işler... Ticaret hayatı beni daima memleket memleket gezdiriyor. Berline birkaç defa gittim. Fakat adresini bilmiyordum. Klech'e rasgelmeseydim, seni görmek saadeti kimbilir hangi güne kalacaktı. Ben de senin adresini bilmiyor dum. Harlem'e üç mektub gönderdim. Cevab alamadım. Orada olmadığını tahmin etmiştim. Annemin ölümünden sonra memlekete hiç gidemedim. Sen Berline ne zaman döneceksin? Ay sonuna doğru. Ben de belki o zamana kadar tekrar Berline gelirim. Burada kaç gün kalacaksın? Üç gün. Genc kız düşündü. Başmı Filip'in omzuna dayayarak mırıldandı: Vah vah... Hiç olmazsa beş gün kalabilseydin... Beş gün mü? Evet. Ben parkın içinde buradaki tanıdıklarıma bir gardenparti vermek istiyorum. Bir nevi veda müsameresi. Senin bu şehirde o kadar tarudığın var mı, Juliana? Oldukça... Fakat, sakm bunu da yanlış muhakeme etme... Kliniğin çok şöhreti olduğunu demin söyledim sana. Amcam vasıtasile bu şehirde pek çok insan tanıdım. Reklâmdan ziyade, hastanenin şehre bir cemilesi olarak da böyle bir suvare lâzımdı. Amcam her sene yapar. Pek güzel. Beş gün kalabilirim. Ondan evvel hergün buluşuruz. Sabahlan bana telefon et. Şehri de sana gezdiririm. Pek güzel. Juliana doğruldu ve emrettî: ' ' Haydi artık git. Amcamı görmene lüzum yok. Senin namına ondan özür dilerim. Sıkılma. Genc kız kalktı ve Filip'i hole kadar götürdü. Kucaklaştılar. Filip hastanenin muhteşem parkından sokağa çıkınca kaldınmın üstünde dur du. Sarhoş gibiydi. Ruhunda, şekilsiz ve sarih manalan olmıyan bir yığın his kaynayordu. Ağır ağır yürüdü. Juliana, diye düşünüyordu, Juliana, Juliana... Işte hepsi bu: Juliana... Bu kelimeyi kendi kendine tekrarlamaktan başka düşüncesi yoktu. Genc kızın amcası, elindeki kartı biikiıyor ve bir Filipe, bir de yeğenine bakarak düşünüyordu. Birdenbire: Müsaadenizlel dedi. Filip ayağa kalkmıştı ve doktorun oidadan çıktığını görünce, Juliana'ya döndü. Hayret içinde: Ne o? Juliana! Ağlıyor musun? dedi. Zavallı kız cevab vermedi. Zaptedemediği hıçkırıklar ve titremeler onu boğuyordu. Bu gözyaşlannın sebebini anlayamıyan Filip, onu kucaklayarak sordu: Nen var, ruhum? Filip hayretler içinde idi: Rica ederim, cevab ver! diyordu, niçin susuyorsun? Anlamıyorum. Genc kız cevab vermiyor, Filipin kııcağında büzülerek ona dudaklarını uzatıyordu. Amcası onlan bu halde görseydi şaşınp kalırdı; çünkü Juliana'nm müvazenesizliği son haddine gelmişti. Özür dileyordu: Filip, sorma, üzme beni... HusuKİle aşkımdan saktn şüphe etmel Seni her zaman sevdiğim gibi seviyorum. Anlaşıhyordu ki annesinin, babasınm ölümü, Juliana'mn sinirlerini cidden bozmuştu. Yegâne izah bu kalıyordu; çünkü genc kızın Filipe karşı sevgisinde samimî olduğu besbelliydi. Bir müddet yanyana ve clele, sessiz oturdular. Ikisinin de gözlerinin önünden çocukluk hatıraları geçiyordu. Arada bir, Filip, genc kızın nabzı kuvvetle atan bileğini sıkıyor ve bu tenıasm açtığı his kapısından bütün ruhunu onun ruhuna döküyordu. Alçak sesle: Burada yemeğ kalmak istemiyo»nım. Yarın seni alınm, gezeriz. Daha iyi. Genc kız gözkapaklannın bir çırpınıçile cevab verdi. Filip devam etti: Bu gece erken yatacağım bana vadet. Sustular. Köşkte derin bir sükun vardı. Filip dedi ki Bu heyecan senî çok yorar. Dinlenmelisin. Bu sükun nekadar güzel... Bir sinir hastalığı kliniği için harikulâde birşey... Hastalar kim bilir nekadar memnundurt Genc kız tasdik etti: Bütün odalar dolu, dedi. Klinik çok meşhur. Avrupanın her yerinden hasta geliyor: Almanlar, Fransızlar, lngilizler, ttalyanlar... Fakat ben burada daha az uyuyorum. Bazı geceler sabaha kadar gözümü kırpmadığım oluyor. Berlinde yengemin evine gittin, değil mi? Bize mektubla haber verdi. Orada çok canım sıkılıyordu ama bazan günde on dört saat uyuyordum. Berlinde nasıl vakit geçiriyordun? Yengem fransızca öğrenmemi çok istiyordu. Bu amcamın da çocuğu yok. O da bu kliniği benimle idare etmek için hastabakıcılık mektebine girmemi istiyor. Ne dersin? Hastabakıcı olmanı çok garib bulurum. Şimdilik, ölüm felâketlerinin bozduğu sinirlerimi tedavi için kendime bakmağa mecburum. Demin gördün: Kendime nasıl malik değilim. Berlinde, fazla yorulmadan steno ve daktilo öğrendim. Sonra bazı dostlar romanlar filân getiriyorlardı, tercüme ediyordum. Filip biraz düşündükten sonra sordu: Hangi dostlar?.. Juliana tekrarladı: Dostlar! Ah! Evet. Meselâ öteki amcamın oğlu Ludwig Fuchs bazı kitabcılan tanıyor, küçük edebî tercümelerimin basılmasına delâlet ediyor. Demek bu çocuk askerlikten ziya'de edebiyata meraklı. Halbuki resminde muhteşem bir üniforması vardı. Filipe bu manasız sözleri söyleten, kıskanclıktı. Genc kız onun yüzüne sitemle baktı. Filip avcundaki eli sıkarak: Pardon, dedi, canım mı sıktım. Genc kız önüne baktı ve mırıldandı: Bilmiyorum. Juliana bu kelimeyi büyük bir teessür içinde söylemişti. Filip ürperdi ve düşündü: «Işte deminki hıçkınklann izahı. Juliana amcasının oğlunu seviyor. Benim birdenbire ortaya çıkmam plânlannı altüst etti.» Bu şüphe ona nereden gelmişti? Ortada gayritabiî ne vardı? Fuchs bazı kitabcılan tanıyor ve Juliana' nın tercümelerini onlara götürüyormuş. Bunda şüphe edilecek ne vardı? Filip ilkönce bu kuruntusuna hayret etti. Fakat düşündükçe bu şüphesini besliyecek bazı gayritabiî ince çizgiler buluyordu. Meselâ, genc kız ilkönce «dostlar» demiş ve Fuchs'un ismini söylemeğe cesaret edememişti. S#onra Filipin bu çocuk için yaptığı tariz, kızın haddinden çok fazla canım sıkmıştı. Yan gözle Filipe bakan Juliana, kederli bir sesle mırıldandı: Şu dakikada ne düşündüğünü biliyorum. Ne düşünüyorum? Zannediyorsun ki Ludwig*le benim aramda... Filip genc kızın elini dudağına götü Demiryolu fen heyeti Mutemed Tevf ik ve Asım Şirketi Hayriye müdürü serbest bırakıldılar izahat veriyor bugün raporunu veriyor Evvelki sabah Hereke istasyonunda vukua gelen feci tren kazasını bir muharririmizin mahallinde yaptığı tahkikata atfen tafsilâtile yazmıştık. Aldığımız mütemmim malumata göre, Ankaradan hâdise mahalline gönderilen Demiryolları Cer idaresi müfettişlerinden mürekkeb üç kişilik bir heyet, dün Herekeye vâsıl olmuştur. Heyet derhaj tahkikata başlıyarak, kazanın vuku bulduğu mahalde, bir keşif yapılmasını lüzumlu görmüştür. Yapılan keşifte, kazaya, kendisine idareten el çektirilen makinist Ekremin hatalı hareketinin sebeb olduğu anlaşılmıştır. Kazada ölen gardfren Ali Rızadan başka hiç kimsenin hatta burnu bile kanamadığı temin edilmektedir. Şimdiye kadar yapılan incelemelerin ve mahallinde yapılan ilk keşfin neticeleri, makinist Ekremle, şef dö tren Necati ve Hereke iftasyonu hareket memuru Rahminin aleyhindedir. Her üç memur hakkında dr gerek idarî ve gerek adlî cepheden tahkikata devam edilmektedir. Vagonla parçalanan marşandiz treni, yüzlerce yolcıı ile dolu idi. Bu yolcuların kâmilen Herekeden evvelki istasyonlarda inmiş olmalan, gerçekten korkunc neticeler verecek hakiki bir facianın önünü almıştır. Kazada parçalanan vagonların hiçbirisi tamir kabul edecek halde değildir. Cer dairesi müfettişleri, dün akşama kadar Herekede tahkikatla meşgul olmuşlardır. Heyet, bugün alâkadar makama raporunu verecektir. Kaza dola3rısile, bir müddet için kalı kalan hat; yolun temizlenmesi ve vagon enkazının kaldmlması üzerine dün saat 15 ten itibaren, yeniden açılmıştır. Hat üzerinde trenler, muntazaman işlemektedir. Makinist Ekrem, şeftren Necati ve istasyon hareket memunı Rahmi, dün evraklarile birlikte Adliyeye verilmişlerdir. Suçlu görülenlerin muhakemeleri, lzmit asliye ceza mahkemesinde cereyan etmesi muhtemeldir. İstanbul Adliyesinde muhtelif tarihlerde otuz üç bin küsur liralık suiistimal yapıldığı noktasmdan açılan davaya, İstanbul birinci ağırceza mahkemesinde dün de bakılmıştır. Mahkeme, dün öğleden akşama kadar yalnız bu dava ile meşgul olarak, evvelâ dava edilenlerden mutemed Tevfik Suhra ile Asımın^vukuf ehli tarafından hesablarının tetkiki neticesinde verilen yeni raporları okunmuş ve alâkadarlardan bazı izahat almıştır. Sonra şahid olarak, hammal Osman Demirtaş, Osman Karabulut, Osman Özmer, kamyoncu Remzi Ornek, Beşiktaş sulh mahkemesi odacısı Receb Ertürk dinlenilmişlerdir. Mahkemede Müddeiumumiliği temsil eden Feridun Bagana, mutemedlerin, masrafı faslına uydurmak yollu müdafaalarında ileri sürdükleri evrakta imzalan bulunan Müddeiumumî muavinlerinin şahid olarak çağırılmalannı istcmiş, mahkeme, i>u cihetin düşünülmesini bütün mutemedlere aid vukuf ehli raporlarının verilmesinden sonraya bırakmıştır. Diğer taraftan, dava edilenlerden Tevfik Suhranın vaziyetine dair verilen rapor karşısında, Müddeiumumiliğin de isteğile, kendisi doğrudan doğruya serbest bırakıldığı gibi, mutemed Asım da, Müddeiumumiliğin red talebine rağmen, ayni şekilde tahliye olunmuştur. Muhakemenin devamı, daha bazı şahidlerin çağınlması ve mevkuf muhakeme edilenlerden mutemed Eminle Fenni, Necmi, Hasan ve gayrimevkuf Ismail, Şerif haklanndakı vukuf ehli tetkikatı neticelerinin alınması kararile, 12/1/1940, saat 14 e kalmıştır. istanbul umumî meclisinin son toplantılarının birinde, Boğaziçi vapurlannın bcparlörlerini şikâyet mevzuu yapanlar olmuştu. Mecliste epeyce münakaşaları mucib olan bu mesele elrafında Şırketı Hayriye umum müdürü Sadi Akant dün bir arkadaşımıza şu beyanatta bulunmuş tur. « Vapurlara hoparlör koymak işıni, halkımızın radyoya karşı gösterdiği alâkanın tabiî bir neticesi olarak kabul etmek lâzımdır. Bu alâkaya lâkayd kaiamıyarak ilk defa (71) numaralı v&purumuzda, hoparlör tesisatı vücude getirmeğe mecbur olduk. Yolculanmız, radyolu vapurlardan çok memnun kaldılar. O kadar ki, bugün bile, hoparlörlü vapurları beklemek yüzünden, diğer vapurlan bililtizam kaçıranlar az değildir. Hoparlör tesisatı bin liradan fazla bir para sarfına ihtıyac gösterdiği gibi, plâklann değişmesi de müessesemiz için ayrıca devamlı bir masrafı mucib olmaktadir. Bundan başka, makinenın başında bir memur bulundurmak mecbunyetinin aynca bir külfet teşkil ettiği de unutulmamalıdır. Ancak sayın yolculanmızın memnuniyetini celbetmiş olmak içindir kı, müessesemiz, hoparlör tesisatını 74 numaralı vapura ve müteakıben 65 ve 66 numaralı vapurlara da teşmil etmek zaruretini hissetti. Yaz mevsimi zarfında Boğaziçinde âmme hizmeti gören vapurlarımızın adedi 26 dır. Bunlardan ancak dördünde hoparlör tesisatı vardır. Yolculanmız eğer iddia edildiği gibi, bu teşebbüsümüzaeu memnuniyetsizlik ızhar etmiş olsalardı, 71 numarada ilk tertibatı yaptıktan sonra, yeniden masraf ihtiyarile diğer üç vapurumuza hoparlör ilâvesini aklımızdan geçirmezdik. Zaten radyolanmız, yalnız yaz mevsiminde faaliyet halindedirler. Bu da senenin ancak dört, beş ayına münhasırdır. Hoparlörlerin eğer şikâet edilecek bir tarafı varsa, bu şikâyeti yapmak, doğrudan doğruya ve münhasıran Boğazda oturanların ve Boğaziçinde seyahat edenlerin hakkıdır. Onlann ise ekseriyeti hoparlörleri memnuniyetle telâkki ettiklerine göre, bu tesisatın ortadar kaldırılması için bir sebeb yok demektiı. Malumdur ki, müessesemiz, bugün res>mî ve'hüsust memurlara şamil olmak ü/ere yüzde elli tenzilâta tâbi karneler çıkarmıştır. Bundan başka Universiteye, lise, orta ve ilk mekteblere devam eden bütün talebeye gayet mühim tenzilâtla pasolar veriyoruz. Aynca, bir ve üç aylık tenzilâtlı abonelerimiz vardır. Bu kolaylıklardan istifade ederek Boğaziçine gidıp gelen yolculanmızın adedi (15000) den fazladır. Istenirse, bu yolculardan her birinin rey ve arzusunu sorarak ekseriyetin kanaati ne merkezde olduğunu meydana çıkarmak daima mümkündür. Şirketimizin, bu hoparlörleri kendi memurlannın zevkini tatmin etmek için vapurlara koydurmadığını bilmem söylemeğe lüzum var mı?» ŞEHİR ÎŞLERİ Faikpaşa yokuşuna ayna konuyor Belediye Boğazkesende Faikpaşa yokuşunun otomobiller için tehlikeli olduğunu görerek buraya bir ayna koymağa karar vermiştir. Yaralı yok! Demiryollan birinci işletme müdürlüğünden dün şu mektubu aldık: «Sayın gazetenizin 1/12/939 tarihli nüshasının birinci sahifesinde (Feci bir kaza) başlığı altında çıkan yazınızda (15) kişinin yaralandığı bildirilmektedir. Halbuki Herekede bu hâdisenin vuku bulduğu mahalde bizzat yapılan tahkikat neticesinde trendeki yolculardan hiçbiri yaralı olmadığı gibi hiçbir bereli de görülmemiştir. Düzeltilmesini saygılarla dilerim.» Tramvay ve Elektrik idaresinden açıkta kalacaklar Tramvay, Elektrik ve Tünel idarelerinin yeni kadrosu tasdik edilmiştir. 45 memur açıkta kalmaktadır. Bunlara bir, iki gün içinde tebligat yapılacakrır. Açıkta kalacak memurlar arasında yüksek maaş alanlar azdır. Bunların ekserisi ikinci, üçüncü derecede memurlardır. <Devam ediyor» Tabancayı cebine yerleştirirken... Atikmustafapaşa mahallesinde Eğrikapı Cami sokağında 1 numarada oturan şoför Murtaza Ayvansarayda otobüsten inip evine giderken tabanca ile üç el silâh atmış, tabancayı cebine yerleştirirken silâhtan çıkan diğer bir kurşunla iki bacağından yaralanmıştır. Tabanca müsadere edilmiş, yaralının ilk müdavatı yapılmıştır. Dün bir gazete Belediyenin emlâkini işletmek için bir emlâk bankası teşkil edeceğini yazmıştı. Vah ve Belediye Reisi Lutfi Kırdar, Namık Kemalin ölümünün yıldönümü bize böyle bir banka teşkilinden haberi münasebetile yüksek tahsil gencliği tara olmadığını söylemiştir. fından bugün saat 15 te Üniversite kon Belediye memurlarının yatılı ferans salonunda bir toplantı yapılacakmekteblerde okuyan tır. Toplantıda Kemalin hayatı ve şairliği hakkında Edebiyat Fakültesi «Metinler çocuklan şerhi» profesörü Ali Nihad Tarlan taraYatılı mekteblerde memur çocuklanfından bir konferans verilecek, bunu ta na yiizde on tenzilât yapıldığı halde bukiben fakülte asistanlarından Kaplan nun Belediye memurlarına teşmil edil ve son smıf talebelerinden Necdet mediği beyanile Belediyeye bir müracaat Namık Kemal hakkında bir konuşma ya yapılmıştır. pacaklardır. Ayrıca büyük şairin bazı şürBeîediye, karann Belediye memurlaleri okunacaktır. rına da teşmilini istiyecektir. ÜNİVERSlTEDE Bugün Namık Kemal ihtifali yapılacak Belediyenin emlâkini işletecek banka meselesi Kış tarifesi Şirketi Hayriye, kış tarifesini dünden itibaren tatbika başlamıştır. Vaziyetleri Daha ziyade bugün bütün dünya Fingözönünde tutularak yapılan tarife ile, landiyadan sonra ne olacağını düşün Boğazda oturan talebeler mekteblerine mektedir. icab eden saatten evvel gitmek imkânmı Muharrem Feyzi TOGAY bulacaklardır. Yeni doçentlerin lisan imtihanları Valinin tetkikleri Üniversitenin muhtelif fakültelerine aIınacak doçentlerin ikinci devre lisan imPangaltıda oturan ve Katil namile ma tihanları dün bitmiştir. Neticeler önümüzruf Serkis Danabaş ile kansı Serpuhinin deki hafta Maarif Vekâletine bildirileeroin sandıkları kaçakçıhk bürosu memur cektir. lan tarafından haber alınmış, yapılan cürEdebiyat Fakültesi mü meşhud neticesinde her iyi kaçakçı da talimatnamesi suç üstünde yakalanmışlardır. Eroincilerin Edebiyat Fakültesi talimatnamesinin şeriki olduğu anlaşılan Karagül isnindeki şahıs da tutulmuştur. Suçlular, Asliye be tetkiki bitmiş, tasdik edilmiştir. önümüzşinci sorgu hâkimliğine gönderilmişlerdir. deki hafta Fakültece yeni talimatnamenin tatbikına başlanacaktır. Kaçakçılar Yaralanan amele Dün saat 8,30 raddelerinde Beşiktaş lemizlik amelesinden Sivaslı Ibrahım oğlu Cuma ismindeki şahıs tramvay durak yerinde caddeyi temizlerken Dolmabahçe istikametinden gelen 1560 plâkalı Mehmed ismindeki ehliyetsiz şoföriin idaresinde bulunan taksi otomobilinin çarpmasile burnundan ve dizinden ehemmiyetli sureHe yaralanmıştır. Arkeoloji tedrisatı Memleketimizde arkeolojik faaliyeti arttırmak ve bu hususta lâzım gelen elemanları yetiştirmek üzere Ankarada biı komisyon toplanmıştı. Bu komisyonun çalışmalarına iştirak etmek üzere Ankaraya giden İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Profesör Hâmid, Profesör Arif Müfid, Profesör Brosser dün şehrimize dönmüşlerdir. Komisyon İstanbul EApolyond gölünde tutulan debiyat Fakültesi ile, Ankara Dil. Tarih Coğrafya fakültelerinde işbirliği esasını balıklar Bursa (Hususî) ; Apolyond köyü kabul ettiğinden bu iki fakültede arkeolohalkı yalnız balıkçılık ve biraz da funda ji tedrisatı ayni esasa göre yapılacaktır. cılıkla geçinmektedir. Epeyce kalabalık İlk tanışma çayı olan nüfusu, topraksızhk dolayısile ma Üniversite talebeleri arasmda verilmekişetini bu göle medyun bulunmaktadır. te olan tanışma çaylarına bugünden itiSon zamanlara kadar gölden tutulan sa baren başlanmaktadır. İlk çay Egeli zan ve yayın balıklan Avnıpaya ihrac gencler tarafından verilmektedir. Çay bu edilemediği gibi dahilde de para etmedi gün saat 14,30 da Maksim salonunda veğinden Apolyondlular çok sıkıntı çeki rilecek ve saat 21 e kadar devam edeyordu. öğrendiğimize göre, hükumetimi cektir. zin son kararile balığın da serbesrçe ihracına müsaade edilmesinden Apolyondlu Başından tehlikeli yaralandı lar şimdi Rumanya ve Bulgaristana mebŞoför Ibrahim Kurtun idaresindeki .60 zulen balık ihracına başlamışlardır. Bu numaralı taksi, dün Hüseyin oğlu Nu yüzden halk sevinc içindedir. Köylüler man isminde birisine çarpmış, başından bir senede (500) bin kadar balık sa tehlikeli surette yaralanan adamcağız lamurası yapmaktadırlar. hastaneye kaldırılmıştır. Vali ve Belediye Reisi Lutfi Kırdar, dün Belediye Imar Müdürlüğüne giderek tstanbul Barosuna mensub avukatla mütehassıs Prostla birlikte yapılmakta orm, bugün saat on dört buçukta İstanbul lan imar plânlan etrafında tetkikatta bubirinci Ağırceza mahkemesinde topla lunmuştur. narak senelik umumî heyet içtimaıru yapVali, Darülâcezede... maları mukarrerdir. Ruznamede idare Vali ve Belediye Reisi Lutfi Kırdar, raporile senelik bütçenin tetkik ve tas dün Beyazıd Koska istimlâk mmtaka dikı, müddetleri biten idare meclisi azasında tetkikatta bulunmuş, Eminefendi sından altı kişinin yerine intihab yapıl lokantasınm bulunduğu mahalli gezmiş, ması vardır. Ekseriyet olmazsa, içtima modern kahvenin mahallini tespit etmiş bir hafta sonraya bırakılacaktır. tir. Beyazıd camiinin errafı tamamile açılacak, Sahaflar çarşısı yıkılacaktır. Vali Bir sahte veraset davası buradan Darülâcezeye gitmij, sonra KimTrabzonda ölen papas Mığırdıç Anbarsesiz Çocuklan Kurtarma yurdunu gezyanın kendisinin dayısı olduğuna, ölenin miştir. kendisinden başka hiçbir varisi bu'unmnKurtuluş Beyazıd otobüs dığına dair sahte veraset senedi alarak, bir bankadan bir hayli Mısır kredi tahvilini hattı temdid edildi Süleymaniye civannda oturan! ınn mü ve bunlann faizini ele geçirdiği ıddiasile racaatleri üzerine Belediye Kurtuluş Be Boğos Oseb Koncagülün muhakemesine, yazıd otobüslerinin Süleymaniyey e kadaı tstanbul birinci ağırceza mahkemesinde dün öğleden sonra başlanmıştır. Veraset temdidine karar vermiştir. senedi işinde fer'an alâkalan olduğu idtşaret memurları için yaptırı diasile Beyoğlu ikinci Noteri Abdullah lan şemsiyeler Hilmi ve daktilosu Muazzez Kuı'eiil de. Belediye işaret memurlan için 8 tane bu davaya dahildir. Muhakemeniu devazarif şemsiye yaptırmıştır. Bunlann üstleri mı, şahid İstanbul birinci Noteri Fşrefin kışm musamba, yazın tente olacektır. ve daha bazı şahidlerin çağınlması kararile, 14 kânunuevvele kalmıştır. Maili inhidam binalar Belediye, maili inhidam binalaım tespit edilerek yıktırılması hususunda alâkadarlara emir vermiştir. ADLİYEDE Baro bugün toplanıyor DENtZ İŞLERİ Dumlupınar vapuru Evvelki akşam geç vakit limana gelen Dumlupınar vapuru, dün Istinyede havuza girmiştir. Gemi bugün havuzdan çıkacak ve seferlerine başlayacaktır. 11 vapurun inşaat münakasası Devlet Denizyollarının Ingiltereye sipariş edeceği 1 1 vapur için açtığı münakasaya Suvan Hunter firması iştirak etmiş ve icab eden vesaiki Londra elçiliğimiz vasıtasile Münakalât Vekâletine vermiştir. Vekâlet, bu evrakı Denizyollan idaresine göndermiştir. Dün Umum Müdür Ibrahim Kemalin başkanlığında bir toplantı yapllarak teklif etrafında görüşülmüştür. Batmak teblikesi geçiren bir gemi Bulgar bandıralı Şipka vapuru, kereste yüklü olarak Karadenizden Akdenize geçmek üzere limanımıza gelirken, kerestelerin muntazam istif edilmemesi yüzünden bir aralık batmak tehlikesi geçirmiştir. Gemi, limana girer girmez keresteler mavnalara çıkanlmış, yeniden muntazam istif yapılmıştır. MÜTEFERRİK Dünkü ihracat Dün muhtelif memleketlere iç fındık, Brezilyanın Ankara sefiri Amerikaya ve Holandaya yapcak tütün, Brezilyanın Ankara sefiri, dün şehrimi Ingiltereye iç fındık, lsveçe deri, Italyaya ze gelmiştir. Bugün Ankaraya gidecektir. yumurta ve balık, Macaristana balmumu ve kitre, ÇekoSlovakyaya tütün, YunaHalid Nazmi şehrimizde nistana ve Bulgaristana balık, Filistine Ticaret Vekâleti Müsteşan Halid Naz kestane, elma, kurubamya, lâkerda, Mımi, Ankaradan şehrimize gelmiştir. sıra yaprak tütün gönderilmiştir. Elli beş bin liralık tütün ihrac edilmiştir. Cumhuriyet Nöshası 5 kurustnr Aboneseraıtı}™^6 Senelifc A!b aylık üc avlüt Biı aylık 1400 Kr. 750 » 400 • 150 » 2700 Kr 1450 • 800 • Sokttn
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear