23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 Ağustos 1938 <JUMHURIYET Manevralar ve tahkimat Sergide, fotoğraf ve resim meraklılarmı alâkadar Fransayı meraka düşürdü eden kıymetli eserler teşhir edilmektedir Sovyet fotoğraf sergisi dün Akademide açıldı Almanyada yeni harb hazırlıkları Duymadıklarımız ve bilmediklerimiz I Otelcinin amentüsü Amerikanm en büyük yedi otelinin sahibi Ralf Hitz, son günlerde Lon draya gitmiştir. Maksadı, Avrupalı meslektaşlarına, bir '{> oteli mükemmel surette işletmek için nasıl hareket edileceğîhi b'ğretmektir. Otelciler krahnm amentüsü, ibretle okunacak birşey: Müşteri daima haklıdır. Mdşteriye daima gülerek muamele etmelidir. Müşterinin sigarasını veya purosunu yakmak için, otelcinin yanında daima kıbrıt bulunmalıdır. Kad*n müşterilere çıçek takdim etmelidir. Otel müstahdemlerini te miz giyinen, eli yüzü düzgün insanlardan intihab etmelidir. Müşterilerin isimlerini daima hatırda tutmalıdır. İsim günlerinde müşterileri tebrik etmeği ihmal elınemelidir. Çocuklara hediye vermeği unutmamalıdır. Müşterilerin içinde eşyas;nı kaybeden olursa, her ihtiyacını temın etmelidir. Bay Hitz'e bir mektub yazıp: «Bıze buyurun!» dıyesım geldı. Hankeu şehri müthiş bir baskma uğradı Yirmi kadar Japon tayyaresi, hava meydanına, istasyon binasına yüzlerce ton bomba attı, zayiat tahminin fevkinde! j Tsienşan Taihu cephesinde Çin kuv * vetleri Japon kıt'alarının gerilerine ta arruz etmektedir. Bu vaziyet karşısında Hankeu 12 Kiukiang dağiarına Japonlar bir müddet daha Huagmei'den dört kilometre mesafede kâın bir nckta gaıfca dcğru ilerliyemiyeceklerdir. ya Japon askerlerinin ihracı üzerine Japon kıt'alart mütemadiyen Yangçe nehrinin sağ sahilinde şiddetli ric'at ediyor muharebeler vukua gelmektedır. Birçok Hongkong 12 Çinin şimalinde Çi: mevziler, birçok defalar bir tarafın elinordusu Şansi eyaletinin cenub kısmıru den öbür tarafa geçmıştır. Japonla'in ilk hedeflerınin Kıukang'ın cenubu garbı istircîad etmiş ve bu eyaletin merkezinde sındeki Uisang olduğu zannedilmektedir. birbiri arkasından birkaç muharebe ka< Japonlar, Kiukang'da asker tahşid et zanmıştır. Şantung'un şarkında ve gar" meğe ve malzeme biriktirmeğe devam et bında Çin çeteleri Japonları mütemadi" yen iz'ac etmekte ve her tarafta bunlarıni mektedirler. hareketine rr.âni olmaktadır. Çin ordu// Japon harb gemisi batınlmış! Hongkong 12 Japon kuvvetleri sunun büyük bir kısmı San nehri Lo Yoyang gölünün kenarına, Sintze've in yang'dan şimale doğru mütemadiyen meğe yeniden teşebbüs etmişlerdir. Çin geçmekte ve nehrin şimalindeki Japon ağır topçulan şiddetle ateş ederek ınuh kuvvetlerinin mukavemetine rağmen mu" telif cesamette on bir Japon harb gemisi vaffakiyetle ilerlemektedir. Japon kıt'ani batırmış olduğundan bu hezimet üze ları artık muharebe etmiyerek mütemadi" yen ric'at etmektedirler. Peiping'in ce •* rine Japonlar geri çekilmişlerdir. nubunda Paoting civarında şimendifer Çinlilerin muvaffakiyeti Hankov 12 Birkaç bin Japonun hattı Çin kuvvetleri tarafından kesilmişölümile neticelenen Japonların Huang tir. Bunlar bu sevkulceyş mıntakasmda mei'de Yangtse nehrinin şimal sahilinde kuvvetli bir mevki işgal etmekte ve Ja* ve Şaho'da bu nehrin cenub sahilindeki ponların cenuba doğru harb malzemesi rrsglîVn etleri üzerine askerî vaziyette v« erzak sevketmelerine mâni olmaktabir istikrar hasıl olmuştur. Diğer cihetten dirlar. Japonlar telâş içindedir. [Baştarafı 1 inci sahttedei Çinde şiddetli bombardımanlar Londra 12 (Hususî) Fransız gazeteleri Almanyanın harb hazırlıkların dan endişe ile bahsetmektedirler. Gazeteler, bilhassa Ren mıntakasının tahkimile manevralara mühim miktarda askerin iştirakine hususî ehemmiyet atfetmektedirler. M. Henlein'in son nutkunda Südet meselesinin behemehal sonbaharda halledileceğini söylemiş olması, mevcud endişeleri bir kat daha artırmıştır. Yangçe safıillerinde şiddetli muharebeler Haberler mübalâğalı addolunuyor Güzel San'atlar Akademisindeki Sovyet resim sergisinde olunan eserlerden biri: Ukranya dansı Dün saat 17 de Güzel San'atlar Akademisinde Sovyet hükumeti Voks teşkilâtınm fotoğraf sergisi 500 kişilik bir davetli huzurunda Akademi müdürü Burhan Toprak tarafından merasimk açılmıştır. Sergi açılmadan evvel Sovyet Rusya büyük elçisi Terentiev kısa bir nutuk söylemiş ve serginin dost Türk milletinin Sovyet Birliğini yakından tanımalarına bir dereceye kadar yardım edeceğini anlatmıştır. Büyük elçinin nutkunu müteakıb Güzel San'atlar Akademisi müdürü Burhan Toprak Akademi namına, bu serginin hazırlanmasında pek büyük bir alâka gösteren büyük elçiye ve başkonsolcsa teşekkür ettikten sonra dost Sovyet memleketlerinin fotoğraf san'atında son seneler içindeki yeni hamlelerini bildkmek hususunda bu serginin çok faydalı ola cağmı, ayni zamanda serginin komşu teşhir Paris 12 Fransız ve îngiliz gazeteleri tarafından neşredilen ve halihazırda Almanyada ittihaz edilmekte olan askerî tedbirlere müteallik olan haberler, diplomasi mehafilinde büyük bir dikkatle takib edilmektedir. Bu haberler, mu balâğalı addedilmekte , ve salâhiyettar mehafil, bunların neşri yüzünden ortaya çıkan telâş uyandırıcı jayialar aleyhinde bulunmaktadır. ; ! ; memleketin her yaşa aid faaliyet tarzlarını hulâsa etmesi itibarile adeta bir seyahat kitabı gibi olduğunu beyan etmiş ve bu resimlerin objektif mükemmeliyetini bilhassa tebarüz ettirmiştir. Bilâhare sergi açılmış, davetlilere Akademi binasının önündeki nhtımda pasta ve limonata ikram edilmiştir. Fotoğraf sergisi Sovyet Rusya ile ecnebi memleketler arasında kültür münasebetleri tesisine memur olan «Voks» teşkilâtı tarafından hazırlanmıştır. Sergide resim ve fotoğraf meraklılarmı alâkadar edici eserler teşhir edilmektedir. Son senelerde fotoğrafçılıkta mevcud olan zoraki hususiyet arayışlarından uzak olan sade kompozisyonlar, spor, kö'y, ve iş mevzuları etrafındaki bu fotoğraflar realist olmak iddiasmdadırlar. Halk portreleri serside çok mühim bir yer işgal etmektedir. Peyzaja aid gü?e) birkaç eser olmasına rağmen serginin mihveri «insan» dır. Hapishane binası yıkılacak mı ? IBaştarafı 1 inci sahifede] Fransa ile İtalya arasında gerginlik [Baştarafı 1 inci sahifedel mektebi rrüştemilâtından bulunan tarihî imaret binası da gezilmiştir. Tarih kurumu azasından bir zat, dünkü tetkikleri hakkında bir muharririmize şunlan söylemiştir: « Biz, buraya, Tarih kurumu namn na, hapisane binasının tarihî kıymeti olduğu hakkındaki iddiaları ımahallen tetkik için geldik. Tetkiklerimizin neticesi hakkında, şimdiden birşey söyliyeme yiz.» Dün yapılan tetkiklerde, Tarih kurumuna mensub bazı zevat arasında İbrahimpaşa sarayımn tarih bakımından hususî bir kıymeti olup olmadığı noktası etrafmda ilmî münakaşalar yapılmıştır. Tetkiklerin neticesi ve heyetin edindiği ilmî kanaatin mahiyeti bugünlerde belli olacaktır. Mimar Sedad Çetintaş, tetkikatın h r tamında, kanaatini şu sözlerle ifade etmiştir: « Bu günden itibaren, bu işin jlmî cepheden muazzam sıkleti, zayıf omuzlarımdan kalkmıştır. Tetkikatın neticesini müsterihane ve emniyetle bekliyebiliriz.» Oğrendiğimize göre, Tarih Kurumu Divanı, önümüzdetki pazar günü, Dol mabahçe sarayında 'toplanarak, hapisane binasının yıkılması etrafmda nihaî kararını verecektir. Tebliğde Fransız makamatınm iş'arı ahara kadar ve 13 ağustos tarihinden i tibaren İtalyaya gitmek istiyen Fransız lar hakkındj Fransaya gitmek istiyen İ lalyanlar hakkında İtalya tarafından ittihaz edilmiş olan tedbirlere mümasil tedbirleri ittihaza maatteessüf mecbur kalmış olduğunu ilâve etmektedir. 1 Fransa seyyahlarının İtalya konsoloslukları tarafından verilmiş olan seyyah kartını ibraz ettnek suretile kısa bir müddet ikamet etmek üzere İtalyaya gıtmeleri kabul edilmiyecektir. 2 İtalyaya gitmek arzusunda bu lunan Fransızlar seyahatlerini zarurî kılan esbabı mucibeyi ispat etmekle beraber, pasaportlarmı Fransa îtalya hu dudundaki prefe veya suprefelere veya Fransız konsolosluklarına imza ettirmek mecburiyetindedirler. 3 İtalya için müfterek pasaport itası usulü ilga edilmiştir. (a.a.) Ruzvelt seyahatinden döndü Vaşington 12 M. Ruzvelt, bir haftalık bir seyahatten ve büyük Okyanusta bir balıkçılık cevelam yaptıktan sonra bu sabah Vaşington'a avdet etmiştir. Cenubî Amerikada zelzele Kito (Ekuatör) 12 Zelzele devam etmektedir. Kito'ya 25 kilometre mesafede kâin Sunvolkuc, Tingo ve Alangasi köyleri harab olmuştur. Diğer taraftan, Çekoslovakya meselesinin, birçok müşkülât ve bir çok ihtilât tehlikeleri arzetmekle beraber son aylar Galiba bir iki sezarfında mevcud gerginliği izaleye doğne oluyor; eski Fran ru bir istihale geçirmiş olduğu dikkate siz nazırlarından Paşayan görülmektedir. inleve'nin oğlu, her Fransız Alman hududunda istiyen kimsenin deBir Fransız gazetecisi, Almanların, nizin dibine dalmaRen nehri boyunca Sıegfrıed hattında smı mümkün kıla yaptıkları ve civarında kuş uçurmadık cak bir nevi hafif ları istihkâmlan, pek büyük müşkülât dalgıç elbisesi icad ve tehlikeler pahasına dolaşarak, gaze etmişti. Bu elbise ile tesine bu hususta. tafsilâtlı bir yazı yaz suya dahp dipte ramıştır. Muharrir, bu yazısında, istih hat rahat dolaşmak kâmlara dair şu tafsilâtı veriyor: kabil olduğu için, bu sayede, derinler de yaşıyan hayvanların ve derin mınta«Bundan iki ay evveline gelinciye kadar, Ren'in sağ sahili tamamen bomboş kaların filimlerini çekmek imkânı da butu. Fakat son haftalar zarfında o hava lunmuştu. Sonra, iş şeklini değiştirdi. Painlevclinin manzarası baştanbaşa değişmiştir ve Alman erkânıharbiyesi, bu değişik nin oğlu, teşkil ettiği denizaltı cemiyeti liğin, eylulün ilk yansı zarfında daha e azasını, kendi eseri icadı olan dalgıç elsaslı bir şekil alacağını söylemektedir. bisesile, su altında balık avcılığına başProgramın Ren'de üçü tatbik edilmiş lattı. Bir müddettenberi, yarı çıplak intir. Meselâ Limberg'den Schenan'a ka sanlar, ellerınde su içinde ateş alan bir dar olan saha dahılınde henüz üç tane nevi tüfek, arkalarında tazyik edürr.is hatası, kale yapılmıştır. Buna mukabil Rhinan va mahfazası, başlarında dalgıç dan Strasburg'a kadar olan 45 kilomet Fransa sahillerinden denize dalıyorlar, relik sahanın her 15 metresinde bir kale bu yepyeni spora önayak olmağa çahçıyorlardı. yükseliyor. Fakat, denizler ve balıklar yaratıldığı Kaleler, Ren'den iki metre yükseklir, tarihtenberi, insan oğlunun ilk defa akhatta bazan temelleri suyun içine atıl mıştır. Hepsi bir model üzerine inşa edi Iına gelen bu yeni usul avı, Fransız Delen bu kalelerin yirmi beş metre v'uzü niz Ticaret Nazırı yasak etmiş. Çünkü, vardır. Yükseklikleri yerden bir metre, balıkçılar: Biz, a\Tjç dolusu para döküp edingenişlikleri altı, derinlikleri üç metredir. diğimiz ağ gibi, kayık gibi vasıtalarla, suHerbirinin beş mitralyözü, iki havan topu ve iki alev makinesi, yeraltında elektrik yun yüzünden balık tutup alnımızın terile le aydınlanan ve elektrikle havalandırı gecinmeğe alışırken, ekmeğimizi, kendilerine sporcu süsü veren bu adamlara, lan rahat sığınakları vardır. Üstü açık iki denizin dibinden, armud gibi topla'amayol her kaleden o yana doğru uzamaKta yız, demişler. ve iki yüz metre gerideki ikinci müdafaa Balıkçılar haklı. Dalgıç sporcular da hattına ulaşmaktadır. şöyle demişler: İşte, Alman erkânıharbiyesi birkaç Biz, zekâmızm kuvvetile meydana aydanberi devam etf;ği faaliyet esnasın koyduğumuz şu icaddan, Allahın denida bu kaleyi de tamir etmiştir. Bu suret zinde elbette istifade edeceğiz. Asrımız le, bütün Mulhause sanayi havzası, bü fen asrıdır. Eski zaman usulile balık avtün sımendıfer hatları y.e hatta mahud üyanlar artık tarihe kanşmalıdır. Belfart geçidi, Alman ağırtoplarının aOnlar da haklı. Simdilik patırtı yatışteşi altına gırmış bulunuyor. Kayanın iç: mamış ve bu işe asıl kıs kıs gülenler de ne üstüste dört kat kazılmıştır. Aldanmıyorsam, herhangi bir muhasamada, Yugoslavyada gümüş Kembs barajile elektrik fabrikasmı lahriaranıyor be, 1 7 numarah batarya memur edilmişBelgrad 12 îngiliz maliyecilerin tir. Dikine inen bir düzine kadar 340 lık Alzas'ta elektrik namına birşey bırakmı den bir grup. hali hazırda Breskov civarında gümüş madeni ortaya çıkar yacaktır. Atış çoktanberi tanzim edümiş mak için maden taharrisile meşgul ol bulunuyor ve endaht elektrikle yapıla maktadır. Mutehassıslar, bu mmtaka caktır. Zannederim ki bu işi görmek için daki arazide plâtin de bulunduğu mü bir düğmeye basmak kâfidir.» taleasmdadırlar. Balıklcıra müjde: > .. Â , J 1 Başvekil, Ticaret [BastaraU 1 inci sahifede] talebesi arasında heyecan duvar ve söz söylemekten zevk alırım. Bu akşam aranızda buiunnıak lezzetini tatmak için yola çıktığım zaman burada böyle kıymetli hitabelerle karşılasacagımı tahmın etmıştım. Bizim bugünkü rejimimizi kuran Büyük Sefin harekâtını tetkik ettığımız zaman bariz olarak iki şey nazarımıza çarpar: Sefimiz memleketimizi kurtarmak için malum olan mücadelesini yapmıs, «memleketin istiklâlini kurtaracağırr.» demiş ve davasını kazanmıştır. Bu sayede Türk milleti de yüksek bir izzetinefisle yaşamak imkânını bulmuştur. Şefinıizin ikinci bir hitabı daha vardır. Bu da îzmirde söylediği «Bundan sonraki zafcr Türk köylüsünün sapanındadır.» hitabıdır. Bizim için en salim yol ekonommıizi tanzim etmektir. Genc arkadaşiarımıza hatırlatmak isterim ki rejimimizin banisi olan Atatürkün kurduğu Halk Partisi prensiplerinin mubalâğasız dörtte üçü memleketin ekonomisine aiddir. Devlet hayatında muvaffak olabilmek için ekonomiyi tanzim etmek lâzım dır. Bizim devlet idaresinde birin ci derecede kıymeti haiz prensipi miz milletin ekonomik bütünlüğüdür. Büyük kuvvetle inanmışızdır ki bu bütüiiliik tifgili \t şuurlu mesai ile temin olunur. Bu yoîda sizin nurlu ve şuurlu rehberliğinizin yeri çok büyüktür. Mu vaffak olduğunuz takdirde maziyi unutturacak ve memlekette yepyeni bir hayat dcğmasına hizmet edeceksiniz. Vazife • niz çok mukadd«stir. Bu kadar kıymetli bir mesleğe sahıb oljnak az insana nasib olan bahtiyarhklardandır. Millet kendisine hizmet edenleri hiçbir zaman unutmaz ve unutmamıştır. Yeni hayatınızda rauvaftakiyetler terrenni ederim. Gencli'ğimizin unutmıyacağı diğer bir vazife daha vardır. Bu da Büyük Banimizi daima içpahyorsunuz. Ben kendimden geçiyopum. Bu ne zor şey, düşününüz. Her güzellik karşısında rahatsız olmak. Demindenberi, kabuğu soyulmus ve elyafı ayıklanmış ırı ve yusyuvarlak bir portakal gibi görünüp kaybolan diz kapağınızı gördükçe hep avcumu onun üstüne koymak istiyordum. Bunu yapmam, ınerak etmeyi niz. O kadar terbiyesiz değilim. Size kendimi anlatıyorum. Yoksa kendime hâkimim. Fakat bu çok zor oluyor. Zahmet çekiyorum, yoruluyorum. Şunu da söyleyim ki ömrümde hiçbir güze!, sizin kadar bana tesir etmedi. Mecdi durdu ve nefes aldı. Melek ne yapacağını ve ne söyliyeceğini şaşırmış tı. Bu gibi hallerde namuslu kadınların nasıl hareket ettiklerini bilmiyordu: Kızarlar mı? Arabayı durdurur yere mi atlarlar? Kaşlarını çatıp dinlerler mi? Gülümserler mi? Gülümsemek değil, dinlemek bile bu cğlana: «Oyle ise ne duruyorsun, boyunuma sarılsana...» demekle birdi. Melek ayaklarını biraz geri çekti, topLandı ve arabanın köşesine büzüldü. Ferhadın hakkı varmış. Bu Mecdi sahiden pek ahlâksız şeymiş. «Bu heriflerin bizden ne farkı var?» diye düşündü Melek. «Hem biz ekmek için yapıyoruz. Bunı ten gelen bir muhabbetle sevmektir. Bu> nu tavsiye etmek zaiddir. Çünkü o bütün türklerin kalbinde sarsılmaz bir iman halinde yaşamaktadır. Genc arkadaşla * rımın huzurunda kendisine burada min." nettarlığımı tekrar erzetmak isterim. Uzun zamanlar başımızda kalmak suretile bizi nurlandıracak olan o kuvveti hepimiz beraber takdis ederiz. Sözlerimi bu" rada bitirir, hepinize neş'eli bir gece te« menni ederim.» "'"* Hamidiye, Rizeden Hopaya; gitti Rize 12 Hamidiye mekteb gemimiz dün Rizeye gelmiş ve halk tarafından sevincle karşılanmıştır. Komutanlarla vilâyet arasında zriyaretler yapıldıktan sonra gece Belediye tarafından komu tan ve sübaylar şerefine bir ziyafet ve şehir parkmda da Halkevi bandosu tarafından bir konser verilmiştir. Hami * diye öğle üzeri Hopaya gitmiştir. Sokak temizliği kongresi Ankara 12 (Telefoyra) Sokakların temizliği işine aid beynelmilel şehirler birliğinin tertib ettiği üçüncü kongre 24 ağustosta Viyanada toplanacak ve dört gün devam edecektir. Bu kongrede hü « kumetimiz adına Dahiliye Vekâleti Mahallî İdareler Genel Direktörü Faik Türen bulunacaktır. Faik Türen 18 ağustosta Istanbuldan Viyanaya hareket ede« cektir. Foto Magazin Türkiyenin en çok okunan aylık san'at ve salon mecmuasıdır lann ihtiyacı da yok.» Araba, bir gün evvel Melekle Tahirin çamlığa gitmek içm indikleri noktaya gelmişti. Kadın etrafına bakarak: Buradan dönelim artık! dedi. Biraz inip çamlara kadar yürümiyelim mi? Hayır hayır, dönelim. Korkmayınız, araba beklesin bu rada... Korkmayınız.... Söz veriyorum size... Gezdik işte... Hava aldık... Kâ fi... Dönelim. Melek numara yapmıyordu. Mecdi *• ye karşı nefretinde samimiydi. Rolünü unuttu. Ya hemen geri dönmek, ya bu oğlanı tersletnek istıyordu. Fakat onu daha başka bir zaman bir biçımıne getırıp kepaze etmek için Ferhadın dediklerini yapmak lâzımdı. Şimdi o da Mecdiye kızıyor ve Ferhada tamamile hak veri yordu. Bir de Meiek gibi kadınlar hep bu çeşid erkekier yüzünden sokağa düşmüşlerdi. Melek şimdiye kadar tanıdığı erkeklerin döktükleri dilleri şöyle bir hatırladı. Lâkırdılan pek birbirine benze mez ama altından hep o çıkar. Bunların eline kalsa bütün kadınlar cirkefe düşerler. (Arkast var) Milli roman: 44 Yazan: SERVER BED1 periyordu. Biraz bekledi, sonra yerinden kalktı, ağ'.r ağır yürüyerek kulübden çıktı. Yukarıki Dörtyolağzmda araba bekliyordu. Melek dikkat edince onun dünkü arabacı olduğunu gördü. Ne tesadüf! Bu adam kaç defa onu Ferhadla, dün de Tahirle taşımi't;. Münasebetsizlik edip de gene «O gazinoya mı gideceğiz?» diy: soracak mıydı? Melek arabaya bindi ve Mecdi arabacıya emir verdi: Nizam tarafına çek! Araba hareket ettikten sonra, Mecdi uzun bacaklarını uzatarak, şaka tonile: Oh!.. dedi, serbestlik ne güzel şey!.. Kaymak!.. Ben hep serbest alışmışım da evliliği beceremiyeceğim gibi geliyor. Ne dersiniz, Cavidan Hanım? Evvelâ siz çıkmız, bir arabaya bininiz, beni Dörtyolağzmda bekleyiniz, dedi. Mecdi hemen fırladı. Dünden razı. Kendini toplıyarak kadının önünde iğildı, elıni öperken fısıldadı: Çıkıyorum ve arabada bekliyorum. Melek gözkapaklarını indirerek muvafakat etti. Mecdi ağır ağır uzaklaşırken, Melek de içinden: «İy: oldu, dedi, tam Ferhadın istediği gibi...» Sonra düşündü: «Ne tuhaf!.. Bir bakıma sahici... Bir bakıma tiyatora...» Bir rol oynuyordu, fakat sahnede değildi, şu deniz muşamba üstüne mavi boya değıldı, şu ağaclar mukavva değildi, şu oğlan onun rol yaptığını bilmiyordu. kendi büe sahnedekinden fazla birşeyler duyuyordu, içi hafif hafif ür mu zor evlilik? Sırasına göre zor, sırasına göre kolay. İnsan hürriyetsizlikten sıkıltnıyor mu? Melek tiyatro kahkahalarından birile gülerek: Durun bakalım, dedi, siz yeni başlıyorsunuz, şimdiden böyle şikâyet ederseniz ne olacak? Ben pek o kadar sıkıya gelemem... Hakkım vok nu amma?.. BiLmem ki... Herkesin bir huyu var... Benim huyum budur, hanımefen di... Gönlümün çektiğini yaparım... Değil ~ıi amma? Melek cevab vermedi. Hafif bir rüzgârın havalandırdığı eteğini aşağı çekerek arada bir açılan bacaklarını ve diz kapaklarını örtüyordu. Mecdi ona doğru iğilip yüzüne bakarak dedi ki: Vallahi... Hanımefendi... Ben size açıkça birşey söyleyim mi... Tabiat diyin, ne derseniz diyin; iyi kötü, bilmem, fakat benım bir huyum var: Güzel bir kadın gördüm mü elim ayağım kesiliyor. İşte sıze dosdoğru bir söz. Güzel bir kadının her güzel parçası beni titretiyor. Çok Bekâr kalsam da bu, evlensem de... Ben evlendim diye güze! kadınların hepsi çirkinleşecek değiller ya... Onlar gene güzel ve ben gene o adamım. Bakın, sizi kulübde ilk gören benim. Otekiler farkında bile değillerdi. Sizi onlara ben gösterdim. Gözlerimi kapasam burnum güzellerin kokusunu alır. Sizi de hemen farkettim. Belki de güleceksiniz. Ben nişanlıyım. Hale bugün annesile, babasile düğün haz:rhkları yapmaya gitti. Ayıb değil mi? Bir iki sene, hiç olmazsa bir iki ay rahat dursam ya!... Hayır, yapamam. Karşıma siz çıktınız. Adeta nişanlandığıma pişman oldum. Fakat bir tesellim var: Siz de evlisiniz. Pardon! Ben kendi düşüncelerimi söylüyorum. Bir iyi huyum da var ki, herkes söyler, düşüncemi saklamam. Siz beni ayıblayın, mazur görün, takdir edin, ne yaparsanız yapın, ben içimi dökeyim de... Bakın meselâ y ( zünüz de fevkalâde güzel ya fakat şu göğsünüz yok mu, göğsünüz, beni kendimden geçiriyor. Evli olduğunuz halde bu diriliği nasıl muhafaza ettiniz? Pardon, hanımefendi. Belki ileri gidiyorum. Fakat kabahat bende değil, göğsünüzde. Siz yürüdüğünüz zaman ben hafif bir baygınlık geçirıyorum. Sonra demindenberi rüzgâr dizlerinizi açıyor ve siz ka
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear