Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURIYET 8 Temmuz 1938 Bir Amerikan hikâyesi Güzel bir pazar günü.. yor... O vakit genc adam: Müsaade ederseniz, diyor, kendimi takdim edeyim... Stephen Vaubreland.. Kımyager... Tabiî muaşeret âdabı icabı onun da hüviyetini bildirtnesi lâzım: Ben de Daisy Henrietson... Daktiloyum!... Mükâleme gittikçe inkişaf ediyor... Meğer ikisi de ayni yere gıdiyorlarmış... Stephen biraz yiyecek, içecek alıp nehirde kayıkla gezmek teklifinde bulunuyor.. Yavaş yavaş birbirlerine daha fazla ısınıyorlar... Dehkanlı da tıpkı Daisy gibi yalnız... Lâalettayin insanlarla başı hoş değil!.. Geçıci maceraları sevmiyor.. Mes'ud bir yuva kurmak niyetinde... öğle yemeğini çok iştahlı yiyorlar... Bira, ikisini de hafifçe tutuyor... Onun için sandalda fazla gevezelik etmiyorlar. Fakat gerek genc kız, gerek delikanh içlerinden taşan hisleri güc zaptediyorlar... Nihayet Stephen birkaç defa zoraki öksürdükten sonra Daisy'nin elini öpüyor... Saf ve masum dakb'lo da gözlerinden süzülen yaşları sevgilisinden saklıyamıyor.. Hemen ertesi gün nişanlanmağa karar veriyorlar. Stephen soruyor: Yüzükler plâtin olsun, değil mi! *** Akşam serinliği hafif bir pembe buğuya sarılıp yer yüzüne indiği vakit kazinoya dönüyorlar... Dans ederken Daisy'nin saçları Stephen'in çenesıne sürünüyor... Oh... Hayat ne tatlı! Fakat şehre giriş çok üzücü bir mücadele... Otokarlar, tramvaylar, yer altı trenleri tıklnn tıklım! Metroda ikisi yan yana duramıyorlar... Kalabahk dalgası Stephen'i uzaklara sürüklüyor... Daisy bir taraftan kolundaki sepetin içinde hafif hafif uyuklıyan Kebul'u okşuyor, bir taraftan da Stephen'e anlaşılmaz bir takım işaretler yapıyor. İlerideki istasyonda inmesi lâzım... Onu anlatmak istiyor.. Tren duruyor... Kapılar açılıyor... Sanki birbirile karşılaşan iki okyanus akıntısı çarpışıyor... Vagonlar boşalttıklanndan daha fazla insan yutuyorlar... Düt! Katar kalkıyor... Lâkin ortada Stephen yok... Her halde ona ettiği işaretleri anlamıştır. Yukarıki büyük kapıda bekliyecektir... Heyhat, yarım saatlik bir intizara rağmen sevimli buğday başağını göremiyor... Daha ileriki istasyonda inen Stephen de bütün köşeleri bucaklan araştırdığı halde sarı saçlı, ince yüzlü sevgilisine rastlıyamıyor... Saat on bir... Bu sonsuz iş ve ihtiras şehrinin ortasındaki iki küçük apartımanda, bir delikanh, bir genc kız, gene her zamanki gibi tek başlarına yapayalnız... Hem de hiddetten, ıstırabdan çıldıracak gibi dort duvara salıyorlar... Niçin, her şeyi birbirlerine anlattılar da adreslerini söylemediler, niçın her şeyden konuştu ar, oturdukları yerierden bahsetmediler.. Ne müthiş bir akıbet bu!.. Büyük bir saadeti ele geçirmişken alelâde bir sersemlik yüzünden onu kaybetmek!.. Ah o kalabahğa, kendileriîii bu betbahthğa sü rükliyen o insan seline ne demeli bilmem!.. Küçük Kebul, hıçkıran genc kızın etrafında telâşlı ve ümidsiz dolaşıyor, korkak bakışlarile sanki: Seni nekadar sevdiğimi bilirsin, diyor, bu felâketten kurtulman için ne fedakârlık lâzunsa yapacağım!.. O bakışlar Dai«y'ye anide can ve hareket verdi. Genc k'z gözlerini sildi, pudrasmı tazeledi, başına şapkasını yerleştirdi, parmağında sarı'ı kareîi mendili Kebul'a uzun uzun koklattıktan sonra: Gel yavrum! Diye onu sokağa sürükledi. Kebul evvelâ burnu havada epeyce bir tereddüd devresi geçirdikten sonra ok gibi ileriye fırladı. Şimdi o Daisy'yi sürüklüyor... Koştular... Koştular... Büyük bir binaya girdiler. Fakat Kebul merdivenleri de tırmanıyor... Bir kapmın önünde kuyruğunu sallıyarak haykırıyor. haykırıyor... Genc kız beşinci kata erişemeden delikanh dışarıya fırhyor... Sahanlıkta kucaklaşıvorlar: Stephen! Daisy! Çeviren: Şehirdeki hırsızlık vak'aları Pire Saidin yeni yeni marifetleri meydana çıktı Sabıkahlardan karpuzcu Osman, Modada Ağabey sokağmda 21 numaralı evde oturan Şehimenin cebinden para çalarken suç üstünde yakalanmıştır. *** Kadıköyünde Acıbademde Çamlıca caddesinde 34 numaralı evde oturan odun tüccan Zeki, evinin bahçesinde soyunup uyumağa karar vermiş ve iki aded beş yüzer liralık banknotla bir saati yeleğine koyarak karyolanm ayakucuna asmıştır. Fırsatı kollıyan arabacı Ali, paraları çalarak kaçmışsa da yakalanmıştır. Çalman eşya sahibine iade edilmiştir. *** Sabıkalılardan llya, altı sirkatten dolayı mevkui bulunduğu Beyoğlu polis merkezinden kaçarak Beykoz ve Kurtuluşta hayli can yaktıktan sonra Bursa va geçmis, orada da birçok eşya çalarak tekrar şehrimize dönmüstür. Hırsız, dün yakalanarak Adliyeye verilmiştir. Çok güzel, etrafa neş'e saçan ve hiçbir köşeye en kiiçük bir gölge vermiyen emsalsiz bir gündü .. Sabahtan akşama kadar insan bugünü fcna bir düşünceye saplanmadan, acı bir hatıraya kapılmadan geçirebilirdi. Daisy yahud Stephen de ayni fikirde idıler. Fakat ne var ki yalnızdılar. Onun için bu anî ve nadir sevinc karşısında birdenbire mahcub ve korkak irkildiler. Büyük şehirlerin sonsuz kalabahğı, bitip tükenmiyen hayhuyu içinde tek ba şırıa kalmak ne müşkül şeydir, bilir misiniz? Yalnız gezmek, yalnız çalışmak, sinemada, lokantada, küçücük apartı ınanda yalnız oturmak, yalnız ağlamak, yalnız hulya kurmak, bütün gündüzlcri ve geceleri yalnız başma geçirmek... Evet... İnsana tahayyülile bile afakanlar basıyor... Daisy bir mahlukun nekadar yalnız başma olması kabilse, o derece yalnız başına geçirdiği seneleri hatırladıkça adeta fena oluyor... Ailesinden tek kişi yok... Bu ije ve flıtirasa boğulmuş kocaman şehirde candan bir dostu, bir ahbabı da yok... Zavallı daktilocuk!., Yegâne tesellisi bankadaki makinesinin başmda durmadan meşgul olmak!.. Bürodaki arka daşlan ona, o da arkadaşlarına aldırmıyor... Çiinkü sokulgan değil... Herkes onu mağrur, kibirli bir kjz sanıyor... Halbuki mavi ve melânkolik gözleri ve bir çij e k gibi narin ve nazik endamile o kadar tatlı ve zarif ki..« Az kaldı unutuyordum. Daisy'nm yazı makinesinden baçka bir arkadaşı daha var... Küçük köpeği Kebul... Akşamlan dar antrede onu sabırsızhkla bekler, etrafında deli gibi sıçrar!.. Kebul konuşamıyor amma ona çok iyi bir dost ohı yor... Arasıra şakalaşır, oynaşırlar da!.. Daisy bir kitabı bir fulan küçük köpeğe kcklatıp koklahp götürür, bir yere saklar. Ne dersiniz, hayvan birkaç saniye sonra yeri kendisince kat'iyyen meçhul eşyayı kendi elile koymuş gibi bulup meydana çıkanr. Ah... Onun da büroya gelmesine tnüsaade etseler, ne derece sevinecek sormayın! Heyhat, zavallı hayvan sabahtan akşama kadar evde yalnız başına pineklemeğe veya bağırmağa cnahkum!.. Çok şükür, bugün pazar... Gezmeğe Kebul'u da birlikte götürüyor... Oh, artık hiçbir derdi yok gibi... Kalbi sevinc, ruhu neş'e dolu... Ne iyi etti de sabahleyin erkence kalktı, kırlarda saf ve temiz! hava almağa gidiyor... Saat, henüz yedi buçuk... Büyük bir otokarla tmgır mmgır yol alıyor... Arabada Daisy'den başka tek bir yolcu var... Baharın bu serın günlerinde kırların fazla müşterisi yoktur ki... Hele böyle seher vakti denilecek kadar erken bir zamanda!.. îki geçeli yeşil çayırlıklar, yeni çiçeklenmiş ağaclarla beraber otokarın öteki yolcusu da Daisy'yi hayli işgal ediyor... İri yarı, mat renkli bir genc... Kahve rengi gözleri çok derin bakışlı... Küçük bıyıklannm üstüne sanki bir tutam yaldız serpilmiş... O kadar sarı!.. Daisy, zihninde yaphğı bir mukayese ile onu bir buğday başağma benzetiyor... Sonra birden kızarıyor: Ben ne aptalım! Diye kendı kendine söyleniyor... Bir buçuk metre ilerisinde ciddî, terbiyeli oturan bir erkekle içinden de olsa meşgul olmak ayıb değil mi? O d a birşey mi hissetti, nedir, tam o sırada genc kıza bakıyor... Daisy büsbütün pancarlaşıyor, haline, tavnna lâkaydhk verebilmek için pencerenin yanma takılı aynaya hafif ve muttarıd darbeler indiriyor... Ayna galiba çatlakmış, kınlıp da yere serilmek için böyle bir bahane bekliyormuş... Çıt... Çat ve şangır şungur!.. Daisy'nin par maklanndan biri an'de kızıllaşıyor... Yüzü ve yanakları ise bilâkis gittikçe sararıp soluyor... Genc adam, hiçbir gizli fikrin tesiri altında olmıyarak ırsiyakî bir hareketle yerinden fırlıyor, soJ göğsünün üstündekı cebinden çektiğı karelı büyük ve temiz bır mendıli yaralı ele doğru uzatıyor... Ayni zamanda yanındaki boş yere çöküyor, çünkü arabanm sarsmtısmdan sallanıp genc kızın parmağını incitmek ihtimah var... Biletçi asık bır yüzle tepelerine dikilmiş... Zabıt tutmağa hazır!.. Delikanh sol elile pantalonunun cebinden çıkardığı birkaç doları cna uzatıyor... Daisy bu işin pek farkında değil.. Daha ziyade yarasile meşgul.. Fakat çok nazik ve tery olduğu ıç:n n.innettarlığını gÖsterekten gen kalmıyor... f Çok teşekkür ederim.. Lâkin, menfdi'iniz berbad oldu... Mendılin berbad olduğu muhakkak... Maamafih sahıbi bundan memnun... Ehemmiyeti olmadığını can ve gönülden söylüyor, sonra da ılâve ediyor: Bir eczanenin önünde inelim de yaranıza biraz tentürdiyot sürelim! Daisy yeni bir teşekkürde daha bulunacak... Fakat onu sözle yapmıyor. Tatlı mavi gözlerini, delıkanlınm şefkat ve muhabbet dolu gözlerile karşılaşacak bir yukarı kaldırıyor, tatlı tatlı gülü Adolphe Menjou Pariste Douglas Fairbanks, üstada telefonla güzel bir 030ın yaparak bir çeyrek kadar hafifçe sinirlenmesine sebebiyet verdi ıNeiTİA RADYO akşamki program ) ÎSTANBUL: 12,30 plâkla Türk musikLsi . 12,50 havadls 13,06 plâkJa Türk musikisi 13,30 muhtellf plâk neşriyatı 14 son 18,30 plâkla dans musıklsı 19,15 konferans: Alı Kâmi Akyuz (Çocuk terbıyesi) 19,55 borsa haberleri . 20 Grinvlç rasadhanesinden naklen saat ayarı, Muzeyyen ve arkadaşlari; Hüzzam, uşsak, kürdili 20,45 hava raporu 20,48 Omer Rıza Doğrul tarafından arabca soylev 21 saat ayarı, or, kestra. Yabancı merkezlerden müntehab parçalar Operalar 20,45 Bukreş: Faust (Gounod'nun), gramofonla. 22,05 Stokholm: Palyaço (Leoncavallonun), birinci perde. 22^5 Beromünster: Maillart'm bir operasının temsili. 22,45 Strassburg; Loulse (Charpentiernin), bir parçası. Büyük konserler Pire Saidin yeni hırsızlıklart Pire Said isminde bir cami hırsızınm tutulduğunu. zabıtanın melhuz diğer hırsızlıkları da meydana çıkarmak üzere tahkikatta bulunduğunu yazmış tık. Tahkikat neticesinde sabıkalı hır sızın şu yeni sirkatleri meydana çıka rılmıştır: 1 Üsküdarda Belediye sokağında 49 numaralı dukkânda fotografçı Bür hanla daktilograf İhsanın makineleri. 2 Haydarpaşa caddesinde 36 nu maralı dukkânda bakkal Mehmedin dükkânından para, tütün. 3 Üsküdarda Yeniyol caddesinde 35 numaralı evde oturan Kütahya Muhasebei Hususiye müdürü Hulusinin bakır tencereleri. 4 Üsküdarda Rummehmedpaşa mahallesi Kavak îskelesi sokak 14 numa rada oturan Hasanın evinden çanak, tabak, ka$ık. 5 Bevoğlunda Ağacamiinden kır mızı çiçekli bir halı. Bu camideki hırsızlık üç ay evvel olmuş, ve cami müezzini sirkatten kim seye bahsetmeden kendi parasile 15 liraya bir seccade alarak yerine koymuşhır. Polis ikinci şube ikinci kısım me murları tarafmdan seccade mevdana çıkarıhp merciine iade edilmiştir. Tah kikata devam edilmektedir. Oda mutikileri 19,45 Londra: H, Schütz'ün eserleri. 21,35 ParLs (P. T. T.): Beethoven'ia 4 üncü senfonisl ve Busser'le Debussy'nin eserleri. 22,35 Milâno I: Fevkalâde konser. Adolph Menjou vaktile Pariste çevirdiği filmlerinin birinde Paristen yazılıyor: Adolphe Menjou'nun bir hafta evvel Londraya geldiğini haber vermişlerdi. Herhalde üstadın ergee. burayı da ziyaret edecejçini tahmin ediyordum. Nitekim evvelki gün bu tahminimin hakikat haiine inkılâb ettiğini öğrenince doğru büyük san'atkân bulunduğu otelde ziyarete gittim. Mükemmel bir gece Matbaa işçileri birliği geniş programlı bir gardenparti tertib etti Türk matbuatma bütün ömürlerini vakfederek bugün çalışamıyacak bir de recede ihtiyar, hasta ve malul kalan matbuat emektarı işçi arkadaşlanmıza yerinde bir yardımda bulunmak üzere Matbaa îşçileri Birliği tarafından 6 ağustos 938 cumartesi akşamı Istanbulun en güzel bir mesire yeri olan Sarayburnu parkı alafranga kısmında gayet zengin bir programla bir müsamere ve gardenparti tertib edilmiştir. Sabaha kadar devam edecek olan bu gardenpartide şehrimizde bulunan bütün eğlence teşkilâtı vazife alacaklardır. Ezcümle mükemmel bir caz ve salon orkestrası, memleketin en güzide san'at kârlarının iştirakile alaturka saz heyeti ve gene yerli ve yabancı artistlerin iştirak edecekleri gayet zengin varyete numaraları, ayrıca millî elbiselerle ve millî sazlarla zeybek oyunlan, Anadolu oyunlan ve îstanbul festivaline iştirak eden millî san'atkârlanmız bulunacaklardır. Bu gardenpartide bütün bu eğlencelerden başka aynca dans müsabakalan, balonlu ve külâhlı danslar yapılacak, havaî fişekleri ve ziya oyunlan tertib edilerek îstanbulda şimdiye kadar emsali görülmemiş fevkalâde bir eğlence programı tatbik edilecektir. Bu kadar fedakârlıkla tertib edilen bu fevkalâde eğlenceli müsamereye, herke sin iştirak edebilmesi için biletler çok ucuz olarak yapılmıştır. Elbise serbesttir. Bufe de halkın lehine son derece ucuz olarak temin edilmiştir ve meoburî de değildir. Binaenaleyh hem çok yerinde ve hayırlı bir yardımda bulunmak, hem de emsalsiz bir gece geçirmek istiyen saym îstanbul halkının bu fırsatı kaçırmamalannı tavsiye ederiz. Biletler Ankara caddesi Cağaloğlu yokuşunda Birlik Merkezinde satılmaktadır. Ahmed Hidayet Türkiye San'at mektebleri mezunlan cemiyeti başkanlığından îstanbul Erkek San'at mektebi binasında 9/7/938 cumartesi günü saat 17 de verilecek tanıstırma çaymda Türkiyede mevcud bütün kız ve erkek san'at mekteblerinden bu sene mezun olan larla evvelce mezun olanlann bulun maları rica olunur. HALK OPERETİ Bu akşam Bebek Belediye bahçesinde Cumartesi akşamı Idman Yurdunda Pazar akşamı Beylerbeyi İskele tivatrosunda, pazartesi akşamı Suadiye Şenyolda, salı ak şamı Gedikpaşa Azak Bahçesinde. Bir yılanın yaptıklarî Kozan (Hususî) Kadirli çarşısuıda bir yılan, halk üzerine hücum ederek Çiğşar köyünden bir gencin pantalonuna asılmış ve genc 100 ımetre kadar koştuğu halde düşmemiştir. Bunu gören halk sopalarla hücum ederek yanm saat kadar uğraştıktan sonra yılanı öldürebil mişlerdir. Shirley Templ, Alice Fay, Loretta Young, Gary Cooper ve Tyrone Pover olduklannı söyledi. Avrupalıların bilhas Operetler sa Amerikalı artistlerin kazanclarını faz21,35 Roma I: Dansos Fanny Elsslec (J. Strauss'un). la görmeleri nedense Adolphe'un pek si22,35 Sottens: Ck)rneville çanlari (Plannirine dokunmuş: quette'ln). Efendim, dedi, evet içimizde haf Atkerî bandolar tada 10 bin dolar kazanan var.. Fakat 20,20 Frankfurt: Nefesll sazlar orkes bundan elimizde ne kalıyor.. Ondan hatrası. 21,05 Bruksel: Askerî havalar. Büyük san'atkâr diyorum, çünkü bir beriniz yok.. Yüzde kırk beş vergi veriçoklannızın bildiği veçhile Adolphe tam yoruz. Diğer binbir masraf da üste ca Şarkı konserleri yirmi dört sertedir sinema artistliği et ba! 19,35 Breslav: Gramofonla Milâno Ullsesı korosunun konseri. mekte, demek çeyrek asırdanberi beyaz Büyük artist renkli filimden de hara22,05 Stokholm: B. Gıgli (tenor) «Palperdenin hizmetinde bulunmakta, birinci retle bahsetti: yaço> operasında. sınıf yildızlığa yükselmemiş olmakla be Lily Damita'nın kocası Erol raber, çok enteresan şahsiyetler yarat Flynn'in çevirdiği «Robinhood» filmini maktadır. görseniz bayılırsınız.. Renk meselesi bu Adolphe Amerikada doğmuş olmasına sene Amerikada çok terakki etti! dedi. Bu gece şehrimlzln muhtelıf semtlerinrağmen yan İngiliz yarı Fransız sayıl Adolphe babasının memleketi olan dekı nobetçı eczaneler şunlardır: îstanbul cıheti: maktadır. Çünkü babası Victor Hugo Arbus nahiyesini ziyaret ettikten sonra Emınonunde (Sallh Necatl), Alemdarda nun vatandaşı, annesi ise De Valera'nın evvelâ Biaritz'e gidecek, sonra Akdeniz (Esad), Küçükpazarda (Yorgl), Kumkapıems^grisi idi. Ustad, iki sene evvel Ber sahillerine geçecek.. Amerikaya dönüşte da (Belkis), Şehzadebaşmda (I. Hakkı), (E. inde Olunpiyadlardan dönerken gene ne yapacak.. Bu husustaki teferruata aid Karagumrukte (Suad), Aksarayda Pertev), Fenerde (Emllyadi), Samatyada Parüeuğramıştu O zaman da görüşmüf kendisi de hiçbir şey bilmiyor, müstakbel (Rıdvan), Bakırköyde (Istepan), Şehremltük. Onun için beni derhal tanımakta ge projelerine aid yalnız şu kadarcık malu nlnde (Hamdl), Eyubde (Hikmet Atlamaz), eczaneleri. cikmedi. mat verdi: Beyoğlu clhetl: Az kaldı, dedi, sizi kabul etmîye Mutadım olduğu üzere bu sene de İstiklâl caddesinde (Galatasaray), Tü cektim. Çünkü bunu da bir oyun zannet yedi fılimde rol alacağım. Fakat muay nelde (Matkovıç), Şısli Halâskârgazl cadtim. Yanm saat evvel birisi telefonu aç yen bir şirkette değil.. Hiçbir kumpan desinde (Asun), Taksim Cumhurıyet cadtı. Adınm Stevenson olduğunu söyledi. yaya senelik kuntratla merbut değilim. desinde (Kürkçiyan), Kalyoncukullukta (Zafıropulos), Fıruzağada (Ertuğrul), GaIngilizceyi îsveç şivesile konuşuyordu. Böyle olursam, beğendiğim, intihab etti lata Okçumusada (Yeniyol), Fındıklı tramBeni manasız sözlerle bir çeyrek işgal et ğim rolü alırım. Aksi takdirde filim a vay caddesinde (Mustafa Naü), Kasımpa(Barbud), ti. Tam hiddetle ahizeyi yerine takmak milleri istedikleri vazifeyi verirler ki işime şada (Vasıf), Hahcıoğlundaeczaneleri. Ortaköy, Arnavudkoy, Bebek üzereydim. Karşı tarafta bir kahkahanın gelmiz. Çünkü bir çeyrek asırdır yıkıl Kadıkoyde Moda caddesinde (Bahaed koptuğunu işittim. Sesi de tanıdım. Doug mamaklığımm sebebirü biraz da bu güç din), Pazaryolunda (Rıfat), Buyükadada (Şinasi Rıza), Heybehde (Halk), Üsküdaras Fairbanks değilmiy mis... Hazretin beğenirliğimde aramak icab eder. da (Sellmiye), Beslktasta (Suleyman Reburada bulunduğundan kat'iyyen malu •jc Grace Moore bu defa sade Akde ceb), Beykoz; Paşabahçe; A. Hlsar eczanematım yoktu. Sözleştik, akşama beraber niz sahilindeki villâsmda istirahat için leri. çıkacağız. Rejisör Zanuck da galiba gelmiyor, rivayete nazaran Fransada, Londradan tayyare ile gelecek ve bize il Charpentier'nin meşhur opereti «Lou tihak edecek.. ise» i çevirecektir. Bu eserin sinema için lkmale kalan talebeler Ustad, Amerikadaki filimcilik faali adapte edilmesini Fransız muharrirlerinderhal müracaat etsinler. Muvaffaki yeti hakkında uzun uzadıya malumat den Roland Dorgeles deruhde etmiştir. verdi ve son çevirdiği «Artistler pansiyo Grace Moore'a bu filimde partöner ol yetle hazırlarız. Lisan mütehassısı Prof. ANJEL, Köprübaşı Eminönü han. nu» ile «Metropol kahvesi» ne aid bir mak üzere bir müddet evvel şehrimize geçok tafsilât anlattı. Şimdi yeni dünyada lip konser vermiş olan Fransız tenoru Teşekkür eserleri en çok rağbet gören artistlerin Georges TTıill angaje edilmiştir. Ağabeyimiz Hamdi Uzmanm anî ve acıkh ölümü münasebetile telgraf, mektuıbla veya bizzat gelmek zahmetinde bulunarak acılarnnızı hafifletmeğe ça«Arizona Bill» hşan dostlarımıza en derin minnet ve Vallace Beery'nin şiikran duygularımızı sunarız. «VivaVilla!» dan Uzman kardeşler ORDU sonra çevirdiği mühim kordelâlardan Teşekkür biridir. Mevzuu ASenelerdenberi kurtulamadığım ra merikalıların garb hatsızhğım için ameliyat yapılmasına köylerindeki çetele karar veren ve bu ameliyatı muvaffa kiyetle yapan Tıb Faıkültesi doğum ve imha ederek orakadın hastalıkları seririyatmın bilgili da hükumet kuvvegenc doçenti operatör Dr. A. Kâmil Atinin yerleşmesi için kola ve müessesesinde bulunduğum alıştıkları bir devre müddetçe ince ihtimamlarını esirge aid olmakla beraber miyen Şişli Marmara kliniği direktörii bütün dünya halkıoperatör Dr. Şevket Giz ve eşi operatör nı da alâkadar edeDr. Suad Gize teşekkürü vazife bilirim. cek bir şekildedir. Nazike Yolören Hususile macera, bir babanın feragatini Bu akşam: Azak sineması yazlık bahçesinde halk san'atkân Naşid ve arkagöstermek itibarile daşları, Macar varyetesi bir ibret levhasıdır. (Kudret helvası) vodvil 3 perde Bill hükumet kuv Dans, solo, düet. vetlerine karşı koyan çetelerden birinin reisidir. Birçok Merhum Müşür Receb Paşanın oğlu adamm kanına girzevcim süvari albayı Ekrem Receb miştir. Günün birbBatranın cenaze merasimi için İstan Jeffry isminde bul ve Deniz Komutanlıklarile Süvari genc bir kumanda Binicilik mektebi tarafından merasim Vallace Bery'nin «Arizona Bill» filmindeki nın idaresinde gelen kıt'alan tertibi suretile izhar buyuru güzel bir pozu müfreze ile evvelâ lan asberî teveccüh, teessür ve sami çarpışıyor, sonra onlara dehalet ediyor. mâni oluyor ve oğlunun kibar bir kızla miyeti dolayısile gerek müşarünileyhim Çünkü Jeffry kendi oğludur. Fakat ne evlenmesini temin ediyor. Kordelânın en Komutanhklara ve gerekse bu merasikimse, ne de bizzat delikanh bunu bilmi mühim yükünü Vallace'ın omuzlanna me bizzat iştirak ve bendehaneye geleyor. Halbuki hayatta herkese fenalık yüklenmiş olduğunu tabiî tahmin ediyor rek veya telgraf ve mektubla tazıyet eetmek istiyen insanlar az mı? Eski arka sunuz. Diğer partönerlerinin arasındaki den bılcümle zevata kızımla birlikte en daşlarından biri sırrı öğreniyor ve ifşa et mühim şahsiyetler Virginia Bruce, Levis derin şükranlarımızı takdim ederiz. İsmet Ekrem Receb mek istiyor. Bill hayatı pahasına 0 işc Ston, Guy Kibbee'dir. 19,50 Beromünster: Schubert'in piyand sonate'ı H = dur. 20,05 Garbî İngiltere: Haydn, Bacb ve Brahms'ın plyano eserleri. 22,05 Münih: Mozart ve Beethovenin piyano eserleri. 22,05 Frankfurt: Schubert'in bir kuvar., tet parçası. 23,55 Saarbnicken: Brahms ve R. Strauss'un eserleri. NÖBETÇİ ECZANELER Fransızcadan 1938 39 mevsimi filmlerinden Alenî Teşekkür