26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYE1 20 Eylul 1937 KüçUk hikâye Aşk mektubları Nadlnö Teffy'detı Yok cannn pek bol değil.. Güzel işte ya.. Kansı hırçınlıkla: Hep sende kabahat! dedî. Hiçbir şey yemiyorum. İştihadan, yemekten kesıldim. Bu gidifle iskelete döneceğim. Peki neye yemiyoriun canım! Sofrada benden örnek alsana. Ben obur değilim, ve herkesle bır arada yemek yemekten koşlanmam. Ben şiirden, musıkiden zevk duyuyorum, anlı* yor musun? Ben içli bir kadınıro. Öyle şapur ş,upur yemek yiyemem.. Vefa söylenerek salondan çıktı ve kendi odasına girdi. Çekmeceden Serjirt mektubunu çıkarıp tekrar okumağa koyuldu. Ah!. î?te hakikî âşk budur. Mek* tub kaç tarihli? 30!. Bugün ayın biri. Postalar nekadar muntazam.. Bu yüz * den ne bahtiyarız! Serj benim için çıldı* rıyor. Ne ateşli satırlar!.. Bir kâğıd çıkardı ve kâğıdin üzerine bir kaç damla leylâk esansı dökerek kalemi eline aldı: «Mektubun beni ne çok bahtiyar etti bilsen... Benim için ackta yeni bir hayat ve saadet ufku açıldı. Fakat bununla berabef rhustaribitn Serj! Düfün ben de hiç birşeyler yiye miyorum; ve gittikçe zayıflıyorum. Tuvaletlerim bana bol geliyor artık.. Bütün varlığım bir noktada, bir iitnin üzerinde toplanryor: O da Serj îvanoviç Çernikov!.. Evet, bu bir hakikattir do» * tum! Hayal değil! Tamamile bir ha kıkat!.. Sevgilim, bir tanem! Bu zâflmdan dolayı beni ayıblamal Bir tek arzum var: 0 da senin yanındâ bulunmak!.. Senin Veran» Mektubunu bitifince genc kadın içifli çekti. Bu satırlar hep lâf!,. Mektubu zarfladı. Sonra yeni bir karar vermiı gibi: Arkadiye de birfeyler yazmalı! diye rmnldandı. O da merakta kalmasın. Ve yarmağa bafladıi «Sevgili Arkadaciğitnl. Mektubun beni ne çok bahtiyâr etti bilsen!.. Benim için adeta yeni bir hayat ve saadet ufku açıldı. Bütün varhğım bir noktada, bir ismin üzerinde toplanryors O da Arkadi Petroviç Popov! Evet, bu bir hakîkatir sevgilim! Ha yal değil!.. Tamamile bir hakikatl. Şimdi bir tek arzum var: O da senin yanında bulunmak... Senin Vcran» Bu zarfı da kapadı.. Ve her iki mektubu postaya verdi.. Mektublar, postahaneden trene teslim dildi.. Lokomotif homurdanmağa ve maki nistler hazırlanmağa ba?ladı. Tekerlek ler döndü.. Çabuk! Çabuk! Çabuk! Çabuk!. Gürültüler!.. Düdük sesleri.. Tren yurüyor.. Serj ve Arkadiye doğru.. Şu posta ne mubarek bir icaddif!. Biz zavallı insanlan, bir anda hem mes'ud ve hem de bedbaht etmeğe vesile oluyor lar.. FAİK BERCMEN Serbest sütun ") Radyo Amatörlüğü TJzun müddettenberl Avrupada ve Ame* rlkada radyo tahsil ve teknlfile meşgul ol* matn, bu sahada tetklklerde tnıluıimama yatdıuı etti. Radyo cihazlan uzerinden alınan güm * rüK resmlnin lnâirilmesi ve radyo ticarettnln diBiplin altına alınması dolayısila radyo amatörlerine temlri edilen kolaylık» lar şayanı teşekkürdür. Hakikî radyo amatörü, radyostfnu kendi kehdine yapıp, uzak yakm bütün fflede niyet dünyasifiın n«şrettiğl rflusikl ve bilgiyi aevkle dinledikten ve öğrefıdikten ba$ka bu isin tekniği üzerinde çalışarak ba zan mühlm keşiflerde de bulunan kîmse lefdir. Bazı memleketlefde hükurnetterüı • mu» ayyen ve mahdud tulümevclerle çatışmak üzere verdiği müsaadeler dolayısile kendi yaptıkları ufacık (verici cihazlan) nı beraberlerlnde taşıyan amatörleriri teknik mesailerlnden başka, lnsatıhğa yaptıkları yardımlar da ayrıca kayde değer. Büyük fırtma ve feyezanlarda, hareketlarz sıralarmda amatörlerin faaliyeti çok defâ fnüspet neticeler vetmlş ve birçok iftsanlarm ölümden kurtafılmaâma yftrdırflları dokunmuştur. Eicümle geçen sene Şimalî Amerikada (Ohio) da Misisipi neh rinin feyezanı esnasında civardaki şehirlerin pOBtd ve telgraf binalarınm «u altmda kalmaaı bütün mnhaberatm inkıtamı mueib olrnuştu. Bu anda (Amerika radyo a matör kulübüne) mensub birtcaç genc bindiklefi kayıklafa iklşef metrolük tel ge rerek yânlarındaki tifâcık verici ftletleriJe facianm tektnil tafsilâtını ftüyük l^tâayorılara ve dolayısile bütün halk ve teskilâta bildirmis ve bu surette pek çok insanın kuftâfîlmasıîıi temln etmişti. Meml«wtlnîİ2de siyasi ve askerl düşfltıeelerle verici elhaâarm laillanıltnasınırı menedilmesi bizim bu sfthada birçok merrtleketlerden geri kalmamızı intac ediyor. Gisll aletlerln kaçak çahsmalafinın hiçbir «arrtftft fttıöfıe teçllernlyecİİ! de göfcSnünde tutulacak olursa sıkı bir mufakabe altmda sayanı itimad karakter sahlbi genclere, hiç olmazsa radyo teknigine v&kıf kimselefe, rrtuaîryefi ve" tnahdtıd sefalt dahlHnde alıci ve veriel aletlerin küllanılmsLSi tnü saadesi verllecek olufsa bircdk favdaiâ rından hef Sahada dev adımlarile ilerilyen Cumhurlyet gencliğinln bu fen sahasmda da AVrupâ ve Amerlkadakller dereceslnde bir seviyeye çıkacağma «üohe edlletnez. İnhlsarlar Umum Müdürlti&ü Fabtlkalar şubesinde fen memuru Orhan Sallh RADYO Annabelia Holıvud yolunda „ İngilterede ü*tü«te üç filim çeviren artist Pariste biraz kaldıktan sonra Amerikaya hareket edecektir Frânsızlaf, Amerikahlâr tarafırıdân yıldızîan ellerinden alındığı için nekâda şikâyet etseler hakhdırlar. însan bazah şöyle bir bakıyor da bazı Fransız artistIerinin Fransadan başka her tafafta fi lim Çevirdiklerine, fakat Paris civanfldâki stüdyolara uğramak fıriatlnı bü'.amadıklanna şaşıyor. Son zamarilafda An nabella da bu vaziyete gifmiştir. IflgiUefede üstüste üç filim çevirdi. $infldı de Holivud'a gidiyor. Fransız gazeteleri, bifaz da «itemli ve serzenişli bir lisanla Annabelia nıft In gilterede bulunduğu kısa müddet zarffîıda îngiliz adetlerine alıştığım kaydedi yorlar, Bizzat artist de bünu saklamıyor. îngiliz Hölivudu Denham'da pek güzel vakit geçirdigini, ofada çok iyi arkadaşlar bulduğunu her tarafta iftihârla tekrâr edip duruyor. Annabella'ya bu noktada sitem ehnek dogru değildir, Çünkü artist herşeyden evVeî hayatı Ve açık hava yaşayışını se ven bir kadındır. Ingiltereyi ve îngiliz leri bu husustaki zevkine çok yakın bulmuştuf. Orada kılık bir yefd« güzel bir kb'şk tutmuş, harman âlemlerinde bulunmuştur. Diğer taraftan sporu ihmal et memiş, hatta tenis turnuvalanna iştirak etmiştir. Artistin îngilterede çevirdiği filimle rin üçü de ayn ayn janrda kordelâlar dıf. Bir tanesi (Talih Uçutumu) ki içinde bilhassâ hayvanlaf, beygifler, köpekler mühim roller oynuyorlar. Bu, tâbir caizse, adeta bif tabiat filmidif. îkincisi «Kırmızl Elbiseli Kadın» a gelince Akşam yemeğine oturan Serj İvano viç Çernikov, iştihayla lokmalan atıştırmağa başladı. Piliç kızartması, çorba ve kiraz kompostosu doğrusu lerzetliydi. Şimdilik yemekten başka hiçbir şey düşünmüyordu. Serj, kansraa, kızkardeşine, bir de küçük kızma baktı. Onlann da yemektetı başka birşey düşünmedikleri belli.. Hem ağzını şapırdatıyor, hem de ikide bir: Kızartma çok nefis olmuş! Hatta enfes... diyordu.. Bir arahk «enfes» kelimesi ona Verayı hatırlabnca kendi kendine: Ona bir kaç satır yazayrm şimdi! dedi. Yemeği bitirince yazı odasma geçti. Çay vaktnie kadar eğlenirim.. Bir çeyler yazayım bari... Kalemi hokkaya batırdı ve yazmaga başladı: «Sevgilim Vera! nerdesin?» Him! Biliyorum ki evinde.. Fâ kat aldırma.. Böyle yazılır.. «Sevgilim! Nerdesin?» «Gece simsiyah.. Yapayalfıızım.. Bir kayanın üstüne orurmuş dalgalann Vâh|i gürültüsünü dinliyorum.. Yazarken pot kırmamalı.. Ben şimdi bunu Tver eyaletitıden söylüyo • ruro.. Dikkat!. «Dalgalann vahşi gürültüsü Ve de » nize haykmyorum: Ey deniz söyle, sev gilim nerde? Fakat dalgalar bana tevab vermiyorlar..» Deniz jöyle cevab vetteydi şâş • mazdrm. «Sevgiliniz $atosunda oturmaktadır.» neysc. «Heyhat! Şimdi kanadlarrm oîma • lıydı Vera! Olmalıydı da sana doğru kanadlanmı açmalı ve ulaşmalıydım..» Olmadı! Param olsaydı trene bi* ner giderdira ya.. Devam.. «Eğer kanadlanm bulunsaydı bütiın ö'mrümü senin dizinin dibinde geçirir dim..» Amma »ersemlik! Hem kanadla nm bulunacak, hem de onun yamnda pineküyeceğim» Şeytan alsm kanadı manadı.. «Ey perestidem!. Sensiz bogazımdan hiç bırşey goçmiyor. Ruhum ve viicu süm senin hararetinle, şiriyetinle dolü. Bu bana kâfi geliyor..» Piliç krzartmasım darta.. hazmeönedim Q Rti ^ksamkı tn'ogramj ISTANBUL: 12,30 plâkla Türk mHsikiai 12,50 havadlâ 13,08 muhtelif plâk neçrlyati 14,00 SON 14,00 İkinci Türk Tarİh Kurultayınm neşrt (Kurultayın müteakıb toplantı gun ve saatleri her toplantı sonunda bildirilecektif) 18,30 plâkla dâruS musikisi 19,00 radyofonik komedi (Harika ve hatırım için) 20,00 Rifat ve arkadaşlan taraiından Türk musfeUi ve hâlk şarkıları 20,30 Ömer Rıza tarafından ârabea söy lev 20.45 Bayan Muzaıfer ve arkadaşlart tarafmdan Türk musiklsi ve halk şarkılan, (Saat ayarı) 21,15 ORKESTRA 22,15 Ajaas ve Borsa haberleri Vö ertesi günüu programı 22,30 piyano solo: Ferdi Voa Stateer 23,00 SON. VÎYANA: 18 karışık yaym ' 18,40 KEMAK KONSERİ 19,15 karışık yaym 20,30 OPERA; TTJRANDOT 22.55 DANS MUSlKİSİ 23.15 haberler, hava 23,29 DANS MUSİKI3I. BERLİN: 18,05 EÖLENCELİ MTJSİKİ 19JÛ9 KA RIŞIK MELODİLER 20,05 günün akisleri, gramofon, haberler 2l,lS SĞL^NCE!Lt KONSER 23,08 havft, naberlef, spor, eğlenceli yayııi. PEŞTE: 18,05 ŞAN KONSERİ 18,35 hikâye 19,05 KEMAN KONSERÎ 19,33 koflfefarM, gramofon, piyes, haberler, hava 23,15 CAZBAND TAKIMI 24,10 ÇİNÖENE ORKESTRASI 1,10 son haberler. BÜKREŞ: 19.05 gramofon, konferans 20,29 1O • LENCELİ KONSER 21.38 ODA MU6İÎCÎ Sİ 22,15 ŞAN KON8ERI 22,35 kattşik yayın 22.50 KONSER 23,50 haberler. BELGRAD: 18.25 halk melodilerl, framofon 19,2S KONSER 20.35 ulusal yayiö 21,08 O PERA YAYINI. LONDRA: 19,05 TANGO ORKESTRASI 19,45 ORKESTRA KONSERİ 20,35 karışık yayın 21,05 piyes 21,55 HAFİF MUSÎKİ * 22,25 şiirler 22,45 ORKESTRA KON8BRİ23,39 DANS ORKESTRASI 24,33 haberlet ve saire. PARİS [P.T.T.]: 18.20 gramofon, konuşma 19,05 ŞAR 19,39 KİLAR, VIYOLONSEL KONSERÎ gramofon, haberler 21,05 MUSİKİ 81,35 piyes 23,35 haberler, gramofon, ROMA: 18,20 orkestra konseri 18,55 kaflşlk yayın 21.46 KARIŞIK MÜSİKİ 22,05 BÜYÛK KONSER 23,05 MUSİKİ, REVÜ V8 DANS HAVALARI. Narin ve zarif Annabelia bu, tariht bir kordelâdır, XIII rtcü Louis'nin saray hayatına aiddir. Annabelia «Kırrnızı Elbueli Kadın» ı biri fransızca, digeri ingilitce olmak üzere iki versionda ir, ç i r n i ş i i r , Üçüncü filim de «Güneşi Tafilm kib Edelim!» dir ki yeni bitmijtir. (Talih Uçurumu) ise yalnız ingilizce olarak yapıldlğı için Fransız filiffl tacifleri bu kordelâyı gene bizzat Annabel la'ya duble ettirmek istemişlerdir. ArLst bu vazifeyi kabul etmekle beraber gazetecilere de şü şikâyette bulunmaktan kendini alamamıştır: Bir ayda çevirdiginiz bir filmi, beş günde duble etmek çok yorucu bif İ5Kendi soyledigifn sözleri saniyelerle Öİçülü bif şekilde yeniden tekrar etmek o kadar milşkül ki!.. însanı müthi? sinirlendiriyor.. Halbuki stüdyoda tabiî şftkilde çalışmak nekadar zevkli birsey! c Amerika ve Avrupada* gösterilen yeni fiiımler Gureba hastanesi Yeni ilâve edilen tesisatla eenişliyor Madridden kalkan son tren «Gece, gözlerime uyku dolduğu vakit senin hayalin önümde canlanıyor. Ve o vakit gözJerimden yanaklanma doğru hasret yaşlan dökülmeğe başlıyor..» Amma soğuk lâf ha!. Gözyaşlan yanaklarımı ıslatıyorrnuş.. Neyse bu da bitti. Şöyle çay vaktine kadar bir kestireyim.. *** Vera bütün gün bir sinir buhranile kıvrandı. Geçen hafta yaptırdığı tuvaleti kendisine bol geliyordu. Aynanın karş.ı smda mütemadiyen sinifli sinirli tepiniyordu. Nihayet kocasma: Fakat bu knkânsız! diye bağırdı. Bir haftada bu kadar zayjflamak.. Bak robum nekadar bolla$mış. Mutlak bir ihtiyac: Milletler Cemiyetinin ıslah ve takviyesi [Başmakaleden devam] Hayır, eger milletler isterlerse ve milietlerin yalnız istiyen kısmına dayanılarak sulhu hal ve mevkie hâkim kılmak imkânı daima mevcuddur. Ancak buna hükumetlerden ziyade milletlerin karar vermesi, yani mâlletlerin sulh nimetindeki büyük kıymete kuvvetli ve derin vâkıf kılmması lâzımcTır. Sulhun kıymetini ve bunun için de harbin fecaatini çok iyi bilen milletler elbirliği ettikleri takdirde harbi hemen hemen kürei arzdan ebediyet için koğup çıkarmağa behemehal yol bulunur. Ancak beşeriyetin şirodiki hali, milletlerin ve hatta insanlarm seviyeleri bu uğurda çok çalışmağı istilzam eylemektedir. Buna milletlere ve insanlara söz söylemek hakkını vermiyen rejimlerin gözönündeki varlıklannı da hesaba katmak lâzımdır. Dünyada yalnız dar bir oligarşi ile idare olunan koca koca memleketler vardır, ve büyük büyük insan kütleleri bu oligarşik idarelerin mahdud zimamdarları elinde birer koyun sürÜ3Ü gibidir. Türkiye Cumhuriyeti gibi en modern teşekkülü nerede bulalım ki burada harb ilânı ve sulh akdi gibi büyük meselelerin bir karara bağlanması hak ve salâhiyeti doğrudan doğruya Büyük Meclise, yani millete aiddir, ve bizim hükumetimiz hakikaten halk hükumetidir. Parlımanter şeklimizde biz bize benzesek bile bu şekli hiç korkmadan bütün dünyaya temenni edebiliriz. Maatteessüf bütün dünya böyle olmaktan henüz hayli uzaktır. Bahsimize taalluku itibarile burada su kadannı soylemekle iktifa ederiz ki Türkiye Cumhuriyeti, başta bütün beşeriyete örnek olmağa lâyık Büyük Şefile, sulhun âşık taraftarıdır. Bütün milletlere buntı olsun bütün bir samimiyetle temenni edebiliriz. Ancak bu büyük insanlık meselesinde temenni ile iş bitmiyor. Sulhu, icabında harba ve darba kadir teşkilâtlı bir kuwetin ayakta tutabileceği gereği gibi anlaşdmiş bir hakikattir. Evvelâ samimî surerte sulh taraftarı olan milletler bütün samimiyetlerile bü ideale bağlanacaklar ve icabında sulhu ihlâl eden mütearnza karşı müştereken cephe alacaklar, hatta lâzım gelirse harbedeceklerdir. Böyle bir cepheye karşı sulhu ihlâle cür'et edecek mütearnz tasavvur edemiyoruz. Harta üzerinde göz gezdirelim, Avrupanın şimdiki milletleri içinde bile sulhu Hataylıların aftık Hatay hemşerisi say ayakta tutmağa samimiyetle taraftar olanlarm ekseriyet teşkil etmekte olduk dıkları bahtiyar çifte biz de sonsuz salarını gÖrmez miyiz? İşte müstakbel ve adetler dileriz. Resmin solunda damad ve gelin yanyana görülmektedir. müessir Milletler Cemiyetinin kanevası. Üniversite Tıb Fakült«si klinikleri esas itibarile Gureba hastan«i etrtfında toplanrnaktatfar. Cerraht koğuftifltın inşaatı bitti. Nisaiye, göt V« kulak W}rrik£ lerinin ir^aatı da ihale edilrröştir. Bundan başka bir kısım alât ve edevat da îstanbula gelmek üzere yola çıkarılmlştır. Bundan sonra talebeye ders verilmek üzere anfiteatr tarzmda büyük bir salon inşa edilecektir. «Madridden kalkan son tren» filminden bir sahne Bu tesisatla Gureba hastanesi Yeni«Madrid'den Kalkan Son Tren» ls trende Alvarez, Eduardo ve Carmeli bahçeye doğru genişlemektedif. panya ihtilâline aid Amerikada yapılmış ta birleşmeğe muvaffak oluyorlar. Heyhat.. Umumî karargâh, Alvaolan ilk filimdir. Rejiyi James Hogan irez'le Eduardo bulunmadan trenin kalkdare etmiştir. Nevyork'ta gösterilmekte • masma müsaade edılmemesini emretmişdir. Mevzuu merakh ve son derece alatir. O halde, hepsi birden feda olacaklarkayı celbedecek tarzdadır. Şu şekilde hudır. Çünkü şehrin mülteciler tarafından lâsa olunabilir: bombardımanı devam etmektedir. Beîki Madrid'de hummalı bif gün.. Duvar yakmda sukutu da muhtemel.. Alvarez, larda afişler.. Şehrin haricle alâkası ke hiç olmazsa Carmelita'nın bu felâket silmiş.. Bilhassa dışarıya çıkmak yüksek ten kurtulabilmesi için kendisini fedaya makamlardan hususî laisser passer al karar veriyor. Umumî karargâha kadar mağa mütevakkıf.. Don Alvarez ismin gidiyor, habersizce General Vigo'nun de genc bir zabitle güzel Carmelita karşısına çıkıyor: sevişiyorlar. Alvarez'in arkadaşı Eduar General tek hareket edeyim deme.. do'nun bundan hiç haberi yok.. O sevdigi Hemen trenin kalkmasına müsaade ettikızı beraberine almadan Madrid'den ay ğine dair istasyona telefon et! diye si nlmak istemiyor.. Neticede iki delikan lâhla tehdid ediyor. General can kor lının ayni kızla alâkadar oldukları anlaşı kusile istenileni yapıyor, fakat o anda lıyor. Halbuki Eduardo, mültecilerin ta dışarıdan bir asker generalin ölüm tehliraftandtr, bir mücadelede esir edilmiş ve kesine maruz olduğunu göriiyor, gelip hapse tıkılmıştır. Alvarez'i öldürüyor. Alvarez onun Madrid'den o akşam son Antakyft (Hususî) Geçen pazartesi Tren hareket ediyor, birçoklarile birgütıünü bütün Hatay genc kızları ve de kalkacak trenle kaçmasma göz yumacak likte Eduardo da Carmelita da kurtulu likanlıları eşlerine kavuşmuş bahtiyar tı. Şimdi gene ayni hareketi yapacak mı? Vor.. Zavallı Alvarez ise onlann uğrunlar gibi sevinc ve neş'e içinde geçirdiler. Tabiî yapacak. Fakat mesele umumî ka da son nefesini teslim ediyor. Çünkü o gün Antakyanın Turizm o rargâhtaki General Vigo'nun kulağına Münakkidler filmi çok hareketli bultelinde Hatayda bulunan Haleb konso gidiyor, Alvarez'in tevkifine bile teşebbüs makta, Carmelita rolünü oynıyah Do losumuz Faiğin uğurlu elile ilk Türk ediliyor. rothy Lamour'la Eduardo'yu tem^il medenî nikâhı kıyılmış ve Haleb kan Ne var ki, mâiyeri Alvarez'e meftun eden Gibert Roland ve Alvarez'i yaşalan çılarltnız Kemal Akyüzün kızı Belkisle 7 Şam kançılarımız Cemal bütün bir ha dur. Onu Vigo'nun adamlanha teslim et Anthon Cjuin'le General \ igo olan Limivorlar. Madrid'den kalkacak son onel'i be&enmektedirler. yat için elele vermişlerdir. Hatayda İlk Türk medenî nikâhı Bu akşam $ehrin muhtelif semtlerinde nobetçi olan eczaneler şunlardır: İstanbul clhetlndekiler: Bminönünde (Hüseyin HÜsnü), Beyaaal*. da (Haydar), Küçükpazarda (Hlkmet O*» mil), Eyübsultanda (Hlkmet Atlamaz), Şehremininde (Hamd*), Karagümrüktfe (Fuad), Aksarayda (Zlya Nuri), Şehzadebaşında (Ünlversite), Samatyadft (Teofl« los), Bakırköyde (Hilâl), Fenerde (Vitall), Alemdarda (Ali Rıza). Beyoğlu cihetindekiler: Tünelbasında (Matkoviç), Yüksekkaldırımda (Vingopulo), Galatada Topçular caddeslnde (Merkea), Takaim tstiklftl caddesinde (Kemal Rebül), Şişli Osmanbeyde (Pertev), Kasımpaşada (Müeyyed), Ha.sköyde (Nesim Aseo), Beşlktajta (Nail Halid), Sarıyerde (Osman). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsktidarda (Ahmediye), Kadıkflyündo Altıyol ağzmda (Rifat Muhtar), Modada (Alâeddin), Büyükadada (Halk), Heybellde (Tana^). RC7 A NELER Doktor Hüseyin Kenan Şişli Fransız hastanesi müdür ve mütehassisı kıyrnetli asabiyecimiz doktor Hüseyin Kenan tetkikatta bulunmak ü» zere Avrunava gitmiştir. VEFAT Doğum operatorü ve kadın hastalıkları mütehassısı doktor Nuri Sunann validesi ve cerrah Hasanm refikası evvelki gece \refat etmiştir. Cenazesi bugün Erenköy İstasyon karşısındakl hanesinden kaldırılarak Sahrayicedid kabristamna defnedilecektir. Merhu meye mağfiret diler, kederdide ailesine bevani tazivet ederiz. Görülecek bir program! Buqlinden itlbaren Ş A RK i Ekler ) sinemasında FRED ASTER ve GiNGER ROGERS'in en fevka'âde temsillerı 193738 senesi, sinemasımn en gözde sinema yıldızı ve dedıkodulu aşk macerası, bütün dünya matbuatını ROBERT TAYLOR STANViCK İtiraf ederiz ki sulh mes'üliyetini bu kadar derin bir anlayışla üzerlerine alacak milletlerin dünyada hakikî Sekiz kırathk çok koyu ve tatlı renkli hürriyet ve hakikî demokrasi fikirle nadide bir tek taş zümrüd Sandalbe rine uyrmyan muzir cereyanlara kar desteninde teşhir edilmektedir. 23 eyşı da diyecekkri olacaktır. « lul 937 perşembe günü saat on dörtte YUNUS NAD! müzavede ile satılacaktır. Zumrud yuzuk Çarşamba akşamı NAMUS BORCU MELEK sinemasında sevgiisi BARBARA dolduran ve GEORGE BRENT, BETTE DAViES ile RİCARDO KORTEZ tarafından Fransızca söilü büyük casusluk filmi. Filoyu Takip Edelim Hususî Teşkilât Dühuliye 20 kuruş | ^ ^ I MARİE B E L L HENRİ ROLLAN JACQUE ÇATELAiN E S C A N D E ERKEK KIZ ( LA GARÇONNE ) Bu a k ş a m S U M E R Sineması JEAN GALLAND RENEE StCYR JULES BERRY PAUL MARGUERiTE'in meşfıur romamom muhteşem temsili Her y e r d e , h e r k e s i n b a h s e d e c e ğ i bir film ... | Pek yakmda S A R A Y sinemasında Vicdan gibi en meşhur Franaıt artistleri tarahndan calibi dikkat bir tarzda oynanaa büyük re ğCzel filminin ilk iraestne Istanbulun bütün kibar halkı iştirak edecektir. ilâveten : YENİ EKLER JURNAL ve ( MERMER SANAYii ) öğretici film ücadelesi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear