24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURIYET Ege Manevralarında : 5 Ordumuzun sıhhiye hizmetleri çok asridir OÖrt kamyon tarafından taşınan ve 6 saatte faaliyete geçen mükemmel seyyar hastane, iki yüz bin lira kıymetindedir Manevralar esnasında ordunun sıhhî nizmetlerinin de çok yolunda ve mükemmel olduğunu gördüm. Eskiden sarî ve müstevlî hastalıklardan kırılan ordu yerine şimdi sapsağlam bır ordu karşısındayız. 1326 senesinde Trakyada yapılmış olan mane\Tada, orduda kolera hastalığı çıkmış, endişe verici bir şekilde yayılmış, büyükçe bir muharebenin zayiatına muadil miktarda askeri öldürmüştü. Ege manevralarında ise, orduda hastalıklar, şiddetli yağmurlara rağmen, hiç denilecek kadar ehemmiyetsizdi. Hasta sayısı, Avrupa ordularının manevralar için kabul ettiği nisbetin yanına bile yaklaşmatnıştı. Filvaki son manevralarda hastalık nisbeti yüzde 3,08 dir. Bu umumî ye kuna dahil olmak üzere ayak vurması, binde 2,07, dahilî hastalıklar binde 2, haricî hastalıklar binde yarımdır. Avrupa ordularında manevralar için kabul edilen normal hastalık nisbeti yüzde 5 tir. Manevralar esnasında ordu sıhhiye hizmetleri ve Germencikteki seyyar sıhhiye hastanesi hakkında alâkadarlardan topladığım malumatı okuyucularıma takdim ediyorum. Büyük Harbde ve ondan sonraki yıllarda çok tekâmül eden ateşli silâhlarla bunlara illve olunan bütün yeni muharebe vasıtalannın tek hedefini insan vücudii teşkil etmektedir. Herkes vurulmadan vurmak ve ölmeden öldür mek için çalışıyor. Harb tekniğinin çeşidli vasıtalarla ilerleme ve zenginleşmesi bunlara karşı en iyi ve en müsbet korunma ve ikmal vasıtası olan sıhhiye hizmetinin de büyük inkılâblar ve istihalelerle ilerlemesini icab ettirmiştir. Her şeye rağmen insan hayatını korumak ve kurtarmaya çahşmak lâzım gelmektedir. Bu bakımdan askerî sıhhiye hizmeti modern ordularm hayat sigortası olmuştur. Ordular makineleştikçe muhariblerin aayatı daha büyük bir kıymet kazan maktadır. Çünkü bugünün teknik vasıtalan içinde iyi muharib yetiştirmek ne kadar güçse, bunlardan kaybolanlann ye rine yenilerini bulmak ve ikmal etmek daha müşküldür. Şu halde muhariblerin basta, gazli ve yarahlannı muharebe sanasmda veya daha gerilerdeki sıhhiye «şkil ve tesislerinde tamir ve tedavi edeek biran önce tekrar cepheye ve işleri >aşına yetiştirmek de modem sıhhiye .izmetinin birinci maksad ve gayesini cşkil etmektedir. Ancak bu hizmetin iyi ve yüksek ranlımanlı iş görebilmesi nisbî bir sükun içinJe çalışmasmı lüzumlu kılmaktadır. İşte >u maksadla sıhhiye teşkillerinin beynelnilel muafiyetmi temin için Cenevre mu^avelesi yapılmış ve 1929 da yeniden tadü ve tevsi edilmiştir. Fakat sadece bu T.ukaveleye bel bağlamak doğru olamı vacağmdan her ordu taktik bakımdan la tedbirler almayı lüzumlu bulmuştur. Obüsler, yeni bombalar gibi bütün inilâklı vasıtalarla harb gazları; tıbbî teJaviler bakımından da büyük inkılâblar loğurmuştur. 1877 Osmanl: Rus har binde profesör Pirogof tarafından ortaya bir formül atılmış ve bütün harb yaraları lemiz kabul edilmişti. Büyük Harb bunun büyük bir hata olduğunu meydana .ıkarmıştır. İnfilâkh mermilerin açtığı giintili çıkıntılı derin yaralar, en ağır entanlara ve bu arada gangrenlere sebeb olmuştur. Harb yaraları yüzünden ölenlerine ve malullerin sayısmı artırmıştır. Sahneye yeni çıkmakla beraber Büyük Harb içinde geniş mıkyasta kullanılmış olan çeşidli muharebe gazları da muha riblerin ağır hastalıklarla uzun müddet ctpheden uzaklasmalarını icab ettirmiştir. Pariste kaybolan Rus generali Zabıtamn yaptığı tahkikat işin şekîini değiştirdi Pariste kaybolan General Miller ve kaçan General Skoblin meselesi, birdenbire pek şayanı dikkat bir safhaya gir miştir. Adliye tahkikatı, ilk günlerdeki şeklini değiştirmiş, Miller ve Skoblin meselesi olmaktan çıkarak geniş bir sahaya yayılmıştır. General Mıller'in kaçırılışı, Kutiepof hâdısesinın, Troçkı'nın evınde vukua gelen dosya hırsızlığının, Bolonya ormanında ölü olarak bulunan iktısadcı Navaşin'in katlinin, İsviçrede Reiss is mindeki casusa yapılan suıkasdın deva mından ibaret ve ayni zamanda kibrit kralı İsveçli Kreuger'in ölümile de mü nasebettar addedılmektedır. Skoblin'in evinde yapılan araştırma neticesinde bir takım evrak ele geçiril mişti. Bunların tetkıkınüen alınan neticeye göre, Skoblin, Fransada mevcud her mahıyet ve temayülde Rus cemiyetleri hakkında mühim dosyalar tutmakta ve bu cemiyetlerle, bir takım mutavassıtlar vasıtasile temaslarda bulunmakta idi. Yüz iere baliğ olan bu mutavassıtların isimleri kâmilen ele geçirilmiştir. Gene bu tetkikat, Skoblin'in çok yüksek ücretle ça lışan bir ajan olduğunu ve emri altında mühim bir istihbarat teşkilâtı bulunduğunu meydana koymuştur. General Miller tarafından tesis edilen cemiyet azası meyanmda, evvelce mev cud olup bu cemiyete taban tabana zıd gayeler güden bir cemiyette çalışmış bazı kimselerin de bulunduğu anlaşılmıştır. Bu azadan bazılan, isviçrede Reiss is mindeki casusu öldürmekle maznun olup zabıtaca aranılmakta olan iki Rusla münasebette bulunmakta idiler. Diğer taraftan, zabıta, Bogovud is minde bir kumusyoncunun evinde de taharriyatta bulunmuştur. Bu adam, Rus ihtilâlini müteakıb, Paristeki Rus mehafilinde bolşevik olarak tanmmıştır. Miller ve Skoblin vak'asını, şimdiye kadar sır halinde kalmış öteki kanlı vak'alara bağhyan amillerden birisi de, bu Bogovudun, kibrit kralı Kreuger'in ajanı olarak çalışmış bulunması ve iktısadcı Navasin'le münasebeti olmasıdır. Bu adamın ismi, General Kutiepof hadisesinde, Troçkinin evinde vukua celen evrak sirkatinde ve Navaşi'nin katlinde mevzuu bahsedilmişti dern seyyar hastanelerdeki bütün sıhhî teçhizat hep Türk düşünüşü, Türk buluşu ve Türk modelleridir. Trakya manevralan, Dersim harekâtı ve nihayet Aydındaki büyük manevra larda faydalı hizmetler gören bu mo dern seyyar hastanelerimizin gördükleri işe nazaran maliyetleri de nisbeten ucuz» dur. İnsan ve asker hayatına demokratik bir kıymet veren Cumhuriyet hükumet ve ordusunun bu yeni eserlerile göğsümüz kabarmakta ve heyecanımız artmaktadır. Ayni heyecan bu müessesede çalışan vc tedavi olunanlarda da göze çarpmaktadır. Bununla da modern sıhhiye hizme tinin orduların maneviyatını takviye eden ve artıran yüksek bir amil olduğu ve o lacağı bu manevralarda anlaşılmaktadır. *#* Seyyar hastaneyi gezen asker ve sivil herkes bu çok mükemmel hastane karşısında hayranlıklarını ve takdirlerini iz hardan kendilerini alamamışlardır. Başta Mareşal olmak üzere herkes Ordu Sıhhiye Dairesi Reisi doktor General Mazlumu ebrik etmiştir. Bu takdir ve tebrikler tamamen yerindedir. İkinci talim müsabakası Macarlarla oynıyacak takım bir ekzersizdaha yapacak T. S. K. îstanbul Bölgesi Futbol A anlığından: Macar muhtelitine karşı çıkacak ta kımı ihzar için çağırılan oyuncular tamamile gelmediğinden tam bir fikir edinememiş olan Ajanhk 28/10/1937 persembe günü saat 15 te Taksim sta dında ikinci bir hazırlık maçı yapmağa lüzum görmüştür. Vaktin darlığına binaen kulüblere tezkere yazmak imkânı olmadığından aşağıda adları yazılı futbolcuların saat ikide oyun levazımile hazır bulunmaları tebliğ olunur. Fenerbahçeden: M. Reşad, Aytan, Esad. Orhan, Fikret, Muzaffer, Naci, Niyazi. Güneşten: Cihad, Faruk, Rıza, Salâ haddin. Galatasaraydan: Salim, Eşfak, Bü lend. Beykozdan: Safa, Şahab, Sadeddin. Kemal. Bahadır, Turhan. Vefadan: Muhteşem, Hüsevin. Süleymaniyeden: Ruhi, Nuri, Daniş. İstanbulspordan: Enver. Topkamdan: Salâhaddin, Sabahaddin. Anadoludan: Liva, Salih. Eyübden: Şükrü. : KANSIZLIK Idn yegâne deva fcan] ilya eden En nmntehlp etibba tar ' J'ntertipedilm:"=tir. ZB Blrlncıteşnn zaflyet T« Chlorose j PA RIS Iş Dairesi Uçüncü îstanbul Bölgesi • •• İktisad Vekâleti • Amirliğinden: 3008 sayılı iş kanununa tâbi olup da 29 ilkteşrin Cumhuriyet Bayramı gününde işlerini tatil edecek olan işverenlerin, gündelikle veya saatle çalıştır dıkları işçilerin tam olarak günlük kazançlarını ve parça başına yahud iş miktarına göre çalışanların 29 ilkteşrin gününden önceki iş taftasında kazanmış oldukları ücret tutarımn altı iş gününe taksiminden elde edilecek vasatî mik tarda ücretlerini; işlerinin mahiveti dolayısile 29 ilkteşrin gününde de çalışan işçilerin ise o güne aid ücretlerini iki misli olarak ve 28 ilkteşrin gününde ödemeleri, iş kanununun 46 ncı maddesi icabından olduğu alâkadarlara ihtar olunur. (7279) Türk ordusunda yeni teşkilât Işte modern Avrupa crdulanm bu bakımdan da yakından takib eden Türk ordusu müstakbel bir harbin icablarına uygun seyyar hastaneler organize etmeği kabul ederek tatbikatına geçmiştir. Bunlardan bir tanesi Trakya manevralarında vazife gördüğü ve büyüklerimizle ecnebi ataşeleri tarafından çok takdir edildiği gibi Aydm manevralarında da bu tipte diğer bir seyyar hastane daha Germencikte kurularak bılfiil kor emrinde çahştırılmış korun hareketlerine iştirak ederek hakikî vak'aların kabul ve süratle tedavilerini ve geri hastanelerine gönderme işlerıni temin eylemiştir. Germencikteki seyyar sıhhive hastanesi 8 ilâ 10 ton ağırlığında olup bütün eşyasile beraber 200 bin lira kıymetindedir. 3 tonluk dört kamyon tarafından taşınmakta ve 6 saat zarfında kurularak faaliyete geçmektedir. Bu modern hastanelerde ağır ve bu laşık yarahlara derhal cerrahî müdaha leleri yapacak kimseler ve vasıtalar mevcud olduğu gibi gerek bulaşık hastalık ların erken teşhisi gerekse ele geçen yaraların entan derecelerini tayin için seyyar bakteriyoloji lâboratuarları ve tamamen portatif ve seyyar Röntgen cihazları da daima çalışır vaziyette bulunmakladır. Gazlenmişlerin erken ele geçirilme ve tedaviye başîanmaları çok mühim oldu ğundan bu seyyarlarda; boğucu gazlarla gazlanmış olanlara karşı kullanılacak bütün yeni ilâc ve vasıtalar, bu arada en modern büyük ve küçük oksijen cihazları konmuştur. Yakıcı gazlerle (iperit) bulaşıkların hemen yıkanmalarını temin için seyyar duşlu etüvler de yaptırılmıştır. Bütün iperitlilerle bulaşık hastalık mevcud olursa, onların musabları bu yıkanma çadırla nnda temızlenerek hastane çadırlarına geçirilmektedir. Bu modern seyyarlarda herşey yeni, temiz ve konforludur. Hasta ve yarahların nakil işleri en iyi ve insan hayatını iktısad etmek bakımından en ekono mik olan sıhhiye otomobillerile temin e dilmektedir. Bu seyyar hastanelerin çadırlarından Iaboratuarlarına kadar bütün malzeme ve cihazlarından büyük bir kısmı Türk tipi olarak Avrupa fabrikalarına yaptırılmıştır. Gene Türk tipi olan ve insan kuvvet ve miktarından ekonomi için yapılmış bulunan teskereli el arabalarile yeni model sedyeler ve karyola gibi kullanılan sedye supporları yerli fabrikalarda imal edil miştir. Uzun tecrübele***! ve tetkiklerin mahsulü olan bu vasıta ve cihazlann bugünkü harbin icablarına ve sahra çartlanna uygun olduğu, yapılan bu büyük ordu manevralarında bir defa daha kendini göstermis ve asker hekimlerimizin yüzünü güldürmüştür. Manevra sahnesinde çalışan bu mo SEFALİN Eskişehirde yapılan güreş müsabakaları Galatasaraylı güreşçilerin Eskijehire gittiklerini yazmıştık. Demirspor takımı güreşçilerile yapılan müsabakalarda 56 kiloda Demirspordan Ziya, Galatasa raydan Ahmedi sayı hesabile yenmiştir. 61 kiloda Galatasaraydan Kenan, De mirspordan Salâhaddini beş buçuk dakikada yenmiştir. 66 kiloda Galatasaray dan Şevket, îbrahime sayı hesabile, 72 kiloda Faik, Ihsana sayı hesabile galib gelmişlerdir. 79 kiloda Demirspordan Ahmed rakibsiz olarak galib ilân edil miştir. Bu müsabakalardan sonra Çoban Mehmedle Adnan bir gösteriş müsabakası yapmışlardır. BAŞ DİŞ NEZLE GRİP ve kadmlann AY SANCILARI i!e ROMATiZMADAN husule gelen ağrıları derhal geçirir. Mideyi, kalbi yormaz. Kapalı Zarf Usulile İlân Mardin Vilâyeti Daimî Encümeninden 1 Mardinde Firdevs nam mevkiinde Nümune fidanlığında «22946> lira «50> kuruş bedeli keşifli yeniden bir Vali Konağı yapılacaktır. 2 Kapalı zarf usulile eksiltmiye çıkarılan bu inşaat 15/11/937 tari hine raslıyan pazartesi günü saat on birde Mardin Daimî Encümeninde ihale edilecektir. 3 Muvakkat teminat miktarı 1721 liradır. 4 Inşaata : Mukavelenin imzası tarihinden itibaren on gün içinde işe başlanacak ve 25 mayıs 938 takvim tarihinde bitecektir. 5 Bu işe aid şartname ve fennî evrak şunlardır: A îdarî şartname, fennî şartname. Bayındırlık genel şartnamesi, keşif hulâsası, metraj cetveli, mukavele projesi. İstiyjsnler bu evrakı Mardin Vilâyeti Daimî Encümeni ve Nafıa dairesinde görebilirler. 6 İsteklilerin yukarıda yazılı muvakkat teminatı vermekle beraber fennî ehliyet ve ihtisaslarma güvenilir olması ve 3645 sayılı Resmî Gazete ile neşredileri talimatnamede yazılı evsaf ve şeraiti haiz olmaları şarttır. 7 îsteklilerin teklif zarflannı îâakal ihale saatinden bir saat evveline kadar Mardin Daimî Encümen Riyasetine vermeleri veyahud göndermeleri ve postada vâki gecikmelerin mazeret teşkil etmiyeceği gibi muayyen saatten sonra gelecek teklif zarflarmm da kabul edilmiyeceği ilân olunur. (7237) Burdurda maarif h&yatı Burdur (Hususî) Bu sene ortamektebimize vaki olan rağbet şimdiye ka dar görülmemiş derecededir. Mekteb müdürlüğü yazılı 390 talebeyi okuta bilmek için ilkmekteblerde olduğu gibi çifte tedrisat usulünü tatbik etmekte dir. Bu mühim yekunun yüzde otuzunu tam teşkilâtlı köy mekteblerini bitirenler teşkil etmektedir. Vekâlet Maarif müdürlüğüne tahsi sat göndererek talebenin oturması için sıralar yapılmasım bildirmiştir. Hususî İdare de bütçesine 1500 liralık bir tahsisat koyarak 30 bin lira keşif bedelli veni bir mekteb binasınm inşasına karar vermiştir. Salengro'nun heykeli açıldı BruayEnArtois 25 (A.A.) Lille şehrinin belediye reisi ve eski Dahili ye Nazırı müteveffa Roger Salengro namma dikiîen heykel, dün Leon Blum'ün riyasetinde toplanan 50,000 kişinin önünde açılmıştır. Blum bir nutuk söyliyerek Salengro nun hatırasım tebcil etmiş ve şimdiki hükumetin parlamento toplanınca derhal matbuat vasıtasile zem yapılmasım meneden bir kanun kabul edeceğini ümid ettiğini söylemiştir. I Çenesi mi güzel? dedim. Ve kendi çenem gozümün önüne gel di. Tanıdıklanmm çenelerile mukayese ediyordum. Müstakil bir çene güzelliği tasavvur etmekten âciz kaldım. Zehra kahvemi getirdiği zaman, ona sordum: Baş, diş, nezle, grip, romatizma ve bütün ağrılarınızı derhal keser. icabında giinde 3 kaşe alınabilir Isim ve markaya dikkat. Taklidlerinden sakınınız. kapınıza dikiyorum. Cene siz yokstmuz. Hasla mısımz? Oyle olsaydı eczane bî~ lirdi. Kalfanm ağzım aradım. Valideniz hanımejendinin vefatından beri sizin et> den hiç ilâc almmamış. Içim biraz ferahıüdı amma hasreliniz devam ediyor. Heh tmm için, yarm akşam (çarşamb<ı), saal beşle altı arasmda Moda burnuna kadar çıkmaz mısımz? Ben sizi orada oe yahud yollarda bulurum. B'diyorsunuz ki yü zünüzü görmekien başka hiçbir emelim yok. Hep bu ümid ve bu arzu ile yaşıyorum. Beni ktrmazsın değil mi güzel Zeh' ra P» Imza yerinde «Saffet» veya «Safder» okunabilecek bir isim vardı. Zehraya sordum: Sana sinemada takılan oğlanın ath nedir? Safder. Tamam. Mektub ondan geliyor. Okudum. Zehra bu sefer gülmedi. Bana öyle geldi ki gene seviniyor, fakat daha ziyade şaşıyor, sıkılıyor ve benden utanıyordu. Birşey söyliyemedi; önce yüzüme, sonra önüne baktı. Mektubu eline tutuşturdum: Al güzel Zehra; dedim, ben ka « rışmam, senin bileceğin iş. İki elini de çekti, mektubu almadı v« as;lar gıbı: AB1D1N DAVER Faikda Zehranın aradığı vasıflardan hiç biri yoktu: Ne alafrangalık, ne bilgi, ne görgü, ne yaş, ne otorite, ne para... Siz de gülüyorsunuz ya buna, dedi. Şimdi senin söylediklerini dinledikten sonra gülüyorum. Ondan evvel gül medim. Hele ortağım pek makul bulu yordu. Zehra birdenbire sofradan kalktı, iceriki odaya gitti, koşarak gelip yerine oturdu. Gözlerimle nereye gittigini soruyor dum. Lugata baktım, dedi, siz bu «makul» sözünü çok söylüyorsunuz. Bir 'ki kere Perrandan da duydum Ne demek olduğunu biraz anlıyordum emme manasını bilmiyordum. Zehra îstanbul şivesile türkçe konuş mayı pek çabuk öğrenmişti. Bilmediği kelimeleri de rahmetliye sorar, yahud lu gata bakardı. «Emme» gibi birkaç ke limeyi de doğru telâffuz etse köylü olduğunu anlamak mümkün değildi. «Makul» kelimesini de hemen kullandı: Neden makul buluyor? dedi, hiç makul değil. Faikın nesi var? Biraz çenesi ve elleri güzel. Korkuyorum ! Tefrika: 18 Yazan: Server Bedi Bu sual Zehrayı §a5ırttı. Belki bu îseleyi ilk defa düşünüyordu. Gözlerı •ruldu. Sarih cevab veremeden: Öğrenmek istiyorum, ben de... dl O gün Zehranın sötlerinden çıkara 'diğim mana su idi: Kövünde aile şef.tinden tamamile mahrum yaşıyan bu z, bizim eve gelip de Şdziyenin tali. nıayesine ve ömründe hiç görmediği oır hata kavuşunca, mazısındekı iptıdaılıkden nefret etmeğe bajlaTiıştı. Köyürü • bir köylü kızı olduğunu unutmak ve • .utturmak istiyordu. Bunun için onun ılbinde asrî ve medenî olan her şeye •rşı büyük bir aşk doğmu^tu. Onun alaanga dedığı şey, medenıyetten, konfor^n, teknikten ve bütün muaşeret güzel derinden baska birşey değildi. Bu mü•mmeliyeti, bu rahatı, bu güzelliği kensine verecek ve öğretecek adam, isterse Hmış yaşmda olsun, Zehrayı teshire lamzeddi. Bir de, bu kadar kimsesiz bir .izda himaye edilmek ve kendini daima Gene bir çocukla evlenirse, onun kaprislerine, hoppalıklarına, tecrübesizliklerine kurban olmaktan korkuyor; fakat yaşjı bir adama iyice hâkim olabileceğini umuyor. Nihayet şu da var ki, Zehra köyden ayrıldıktan sonra şehirli bir erkek olarak yalnız beni tanıdı; bana karşı bazı zâflar duydu; ihtimal ki benim kendisile yaş farkından dolayı evlenmek istemediğimi hissederek bu farkm ehemmiyeti olmadığ;nı bana anlatmıya çalışıyor. İşte bu noktayı da anlamak istiyor dum. En çok ehemmiyet verdiğim mesele de bu idi. Bahse devam edebilmek için dedim ki: Ben senin için başka birşey düşünüyordum. Daha doğrusu ortağım Saib Bey teklif etti. Ben de makul buldum. Bizim yazıhane kâtibi Faik var ya... Zehra üşümüş gibi ürperdi ve yüzüne Allah Allah... Demek bizim Zehra bir kırbaç sallanıyormuş gibi başını geri çekti. «ııiiyy» lâfzina benzer tuhaf bir vaktile Faika bir iki defa alıcı gözile bakmıştı. Ellerinin güzelliğine kadar dikkat ses çıkarmıştı. etmiş. Ben hiç farkında değilim. Hele çeGülerek: ne güzelliği diye birşey yeni duyuyorum. Olrp'ır'' rnO JTI'T 1 rını, istersen ahretliğini hoşlanmadığı bir adama veremezsin. Ortağım sesini çıkarmadı. iki üç gün o da bana karşı soğuk durmuşru. Zehra bir hafta kadar sokağa çıkma dı. Bir gün, sabahleyin kapı çalındı ve postacı elime bir mektub tutuşturdu. Zar Sence bir erkeğin neresi güzel olfın üstünde Zehranın ismi yazılıydı. Gamalı? latadan postaya verilen bu mektubun Ahlakı! dedi. kimden geldiğini çok merak ettiğim halMuhakkak bu kız çok zekiydi. Yarım de zarfını açmadım. Mutfağın kapısına saattenberi beni kendisine meftun ede gittim, mektubu Zehraya uzattım: cek cevabların en mükemmellerini bulu Bu, sana! dedim. yordu. Acaba benim yerimde bana benKız büyük bir hayretle mektubu aldı zemiyen biri olsaydı cevablan değîşmez rriydi? Bana politika mı yapıyor, hakikati ve ben kapının ö'nünden çabucak uzak laştım. Yatak odamda giyiniyordum. Kami söylüyordu? pı vuruldu. Faikın ahlâkı çirkin mi? dedim. Geliyorum! dedim. Sofrayı topluyordu. Acele etmeğe başGiyindikten sonra dışarı çıktım. Zehladı. îşini bitirdi ve odadan çıktı. Bir dara, elinde mektub, kapının önünde bek ha gelmedi. iki gün, halinde bana karşı hafif bir liyordu. Ne var? dedim. dargınlık vardı. Ortağıma dedim ki: Nedir bu mektub? dedi. Okuya Nafile! Ona Faik bahsini açmıya madım, eski harflerle yazılmış. hiç gelmiyor. Mektubu aldım. İçinde şu satırlar Ne yapıyor? vardı: Darılıyor, istemiyor. «Güzel Zehra! Biraz cebredemez mîsin? «Altı gündiir sokağa çıkmadmız. Her~ Döğeyim mi, kovayım mı? Ne ya gün lüzumsuz bir ilâc almak bahanesile nayım? karşımzdaki eczaneye giriyor, orada nihayet kalfa ile ahbab olduğum için Onu sen bilirsin. Ben hiçbir şey bilmiyorum; yalnız taatlercc oturuyor, kaldmmlarda dolaşı; ıınu biliyorum ki, bu zamanda, ister kı yor, nafile bir ümidle parhyan gözlerimi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear