Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET 24 İkincikânun 1937 Yirmi altı yıldır halkı güldüren adam ... San'atkâr Naşid, kendi jübilesini kendi yapmak için çahşıyor ve «Jiibile denilen nesneyi hem de t taammüden katlediyorum!» diyor | Bu hafta lik maçları oynanmıyor Hükumetçi kuvvetler çok müşkül vaziyette Gırnata cephesindeki askerler Valancia'dan sür'atle takviye kıtaatı istediler bir müddet daha geciktirilmesini emret miştir. Bazılan da Romanın cevabî notanın metninde değişiklik yapılmasmı istemiş olduğunu söylemektedirler. Dün Valencia 23 (A.A.) Valencia sol öğleden sonra Berlindeki İtalya sefaretile cenah cumhuriyetçileri partisinin kâtibi Hariciye Nezareti arasında gidip gelmeradyoda bir nutuk söyliyerek demokrat ler olmuştur. memleketleri îspanyaya gönüllü ve silâh ttalyan cevabt pazartesi veriliyor göndermeğe davet etmiştir. Roma 23 (A.A.) Reuter A Gırnata cephesindeki hükumet kuv jansının muhabiri bildiriyor: vetleri Valecia'dan süratle takviye kıt'aGönüllüler meselesi hakkındaki îngi Iarı istemiştir. liz notasına verilecek îtalyan cevabı paMalaga tekrar bombardıman edildi zartesi günü tevdi edilecektir. Malaga 23 (A.A.) Asi tayyareLizbon hâdisesinin failleri leri şehir ve civannı bombardıman etmişLizbon 23 Zabıta son suikasd faillerdir. Bombardıman neticesinde birkaç lerinin, İspanyol komünist partisi emrile kişi ölmüştür. Hükumet tayyareleri düş hareket eden ispanyol komünistleri ol manı firara icbar etmişlerdir. duğunu, inkâr kabul etmez bir şekilde tngiltere Malaga konsolosluğunu ortaya koyan bazı vesaik bulmuştur. lâğvetti Secolo gazetesinin yazdığına göre, patLondra 23 (A.A.) Ingiliz hüku layıcı maddeler Barselondan gönderil meti Malagadaki konsolosuna bu şehri miştir. terkederek Cebellüttanka gitmesini em Yapılan tevkifler retmiştir. Lizbon 23 (A.A.) Tethişçiler tarafından yapılan suikasdlere aid tahkiMadr'ıd cephesînde Alman kat devam etmektedir. Birkaçı ecnebi tayyareleri mi? Madrid 23 (A.A.) Hükumet olmak üzere birçok kişi tevkif edilmiştir. kuvvetleri yeniden Madridin şimali gar Fakat bu tevkifat ihtiyatî mahiyette olbisinde Los Franssezes köprüsü yanmda duğu için yakalananlardan birkaç kişi üç yüz metro ilerlemişlerdir. Cumhuri gene serbest bırakılmıştır. Harb gemilerinde alınan hususî emniyetçiler Anjular mevkiinde kanadlan alyet tedbirleri kaldırılmıştır. tmda gamalı haç işareti bulunan düşman Yeni satış ve kredi kooperatiflerî Bu sene iki kooperatif ve bir birlik kuruluyor İzmir (Hususî) Satış kooperatiflerinin bu yıl faaliyete geçeceği haberi, piyasada alâka ve ehemmiyetle karşı lanmıştır. Şimdilik üzüm ve fındık kooperatifleri kurulacaktır. Buna aid olan nizamname Vekiller Heyetince tetkik edilmektedir. Ay sonuna kadar çıka caktır. Üzüm standardizasyonu meselesi de gelecek ay sonlarına doğru İzmir veya Ankarada toplanacak olan kongrede kat'î karara bağlanacak ve önümüzde ki ihracat mevsiminden itibaren tatbika başlanacaktır. Mıntakarmzda iki üzüm satış kooperatifi ve bir de Izmirde bunlara aid bir (birlik) kurulması muhtemeldir. Kredi kooperatifleri ortaklan, satış kooperatiflerine de ortak olmağa mec burdurlar. Kredi kooperatifleri, ikrazat nisbet ve sistemini değiştirerek, ortağa, istihsal kudreti nisbetinde kredi açacaklardır. Halbuki şimdiye kadar asgarî ve azamî hadler üzerinden kredi açılıyordu. Ortaklar, mahsullerini satış kooperatif ıne verecekler ve kooperatif te onlara, o günün piyasasına göre %70 80 nisbetinde avans verecek ve mahsulü işleyip sattıktan sonra kat'î mahsub muamelesini yapacaktır. Fakat avans tediyatında bu paranın, kâmilen kredi kooperatifine olan borca mahsub edilmiyerek ortağın ihtiyaclarını karşılaması esası da nazari itibara alınacaktır. Bu yıl, Manisa ve Kemalpaşada satış kooperatifleri faaliyete geçecektir. Ayni zamanda mmtakamızın muhtelif yerlerinde mevcud ve kısmen tasfiyelerine karar verilmiş olan (Manisa bağcılar kooperatifi), (Aydın İncir müstahsilleri kooperatifi), (Aİaşehir, Kasaba, Ödemiş kooperatifleri) gibi müesseselerin de va ziyetleri kat'î bir şekle bağlanacaktır. Satış kooperatiflerinin İzmirdeki birliği, burada tesisat yapacak, üzümü işli yecek, standardize edecek, ambalâjım, her şeyini tamamlayıp satacaktır. Fakat birlik henüz teşekkül etmemiş bulunduğuna ve gerek dahilde, gerekse haricde teşkilâtı, tesisatı, acenta ve saireleri bulunmadığma göre, belki de, Taris, Üzüm Kurumu müessesesinin muzaheret ve teşkilâtmdan istifade edecektir. Yani Üzüm Kurumu bu birliğa yardım edebilecektir. Üzüm kongresi için Ticaret Odası da bir rapor hazırlamıştır. Bu meyanda standardizasyon mevzuunun tetkikin de görülmek üzere muhtelif üzüm nü muneleri de gönderilecektir. Çünkü kongrenin en mühim mevzuu standar dizasyon olacaktır. T . S. K. îşjanbul bölgesi futbol ajanlığından: Havanın karlı ve sahalann çok ça IBaştaraft 1 inci sahifedel murlu olmasından dolayı 24/1/937 palerde hafif bir topçu düellosu olmuştur. zar günü yapılacak olan bütün lik maç~ Hükumetçilerin vaziyeti lan geri bırakılmıştır. müşkülleşti Voleybol ve basketbol birincilikleri T . S. K. voleybol aj'anlığından: 1937 yılı voleybol ve basketbol birin cilikleri fkistürlerini hazırlamak üzere kur'a çekileceğinden bu sene maçlara iştirak edecek olan kulüblerimizin 2 9 / 1 / 1937 cuma günü saat 17,30 da salâhiyetli birer delegelerini bölge merkezinin bulunduğu Beyoğlu Halkevine gönder meleri rica olunur. Tayin olunan gün ve saatte murahhas göndermiyen kulübler bu seneki maçlara iştirak etmiyecek addolunarak fkistür ona göre tanzim edilecektir. beceremiyorum. Eski günleri hatırlıyor: Bilirsiniz ki, ben ilk hevesi merhum Abdiden aldım. Evimiz onun tiyatrosuna bitişikti. Hep o hava çinde büyüdüm. Sonralan meşhur Hasanı gördüm. Hatta mahalledeki çocuklan toplar, ellerine birer tahta parçası verir, Hasanm yolunu beklerdim. Tam o, şöyle ağır ağır, fıstıkımakam geçerken, biz de yolun kenanna dizilirdik. Ben hemen bir (selâm dur!..) emri verince, tahta parçaları havaya kalkardı. Merhum da bir serdar gururile ve aleykümselâm... diyerek geçerken, topumuzu birden bedava tiyatroya sokardı... Dalgın... Bir müddet öylece kalıyor, ve gözleri karlı damlarda, kendi kendine konuşur gibi söylüyor: Hani, şimdi, bizi tahta parçasile bile selâmlıyan yok.. Başını çeviriyor, sözünü işitip îşit mediğimi anlamak ister gibi yüzüme bakıyor ve devam ediyor: « Ancak, yanlış anlaşılmasın, ben halktan bir lâhza bile şikâyet edecek kadar nankör değilim. O, benim velinime timdir. Bugün yaşıyorsam onun sayesinde yaşıyorum. Onun alkışı dindiği gün... İşte o gün ben mahvolacağrm.» Hazret, diyonrm, şaka bertaraf... Senin için mal mülk sahibidir diyenler az değil. Meselâ yalnız çevirdiğin filimler den aldıklann... Milyonları bulur değil mi?.. Evet dört filimde oynadnn ve bütün bunlar dan aldığım para cemanyekun bin, nihayet bin yüz liradır. Eh şunun şurasmda milyona varmağa ne kaldı?.. Uzaktan davulun sesi hoş gelir.. Bir de içimize gir de gör... Ve inan ki sahneden çekildiğim gün denizden çıkmış bahk gibi evvelâ afallıyacak, sonra düşünmeğe bile vakit bulamadan... Ayakta, bana küçük ve son bir hesab veriyor: Türk sahnesinin en büyük üstadı Ahmed Fehimin son demlerinde jübilesi yapılmasaydı cenazesi ortada kalacakb. Merhum Abdioin cenazesini Eyübde Belediye kaldırdı. Gene sahnemizin kıymetlerinden biri olan Asım, şimdi yetmiş yaşında ve... Söyletme beni Allahaşkına... Sürünüyor işte.» Yirmi beş senedir îstanbulu güldüren adam karşımda bir ıstırab ve elem tdmsali gibi dimdik... Elimi sıkarken belli ki zorluyor, zorluyor kendisini... Fakat hayır, gülemiyor. Naşid, bürosunda arkadaşımızla konufurken « Ne çare, kaderde, bu ya§ta katil olmak ta vannış!..» Yirmi beş senedir Istanbulu güldüren adam, hiç gülmesini bilmemiş bir bahtsız halile boynunu büküyor, taze bir cinayetin ıslak izlerini gizlemek ister gibi avuclarını ve parmaklarını birbirine geçirerek devam ediyor: « Evet... Jiibile denilen nesneyi, hem de taammüden katlediyorum. Yüreğim yana yana, içim sızlıya sızlıya, hatta.. utana utana işliyorum bu cinayeti.. Yaş kırk altı bayım. Ve tam yirmi altı senedir sahnedeyim. Bu müddet zarfında tek kişi çıkrp ta yirmi alh dakikasını feda ederek benimle meşgul olmadı. Aç mıdır, çıplak mıdır, derdli midir, ne haldedir, diyen bir kişi bulsaydım, ona cammı verirdim. Yirmi altı yıldır, gece gündüz özümü bir limon gibi sıkbm ve bu ekşiden bal yapmağa çalıştım. Yapabildim mi?... Hâlâ güldüklerine bakılırsa yapabilmi şim demek... Fakat o kadar verdim, o kadar cömerdce, seve seve verdim ki; bugün kendıme bir katre neş'e kalmadı.» Onu güle güle dinlemek için karşısına geçen ben, şimdi bir suçlu gibiyim. « İşte, diyor, etrafımdaki yaşlannı başlarını almış bizden evvelkilerin peri şan hallerine bakarak, kendi kendime düşünüyormu: Oğlum Naşid, yarın artık çalışamıyacak hale gelirsen ne olacak?.. Dilenecek misin? Ve dilensen bütün bir ömür sade kahkaha dağıtmış olduğuna göre, alacağm sadaka, gene ve sade bir kahkaha olmıyacak mı?» Birden bu kapkara âlemden kendini sı^ırmak i»ter gibi silkindi: « Kendi jübilesini kendi yapan a dam... Demek ki son nefese kadar kendi yağımla kavrulmağa mahkumum. Kavrulacağım kül oluncıya kadar.» San'atkâr Naşide acıyamayız. Ona acımağı düşünmeden evvel, bu şehrin; kendini yıllarla güldüren adamı, bir lâhza sevindirmek mecburiyetinde olduğunu hatırlaması lâzımdır. Ona soruyorum: Vaktile içki ile başın hoş muydu? « Sorar mısın... Bekri Mustafa da kim oluyormuş derdim. Neyzen Tevfikle gider Sandıkburnunda binlikler devirirdik. Sonra oradan kalkar, yola revan olurduk. Hem nasıl biliyor musun, Neyzen nereden bulur bulusturur, bir koca Umumî binalar nkı bir tayyareleri görmüşlerdir. Ayni zamannezaret altında da bu tayyarelerin şimdiye kadar hiçbir Lizbon 23 (A.A.) Umumî bina cephede görülmiyen bir tipte olduğu an lar polisin nezareti altındadır. Silâhh laşılmıştır. Ceuta limamnın bombardımam devriyeler sokaklarda dolaşıyor. Tage Tanger 23 (A.A.) Ceuta lima nehrinin kenanndaki petrol hazineleri cinmm hükumet tayyareleri tarafından varına hususî bir muhafız kıt'ası ikame bombardımam neticesinde 38 kişi ölmüş edilmiştir. Seculo gazetesi, dün tevkif edilenler ve 12 kişi yaralanmışbr. Mukabelebilmisil olmak üzere siyasî den birinin üzerinde îspanyol marksist mahkumlardan bir kaç tanesi kurşuna di hükumetinden para aldığına dair bazı evrak zuhur etmiş olduğunu yazıyor. zilmiştir. Burgos hükumeti para spekülâsyonunun önüne geçmek için tedbirler alıyor İhtilâlciler ilerliyorlar Naşid, Leblebici Horhor Ağa Tolünde ekmek küfesi bulur, sırbma yerleştirirdi. Ben küfeyle önde, o arkada geceyansı (ekmekçi... ekmekçi geldi!) diye kapılan çalarak sallana sallana giderdik... hey gidi günler hey... Oyun yüzünden başma derd geldi mi, kazaya uğradın mı? Bir tanesini mi söyliyeyim, yoksa sayayım mı?.. Garibdir amma, bizim en müşkül devrimiz İttihad ve Terakki zamanıdır. Her nedense (Hürriyet) ilân edenler sahnenin anasını ağlatmaktan bir zevk duyuyorlardı. Size bir misalle işi anlatabilirim: O devirde (Binbirdirek) diye bir piyes oynuyorduk. Ben Derviş Mehmed rolünde idim. Bu rol icabı karşımdaki Fazlı Paşa kerimesi Gevheri Hanımı evvelâ kızdırmam, sonra avut mam lâznn. Avuturken de onu şöyle bir öper gibi yapanm. Vay efendim, sen misin öpen... Bizi palaspandıras Beyazıd karakoluna götürdüler. Kurtuluncıya kadar da emdiğimiz süt burnumuzdan geldi. O zamaîılar kantoya çıkan kızlara gerdanlarma, bileklerine kadar fanilâ giydirirdik. Yoksa göğüs bağır açık sahneye çıkmak kimin haddine düşmüştü. Sevdiğin roller hangileridir? Taklidi severim. Taklidsiz rol sinirime dokunur. Her kılığa girdiğim gibi, her dilden de çakarım. Sade Esperanto dedikleri bir dil vannış onu belli yemedim, bir de yakışıklı adam olmasını Avila 23 (A.A.) Burgos hüku meti, damgalı kâğıd paralar üzerinde yapılan spekülâsyonu ve bundan müte vellid kanşıklığı ortadan kaldırmak maksadile yakında yeni banknotlar ihrac etmek niyetindedir. Bilindiği üzere Burgos hükumetinin damgalı pezetalan Londra piyasasında üzerinde yazıh kıymetinden fazlasma tedavül etmekte ve Valence hükumetinin damgasız banknotlanndan yüzde elli fazla değeri haiz bulunmak tadır. Yeni ihrac olunan pezetanm karşılığı altın mı, yoksa gayrimenkul mü olacağı malum değildir. Bildirildiğine göre spekülâsyoncular, yağmacılardan külliyetli miktarda damgasız pezetayı hiç pahasına satın almış lardır. Bunlann niyeti, gizli surette pezetalan damgalattırdıktan sonra İspan yaya ithal etmektir. Bir mütehassıs Ingiliz matbuacısı bu işi deruhde etmiştir. Salamanka 23 (A.A.) Asi kuv vetler, Malaganın şimali şarkisinde bir hücum hareketine girişmişlerdir. Gırnatanm cenubu şarkisindeki dağlrk araziye sokulan bu kuvvetler Malaga istikametin de otuz kilometrelik bir mesafe katede rek Alhama şehrini ve civar mevkileri zaptetmişlerdir. Asiler mühim miktarda malzeme iğtinam etmişlerdir. DEMÎRYOLLARDA Edirne istasyonuna yakın 13 kilo metroluk bir saha üzerinde bulunan tren hattı yağışlı havalarda daima sellerin istilâsına maruz kalmakta ve bu yüzden seferler inkıtaa uğramakta idi, Devlet Demiryolları idaresi tarafın dan hattm bu kısmınm tadil edilerek seferlerin hiçbir suretle inkıtaa uğra maması için bir proje hazırlanmıştır. Bu projeye göre 13 kilometroluk sahadaki hat yükseltilecek ve üç tane köp rü inşa edilecektir. Edirne tren hattında yapılan Pariste serbest güreş revacda Pariste serbest güreş müsabakalan gitıslahat tikçe revac bulmaktadır. Bunu gören organizatörler önümüzdeki pazartesi günü için yeniden iki karşılaşma tertib etmiş lerdir. Birinci güreşi Mehmed Arifle Portekizli dev adam namile maruf Perretra yapacaklardır. İkinci güreş te Fransız şampiyonu Deglân ile yanm Amerikalı yanm Polonyalı Navrocki arasında cereyan edecektir. Beynelmilel güreş âleminde mağlublara tekrar güreşmek fırsatını vermek za Uludağdan Bursaya orman mana mütevakkıftır. Geçen hafta Deglâna mağlub olan Mehmed Arifin he •• • men güreştirilmesi organizatörlerin kendiınışı sinden memnun kaldıklanna ve seyirdleBu hafta Uludağda ehemmiyetli bir rin de kendisine bir sempati izharına bajkış sporu hareketi olmuştur. Küçük bir ladıklarına bir dejildir. kafile, içlerinde aslen Tirollu bir AvusUçüncü lar koşusu bugün turyalı da bulunduğu halde, korkunc uyapılıyor çurumların kenanndan geçen bir metrcr İstanbul atletizm ajanlığının tertib etdan fazla karla örtülü daracık bir patikayı takiben kayakla ve kestirme olarak tiği 3 üncü kır koşusu bugün saat 10 da Bursaya kadar inmeğe muvaffak olmuş Veliefendi koşu yerinde yapılacaktır. tur. Allah kahretsin, dedi. Ömrümde min beni harabiye ve felâkete sürüklemeböyle bir hâdise ile karşılaşmadmı ve sinden, o şahsiyet altında dünyanın en bedbaht adamı olmamdan ileri gelmişti. belki karşılaşmıyacağım da.. Bu herif evvelâ beni dilile esir etti. KuvHasan Nurinin hatıra def vetli mantığı, vaziyetimden istifade edeterinden birkaç yaprak rek beni ikna ediyordu. Bana sefalet ve fakr içinde esir olmaktansa refah ve 23 nisan 1931 saadet içinde esir olmanm bin kat mü «Yeşilköydeki köşkte bir aylık bediî reccah olduğunu söyledi ve o zamandan ismi verilen bir tedavi ve yalnızlıktan sonberi nasıl karanlık ve kötü işler meydana ra, dündenberi meşhur Tütün şirketi mügetirdiğinden haberim olmıyan bir ma dürü Hasan Azmi oldum. Meşhurum kinenin kollanndan birini teşkil ediyo amma pek te muhterem bir adam değilim. rum. Çünkü anlaşılıyor ki bazı karanlık malî Beni asıl müthiş bir mevkie koyan şey işlere girmiş, beynelmilel banka ve borsa elyevm katledildiği anlaşılan bir adam oyunlanna dalarak dalavere çevirmişim.. cağızın şahsiyetine sahib olmaktır. Hem Ben bu kalıbı intihab ederek almadım. de şeytana taş çıkartacak bir plânla ve Bana bunu büyücü, üfürükçü, yahud insanı şaşırtacak bir cür'etle katledilen meşhur alim ve yüz değiştirici doktor Sabir adam. moilof buldu, seçti, münasib gördü. O Bana onun nasıl katledildiğini soyle doktor Samoilof ki korkunc bir mahluktan sevimli, nazik, herkeste daha karşı mediler. Benden herşeyi gizliyorlar. dan hürmet hissi uyandıran, seven, hem Amma ben gizli bir hisle ve bazı delillesevilen bir adam vücude getirmek iktida rin işaretile keşfediyorum ki benim aslrm* nndadır. Bana, hayahn bütün zevkle yani Hasan Azmi Bey bizim bindiğimiz rinden istifade ettirmek vadile bu kalıbı tayyarenin kâh önüne kâh arkasma geverdi. çen tayyarede katledilmiş, yahud bir kaBuna mukabil ben de onun esiriyim... za eseri grbi denize ahlmıştrr. Bütün bunlar, benim sabık şahsiyeri lArkast vari Almanya cevabını yeniden geciktirmiş KANDEMtR yatan üç adamın bulundukları odaya girdi. Onlar hâlâ baygm ve hareketsizdi. Komiser, diğer istasyon memurlan gibi beyhude yere bekledi. Bununla beraber, nihayet ve evvelâ Ferdi uyanır gibi oldu, hayret ve dehşetle etrafına bakındı: Neredeyim? diye etrafındakilere sordu: Babacan, benim... Ben arkadaşın Nedim... Tanımadm mı yahu?.. Başkomiser Nedim... Evet, anladım amma, neredeyim Allahaşkına komiserim?.. Istanbulda ve tayyare istasyonun da... Istanbulda mı? Şimdi Istanbulda mıyım ben?.. Tabiî ya... Kendine gel... Düşün bakalım babacan... Dün sen Atinaya gidecek değil miydin? Tayyareye binme din mi?.. Vallahi... bilmem... bilmem ki.. Nasıl bilmezsin, canım?.. Düşünsene... Hayır, hayır... Burası Atina değil mi? Sahi mi Nedim Bey? Şüphe mi var yahu... Haydi anlat bakalım, ne geçti başmdan? Hangi başımdan geçenler? Ne Berlin 23 (A.A.) Havas Ajansı muhabiri bildiriyor: Alman cevabmm cumartesi günü verilemiyeceği hakkındaki haberler diplo matik mehafilde hayretle karşılanmıştır. Bu mahfiller Alman cevabının cumar tesi sabahı Sir Phipps'e tevdi edileceği nin dün sabah yarıresmî mahfiller tara fından söylenmekte olduğunu hatırlat maktadırlar. Bazı kimselerin iddia ettiğine göre M. Eden'in Avam Kamarasm daki nutkundan sonra M. Hitler cevabın geçti? Canrm, elbet birşeyler gördün, düşün de!.. Birşey yok, birşey yok canım!.. Amma, şey... Evet.. Ah Nedim Bey ne diyordum? Hiç birşey hatırlıyamıyorum.. Yalnız... Evet, dün ne oldu?... Biz müdiriyetten kaçta çıktıktı?.. Öğleüstü, değil mi? Dün mü? Bir ay evvel mi? Bir hafta evvel mi?... Doğrusu pek kestire miyorum... Kafamda bir bulut var sanki. Amma, ben hatırlıyamıyorum amma... İşte siz ötekilere sorunuz. Benden başka iki kişi daha var, değil mi? Nah, orada.. Öteki iki baygm da yavaş yavaş kendilerine geliyorlardı. Fakat Nedimin onIara müracaati de fayda vermedi. Öteki iki memur da trpkı Ferdi gibi bütün hafızalannı kaybetmişler, yirmi dört saat içinde başlarından geçen şeyleri tamamile unutmuşlardı. Nereye gittiler, ne oldular, kimlerle karşılaştılar? Hiçbiri haberdar değildi. Üçjinü de müdiriyete taşıdılar, orada kuvvetli gıdalarla ve her türlü tedavi ile hafızalarını ve kuvvetlerini canlandırmağa çahştılar. Para etmedi. Pilota gelince, onu bulmak büsbütün imkânsız bir hale geldi. Polis müdürü kendi kendine: Köşe minderinin esrarı Zabıta romanı : 33 Hem de tayyare istasyonundan uzakta bir noktaya.. İstasyondaki amele tayya renin böyle uzak bir yerde ve vakitsiz olarak inmesini bir kazaya, yahud benzin tükenmesine filân atfederek koşuşmuş. Herkes pilotu bulup sebebini soracak. Fakat bir de tayyarenin yanına varmışlar ki pilottan eser yok. Tayyare sapa sağlam. Anlıyor musun? Tayyare sapasağlam. Benzini eksik değil. Fakat pilotu eksik. Hemen kapıyı açmışlar, içeriye girmişler, içeride üç yolcu var amma üçü de baygm ve bitkin bir halde... Üçü de yerlere uzanmış, ilk bakışta ölü samlan bir halde.. Aman demeyin. Ya Murad Ferdi? Dinle; dinle... Evvelâ ölü sanmışlar fakat kısa bir muayeneden sonra üçünün de derin bir uykuda oldukları anlaşılmış. Sarsmışlar, çekmişler, yüzlerine su serpmişler. Hepsi beyhude... Bir de dikkat edince omuzlannda bir kartvizit. Beyaz birer kartvizit ve arkasmda şu satırlar yazıh: Mürsili Vali Fikret Beyefendiye' iade olunacak... Serkomiser Nedim, gözleri yerinden oynamış gibi bir halde: Müthiş şey, dedi, müthiş.. Ya Ferdi? Anlamadın mı? Üç kişi kimlerdir, anlıyamadın mı? Ferdi ile iki memunımuz mu? İşte onlar Nedim!.. Üçü de bizim tarahmızdan memur edilenler, bize mensub olanlar... Peki, ya Azmi Bey? Azmi Bey de dün bu tayyare ile hareket etmemiş miydi?.. Benim bildiğim Ferdi ve Azmi Bey ayni tayyarede gMeceklerdi.. Bu nasıl olur? Azmi Bey ne oldu? Azmiden eser yok; haber yok.. Yalnız bu üç zavallı.. Aman çabuk Nedim... Çabuk ol ve derhal işe başla, mutlaka haberdar olmalıyız. Bir saat sonra komiser Nedim tayyare istasyonuna varmıştı, doğru ölü gibi