26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 20 İkincikânun 1937 { Şehir ve Memleket Haberleri ) Tarihî tefrika : 7 Yazan : M. Turhan Tan Siyasî icmal Almanya İtalya bloku ösyö Hitlerin sağ eli makamında olan General Göring'in Romaya giderek M. Musolini ile görüşmesi, Avruupa politikasmda, adeta yeni bir devrin başlangıcı ve bu kıt'a tarihinin dönüm noktası olmuştur. Almanya ile İtalya arasmda, politika sahasmda, beraberce yürümek ve bolşevikliğe karşı müttefik olmak üzere, Berlinde iki büyük devletin Hariciye Nazırları arasında yapılan anlaşma Romadaki yeni görüşmelerle tamamile bir blok halini aldı. M. Musolini General Göring'in beraberinde gelen M. Hitler partisinin en büyük gazetesi Volkischer Beobachter gazetesi muharririne verdiği mülâkatta, iki devletin müttehid bir kütle olduğunu ve aradaki anlaşmanm yeni akdedilmiş olmasına rağmen sarsılmaz bir metanet ve muhkemiyeti haiz bulunduğunu söy lemistir. M. Musolini şimdi Avrupanın ve bü tün dünyanın iki grupa ayrılmış olduğunu ve bunlardan Alman Italyan grupunun «Avrupanın kültür ve mevcudiyeti için yegâne tehlike saydığı bolşevikliğe karşı» sonuna kadar mücadeleye azmetmiş bu lunduğunu ve diğer grupun demokrasi davası güden memleketlerden müteşekkil bulunduğunu, lâkin bunlann birer fesad ve tefessüh ocağı olup «bolşevizmin mu avin mikrob nâkilleri» olduklarını anlatmıstır. Bu sözler Almanya ile îtalyanın bolşevikliğe karşı mücadele için ittifak ederek sıkı bir kütle teşkil ettiklerini ve demokrasi devletlerini malul sayarak bunlara itimad edemediklerini ispat ediyor. M. Musolini, General Göring'le yaptığı görüşmelerin akabinde, artık bütün Avrupayı ve demokrasi devletlerini etrafına toplamak maksadile Berlin Roma mihverinin kurulmuş olduğunu, Almanya ile İtalyanın başka bir devlet yahud zümre etrafında toplanamıyacağını kat'î olarak söylemiştir. Almanya ile îtalyanın, Japonyayı da kendi taraflarına celbederek bolşevizme karsı bütün Avrupa ve dünya için bir mihver teşkil etmiş olmaları üzerine Avrupa politikası, tarihî yeni bir dönüm noktasına gelmiş bulunuyor. Bu mihvere herşeyden evvel îngîltereyi celbetmek için çalışıldığı gerek M. Musolininin sözlerinden gerek Berlinle Romanın bundan evvelki çahşmaların dan anlaşılıyor. M. Musolininin Akdeniz üzerinde İtalya ile îngiltere arasındaki centilmenler anlaşmasının gayesi de bu olduğunu ve bu suretle Berlin Roma mihverinin bir kat daha tahkim edildiğini söylemekten maksadı da budur. M. Musolini İspanyada ve yahud bunun bir parçasında ve meselâ Katalonyada bir Sovyet cumhuriyetinin kurulmasını İngiltere ile îtalya arasmda muha fazası kararlaştınlmış olan Akdenizdeki mevcud vaziyet ve statükoya mugayir sayacağını ve Almanya ile İtalyanın derhal bilfül müdahalede bulunacaklarını anlatmıştır. Hulâsa, Roma görüşmeleri, Almanya ile italyanın, dünya komünistliğme ve binnerice Sovyetlere karşı bütün dünyada bir hayat ve memat mücadelesine giriş tiklerini ve malul saydıklan demokrasi devletlerine bağlanmayıp bilâkis bunlan kendilerine bağlamak için, Akdeniz anlaşması gibi her çareye başvurmağa çalışacaklannı ispat etmiştir. General Gö * ring'in kurd avlamak bahanesile Roma dan Lehistana giderek Varşova devlet adamlarile görüşmeğe karar vermiş olması, Alman îtalyan blokunun bolşevikliğe karşı açtığı mücadelede bir adım daha atmak istediğini gösteriyor. İstanbul, dünya şehirleri Önünde, ardında, sağmda, solunda dizi dizi kayık arasmda bir merkez haline getirilecek lar vardı ve onların taşıdığı gök demire bürünmüş Telefon şebekesinin tevsii ve ıslahı alay alay însan onu selâmhyordu için hazırlanmakta olan proje bitmiş ve Hurremin böyle görüp böyle düşün mekte hakkı vardı. Süleyman onunla yüz yüze ve göz göze gelmekten, bütün manasile, korkuyordu. 1 anınmamış âlemlerin esrarını taşıyan o gözlerin önünde, sınanmış zevklerin tadını vadeden o dudaklann karşısmda sersemleşip kalıver mekten ve Padişahlık vakanna yakış maz tenezzüller irtikâb etmekten ürkü yordu. O sebeble gözlerini önüne eğerek dehlizleri aşmış ve saraydan kaçar gibi uzaklaşmıştı. Fakat kayığa biner binmez korkudan ve telâştan sıyrıldı, tabiî rengini alan gözlerini etrafa çevirdi, şimdi bir ruh değişikliği geçiriyordu, yeri ve gökü banr başka görüyordu. İçinde oturduğu sal tanat kayığı sanki bir refrefti, onun benliğini berkî bir hızla uçuruyor, yükseltiyor ve baş döndürücü bir miracın heyecanına kavuşturuyordu. (1) Bu değişiklik ve bu hissî yükseliş, o deniz üzerinde serilip uzanan haşmetli manzaradan ileri geliyordu. Önünde, ardında; sağmda, solunda dizi dizi kayıklar vardı ve onların taşıdığı gök demire bürünmüş alay alay insan, yekpare bir kalb gibi kendini selâmlıyor ve apaçık bir köle bağhlığile kendine karşı boyun kırıyordu. Daha ötede filo, renk renk alay bayraklarına sanlarak selâm vaziyetinde kendinin geçmesini bekliyordu. Baştarda, Türk gücünün harekete geçişini seyir için ölçülmez derinliklerin böğründen fır layıp ortaya çıkmış bir deniz perisi gibi göz alıcı bir ihtişam içinde nazlı nazlı sallanıyor; kapudaneler, Patronalar, Reyaller bu sallanışı yelpazeler gibi za rif bir ahenk ile yavaş yavaş kımıldanr yordu. Güneş, bu azametli filoyu yakından görmek ve onun bağrından genc tacidarın köpüklerle bezenmiş yoluna dö külen alkışları yakmdan duymak içm sanki yere ağıyor ve kamaşmış bir göz gibi sahnenin üzerinde yanıyordu. (2) Miğferler, zırhlı, kalkanlar, mızraklar, altm ve gümüş kitabeler, renk renk bayraklar, çeşid çeşid fenerler Türk donanmasma başka bir haşmet ve başkd bir heybet veriyordu. Süleyman, işte bu haşmetin ve bu heybetin içine getirdiği in şırah içinde hakikî bir mirac zevki al' yordu. Bir aralık gözünü geriye, Sarayburnuna doğru çevirdi ve mağrur bir itimadla gülümsiyerek için için söylendi: Hurrem işte bu aynada beni görecek, beni tanıyacak!.. Donanma toplarınm velvelesile teşyi olunarak Üsküdara adım attığı, ordunun alkışlarile karşılandığı anda gene Hur • remi düşünüyor ve onun hayalini selâmbya selâmlıya ata binerek asker saflan arasından otağına doğru yürüyordu. Üsküdar o tarihte pek bakımsızdı. Ne bugünkü camileri, hamamlan, ne de yüz yıl önceye kadar yaşıyan kervansarayları, imaretleri vardı. Meşhur olan çeşmeleri, sebilleri de o devirde henüz yapılmamıştı. Şemsipaşa, Salacak semtleri de boştu, yaz günlerinde yüzmeğe gelen gencîer den başkasmın uğrağı değildi. Doğancn larda bir saray ve bir de han vardı. Han, doğan besleyip satan kimselerin barın dıkları yerdi, saray mirî binalardandı. Rodosa gidecek ordu işte bu kasabanın dört yanını işgal etmişti ve Albahadır, Secah, Kadıköy bağlarının çevreleri hep çadırla bezenmişti. Hünkârın otağı da şimdi orta valide camiinin bulunduğu bayır üzerine kurulmuştu. Doğancılar sarayı buradan görülebiliyordu. Sultan Süleyman, Yeniçeri ve Sipahî alaylarının arasından geçerek otağına ulaştı ve ilk emir olarak Sadrıazama şu tezligde bulundu: Validem gelecek. Rikâbında bulun, menziline ilet, kendisini iyi gözet. Zinhar sıkılmasın. Onun sıkılmamasını istediği mahluk, anası değil, Hurremdi. Fakat ötekini zikredip berikini kasdediyordu ve bu mahrem tahatturdan ayrıca bir zevk alıyordu. Bununla beraber oraya Hurremle meşgul olmak için gelmediğini de unutmuyordu. O sebeble Piri Paşayı savdıktan sonra iki Mustafalar dediği paşaları yanma çağırttı. Bunlardan biri vezirdi ve kendisinin eniştesiydi. Öbürü henüz vezir değilse de paşa unvanını almış bir yiğitti, Yaylak lâkabile anılıyordu. Süleyman, yer öpüp divan duran iki Mustafadan ilkin eniştesi olana yüzünü çevirdi: Baka paşa, dedi, bu sefere Serasker oldun, gözünü dört aç, adımlarını tarta tarta at. Büyük ceddim Fatih, RoNafıa Vekâletine gönderilmiştir. Nafıa Vekâleti bu mühim projenin tetkiki için Nafıa Müsteşarının reisliği altında bir komisyon teşkil etmiştir. Komisyona iştirak etmek üzere şehrimizden de mühendisler ve mütehassıslar gitmişlerdir. Öğrendiğimize göre yeni proje ile İstanbul, dünya şehirleri arası telefon şe bekesinde mühim bir merkez haline getirilmektedir. Üç kıt'anm telefon hatlan İstanbul merkezinden geçecektir. Bu iribarla şehrimizde büyük bir santral kurulacaktır. Bu santralın projesi de hazır lanmış bulunmaktadır. İstanbul telefon şebekesinin tevsii de bu projenin bir kısmını teşkil etmektedir. bugünkü telefon şebekesi îstanbul gibi nüfusu bir milyona yaklaşmış bir şehrin ihtiyacım korumaktan çok uzak bulun maktadır. Bunun için de gündengüne abonesi çoğalan îstanbul telefonu için âcil tedbirler alınması lüzumu projede gösterilmişrir. Telefon mükâleme ve tesisat ücretlerinin indirilmesi abonelerin çoğalmasında çok mühim bir âmil ol muştur. Yeni şekilde şehir şebekesi Belediye hududları dahilinde kalmayıp şehrin yakın kazalarına teşmil edilecektir. Şinr diden yapılacak müracaatler bunun muvaffakiyetle neticeleneceğini ve halkm nef'ine olduğu kadar idarenin de nef'ine olacağını göstermiştir. Btf arada dün bir gazetenin yazdığı gibi Selânikle İstanbul arasında telefon yapılması işi bir tasavvur halinde bulunmaktadır. Yalnız Selâniğin değil birçok Has odabaşı İbrahim, Hünkârın dik yakm Balkan ve şark şehirlerinin tele katini bu mektub üzerine çevirmeğe ça fonla îstanbula bağlanması mukarrer lıştı. dir. Mahmud reisin, dedi, hakkı var. Salamonla Almarahn bize yâr olduklarını kimseye sezdirmemek gerektir. Çünkü bu sır faş olursa heriflerin başına belâ Elektrik ve Tramvay şirketgelmekle kalmaz,' bizim başka yerlefde lerinin yeni müdürü kiıtı casus bulmaklığımız da güçleşir. olacak? Süleyman, bu mülâhazanro tamâmiJe Tedavi için gittıği Viyanada ölen Ezıddmı ileri sürdü: lektrik şirketi müdürü. M. Hanses iyi Bence. dedi, bu değersiz bir mas leşinciye kadar bu şirketin ve diğer alâlahattır. Casus dediğin bizim kanunna kadar sosyetelerın umum müdürlük işmedeki köftehordan da murdar kimse lerine bakmak üzere Brükseldeki So lerdir ( 4 ) . Bu gibilerin ademi vücudün fına Konsorsiyomu müdürlerinden mühendis M. De La Croix şehrimize gel den evlâdır. (Arkası var) mişti. Hanses'in yerine yeni bir umum (1) Refref, islâm an'anelerine göre Pey müdür tayin edilinciye kadar bu zat gamber Muhammedin goke çıkışmda binmiş olduğu ilâhî mahmildir, cennetten vazifesine devam edecektir. gelmiştir. Şirket idare meclisi, M. Hanses'in ce(2) Eski Türk donanmasında Başamiral naze merasiminden sonra toplanarak gemisine Baschtarda ve onu takib eden bikendisini şirket müdürlüğüne asaleten rinci, ikinci, üçüncü Amlral gemilerine tayin edecektir. Capitana, Patrona, Reale denirdi. (3) Fatih Sultan Mehmedin son saltanat Diğer taraftan, Elektrik, Tramvay ve yıllarmda yapılan Rodos muhasarasmda Tünel şirketleri grupu idare meclisi reda Antuvan Meligalo adlı bir Italyanla isi M. Veyl istifa etmiştir. Usta Jorj isimli bir Alman Türklere casusBu şirketlerin umumî heyetleri önüluk etmişlerdi. Meligalo, ayağında çıkan bir yaranın kangren olmasile, Usta Jorj da müzdeki mart ayında toplanacak ve yeRodosta şovalyeler tarafından başmın ke ni meclis reisini seçecektir. dos bozgunundan dönüşte Mesih Paşayı asmamış, üç tuğlu vezirlikten çıkarıp Geliboluya yollamış. Ben böyle yap mam, Adadan bozguna uğrayıp dönecek olan paşalann derisine saman dolduru rum. Bunu bil de iyi davran! Ve sonra Yaylak Mustafa Paşaya döndü: Serasker Paşa, hem adaşın, hem yoldaşındır. îkiniz de saraydan yetişti niz. Birbirinize yan bakmayın, kardeş gibi davranın. Donanmayı sana, öncü orduyu da ben gelinciye kadar ona bırakıyorum. Elele verin, kardeşçe davranın, adayı bir iyi sann. Onlar el ve yer öpüp filoya iltihak etmek üzere aynldıktan sonra huzura Has odabaşı İbrahim girdi. Zeki nedim, efendisinin önüne bir yığın kâğıd korken çapkın bir tebessümle soruyordu: Sofra kurulsun, etraf çevrilsin mi efendim? Süleyman bu soruya cevab vermeden kâğıdları gözden geçirmeğe koyuldu. Bunlar, menzil cetveli ile Mahmud reisten en son gelen raporlardı. Rodosta kalbini ele geçirdiği Rum kızının yardımile çok önemli bilgiler toplıyan cesur denizci bu sefer, kırk iki yıl önce yapılan Rodos muhasarasına aid krokileri, plânlan yollamış ve o muhasarada Türklere casusluk edip sonunda birer suretle felâkete uğrıyanlann hatıralarından hekim Salamonla Almarahn endişeye düştüklerini, kendilerinin dile ve ele verilmemesi için yalvardıklarını da uzun bir mektubla bil" dirmişti. (3) Süleyman saltanat kayığında! Telefon şebekemiz tevsi ediliyor Eminönü Halkevinde edebiyat geceleri Dün akşam verilen ilk müsamere çok parlak oldu. Bundan sonra her on beş günde bir bu toplantılar tekrar edilecek Halkevinin edebiyat gecesinde bulunanlar ve edib İsmail Habib konferansını verirken Eminönü Halkevi Dil, Tarih ve Edebiyat şubesi; edebiyatımızı canlandırmak ve münevverlerimize sevdirmek maksadile zengin bir faaliyet programı hazırla mıştır. Bu programla meşgul olacak he yet edebiyatımızm muhtelif nevilerine tahsis edilmek üzere edebî müsamereler tertib etmiştir. Halk edebiyatımıza tahsis edilen ilk edebî müsamere, İstanbul Valisile ailesinin ve birçok münevverlerimizin, edebiyatçılarımızm iştirakile dün akşam saat 20,30 da verilmiştir. Geceye îstanbul Halkevi reisi Agâh Sırn Levendin bir açış nutkile başlanmış, edebî geceler tertib edilmesindeki mak sad ve gaye izah edilmiştir. Ondan sonra edib îsmail Habib halk edebiyatımız hakkında müfid bir hulâsa yaparak bu edebiyatın doğuş ve tekâmülü etrafında izahat vermiştir. Üniversite Felsefe şubesi terbiye do çenti Sabri Esad da halk şairlerimizden birçok örnekler ve bilhassa edebiyatta büyük bir iz bırakmış olan «Kayıkçı Kuloğlu» nun birçok şiirlerini okumuş tur. Sabri Esadı takiben Sevim Levend, Güzel San'atlar Akademisinden Bedriye halk şiirlerinden güzel parçalar inşad etmişlerdir. Bundan sonra Habib Hayn 17 nci asır halk şairlerinden Âşık Esrarinin şiirleri ve bu asırda tekâmüle başlıyan halk edebiyatı hakkında izahat vermiş ve Âşık Esrarinin hayatmı anlarmıştır. Halkevi Dil, Tarih ve Edebiyat şu besi badema her on beş günde bir, bu e debî müsamereleri tekrarlıyacaktır. Bu itibarla on beş gün sonra ikinci bir edebî müsamere olan «Divan edebiyatımız» hakkında bir gece tertib edilecektir. Bundan sonra da bir «Edebiyatı Cedide gecesi», bir «Halid Ziya jübilesi», şubat ayı içinde de bir «Halk tiyatrosu gecesi» tertib edilecektir. SOSYETELERDE Hububat ihracatı Yeni bir diploma sahtekârhğı gittikçe çoğahyor Geçen seneye nisbetle Bir genc sahte lise şehadetnamesile yüksek ihracat miktarı dört mektebe girmiş misli arttı îzmir, Samsun, Mersin ve diğer limanlarımızda toplanmış olan ihracat mallarımızın süratle sevki için el birliğile çalışılmaktadır. Deniz Ticaret Müdürlüğü, Türkofi sin kendisine verdiği ihtiyac listelerine göre, bu limanlar için kâfi vapur temin etmiştir. Şimdiye kadar îzmirden Avrupa li manlarına külliyetli miktarda hububat sevkedilmiştir. Bu limanda bulunan ihrac mallarının mümkün olan süratle nakle dilmesi için bu gelen vapurlardan başka, Ağamemnon isminde bir vapur daha gelerek 1,000 ton hububat yükliyecektir. Ecnebi vapur acentalarından aldığımz malumata göre, îzmire varmış olan Tiberus isimli ecnebi şilebi mukarrer olan 1,000 ton yerine 2,400 ton ihracat malı yüklemektedir. Samsun ve Mersin limanlarındaki vaziyeti hafifletmek için buralara da yeniden vapurlar gönderilmek üzeredir. îstanbul limanında, vesaitsizlik sıkın tısı bertaraf edilmiş, vaziyet normal bir hale gelmiştir. Yapılan istatistiklere göre, memleke timizde iş yapan bir ecnebi vapur acentesi 935 yılı ikinciteşrin ve birincikânun ay lannda îstanbul ve Marmaradan 2,138 ton hububat nakletmişken ayni acenta 936 yılının ayni aylan içinde 9,108 ton mal taşımıştır. Umumî olan bu tezayüd nisbeti, memleketimizin ihracat nakliyatına mümkün olabilen gayretlerin gösterildiğini isbat etmektedir. Dün Adliyeye yeni bir sahtekârlık vak'ası aksetmiştir. Hâdise şudur: Antalyanın Şeyhsinan mahallesinden Sabri oğlu Asım admda bir genc ihtiyat zabit mektebine girmek istemiş ve lise şehadetnamesi olmadığından onun ye • nne geçecek bir evrak tanzimini düşün müştür. Asım evvelâ îzmir lisesi müdürlüğüne hitaben bir istida yazmıştır. Bu istidada kendisinin 931 932 senesi mezunu olduğunu, ikinci devreden 397 numara ile çıktığmı, şehadetnamesini kaybetmiş ol duğundan bu istidanm altına şerh veril • mesini istemiştir. Asım bu istidayı yazıp pulladıktan sonra lâzımgelen şerhi gene kendisi vermiş ve istidanm altına Izmiı lisesi müdürlüğünün ifadesile hakikaten îzmir hsesinden mezun olduğuna daiı bir derkenar yazarak İzmir lisesi müh rünü ve müdürün imzasmı taklid etmişrir. Asım bununla da kalmıyarak bu evrakı Noterliğe götürüp oradan bir de musaddak suret çıkarmış ve bu suretle yedek subay okuluna müracaat etmiştir. Asım bir müddettenberi bu mektebde okumakta iken yapılan bir ihbar netice sinde evrakı tetkik edilmiş ve sahtekârhğı anlaşılarak dün Müddeiumumiliğe verilmiştir. Asım dün Adliyeye getiril * miş ve birinci sorgu hâkimliğince sorguya çekildikten sonra tevkif olunmustur. silmesile can verip gitmişlerdir. (4j Suleymanm bizim kanunname dediği Elektrik şirketindeki o sırada muteber tutulan ve Fatih tara tahkikat fmdan tedvin olunan kanundur. Orada köftehor kelimesi şu ibarede görülüyor: Tramvay şirketinin j^nadolu yakası «Zina eden avratı eri kabul ederse köf için gümrüksüz olarak ithal ettiği maltehor kanlığı yüz ahçe alına. Eğer yoksulsa zemeden bir kısmını şehrin başka yerelli akçe alına....» İtizar: Tefrikamızın dünkü parçasında ve birinci sütunun elli birinci satı rında «biz rahmetli pederimizle elbet ölçülemeyiz> kelimelerile başlıyan muhavere fıkrasının sonu: «Aşk, o Yavuz kişiyi de naleden nale çevirmişti» olacakken çöp manasını taşıyan nale ke limesi nasılsa düşmüştür. İtizar ederiz. M. T. T. Adana felâketzedelerine yardım listesi Adana felâketzedelerine olmak üzere açtığımız iane neşre devam ediyoruz: Esaml Eski yekun Musevî lisesi l inci suııf > » 2 A. „ > > > > » j. » » » > » » » > > > > > » > > » > > s. > > > > > 2 3 3 4 4 5 5 6 6 7 7 o Cumhuriyetin yardım listesini Kuruş 539,036 297 340 710 505 485 610 722 268 523 930 1120 690 900 335 410 500 300 450 549.166 B. A. B. A. B. A. B. A. B. A. B. > > > > » s, > > » > > 9 10 11 12 > > > > Yekun J Belediye Meclisi şubatın birinde toplanacaktır. Azaya davetnameler göndeADLtYEDE rilmeğe başlanmıştır. Bütçe müzakeresine tahsis edilen bu devre bir ay süMahkum olan bir muhtar recektir. Bütçenin ikmal edilen kısım Bakırköye tâbi Şamlılar köyüne men ları da Belediye matbaasmda tabedil sub beş köylü, gayrikanunî hacizler mektedir. yaptığından dolayı ayni köyün muhtarı Halk Opereti Belediyeden Halili dava etmişlerdi. Dün bu dava bitmüzaheret istedi miş ve Halil bir ay hapse, üç ay vazi Halk Opereti mümessilleri dün de feden mahrumiyete ve 30 lira para ceBelediyeye giderek alâkadarlarla te zasına mahkum edilmiştir. masta bulunmuşlardır. Mümessiller, OBir kızı çiğniyen arabacı perete yeni bir bina bülduklarını söy Halk Partisinin balosu liyerek bu binanın elde edilmesini te sekiz ay hapis yatacak C. H. Partisi Beyoğlu İlçe Yünkuru min için Belediyenin muzaheretini isBundan bir müddet evvel Galatada lu tarafından tertib edilen balo, önü temişlerdir. Bu hususta tetkikat yapıl müzdeki cumartesi günü akşamı saat Arabcamisi civarında 10 yaşmda Naci maktadır. 22 de Tokatlıyan salonlarmda verile ye adında bir kızı arabasile çiğniyerek Florya asfalt yolu ölümüne sebeb olan arabacı Yakubun cektir. devam eden muhakemesi dün bitmiş ve Topkapı Florya asfalt yolu ihale e• Bu balonun, mevsimin en güzel ba Yakub 8 ay hapse ve 100 lira manevî dilmiştir. Yakında inşaata başlanacak* lolarından biri olacağı muhakkaktır. ceza tediyesine mahkum edilmiştir. tır. lerinde kullanmak suretile yapmış olduğu gümrük kaçakçılığı işini tahkik eden komisyonun, şimdi başka bir mesele üzerinde tetkikata başladığı anla şılmaktadır. Komisyonun tetkik etmekte olduğu mesele şudur: Şirket, İstanbuldaki şebekesi için, kurulduğu gündenberi ray, tel, araba ve saire gibi bir çok malzemeyi hususî kararnamelerle gümrüksüz olarak geçir mekte ve bunları kullanmaktadır. Bu malzeme zamanla eksilmekte ve bittabi değiştirilmesi icab etmektedir. Şirket, şimdiye kadar değiştirilen bu eski malzemeyi hurda demir olarak piyasada satmıştır. Miktar ve kıymeti ancak yapılacak tetkikat neticesinde anlaşıla cak olan bu hurda kısımlarm piyasada bu suretle satılması da bir gümrük kaçakçılığı mahiyetinde görülmektedir. Çünkü, Tramvay şirketinin hurda olarak satacağı bu mallar hakkmda evvelâ alâkadar makamlara haber vermesi ve bunlann gümrük resimlerini ödemesi lâzımdı. Halbuki, şirket, şimdiye kadar, vaktile gümrüksüz giren ve bilâhare eskiyerek hurda olarak dahilde satılan bu malzeme hakkmda hiçbir gümrük resmi vermiş değildir. Muharrem Feyzi TOGAY Şakanm sonu Galatada Lüleci Hendek sokağmda çörekçi fırmmda çalışan Şerefle ayni fırında çalışan Osman dün fırında şakalaşırken birdenbire kavga etmeğe başlamışlardır. Neticede Şeref, Osmanı üç yerinden ağır surette yaralamış ve kaçmıştır. Kanlar içinde yere yuvarlanan Os manın feryadı üzerine polisler vak'a yerine gelmişler ve yaralıyı ölüm halinde hastaneye kaldırmışlardır. Suçlu şid detle aranmaktadır. ŞEHÎR tŞLERİ Belediye Meclisi toplanıyor Cumhuriyet Nüshası 5 Kuniftnr j Türkiye Hariç şeraiti ı v° Senelik 1400 Kr Altı aylık 750 Üç aylık 400 Bir aylık 1S0 l * İD 2700 Kr. 1450 800 yoktıır
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear