Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET 21 Mart 1936 Dil üzerinde çalışmalar Bir tetkik Üsküdarın adı nereden geliyor? tstanbulun eski bir köşesine, Anadolunun feyyaz tebessümünü hergün bir şafak şeklinde haylice sunan bu ihtiyar perdeli genc pencereye niçin Usküdar deniliyor? Bunu, hele Üsküdarda oturanlar içinde, elbette merak eden bulunur. Biz, işte bu merakı tatmin için şu küçük incelemeyi yapıyoruz: Usküdar adının tarihini tesbit edebil mek için M. E. 400 yıllık bir maziye doğru gerilemek lâzımdır. Finikelilerin boğazlarda kurduklan müstemlekeler arasında Üsküdann da yer aldığı söyleniyor. Bu rivayete göre Finikeliler bugün Kadıköy dediğimiz (Kalkedonya) yı tesis ettikten sonra Usküdara da uzanmışlar, şimdi Paşalimanı mevkiinde şehrin surlarını çizmişlerdir. Fakat ilk çağlarda cesaretlerile, kahramanlıklarile şöhret kazanmış olan îskitlerin Usküdar kıyılarına gelerek, şehri kurmalan da kuvvetle muhtemeldir. Üskü dann ilk adı, Hırisopolis (Altm Şehir) dir. Hırisopolisin Usküdara ad olarak verilmesinin sebeblerini incelersek birbirle rine uymıyan üç hurafe ile karşılaşırız... İlk hurafe, Homerin îlyadasından mülhemdir. İlyada on sene kuşatılmış olan Truva şehri önünde Akalann yaptıklan büyük savaşlann tatlı hatıralarını anlatır... Akalann kumandanı Ağamem nonun oğlu Hiriseis Üsküdarda ölmüş, ve burada mezannın bulunması Usküdara Hırisopolis denmeği intac etmiştir. Hıri sopolis, Hiriseisin bozulmuş şeklidir. Is tanbuldan Usküdara bakıldığı zaman bilhassa gurup zamanı, güneşin son şualanle her taraftan sarılmış olan Usküdar altın kuşaklar içinde görünür. Bu manzara önünde, Hırisopolisin tekabül ettiği (Altın Şehir) adının Usküdara pek yakıştığını kabul etmemek mümkün değildir. Üçüncü hurafe yalnız (Mir'atı îstanbul) da mevcuddur: îranlılar, Yunanistanla yaptıkları savaşlar esnasında Üsküdarda büyük bir altın deposu vücude getirmişlerdi. Trakyada, Tisalyada, Yunan illerinde, sarfedilecek, altınlar hep Üsküdardan gıdıyordu. İran hazınelerinin uzun müddet orada kalması şehrin Altın Şehir diye anılmasında amil olmuş imiş. Üsküdarın Altın Şehir adını kaybettikten sonra aldığı isim, Damalistir. Bu ad, Atinalı General Haresin kansından gelmedir. Hares bir aralık Bizansı ezmiş ve egemenliği altına almıştı. O sırada kan?ı Damalis vebaya tutulup öldü. Fevkalâde müteessir olan Hares onun hatırasını ebedileştirmek için, şimdiki Imrahor camisi karşısında bir türbe yaptırdı ve önüne bir sütun diktirdi. Bunun üstünde bir inek heykeli vardı. Işte bundan dolayı Hırisopolis adı unutuldu ve yerine Damalis adı geçti. Bir müddet sonra da Üsküdar kelimesi dillerde yer aldı. (Bürhanı KatO gözden geçirilirse şu satırlarla karşılaşınz: «Üsküdar; zımmı kâfî Farisî ile menzilhaneye derler.» I ranlıların muhtelif akmlannda şehri menzilhane olarak kullanmalan Üsküdar denmesinde sebeb olduğu rivayet ediliyor. Robert Kollej öğretmenlerinden (Du Gange) Üsküdarın skütariden geldiğini söyler. Efsaneye göre Bizans Imparatorlarından Kostantin hassa alayının her türlü isteklerini karşılıyacak bir saray yaptırt mak istemişti. Bu saray şimdiki Ihsaniyede ve denize karsı kuruldu, etrafma da birkaç kısla yapıldı. Bu kışlalara, hassa askerlerinin kullandıkları kalkana izafetle, skütaryon deniyordu. Üsküdar kelimesinin bu skütaryondan geldieini yukarıda adını söylediğımiz öğretmen kuvvetle iddia etmektedir. Evliya Çelebi Üsküdann eskidardan geldiğini anlatır. Onun rivayetine göre şehir evle rinin Kalkedonyaya nazaran pek eski olması şehre Eskidar dedirtmiştir. Zamanla bu kelime Usküdara çevrilmiştir. Bize gelen bu hurafeler arasında Lsküdar kelimesinin menşeini aydınlatacak olan «Bürhanı Katı» m rivayetidir. Üsküdar, menzilhane manasına gelen farsça bir kelimedir ve Bizanslılar bu kelimeyi benimsemişlerdir. İstanbul şehrinin etraflı bir tarihi yapılırken Üsküdar adının da hakikati şüphe yok ki tenevvür edecektir. Biz bu yolda yapılacak tetkiklerin faydalı olacağım hatırlatmak için şu incelemeği yaptık. Üsküdar Orta okulu tarih öğretmeni REŞAD KAYNAR Türkçede menfi anlamlar «Sız» ekinin ve «evsiz» kelimesindeki menfi anlamın Güneş Dil teorisine göre tahlili 2 SIZ veskriptif gramerlerde «isimlerin ve nadiren sıfatların sonuna gelerek onlara menfi anlamı veren ektir» diye tarif olunan ve, ahenge göre, «siz, sız, süz, suz» şekillerini alan bu ek «Giineş Dil» teorisinin ortaya koyduğu dil hakikatine göre «mürekkeb» bir ektir. Bunu j analiz edersek ortaya Habeş baskınları devam ediyor İtalyanlar, Habeşlerin çıplak ayaklarına zehirli gazler atıyorlar Times gazetesinin Adisababa muha biri yazıyor: Habeş umumî karargâhımn, şimal cephesindeki vaziyeti, endişe ile mü talea etmediğine dair olan haberler teeyyüd etmektedir. Ras Kassa, Ras Imru, Ras Seyyum ve Decasmaç Ayelu mevkilerini çok iyi muhafaza etmek tedirler. Vazifesinde muvaffak olamı yan yegâne kumandan, son günlerde ölen Ras Mulugettadır ki bunun da muvaffakiyetsizliğini ihtiyarlığına ham letmek lâzımdır. Habeşler, Asmara ile Adua arasındaki İtalyan muvasala yolları üzerine bas kmlara devam etmektedirler. Adigrat üzerine de arasıra baskm yapmaktadırlar. İtalyan tayyarelerinin împarato run öldürüldüğüne dair beyannameler atması üzerine vüs'at peyda eden ve bir vakitler şimaldeki Habeş muvasala hatları için mühim bir tehlike halini alan Şiftasların ve Gallaların isyanı elyevm bastırılmış gibidir. Bu isyanm bastınl masında en büyük âmil, împaratorun şimal cephesinde şahsan ispatı vücud etmesi olmuştur. Sadakatlerine bir delil olmak üzere birçok Habeşler, Ital yanlara ba^an yaparak elde ettikleri silâh ve elbıselerle dehalet etmektedir ler. Bundan birkaç gün evvel Araia Gallaları, Imparatorun huzuruna çıkarak Amba Alaginin cenubundan hü cum etmek istiyen iki İtalyan taburu nun Galla gayrimuntazam kıtaatı ve Bidoded Makonnenin ordusu tarafla nndan zayiatla geri püskürtüldüğünü haber vermişlerdir. Şimal karargâhı, cumartesi günü tekrar bombardıman edilmiştir. Bombar dımana iştirak eden bir İtalyan tayyaresinin düşürüldüğü haber verilmektedir. Aşiyangi gölünün etrafındaki ovamn gazlenmesine devam edilmekte olup Habeşlerin çıplak ayaklarını sakatla mak için mühim miktarlarda yapışkan gaz, vâsi sahalar üzerine yayılmakta dır. Son zamanlarda müracaat edilen bu usulle sakatlanan Habeşlerin İngiliz Salibiahmeri tarafından tedavi edil mekte olduğu görülmektedir. Habeşlere göre şimalde çetin muharebeler oluyor Fakat italyan resmî tebliği, her iki cephede de, yalnız tayyare faaliyeti olduğunu bildiriyor (Baştarafı 1 inci sahifede) kuvvetlerin hiç olmazsa muvakkaten, I talyan ilerleyişine mâni olduğunu ihsas etmektedir. • Habeş mehafilinde söylendiğine göre, Ogaden cephesinde yapılacağı haber verilen îtalyan taarruzu, henüz hazırlık devresinde bulunmaktadır. Royter ajansının Adisababa muhabıri, çektiği bir telgrafta, AmbaAlagi cenu bunda çetin ve kanlı çarpışmalar vuku bulduğunu haber vermektedir. Bu haber Adisababada da teyid edilmektedir. İtalyanlar bütün kuvvetlerini sarfede rek Aşiyangi gölüne doğru ilerlemeğe çaışmaktadırlar. Fakat Habeşler, çok şiddetli mukabil taarruzlarla bu ılerleyişe muvaffakiyetle mâni olmaktadırlar. Habeşler, mevkilerinde tutunmakta olduklannı söylemekte, fakat her iki tarafın ağır zayiata uğradığını da ilâve et mektedir. Habeş kuvvetlerinin sevkulceyşi bizzat Imparator tarafından icra edilmektedir. Söylendiğine göre, Habeş İmparatoru günde 20 saat çalışmakta ve îtalyan topçu ve hava kuvvetlerinin günden güne şiddetlenen bombardımanlan karşısında kat'iyyen sarsılmamaktadır. Dün cenubdan gelen üç İtalyan tay yaresinin Adisababa istikametinde uçtukları görülünce, süratli tedbirler almmış ve şehir tahliye edilmiştir. Fakat bu arada tayyarelerin geriye döndükleri telefonla haber verildiğinden şehir yeniden sükun bulmuştur. Yedi italyan tayyaresi dün Daggabur üzerinde ve sonra bütün şimalî Ogadende uzun bir keşif uçuşu yapmıştır. liye kollarına diğer tayyareler taarruz etmişler ve düşmanı büyük zayiata uğ • ratarak ric'ate mecbur etmişlerdir. Diğer bir filotillâ Decata kıyılarında Eefud ve Dukumu işgal eden Habeş müf • rezelerini mitralyöz eteşine tutmuş ve dağıtmıştır. (1) (2) (ıs + ız) şekli çıkar. Ancak burada birbiri yanında bulu nan bu (s) ve (z) konsonlannın ikisi de «uzak saha» gösteren elemanlardır. Halbuki ikisinın birden ayni anlama alınmasına bir sebeb yoktur. Şu halde: (1) ıs: ekinin bir (ığ) dan değişme olarak, hangi kelimenin sonuna gelirse onup manasını tamamlıyan, tayin ve ifade euen, onu isimlendiren bir ek olduğuna hükmederiz. Bu böyle olunca: (2) ız: eki de doğrudan doğruya mefhumu süjeden en uzak bir sahaya atarak yokluk ifade etmiş olur. Şu analiz, türkçenin «analitik gra meri» nde hakikî «menfi elemanı» nın bir (V. L z) olduğunu gösterir. «Sız» mürekkeb ekinin bu yoldaki analizini kelimelere tatbik için yukarıda aldığımız misalleri burada birer birer analiz edelim: EVSİZ Kelimenin, ilk görüşte, etimolojik şekli şöyle gibi görünür: (1) (2) (3) (4) I. (eğfev+is^iz) (1) Eğ: Ana köktür. «Güneş» ana mefhumundan çıkan «sıcaklık, hararet, ateş» anlamlarınadır. (2) Ev: Ana kök anlamını üzerine alarak tecelli ve tecessüm ettiren süje veya objeyi gösterir prensipal bir elemandır. (Eğ L ev = eğev) şeklinde ana kök kendı mefhumunu temsil eden elemanla kaynaşarak. kelime (Ev) olur. (Ev) : Kendisinde sıcaklığ hararet, ateş mahfuz ve mevcud bulunan bir obje demektir ki «mesken» ve «meva» nın manası da esasen bundan ibarettir. Not: 1. Arabca denilen «iva» kelimesinin aslı da bu «ev» den başka birşey değildir. Bu «iva» kelimesini Arab lugatleri şöyle anlatıyor: I. «El'via: yerine getirmek» [ 1 ] . II. «El'ıva: Bir adamı yurda kondu rup âram ettirmek manasınadır» [2]. Görülüyor ki «iva» bir adamı bir eve yerleştirmek demektir. Bunun etimolojik şekli olan: (1) (2) (3) (iğ + iv f ağ) şeklinde (1) iğ ve (2) iv unsurlan ta mamile (ev) analizindeki manalara gelir; (3) ağ: eki de bunu tayin ve ifade eder. Not: 2. (Ev) kelimesinin anali zinden çıkan mana, sadece harareti muhafaza eden obje anlamıdır; fakat ke lime tamamlanmış ve isimlendirilmiş değildir. (Ev) denince belirsiz, herhangi bir «meva» anlaşılır. Bunu bir süjeye i zafe ederek manasını tamamlandırmak için sonuna bir (iğ) getirmek lâzımdır. Bu halde kelime (ev f ig = eviğ = evi) olur ki «bir süjenin malik olduğu, kendisinde hararet mahfuz bir obje» manası bununla tekemmül eder. lşte bu «iğ» elemanı etımolojık şekılde görülen: (3) is: eki halinde kelimede mevcuddur. Bu (s) konsonunun saha anlamına gelemiyeceği ve bir (ğe) den değişme ve onun rolünde olarak ahnması icab ede ceği yukarıda izah edilmisti. Kelimenin buraya kadar olan analı zi bize (evin) morfolojik ve fonetik şeklini vermiştir ki (ev) mefhumunun bir süjeye de izafesini anlatır. Not: 3. Deskriptif gramerlerde (mu zaf eki) denilen (i) nin böyle bir (iğ)den kısalma olduğu ve bu (ğ) nin de (s) leşmeğe mütemayil bulunduğu görülü yor. Bu hal, bize gene deskriptif gramerin başka bir kaidesini de hatırlatmaktadır: Malum olduğu üzere deskriptif gra merde, vokalle biten bir kelime muzaf yapılacak olursa «i» muzaf ekinden önce bir de «s» aralık harfi gelir: «Kapı kapısı, kedi kedisi, kuyu kuyusu, bahçe bahçesi...» gibi. Işte buraya gelen «s» ler dahi birer «ğ» den değişmedir. Çünkü, zaten «kapı» dediğimiz zaman bunun sonundaki «ı», hakikatte «ığ» dır. Buna «muzaf eki» olan bir «ığ» daha katılınca kelime «kapığığ» şeklini almak lâzım gelir. Bundaki fonetik güçlük bi rinci (ğ) yi (s) ye çevirerek (kapısığ = kapısı) şekli husule gelir. Not: 4. Böylece elde edilen (e viğ = evis) şekli henüz müspettir. Şimdi bunu (iğ) süjesinin en uzak sahasma atan bir: (4) iz: eki getirelim: (Ev) mefhu munun (iğ) süjesinden çok uzak olduğunu, yani süjenin (ev) e malik olmadığını ifade etmiş oluruz. Görülüyor ki (evsiz) kelimesinin hakikî etimolojik şekli: (1) (2) (3) (4) II. (eg + ev + ig + iz) dir. Bundaki her elemanm anlamını bir kelime ile ifade edecek olursak: (I) (2) (3) (4) Ateş + obje + süje + uzaklık diyebiliriz. Bu da «içinde ateş bulunan bir objenin yani derununda rahatça oturulup haricin soğuğundan korunulabi len bir sığınağın bri süjeden çok uzak bulunuşu» demek olur ki «evsiz» deyince anlaşılan mana da bundan ibarettir. (Eğ L ev + iğ + iğ = eğeviğiz) şeklinde fonetik ve morfolojik olarak şu değişmeler vukua gelmiştir: I. Ana kök kendisinden sonra gelerek kendi mefhumunu bir objede temessül ettiren elemanla kaynaşarak birleşmiş tir. II. Üçüncü (iğ) unsuru ki ana kök mefhumunun süjesini göstermektedir vokalini kaybetmiştir. III. Vokali düşerek sonuncu (iz) ile kaynaşan (ğ) konsonu (z) ile yakınlığı olan (s) konsonuna çevrilmiştir. Işte bu değişmelerle kelime son morfolojik ve fonetik şeklini almıştır: Evsiz. Bu analiz, bize hem «ev» kelimesinin esasını, hem de buna gelen «siz» ekinin hakikatte «iğ + iz» elemanlarından mürekkeb olduğunu göstermektedir. Bu elemanlardan birincisi mefhumun bir süjeye aidiyetını göstererek manasını tamamlamakta, asıl menfi anlamı süjeden çok uzak bir saha anlatmak suretile (z) konsonunda, yahud daha tam bir ifade ile (V. f z) elemanında bulun maktadır. Not: 5. Bundan sonraki analiz lerde de hep bu (V. 1 z) elemanına ve onun türlü değişmelerine tesadüf edece ğiz. Onun icin burada hemen hatırlatalım ki( z) konsonu ve onun mensub olduğu kategoriden olan (s, ş, c, ç, j) konsonları, (ğ) ve onun kategorisinden olan (y, k, g, h) konsonları ile daima degismektedir. îşte bunun için, «iğ = is» olduju gibi, «iz = iğ = iy» de olabilir. Bu değişmelerin değeri, analizimizin ilerilerinde görülecektir [3]. İtalyan süel durumu hakkında İtal yan Meclisinde verilen izahat Roma 20 (A. A.) Sü Bakanhğı Müsteşan general Baistrocci süel durum hakkında M. Musolini de hazır olduğu halde, mecliste şu izahatı vermiştir: Afrika savaşı için 21 fırka seferber edilmisti. Bir kaç bin zabit ve küçük zabit Doğu Afrikasında hizmet görmekteydi ve orada 87 bin hayvan tedarik edilmisti. 13 bin otomobil ve 7000, tıen 225 bin vagonla bir milyon ton harb malzemesi nakletmişler ve 450 deniz seferi yapılmıştır. Tersanenin ana vatandan dört ilâ sekiz bın kilometro uzaklıkta bulunması sebebile, Doğu Afrikası savaşı için sarfedilen gayret, genel harbdeki gayreti geçmiştir. Afrikaya kıtaat nakli yüzünden ana vatan ordusu zayıflama mıştır. Zira, gönderilen kıtaatın yerine derhal yenileri konulmuştur. Şimdiki süel teşkilâtın hakim fikri şu suretle hülâsa edilebilir: Gafil avlamak ve gafil avlanmamak, düşmanın maksadını evvelden öğrenmek ve darbelerınin önüne geçmek. Zafer, ancak muvaffakiyetler beşerî imkânlarin son hududuna kadar istismar edildiği takdirde nihaidir. Bu maksadla iyice makinalaşmış ve fevkalâde hızh Alp kıtaatı ihdas edilmiştir. Piyade, bombalar, mitralyözler, tanklar ve fevkalâde modern toplarla techiz edilmiş tir. Bu ay zarfında bütün süvari alayları tensik edilecek ve bisikletli teşekküllerin yerine motosikletli teşekküller ikame edilecektir. Zira, bisiklet kâfi derecede hızlı bir nakil vasıtası olmamaktadır. Ek serisi makinalaşmış, zemine uygun orta çapta toplarla mücehhez yeni topçu fırkaları pek yakmda hazırlanmış olacaktır. Makalle cephesinde kuvvetli topçu müfrezelerinin sür'atle hareketleri bir fırka bir gün zarfında 150 kilometre mesafeye nakledilebilmiştir ordunun makinalaşmasındaki fevkalâde inkişafı isbat etmektedir. General, müteakiben, Faşist Milisi tarafından Afrikada yapılan hizmeti kaydetmistir. İngiliz Kızılhaçında yaralanan doktorlar Royter ajansı muhabirinin Adisababaya gönderdıği bir telgrafa göre, İngiliz bzılhaçına mensub olan doktor Mellylile yüzbaşı Stevens ve Townshend, Koramın İtalyan tayyareleri tarafından bombardı man edilirken yaralanmışlardır. Holan dah doktor Van Sehelende yaralanmış tır. Söylendiğine göre, İngiliz Kızılhaçı mensubları, zehirli gazlerden müteessir olan birçok Habeş askerlerini tedavi et mişlerdir. Mevzuu bahsolan üç İngiliz, bombalarla tahrib edilen Habeş Kızılhaçı tayyaresinde bulunanların yardımına koştukları vakit, mitralyöz ateşinin tesirinden kurtulmak için birçok defalar yere yat mak mecburiyetinde kalmışlardır. Beynelmilel Kızılhaçm mümessili Ju nonun Royter muhabirine söylediğine göre, tahrib edilen Habeş tayyaresi, yaralı bulunan doktor Van Seheleni Adisababaya götürmekteydi. Şimalî Amerikada feyezan facia halini aldı (Baştarafı 1 incî sahifede) vardır. Elektrikleri de işlemiyen bu şehirde şimdiye kadar 6 cesed bulun muştur. Civarlarda da ayrıca 13 kişi blmüştür. Zayiat ve tahribat Nevyork 20 (A.A.) 11 şark hüku metindek fieyezan neticesinde bu sa baha kadar 133 kişinin öldüğü tesbit olunmuştur. Bunlardan 90 ı Pensilvan yada, 21 i de garbî Virjinyadadır. Yurdsuz kalanların miktarı 300 binden fazla tahmin olunmaktadır. 150 milyon do 160 numaralı îtalyan resmî lardan fazla ziyan vardır. harb tebliği Ohio nehrinin suları hâlâ kabarmakRoma 20 (A.A.) Mareşal Ba tadır. Su basan şehirlerin birçoğu, elek doglionun 160 numaralı tebliği: triksiz ve gazsiz kalmışlardır. İçılecek Eritre cephesinde tayyare faaliyetleri su da yoktur. Sari hastalıklardan kor normaldır. îtalyan tayyareleri Gonda kulmaktadır. nn şimali şarkisindeki Dabat karargâhı Feyezanlara karşı üzerinde bir Habeş tayyaresi tahrib et Vaşington 20 (A.A.) Senato komisyonu, feyezanlara karşı tahaffuzî ted mişlerdir. Somali cephesinde, iki îtalyan tayyabirler ahnması hakkında bir kanun lâresi Negelli şimalinde Adisababa yolu yihası hazırlamıştır. Bu lâyiha, 200 milyon dolarlık bir üzerinde bir keşif yapmışlar, Şebiyi ve masrafı icab ettirmektedir. Kobada mühim iaşe depolannı bombardıman etmişlerdir. Habeşistan iyi bir kumandan kaybetti Adisababa 20 (A.A.) Decaz Balca, harb meclisine iştirak etmek üzere tayyare ile Sedamodan buraya gelmiştir. Şimal cephesi ordu kumandanlanndan Makonnen, İtalyanlara karşı askerinin basında bir hücum yaparken ölü düşmüştür. Habeşistan, bir Avrupalı talim ve terbiyesi görmüş olan iyi bir asker kaybetmektedır. Mokannen, İmparatorun kız kar devlerinden birile evliydi. Cenubda 31,000 amele yol yapıyor Bir avukat, cinayet mahkemesine müracaatle Maksimosu dava etti İtalyan tayyarelerinin cenub cephesindeki faaliyetleri Mogadiççio 20 (A.A.) Stefani ajansı bildiriyor: Bütün Somali cephesinde, tayyare faaliyeti fasılasız devam ediyor. Şark bölgesinde, İtalyan tayyareleri, DegamidoBadu Dama hattı üzerinde tecemmüe çalışan Ras Nasibu kıt'alarını tarassud etmektedirler. Birut kuyuları civarında Habeş nak /. İV. DİLMEN [1] Ahterîi kebir. Burada verdiği arabca misal, «yer> den maksad «mesken ve menzih olduğunu açıkça göstermektedir. [2] Kamus tercümesi Burada aynl ma. nada olarak «uviy, iviy, teviye» kelimeleri ve «yurda konup aram etmek» anlammda «teevvi, ittiva, iytiva» ve «yurt» manasında «meva, miva, me'at» kelimeleri goste nlmektedır. [3] «Siz» ekinin örneklerinden olan 'parasız?. kelimesinin analizini de yarm ya zacağız. Bir gölün bütün balıkları zehirlendi Muğla 20 (A.A.) Köyceğiz gö lündeki balıklar henüz mahiyeti anlaşılamıyan bir sebebden dolayı karaya doğru baygın bir şekilde atılmaktadırlar. Hâdise geçen ayın 23 ünde baslamıştır. Ba lıklarda yapılan muayenede bir hastalık görülmemiştir. Balıkların yenilmesi ya sak edilmiştir. Hâdiseden birkaç gün önce yer sansmtısı olmuştur. Gölün bulun tüuğu yer volkaniktir. Balıkların ve su yun ziraat fakültesi baytar enstitüsünce muayenesi için su ve balık gönderilmiştir. Deniz muahedesi hazırlandı Londra 20 (A.A.) Deniz muahedesi projesi, tamamen hazırlanmış bulun maktadır. Deniz konferansımn birinci komitesi, bu projeyi tetkik etmek üzere toplanacaktır. Emniyet maddesi de dahil olmak iizere bütün meseleler üzerine bir anlaşma hâsıl olmuştur. Denizaltı gemileri nin harb esnasında nasıl kullanılacak larına dair olan usuller ayrı bir vesika üzerine tesbit edilecektir. Muahedenin önümüzdeki haftanm ilk günleri zar fmda imza edıleceği sanılmaktadır. Atina 20 (Hususî) Hukuk Üniversitesi profesörlerinden Bafalis eski Hariciye Nazırı Maksimosun aleyhinde cinayet mahkemesi Müddeiumumiliğine bir dava açmıştır. Profesör bu davasmda Cenevrede Maksimosun imza ettiği protokolla Yunanistana hiyanet ettğini ve Yunanis tan arazisini tehlikeye koyduğunu id dia ederek mahkemeye sevkini istemek tedir. Müddeiumumilik bu davayı parla mentoya tevdi edecek ve parlamento nun salâhiyettar encümeni tarafından tetkik edilecektir. Mogadisççio 20 (A.A.) Stefani ajansı bildiriyor: Bütün inşaat mahallerinde büyük bir faaliyet vardır. Gece gündüz, yerli ve îtalyan 31,000 amele çalışmaktadır. General Graziani hemen bütün Somali hududu hattını dolaşmış ve yakında So mali cephesinde tam faaliyetle işlemeğe başlıyacak olan yollarm inşaatını tetkik etmiştir. General yeni Bubo Burti yolu üzerinde yapılmakta olan sekiz kemerli bir köprünün açılış resmini yapmıştır. Yapılan yollarm arasında başlıcası, bir kısmı kamyonlara mahsus olan diğer kısmı dekovil sistemine göre yapılan ve Mogadisççio ile Gorahaiyi Duca Degli köyünden geçmek suretile birbirine bağlıyacak olan büyük yoldur. Kapdan Londraya 5 saatte gelen ingiliz tayyarecisi Baltık denizinde iki vapur çarpıştı Dantzig 20 (A.A.) Rixhöft a çıklarında bir balıkçı yelkenlisi ile Nor veç Hardefjel vapuru kuvvetli bir sis es nasmda çarpışmışlar ve yelkenli hemen batmıştır. Vapurdan bir sandal indirilmek istenmiş fakat sandalın ipi koptuğundan içindekiler denize düşmüşler ve tayfadan birisi boğulmuştur. Yelkenlideki balık çılar kurtarılmıştır. Toplantı tehir edildi îsviçrenin emniyeti Cenevre 20 (A.A.) Siyasî mah filler, îsviçrenin emniyetini temin mak sadile, Isviçre hükumetinin komşularile anlaşmalar yapması icab edeceği fikrin dediri*. Güzel San'atlar Akademisi yüksek Mısırın Bingazi hududundaki mimarî talebe birliğinden: 21 mart cumartesi günü profesör Egli askerî hat Kahire 20 (A.A.) Münakalât için hazırladığımız toplantı 28 mart cuBakanı, Mısınn garb hududu üzerindeki martesi günü saat 16 ya bırakılmıştır Fukamarsa Matruh askerî demiryolunun O günde profesörün eski talebelerinin açılış törenini yapmıştır. de mektebimizde bulunmalarını dileriz. îskoçyada seçim Londra 20 (A.A.) îskoçyadaki Dumbartonşayrda avam kamarası için yapılan kısmî seçimde muhafazakâr namzcd hafif bir ekseriyetle muhalif işçi Kasselse karşı kaybetmiştir. İşçi namzed 20,180 muhafazakâr namzed ise 19,200 rey almışlardır. Tayyaresinin kanadı üzerinde gördüğünüz adam mülâzim Tommy Roso İS» minde bir İngiliz tayyarecisidir. Cenubî Afrikadaki Kap müstemlekesinden Londraya beş saatte gelerek dünya üzerindeki mühim sürat rökorlarından birini kırmıştır.