25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHUBIYET 19 Şub'at 193» Küçükpazar Gencler Birliği İdman Yurdundan: 1/3'936 pazar günü saat onda 19361937 kongresi yapılacağmdan bütün kulübe bağO akşam Adriyatik mor menekşe ren idi. lı üyelerin gelmelerlni dilerlz. *#* Tora!.. gindeydi. Üzerinde beyaz dalgalan bile yoktu. Ve deniz, gergefe iyi gerilmiş bir Bütün vücudile titriyen genc kız uy Kızılay kurumu Kadıköy kaza şubesi yıl. atlas gibi pırıl pınl yanıyordu. kudan uyanmış gibi zorla gözlerini ara lık toplantısınm, şubatın 23 üncü pazar günü saat 10 da yapılacağı sayırı üyelere Büyük bahk kayıgmın yanında oturan ladı ve mütehayyir bir bakışla ona bak blldirilir. genc Mingonun birdenbire kalbi çarp tı. Ne istiyorsunuz?.. mağa başladı. Bütün gece sizi düşünüyorum ve Çünkü köpeğile beraber kumsala gel Türk şairleri miş olan Toranın ayak seslerini, vahşi bir gözüme uyku girmiyor. Türk Şairleri Ansiklopedisinin 2 ncl cüzü Belki Tora onun sözlerinin manasıni ahenkle öterek şarkı söyliyen sesini is.it çıktı. Bu cıizde  harfinden 16 şair var . anladı. Başını önüne iğmişti, sanki zih dır. Tavsiye ederiz. mişti. Mingo bir gün onu sahilde görmüştü. ninde: «Ben bu sözleri bir kere daha işitTora çıplak ayaklarını altın benekli ye tim ama nerede?...» suali var gibiydi. şil sulara daldırmış, midye topluyordu. Başını gene ona doğru kaldırdı. O hakiŞubeye davet Kayığile geçen Mingo onun ölü bir bahk katen büyülenmiş bir insana benziyordu. Yüzü ateşler içindeydi. Dudakları titriEminönü Askerlik yubesl reislifinden: gözü gibi yuvarlak olan ve cam gibi parEmekli yarbay 321.324 Mehmed Nurinin yordu. Genc ve kuvvetli idi. Başlannın lıyan gözlerini görmüştü. ikramiyesini almak üzere şubemize gel Tora güneşten muhafaza etmek için üstünde esen rüzgâr da yabani otların mesi ilân olunur. elini siper etmegi hiç düşünmeden ona vahsi kokularını taşıyordu. Uzaktan bir ses: bakmıştı ve kimbilir sonra da belki gb'zlerinin ucile onun uzaklaşan kayığının u Mingo, diye bagırdı. fukta kayboluşunu takib etmişti. Ve delikanlı genc kızm elini avuclanna Anadolu Sigorta şirketinin ts*** alıp bir kere sıktıktan sonra koşarak u tanbul ve Galata büroları birleçzaklaştı. Tora neşeli ve gür sesile: tirilmiştir. Şirket yeni bürosunu Genc kız: Ge] buraya Guepe, diye köpeğini postane karşısında Büyük Kına Mingo! diye tekrarladı. Kulübesiçağınyordu. cıyan hanında açarak faaliyete ne dönerken neşeli şarkılar soylüyordu ve Köpeği koşarak, oynıyarak onu takib başlamıştır. ediyordu. Tam Mingonun önünden ge Mingo bahk kayığında geniş ufka doğnı telefon: Santral: 24293 24294. uzaklaşıyordu. çerlerken genc adam: Direktör: 20531 **# Nereye gidiyorsunuz Tora? diye KUçUk Hikfiye Tora CÇajjırılar, konferanslar, kongreier) • Tanınmış I Halk Düşmanı Nefis ve endamlı vüeudlerini gfineşin nüvazişlerine arzeden eazib kadınlar.. Aşk önünde hissiyatı yavasca canlanan ve uyanan genc kızlar.. Atejli arzular.. Ih tiraslı ve şefkatli hisler... Genclik daima genclik, işte aşkla dolu hiıaî bir film. müthiş haydud DiLLiNGER in hayah, maceralı ve tehlikeli mevcudiyeti... ihtiraslı tarihçesini RADVO Bu aksamki program j İSTANBUL: 17 Üniversiteden nakil, İnkılâb dersl (Y. Kemal Tengirşenk) 18 muht«lif plâklar 19 haberler . 19,15 operet parçalan fplâk) . 19,45 sl?an musiklsl (plak) 20,30 stüdyo orkestraları 21 neşlr esnasında i m lân edilecektir. Saat 22 den sonra Anadolu ajansmın gazetelere mahsus havadis servlsi verllecek m tir. * VİYANA: 17,10 gramofon . 17,35 konuşma 17,55 ev musiklsi 18.50 sanat haberleri . 19 ko. nusma 19.20 esperanto dersl . 19,50 ha « berler. hava raporu ve saire . 20 operet: Rüya gören kadın 21.45 konuşma 21,55 operetin devamı . 23.05 haberler 23,15 es. ki ve yeni filimlerden parçalar 24,20 «azband takımı. BERLIN: 17,35 operet musiklsi . 18.05 şan konserl18.30 muslkl 19.05 çocukların zamanı • 19.35 konferans 20.05 havadis 20,25 eğ . lenceli konser 20.45 konferans . 21,05 pi. yano, keman ve orkestra konserl 21,45 konuşma 22,05 haberler . 22,15 plyes . 23,05 haricdeki İsviçreliler İçin yayın. BITOAPEŞTE: 17.15 genclerin zamanı 18,05 vlyolon « sel konseri . 19.05 pramofon . 20.35 Bohem operası 22 haberler 22,10 operanm devamı. 23.40 çingene orkestrası. 24,05 fransızca haberler. BÜKREŞ: 18.20 çramofon 19.05 Rumen danslan . 21.25 piyano ile şan konseri 22,25 küçük radyo orkestrası . 22.35 haberler . 22.45 orkestranm devamı 23.50 fransızca ve al manca haberler 24.05 orkestra konseri, LONDRA [Reglonall: 20.05 haberler 20.35 orkestra konserl 21.20 orkestra konseri 22,20 kanşık ya . yın 22.50 orkestra foonserl . 24,05 haber . ler 24.35 dans orkestrası. PARİS [p. T. T.l: 19.35 senfonik ımısiki 2OJ5 konferans ve musikt . 22,05 şan konserl . 22.35 ha berler 22.50 piyes . 24,50 dans orkestrası 1,20 hafif musiki. ROMA: 18,20 misallerle birllkte musiki tarihl . 19.30 yabancı dillerde yayın . 20,05 haberler, almanca konfsrans . 20,25 ingüizce haberler 20.50 fransızca haberler 20,55 Yunanlstan icln yayın 21,20 haberler . 21,40 «Alev> operası. Fransızca sözlü filmini yarın akşam d an itibaren Ç YENİ ESERLER *) QL D Jk y Sinemasında göreceksiniz. llflveten : MiKEY, JOKEY ve PARAMOUNT JURNAL Ç ASKERLİK İŞLERİ * ) iki Büronun tevhidi KADINLAR G Ö LÜ Oynıyanlar: SiMONE SİMON JEAN PİERRE AUMONT sordu. Genc kız cevab vermedi. Hatta o tarafa bile bakmadan yanından geçti. Mingo başı önünde onu takib etti. Kalbi kuvvetli kuvvetli çarpıyor ve içi ona bircok şeyler söylemek isteğile yanıyordu. Tora şarkı söyliyerek ilerliyordu. Nihayet kumsaldan ayrılarak çam ormanına giren Tora orada birdenbire tevakkuf etti: Tora! Ne istiyorsunuz? Bütün gece gözlerinizi düşünüp, uyku uyuyamıyorum. Delikanlının sesinde öyle ateşli ve vahşi bir ahenk, gözünde öyle ümidsiz bir pırıl tı vardı ki Toranın bütün vücudii titredi, ne söyliveceğini şaşırmış gibi: Pekİ! Peki! dedi. Ve oradan kaçtı. **# Tora güzel değildi. Bazan yeşil akisleri olan sarı gözleri vardı. Kısa ve kı vırcık saçları, kuru yaprak rengindeydi. Bu saçlar ışıkta maden gibi ışıldarlardı.. Dünyada köpeği, şarkılan ve denizinden başka hiç birşeyi yoktu. Her sabahını denizde midye avhyarak geçirirdi. Fırtına çıkıp dalgalar kısa eteklerini aşıncıya kadar denizden ayrılmazdı. Oğleden sonraları hindilerini çayıra götürürdü ve yolda kendisini büyük bir sabırla bekliyen köpeğile konuşurdu. Sonra bazan bir hıçkırığa, bazan bir lânete benziyen kederli ve yeknasak şarkılan söy lerdi. *** Mingonun bakışlan ve sözleri bir an onu müteheyyic etmişti. Sonra bu beyaz dişli, kahn dudaklı. küstaha karşı kal binde büyük bir hiddet hissetti. Fakat son çam ağacının altına geldiği zaman birdenbire durdu. Köpeğini okşuyordu. Ve çam ağacının göğdesine arkasını dayamıştı. Gözkapakları sanki uykusu gelmiş gibi ağırlaşmıştı. Ve gözlerinde okunması imkânsız ışıklar yanıyordu. Mingo da onu takib etmişti; adeta nefesiFakat vahşi Tora, acaba kendi bunu nı tutan bir heyecanla ona yaklaşıyordu.. farkediyor mu?.. Italyancaden çeviren: Onu büyüliyen kadın bir iki adım ötede SÜVEYDA H. Yarın akşamdan itibaren büyük O gece rüzgâr bora getirdi, deniz, gala müsamereıi olarak Ölüm dehşetten titretecek uğultularla evlere katstanbul Belediyesi Teftiş Heycti Müdar yükseldi. Sahilde oturan zavallı in dürü Tevfik Urazın kardeşi ve gümrük sanların hepsi evlerinden çıkamıyorlardı. kontrol kalemi mümeyyizliğinden mii Yerlerinizi evvelden aldırınu. Telefon: 42851 Bahkçılann Meryemine denizdekileri fırtekaid Ahmed Kemalin eşi Bayan Fertınadan koruması için dua ediyorlardı. hunde müptelâ olduğu hastalıktan kurYalnız Tora vahşi bir hayvan gibi satulamıyarak diin vefat etmiştir. Cenahilde dolaşıyordu. Dalgalara korkulu AJKS AŞK ... LUKS ... IHTIŞAM ve MUSiKi EŞ EŞSiZ SAN'AT HARiKASI zesi 19/2/936 çarşamba günü öğle na gözlerle bakıyor, onlann içinde sanki bir mazından sonra Üsküdardaki Yenica HANS ALBERS şey arıyordu. Ve tabiatin bu gürültüsü miden kaldırılarak Karacaahmeddcki OLGA TCHE KOWA içinde bir insan feryadı duyar mıyım? diaile kabristanına gömülecektir. ZEHRA AHMED ye etrafı dinliyordu. Fakat bütün bu güBu film yalnız çarşamba, Perşembe ve cuma jröıterilecektir. g g rültü içinde uzakta bir yerde unutulup ÖLÜM bırakılmış olan Guepein havlamasından Karsta bulunan Erkânıharb kayma • Kadıköylülere gene gün doğdu ! başka ses duyulmuyordu. Ve o şimşekkamı«Emin Akıncınm annesi ve Mal • Haftalardan, aylardanberi beklenilen büyük ve enfes eeeri oynuyor le aydınlandıkça sonsuz bir hareket şeklinde görünen dalgalara yavaş yavaş tepe vapuru süvarisi Mustafa kaptanm yaklaşıyordu. Denize çok yaklaşmıştı. O hemşiresi ve mühendis müteahhid Bay kadar ki bir dalga onu ıslatmıştı ve bir Azizin hcmşiresinin kainvalidesi sa Ju film beyrTelmilel Rejisor (ERNST LUBITCH) in ' ikincisi yere atmıştı. O zaman sevki tabi lihatı nisvandan Bayan Gül dünkü pazartesi günü tedavi edilmekte bulun (JEANNTTE MAC DONALDT) ve (MAURICE CHEVALIER) isile bu dalgalarla savaşmağa başladı ve duğu Taksim Fransız hastanesinde ve • yerde sürünerek onlardan kaçarken onlar ye çevirttiği en muvaffak ve en güzel filrnidir. fat etmiş ve naşı Göztepede Sahrayıeemerhametsiz bir inadla kendisini takib ediddeki aile kabristanına defnedilmiştir. diyorlar, ağzını dolduruyorlar, nefesini Tann ona rahmet ve geride bıraktıği kesmeğe uğraşıyorlardı. evlâdlarma metanet ve uzun ömürler Suların pençesinden kurtulan Tora, versin. Sugün gtindüz Bavanlara, jrece Bayan ve Baylara bermutat kıymetli sırsıklam bir halde titriye titriye kulübesine döndü. *** Sabahleyin üstünde bir yelkenli gö Heyecan, azemetl ve dehşeti önUnde tftreyeceğiniz ve rünmiyen Adriyatik dilsiz, ve gaddar dehayret edeceğiniz bir şaheser göreceksiniz : nilecek kadar sakindi. Tora bir kâbusun dehşetinden kurtulmuşa benziyordu. Gözlerine eski sabit bakışlan avdet etmişti. Işte Tora o gündenberi, gene hergün sabahtan akşama kadar ayağı suda ve baPRANZ LiSZT'm HAYATI " ^ ilâveten : şı kızgın güneşte midye topluyor ve başmın üstünde hürriyetlerinden mağrur martılar uçuşurken o, hayatta başka hiç bir ümidleri olmadan bir lokma ekmek HARRY BAUR StMONE SiMON OLGA T3CHEKOWA I Arzuyu umumî üzerine Siyah Gözler kazanmak kaygusile sabahtan akşama FRANZ HERTERiCH I filmi programa ilâveten pazar gününe kadar çalısan bahkçılann ta kalbine işSilli Senfoni Yeni Fok. Jurnal Telefon: 43374 W J kadar devam edecektir liyen şarkılar söylüyor. Bu şarkılar bir ölünün arkasından duyduğu ıstırabın ahen^ini taşıyorlar. SUMER Sinemasında KADIKÖY SUREYYA PEERGYNT E N DU L , H A L E DE I PE K Önümüzdeki Cuma akşamı SlliGlflOSIIICİG Bu gece nöbetçi olan eczaneler gunlar • dır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda fŞeref), Alemdarda (Esad), Bakırköyde rMerkez>, Beyazıdda CAsador Vahram), Eminönünde (Benason), Fener de (Hüsameddin), Karagümrükte (Suad), Küçükpazarda fNecati), Samatyada fRıd. van>, Şehremlninde (Nazım), Şehzadeba . şında (Hamdi). Beyoglu cihetindekiler: Galatada (Karaköy), Hasköyde (Halk), Kasımpaşada (Merkez), Sarıyerde (Os man),*^İ5llde (Narglleciyan), Taksimde (Dellasoda), fErtugnıl), (S. Baronakyan). Üslcüdar, Kadıköy ve Adahırdakiler: Büyükadada (Merkez), Heybelide (Yu suf>, Kadıköy Söğüdlüçesmede (Osman Hulusiı, Kadıköy Muvakkithanede (Saa det). Üsküdar Çarşıboyunda (ömer Ke . nan). Fransız Tiyatrosu Nöbetcî eczaneler HAVA KAHRAMANLAR Sinemasında iki film birden Fransızca sözlü Halk Opereti Bu akşam saat 20,30 da Dost Yunanistanın kıymetli artistleri Zozo Dalmas ve Kofinyotisin iştirakile SiYAH GOZLER NUHUN AşkRüyası I GEMiSi TÜRK Fiatlar 35, 50, 60, 75, 100, 125, Loca 300, 400, 500. Beyoğlu Çiçeği Pek yakında BAYADER Önümüzdeki Cuma akşamı BÜYÜK GALA olarak Ş)^^^mm^^m^mm urkçesöz.'ü şarkıh büyük şark filmi. Bufünden itiba Turkçesözlü şarkıh büyük şark filmi. Bugünden itibaren bir hafta daha ALi BABA ( MiLLf SiNEMADA gosterilecektir Arzuyu umumî üzerine HARUN\ , REŞİD / ADULF WOHLBRUCK DANiELE PAROLA GABRiEL GABRİO JOSE NOGVERO JACQUELiNE FRANCELL ^ ^ ^ ^ ı Yerlerinizi evvelden aldırınız. Telefon: 40690 H ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H I ^ M H ^ ^ H İNGENE BARON Geçen hafta havanın muhalefeti yüzünden tehir edilen senenin en büyük musikili filmi Ayrıca: Folu Jurnal; Ingilterc Kralına yap.lan muhteşem merasımı tekmil tafsilâtile cenaze UNUTMA SİNEMASINDA MELEK BaşroIIerde am BENJAMiNO V E GiGLi MAGDA SCHNEiDER Numarah koltuklar şimdiden satılraaktadır Yeni zabıta romanımız : 46 Kanh Bilmece Yazan: Edgar VValface Ursula sapsanydı, gözlerinin etrafın da mor bir çizgi vardı. Yeh Ling içeri girince, gözlerini birdenbire ona kaldır dı. Yeh Ling, evde bulduğumuz kâ ğıdların hepsini okudunuz mu? diye sordu. Bir kısmını okudum. Ursula, sitemli bir sesle: Geçen gece hepsini okuduğunuzu söylediğiniz zaman demek ki yalan söylüyordunuz, dedi. Yeh Ling, itizar etti: O kadar çok ki; hele bazılannı okumak pek zor. Matmazel bilmezsiniz nekadar çok vardı... Bana aid birşey var mıydı? Sizin şahsınızdan bahisler vardı. Kâğıdların çoğu adeta gazete gibi... 1 çinden çıkmak pek zor... bil değildir. Sizi aldatmak istemem. Şi Yeh Ling o kadar heyecan içindeydi So, kâğınlannda sizden bahsetmiş, Dün ki, ingilizcesini şaşırdı. Genc kız, onun yada itimad ettiği yegâne çahsiyetin siz yüzünün morartı derecesinde kızardığı nı, şakaklanndaki damarlann kabar olduğunuzu söylüyor. dığını gördü ve haline acıdı; tatlılıkla: Annemden, babamdan bahis var Ursula hayretle onun yuzüne baktı: mıydı ? Sabrederim, Yeh Ling, dedi. Ba Ben mi? dedi, evet amma... Diye sormağı tercih etti. na dost olduğunuzu biliyorum. Daha başka şeyler de söylüyor, fa Hayır. Elini uzattı, sonra birdenbire geri çekat sıkılıyorum... Karar vermek kolay Genc kızm gözleri, Yeh Lingin çeh şey değil. Bir gün size bütün bunlan ter kerek kendi sol elini tuttu, gülerek sarstı. resinde dolaşıyordu. Yeh Ling de onu taklid ederek güldü. cüme etmek lâzım. Bunu biliyorum ve Doğruyu söylemiyorsunuz Yeh bildiğim için de şaşalıyorum... Ne ya Barbar bir u?ul, dedi, fakat hıf Ling, dedi. Zannediyorsunuz ki doğru pacağımı bilemiyorum. Çincede, tereddü zıssıhha noktai nazarından çok akilâne yu söylediğiniz takdirde... Ben öğrene dü ifade etmek için bir söz vardır. Meali bir harekettir. Beni affedivor mu?unuz cek olursam... azab duyacağım. Öyle şudur: Makus iki cereyan arasında, bir Mis Ardfern? değil mi? Bana azab vermek istemedi o tarafa bir bu tarafa yüzen saman çö Genc kız: ğiniz için yalan söylüyorsunuz, değil mi? pü. Işte benim zihnim de şimdi o saman Şüphe mi var? Yeh Ling, bu ithamın karşısında hiç çöpü gibi. Şi Soya, yani Trasmereye çok Diye onu temin ettikten sonra: şaşalamadı. Dedi ki: medyunum... Kendisine nasıl mukabele Artık karnım acıktı, diye ilâve et Matmazel, okumadığım, yahud o edebilirim? ti... Bana sıcak bir yemek gönderir mikuyup ta manasıni anhyamadığım kâ Aramızda konuşulan sözler, mühürlü siniz? Buradaki yemekler soğudu. ğıdların arasında böyle birşey bulunup kâğıdlardan daha sağlamdı ve, benim O daha sözünü bitirmeden Yeh Ling bulunmadığını nasıl bileyim? Yahud farodadan çıkmıştı. zediniz ki, bu kâğıdlarda yazıh olan ha kanımdan olan insanlara yardım edeceUrsula çıkıp gittiği zaman Yeh Ling kikatler biribirine öyle girift ki, birini ! ğimi kendisine bir defa vadetmiştım. Işkapıya gelmemişti. Genc kız onun ge okumadan ötekinden mana çıkarmak ka 1 te güçlük burada, bu vaid şimdi... Ursula, Çinlinin doğrudan dogruya cevab vermekten çekindiğini anladı. Kaçamaklı sual sormaktansa, birdenbire, a çıkça: leceğini ümid ediyordu, fakat göremedi. Yeh Ling, esasen o sırada orada bulu namazdı, çünkü dışanda bekliyordu. Ursula sokağın köşesini dönünce, Çinli, o nun haberi olmadan, peşisıra yürümeğe başladı. 25 Reks avdet etmişti. Limandan gön derdiği telgraf kendisinden ancak yarım saat evvel geldi. Tab, onun kapıyı yumruklamasından ve zili arka arkaya çal masmdan, gelenin Reks olduğunu anlamış, kapıyı açmağa ve arkadaşının elini sıkmağa lüzum kalmadan bu sabırsız misafirin hüviyetini keşfetmişti. hakkındaki ta5a^•vurlanmdan sana bir nebze bahsetmek niyetindeyim. Tab onun sözünü keserek: Hayallere dalmadan evvel, naki kat âleminde geçen hâdiseleri dinle. Hırsızlar eşyanı çaldı oğlum. Hırsızlar mı? Ne demek istiyor sun yani? Burada hırsızların işine yanyacak birşey bırakmadım kil İki valiz bırakmiştın. Bu valizleri galiba kuyruk acısı olan birisi altüst et miş. Reks bu sefer telâşa düştü: Eyvah! dedi, sakm anahtan bulmuş olmasınlar. Vapurdan çıkarken yeReks kendini bir koltuğa atü ve çapni bir cinayet havadisi okudum. kasile yelpazelenerek: Anahtan valizde bırakmiştın değil îşte geldim, dedi. mi? Daha incelmiş, daha zayıflamışb. Fa Evet. Küçük bir kutuya koyup vakat yanaklannda daha sıhhatli bir renk lize saklamıştım. Bu kutunun bir de e§i vardı, gözleri parlıyordu. vardı, galiba o da öteki valizde. Oğlum, dedi, sende misafirim. E vinde bos bir yatak bulundukça otele git(Arkan var) memeğe karar verdim. Esasen istikbal
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear