Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHLKİYET 1 Birincitejrin 1936 Spor musahabesi Acı bir netice Hitler, nikbin olmak lâzımdır, diyor «Tarihte büyük işler görenler nikbinlerdir» Sunday Despatch gazetesi muharrirlerinden Danimarkalı kadın gazeteci İnga Arvad, Her Hitlerle bir mülâkat yap mıştır. Bu mülâkat sırf Sunday Despatch için yapılmış ve başka gazetelerde intişar etmemiştir. Mülâkatta Her Hitler hususî temayüllerinden, duygularından bahsetmiştir. Bu mülâkatm mühim olan kı sımlarını iktibas ediyoruz: Her Hitleri sorduğum suallere cevab vermek hususunda hevesli buldum. Benimle Olimpiyadları münakaşa etti ve teşkilâttan memnun olmadığını saklamadı. « Unutmamalısınız ki oyunlara iştirak edenler harb sonu mahsulleridir. Harbde en çok ıstırabı da Almanlar çekmiştir» dedi. «Ben bilhassa kadmlanmızın muvaffakiyetinden memnunum.» Bu açık kapıdan istifade ederek Nazi sisteminin kadınlan evde oturtmak istediğini söyledım. Bana sert sert şunlan söyledi: « Çok yanlış anlaşılmış bir mesele. Biz kadınlarımızı spordan ve umumî hayata iştirakten ahkoymak istemiyoruz. Bunu ecnebi gazetelerinde çok gördüm. Halbuki vaziyet hiç te böyle değildir. Biz kadınlarımızın çalışırken cinsî evsaflarını kaybetmemesini istiyoruz. Kadının yapabileceği ve yapamıyacağı işleri kat'î hududlarla ayırmak şarttır. Hayata karsı nikbin olmak lâzım. Nikbin olmıyan adam bence ölüdür. Nikbin olmıyan hayat kıymetsizdir. Genclerin nikbin oluşlan çok hayırlıdır. Ben hayat hakkındaki plânlarımı hep genclikte kurdum. Şimdi inşa ettirmekte oldugumuz büyük otomobil yollan bile 15 senedenberi zihnimde tasarladığım bir plâna dayanmaktadır. Ben vaktimin çoğunu tarih etüdlerile geçiririm. Tarihte büyük işler görenler hep nikbinlerdir. Bunun için ben de nikbinim. Istanbul futbol ajanı olsaydım, ne yapardım? ı Dostum Zeki Rızaya ortada fol yok yumurta yokken yol göstennek ve belki dc onu, müstevli bir haleti ruhiyeye kapılarak dediklerimin tam aksini yaptırmak tehlikesine rağmen yazdığımı biliyorum. Fakat ne çare ki onunda başlayıp kırkmda hâlâ devam etmekte olan futbol hastasıyım. Memleketin büyük sporu olan futbolun bu kadar ileride olduğu halde bu kadar geri bir manzara arzetmesine bir türlü gönlüm katlanamıyor. Tekbaşma çalışmak mecburiyetinde olan yeni futbol ajanlannın Türk Spor Kurumundaki vazifeleri bihakkin güçleşmiştir. Bu işlerde çalışmış olmak itibarile pekâlâ takdir ediyorum ki bu işi Istanbul gibi bir mıntakada yalnızbaşına başar mak için haftada bütün gün devam et mek üzere üç db'rt giinlük mesai lâzım dır. Buralarını şimdilik şöyle bir kalem geçtikten sonra esasa dönelim: 1 îstanbul ajanı olsaydım, geçen sene sırf yeni bir kulübü nizamî surette birinci kümeye alıvermek gayesile adedi kimbilir kaça çıkanlan birinci kümeyi hatır gönül tanımaz derhal sekiz kulübe inhisar ettirirdim. Bu karanma saik şu olurdu: Kuvvetçe birbirinden çok farklı takımları birbirlerile karşılaştırmak futbolda her bakımdan faydasızdır. Nasıl ki gü reşte ağır sıkletle hafif sıklet güreşmiyor sa, futbolda da Feneryılmaz takımile Galatasaray yahud Beşiktaşı karşılaştırmak abestir. Qyuna karşı seyirci alâkası, hasılat ve oyun tekniği bakımlanndan faydasız olan bu kombinezona bir niha yet verirdim. 2 Ortalıkta bir dedikoduya yol açmamak için Galatasarayla birleşip birleşmiyeceği henüz bir türlü belli olamıyan Güneşi de ikinci kümeye atmazdım. Esasen bu takım birinci kümede oyun oynamak kudretinde olduğu için kuvvet esası üzerine kurulan birinci kümeyi bu sene için, Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray, Güneş, Beykoz, îstanbulspor, Vefa, Süleymaniye, olmak üzere sekiz kulübe inhisar ettirirdim. Kiyefteki son maçta 9.1 mağlub olduk IBaştaraft 1 inci sahıfede] ha fevkalâde kaygan ve muhtelif yerler de yağmur sularından göller hasıl olmu§ bulunuyordu. Tam saat 16,05 te önce bizim takım, sonra da Dinamo kulübü sporcuları sa haya çıktılar. Ve merasimden sonra saat 16,15 te Türk hakem Subhi Baturun idaresinde maç başladı. Halkevi takımı şöyle diziimişti: Necdet, Hüsnü, Faruk, Reşad, Lut fi, İbrahim, Niyazi, Said, Gündüz, Şeref, Fıkret. « 300,000 Türk, k urtuluşu ve bunun müjdesini bekliyor!» « Iskenderun Antakya havalisi anavatana iltihak ettikten sonra da, daha cenublarda bugün bizim duyduğumuz acı ile döğünecek on binlerce Türk kalacaktır!» KAN AGLIYAN ANTAKYAL1YI D1NLEYIN ! lik gol Karşılıklı bir iki hücumdan sonra 2 nci dakikada bizim kaleci dışan gidecek diye hareketsiz kaldığı halde top zavi yeden kalemize girerek ilk golü yememize sebeb oldu. Bu gole ancak bir hücumla mukabele ettik. Tesadüfen top çok müsaid bir vaziyette Sovyet kalesinin önüne düştü. Kaleci de dışan çıktığmdan ortada kimse yoktu. Buna rağmen topu dışarı attık. Bundan sonra, kâh onlar, kâh biz üstün oynadık. Fakat yerlerin dehşetli surette kayması oyunda hiç bir insicam ve zevk bırakmıyordu. Böyle çamurlu sahalarda oynamak ta onların lehine mühim bir avantaj teşkil ediyordu. Reyhaniye, Amuk Türkleri bu sene ağuatoa zafer bayramımızı kutluluvorlar İkinci gol Güzel bir akm yaptık. Top bütün Sovyet oyunculannı aşarak ta kalenin yanına kadar sokuldu. Fakat tam bu sırada uzun bir vuruşla topu yakalıyan Sovyetler anî bir şekilde kalemize indiler ve topu ağlanmıza taktılar. Biz gene hücumdayız. Sıkı bir şütümüzü kalecileri güçlükle kurtarabildi. Haftaymin sonuna doğru biz biraz daha canlanır gibi olduk. Fakat hiç bir semere alamadan birinci haftaym bitti. ikinci haftaym Bütün plânlarımm tahakkukunu gö Nihayet bizim için bir panik nümunesi olan ikinci haftaym başladı. Bizim ta receğimi zannetmiyorum. Fakat benden kımda ufak bir değişiklık yapılmış, Hüs sonraki nesil bunlan muhakkak surette idrak etmiş olacakbr. Avrupa milletleri nü ile Lutfi yerlerini değiştirmişlerdi. arasında beserin inkişafı için AlmanyaSeri halinde goller 5 inci dakikada Faruğun ayağı kaydı nm kabul ettiği plânlar en muvafikıdır. ve üçüncü golü yedik. 7 nci dakikada bir Yegâne ihtiyacımız bunları sulh içinde akın daha yaptılar. Top gene ağlanmız tatbik edebilmek fırsatını bulmaktır.» 3 Bu karan verdikten sonra ikinci da. Gene bizim çocuklar canlanır gibi küme ve B takımları lik maçlarma derhal oldular. Fakat akabinde beşinci golü yebaşlatırdım. Çünkü Rusyadan avdetini dik. beklemek mecburiyetinde olduğumuz biBizim golümüz Syracuse 30 (A. rinci küme oyunculannın bir hayli gecikeOnların kalelerini ziyaret ettiğimiz A.) Amerika Receklerine göre lik maçlanna teşrinisani sırada Sovyetler bir hatalı hareket yap nin on beşinden evvel başlanamıyacağı tılar. Hakem penaltı verdi. Şeref penal isicumhur intihabı çok kuvvetli bir ihtimal dahilindedir. Sa tıyı çekti, kalecileri tuttu, fakat elinden mücadelelerıne baş lıyan M. Ruzvelt, halann azlığından lik ve şild maçlannın kaçırdı. Şeref topa yetişerek ilk ve son dün Nevyork hü haziran sonu hatta temmuz ortalarına şeref golümüzü yaptı. kumeti demokrat Bir gol yağmuru daha kadar uzaması îstanbul futbolu için bir iar conventionun Necdet havadan gelen bir topu tuttu. da bir nutuk söy çok hayırlı işlerin yapılamamasına sebeb olmaktadır. Bunları birayak evvel ikmale Fakt hemedense koltuğunun altından lemiştır. Muşarunıleyh, kendisıne ko içeriye salıverdi. Vaziyet 61. gayret ederdim. Bir şüt daha! Bunu da tutamadı. Va münizm temayül 4 Liç maçlannın geç kaldığına ve ler isnad eden id M. Ruzvelt Rusya seyahati dolayısile güçleştiğine al ziyet 71. dıaları şiddetle reddetmiş ve cumhuriAradan bir dakika geçmedi. Top gene dırmaz; îstanbul mıntakası için futbol yetçileri uzun seneler para meselesile mevsimini tahdid ederdim. Haziramn on ağlarımızda. Vaziyet 81. içtimaî meselelerde ıhmalkârhkta bu Maçın bitmesine 6 dakika var. Bir gol beşinden eylulün on beşine kadar tam bir lunmak suretile Amerikayı iflâs kapı mola devresi ilân ederdim. Bu karanma daha yiyoruz: 91. larına kadar sürüklemiş olmakla mu saik; son yirmi altı aydanberi durmamaVe maç ta bu şekilde bitiyor. Bu su aheze eylemiştir. casma, dinlenmemecesine istim üstünde retle Sovyet Rusyada yaptığımız dört M. Ruzvelt, sözlerine devamla ve bulunan futbolcularımıza kendilerini din maçı da kaybetmiş ve attığımız 2 gole müstehziyane bir eda ile bankerleri ve liyecek vakit bırakmak, bir istirahat dev mukabil 17 gol yemiş bulunuyoruz. büyük müesseseler şeflerini bir ırmağa resi ayırmak olurdu. Birinci sınıf futbolBizi/n takım baştanaşağı berbad bir düşen ve bır dostu tarafından kurtarılan ve sonra bu dostunu silindir şapkaculanmızm sürantrene ve bıkkın bir hal ovun oynadı. sı kaybolmuş olduğundan dolayı mua de olduklarını Zeki Rızanın futbolu da Almanya Çekoslovakyayı, haze eden ihtiyar bır adama benzetmişha dün bıraktığma göre bizden iyi takMacaristan Avusturyayı tir. M. Ruzvelt, kendi rakiblerini ida dir edeceğine zejrre kadar şüphe etmiyoresi tarafından içtimaî refahı temin mak yendi rum. sadile sarfolunan mesainin hangisinde Son pazar günü Avrupanın muhtelif 5 Hasılatın kulüblere göre taksim payıtahtlannda beynelmilel futbol maç ve neresinde komünistliğe delâlet eder bir şey mevcud olduğunu bulup ispat işini tadil ve ıslahla, yani stad sahibi ku lan yapılmıştır. etmeğe davet eylemek suretile onlara lüblerin haklan yanmamak ve stad sahiPragda karşılaşan Alman ve Çek meydan okumuştur. bi olmıyan kulüblerin de haklan yen " millî takımlarınm maçını Almanlar 2 1 6 bin dinleyici, Reisicumhuru şiddetmemek surerile birinci küme enteresan kazanmağa muvaffak olmuşlardır. le alkışlamıştır. maçlannın; meselâ; ayni günde Beşik Budapeştede Macaristan ve Avusturtaş Fenerbahçe, Galatasaray Güneş ya millî takımlarınm maçmı Macarlar maçı olursa (havalann bozuk olduğu 5 3 kazanmışlardır. Beyoğlundaki «Elhamra sineması» günler müstesna) bunlann ikisini de TakOsloda Norveç Kralınm huzurunda «Sakarya sineması» oldu. Fakat zannesim stadına alır; o gün için duhuliyelere cereyan eden Danimarka Norveç millî cüz'î bir zam yaparak lik maçlannı daha maçı da 3 3 beraberlikle neticelenmiş dilmemelidir ki bu bir isim değişikliğinden ibarettir. Eski sinemanm tertibatı he başka tedbirlerle de popüler yapmağa tir. men hemen yeniden vücude getirilmış deuğraşırdım. Bütün maçlann mümkün Baş antrenörün iştirakile nebilecek kadar baştan aşağı tadil edıl mertebe çok seyirci önünde oynanması yapılan toplantı miştir. En güç beğenirleri bile memnun için çareler arardım. Enteresan olmıyan Dün, İdman Cemiyetleri îttifakı mer edecek derecede yapılan asrî tarzı mi maçlann duhuliyelerini lâzım gelirse, yirkezinde yeni gelen antrenör M. Booth maride tavan ve ekran kenarile dekorasmi kuruşa, hatta on kuruşa indirirdim. ile spor idarecilerinin iştirakilel bir top yon gözlere olduğu kadar ruha da bedıî Hayat ve eğlence pahalıhğından canı lantı yapılmıştır. Toplantıda spor işle hisler vermektedir. Gizli ziyalar Avru yanık halka ucuz futbol seyrettirmek için rinde yapılacak ıslahat görüşülmüş bu padaki en son tertibat örnek tutularak her elimden geleni yapardım. arada antrenör bazı izahat vermiştir. yapılmış. Hol kısmı tamamile genişleti 6 Her ne pahasına olursa olsun lerek, tatlı bir aydınlıkla süslenerek ve stad kiracılarile uyuşur, öteden beriden kenara bir de Amerikan barı kurularak Bulgaristanda umumî af biraz para bulur; Taksim stadını şimdiki Sofya 30 (Hususî) Bulgar Kralr seyircilerin istirahat zamanlarını hoşça mezbele halinden çıkarır, buraya giren nın tahta çıkmasının 19 uncu yıldönümü geçirmeleri temin edilmiştir. Oturulacak insanlann gözünü, gönlünü biraz açacak münasebetile umumî af ilân edilecektir. yerleri daha ziyade rahatlandırılmış ve şekle sokardım. Çünkü Taksim stadı bu Bu münasebetle yüksek zabitan ve ku makinesi de değiştirilerek en son sistem halinde futbol ve memleket sporu için mandanlar arasında da değişiklikler ya bir makine ile teçhiz edilmiş olan Sakar çirkin bir reklâmdır. Futbola karşı se * pılacağı haber verilmektedir. Tanınmış ya sineması bu seneki sinema mevsiminyirci rağbetini kıracak girme ve çıkma bırçok yüksek zabitler tekaüde sevkedi de îstanbul halkını hem eğlendirecek, lekillerini de bir hale vola sokardım. leceğinden, Askerî Yüksek Şura daimî hem de rahat ettirecek cici bir salon halıne gelmiştir. NÜZHET ABBAS surette içtimalar yapmaktadır. Amerikada yeni intihabat Dün, Iskenderun ve Antakyadan gelen kardeşleri karşıladım ve onlarla uzun uzadıya dcrdleştım. Bir garib sevinc ve bir anlatılmaz merak içindeydiler. Ayaklarında o vatan parçasının tozu toprağile aramıza katr lan, on sekiz milyonun gözlerinin dalıp kaldığı yolların bu en yeni yolcuları anlatıyorlar: « Ne haldeler mi?.. Ne mi yapı yorlar?.. Sadece şu kadar söyliyebilirim ki, bugüne kadar nasıl sabır ve taham mül edebilmiş olduklarına şaşan üç yüz bin Türk sabırsız, uykusuz, bekliyor... Kurtulacağı, kurtulduğunu bildirecek müjdeyi bekliyor. Iskenderun ve Antakya havalisi tarif edilmez bir heyecan içinde tarihî günler yaşıyor!.. Ya mahallî hükumet. O ne ya pıyor? Fevkalâde günlere has manasız bir faaliyet içindedir. İlk iş, Türk mat buatını sancağa sokmamak, böylece olan bitenden bizi haberdar etmemeğe çalış • mak olmuştur. Fakat bu, bizim ümidlenmizi ve azmimızı arttırmaktan başka bir şeye yaramamıştır. Vakıâ, öz kaynak larımızın sesini duyamamak bizi mustarib etmiyor değil... Fakat biliyoruz ki ok yaydan fırlamıştır. Ne etseler artık faydasızdır.. Muhakkak kurtulacağız!» Bir başkası arkadaşmm sözünü kesti: Oradaki kardeşlerimizin şimdi yegâne düşüncesı Ankaranın hoşuna gıt * miyecek herhangi bir harekete sebebiyet vermemek, azamî sükuneti muhafaza etmektir. Maamafih... Maamafih... Bugünlerde onların seslerini işiteceksini... Ne diyecek bu ses? Hayır, orasını söylemek, şimdi bizim hakkımız değildir. Bir iki güncük sabredemez misiniz? Ve, manah manalı yüzüme bakarak, soruyor: Galiba sizin sabnnız bizimkinden evvel tükendü... En yaşlıları, sükunetini kaybetmemege çalışarak şöyle anlatıyor: Beş altı ay evveline kadar, hatta daha sonralan, Suriyeliler bizi mütemadiyen teskin ediyorlar; haklarınızı ihmal etmiyeceğiz merak etmeyiniz, diyorlar dı... Biz, kaç senedir vaidle yaşıyoruz.. Ta 926 da, Ankarada, Fransız fevkalâde komiseri De Jovonelin, Bay Yunus Nadiye: (Iskenderun ve havalisinde kuracağımız idare, yavaş yavaş, zamanla, müstakil bir hükumet şekline inkılâb edecektir) dediği gündenberi... Fakat bütün intizarlar boşa gitti ve nihayet...» Şimdi ince, narin ve heyecandan titriyen bir ses, bütün o gamlı vatan topraklarmdan sızan bir ana sesi gibi, içime doluyor: Müstakil bir idareye lâyık olmadr ğımız iddiasını hâlâ ortaya atmaktan çekinmiyen Suriyeliler ve onların başında Fransızlar, 926 da müstakil bir İsken derun hükumeti kurmuşlardı. Biz, bu hükumetin niçin yalnız 48 saat yaşadı ğını onlardan iyi biliyoruz. Fakat onlar, bu hareketlerile, tam oıı sene evvel Is kenderun \e havalısının reye lâyık olduğunu kabul etmiş, görünmüyorlar mıydı? Bizim için Fransızlar nekadar yabancı ise, Suriyeliler de öyledir. îsbat mı ister siniz?» Ve, perde perde yükselen sesi, bir vatan davası müdafaa etmenin gururu içinde yayılıyor: Büyük Suriye ihtilâli olduğu za man üç yüz bin Türk yerinden bile kr pırdamadı. Altın torbalarile, en kenarda köşede kalmış Türk köylerinde dolaşan propagandacılar bile peslerine takabile cek tek Türk bulamadılar. Tehdid ettiler, gene muradlarına eremedıler.. Bu hareketimizle, biz, neyi isbat etmiş ol duk?.. Sonra Anteb Valisi Atıf aramıza mıntakalarda kullanmamak üzere öteye beriye atıp uzakl«ş,tırmi3 ;;< lardı.» T Bıyıklan henüz terlemiş gene Antakyalı, hepsine birden tercüman olan bir eda ile: Bugüne kadar diyor birgün bi* Ie ne Fransızlann ne Suriyelilerin ne derdlerine ortak olduk, ne de sevincle rine katıldık... Sade ana vatanm sesine kulak verdik. Sizinle güldük, sizinle ağladık.. Sizinle sevindik... Ve cebinden bir fotoğraf çıkararak: îşte diye ilâve ediyor bir ay evvel, 30 ağustos zafer bayramımızı Reyhaniye ve Amuk Türkleri böyle tes'id etmişlerdi. Bakınız, bu mes'ud kalabalr ğın elinde bir Türk bayrağı yoktur. Çüngeldiği zaman onu karsılamağa koşan kü orada bu, bir günah sayılırdı. Fakat yirmi bin kardeş, otomobilindeki Türk o gün bütün yanık yüreklerden, hep ayni bayrağını yüzüne gözüne sürmüş, bu se ses yükselmişti: Yaşasın Türkiye!..» vinc içinde kendini tutamıyarak hüngür Hepsi konuşmak, içlerini dökmek için hüngür ağlamamış mıydı? Ve bu süngü çırpınıyorlar ve arada, o ince, titrek kaleri parlıyan, yumrukları sıkılan bir istilâ dın sesi hepsine hâkim oluyor: ordusunun gözleri önünde olmamış mıydı? Bundan bırkaç gün sonra, sırf bir mukabele olmak üzere oralara kadar yorulan Suriye Reisicumhuru Mehmed Ali Âbidi kim karşılamıştı? O geliyor, diye, şehirler boşalmıştı, vakıâ... Fakat bu, o* nu karşılamak için değıl, onu görmemek için akın akın kb'ylere, tarlalara çekilen halkın, hissiyatını bir daha, en kör gözlere ve en sağır kulaklara göstennek ve işittirmek için yaptığı bir millî hareketti. Hiç unutmam, bu hal karşısında şaşıran bazı mahallî memurlar kapı kapı dola şarak karşılayıcı adam aramışlardı da, ilâc için kimseyi bulamamışlardı...Unuttular mı o günleri?.. Hatta bu hâdise ü" zerine, o zamana kadar nasılsa müsa maha ettikleri Türk kaymakamları ve nahiye müdürlerini, bir daha artık hiç Türk Şimdi • diyor biz, artık, riayet edilmemiş muahedeleri unutmuş bulunuyoruz ve hepmiz, istisnasız, sadece ana vatana ilhakı istiyoruz. Başka bir şekil bizi tatmin edemez. Bu yanık yürekli, fakat gözleri ümid" le parlıyan kardeslerden aynlırken, kohr ma giren içlerinden biri, kulağıma eğiliyor: Inanınız bana ki, Iskenderun, Antakya ve havalisi anavatana iltihak ettıkten sonra, daha aşağılarda, daha ce* nubda, bugüne kadar bizim duyduğumuz acı ile döğünecek on binlerce Türk ka " lacaktır. Gidin bir de onları görün, on * lan dinleyin.. O zaman anhyacaksınız ki bu dava daha büyük, daha çok derin bir davadır... KANDEMİR Manisa muallimlerinin kongreleri Sakarya sineması Her sene kongre yapan Manisa muallimleri bir arada Manisa (Hususî) Manisada kaza lardan gelen mümessillerin de iştirakile toplanan muallımler kongresi Gazi mek tebınde 23 eylulde işe başlamıştır. Altı müfettişlik, bir ihzarî komisyon teşkil ederek hazırladıkları raporlar dört encümende tetkik edıldıkten sonra heyeti umumiyeden geçirilmek suretile karar altma alınmıştır. Bugünkü devrimin yavrularını yetiştirmek yükünü omuzlarma almış olan muallimler, yürüdükleri yolda daha çok verim almak için her yıl şahsî ve nakdî fedakârlık ederek çok uzak köyLerden ve kazalardan bu toplantılara gelmektedir. Bu defaki toplantıda birçok faydalı kararlar alınmış ve muallımlerin jTek nasak iş elbisesi giymelerile ilkmektebler talimatmdaki tereddüd edilecek bütün noktalar halledılmıştir. Kongre, geceli gündüzlü çalışmak suretile 26 eylul aksamı işini bitirmış ve alınan kararları mektebler açılmadan önce gelemiyen arkadaşlara bildirmek üzere 27 eylulde dağılmıştır. Bu kongreyi tertible muallimlere büyük istifadeler kazandıran Maarif Mü dıirü Naili Üzerenle heyeti umumiye içtimalarını büyük bır liyakatle idare eden merkez müfettisi İlhan ve encümenlere riyaset etmek suretile mual limlere rehberlık eden müfettiş Cemil, Ahmed Nuri. Celâl, Zekiye bütün muallimler müteşekkirdirler.