Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHUBİYET 1 Birinciteşrin 1936 Küçük hikâye Kim öldürdü ? du, haykırdı. Gözünün önünde bir hayal canlanmıştı. Fakat o kadar canlı ve o kadar netti ki... * * * Bir iki saat sonra Thomas eve döndüğü zaman karısını yanına çağırdı. Onu tutup salladı. Zavallı kadın kendisine geldiği vakit evvelâ kocasmı tanıyamadı. Sonra onun boynuna atılarak: Nekadar da geç geldin? dedi. Çoktan geldim. Fakat beni tanıyamadın. Uyuyor, rüya görüyordun. Demek uyuyordum ve rüya görüyordum, öyle mi? Vincenti gördüm de.. Ne gördün? Vincenti öldürdüler. Deli misin canım? Bümem. Katili de gördün mü? Hayır, bana arkasnıı dönmüştü. Bir baltada Vincetin kafasım yararak yere yuvarladı. Sonrasmı göremedim. Nerede oldu bu? Burada. Nasıl burada? Sen nerede idin? Burada, duvara bakıyordum ve bu korkunç şeyi gördüm. Arka tarafta da bir dalı kırılmış bir ağaç vardı. Çıldırdm galiba, sus haydi. Bütün gün o kadar korktum ki, hele o fırtma... KEMALİZM Yazan: Tekin Alp Fransız Parlâmentosu reiai M. Heryo ile profesör Fuat Köprülünün bi rer mukaddemesi vardır. Urfada mekteblere gösterilen rağbet RADYO Bu akşamki program J İSTANBUL: 12,30 plâkla Türk musikisi 12,50 havadis 13,06 plâkla hafif müzik 13,25 muhtelif plâk neşriyatı 18,30 çay saati, dans musikisi 19,30 Dr. Ali Rıza Inkaya tarafından konferans 20,00 Riîat ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları 20,30 Türk musiki heyeti tarafından klâsik eserler 21,00 solo es«rler 21,30 orkestra 22,30 Ajans haberleri23,00 son. VİYANA: 18,25 şarkılar 18,45 piyano konserl « 19,10 tiyatro haberleri, fennî haberler, konuşmalar 20,05 saat, haberler, hava ra poru 20,35 musiki konuşması eğlenceli vayın 22,05 açık hava konseri 22,45 eğlenceli konser 23,05 haberler, hava rapo ru 23,15 konserin devamı 3420 konuşma 24,35 dans musikisi. BERLİN: 19.05 gramofonla konser 20,05 genclerin spor zamanı 20,20 piyano konseri 20,50 günun akisleri 21,05 haberler21,15 karışıfc yayın 23,05 hava raporu, havadis, spor 23,35 dans havaları. BtTDAPEŞTE: 18,05 Macar şarkıları, konuşma 19,35 flüt konseri 19 memleket yayını 20,20 gramofon 20,55 eğlenceli yayın 21,15 konser 22,55 haberler 23.20 salon or kestrası 24,25 Çingene musikisi 1,10 son haberler. BÜKREŞ: 19,05 konser, havadis 20,05 konserin devamı, konferans 20,45 gramofon, konferans 21,25 orkestra konseri ve şan 22,35 haberler, spor 22,50 orkestra konseri 23,50 haberler (almanca ve fransızca) 24 rumence haberler. LONDRA: 20,05 havadis 20,35 dans musikisl 21,20 hatıralar 22,05 açık hava konseri 22,45 Çingene musikisi, havadis 23,35 dans musikisi 24,35 havadis 24,45 kıraat. PARİS [P. T. T.l: 19,05 Org konseri, havadis 20,40 konuşmalar 20,50 şarkılar, konuşmalar 21,20 genclik için haberler 21,30 konusma21,35 eski Fransız musikisi 23,35 havadis. ROMA: 20,05 lünan haberleri, gramofon 20,10 ispanyolca turizm haberleri 20,25 eğlenceli musiki 20,50 fransızca haberler20.55 Yunanistan için yayın 21,10 IhavadSs, konuşma 21,45 opera yayını: Maruf, sonra havadis, en sonra dans musikisi. Pierrettein üzerinde kısa bir eteklikle göğsünü az kapayan bir gömlek vardı. Ateşteki tavanm gürültüsünden mutfak kapısınm açıldığmı duymadı. Birdenbire iki el vücudünü sıkıca sardı. Genc kadın kimseyi görmemişti. Bağırdı, çağırdı, çırpındı. Fakat kollar onu çok kuvvetli tutuyordu. Kadm durmadan çırpındı, bir gelen olur, deyince, kollar gevşedi. Pierrettein karşısına dikilen adam Vincent Mariniydi. Bu, genc kadınm kocası Thomas Viengynin muavini idi. Bir müteahhid hesabına ormanda büyük ağaclan, kesib şehre yolluyordu. Şefle muavini çok iyi geçinirler, birbirlerine damşmadan bir şey yapmaz lardı. Vincent sık sık Thomasnın evine gelir ve güzel sözlerile Pierrettei eğlendirirdi. Bazan gündüzleri iş için kıpıyı çalar, şef evde bulunmazsa bile içeri girerek onu bekler, bu arada genc kadınla konuşur, gülüşürdü. Kaç defa Tho mas onlan bu halde görmüştü! Fakat birçok ihbarlara rağmen kansından şüp helenmemişti. Bu kırk iki kişilik erkek grupundan bir kadını çekemiyenler çok olabilirdi. Vincent genc kadının §a§kın vaziyetine kızarak: Ne oluyor? dedi. Şimdiye kadar *** beni hep haris gözlerle süzerdiniz. Şimdi ne bağırıyorsunuz? Oduncuların bulunduğu yere kasaba Akşama kocam size gösterir. Yum dan haftada iki defa postacı gelir ve ruklannı bilirsiniz. mektub getirirdi. Pierrette ondan kasa Thomasa bir şey söyliyemiyecek ba havadislerini sorar ve bir saat kadar siniz! beraber konuşurlardı. Bu sefer de ko Neden? nuşurlarken genc kadın, müvezzie rü Çünkü o zaman müteahhid Mösyo yasını anlattı. Postacı da, kasabanın bu Delettraz onu kapı dışarı ederek yerine canlı gazetesi, bu havadisi her tarafa beni geçirir. yaydı. Niye? Vincent ortadan kaybolmuştu. Her kes onun, kendi memleketi olan îtalya Orası benim bileceğim şey. Bu sırada Thomas Viengy eve döndü. ya kaçtığını zannediyordu. Fakat kasaVincent gayet sakindi. Genc kadının bada telepatiye inanan bir müddeiumugömleği darmadağımk, göğsü açıktı. Şef mî muavini, müvezziin yaydığı haber üzerine derhal ormana giderek tahkikaVincent Mariniye sordu: ta başladı. O, Pierrettein gördüklerinin Burada ne arıyorsun? Görmüyor musun? Karını eğlen rüya olduğuna inanmıyor, bunu bir ilceye çağırıyorum. Bugün devireceği ham telâkki ediyordu. miz dev gibi bir ağaç... Herkes seni Müddeiumumî <rüyaya da inanıhr hayranlıkla alkışlıyacak. mı?> diye kendisile alay etmekle beraber tahkikatta bulunmasına mâni ol Sana ne! Haydi git te hazırlan.. Oduncu, Pierrette ile yahıız kalınca madı. Pierrette istiçvab edildiği vakit ifaçorbasını çabuk çabuk içti ve karısını desinde: öpmeden çıkmak istedi. Vincent kafasının sağ tarafından Kadın hemen koşarak sordu: balta ile vuruldu, dedi. Ne zaman geleceksin, geç mi? Bundan sonra gözleri tekrar bir nok Belki. Mösyö Delettraz da orada otaya dikildi. lacak ta. Müddeiumumî muavini: Thomas uzun uzun karısma baktı. c İşte, gene sairifilmenam halinde» Fakat gene onu öpmedi. Ne görmüştü, diye sevindi ve sordu: ne biliyordu? Hiç. Katil nerede ika edildi? Kadmsa, Vincentin tehdidinden kor Odanın içinde. karak ağzını açamıyor, böyle güzel olüp ta herkesin ihtirasına hedef olmak Vincentin arkasmda ne görüyor tansa kör, topal olmayı tercih ediyordu. sunuz? Bir dalı kırık bir ağac. Kocası gittikten sonra içine bir korku geldi. Bir felâketin vukuundan çekini Katili görüyor musunuz? Hayır. bana arkası dönük. yordu. Gözünün önünde birçok hayaller Bu sırada kapı açılarak dçeri bir ocanlanıyor ve birbirlerile boğazlaşan aduncu girdi ve müddeiumumî muavini damlar görüyordu. Saat beşte dehşetli bir rüzgâr koptu ona yerinden kımıldamamasını emretti. ve saat altıda gece bastırdı. Oduncular Sonra kadına dönerek birçok sualler sordu. Pierrette yalnız birine cevab vegeri dönmeğe başlamışlardı. Genc kadın rebildi: onlara: Belinde ip sarılı. Thomas nerede? diye sordu. Bu sırada oduncu hemen odadan fır Mösyö Delettrazla arkada. ladı ve kaçtı. Arkasından koştularsa Ağac çatlamadan devrildi. înşallah? Rüzgâr kopuncıya kadar her şey da yakalıyamadılar. Müddeiumumî muavini: yolunda gitti. Fakat fırtma her şeyi Şimdi gidip arkadaşlarına anlatabozdu. Ağac istenmedik bir tarafa yı kılarak yarıldı. Vincent kesimin başka cak. Halbuki o akşam fırtma koptuğu türlü yapılmasını tavsiye etmişti. Mös için oduncular ağacı devirmek için çıkardıkları ipi çözmeğe vakit bulama yö Delettraz şimdi ona hak veriyor. mışlardır. Yalnız bir tanesi belki ipini Peki şimdi ne olacak? belinde bırakmıştır. Bilmiyoruz. Allaha ısmarladık. Bütün oduncular geçti. Yalnız Tho Hep beraber oduncuların çalıştığı yemasla Vincent görünmemişti. Genc ka re gittiler. Gene bir ağaç devirmeğe uğraşıyor dm artık Thomasa bir şey olur, diye değil, fakat onun gazabma uğrıyacağın lardı. Thomas Viengy kumanda ediyordu. dan korkuyordu. Pierretteye birdenbire bir şeyler ol Müddeiumumî muavininin. işi durdur Her Türk gencinin mutlaka okumast lâzım bir eserdir. Urfada Vatan mektebi talebeleri hocalarile beraber mak için mekteblere koşmakta ve kayid için acele etmektedir. Ulus mekteblerine rağbet büsbütün artmıştır. Vaziyet bu şekilde devam ederse yakın bir atide okuyup yazma bilmiyene pek az tesadüf edüecektir. Urfa (Hususî) Mekteblere gösterilmekte olan rağbet her seneden fazladır. Dr. Etem vefat etti Ortamektebin mevcudü normal vazi Denizyollan baştabibi doktor Etem yeti çoktan geçmiştir. füceten vefat etmiştir. Etem memlekeBilhassa ilkmekteblerde rağbet faztimizin nadir yetiştirdiği dahiliye müte ladır. Hemen her aile, çocuklarını okuthassıslarındandı. Bahriyc hastanesinin sertabibliğinde bulunmuş, orduda kıy metli hizmetleri sebkat etmişti. Allah rahmet eyliye. ölüm Yanyah Şeyh Kutbi Efendi oğlu, Arabzade Hikmet Beyin damadı Bay doktor Necmeddin biraderi mülga Barut şirketi müfettişlerinden Bay Haşim Erim vefat etmiştir. Cenazesi bugünkü perşembe günü öğleden sonra Kuruçeşme caddesindeki 8 numaralı yalısından kaldırılarak defnedilecektir. Enfes bir filim ve mevzu En yeni dans • röuii ve şarkılar Gözleri kamaştıran bir Zenginlik ve ihtişam BuakşamMELEKte ÇILGIN GENCLİK Fransızca sözlü ve orijinal şarkılı büyük Metro Goldwyn filmi Baş rollerde: JEAN HARLOWW1LYAM POWELL Ayrıca: Paramount dünya haberleri: tspanyadan mufassal haberler. Almanyada: Nuremberg î^ongresi Rusyada: Yeni manevralar Fransjda: Grev ve sporlar Amerikada: Cumhurreisi. tngilterede: Kralın yeni şatosunda. SAKARYA (Eski Elhamra Şayani hayret bir sinema salonu PEK YAKINDA AÇILIYOR En büyük yıldızlarm filimleri birinci vizyonda gösterilecektir Her keseye elverişli Mutedü fiatlar MÜJD E : LORELHARDİ TÜRKÇEDEN SINIF GEÇTİ Yerlerinizi evvelden aldırın Telefon: 40868 Bu akşam S Ü M E R Sineması NÖBETÇİ ECZANELER Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlardır: Istanbul cihetindekiler: Aksarayda (Sarım), Alemdarda (Esad), Bakırkoyde (Merkez), Beyazıdda (Cemil), Eminönunde (Hüsnü Haydar), Fenerde (Vitali), Karagumrükte (M. Fuad), Kü çükpazarda (Yorgi), Samatya, Kocamus tafapaşada (Rıdvan), Şehremininde (Nâzım), Şehzadebasında (Hamdi). Beyoğlu cihetindekiler: Galatada (İsmet), Hasköyde (Nesim A ÖPÜŞMEDEN YATILMAZ • % îlk d e f a olarak R O B E R T S T O L Z ' u n tL HİNDİSTANDA Filminde LOREL HARD1 (Wer zuletzt haesst) Musiki, şarkı ve neseli operet filmine başlıyor. Baş rollerde: LİANE HA1D İVAN PETROVİTCH THEO LiNGEN ve HANS MOOSER İlâveten: FOX JURNAL: İspanyadaki muharebe «Pourquoi Pas» vapurunun garkı Kış modaları vesaire... YARIN AKŞAM SAAT 21 de oco), Kasunpaşada (MtHiyyod), MerKez na hiyede (Kanzuk), (Parunakyan), (İtimad), Şişlide (Necdet>, Taksimde (Taksim). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Büyükadada fŞinasi), Heybelide (Ta naş), Kadıköy, eski İskele caddesinde (Sotiraki), Yeldegirmeninde (Üçler), Üsküdar, Ahmediyede (Ahmediye). TÜRKÇE KONUŞACAKLAR ması emrine itaat etmedi. Ağaç devriliyordu. O tarafa koşarak ağacın altına girdi ve ezildi. Oduncu sanatı'nın eri idi. Bu hareketi ölmek için, kasden yapmıştı. * * * Nihayet Vincentin cesedi nehir kenarmda bulundu. Kafasının sol tarafmda bir yarık vardı. Pierrette ne rüya görmüş, ne de çıl«dırmıştı. Cinayet evin önünde ika edilmiş ve genc kadın da iki adamın gölgesini aynada görmüştü. Bunun için baltanın sağ tarafa indiğini söylüyordu. Ortada bir telepati meselesi de yoktu. Ancak kadın o kadar korkmuştu ki gördüğü hakikat ona rüya gibi gelmişti. Fransızcadan çeviren 1936 1937 yeni sinema mevsimine KATE DE NAGY FERNAND GRAVEY LUCÎEN BARROUX gibi üç meşhur sinema artistinin yarattıkları TÜRK S İ N E M A S I BİR Ask, entrika, şen, zengin ve eğlenceli sahnelerle dolu pek mükemmel filmile başlıyor. MAYIS GECESİ BAHÇESİ KAPALI HALK OPERETi kısmında H A L K OPERETİ Bu akşam 21,45 te Kırk Yılda Bir Operet 3 perde 1 tablo TAKSİM dan yüksek ve 10,000 lerce figüranla 3.000.000 lira sarfiyle yapılan « BEN HUR » dan muazzam, « KLEOPATRA » Tarihin kaydettiği en kanlı günler Eşi görulmemiş fedakârlık ve arkadaşhk sahneleri en güzel AŞK'ı FRANSA İHTİLÂLİ 10 Senede bir görillebilen şaheser. Yarın akşam Î P E K sinemasına şeref verecektir. çıktı ve arabayı görünce yolun karşı tarafına geçerek yürümeğe devam etti. Virajda kayboldu. Bir saniye sonra içeriden bir emir daha çıktı: DurL Salih dizginleri çekti. Siyah pelerinli adam atkısını düzelterek arabadan indi ve Salihe: Sen biraz beni bekle. Simdi gelirim! dedi. Para cihetinden merak etme, bahşişin hazırdır. Sade sözüme dikkat et, yerinden kımıldama. Anlaşıldı ya... Salihte lâkırdı yoktu. Çünkü itaatten başka çare olmadığmı görüyordu. Orada, yolun kenannda yarım saat bekledi. Siyah pelerinli adamın, ihtiyar kadınm arkasından gittiğini, ona yetiştiğini, onunla konuşmak istediğini, bir müddet kadınla yürüdüğünü, kadının bu adamın elinden kurtulmak için koştuğunu gönniyerek bekledi. Karşı taraftan, Pendik yolundan iki kişinin konuşarak geldiğini görünce meçhul adam durakladı. Sonra ihtiyar kadının yanına giderek fısıldadı: Eğer bu gelenlere bir tek kelime söylersen canını alır, sonra onlarla kozumu paylaşırım!... Başı yemenili kadın titredi ve gözleri yerde, adımlarım sıklaştırarak yürüdü. İki köylü yanından geçerlerken adeta koşuyor, kaçıyordu. Bu sırada uzakta gördüğü bir çiftçiye yaklaşmak için yoldan aynldı; keçi yollarmdan yürümeye başladı. Hareketinden belli idi ki yalnız kalmaktan korkuyor, hangi tarafta bir adam görürse ona doğru gidiyordu. Kendisini tehdid eden şahsın peşinden gelip gelmediğini tahkik için başmı çevirmeye bile cesaret edemeksizin koştu, sağa sola saptı. Ağaclann, çalılann içinde, tarlaların, bahçelerin arasında izini kavbetmeye çalıştı. Bir ara muvaffak ta oldu. Siyah pelerinli adam tekrar arabasına binerek: Geriye, dedi. Çabuk ol. Arabacı Salih, daha dizginlere yeni yapışmıstı ki omzu bir demir parçasiîe dürtüldü: Çabuk ol, dedik. Haydi, çabuk. Geriye. Sıska beygir, yolda elinden geldiği kadar koşuyor, kırbaç şakırtısı ve tekerlek gürültüsü arasında pelerinli adam yolun solunu gözlerile tarıyordu. Neden sonra uzaktan ihtiyar kadınm gölgesini farketti. Kadın bahçeler ve tarlalar içinde bir kayboluyor, bir ortaya çıkıyordu. Pelerinli adam arabacı Salihin omzunu tutarak bağırdı: Dur!.. Araba durur durmaz korkunç müşteri yere atladı. Kısa pelerini içinde kollan görülmüyordu. Yalnız bu bulutlu günde görülen iri, siyah gözleriydi. Bu gözleri, büyülemek ister gibi tekrar Salihin gözlerine dikti: Beni burada bekle. Bir yere gitmek yok! dedi. Kımıldarsan yakaladı ğım yerde..* Salih, bu tahammülü güç vaziyete karşı isyan eder gibi başmı çevirerek: Anladık. Ne olacak? Deyiverdi. Korkunç müşteri bu söz üzerine kendisine doğru bir adım atınca: Esir miyiz yahu?.. Belki işim var, müşterim var.. Kaydi hayat şartile sana esir miyiz?... Arabacı daha sözünü bitirirken omuzu demir bir kıskanç içinde öyle şiddetle sarsıldı, ki pişkin ve sabıkalı arabacı can acısile bağırdı. Öteki devam ediyordu: Yerinden kımıldarsan yakaladığım yerde kafanı koparırım. lArkası uar] F. VARAL Pendikteki beyaz ev Zabıfa romanımız: 4 i Bu iki gencin endişe ve telâş içinde olduğunu görerek sesini çıkarmıyor, alacağı paradan ziyade onlara acıdığı için sabrediyordu. Yoksa daha bir iki gün evvel arkadaşlarından birinin gene §u yollarda başuıa gelenleri diişündükçe bu karanlık gecede dolaşmaktan gizli bir korku ile çekinmeğe başlamıştı. Adili düşündüren Salih ismindeki arabacının vak'ası idi. Onu bir sabah, ilk trenle Pendiğe gelenlerden karanlık suratlı, boynu atkıh birisi tutmuştu. Şu da var ki Adil ile Salih arasında mesleklerinden başka hiç bir münasebet yoktu. Birisi, yani Adil çoluk çocuk sahibi, merhametli, çalışkan ve işinden gücünden, evinden başka bir şey bilmezken öteki, yani Salih öyle degildi. Ayyaştı. Hem öyle ayyaşlardandı ki işi olmadıgı zamanlar masa başma çökmekle iktifa edememiş, ancak içemediği zamanlar araba koşmaya alışmıştı. İşte belki de bundan dolayı bahiettiğimiz karanlık adam Pendik istasyonu civannda bekliyen üç arabacı arasmdan Salihi seçti. Dolayoba köyünü bilir misin? Diye bağırdı. Salih bu tiz ve gırtlaktan gelen sesin sahibine dönüp baktı. Beyazı karasından daha çok görünen iki fırtlak göz. Bilmez olur muyum? diye cevab verdi. Salih, pek böyle adamlardan korkmadığı halde başmı çevirdi ve sigarasmı tüttürmeğe devam ederek: îşim var, müşteri bekliyorum! diye onu savmak istedi. Nedense bu müşteriyî arabasına almak istememişti. Halbuki bir saniye sonra iki tarafı muşambalarla örtülü arabanın sarsıldığını görerek arkasma döndüğü zaman sırnnda siyah, geniş bir pelerin bulunan adamın arabaya geçip kurulduğunu anladı. Salih kızdı: Ne o yahu, babanm malı gibi yerleşiverdin?.. Müşterimiz var, dedik. Duymadın m\7 Müşteri oralarda değildi. Arabanın köşesine daha rahat kuruldu ve: Eğer hemen yola çıkmazsan yakandan tutunca jandarma karakoluna kadar sürüklerim seni. Ben müşteri değil miyim?.. Çek arabanı bakalım. Salih, fena bir yere çattığını anladı; dizginleri aldı ve yürüdü. Dolayoba köyünün tenha ve düz yoIuna çıküklan zaman, araba içerideki müşterinin bir hareketile sallandıkça Salih titreme geçiriyordu. tki defa sarhoşluk ve esrar yüzünden hapse girip çıkan bu Eğinli nedense boğuk sesli müşteriden yılmıştı. Kalabalıkta, istasyon önünde, onu kızdırmış olmaktan mütevellid korku, bu tenha yolda iki misline çıkmış, Salihi oturdugu yerde sindirmişti. Yanyolda arkasından: Yavaş! Diye bir emir çıktı. Salih dizgînleri cekti. Kamçıyı yerine koydu. Artık yürüyüp yürümedikleri bile belli degildi. Yolda iki köylü konuşa konuşa Pendiğe iniyorla/dı. Sonra bir zerzevatçı gördüler. Bunlar Dolayobadan geliyor lardı. Tam bir dönemeç noktasını geçtikleri sırada ihtiyar bir kadın karşılarına