25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 16 İkincikânun 1936 Küçük hikâye Ince bir nokta Mahmud Yesari Gözlerini açmıştı: A ! Tütüncü de, çırağı da, bana karşı, âdeta emniyet tertibatı almışlar gibi, ihtiyatlı hareket ediyorlardı. Ikisinde de, bana karşı âdeta bir kuşkulanma vardı. Bunu nereden ve nasıl sezdim? Onu da anlatayım: Ben, bir liralık, beş lira lık veriyordum. Onlar parayı alıyor, dikkatle bakıyor, ışığa tutuyor, ondan sonra çekmeye atıyorlardı. Para üstünü verirken de, sayıyor, bir daha sayıyor ve bana verdikten sonra, bir de siz sayınız! diyorlardı. Ben de, onlann gözleri önünde, sersem, sersem... Evet, sersem, ser sem... Dişlerini gıcırdatıyordu: Bir daha sayıyordum. Neden kuşkulanmışlardı? Neye bu kadar ihtiyatlı hareket ediyorlardı? Bunu, anlıyama mıştım. Yorgun yorgun durdu: Meraktan çathyacaktım. Bir gün, dayanamadım; tütüncüye işi anlattım. Herif, isteksiz isteksiz gülmeğe başladı: Doğrusunu isterseniz, ne ben, ne de çırağım, size karşı istiyerek yapmıyoruz. Sizi görünce, ikimizin de aklına, hep o, fazla para verişimiz! geliyor. Önce, bu hal, yalnız benim aklıma mı geliyor, dedim, çırağıma sordum. Meğer, o da tıpkı benim gibi imiş!.. Dalgınlıkla eksik, yahud fazla para verdiğimiz çok olmuştur. Paralannın üstünü eksik alanlar, sonradan gelir, haklarını isterler. Doğ rusunu söyliyeyim; eğer hatırlıyabilir sek, çıkanr, veririz. Lâkin, yüzlerce ki şi ile alışveriş ediyoruz ve iş zamanın da, çekmedeki parayı ortaya döküp kontrol edemeyiz. Bunun için, iyice hatır lıyamadıklanmızı, geri veremeyiz... Sonra, size olduğu gibi, acele ile, yan lışlıkla, dalgınlıkla fazla para da veri riz. Fakat bu paralardan bir kuruşunu bile, bize geri veren olmamıştır. Biz, hesabı kontrol ettiğimiz zaman, kâr, zi yanm ortağı der, fazlayı irad kaydeder; ziyanı da, sineye çekeriz. Kim eksik, kim fazla aldı? Bunu bilmeyiz. Ve şahıs bilmediğimiz için, unuturuz. Gelgelelim, siz, ikimize de dalgınlığımızı hatırlatıyorsunuz. Biz de, gözümüzü dört açıyor, dikkat kesiliyoruz. Bu akşam S Ü M E R S İ N E M A S I RADYO aksamki program j ÎSTANBUL: 18 Tokatlıyandan nakil, telsiz caz • 19 Çaykovski Süvit senfonik 19,30 haberler 20 Triyo, keman, viyolonsel, piyano, hafif eserler, stüdyo san'atkârlarımız tarafından 20,30 stüdyo caz ve tango orkestra grupları 21 Melek si nemasmdan nakil, (Sarışın karmen) Marta Egert, saat 22 den sonra Anadolu Ajansının gazetelere mahsus havadis servisi verilecektir. VİYANA: 17,10 gramofon 18,05 konuşmalar 18,35 viyolonsel konseri 19,05 san'at hayatı, konuşma, tiyatro haberleri, konuşma, fennî haberler 20,05 haberler, hava raporu, ulusal yayın ve saire 20,25 melodiler 21,05 piyes 23,05 haberler 23,15 kış sporlan . 23,40 musi ki 24,30 cazband takımı. BERLÎN: 17,05 şarkılar 17,35 radyo orkestrası 18,35 müsnbaka 19 05 Könings bergden 20,50 günün akisleri 21.05 haberler . 21,15 Berlinde bir dolaşma 21,20 orkestra 21,40 konser 22,35 Lutter orkestrası 22.35 Rooss orkestrası 23,05 haberler 23,35 dans musikisi. BtlDAPEŞTE: 18,35 cazband takımı 19.05 siyasî icmal 20 Karpatlarda 20.35 opera binasından naklen opera: Rosenkavalier operası 24,25 Çingene orkestrası 1,10 haberler. BÜKREŞ: 18,20 küçük orkestra 20,05 haberler 20,20 şan konseri 20,45 gramofon 21,20 senfonik konser 22,35 dinlenme za • manında haberler 23,50 almanca ve fransızca haberler 24 haberler. PARÎS (Radio Paris): 19,05 piyes 21,05 çocukların zamanı22,05 şan konseri 22,35 haberler 22,50 ulusal orkestra 24,50 dans musikisi 1,20 hafif musiki. ROMA: 17,50 Asmaradan nakil . 18.20 orkestra ve şan konseri 19,30 yabancı dil lerde yayın 20,05 haberler, ispanyoîca konferans 20.25 ingilizce haberler 20,50 fransızca haberler 21,20 haber ler 21,40 orkestra konseri 22,55 oda musikisi 23.50 haberler. Sigara aldım; tütüncü, verdiğim lira Inın üstünü sayıyordu. Pek tabiatim de;ldir amma, dikkat edecek oldum. Tüncü, yirmi beş kuruş fazla veriyor. Kırk yaşına geldim; havadan para azanmak nedir? bilmiyorum. Bu zevki atmak, bana, nasib olmadı. Ne on para niras yedim, ne de yememin küçük bir ktimali, uzak bir ümidi var! Çıkmıyacajını yüzde bin beş yüz bildiğim için, pi|rango almadım. Kumar oynıyacak ol ium; kayba takat getiremedim. Sokak cüzdan, para bulmadım. Fakat buna mukabil, düşürdüğüm, arptırdığım cüzdanların, üstünü eksik Jdığım paraların haddi hesabı yoktur. Allah insanı alıştığından ayırmasın, lerler. Fazla verdiği yirmi beş kuruju, Sitüncüye geri verdim. Yanımda bir arkadaşım vardı, tütün5den aynldıktan sonra kolumu durttu: Bir daha bu dükkândan alışveriş, ne! Şaşaladım: Sebeb? Ve birden hatırladım: Herif, beni enayi! diye belledi, ^azıklar mı? Arkadaşım, içini çekti, güldü: Kendi başımdan geçeni anlata yım. Bundan bir, bir buçuk sene evveldi. Bir akşam geç vakit, tütün alıyordum. Beş lira bozdurdum. Evde, birşey lâzım oldu, para çıkardım. A ! Cebimde bir beş lira fazla! Ben, cebimdeki paranın hesabını bilirim! «Yani senin gibi değilim!» demek ister gibi yanyan bakıyordu: Beş lira, neden fazla oluyor? O gün alışveriş ettiğim yerleri düşündüm. Nihayet, tütüncüde karar kıldım. Tütüncü, acele ile beş liranın üstünü verirken, yanlışlıkla bir liralık yerine bir beş liralık vermişti. Bütün gece, düşündüm: Bu parayı geri vereyim mi? Vermiyeyim mi? Düşünceli düşünceli başmı sallıyor du: Güzel ve sarışın CAMILA HORN THEO LiNGEN MARiA SAZARiNA ve HEiNZ RUHMANN ile alün sesli tenor LOUiS GRAVEURE tarafından bir sureti fevkalâdede temsil edilen AŞKIM (Ein Walzer fuer dich) SENiNDiR mükemmel ve zengin komedi müzikalin ilk iraesidir. Ayrıca : Paramount Jurnal Bu akşam MARTHA EGGERTH Bugijne kadar yaratbğı en güzel filmi olan SARIŞIN Aşk Güzellik Nefis musiki ve danslar Çok eğlenceli bir mevzu 1 ^ ^ B^^k B ^^ JL ^^^^ ^^^^^ • ^^% H|^^ ^^ BU AKŞAM Gala müsameresi olarak M E L E K ^ ^ ^ M ^ ^ ^ ^ M ^ ^ ^ ^ EN Numaralı biletler satılmaktadır. Telefon : 40868, Bu akşam S A R A Y sinemasındal KÖNİGSMARK Büyük ve zengin filminin ilk iraesi şerefine Sabırsızlıkla beklenen .... sinemanın şaheseri, PiERRE BENOiT'nın meşhur romanı BÜYÜK G A L A MÜSAMERESİ Oynıyanlar: CHANEL ELiSSA LANDİ ve PİERRE FRESNAY Filmin uzunluğuna rağmen her iki safhası birden gösterilecektir. v e VİYONNET tarafından giydirilmiş Matbuat ve resmî kartlardan maada diğer serbest duhuliye varakaları bu film için muteber değildirler. Bir lira yerine beş lira veren, as:I tütüncü değil, çırağı! Hesab anlaşıhnca, zavallının aylığından, gündeliğinden kesilecek; belki de kapıdışan edilecek. Bu beş lira ile başım göke ermiyecek. Fa Arkadaşım, bir sigara yakmıştı: kat, havadan para kazanmış olmanın Sana, bir daha bu dükkândan alışzevkini, keyfini ne yapayım? Para elimde, düşünüyorum. Şimdi şu parayı ka veriş etme! diyişimin sebebi, bu! Her zanmak için, hiç yorulmadım. Havadan alışverişinde, hem sen eza duyacaksın; hem de onlar... geldi, de'nektir... Kolumu, çimdikler gibi dürtüyordu: Arkadaşım, kendisile alay eder gibi Sonra, senin için, ayn bir azab da gülüyordu: Düşünürken düşünürken, bayağı vardır. Parasını geri verdiğin adamın, filozoflaştım. Bu havadan gelen para,' sana minnet borcu duyacağını umar ve başkasmın zaranna... Acaba, bütün ha için için beklersin. Unutma ki, bir şeyin vadan gelen, yorulmadan kazanılan pa ucu, izzeti nefsimize dokunursa, minnet te duymayız! tnsanlann benlik zâfları, ralar, hep başkalarının zaranna mı? para, menfaat zâflarından, hırslarından Gülmesi çok sürmedi, yüzü karardı: Alışmak ta bir illet... Şeytan, tür daha kuvvetli, emin ol! lü türlü şeyler aklıma getiriyor. Çırak, sonradan farkma vardıysa... Ben, oradan geçerken yolumu keser, isterse... Bu da rezalet!.. Baktım ki olmıyacak, bu, benim harcım değil... Sabahisı, sokağa çıktığım zaman, ilk işim, tütüncüye uğrayıp parasını geri vermek oldu. Tütüncüye bakıyormuş gibi, beni süzüyordu: Sabahleyin, dükkânda çırak yoktu. Beş lirayı uzattım, tütüncüye de işi anlattım. Tütüncü, fazla şaşalamadı ve gayet tabiî bir tavırla beş lirayı aldı, çekmesine attı ve bana aid olan lirayı da verdi. Bu hareketimden memnundum. Aradan günler geçti, yolum düştükçe hep o tütüncüden alışveriş ediyordum. Anlıyorsun ya? Kurnaz kurnaz göz kırpıyordu: Tütüncü, benim adamım olmuş tu. Artık, o dükkândan aldatılmıyaca ğıma emindim. Ne alırsam, hep iyi, hilesiz hurdasız alacaktım. Ben, bu ümid, bu hayalle avunup dururken günün bi rinde gözlerim, kendiliğinden açılıverdi. İD A Hilâl A M Bugün İM |P Bu Pİ Dj Şehzadebaşı Sinemasında • : SON ANNABELLA JEAN MURAT CHARLES VANEL Herkesin görmeğe koştuğu filim Siz de görünüz. UÇUŞ • (L' Equipage) Nöbetci eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şun lardır: Istanbul cihetindekiler: Aksarayda (Etem Pertev), Alemdar[ da (Abdülkadir). Bakırköyünde (Hi lâl), Beyazıdda (Belkis), Eminönünde (Salih Necati), Fenerde (Enylyadi), Karagümrükte (Suad), Küçükpazarda (Hasan Hulusi), Samatyada (Teofilos), Şehremininde (Nazım), Şehzadebaşın da (Halil). Beyoğlu cihetindekiler: Beşiktaşta (Nail), Galata Okçumusa caddesinde (Asrî İttihad), Hasköyde (Yeni Türkiye), Kasımpaşada (Yeni Turan), Kumbaracıda (Gorih), Kurtu luşta (Kurtuluş), Mis sokakta (Limonciyan). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Büyükadada (Mehmed), Heybelide (Yusuf), Kadıköy Pazaryolunda (Ri fat), Modada (Sıhhat), Üsküdar Çarşı boyunda (İttihad). T Ü R K Yarınki gazetelerde S İ N E M A S I Nİ GİAŞK ı i Her Yer i ı 15 : • N Büyük SÜRPRİZlNI İPEK Sinemasının ARAYINIZ Heyecanlı hadiseleri sevenlere Hiç görülmemiş çapta ve emsalsiz bir sen'at harikası olan MAHMUD YESARİ Fernand Gravey Fransız Tiyatrosu BANDOSU Teşekkür Eski Hamallar Cemiyeti reisi pede rim Salih reisin vefatı hasebile bizzat cenazesine gelenler ve sair suretle ta ziyet lutfunda bulunanlara ailem na mına teşekkür ederim. Oğlu Eyüb Halk opereti Bu akşam saat 20,30 da D E N İZ HAVASI Y I L D I Z Sineması HERKES ONDAN BAHSEDİYOR filmini takditn ve tavsiye eder Büyük Operet 3 perde 1 tablo Yazan: Yusuf Süruri Müzik. Karlo Vefat Kapoçelli. Telefon : 41819 Yenikapıda eczacı Bay Sarım Çitçi dün gece aniden vefat etmiştir. CenaFiatlar: 35, 50, 60, 75, 100, loca 300, 400 ze merasimi cuma günü saat onda Yenikapıda Ermeni kilisesinde icra edi 4 * " ^ FRANSIZCA'yı ^ » lecektir. KLOD FARER'in ölmez eseri 1 Rıza Ünver Doğum ve kadın hastalıklan mütehassısı Cağaloğlu, Nuruosmaniye caddesi No. 22 Mavi yapıya nakletmiştir. Telefon: 22683 Doktor SiLAH BA ŞI NA | GENÇLERE YASAK! Avrupada bu eser gençlere menedilmiştir. Halbuki bu film tamamen içtimaî ve psikolojiktir. Aıcıklı bir ölüm Beşiktaş çivi fabrikası gahibi Evdokimos Usulcuoğlu sabah anî bir buhran neticesinde vefat etmiştir. Müteveffa ticaret ve sanayi âleminde çok iyi tanmmış ve sevilmişti. ölümü bütün dostları tarafından teessürle karşılanmıştır. Cenazesi cuma günü saat 14 te Şişli Rum ortodoks kabristanındaki kilise den kaldırılarak oradaki ailesi mezarhğına defnedilecektir. ^m Halk Operetinde D E NiZ H A V A S I beklenilen büyük operet BERLlTZ'de öğreniniz Bu suretle Fransada uç sene bedava okuyabilirsiniz. Her dil için yeni kurlar ozel dersler.Deneme dersi parasızdır. Kayıtlar açıktır. Istanbul: Istiklâl caddesl 373 KADIN NE YAPSIN? ALEMDAR'da Başladı! yadigâr olacak. Polis müfettişi bundan sonra çekme ceden ufak bir mücevher çantası çıka rarak masanın üzerine koydu. Çantayı açtı ve muhteviyatını birer birer çıkardı. Bunlardan birkaçı, bilhassa bir tanesi Tab Hollandı hayretten olduğu yerde mıhladı. Bu bir gerdanlıktı. Ursula Ardfernin gerdanhğı. Polis müfettişile gazeteci şaşkm şaşkın birbirlerine bakıştılar. Müfettiş itimadsızlık ifade eden bir eda ile sordu: Cumartesi sabahı çalınan mücev herler mi? Evet, buna eminim. Cumartesi sabahı... Benim gazete lerde okuduğum haberler doğru ise Mis Ursula pul satın almak için postaneye girmiş. Çantasını gişenin yanına koymuş. Bu sırada mücevherler ortadan sırrol muş. Aktris oteline dönmüş. Her tarafı arayıp taramış. Mücevherlerin hakikaten kaybolduğuna iyice kani olduktan sonra zabıtaya haber vermiş. Tam, benim bildiğim de budur. Yasak yalnıştır. JEANNE BOİTEL JEAN GALLAND Ankara, Konya caddesi Her akşam saat altıda sokağa çıkmak ihtiyarın mutadı idi, dedi. Evine ancak sekiz buçukta avdet ederdi. îhtimal bu müddet zarfında daktilo bürolanna gider ve mektublannı yazdırırdı. Karver: Evet, böyle olabilir, dedi. Bunlann içinde şayanı dikkat birşey bulunacağını zannetmiyorum. Polis müfettişi bu sözleri söylerken arkasını kapının sağmdaki rafa dayamıştı. Bu vaziyette bir elini de raflardan birinin kenanna koymuştu. Lâkırdı arasında bu elile yaptığı ufak bir tazyik neticesi bir pervazın oynadığını hayretle gördü. Pervaz açıldı ve evvelce görülmesi mümkün olmıyan yeni bir çekmece meydana çıktı. Polis müfettişi hemen bu çekmeceyi çekti: Işte bu garib! İçinde ne var acaba? Çekmeceden evvelâ Çin işi ufak bir kutu çıktı. Soluk, yeşil renkli olan bu kutu bomboştu. İçinde hiç birşeyler yok. Anlaşılan Yeni zabıta romanımız : 15 Kanlı Bilmece Yazan: Edpar VVallace Tab Holland: Şu halde bu telgraf Valtersin bir dostu tarafından gönderilmiş olacak, dedi. Evet. Telgraf uşağm evden aynl masından beş dakika evvel kendisine verilmiş. Ben telgraf müvezziini gördüm. Telgrafı bizzat kendisine verdiğini söy lüyor. Şu halde bu telgraf uşağın firan sebebini izah etmiş olmuyor mu? geldiğini bize yalnız Valters söyliyebilir. Polis müfettişi telgrafın kopyasmı tekrar cebine soktu. Bundan sonra ikisi birden mahzene indiler. Arkalarından kapıyı kapattılar. Elektriği yaktılar. Para çekmecelerini raflardan birer birer indirdiler. tçindekileri çıkararak muayeneye koyuldular. Bunlann bir çoğu para ile doluydu. Ingiliz, Çin, Itaîyan banknotlan, Yunan drahmileri... Yani çekmelerde yalnız tahvilât vardı. Bir kısmı da Çinden gönderilmiş mektublarla doluydu. Bun lardan birinden Trasmerenin Çine yazdığı mektublann yazı makinesile kopya edilmiş nüshalan çıktı. Bu mektublann tarihleri pek yeni idi. Ben Mis Ardfernin ihtiyar Tras Mis Ardfren mücevherlerini kay mereyi tanımadığına eminim. Tanısaydı bettikten iki üç saat sonra Mister Trasme benim de haberdar olmam muhtemeldi. re burada katledilmiştir. Şu halde bu mü Çünkü ben bu aktrisin dostlarından biricevherler ihtiyarın katlinden evvel burada yım. Sonra polis müfettişi Tab Hollanda bulunuyorlardı. Çünkü faciadan evvel bir daha dikkatle baktı. Sonra bir kere de buraya katilden başka kimse ne gir miş, ne de cıkmıştır. Yani mücevherler iki daha başını kaşıdı. Ne olursa olsun mücevherlefin resaat zarfında çalınmış ve ihtiyara teslim hine konması meselesi şimdilik mevzuuedilmiş olacak. Fakat acaba niçin? bahis değil. Bizim araştıracağımız şey ihKarver, Hollanda dikkatle baktı. Sontiyar Trasmerenin bir hırsız yatağı olup ra başını kaşıdı: olmadığını anlamaktır. Demek Trasmereye bir yatak naPolis müfettişi bir müddet düşündü, zarile bakmamız lâzım gelecek. Ben sonra ilâve etti: öyle hırsız yatakları bilirim ki senelerce Mevcud vaziyet bu faraziyeyi de en namuslu adamlar gibi yaşamışlar ve çürütüyor. İhtiyar Trasmere çok zengin zengin olmuşlardır. Sonra gene öyle a bir adamdır. Böyle işlerle uğraşarak kendamlar tanınm ki aktrislere, diğer maruf disini tehlikeye sokar, bunlara tenezzül sahsiyetlere mücevher gibi, rehin muka eder mi? Hiç zannetmem. Eğer öyle olbilinde ödünc para vermeyi iş edinmişler saydı bu mahzende daha bir takım ça dir. Eğer biz Mis Ardfernin mücevherle lınmış mallar bulmamız lâzımdı. rinin kaybolduğunu bilmeseydik böyle (Arkan var) birşey olduğuna hükmederdik. Polis müfettişi: Olabilir. Fakat bundan Valtersin Bunlan acaba kim kopya etmiştir? Trasmereyi öldürdüğü manası çıkmaz. dedi. Benim bildiğim Trasmerenin kâtiTelgraf belki cinayet işlendikten sonra bi yoktu. gelmiştir. Uşak bunun üzerine alelâcele Tab, ahçı kadının bulduğu kutu kafiran kararlaştırmıştır. pağına benzer şeyi Karvere söylemeyi u Vellingtonun eve girdiğini gören nutmuştu. Birdenbire hatırlıyarak anlat•ar mı? tı. Hayır, yok. Onun eve ne Takit Sonra:
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear