Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet •=28Ni«ral935. | Bunda ild mesele var Yesarİ iesbihini bile • ğine geçırmiş, saft eiınin işaret ve ort>. parmaklannı yay ^ gıbi oynabyordu: Fiknm mi? Bu mesele hakkın daki fıkrımı mı so ruyorsun ? Durdu ve göz lenni, karşısında » kinın gözlerine aıkm.ştı: • Sen, b a n a bu işi, etraflıca bir anîaL.. Iyice bır fikır edıne>ım. Erenköyünden Haydarpaşa ya giden trenın i kincı mevki kom partimaniarmclan bu.n.; idflc. Cn!ar7 Bostancıdan binmış, ra&at aralanndakı bahse, daha ıstasyonda başlamış ola cal'ardı. b l genc, öbürü ihb'yar olmasına r en, hayli kafa dengı görünüyor « b Yalnız gencın halı, tavırlan nekaaar telâşlı ise; ıhtıyar, o nısbette durgun, (oğukkanh idi. Gencın sırbnda, her kış başlangıcında bir üniforma gıbi hemen her sırtta görülen hazır paltolardan biri; başın da. ördek şeklmde bir fötr şapka, a yakalannda konclu pobnler vardı. Ihbyar, sıyahlıktan neftılığe goç etmiş, yakası kadıfe bır polto gıymış; haşma da şekli melona benziyen bır yumuşak şapka geçırmişb. Konuşuşlarından, baba oğul olmadıklan anlaşıh • yordu. Fakat genci, ihtiyarlatsaydım, e ihbyara; ihtıyan gendeştırseydım. o gence benzeyecekb. Genc adam, ihbyarınk Etraflıca anlat 1 Diyişıne, yutkundu; gözlerini ka padı, açü ve yorgun bir sesle: Mesele, basıt, dedi. Merhum dayımdan, bin lira kadar bir para kaldı. Refika bir dükkân aç, dıye ayak dı reyor. Halbukı ben, faİ7İe iflebnek istiyorum. Sen, ne dersm> Ihtiyar, bu cevabdan memnun ol mamışb; yüzünü buruşturdu: Gene istedığım gibi anlatma dın... Neyse... Demek ki bunda ıkı j mesele var. Sağ elinin orta ve şehadet parmak • Iannı, yay gibi oynatıyordu: Ya dükkân açacaksın. yahud faize verip işleteceksın. Dükkân açacaksın, diyelim. Bunda ikı mesele var: Ya kendin oturup işleteceksın, yahud bır ortak alacaksm. Durdu, başını salladı: Kendin işleteceksin, diyelira. Bunda ıki mesele var: Ya şimdıkı işini bırakıp hergün dükkânda oturacaksın. Yahud kannla, küçük bır çırakla idare yolunu tutacaksın. Parmaklannı yay gibi oynabyordu: Şimdıkı işini bırakıp hergun dükkânda oturacaksın, diyelim. Bunda iki mesele var: Ya işın yürür, kazanır »ın, yahud sermayeyi kedıye yuklebr»in. Başını geriye itti: Sermayeyi yüklettin, diyelim. Bunda, ikı mesele var: Ya tekrar eski işine gırersin, yahud işsiz sürünürsun. Parmaklannı yay gıbi oynabyordu: Işsiz süründun, diyelim. Bunda iki mesele var: Ya ar damarın çatlar, dilencilığe alışırsın, yahud açlıktan geberirsuı. Tesbihini sol eline almışb: Dukkânı, kannla, yahud küçük bir çırakla idare edeceksın. diyelim. Bunda iki mesele var: Ya kann bir pot kıracak, yahud çırak kaşkanko edecek. Parmaklannı yay gibi oynabyordu: Bir ortak aldın, diyelim. Bunda iki mesele var: Alacağm ortak ya na muslu çıkacakbr, yahud hilekâr. Tesbihini sallıyordu: Hilekâr çıkb, diyelim. Bunda iki mesele var: Ya yanlış defter tuta cak yahud sabşta hile yapacak. Kaşlannı oynatıyordut Yanlış defter tuttu, diyefim. Bunda iki mesele var* Ya hflelı ifT" ı defteri, ve dükkânı kapayacaksın, ya hud hapse bkılacaksın. Başını, ağır ağır sallıyordu: Ortağın satışta hıle yaptı, dıye lim. Bunda ıki mesele var: Ya musterileri danltacaksınız, yahud Beledıye cezalanna çarpüacaksınız. Parmaklannı yay gıbi oynabyordu: Işler, şöyle böyle bkınnda gı diyor, diyelim. Bunda ıkı mesele var: \ a peşın muamele yapacaksın, yahud borca verecek«.n. Gözlennı kırpıyordu: Peşın muamele yaphn, diyelim. Bunda ikı mesele var: Ya ucuza vereceksın, yahud muşten edınemıyecek«ın. Parmaklannı yay gibi oynabyordu: Kredıye verdın, diyelim. Bun da iki mesele var: Ya sağlam müşteriye çatacaksm, yahud sermayenı batakçıya kapbracaksın. Durdu ve kaşlannı kaldırarak bakb: Faizle işlettin, diyelim. Bunda iki mesele var: Ya nızami faizlerle işleteceksm, yahud tefecılığe »apacak JUI! Venizelosun Yaptıklan "Siz Büyük Şefinîze I Atatürk diyorsunuz. Biz B?şvel:ilin işi gücü ahde ve kanıma uymıyan onu Ataşark diye anarızî^ kareketlerinden dolayı. jjrotesto yazmakb Yazan: Sabık tntellices Servi» Sefi Sir Bazıl Tomson Mısır kadınları ve Atatürk 23 2 8 birincikânun 1915, Fransız lar, Kastellorizo adasmı işgal etbler. Burada, Fransız gizli isbhbarat teşki lâtının maaşlı adamlanndan Lakardis isminde bir Rum, Yunan hükumetine karşı bir isyan tertib ebnişti. Sulh konferansmda, bu ada ttalyava venldi. (Kastellorizo Meis adasıdır.) mülâyim fakat büyuk kudret ıfade e den bır şahsıyetbr. Nazan dıkkatımi celbeden diğer noktada şudur: Ken disile her mevzu üzennde açıkça ko • nuşmak kabıl oldu, herşey sordum ve bütün suallerune cevab verdıler. Bu konuşmalardan sonra Türkiye Cumhur Başkanı hakkında edındığun fıkir şudur: «Bütün büyük askerler gibi Ata türk hak'kî bır su'hseverdır » Yuftarıda kadın heyeti dün Ankara dönüjü motorda: asağıda Ankarada Ogüst mabedinde î / btrincı sahttede) fevkalâde zekâsile bütün kadın murahhaslan adeta teshir etti. Biz Mısırhlar zaten Atatürkü çok sever ve onun açbğı yolda yürümeğı bir şeref biliriz. Hatta siz ona Atatürk dersiniz. Biz ise onu «Ata Şark» diye ananz. Çünkü yalnız Türkiyenin değil bütün şarkın ve bilhassa kardeş Mısınn da Atası ve önderidir. Atatürk sayesinde Türk kadınının bugün naıl olduğu inkişah gıpta ile takib edıyoruz. Biz Türk kadınına ve Türklüğe yakm ve kardeş olmakla sevınç duvuyoruz.» Amerikalılar n e diyor 1 Amerikan murahhaslarından Mis Josephine Schoin ile Mis Louis Fast da şunlan söylemişlerdir: « En ziyade bizim nazan dikkatiraizi celbeden nokta Ankarada de mokrasinin tam manasile hükiim sür düğünü görmek oldu. Cumhur Baş kanı bizi çok büyük bir samimiyetle kabul etb ve küşkünün her larahnı gezmemize musaade etti. Biz demokrasinin bu derecesini Amenkada da görmemiştik. Amerika Cumhur Başkanı da bazan kadın heyetleri kabul eder, fakat «Beyaz Ev» ın muayyen bir dairesinde yaptlan resmi kabulden sonra kadmlar sarayınm başka ' taraflannı görmeden dışan çıkarlar!..» Diğer murahhaslar da hayranlık Iannı beyan ederek bilhassa Cumhur Başkanımızla, Başvekilimizi, Vekillerimizi, birçok saylavlanmızı ve Parti Genel yazganımızı yakmdan görüp konuşmak fırsabna naıl olduklanndan dolayı çok memnun kaldıklannı müttefıkan söylemişlerdir. Murahhaslar gidiyorlar Kongre başkanı Madam Eşbi i!e Ingıliz parlâmentosu meb'uslanndan Ledy Asthor dün akşamki ekspresle Londraya gibnişlerdir. Bır kısım murahhaslar da bugün ve yarm memle ketlenne doneceklerdir. 3 0 birincikânunda Selânik üzerine yapılan hava akınmdan sonra, Saray, düşman konsoloslannı tevkif ettirdi. Alman, Avusturya Macar, Bulgar ve Türk konsoloslarile maıyetlerinin ve ailelerinin tevkifi, Itilâf devîetlennın müsaadesi oîmadan Saray tarafmdan yapılmışb. Yunan hükumeb, bu hare keti şiddetle fakat boşuna protesto etti. Itilâf devletleri tarafından önceden venlmiş olrn teminata rağmen, çok geçmeden Saray Karaburun isbhkâ mmı da işgal etti. Burada birkaç ha fif topla mücehhez küçük bir Yunan kuvveti vardı. Bu defa da Alman denizalb gemileri bahanesi ileri sürüldü. Yunanlılar, tekrar, şiddetli fakat gene beyhude protestolar yağdırdılar. ItiIâfçılann nazannda, ordu ihtiyaclannın yegâne hâkimi Saraydı. Fakat Alman hükumeti de boş durmuyordu. 6 ikincikânun 1916 da Hariciye Nazm fon Jagovv Yunan ma kamatma, General fon Faikenhaynin sabırsızlanmağa başladığmı; Itilâf kuvvetleri Yunan topraklanndan atıld.ktan sonra, Almanyanm Yunanistanın mülki tamamiyetini tekeffül etaıeğe ve Alman taarruzu esnasmda vuku bu • lacak zarar ve ziyanlan tazmin etmeğe hazır olduğunu bildirdi. Almanya, Yunanistandan, M?ke donvadaki kuvvetlerini hemen geri çekmesini istiyordu. Skuludisin cevabı azimkârane oldu: Almanlann arzulannı kabul etmek Itilâf devletlerine ilânı harb etmek demekb; halbuki Yuna nıstan bitaraf kalmağa kat'ıyetle ka rar vermişb. Bu red cevHı, bir müddet için Almanlann bir takım isteklerde bulun malannm önüne geçb*. Yunanistan bir defa daha iki ateş arasında kalmış olduğunu anlamışn. 1916 ikincikânun^a, Kral Kostanbn ılk defa olarak söz söylemek imkânmı buldu. Amerikanm Associated Pressin muhabiri M. Hibbene bir mülâkat verdi. Bu mülâkatta Itilâf dev letlerinin irtikâb ettikleri Yunan bi taraflığını ihlâl cürümlerini sayarak Amerika efkân umumiyesinin nazan dikkatin icelbeth. Hibbenin telgraf lan Fransız ve înçiliz sansörü tara fından zaptedildi. Muhabir, Itilâf sansöriinü, bu mülâkab, bizzat Nevyor ka götürmekle tehdid etti. O zaman Ingiliz ve Fransız hükumetleri, mülâkab bildiren telgrafm çekılmesine müsaade ebneği ve sonra buna yan resmî sure e ccvaj \ iae%i ıhbyata daha uygun buldular. ltiraf etmek Iâzımdır ki bu cevab ve müdafaa kanaat verici değildL Almanlann Belçikadaki ha reketile Itilâfçılann Yunanistanda yapbklan arasında bir fark olduğu iddia ediliyordu ama bu fark pek zayıfb. Bu mülâkat esnasmda, Kral Kos tanbn, Ingiliz sefaretinin, Yunanis yük Harbde, Venizelotun törlük projenni reddettîren mufe • veffa Fransız Harîciye Naztn M. Briyan tanda Alman denizalb gemileri üssu bulmak icin 2,000 îngiliz lirası vadetmesinin beyhude olduğunu söylemiştL Fransızlann cevabında, buna karşı şöyle deniliyordu: «Denizalb gemi leri üssü bulunamayışınm sebebı, Al • manlann maharet ve hilelerinden ileri gelmiştir. Korfu adasının müttefıkler f»»~r»'^an i'^ali üzenne Almanya ta rafından gösterilen hiddet, bu üslerin mevrudivetini icr>^t eden bir delildir.» N e gülünc delil! Fransızlann cevabı, Selânikte, Midillide, Korfudaki düşman konsolos lannın ele geçirilen evrak ve vesaikinin tetkiki vak'alann doğruluğunu ispat edecegini de ilâve ediyordu. Maatteessüf netice, beklendiği gibi çıkmadı. Amerikalı muhabir Hibbenin tetkikatı, garb devletlerinb efkân umu • miyeyi istedikleri gibi oynatmak karmışb. Atinada iken gazetelerine yazd ğı delilli, ispatlı makale ve raporlar, A • merikaya o kadar zayıf ve ehemmi • yetsiz vak'alardan bâhis bir haldc gcliyordu ki Associated Press, Atinada hususî bir muhabir bulundurmayı beyhude bir masraf addederek Hıbbeni geri çağırdı. Gazeteci Maltadan ge • çerken tetkikat yaptı ve makalelerinin çoğunun sansörün masası üsründe pineklediğini ve tetkik nöbeb' bekledi • ğini gördü. Tetkiki biten bir iki mek tubu da o kadar çizilmiş ve silinmişti ki kalan kısımlan okumağa bile değmezdi. Amerikalının kafası kızdı ve Yunanistanda gördüklerini olduğu gi bi anlatan bir kitab yazıp basbraca * ğını söyledi. Kitab 1917 yılmda ha zırdı, fakat basılmamasma dikkat e denler vardı. ( B u dikkat edenlerin biri de, muharrir söylemiyor ama şüp hesiz, bir zamanlar kendi idaresinde bulunan Ingiliz Intellicens Servis ida resi idi. Cumhuriyet) Sonra da A merika harbe girdi ve Itilâf devlet lerinin gizli isbhbarat daireleri faali yete geçtiler ve Hibbenden kitabının neşrini tehir ebnesi rica edildi. Zaten Hıbben de gönüllü olarak nuna kadar harbeünişti. lArkasi vari Amerika ordusile Fransaya gelmiş ve harbin soiçin kulland'klan usulleri de meydana çı mstr Madazn Eşbinin sözleri « Bır aıle anası oımak ıtıbarile, bir gün evvel memleketıme gıtmek ıs tedığime rağmen Ankarada daha fazla kalamadığıma cıdden muteessıfım. Atatürk ayn ayn hepımizle iki saat kadar konuştu. Evvelâ ben Türkiyedc gördüğümüz hüsnü kabulden ve Yıldız sarayını kongremize tahsıs etbklerın den dolayı kendılenne teşekkürlenmızi bildırdım. Sonra kısaca Birlığımızın gayelerini anlattım ve Lâhfe Bekinn icra komıtenuze seçildığınden dolayı memnunıyetimızi bıldirerek Türk ka dınnm bundan sonra da dünya Kem şırelerıle beraber çalı§abüeceğı umıdıni izhar etbm. Buna cevaben Atatürk te Tür kiyeye toplandığımızaan dolayı duy duğu seunci anlatarak Türk kadınına venlmesı mumkun olan bütun haklann venlmiş olduğunu söyledıler ve Türk kadınının bundan sonra da insaniyetın iyilıği için bütün dünya kadınlanna el uzatacar"nı bîldirdı'er. Parmaklannı yay gibi oynabyordu: Nızamî, meşru faizlerle işlettin, diyelim. Bunda ikı mesele var: Ya bin lıranın senelık faızıne dokunmıyarak. sermayenı ncmalandıracaksın, yahud bin lıranın getıreceğı devedekulak fa • ize, kanaat edeceksın. Başını ağır ağır sallıyordu: Tefecılığe saptın, diyelim. Bunda iki mesele var: Ya mdcevher, kıymetli eşya rehm alarak muamele y a pacaksın, yahud emlâkı ipoteke ede • rek... Parmaklannı yay gibi oynabyordu: Mücevher, kıymetli eşyayı re hin alarak muamele yaptın, diyelim. Bunda ıkı mesele var: Ya mücevher den, kıymetli eşyadan anlıyacaksm; yahud körkörüne kaz gibi yolunup kazıklanacaksm. Ağır ağır kaşlannı kaldınp indiri • yordu: Emlâki ipoteke ederek i; yap bn, farzedelim. Bunda ıki mesele var: Ya talun yardım edıp emlâk kıymetleri düşmiyecek, yahud talıin aksi gı dıp emlâk kıymetlen düşüverecek, sen de sermayenı kurtaramıyacaksın. Parmaklannı yay gıbi oynahyordu: Tefecılık ışleri bkınnda gıdiyor, diyelim. Bunda ıki mesele var: Tefecilıği hükumet yasak etmişbr. Ya günün birinde foyan meydana çıkacak hapse bkılacaksın, para cezası vere ceksin; yahud canı yanmış bır borçlunun bıçağile kurşunıle can vereceksın! Başını ağır ağır sallıyordu: Foyan meydana çıkh, hapse bkıldın, diyelim. Bunda ıkı mesele var: Ya hapiste, serseriler, sabıkalüar aıasında ahlâkın değışecek, onlara u>a • caksın, yahud kedennden kalıbı dın • lendireceksin. Iki elini arkasına kavuşturmuştu, b v şını öne eğerek bakb: Canı yanmış bir borçlunun bıçağile, kurşunıle can verdın, yahud kedennden kalıbı dinlendirdın, diyelim. Başını geriye itmişti: Arbk bunda mesele yoktur? Sitti Şaravinin sozieri Sitti Şaravı ue demifür kı: « Ankaraya ılk defa gıtbm. Hükumet merkezınizin bu kadar mükemmel ve güzel bir şehir olduğunu pek zannetmıyordum. Türk ırkmın pek kısa bir zaman içinde neler yapmağa muktedır olduğunu görerek hayran oldum. Reisicumhur Atatürk bizi kabul etti. Çok sempabk, mütevazı tavırlan \e Güzel bir icad Yumurta seçme makinesi Ziraî hapishane Adliye Bakanlığmın çok güzel bir tasavvuru var Ankara ( H u s u sî) Haber al dığımıza göre, Adliye Bakanhğı, hapısaneler ıçın esas lı bir tetkık yapmaktadır. Bu tet kık, zıraî hapisa neler sistemini kabul etmeğe matuf tur. Yapılan tet kiklerden anlaşıl • mışbr ki, Türki ye hapisanelerin • Adliye Bakam deki mahkumlann Şükrü Saracoğla yüzde seksen beşi çifçidir. Bunlar, cera evinde kaldıklan müddetçe, âbl bir vaziyete düşmektedirler. Fakat, ziraî hapisaneler sisteminin kabulü takdirinde, cemiyebn çalışan unsurlan arasına on Yenişehir . Ilgın arasında yapılan şose MAHMÜD YESARİ ^ tkonomi Bakam Bay Celâ] Bayar, Ankarada bulunan Ru» artîstlerine bir ziyafet vermiçtir.. Resmimiı Bakanı Rus elçiai Karahan ve artistlerie bir arada gö«teriyor. Almanyada yakm zamanlariîa vücude getirilen « yumurta seçme makineleri» her ay milyonlarca yumurtanın tazesini, çok tazesini, bayatım muhtelif sınıflara ayıra rak üzerine yumurtanın tarihle rini yazmakta, paket yapıp Almanyanm her tarafına sevketmektedir. Bu suretle müşterilerin fiatte aldanması, bayat yumurtayı taze diye alabilmeleri ihtimali bertaraf edildi^i jjibi diper cihetten de müt hiş bir zaman iktısadı yapılmakta dır. Cünkü müşteriye sahlıncıva kadar birçok tüccar ve esnafın e Imden peçen yumurtalar her defa sında muavene edtlirken az vakitmi »arfediliyor, az işri ffündeliei mi verilivordu. Buna ra&men «ene kat'î bir netice alde ed'iemivordu. Medeniyet her işi kolayla$tınyorl beş bin kişiden fazla tutan bir kuwet kanşacak, onlann enerjileri, sıhhatleri. çalışma ve inkişaf ebne kudretleri kurtanlacakbr. Türkiyede mahkum adedi yirmi bine yakındır. Tasavvur, tahakkuk ederse, memlckctin ziraat mıntakalannda yeni hapisaneler kurulacakbr. Bııra daki çifçi mahkumlara ekip biçmesi i • çin toprak aynlacakbr. Meselâ bir mahkum, hapısanede kaldığı müddet çe, dört, beş dönüm veya tayın oluuacak bir toprak parçasını işliyecektir, venmli bir unsur haline gelecekbr. Işin ehemmıyeti ve ihhyaç gösterdıgi masrafm da büyüklüğü düşünülerek bu plânm 10 senede ikmai edileceği de «öyleoiyoc Yap'dmakta olanfoseden bir gSrunüş Konya «Hususî muhabirimiz di isteğile koşuyor. Vali Cemal Yarden» Ilgın kazasile Yenişehir ka dakçı açılan Balkı geçidini ve bu zasım birbirine baghyacak olan yoldaki çalışmayı görmek üzere Ilgın • Yenişehir şosesinin yapıl gitmiştir. Yenişehir ve Ilgın kay • masına başlanmıştır. Balkı geçidi makamlan da şosenin çabuk biti • nin sarp kayalıklan açılmış ve bu rilmesi için çalışmaktadırlar. suretle şosenin yapılması en güç Ilgın kazasının Argıthanı nahi veri aşılmışur. yesindeki köylerde muntazam yol • Halk, bu yolda çalıjmak içm kea larla birbirine baglaıunıstır«