Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
29 tkînciteşrin 1935 CUMHURtYET Kendisine karşı hürmet hisleri besle diğim üstadlanmızdan biri dünkü yazısında namus mefhumu üzerinde fikirler yüıütüyor ve şimdiye kadar bu mefhu ocukluk hatıralarımızı hangimîz mun iyi bir tarifi yapılamadığmdan şi yoklıyacak olsak, umacının «Frank kıymetlnln tenezzülü kâyet ederek bu işi kendisi başarmıya çakorkunc heyulâsile rahatımızın Tfransamn arasıra geçirir gibi olup şim. dünya için hayırlı bir hâdise o lışıyor. II Ökilig Ökli (tmek) = Tezyid kaçtığı, tir tir titrediğimiz bazı günlerin [ «Ulus» gazetesi kelimeler adiye kadar atlatageldiği buhranlarm lacaksa da bunun Fransada, tnHerhangi bir mevzu üzerinde konu zerinde etimoloji, fonetik, tnorfo etmek ve hele bazı gecelerin yadile hâlâ tüylearkasında hep frangın vaziyeti saklıdır. gilterede ve Amerikada oldağu şulurken en mühim rolü tarifin oynadı loji tahlillerine tekrar baslamastvr. III Ökülüğ Öklü (tmek); Üki rimiz ürperir. Nitekim butçe ve vergi vaziyetlerinden do gibi siyasî buhranlar tevlid et • ğını bir gün burada yazmıştım. Güzel bir Adına, cahil muhitimizin yaıamazlık ğan yent buhran ihtimalleri içınde frank Öğle ile benzerlerine aid olan ya liğ Ükli (mek) = Nemalandırmak meksizin vuku bulacağına ihti tarif, lüzumsuz münakaşalara meydan IV Oğıhğ Oğh (tmak) = Tek adını verdiği fazla canlılığımızı sindir meselesi gene ortaya çıkmış bulunmaktadır. zıyı naklediyoruz.] mal verilmemektedir. Bu yiiz vermez, hakikatlerin herkrs tarafından sır etmek mek ve söndürmek için kullanılan bu korİngilizce Deyll Dispeç gazetesinin aşağı . dendir ki Londra ve Vasington kolayca anlaşılmasını temin eder. V Ükiliğ Ükil = Fazla kuluğun öcü, karakoncolos, gulyabari ve ÖĞLE daki makalesini bu noktadan ehemimyellfrangın tenezzülüne mani ol Not: 3 Malumdur ki güneş, öğle çarşamba karısı, diye başka bir lakım adFakat tarif öyle sanıldığı kadar basit ne binaen naklediyaruz: Kelimenin etimolojik şekli: mak üzere ellerinden gelen yar ye (zeval noktasına) gelirken ve oradan lan da vardı. bir iş değildir. Güçtür, çok güctür. Her(1) (2) (3) Fransadaki buhran, bütün dünyayı ayıılırken çizdiği yol büyüktür. tşte bu hangi bir mefhum hakkında doğru bir Çocuğun enerjisini kıran, onu duygudımt esirgememektedirler.n ( ö ğ + ül + e ğ ) birçok noktalardan alâkadar edcn bir «büyüklük, eğri, eğilmek» mefhumlan, lannı gizlemeğe sevkeden ve sonradan tarif bulabilen bir kimsc bütün ömrünce (1) Öğ: Ana köktür. Burada ju mameseledir. Bugün parlamentonun karşı güneşin, bu hareketinden alınmıştır. Bu yaşı ilerilediği halde bile hudunda bir bu muvaffakiyetle öğünebilir. nalarını gözönünde tutalım: sına çıkan M. Lavalin vazıyeti çok müş bir vak'anın mühim hâdiseler doğurmamanada şu kelimelere tesadüf ederiz: Meselâ üstadın dünkü yazıîinda okuürkeklik bırakan bu muzır heyulâ, maale(A) Güneşin kendisi küldiir. Faransız buhranını çok yakından sından endise edılmektedir. Bu hâdise 1 Eğ + il Eğil (mek); Ey + sef bugünkü Türk aile rnuiııtmde hâlâ duğumuz, namus tarifini alalım ve ba (B) Güneşin sıcaklığı takib cden İngiliz siyasî ve malî meha malî bakımdan gayet tabiî telâkki edil il Eyil (mek) = Kullandığımız ke eski mevkiini muhafaza ediyor. kalım bu tarif hakikate uyuyor mu? Üs(C) Yükseklik fili endişeli görünmektedirler. Frangın mek lâzımdır. Fransızların ve onu takilime tad şöyle diyor: Evlâdına, ikna edici uzun ve mantıkî (2) Ül: (.+1). ektir. «Uzak, en daha ziyade diişmesine mâni olmak için ben diğer memleketlerin altın esasından 2 Ök f öl Ököl (ün) = Öne nasihatler vermekten, onun minimini mu«Namus, başkasını herhangi bir ^e gin» gibi mefhumlarla objeyi sıfatlan Londra ve Vasingtonda sarfedilen gay ayrılmaları binnetice dünya için hayırlı eğilmiş olmak, eğilmek hakemesini işletmeğe uğraşmaktan üsenen dırır. O halde: rctler birçok müşkülâta tesadüf ediyor. olacaktır. Çünkü gayritabiî vaziyetin ih lcilde zarara sokmamak demektir.» 3 Ök f öğ + öl Ököll (ön) ana babalar, umacının anî ve ş'ddetli (Herhangi bir şekilde) kelimelerinin Öğ f ül = öğül: «Çok sıcak ve çok Gerek Amerika, gerek Ingiltere malî das ettiği müşküller ortadan kalktıktaa • «(Atın üzerinde oruran uzun boylutesirine müracaat etmeği ehven bulmakmehafilınde frangın bugünkü altın csa sonra bütün hükumetlerin bir araya gele ifade ettiği kat'iyetten sonra artık yanı yüksek» manalarını ifade eder. Burada adam, hak) nasıl öne eğilmiş?» tadırlar. sının hakikate istinad etmediği ve ergeç rek arsıulusal bir nakid sistemi bulmalan nızdan geçen bir adamın kazara nasırına bu sıfatm sahibi «güneş» olduğu mey Bu kelimenin manası, kı «öne eğil basıp ayakkabısını patlatırsanız namusu dandadır. Halbuki, bugünün çocuk büyütme mebu esastan aynlmanın içtinabı gayrikabil dünya ticaretinin inkişafma hizmet ede nuz teMikeye girmiş demektir. (3) E ğ : (. + ğ ) ; (k, g. h, v... gibi) miş »demektir, bunu izah ederken Türk todlarile terbiye telâkkileri bu korkutma bir zaruret olduğu kanaati vardır. Laval cektir. Misalleri çoğaltmak ve yukarıdaki ta objeyi tamamlar, tayin eder. Buradaki bir süje tasavvur ediyor; onu da nasıj ta usulünün bütün bütüne aleyhindedir. kabinesi, parlamentonun müsaadesile alFrank kıymetinin tenezzülü bu itibarla savvur ettiğini parantez içınde gösterdık. tı aydanberi almış olduğu diktatörlük va tabiî ve hayırlı hâdise olacaksa da bu rifin hakikate uymadığını ispat etmek is obje, güneşin bize nazaran en yüksekte «At», «uzun boylu adam», «hak», bü Korku, cocuğun maneviyab üzerinde feci ziyetinde artık devam edemiyecek bir nun Fransada, Ingiltere ve Amerikada tiyordum. Fakat bilmem artık daha ileri bulunduğu ve hararetinin en fazla oldu tün bunlar güneşi tasavvurdan hasıl olan izler bıraktığı gibi, ekseriya maddiyatım ğu noktayı gösterir. da çok fena sarsar. Sinirli, saralı, kekehale gelmiştir. Memur maaşlannda yapı olduğn gıbı, siyasî buhranlar tevlid et gitmeğe lüzum var mı? mefhumlardır. Öğül + eğ = Ögüleğ me, tutuk çocuklann bir kısmını bu hale Herhangi bir mevzu üzerinde konu lan büyük tenkihata, hükumet mesanfi meksizin, vuku bulacağına ihtimal veril4 Ök J öy H Ököy, Ök + sokan korkudur. ÖĞLEY nin tenkisinde gösterilen gayrete, şahsî memektedir. Çünkü Fransızlar altının şurken tarifin rolü çok mühimdir. Fakat üy J Öküy = Bükülmek, öne e Bunun içindir ki, ileri memleketlerin ve sınaî vergilerin artırılmasına ve hat memleketlerinden kaçmasına kolay kolay tarif te kolay birşey değildir. Son ek olan «ğ», «y» dahi olabildi ğilmek, kamburlaşmak bazılarında bizim (umacı) nın kafıdar N. ğinden kelime «öğüley» şeklini dahi ata dahilde bir hayli infilâsyon yapılma tahammül edemezler. Parlamentoda sol Not: 4 Pekarskinin Yakut Dili ve meslektaslan resmen sürgün ediliyorsına rağmen frangı tutabilmek imkânı cenahm kıyametler koparması ve bu yüzlabilir. Her iki kelimenin son fonetik se Lugatinden aldığımız şu kelimeler de, lar. gittikçe güçleşmektedir. Bu sebebler do den Fransada dahilî patırtılar çıkması, kiJlerini yazalım: mahis konumuz olan kelime ile ilgilidir. Fransızlann Kırokmiteni bundan bir layısile Fransa sanayii on senedenberi faşist teşkilâtının bunlardan istifadeye kıÖĞLE, ÖĞLEY. I Ig + il ay = Uay = ay müddet önce Fransa topraklanndan tarf görülmiyen bir sukuta uğramıştır. yam etmesi gibi mühim kargasalıklar ta «öğley», (zeval noktası) demektir. dınlanmak. dedilmişti. Son Avrupa gazeteleri, Ma îngilterenin ve Amerikanm altın esa haddüs edebilir. Fransanın böyle zayıf «Kümmüt tahsan ılayan erer = GüÖĞLEYM caristanın da, orada Krampus adını taşısindan ayrılmalanna takaddüm eden gün bir vaziyette kalması Italyaya karşı takib neş sakin havada tatlı tatlı dofuyor.» Öğley in dir. f yan, çocuklann neşe düşmanınm ilelebed lerdeki emareler bu defa da Fransada edilen müşterek zecrî tedbirler siyasetini II Iğ f il f a ğ f an = Ila hudud haricine atıldığmı yazıyorlar. ın: ( . + n ) , ektir. Obje veya süjenin yüzgöstermeğe başladı. Üç haftadanbe zayıflatabilir. Ingilizlerin en çok endişe bitişik sahasında bir mevcudiyeti veya ğan = Güneş sıcağı, kızgın sıcak; Dünyayı endişeden endişeye sürükliri Bank dö Franstan günde vasatî ola ettikleri nokta da budur. Bunun içindir ki hareketi işaret eder. Burada öğley nok (böyle bir zamanda hemen hemen bü yen harb, buhran, ihtilâl havadisleri ararak 2,000,000 İngiliz lirası nisbetinde buhranm bir müddet daha önüne geçmek tası bitişiğindeki sahada hareket eden, tün hareketler durur; kelime bu durgun sında ehemmiyetsiz gibi görünen bu haaltın çıkıyor ve bunlar Londra ve Nev ve frangın daha fazla tenezzülüne mâni tabiî, güneştir. Demek ki güneşin bu va luğu da ifade eder) sakin. berin bence büvük önemi vardır. york yollannı tutarak orada yerleşiyor. olmak üzere hem Vaşington hem Lon «Ilık» mefhumu da bahsettiğimiz keziyetinin ifadesi öğleyin dir. Hareket ve Hiç değilse, bu cereyan bütün memleVakıa bugün Bank dö Fransta elan dra, ellerinden gelen yardımı esirgeme saha mefhumlarında tabiatile zaman Iimeden çıkmıştır: ketlere yayıldığı takdirde, gelecek nesil900,000,000 îngiliz liralık altın mev mektedirler. Fakat bunun ne dereceye III Ig + »I + ağ } an + ığ = mefhumu vardır. Onun içindir ki öğle ler manen bizden daha kuvvetli. iyiliğe cudu var. Fakat bu gibi paniklere, bir kadar semere verebileceğini kimsenin Ilağnı = Sıcak, ılık yin sözünden «güneşin zeval noktası etbizden daha gyvenli olurlar da, ihriyardefa meydan alınca, dayanmak çok müş tahmin etmesine imkân yoktur. IV Ig i ıl + ık = Ilık = Kulrafında bulunduğu zaman» anlaşılır. lamağa baslıyan küreiarz son demlerinde kiildür. Fransa Bankası iskonto bedelini yüzlandığımız kelime. Not: 1 (Öğle) ıbzünün işaret etrahat eder! Fransanın birçok fedakârlıklarla tut de beşten altıya çıkarmıştır. Bu da buhBu söz, havada ve suda hareketin mutiği anlam tam yerindedir. Hakikaten Ercümend Ekrem TALU mağa çalıştığı altın esasının ekonomik va ranm ehemmiyetine delâlet eder. Şimdi tedilliği esnasmda, yani (mutedil) kargüneş öğley noktasına geldiği zaman biziyete ve bugünkü hakikî frank kıymeti bütün mesele bu siyasî kanşıkhklar araşılığı olarak tstanbulda kullanılmakta ze nazaran en yüksekte bulunur; ve tene muvafık bulunmaması, ergeç frangın sında Fransada hem dahilî hem harıci dir. Şahidlerden M. Coatin, Pachot peden en fazla hararet saçar. da, ingiliz lirasile dolann akıbetine uğ sarsacak hâdiselerin meydan bulmasına V Ilıman, ılman (liman) : Bu söz Staviski davası maznunlannm ifade Not: 2 Kelimenin etimolojik şeknyacağına ve altın esasına* bağlı diğer mahal vermemek, işi mümkün mertebe lerini aldıktan sonra, şahidleri dinlemege hava hakkında «mutedil» anlamma olalini yazarken Öğül tipini almıştık. Bu bütün memleketlerin nihayet Fransanın tehir 'etmektir. Yoksa Fransanın altın e karar veretı Paris ceza mahkemesi, bu arak Ankara, Sıvas, Kayseri, Dörtyol, nun Öğel tipi de vardır. Manası, «Yükyolunu takib edeceklerine hiç şüphe bı sasmdan ayrılmak mecburiyetinde kala yın yirmi beşind«, ilk iki şahidi dinlemişKütahya, Orduda kullanılmaktadır. sek, çok uzak güneş» yani «yıldız, burç»rakmamakla beraber şu zamanda böyle cağı muhakkak gibidir.» tir. tur. [*] [*] İbnü Mühenna Lugati Staviski davasmm, muhtelif safhalar I. Uygur lndeksi; Divanü Italyada tetkikata gönderilmiş olan «Büyüklük, çokluk, ziyadelik, fazlahakkında ifadelerine müracaat edilecek Iaşma, kesret» mefhumlarında şu jekiller Türk Büyükdere fidanhğı direktörü îbrahim olan şahidleri tam 264 kişidir. vardır. II. Uygur indeksi Italya arazisi dahilindeki müstakil SenCelse açıldıktan sonra, M. Tissierin Remo prensliğine uğramak istemişse de IH IV,V Divanü LugatirTürk I Ökilig ökli (mek) = Cesa müdafaa vekili dava dosyasına, parîe metlenmek, büyümek, tezayüt etmek kendisini bu araziye sokmami'îlardır. Z'3 . Pekarski, Yakut Dili Lugati mento tahkikat komisyonu raporunun da Verilen malumata göre bu prenslik ilâvevini istemiş, bu mcselede methaldar Cihan Harbinde Italya ile birlikte bize Brezilyadaki isyan bütün mes'ullerin en yüksek mevkileri Ankarada Celâl Sahir ihtifali harb ilân etmiştir. Fakat diğer devlet işgal etmekte bile olsalar, aranılması lâRio de Janeiro 28 (A.A.) Brezilya Ankara 28 (Telefonla) Yarın ak lerle birlikte sulh yapıldığı zaman bu zrm geldiğini söylemiştir. Cumhur Baskanı Matal, Rio ve Ber şam 10,18 de Halkevinde bir toplantı küçük prenslikle sulh yapılması unutulReis, avukata sert bir lisanla: Pekâlâ nambuko bölgelerinde çıkan kanşıklık yapılarak Celâl Sahir anılacaktır. mu^tur. anlaşıldı» dedikten sonra şahidler çağı ların tamamile bastırılmış olduğunu il Toplantıda Ibrahim Necmi, Ahmed SenRemo prensliği bundan dolayj hiibaylıklara haber vermiştir. nlmıştır. İhsan ve Ferid Celâl, Enis Behiç söz kumerfmizle kendisini hâlâ hali harbde Amatal asilerinden beş yüz kadarı söyliyecelkerdir. Polis müfettişi Causin 931 de ve 33 addediyor ve Türk tebaasını kendi aradükkân ve ticarethaneleri yağma ettikte Staviski hakkında yaptığı tahkikatı zisine sokmuyormus. Dünya radyo konferansı ten sonra, Santos vapuruna binip uzakanlatmıştır. lasmışlardır. Berlin 28 (A.A.) Radyo idaresi baıkinci şahid mütekaid komiser Pac Pernambuko asileri de, yüz kadar ö sın direktörlüğünün bir tebliğine göre İzmir Şarbayı hot ta, Staviskinin şüpheli hareketlerin lü bırakarak savuşmuşlardır. IMoskova 28 (A.A.) İzmir Belediye dünya radyo birliği, şubatta Pariste den ilk zamanlardanberi kuşkulu olduğu Rioda hava okulunan ve üçüncü pi toplanacak olan radyo konferansına reisi Behçet Uz, Leningradda üç gün için kendisini mütemadiyen takib ettiğine yade alayına münhasır kalan isyan ha deniz aşın radyo şirketlerini de davete kadıktan sonra Avrupaya hareket et alâkadarlann ve hususile M. Princein reketi şiddetli bir tarzda bastırılmıştır. karar vermiştir. Bu kongrede Avrupa miştir. nazan dikkatini celbe uğraşmasma rağ Asiler, kışlayı ateşe verdikten sonra şirketlerile deniz aşın memleketlerin 1936 Olimpiyadlarının Berlinde yapılacagını biliyorsunuz. Almaoya hüku men sözlerine kulak asılmadığmı söyliye teslim olmuşlardır. Birçok ölü vardır. şirketleri arasanda daha sıkı bir çalışma meti bunun için epey müddettenberi hazırlık yapmaktadır. Olimpıyada iş rek Staviskinin ilk tevkifini anlatmış ve Irlanda senatosu lâğvedildi birliği çareleri aranacak ve dünya radtirak edecek milletler sporcularının misafir kaldıklan müddetçe istirahatleri o tarihte onun metresi olan Arlettein de Dublin 27 (A.A.) Dö Valera, îrlan yo birliğinin vazifeleri tayin oluna ni temm etmek için bir «Olimpiyad köyü» vücude getirilmektedir. Köyün kanşık işlerde methaldar olduğundan caktır. da senatosunu lâğvetmiştir. şüphe etmediğini söylemiştir. plânını yukarıda görüyorsunuz. Fransada Buhran Ve Frangın Bir ingiliz gazetesi Vaziyeti diyor ki: Biz bize Tarifin ehemmiyeti Dil üzerinde çalışmalar • • • sözleri ve • Oğiey Oğleyîn ~ • • Oğle ılık, ılıman tabirlerinin tahlili Öğle Umacı Staviski davası Bir şahid Madam Stavis kinin de methaldar olduğunu söylüyor Garib şey! San Remo hâlâ bizimle harb halindeymiş! Almanya 1936 olimpiyadları için çalışıyor Korku? Kollannı onun kollannın üstünden ge fesle ta ciğerlerine doğru çektikten son mış gözlerile bakıyor. vakit boyu oturan Sezanm boyunu ge çiriyor ve şimdi bu kollar kızdırılmış çe ra: çiyor. Yoksa hayatı sevmiyor musunuz?. Bir rüya gibi bu.. değil mi Seza?. lik çemberler gibi Sezanm vücudünü ya Ne güzel bir hava diyor: Bir da diye soruyor. Bakımz hayat ne güzel... kıyor. Yüzü o kadar Sezanm yüzüne kika duralım, kapıyı örtmiyelim. Evet.., Ne güzel şey bu hayat... On dokuz sene diyorsunuz.. On yaklaşıyor ki bu yüz artık gene kadın için O Sezanm sözünü dinliyor, açık kapıSerinliği, nemi bu sıcak odaya getiren, Yazan: Suad Derviş dokuz sene... Inanılacak şey değil, san şeklini kaybediyor. Seza onun yalnız bir nın önünde rüzgâr saçlannı dalgalandırır ağrıyan başını müşfik bir ana eli gibi okEdebî Roman: 60 ki on dokuz gün geçmedi. Ne sıcak elle tek gözünü görüyor. ken bir söz söylemeden yanyana duru şıyan bu rüzgâr ne tatlı... önünde büyük bir kaplan postu uzan Seza odayı pek kuvvetli bir hanımeli ko riniz var... Ne taze bir yüzünüz, ne kızıl Ve sıcak nefes yüzünü yakarken Seza yorlar. Ne o... Cevab vermiyorsunuz?... mış olan bu sedirin üstü lâme yastıklarla kusile dolu buluyor. Hanımelleri!.. Hi dudaklannız var... Trpkı o gün gibi onun kulaklarına inliyen sesini duyu Sezanm içinde senelerce ona söylemek Mes'ud değil misiniz?... Seza... Bakımz süslenmiş. Bütün duvarlar koyu ren5 i sardaki yalılarınm bahçesindeki koku Nişte olduğu, gözbebeklerinizde dünya yor: istediği ne çok duygular vardı?.. Hani Dana.... peklerle kapanmış, sedirin yanındaki al lar... Pencerelere tırmanan Hanımelleri nın en tatlı ve en sıcak bir teslimiyetile Ne uzun bir zaman ben bugünü onlar nerede?... Sezanm bütün gene kızSeza ona bakıyor... Mor tüllerden süçak masada kızıl abajurlu küçük bir nin sevda büyüsünü andıran baygın ko gözlerime bakıyorsunuz. bekledim. Bugünü bekledim ben Seza... lık hayatı onunla buluşacağı o gün ona zülen eflâtun ziya içinde onun gözünün kusu. lâmba var. Seza ne söylediğini bilmiyor, gayriihBirden şiddetli bir gök gürlüyor ve söyliyeceği sözleri hazırlamakla geçmişti. içine bakıyor. Sedirin karşısındaki duvar kocaman Ona bakıyor. O hâlâ iri ve hâlâ dik tiyarî: balkon kapısı kuvvetle çarpıyor. Şimdi büyük bir hayretle bu duygulan Buluştuğumuz için, benim yanımda ye kıymetli bir ayna ile süslenmiş. vücudlu bir erkek. Şüphesiz ki hayat o • Sizi seviyorum. îkisi beraber kapıya bakıyor, ve sonra cümle yapmamış olduğunu görüyor. Bü olduğunuz için mes'ud değil misiniz?.. Aynanın önünde küçük etajerde kü na daima güler yüz göstermiş. Diye mırıldanıyor. Nekadar samimî o daha uyanmış bir sesle: tün duygulan, ona göstermek, ona anlatOnun kocaman elleri Sezanm omuzçük bir biblo var. Bu biblo siyah bir ta Yusuf balkon kapısını açıyor, açılan şu dakikada... Hayır geçen bütün gün Kapıyı örtelim, diyor. mak istediği bütün sevgisi için lisandan lannı sımsıkı tutuyor... Ve Seza onun butun içinde çınlçıplak yatan incecik, her kapıdan giren kuvvetli bir rüzgâr sır lerin bu aşkı öldürecek hiçbir manası Seza da onunla beraber yerinden kal başka bir vasıtaya ihtiyacı var.. Bu içten yüzüne bakmakta devam ederken bir ne«apsan bir kadını gösteriyor. malı ağır perdeleri şişiriyor. kalmamış. Hatta Atıfm aşkı bütün ıstıkıyor, yumuşak halıların üstünde onun ibadet ediş gibi sözü ve sesi olmıyan dil fer kadar zayıf bir sesle: Seza bu biblodan gözünü çeviriyor. O, şimdi Sezanm yanına dönüyor. İki rablarile, bütün hakikatlerile yaşanmış siz bir ifade olmalı. Sizi seviyorum.. Şimdi Yusuf; sedirin yanındaki geniş ellerini birden tutuyor. İki ellerini birden bir scvgi olduğu halde, gene bu aşkı kes yanmda balkon kapısına yaklaşıyor. Şimşekler kalın bulut tabakalannı nuDiye bir kere daha söylüyor... Ne şiddetli bir fırtına? bir koltuğa doğru onu götürüyor. dudaklarma götürüyor. Onlan birçok memiş. înanılacak şey değil!! ra boğuyor. Gök gürültüsü bir âlemin Ne güzel bir rüzgâr? On dokuz sene evvel birkaç saat bekere öpüyor. Oturmaz mısınız?... Bu nasıl böyle oluyor?.. Seza bunu Görüyorum artık eskisi gibi fırtına raber bulunulmuş bir kadmın ağzından Seza oturuyor... Sanki bir mucıze Sezanın kalbi ne şiddetli vuruyor, ne tahlil edecek vaziyette değildir. Yalnız yıkılışını hatırlatıyor ve yılıdırmlar bulutbu sözü işiten erkeğin bunun samimiyetine seyreder gibi hayranlıkla, onun karşısın şiddetle vuruyor. Bu kalb, sanki şakak biliyor, biliyor ki eski sevgisi bütün te lann arasında ışıktan yılanlar gibi kıvra dan korkmuyorsunuz Seza? Artık ölümden korkmuyorum da inanmasma imkân var mı?.. ida duruşunu, onun vücudünün çizgileri larında, boynunda, bileklerinde de ab mizliği, bütün kuvvetile benliğinin gölğe nıyorlar... Şiddetli bir rüzgâr Sezanm be»' Seza bunu düşünmüyor bile, yapayalni, onun gözlerini, onun yüzünü seyredi yor. li ve loş derinliklerinden şuurunun ilk yaz, ince elbisesinin eteklerini şişiriyor, ondan... Oo... Bu ne büyük bir cesaret.. nız yaşadığı bu âlemin bütün hakikatleriyor. O : saçlannı çekiştirerek. arkaya doğru iti Seza yavrum. plânına çıkıyor. Ona dönüyor. Onun gözlerinin içine ni unutmuş gibi. Oda havasız değil mi> diyor. Onun ayaklan önündeki postun üze Ya ben... Ya ben Seza... Sizi öy yor. (Arkast var) Ve balkon kapısına doğru ılerliyor. rine diz çöküyor. Diz çökmüş durduğu le beğeniyorum, öyle beğeniyorum ki. Seza serinlemiş bu havayı, geniş bir ne hayatı pek çok seven bir insanın doyma HİÇ