Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
11 Nisan 1933 Bursa'daki maç hâdisesiaTürk musikisine Muhabirimiz Bursa'da hâlâ günün mes'eles? olan hâdisenin içyüzünü anlatıyor Bursa 6 (Hususî muhabirimiz den) Geçen hafta Busa stadyomunda vuku bulan hâd'ise burada hâlâ günün meselesidir. Hatta o kadar ki gerek Bursa gerekse İstanbul gazetelerlnde buna dair küçük bir haber bulmak için gazete okumı yanlann bile gazete aldıkları ve bu yüzden bir tek gazetenin kalmadı ğı görülüyor. Şimdi iki kişi biır araya gelse ilk konuşma mevzuu budur. Tabiî her ağızdan bir ses çıkıyor, herkes bir türlü hüküm veriyor. Bu maçta, tesadüf bu ya, gazeteciler den hiç kimse bulunmadı. Hâdise ~ nin nasıl olup bittiğini orada bulu nan seyircilerden ve heır iki kulübe mensup olanlardan dinledik.. Mesele artık adliyeye intikal etmiş olduğundan burada hâdisenin nasıl cereyan ettiğini anlatacak değilim. Asıl tetkike muhtaç noktaJar hâdi senin sebepleridir. Bunları muhte lif ağızlardan dinledim. Her iki tarafın iddialarını bir acaya toplıyarak hulâsa ed'iyorum. Bu maç Bursa mıntakası şampi yonunu tayin edeceğinden iki taraf oyuncuları uzun zaman çahşmışlar dır. Bidayette iki takımın oyuncu ları kolkola çok samitnî bir sekilde sahaya çıkmışlar ve tstiklâl marşını ayakta dinlemişlerdiı. Oyun; Askerî lisenin hakimiyetile baslamış. Askerî lise bir sayı yaptıktan sonra; San'atkârlardan bir oyuncu, Askerî liseden bir oyuncuya tekme atmış, hakem, bu tekmeyi görmemiş; fa kat tekmeyi yiyen Askerî liseli kendisine tekme atanın fanilâsından hafifçe çekerek «ne yapıyorsun?> demiştir. Hakem bu haıreketi gör müş ve Askerî liseliyi oyundan çıkarmak istemiştir. Bir hayli müna~ kaşalardan sonra mmtaka heyetinin de muvafakati ile oyuncu sahadan çıkarılmıştır. Buraya kadar çok güzel devam eden oyun bundan sonra sertleşmiş, Askerî liseliler bir arahk hakemin değiştirilmesini is temişlerdir. Hakem; ancak muallim Faik Beyin hakemliği kabul olun duğu takdirde sahayı terkedeceğini bildirmiş; Askerî liseliler muallim Faik Beyin rakîp kulübe mensup oldugunu ileri sîiıerek bunu kabul etmemişlerdir. Işte vazîyet bundan sonra büsbütün çığırmdan çıkmış, oyunculardan ziyade seyircilerin sinirleri bozu'mustur. O sırada kendiıLne ta» atıimağa baslandığını iddia. eden ve fakat bu iddiası hiç kimse tarafından teyrt edilmiyen hakem oyunun bitmesine sekiz dakika kala düdük çalarak tribünlece doğru yürümek ve seyirciler arasında bulunan Askerî lUernüdürüUe »por mıntakası reisine vaziyeti anlatmak istemiştir. Tribünlere yaklaştığı za man kendisini bir Askerî liseli önlemiş ve kolundaki saati göstererek cvakit gelmeden oyunu neden tatil ediyorsun?» demiştir. Hakem ise csen ne kanşıyorsun?» cevabını vermekle beraber bu efendinin yanın dan kaçmağa başlamıştır. İşte bu kaçif bir emri tabiî halini alan kovalamağı intaç etmiştir. Bir kaç talebe hakemin peşine düserek onu yakalamak istemişler, bunu gören diğecleri de kendisini takip etmif lerdir. Hakem, bu manzara karşı ıında döğüleceği kanaatini hasıl ederek sevki tabiî ile basını bacaklan arasına saklamif ve oyunun bafindanberi smirleri gerginleşmiş o lanlar işte bu anda hakeme hücum etmislerdir. Bu sırada San'atkârlar kulübüne mensup gençlerd'en bir kaçı hakemi kurtarmağa gelmişler ve kalabalığın arasına sokularak hakemin önünde siper olmuşlardır. Hâdisede yaralananlar bu gençleıdir. Yoksa iki taraf oyunculanndan hiç biri birbirile kavga etme mislerdir. Vâsıl olduğumuz en bitaraf kanaat budur. Maamafih hâdi senin hakikî mahiyetini cumhuriyet adliyesinin aydınlatacağma şüphe yoktur. Vak'a gecesi salâhiyet sahibi ve sözüne itimat edilir bir zatın verdiği malumat üzerine mektepte bir tahkik heyeti kurrulduğunu, hâdiseye sebebiyet verenlerin tardedile ceklerini bildirmiştim. Bugün bu haberin teeyyüt etmediğini, mektep idaresinin talebeyi kovmak salâhi • yetini haiz olmadığını da öğrenmiş bulunuyorum. Yukarıda anlattıkla rımı bir neticeye bağlamak isterken bundan evvel de cSebat» ve «San'atkârlar» kulüpleri arasındaki bir maçta buna benzer bir hâdise olduğunu, zaman zaman yapılan futbol maçlarında daima böyle sinir bo * zukluğundan ileri gelme hâdiseler çıktığmı hatırlıyorum. Bunlardan alınacak ders sudur: Bundan sonra stadyomda çok daha sıkı bir int! zam ve inzibatın temini zarureti kendisini aci acı hissettiriyor. Gençliğe dîişen vazife ise bu oyunu tam bir serin kanlılıkla oynıyamadıklan takdirde futboldan vaz geçmektir. MVSA Kumbara talihlisi ! Küçük yavru! Dokunmayınız!)) ıstanbul borsası kapanış fiatlan 104 933 NUKUT Alı? I I .0 S0 2(ı SU •20 20 l 20 Sterllo Dolır Fraosiz fr. Lirer Belçika fr. Drahml lsvıç fr. Leva Filorin Çeroou kolc bveç kronn Avosturya Şll. Peçete Peı.go Mark Zloty Lei Dınar Rnbie Yen Türk altinı Mecidiye Banku. Os. B. Nebatlar tHayranlar» eserlnln muelöfl Mehraet Emln Beylndir. Nebatlar âlenündeki Uk varhklardan başlıyarak bu rolfl nebatlar, çiçekll nebatlar ve salr bütün clnslere alt malumat bu kltapta pek güzel tafsll edllml§ ve her fasıl müteaddlt realmlerle «u»lenml^tlr. Nebatların, malum ya sınıflara ve kısımlara aynlması ötedenberl güçtür. «NebaUar> eserlnde bu mesele pek ziyade kolaylaştırılmıştır. Onun için mek teplllerin de içine yanyacak bir şekilde dir. Bir garp müzisyeninin bi 750 lirayi Konya'da bir çocuk kazandı ze yolladığı mektup Evvelce musikii miz hakkında yaptığımız anket ce • vaplarından bazı • ları, fransızca sa yunız «La Republique) te çıkmıştı, Şehrimizde bulu • nan ve millî musi • kimize büyük bb alâka gösteren bazı ecnebiler, bt neşriyat üzerins fransızca sayımıza M. Emile ConTade mektuplar ve makaleler gönderdiler. Bunları o tarihte La Republique'te nesretmiştik. Fransızca nüshamızda gene M Emile Conrade isminde bir ecnebi müzisye • ninin musikimiz hakkında btze gönderdiği bir mektup vardı. Millî musDdmizi hararetle müdafaa eden ve garp ahengine sokulmasuıa şiddetle aleyhtar olan bu mütehatsısın yazısım aynen tercüme ediyoruz: «Türk musikisi o kadar müstesna ve kendisine mahsus vasıflara maliktir ki hiç klmsenin ona dokunmağa hakkı yoktur. Makale sahibi tamamile hakhdır. Musikiden hakkile anlıyan bir adam musikinin karakterlerine hiirmet eder. OnIan anlamağa çalışır ve kendisi bizzat bir icrakâr ise, bestekânn isaretlerine göre çalar. «Bizim ebedî bestekârunız, «Rhay • sodie Hongrarse» yaratıcısı Liszt, bu eserile Macar mu&ikisini asrilestirmek veya değistirmek sevdasına düşmüs müdür? Hayır! Avrupa'ntn büyük konser şe • hirlerinde Macar, Bohemyen veya tspanyol musikileri dinlenirken bu muhtelif musiki karakterlerinin değistirilmesi arzurusuna tesadüf edilir mi? Hayır! O halde Türk musikismi neden ahenkleş tirmeğe veya asrilestirmeğe kalkmalı? Hiç kimsenin buna hakkı yoktur ve hangi ırktan olursa olsun bir müzisiyen karakterinde yegâne olan Türk musikisini değistirmeğe Iüzum görür ve tesebbüs ederse ben bu insanın memlekete karsı hürmetsizlikte bulunduğuna hükmederim. «Amerika'dan gelen bir ilândan öğrenmiştim ki orada, sözde bir musiki heveslisi, Schubert'in natamam kalan bir senfonîsinin son ktsmuıı besteliyen adama 50000 dolar vadetmis. Şüphesiz bazı besteler yapıldı. Fakat bereket versin ki Almanya'da büyük bir münekkit, paranın cazibesile eski bestekârunızuı mukaddes fikirlerine tecavüz etmek istiyen bu nevi heveslilere haddini bildirdi. BB* musikinin karakterini değiştir • meden evvel, eski eserlerin ruhunu anlamağa çalışalım ve onları asrilestirmeğe kalkmıyalım. Musikide olduğu kadar hiç bir yerde «asrî» kelimesi yanlıs değil • dir. «Bundan baska, Türk musikisine bugünkü halile hiirmet edelim ve ona dokunmıyalun. Her musiki gibi onun da ya samağa hakkı vardu ve onu değiştir meğe kalkmak, anlamamak demektir. «Türk musildsinin hali baskadnr ve kendine göre karakteri vardu*. Onu tadil etmek istemek, Türk kalbine kabaca vurmak demek olur.» M. Emile Conrade'ın bu yazısında bahsettiği ve fransızca sayunız La Re • publique'te çıkan «Maestro: Or Tsalapatani» imzalı makaleden de bazı parçalar alıyoruz: «Bana öyle geliyor ki hakikî Türk musikisi armonize edilemez ve garp ahenk san'atile zenginlestirilemez. Çünkü, bu takdirde, Türk musikisi ruhunu kaybetmiş olur. Filhakika bu musiki, hep bildiğimiz gibi, yalnız yarun ve çeyrek seslere değil, muhtelif ses taksimatına istinat eder. Bu vaziyette sadık bir armonizasyon yapmak imkân haricindedir Çünkü garp armonisinin bu kadar vu 718 806,50 I66.S0 20 20 1 [ [ 1 216 113 24 815 24 83 llb 38 U IS 27 49 32 i2 51 46 Saü; 72S 906,50 171 219 l'6 25 822 ÎS 84 120 39 25 17 29 50 24 23 33 48 Baştm Dönayor Oenç munarrirlerden Nalbant oglo Reşat Beyin bu isim altında yazdıgı roman çıkmıstar. Güzel flkirler ve temiz bir ifade ile yanlmış olan bu eserl karilerl mize tavsiye ederiz. Dif ve ağız bakımı Dis tabibl Feyzullah Rasih Bey dla ve ağız bakımı hakkında gayet istlfadell bir eser nefretmi«tlr. Tavsiye ederl». 926 30 2İJ6 998 31 22 s Çocuk Vali İlk mekteplerin çocuk bayramı için haarlanan bu temaill ressam Ramiz Bey arkadaaımız yazmıstır. Muallim Ahmet Hallt kütüphanesl basmıstır. ÇEKLER Acriı Londra Ne« York Paris 720,10 0.4744 U.C6 Ç.265 Kapan; ; .s 47 H ifi y. Mitoloji Eski efisaneler tarih ve edebiyatın kaynağıdır. Bunları bllmek ve ögrenmek edebiyat ve tarihle uğrasanlara, onunla alâkadar bütün genclere lâzımdır. Nurettin Ata Bey tarafından fransızcadan tercüme edllen ve Kanaat kütüphaneainln ansiklopedlk nesriyatı arasında basılan eser, iste bu gaye göaetllerek vücude getirilmlstir. Kltapta birinci ve Ucnd derecede İlâhlar ile bunlann sülâleleri ve Mitolojlye nazaran dünyanm mensel bahisleri ve salr kısımlar gayet kolay anlasılacak bir tarzda selis bir İfade İle yazılmıştır. Tavsiy* ederiz. Küçük Mehmet Gallp kumbaraslle beraber Konya (Hususî) Bir nisanda Ankara'da çekilen lş Bankasj kumbara ikramiyesinde birinci mükâfat olan 750 lirayi şehrimizden bir ço cuk kazanmıştır. Bu talihli yavru Konya simendifer kıstnı hekimi Necmettin Beyin 3 buçuk yasmdaki oğlu Mehmet Galip'tir ve Bankanın 254 üncü kumbarasma sahiptir. Mini mini Mehmet Galip 750 lfra kazandığı zaman çok tevinzniş coh, oh!» diye ellerini çırpmı»tır. Ailesi bu parayı ve kumbarada biriken ufaklık paralan bankada çocuğun hesabına geçirtmişlerdir. Mehmet Galip henüz rakamin, çak paranın ne olduâ;unu pek te bildiği yoktur. Fakat 750 liramn sözü de ona her halde fevkalâde bir şeyIer ilham ettniş olmah kî: « Artık çok param var. Harç • lıklarımı kumbarama biriktirmeğe devam edeceğim ve ts Bankasına yahracağım. Büyiiyünce de çok zengin olacağim> demektedir. tş Bankasınm 50 bin t&samıf «ahibi olan müçterileri arasından bir çocuğun kumbara ikramîyesini kazanmıs olması Konya'lılan da memnun etmiştir. Mllaoo Brükse] Atlna Ceot vre Sofya Amsterdam trag Stokholm Viyana Madrlt Berlin Varşov» Bndapeşte Bukreş Belftrat Yokohama Moskova o 8Î.98 67..HO 1.1757 Î5.9S 2.6S625 4.M5 5,60 7,0240 4.24 3.8R5 79,79 2,235 3.M97 82,98 *,4'30 67.30 1,1 T50 15,9» V.6Î6S 4 545 5,605 2,0125 4,24 3,88 S 79, 9 3Mr75 %t3S Kolay yazt rehberi „ ESHAM Açilış tş Bankası hamii. A. $im. 60 o'O Tramvav Romoı tl NekUr Terkos Aslan çimeoto Kapanıj 25,55 Yeni harflerle yalnıs çocuklanmıstn değil büyuklerin bile el yazılan yüsde seksen düzğün değildlr. LAtin harflerinln kabulündenberi İse hiç bir rebber nes • redllmemişti. Rober KoleJ muallimlerlnden Şeklp Etem Beyle M. VX>. Çerçiyan bu noksanı, iyi hazırlanmıs bir eserle telâfi ettUer. Kolay yazı rehberi ilk ve orta mektepler için hazırlanmıs, yeni harflerin gayet pratik ve okunaklı yazılmasını kolayca öğ retir tarzda tertip olunmuştur. Blnaen aleyh yalnız mekteplilere değil büyüklere bile tavsiye edilir bir eserdir. I?,30 12,21 1ST1KRAZLAR AçiliŞ tstikrazı Dahill Şark şimendiferi Dnyunn Mnv. Gümrük Saydı Maht Bajdat Ajkerlye 3,65 56 Kapanıj 3,30 56 Carüşşafa!:anın teşekkOru Bu kurban bayramında Darüş^afaka'ya merbum Tevfik Paşa kızı Zehra Müflt Hanımefendl tarafından 2, merhum İbrahim Bey kızı Hanımefendi tarafmdan 2, talebeden Fuat Efendinin annesl tarafmdan bir, müderris Aynîzade Hasan Tahsln Bey tarafından bir, Hasan Ferit Bey tarafından 2, müderris Avukat Cevat, cemlyetl tedrislye müdürü thsan, mezunlar dan Avni, mekt«p depo memuru Hamdl, Şişli eczanesi sahibi Asım Şükru Beyler tarafından blrer, Islmlerl bllinmlyen bazı hanım ve beyler tarafından 4 kl ceman 17 kurban hediye edilmiştir. Mektep müdiriyetinden teşekkür olunuyor. TAHVİLÂT Açıliş Elektrik şirketi Tranıvay » Tüılel Rıhtım . Anadolu (l) Ansdolo (2) Acadolu (3) Anadol Mümessil "~"™~ Kapanış p uflf ü m y n d a Apollon takımı Izmir'de Talebe endişeye düştü Dirülfünun ıslahatı dolayısüe imti hanWın, 6 mayısta başlıyarak 26 ma yısta hkam bulacaği sayialan Drülfünun genç'iğinde bir endişe ve heyecan uyandırmıshr. Çiînkü bu vaziyette talebenin imtihanlarda muvaffak olanuya • cağı ve esasen derılerin bu müddet zar> fında ikmal edilemiyeceği muhakkak halmde addedi'mektedir. Dün sabah bilumum Darü'fünua talebesi beyetler Fakülte idarelerine müracaa* ederek malumat istemislerdir. Kendilerine, bu husustc kat'î hiç bir karar ve tebliğ olmadığını v« söylenen malumattn Myialardan ibaret bu'unduğu söylenUmiştir. 21 mağlup oldu tzmir 9 (A. A.) Yunanistan'dan şehrimize gelen Apollon takımı, bugün üçünrii müsabakasını Altay • Altmordu muhtelıtile yaptı. Saha bugün de hra • cahınç dolu idi. Birinci devrede oyun mütevazm bir sekilde devam ederek 1 1 beraberlikle neticelendi. tkinci devrede giizel ve ekseriyetle hâkim oyntyan muhtelk 1 gol daha a • tarak mfisabakayı 2 1 galibiyetle bitirdi. 18,15 44.S5 44,85 55,90 13,15 44,80 44,80 Davet Kayserl lisesi mezunlan da bir cemlyet kuracaklardır. Ük toplantı cuma günü saat 3 te Halkevlnde yapılacagmdan müteşebbls heyet Kayserl ldadisi ve llsesl mezıınlannın lçtlmaa gelmelerinl rlca et mektedir. OSMANLI BANKASI 1933 tarihli % 5 faizli Oıramiyeli dahilî istikrazın beheri T. L. 20. kıymetrodeki birinci tertip tahvillerine kayit muamelesi Osmanlı Bankasınm Galata merkez idaresiie Yenicami ve Beyoğlu şubelerinde, T. L, 19. tediyesi mukabilinde icra edilmektedir. tşbu kayit muamelesi akşamı kapanacaktır. cari 30 nisan (1369) Çankaya Samsun'da berabere kaldı Samsun 9 (A. A.) Ankara'mn Çankaya takımile yapılan revanş maçı 2 2 ye beraberlikle neticelenmitb'r. tstanbul Beşinci tcra memurluğundan: Saulmasına karar verilen konsol, koltuk, kanape ve saire 2 0 / 4 / 9 3 3 perşembe günü saat 13 ten itibaren Beyoğlu Feriköy Fransız mezarlığı karşısında (139) numarah hanede açık arttırma ile satılacağmdan Utiyenlerin mezkur gün ve saatte mahallinde bolunmalan Oânolunur. ( 1 7 9 1 ) JCANSI JCANSIZLIK .«uzsizlık idn yegâne deva kaal flıya edea i f t h İ etibba taraiuıdaa tertip edilmiftir. *afly«t T* Clılorose Torbalı'da bir adam karısını öJdürdü tznur 10 Torbalı'nm Demirli köyunde oturan Osman Ummde bir adam Fatma isimli karısmı 30 yerinden yaralıyarak ve burnunu keserek öldürmüştür. Katil, bir buçuk yaşındaki çocuğunu da agır surette yaralamıştir. PARIS zuhu yoktur; onun istifade ettiği tak simat ancak yarun sesten ibarettir. «Beru'm fikrime göre Türk musScisini bütün inceliklerile armonize etmek istiyenler onu anlamıvanlardtr. Belki bunu bir takım Rus, Macar, Romanya esgilerile karıştmyorlar.» MLPTEOLER İÇİN RLoTZ FRANSIZCA ÖĞRENİNİZ 1 Nisandan 15 jsjisana kadar FRANSIZCA İKİ KURS AÇILIYOR Haftadı 3 dars altı ay için yirmi dört Türk lirasıdır. Kolaylık gösterılir. Kayit muamelesi açıktır. Her ders için sınıf ve hususî dersler vardır. Ankara: Haa Bayram caddesl Jstanbul: 373. Istiklâl caddesi (1332) Aiacera romanı 34 Nakleden: KEMAL RAGIP Gizli Eller Kutuda sigara da kalmamıstı. Bari içecek bir şey olsaydı!.. Birdenbire yerinden kalktı. tşte bu, iyi aklına gelmişti. Evin içinde acaba içecek bir sey bulunamaz mıydı?. Güzel gözlü, seytan bakıslı kadm şimdi pek öyle ince eliyecek halde değildi. Vakit geçirmek için ne bulursa içmeğe razı idi. Hikmet Beyin, şüphesiz ki, öyle şarap mahzenleri, şampanya dolu dolaplan yoktu. Fakat acaba evin içinde mide sancılarını bastırmak için bir şişe konyak ta bulunamaz mıydı?. Aranacak olsa kim bilir, belki biraz rakı bile çıkardı. Şöyle brr iki kadeh atıştü'mak, hem vakit geçirme^e yarar, hem de içinin sıkıntısını dağıtırdı. Ayaklannm ucuna basa basa yatağa yaklash. Perihan'a tekrar tekrar bakti. Genç kiz derin derin ujruyordu. Buna emniyet getirdikten •onra, Heybeltada'lı Roza, odadan çıktı, kapıyı da dışarıdan kilitledi. Bir kaç saniye kadar orada durdu. Kendi arkasından, içeride bir gü rüJtü olacak mı, diye etrafı dinledi. Sonra yavaş yavaş merdivenlerden aşağıya indi. Yemek odasına girdi. * ** O çıkar çıkmaz, Perihan yatağin içinde doğruldu. Dışarıyı dinledi. Merdivenlerden aşağıya doğıru u zaklaşan ayak seslerini, daha sonra da yemek odasındaki kapının gıcırtısını duyunca karyoladan indL Baygmlık geçmiş olmakla beraber hâlâ başı dönüyordu. Dizleri büküldü. Hemen oraya çökmemek için ken dini güç tuttu. Bu canavarlarm elinden kurtulmak ümidile kendini topladı. Fakat ne de olsa, şimdi bu bitginlik içinde buradan kaçmağa imkân yoktu. Daha iki adım atmadan yuvarIanıp kalacaktı. Biraz karyo lanın ayak ucuna, sonra da masaya tutuna tutuna odanın orta yerine kadar geldi. Masanın üzerinde şınnga kutusu duruyordu. Titredi. Bir akrep, bir yılan görmüş gibi bir kaç saniye baktı. Sonra biırdenbire gözleri parıldadı. Korka korka şırıngayı eline aldı. Içindeki ilâç, su gibi renksizdi. Odanm bir köşesinde (lavabo) yu andıran bir tuvalet masası vardı. Şınngayı oraya boşalttı. Bir iki defa çalkaladı. Sonra da içine su doldui'du. Tekrar masanın üstüne, eski yerine bıraktı. Bu aralık yemek odasmm kapısı tekrar gıcırdadı; daha sonra mutfak kapısının açılıp kapandığı duyuldu. Anlaşılan genç kadın şimdi de yiyecek bir şeyler arıyordu. Perihan, gene öyle hiç gürültü etmeden, ayaklarının ucuna basa basa tekrar yatağına geldi, yattı. Biraz sonra kapının kilidi açıldı; Heybeliada'lı Roza içeriye girdi. İlk işi karyolaya bakmak oldu. Perihan, eskisi gibi kımjldamadan, upuzun yatıyordu. Genç kadının bir elinde bir şişe konyak, koltuğunun altında da re shnli bir gazete vacdı. Şişeyi masanın üstüne koydu. Büyücek bir kadehin içine konyak doldurdu, bir dikişte onu içti. Sonra yeniden doldurdu. Kendisi de kanepenin üstüne uzandı. Gazeteyi açtı. Okumağa başladı, arada bir, bir kaç yudum konyak içmeği de unutmuyordu. tkinci kadehi bitirdi; ü çüncüyü, daha sonra dördimcüyü de doldurdu. Bir acalık Perihan, yattığı yerde biraz kımıldıyacak oldu. Roza, elüıâen gazeteyi bıraktı. Yatağa doğru baktı. Genç kızın gözleri açık duruyordu. Ne o, uyandın mı küçük ha nım?.. Gene ahret sorgusuna başhjwyım,t deme... Seninle uğraşacak vaktim yok!. Bir lâf söylersen şırmga geliyor ha!.. Perihan inliye inliye gözleırini kapadı. Roza, dördüncü kadehi de içti. Gene gazeteyi karıştırmağa başladı. Bir araltk esnedi. Bütün vücudü gevşemiş gibiydi. Bir daha esnedi. Konyak 1 a dolu beşinci kad'eh te boşaldı. Gazete dizlerinin üstüne düstü. Göz kapaklan yavaş yavaş kapanı yor, güzel gözleri süzülüyor gibiydi. Bird'enbire Perihan'm kendisine baktığım göcdü. Yerinden fırladı: Seninle mi uğraşacağım?. Diye şırıngayı aldı. Karyolaya doğru yürüdü. Perihan bh çığlık kopardı. Yattığı yerden fırlamak istiyormuş gibi kımıldadı. Roza, genç kızın bileğinden ya kaladı. Yatağa doğru itti. Sonra kolunu açtı: Anlaşıldı, sana iyîlik yaramı • yacak!.. Bir şırınga daha yapayım da zıbar!.. Diye söylemdi. Genç kızın çığlıkları aratmda şırınganın iğn«si kolunun üzerinde bir damla kan lekesi bıraktı. Bir kaç dakika sonra Perihan, tabiî biraz önceki gibi, yatağın içinde hiç kımıldamadan, gözleri kapalı yatıyordu. Roza, şunngayı yerine bırakmış, gene kanepeye uzanmıştı.. Periha n'ın soluk yüzünden gözlerini ayırmıyordu. Onun derin derin uyuduğunu görünce kadehini yenibaştan doldurdu. Artık genç kızdan yana korkusu kalmamıstı. Kendisi de kanepenin üzerinde gözlerini kapadı; derin bir uykuya daldı. 13 Genç kadın artık iyiden iyiye dal* tnıştı. Perihan, yavaş yavaş yataktan indi. Gözlerini Roza'dan ayırmadan bir saniye durdu; etrafı dinledi. Sonra ayaklannm ucuna basa basa odadan dışan çıktı. Kapıyı kilitle • meyi düsündü. Belki anahtar gıcırdar, diye korktu; vaz geçti. Hiç gürültü etmeden, merdiveoIerden aşağı inerken bu kadmı Hk defa aahnede gördüğti geceyi düşfinüyordu. O akşam Abdurrahman Nezir'in sözüne kapılıp ta g«oeyi «okakta geçirmemiş olsaydı, belki bütün bunlann hiç birisi başına gel miyecekti. Sonra kendi kendine: Muhittm Haşmet Bey, gelsîtı df görsün!.. diye söylendL O gece, tek gözlüğü gözünde, sahneye en yakın bir masada, bu kadından gözlerini ayırmıyordu. Onun böyle bir haydut çetesinin eli ayağı olduğımu acaba aklına getirir miydi?.. Otabadi var).