23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Camhuriyet '• S ON^TELGR^FLAO Bana katırsa Eroin tutkunlugu Kadın erkekle bir olabilir tni? Vaşington içtimaları niçin yapılıyor? Nevyork (A.A.) Mister Edwiıı James, Nevyork Ties gazete sinin başmakalesinde cihan iktısat konferansma tekaddüm edecek Vaşington müzakerelermin yapılmasmdan evvel mevcut olan vaziyeti tetkik etmektedir. Mumaileyh, evvelâ Amerika'nm geçen sene bu konferansı tasvip ettiği zamanki tavır ve hareketini değiştirimiş olduğunu yazmaktadıır. M. Hoover'in idaresi, Amerika'nm tarifelerle harp borçlan mese lelerinin müzakeresini kabul ede miyeceğini tasrih etmiş, bu hareket her tarafta tenkitleır yapılmasına sebebiyet vermişti. O zaman Amerika bu en mühim iki meselenin halli yolunu kapamakla itham edilmişti. M. Rozvelt'in idaresi her şeyi değiştirmiştir. Yeni Reisicumhur, gerek harp borçlan ve gerek taırifeler hakkında müzakeratta bulunmak istemektedir. M. Rozvelt, diğer milletlere nasihat vermek suretile onların menfa atini temin etmek tasavvurunda değil dir. Müşarünileyh, evvelâ kendi memleketi ve sonra bütün dünya için miisbet neticeler verecek işler yapacaktır. Bu defa mevcut müşküllere yenilerini ilâve edecek değiliz. Belki bu müşküllerden bir çoğtmu orta « . . « . . . ..«*..•• "••"••tiHiiHiHiııııılllllllllllllllinilllllllIIIII Amerika'lılar: «Çünkü bir Avrupa harbi bize fayda değil zarar verecektir» diyorlar Yahudiler Protesto edîyor LeVli doktorlar Alman ilâcı kullanmıyacak Varşova 10 (A. A) Almanya'da yahudilre yapılan tazyiklere karşı yahudi mjicadele cemiyeti komitesi bir beyanname neşrederek Lehistan yahudilerini protesto hareketini kuvyet'endirmeğe davet etmiştir. Cracovie de yahudi doktorlar bütün Alman ilâçlanna karşı boykotaj ilân eden bir karar suretini Alman sefaretine göndermislerdir. Londra 10 (A. A) îngiliz ya hudi cemiyeti dün Kralın müşavirleriden Nevil Lâski'nm riyasetinde toplanmıştır. M. Lâski Almanya'da yahudilere karşı yapılmakta olan tazyikleri bütün tngiliz efkân umumiyesinin protesto etmesinin yahudi âleminde hasıl ettiği memnuniyetten bahsetmiştir. Meclis ittifakla bir karar sureti kabul etmiştir. Bu karar suretinde tngiliz tabiiyetindeki yahudiler şimdiki Alman hükumetini Almanya'daki yahudilere karşı yapılan farklı muamoleyi terketmeğe sevk için bütün gayretlerini sarfeylemeğe teşvik edil naektedir. M. Lâski bu karar suretinin hariciye nezaretine gönderileceğini söyI^mîştir. Çorum'daki Muhakemeler P Yeni kararnameler Ankara 10 (Telefonla) Umumî kontenjan Estesinin gümrüklere sureti tevzii, Amerika'dan kontenjan harici gelecek mallann liatesi, 326, 327 do ğumlu kısa hizmetlilerin askerliğe ne suretle alınacaklan hakkmdaki kararr uneler âli tasdîka iktiran etmiştir. Temyiz Mahkemesinin ankara'ya nakli Ankara 10 Temyiz Mahkemes'nm aCuatostan evvel Ankara'y» naktine brkân gorülememektedir. Sinir hekimi doktor Ahmet Şükrii Bey, bundan üç ay evvel «Nöro Psihiatri» adlı bir tıbbî mecmua çıkarmağa başlamıştı; ilk «ayısında, eroin tutkunluğundan başhyarak, Cerraypaşa hastanesinin sinir has tahkları servisine ait müsahedelerini kaydediyor. Bir kaç satır okuyalım: Eroin beyaz bir tozdur. Gizli »atılanlann bir kısm» saf olmadığından sanmdan kaldıracağımızı ümit ediyoruz. tırak renklidir. Kibrit çöpü, kürdan çaBu da haricî siyasetimizde vukua kı ucu ile, enfiye gibi, buruna çekilir. gelmiş mes'ut bir değişikliktir. Ayni zamanda sigarada da içilir. Sigaraya M. Jameı, akli selimin tarifelecin, «cilâhk» derler. Eroinin boğaza doğru Avrupa'nın harp borçlarımn, Cenugiden acımtırak lezzetini ahr ve keyfi bî Amerika'nm ticarî borçlarının initmam eder. Bu suretle giinde 4 5 padirilmesini âmir olduğunu yazmakta ket sigara içen hastamız vardır. Eroinin ve Cenubî Amerika hükumetlerinin Jstanbul tiryakileri arasmdaki isimleri: borçlarını ancak müttehidei Ame«oroin, beyaz, curu, maden, preze, mal, ırika'ya emtea ihraç etmek sayesmmek» dir. de ödeyebileceklerini, halbuki şim Hastalanmızın kullandığı miktar; diki gümrük manialarınm bu ihra cata engel teşkil etmekte bulun 0,10 1,50 gramdır. Küçük ve büyiik duğunu ilâve etmektedir. paketler içinde, gramı 50 120 kuruşa kadar satılır, ki kilosu 1200 Iiraya ge Makale muharriri, yapılacak mülir. İçlerinde bir iki aydan 3 seneye kakâlemeler esnasında nakk meselesi dar eroin kullananlar vardır. ile de meşgul olunmasını teklif etmsktedir. 1 7 « ( 1 7 2 0 ) . 21 i (21 3 0 ) , 4 ü % Mumaileyh, dolar kıymetinin üçte (31 35 ) yaşındadtr. 7 si evli, 1 i dul, bir nisbetinde indirilmesinin cihan diğerleri bekârdır. iktısadiyatı noktasından çok faydalı Meslekleri: Şoför, şoför muavini, kapolacağını söylemektedir. tan, sandalci, fen memuru, makineci, Muhanrir, netice olarak, Ameri tesviyeci, elektrikçi, boyacı, sıvacı, berka'nın elinden geldiği kadar Avru ber, koltukçu, ahçı çırağı, sebzeci, garpa'nın yeniden kalkıtunasını kolayson, ayak satıcısı, hamaldır. Hastalann laştırmasi Iâzım olduğunu, çünkü ifadesinden; eroin iptilâsının tahsil yayalnız Avrupa'nın mevzuu bahis olşında bulunan gençliğe de sirayet istimadığını yazmakta ve demektedir ki: dadı gösterdiği anlaşılıyor. «Tekke»» « Amerika, Avrupa'da on milismini verdikleri eroin satılan ve çekilen yar dolar »ermaye yatmnıstır. Ay • yerlere bu gibi gençlcrin devam ettiği nca on bir milyar da harp borcu söyleniyor. vardır, ve Amerika'nm yeni bir AvŞu sayılan noasleklere mentup arupa harbi vuku bulmasında hiç bir damJar arasında, «oğu, umumî ha menfaati yoktur. yatla oyniyanlardır: Bir soförün, bir kaptanm, bir sandalcının, bir makinecînin veya elektrikçisvin en küçük bir dtkkatsizliği, koca bir kamyonu veya otomobili devrrebilir; bir gemiyi ve bir sandalı batırabilir; bir fabrikada infilâka, yahut ta yangina sebep olabilir. Eroin ki, zihin kuv vetleri arasında hepsinden evvel «dikkat» melekesine beyaz kanca sını takar, insanı dışardaki eşyaya bağhyan zekâ iplerini kemirtr, di Çorum 10 «Hususî Muhabirimiz dikler, gevşertrr ve koparır. Canlanden» Ağırceza mahkemesinde bu m ı n dikkatlerine emanet ettiğimi'Z gün de tfirkçe ezan aleyhinde bulun bu adamlann eroin tutkunluklan, maktan maznun olanlann muhakeme gözl«rimizin önüne, dehsetli ihtimallerine devam edilmiştir. Evvelâ Bursa'h lerin tüyler ürpertici levhalarını geEmin mahkatneye gtnrihnişnr. Bursa'tiriyor. Fakat, Ahmet Şükrü Beytn dan btinabeler gelmediği için bunun te» müşahedeleri arasında bundan da kidine karar v«rilmi«ur. Sonra HafSk korkunç bir haber var: «Eroin ipti • kazasının Kutemir köytinden Süleyman lâ»ı tahsil çağında bulunan gençliğe oğlu Bektaş, Abdullah oğlu Ahmet, Hüde »irayet i«tidadı> gö*teriyormu«. seyin oğlu Haean, Güzel oğlu tsmail Bu zerre halindeki beyaz düşman, muhakeme edfldiler. Okunan karama eninde sonunda, mekteplerünizin de meye nazaran 8 şubatta muhtar odasıneşiklerini asarak, tahsil gençliğitnin da köy kanununun sebebi ve muhtar obeynine de bir kere dadanacak olurdası maddesi müzakere edilirken Bek • sa, felâket ist ; ]'balin saçağını da sataş ayağa kalkarak: rar. Türk polisiie b«raber bu müca Basımıza şapka giydiren, Osmandelede vazîfe alması Iâzım gelen lı tarihrni kaldıran, kammlan değişti • insanlar pek çokturj Ana, baba, karren hükumet tanımıyorum. Şimdiye kades, hoca... Herkes. dar tammadık, ne oldu dermş, ötekiler Aman, dlkkat, aman. de tasdik etmiştir. PEYAMl SAF A Makamı riyaset, Bektas'tan bunlara tir, öldüreceğim» dedi. Baytarlara »ikarsı ne diyeceğini sorunca, Bektaş kâvette buhmdum. Bu ise kansamıyaşunlan sövledi: Muhtar odasmda toplanmıstık. cak'annı, nahiyeve müracaat etmemi Köye muayene için baytarlar gelmisti. sövlediler. Vaktile kanma tecavüz et mişlerdi. Köyümüz 25 hanedir ve be • Evimin önünde koy azası Hüseym, men bir çoğu bunlarm akrabasıdır. Murtaza ve Halil'le muhtar Rua'yı deDiğer maznun da: ğistirelim dedim. Muhtann kardeşleri Evimden çıkmadım, haberim yok. itiraz edmce 200 lira köy parasınm tesVaktile Güzel oğlu Hüsnu kızımı iste • limini sordum. Bunun üzerine üstilme di, vermedim, silâhla evimi sardılar. K»hücum ederek beni dövdüler. Hafiğ'e zımı başka köye verdim. Bunun için başikâyete gittim. Onlar da nahiyeye ghna düsmandırlar. myler kardeşi, amca, enişte birleşip buBu ifadeden sonra şahklerfn ifadeleri nu uvdurmu?Iar. okunmuştur. Maznunlar, «ahitlerin ffaDiğer maznun Ahmet, köye kırk beş delerine karsı: mecidiye masraf Iâzım imiş. Bunu ev lere taksim etmişler vaktim müsait değil, Bizi kaza ve nahiyeden sorunuz. şimdi veremem, dedim. Benimle kavga Bunlar ötedenberi düsmanımızdır. Bura•th!er. Dedi. dan dönmeğe bile korkuyoruz dediler. Müddeiumumî, masnunlann yaslan« Diğer suçlu Hasan da şunlan söyle • nın tesbfti, mahkumlyetlerinin olup ol * di: madığmın sorulmasmı istedi ve gelmiyen tsmail, Hüseyn'le evknde konuşuışahitlerin celbi için muhakeme talik ken Rıza geldi, tabancayı göğsüme daedildi. Emre Hatan yıyarak «beni »temiyorsun salâvat ge Bulgar Muganniyesi Mm. Kirova'nın cevabı «Her hangi bir cahil hizmetçinin yapabileceği ev işlerine münevver kadınlan bağlamak, mahkum etmek doğru mudur ?» Bulgar millî operası prima donnası Madam Kon»tansa Kirova'yı Briatol otelinin salonunda arkadaşlarüe aohb«t ederken buldum. Ziyarkmdeki maksadı ve anketin mevzuuno bir anda kavnyarak, cevaplan mütearifelerden ibaret sade bir metele karsısında imis gibi, Avrupa kadmlarma mahsu* bir düşüniif ve konuşuş rahatlığı içinde söylemeğe başladıt Nasıl? dedi, bir kadın bu soali • nizer «Evet! Kadın erkekle elbette bir olabilir!» Demekten bask* türlü eevap verebilir mi? Bütün kadınlar bu noktada ittifak etmiyorlar. Benim hayatım sizin sualinize kâfî bir cevap değil midir? Erkekler gibi ben de müstakil olarak sahne hayatuıda yaııyorum. Ne farkımıs var? Müsaade edmiz de meseleyi daha umumî bir çerçeve içinde konuşalım. Kadmlann tahnedeki muvarrakiyetleri çoktan sabit olmut bir şeydir; süohesiz ki güzel san'atlarda, hele tiyatroda, kadın, en ön saftaki yerinden hiç kay betmiş değildir. Fakat mesele: «Kadm, her noktada erkekle bir olabilir mi?» tarzmdadır. Şüphem!... fstisnası yok mu? Asla!... Dunyanın bu müsavata doğru gittiğin* süphe yoktur. Fransa'da kadınlar mahkeme azası da oluvorlar. Bizde de mahkeme v« belediye azasıdırlar. Bulgaristan'da nasıl? Henüz o kadar değil. Fakat pek yakm zamanda biıde de kadına bu hakkı verilecektir. Zekâsı grttikçe tekâmül eden kadının adi ev işlerine mahkum olmasma razı miımız? Ev ve aile hayatmı «adi» mi buluyorsunuz ? Aile değü, yalnn ev. Hayat değil, iş. «Ev isi» diyorum. Bunlar alelâde seyler değil midir? Her hangi bir cahil hizmetçinin yapabilecaği bu islere münevver kadmlan bağlamak doğru mudur? Benim bir çocuğum var. Şimdi bir leylî kollejde okuyor. Sahne haya • tım çocuğumu yetiştirmeme hiç mâni olmadı. Madam Konstansa Kirova'nm ha « kikî hüviyeti, zaman zaman, gözlerimin önünden çekiliyor ve yerine, pek muvaffakiyetle oynadığı rivayet edilen «Carmen» b'pi, lavranarak ve taganni ederek geliyordu. O anlarda, benim'e konusan mütefekkir kadmla sahnedeki coskun muganniyc arasmda hayalen mu İHEM NALINA MIHINA Eroin kaçakçılığı Yakalanan eroin kaçakçılan bar îia bir şey hatırlattı. Evvelki sene bu tarihlerde Mısır'a girtiğim zaman, Mısır'h güzide bir Türk'le görüşürken söz, keyif verici zehfrler kaçakçılığına intikal etti. O snrad'a bizim »efaretin şoförü de böyle bir kaçakçılık işinden dolayı muhakeme edil* mekte îdi. Türk vapurlarında da bir iki zavaJlı tayfa, ehemmiyetsiz miktarda esrar kaçınrken yakalanmışlar, dörder, beşer sene hapse mah * kum edimlislerdi. Diğer ecnebi kaçakçılar, Mısır'daki kapitülâsyonlar yüzünden ayrı muamele görürken kaçakçıhktan mahkum olan vatandaşlarımıs, Mısır hapisanelerine atılıyor ve söylendiğme nazaran, o hapUanelerin tahammül ed'ilmez }vr*iti içinde ölüme ve yahut iyileşmez bir hastalığa mahkum oluyorlardı. tsin garibi, Mısır'da keyif verici zehirler kaçakçılığı, bu isi yakalan madan beceren kaçakçılar için bir •ervet mernbaı teskil ettiği gibi kaçakçılıkla mücadele edenler için de emin ve tehlikesiz bir kazanç yolu teslril ediydrtîıu«. Nitekim, beni Mısır'a götüren vapura ikî Mısır polisi gelerek ellerile koymuş gibi iki âteşçinin yattıklan yerde bir miktar esrar bulup çıkarmışlar ve bes on para kazanmak için dört be» sene Mısır hapisanelerinde yatmak felâketine atılan bu cahil adamlan alıp götürmüslerdi. At«sçilerm başlanna belâ olan esrarlan Pire'de gemîye gelen bazı adaralardan aldıklan tahakkuk etmisti. Mısır zabıta memurlarmın, gemiyi aramadan dogruca bu iki atesçinm yattıklan yere giderek esrarlan bulup çıkarmalan bir hakikati da meyda na çıkarmıstı. Esran satanlar, tel grafal atesçilerin îsimlerine vann " ciya kadar tskenderiye zabıtasına bildirmislerdi. Mısır zabıtası, muhbirlere mükâfat verdiği için, evvelâ keyif veren zehirleri pahalı pahalı satarak, sonra da sathklan adamı Sıbar •derek iki katlı para kazananlann mik» tarı az değil di. MıstrMı kan kardesimiz, bu çifte kaçakçıhk ticaretinin iç yüzü hak kında maalesof burada yazamıya oağım bir hayli ieahat daha verdkiten sonra, Kahir* poIU müdürü Rus• 1 Paşanın bir sözünden d« bahsetti. « Geçen »ene bu mesele için tstanbul'a da gelmis olan Russel Pasa Mısır hizmetinde bir Ingiliz'dir ve Cemiyeti Akvam tarafindan emrine büyük paralar tevdi edilerek keyif verici zehirelr kaçakçılığı beynelmilel istihbarat bürosu müdürlüğüne tayin olunmuştur, Fakat gariptir ki Russel Pasaya, elindeki büyük tahsisata ve sürü sürtt memurlara rağmen, yakm Şarkta en çok keyif verici zehirler kaçakçılığı ve bu kaçakçıhğın diğer rfalaverelerî en çok Mısır'da Jrapıl maktadır. tste bu Russel Pasa, mühim bh mevki sahibi olan o Mısır'h Tiirk'e demis Id: « Türk'ler, efendi ve kahra man bir millettir. Kaçakçıhk gibi adi bir if onlara yaraşmaz. Yaras • madığı içm de yapamıyorlar, yüzlerine gözlerine bulastinp yakalanı yorlar. Oteki mületlere mensup yüzlerce kaçakçıdan bütün gayrettmize rağ men, pek azını yakahyabildiğimiz halde Arasıra ve tektük bir Türk kaçakçılığa kalkıstı mı hemen elimi* ze geçiyor. Her halde, Türk'ler, kaçakçıhk yapamıyorlar. Bu sefîl iş, o efendi millete yarasmıyor... Dün, eroin kaçakçılığı ile uzak tan yakmdan alâkadar olanlann isimlermi okuyup ta hiç bir Türk ismi görmeyince Russel Pasanın bu sö2İerini hatırladım. Madam Konâtansa Klrora kayeseler yapıyor ve kendi kendime: «Düşündukleri zaman değil, terennüm ettikleri zaman daha iyi!» diyordum. Şaiayacağı yerde konferans veren bir bülbül hakkında hepüıiz böyle düsünmez misiniz? Fakat, gene zannetmeyiniz ki Ma • dam Konstansa Kirova bu meselede bir avukat kadar ciddî ve fikirlerinde sabittir. Zeki bir tebescüm dudaklannı daima kusatıyor. Nerede ise biitün söylediklerini geriye alabilecek kadar naziktir. Fakat ne sorsam, bana kadının yüzde yüz her seye muktedir olduğunu iddia ederek cevap veriyor. Asker olabilir mMmiz? diye »oıdum. Elbette! dedi. tcap ederae ölü rutn* Adam Sldürebilir misinia? Tecriibe etmedim. Fakat gBzibn görmezse onu da yaparm sanıyorum. Uzaktan usağa... Hem taribte kahramanlıklan zikredilen kadınlar yok mu? Her sahada kadm tarihe geçiyor. Hatta taribte ismi geçmiyen kadınlar var ki Mmi geçen erkeklerden ziyade hâdiseler üzreinde müessir olmuş değiller midir? Ona bakarsanız «her isin akında bir kadın parmağı vardır.» derler. Erkeklerin bütün muvaffakiyetini bu söıle kendintze maledebilirsinn. Ona şüphe ok! Madam Konstansa Kirova daima gülüyordu. Otelden aynldıktan sonra onun kadmlık cacibesini şaka ile garip bir tarzda kanstıran bu gülüslerini hatırlıya rak düsündüm: «Belki de söylediklerinin tamamile aksine inanıyor ve benimle lâtife etti!» Çünkü, artktlerin çoğu, yalnız sahnede ciddidirler. Dün yeniden dört kişi muhakeme edildi P.S. Dahiliye Vekili Izmir'den Belçika Kralı Ankara'ya hareket etti Amman'da îzmir 10 (A.A.) Bir kaç gündenberi sehrimizde bulunmakta oIan Dahiliye Vekili Şükrü Kaya Bey, bu sabah sehrimizden Ankara'y* hareket etmistir. fstasyonda Vali Kâzım, Ordu müfeıttir;lerinden Fahrettin, müstah kem mevki kumandanı Hüseyin Hüsnü Paaa.larla Cumhuriyet Halk Fırkası Vilâyet idare heyeti reisi Hâcim Muhirtin, Belediye reisi doktor Behçet Salih ve Vali muavini Saip Beylerle yüksek memurlar, Vilâyet umumî meclisi ve Belediye Meclisi azaJan ve halk tesekkülleri tarafın dan uğurlanmıstır. Bir bandb mızıka askerî bir kıt'a ve bir polis müfrezesi tarafindan ihtiram menasimi yapıl mıştır. Belediye reisi Behçet Salih Bey, tzmir şehri namına mevsim çiçeklerinden yapılmış bir buketi Şükrü Kaya Beye takdim etmiştir. Amman 10 (A.A.) Mısır ve Filistin'de yapmış oldukları seya hatten dönmüş olan Belçika Kral ve Kraliçesi bugün buraya gelmişler ve Emir Abdullah'ı ziyaret etmi^lf»rdir. Ankara'da kar yagıyor Ankara 10 (Telefonla) Bugün burada hava yağmnurlu ve karlı geçti. dan Belediye reisi için bir makam otomobili tahsisatı kabul edilmesi için Dahiliye Vekili Sükrü Kaya Bey tarafindan Sehir Meclisi azalarma tavsiyetfe bulunulmustur. Aynca Belediye muavinliği de ihdas edile cektir. Bergama yolunda bir otomobil kazası tzmir 10 (Hususî muhabirimiz den) îçinde 18 yolcu ile Berga roa'ya giden bir kamyonet, sür'atle giderken bir köprüden uçmus, bir muallim, iki kadın ve soför muavini yaralanmıştu*. Yazı masasının yanındaki bir kitap rafına gitti ve eline kocaman bir cilt «düstur» alarak masarun üstünde açtı. Yapraklar arasından bir mektup çıkacağını zannederek büyük bir merakla başladım. Avukat: İste! diye bağırdı Haniya? îşte, görmüyor musun ? Ortada mektup filân yoktu. Avukat, şehadet parmağile, koca kita bın orta yerinde bir sahifeyi gö*te riyordu: tşte! diye ısrar etti. Hayretle doğruldum ve yüzüne baktım. Bir deliye hiç benzemiyor du. Burada mektup filân yok de dim. Avucunu kitabın üstt'ne vurarak: Görmüyor musun? dedi. Görüyorum! Fakat bir mektup değil bu ki... Bir kitap! izmir Belediyesine otomobil verıliyor tzmir 10 (Hususî muhabirimiz * den) Şehir işlerinin çokluğun Söziinü keserek en ciddî sesimle onu temine çalıştım: Şükrü Bey, emin olunuz ki ben size hiç bir mektup yazmış değilim. Avukat, hayret içinde, biraz dü * şündü: Sahi mi söylüyorsunuz ? Natnusum üzearin* temin ede riro. Beni çok müfkül bir mevkide bırakıyorsunuz. Nasıl olur? Size inanırım, Fakat gözlerime de inanırım. EI yazımzt tanimaz mıyım? Yazı sizin yazınız Bu sözleri o kadar tabit söylemişti ki başkaları tarafindan bir hile ya pıldığını ve el yazımm taklit edildiğini anladım. Hayır, diye bağırdım, bu işte bfr hile var, mutlaka el yazıtnı taklit etmişler dir. Olamaz, mektup burada, gel beraber tetkik edelim. Burada mı? Aman göreyim. tşte, şurada. Milli tefrikamız : 29 Yazan: SERVER BEDt Hep Senin İçin! 3üç belâ kulağımı elinden kur ^a. mıstım. Bir kaç adım geriye kaçjtım ve bağırdım: Biliyorum, deli değiUiniz! Tabiî... Sen şimdi öyle söyle naeğe mecbursun. Hiç birinizde iz'an yok, intikal hassası yok, mermerle iüngerin münasebetini hepiniz inkâr ediyorsunuz. Ustüme yürüyerek ilâve etti: Sen de mkâr ediyorsunl Sırtımı duvara dayıyarak yetnini ttastım: Ben mi? Haşa! Vallahi, billâhi, y •nermerin süngerle münasebeti vardır. f Peki, balık yumuntasımn vaziyeti nedir? / Tayin buyurduğunuz gibidfr. \ynen, aynen! Balık yumıotasınm vaziyeti aynen öyledir. Sonra gene birdenbire üstüme yürüyerek bağırdı: O mUnasebetsiz mektubu bana yolhyan sen değil misin? Hangi mektup? Hangi mektup ©lacak? Siyah mektup! Siyah mı? öyle ya... Bir sümüklü böceği kirece bahnp çıkarmıssm, kapkara bhr kâğıdm üzerine bırakmışsm, böcek yürüdükçe kâğıdm üstirode beyaz yollar yapmış. Sanki öyle bir f«y! Ne pis hezeyanlar o?.. Böyle bh mektuptan haberim yok. Nasıl haberin yok? Cümlelerî bile ezberimde. Ne yazmışsm bana? Diyorsun ki: «Melekâtı akliyendze emniyetim, kendime itimadım derecesinde olmadığı için yazıhanenizde çalişmak şerefinden ebediyen mahruk kalacağımı arzederim.» Haşa! ...Yalan ml? Haşa! Avukat birdenbire yumuşadı ve dünyanm en makul ve en nazik adamı gibi, son derece içten, ve candan bir sesle dedi ki: Muhlis Bey! Niçm teklifimi kabul etmediniz? Niçin o günden sonra bana uğramadınız? Bu yazıhanede beraberce ne güzel çalışacakhk! Bu şereften beni mahrum bırakan bir çok mahzurlar va>r. Anlatırsatn beni cidden mazur görürsünüz. Mahzurlann başmda Hicran Hanıma karsı duyduğunuz iptilâ geliyor, değil mi? Hayır, başka şeyler... tzah etmesi çok uzun sürer. Ah, biliyorum, gerçi mektubunusda da ima... Son derece ütnitsiz brr adam gibi derin bh* nef es aldı: Ya sende göz yok, dedi, ya burada mektup yok, ya bende aJal yok' Korku içinde kekeledim: Ben... Bende göz var, sende... Sende de akıl var, fakat burada mektup yok, Şükrü... Şükrü Bey, buradr mektup yok! Ağır ağır başını sallamağa, dişlerini gıcırdatmağa ve yumruklarını sıkmağa basladı. Korku ile biraz geri çekilmiştim. Alçak, alça...k! diye nunldanıyordu. Sonra yavaş bir sesle, adeta nefesile bana küfürler savurmağa başlamasın mı? Bir sandalyanm üstünden şapka» tnı aldım, kapıya doğru siğirttim, Bbr sıçrayışta yanıma geldi ve kolumu yakaladı. Bağırmıyor, alçak, çok alçak sesle t Mabadi tnn
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear