23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 Teşrinİsani 1931; "Camhttriyel SON TELGRAFLAR Avrupa Birliği tetkik komisyonu Maarif Vekili Sovyet murahhaslarının teklifleri hak Izmir'e vardı kmda mütalea dermeyan edilmiyor* Cenevre 7 (A.A.) Anadolu Ajansmın hususî muhabirinden: Avrupa Birliği tetkik komisyonunun son îçtimaında iktisadî mes'eleler tetkik edilirken Sovyet'ler Harîciye Komiseri M. Litvinof iktisadî ademi te cavüz tnisakı teklif etmişti. Bu teklifi tetkik etmek üzere bir komite teşkil edilmişti. Hususî komite iktisadî ademi tecaviiz misakını tetki ke başlamıştır. Sovyet heyeti mu rahhasası reisi, Sovyet'Ierin Londra sefiri M. Sokolno teklif hakkında i zahat verirken M. Litvinof'un bu bapta tetkik komisyonunda vaki beyanatını derhatır ettirmiş ve bir iktisadî ademi tecavüz misakı pro jesini komitenin tetkikine arzetmiştir. Bir çok murahhaslar biç bir mütalea dermeyan etmeksizin pro jenin bazı nikatı hakkında M. So kolnikof'dan izahat istemiştir. M. Sokolnikof bu hususta izahat vere cektir. Cemiyeti Akvam mehafilinde Rus projesi en ziyade mazharı müsaade olan milletler maddesine temas ettiği takdirde teklifin tatbi • kına imkân hasıl olmıyaca ğı mütaleası ileri sürülüyor. Hususî komite de hükumetünizi Bern elçimiz Cemal Hüsnii Bey temsil etmektedir. Cemal Hüsnü Bey e»as itibarile prajeye taraftar olduğunu ve cereyan edecek müzakerat esnasında mütaleasını bildireceğini eöylemiştir. güzel kadın kime derler? ( Birinci sahifeden mabait ) HEM Halit Ziya Beye göre her mevsimi, ve her yemeği severim; üşümemek yahut bunalmamak, yedikten sonra nedamet etmemek şartile. 30 giizide arasında bir anket 5 NAL1NA MIHINA Hay herzevekil hay! Esat B. Manisa'da maarif erkânmdan izahat almıs Izmir 7 (A.A.) Maarif Vekili Esat Bey, refakatinde heyeti tef • tişiye reisi Ridvan ve Kalemi Mahsus Müdiri Nihat Beyler olduğu halde bu akşam saat 20,45 te Ankara'dan trenle şehrimize gelmişlerdir. İstasyonda Vali Kâzım ve Mevkii müstahkem kumandanı Hüseyin Hüsnü Emir Paşalarla, rüesayi mülkiye ve maarif müdiri ile mektepler mü dürleri ve muallimler ve maarif mensupları, belediye reisi, C. H. Fırkası erkânı ile polis müfrezesi tarafından istikbal edilmiştir. Vekil B. e, Karşıyaka ve Basmane istasyonlarında mektepler namına büketler takdim edilmiştir. Vekil Bey doğruca misafir kalacakları tzmir Palas'a gitmişlerdir. Manisa'dan geçerken Maarif Vekili Esat Bey Afyon tarikile tzmir'e giderken Manisa'da biraz tevakkuf etmiştir. Vekil Bey Vali Fuat Beyle H. Fırkası ve maarif erkânı ve muallimler ve talebe tarafından karşılanmıştır. Talebe tara • fından Esat Beye bir buket veril miştir. Esat Bey trenden inerek ta lebenin selâmlarına teşekkürle mukabele etmiş ve deraiştir ki: « Zahmet ettiniz, teşekkür e derim. Biz sizler için çalışıyoruz. Siz de çalışınız. Cumhuriyeti omuzla rınızda taşıyacak sizsiniz.» Esat Bey, bundan sonra Gazi'nin ve hükumetin maarife ve gençliğe verdiği ehemmiyeti izah ederek ta • lebenin rahatsız olmamalarını rica etmiştir. Maarif Vekili, orada bulunan maarif erkânına bir arzuları olup olmadığını sormuş, orta mektep müdürü Cenap Bey mektebinin yarıda kalan lâboratuvarının ikmalini rica etmiştir. Vekil B. bu işin altı bin Iiraya mütevakkıf olduğunu öğrenince bunun bir bütçe işi olduğunu söyliye rek ileride nazari dikkate alınaca • ğını beyan etmiştir. Vekil Bey, bunu müteakıp Vali Beyden millet mekteplerinin vazi yeti hakkında malumat istemiş ve Vali Bey de mekteplerin açıldığım tahsil vesikası almıyanların devairde işlerine bakılmaması gibi tedbirler ahndığını söylemiştir. Vekil Bey Eşme'de 28 bin Iiraya yapılan mektebi memnuniyetle gör düğünü, bu mektebe ait bazı nok sanlann ikmal edilmesini Vali Beye söylemiştir. Vali Bey mektepler için ayrılan sekiz bin liranın muayyen bir nisbet dahilinde tevzi edileceğini ilâve etmiştir. noktası bulamamış içtimaî bir mu vazaa ise bugün onun her diyarda geçirdiği buhranlara taaccüp etmemek lâzımdır. Rus'Iar zamaniarına biraz takaddüm etmiş görünüyorlar, onlar ric'î bir harekete mecbur oluncuya kadar berikiler ileriye hareketlerinde devam ederlerse elbette bir telâki noktası bulurlar. Kadın nerede çalışmah? Kadın yazıhanede mi, evinde mi çalışmah? Boyalı kadın mı, boyasız kadtn mı? Kısa saçlı kadın mı, uzun saçlı kadın mı? Çok oku muş kadın mı, az okumuş kadın mı? Yazıhanede de, evde de, iyi çaIışmak, çalışmasından kendi vaka rını, kendi azmini mutmain etmek üzere her yerde: ancak sokakta değil... Hem boyalı, hem boyasız, hem uzıın saçlı, hem kısa saçlı, yetişir ki yakışsın; yani ben yakıştırmış ola yım. Ne çok okumuş, ne az okumuş; onu ne kendime faik, ne kendime dun görmek isterim; ne ben ondan mahçup, ne o benden mahçup olalım. Mademki erkeklerle kadınlar ara sında müsavat tesisi azmindeyiz; biz erkekler gibi olsunlar; yani ne çok, ne az... Çıplakhk güzel değildir! Bir tekzip Ankara 8 (A. A.) Türkiye'nin Cemiyeti Akvama girmemesi ve yahut bu keyfiyetin mütekabil muvafakata tâbi tutulması hakkında Ankara mülâkatlarında M. Litvinof'un çalıstığına dair olarak intişar eden haberlerin asılsız olduğunu Anadolu Ajansı beyana mezundur. Zannetmem ki çıplak az çok, çoktan ziyade az, giyinmişten daha güzel olsun. Bir kaç sene evvel Berlin kabareleri için sana'tkâr aramak üzere Paris'e giden bir Alman heyetinin Fransız muharrirlerinden birine söylediğini tahattur ediyorum: «Tamamen çıplak sana'tkârlar halk için cazibedar olmuyor» demişlerdi. Bu sözü doğru buluyorum. Eğer mes'ele vücudün sıhhat ve selâmeti zeminine mevzu ise bunu benden sormıyınız, ben ki ufak bir telebbüs ihmalile derhal nezle olurum. Bizzat hayat yalan değil mi? Hayatmızda yalan söylediniz mi? Yalan söylemiyen insan olur mu? Hayatımda istiyerek zarar verecek yalan söylediğime zahip de ğilim, fakat istemiyerek zarar ve recek hakikatler söylediğime acı tecrübelerle kaniim. Hayat zaten yalandan terekküp etmemis midir, bizzat kendi yalan bir rüya değil midir? Hayatın arasmdan yalan söylemeden geçmek iddiatında bulunanlardır kî en büyük yalanı söylerler. «Fitne cıkaran hakikatten maslahat düzel ten yalan daha iyidir» diyen tran hakimile hemfikrim. Hayata yalanla çıkarıldım, yalanla yürütüldüm; «Cıs, yakar!..» dediler, elimi beni cezbeden bir şişeye uzatmaktan menettiler; «ilâç süreceğiz!» dediler, dişi mi çektiler: «sadece bir yoklıyacağız!» dediler, parmaklarının arasında saklı neşterin darbesile haykırttılar; ve hep öyle devam etti; ben de hayatıma baslıyalıdanberi alınmış bu dersleri başkalarında tatbik ediyo rum. Hatta belki size bu cevabı ve rirken bile biraz yalan söylüyorum; doğru söyleyip te dokuz köyden kovulmaktansa biricik Yesilköy'ümde sakin sakin ömrümün sonuna mun • tazır olmak daha muvafık değil mi? Kıbrıs ve lzmir'de Camlıköy cinayeti Yunanistan Mustafa, Hüsamettin Beyi niçin öldürmüş? Selânik ve Kavala'da mitingler yapılacak Avrupa'dan mı, bizden mi bahsediyorsunuz ? Sinema mı, tiyatro mu, sesli filim mi, sessiz filim mi? Hepsini. Namık Kemal tiyatronun kıymetinden, ehemmiyetinden bahsedeli kaç sene oldu? O zamandanberi ne yaptık? Dünkü Bulgarlar, Sırp'lar, Rum'lar, Romen'ler ne yaptılar? Başka yerlerde, başkaları tarafından icat edilmiş, ileri götürülmüş, kemale erdirilmiş şeyleri yeniden icada kalkışmak abestir itikadındayım. Filimler içinde beni her suretle memnun bırakanına henüz rasgelmedim; sahne eserlerine ge lince: Avrupa'dan mı bahsediyor sunuz, bizden mi?.. * * * Halit Ziya Beyin cevapsız bıraktığı sualler şunlardır: Güzel erkek ve güzel kadın size göre nasıl tarif edilir? Erkeğin kadına, kadının erkeke benzemesini beğeniyor musunuz? Size göre aşk nedir? Hiç âşık oldunuz mu? öldükten sonra yakılmak ister misiniz? Niçin? Karısına hiyanet eden bir er kek, kocasına hiyanet eden bir ka dm size göre nasıl bir mukabeleye hak kazanmış olur? Hayatmızda en mes'ut, en heyecanlı, en yeisli zamanlarmız hangi leridir? Nasıl, en fazla merak ettiklerimiz, değil mi? CEVAT FEHMİ Hindistan'daki Karışıklıklar Kongre Gandi'den süVatle avdetini istedi Atina 8 (A.A.) Atina akadetzmir 8 (Hu. Mu.) Geri tütün kumpanyası mubayaa âmiri Hüsamettin misi, Kıbrıs Iehine tngiliz milletine müracaat etmeğe karar vermiştir. B i öldüren ve gece Camlıköy'ünde Yarın akşam payitahtın bütün tieskici Mustafa'nın hayvan damında yatrolarında matem alâmeti olmak jandarmalar tarafından yakalanan üzere beş dakika sükut edilecektir. katil Kurt Mehmet isticvabında deAtina 8 (Hususî) Yunanistan'ın miştir ki: bütün şehirlerinde bugün, Kıbrıs is« Hüsamettin Bey sekiz balya tüyanında telef olanların istirahati ruhu tünümü mubayaa etti. Yüzde yirmi isiçin bir ayini ruhanî icra edilecektir. konto yapılmasında mutabtk kalmısBu ayini müteakıp zabıtanın müsabk. Hüsamettin Bey para vermek için geldiği vakit kumpanyanm yüzde yirmi adesile Selânik ve Kavala'da mitingler yapılacaktır. iskontoyu kabul etmediğini ve daha fazla iskonto yapacağını söyledi ve baAtina 8 (Hususî) Kahire'den na mahsuben biraz para verdi. Kendiverilen habere göre îngiltere fevkasine yalvardım. Paranın az olduğunu lâde komiserliği Kıbrıs isyanında ö söyledim. «Beni mahvediyorsunuz» de lenlerin,istirahati ruhu için Yunan'hdim. Dinlemedi. Hüsamettin Bey otolar tarafından yapılacak ruhanî a mobiline binip avdet etmek üzere iyini menetmiştir. ken ayakların» kapandım:« Hüsa mettin Bey insaf et, borçlularım bekliyor» dedim. O da bana: «Defol, ulan, kerata!^ dedi. Ben de fen: halde kızdım. Ve tabancamı çeke rek ateş ettim. Hâdise esnasında orada bulunan köylülere sorunuz. Onlar da ayni ifadeyi vereceklerdir.» Mustafa, yanında bulunan 275 lirayı yakelandığı esnada jandarmalara tes lim etmiş ve ailesine gönderilmeaini Cenevre 7 (Hususî) Japonya istemiştir. Urla Adliyesi tahkikata M. Briand'ın notasına verdiği cevapta devam ediyor. ayın on altısma kadar Mançuri'nin tahliyesinin mümkün olmadığmı ve tahliyenin Çin tarafından Japonya'nm şimdiye kadar serdetmiş olduğu şeraitin kabulü takdirinde mümkün olacağını bildirmiştir. Tokyo 7 (A.A.) Tstsihar'da bulunan Japon konsolosu ile 10 Japonya'lının emniyet ve selâmeti hakkında endişe edilmektedir. Bu sehirle münakalât kesilmiştir. Telâş ve heye Bombay 8 (A.A.) Kongre, M. Gandi'nin icra komitesinin basına av can uyandıran bazı şayialar da dolaş detini istemektedir. Kongre, M. Pa • maktadır. Harbin'de bir Japon membamdan tel'i artık Yuvarlak Masa konfe gelen telgrafa nazaran Japon'lar ransında bulunmasının zarurî olmaNonni köprüsünü tamir etmektedirdığını ve fakat bu hususî işin ba şında olmak itibarile kendisinin daha ler. Japon askerlerinin baslıca kısmı ise Nonni ırmağının şimalinde iyi takdir edeceğini Gandi'ye bildirbulunan Tahsing'de tahaşşüt ederek meğe memur etmiştir. tamiratla meşgul askerlere siper Kongre, bilhassa Bengale'de va almaktadır. ziyetin sür'atle vahimleşmekte olduTokyo 8 (A.A.) Nichi Shim ğu keyfiyetine de Gandi'nin nazari boun gazetesi, hususî bir nüsha neş< dikkatini celbetmiştir. rederek Tsitsikar'daki Japon konKomite, bu sebebe binaen Mahatsolosu ile konsolosane memurlarmma'nın yakın bir zamanda avdetinin dan ikisinin Ceneral Ma Tchan • arzu edilmekte olduğu mütaleasında Tchan'ın askerleri tarafından katle bulunmaktadır. Japonya Cevabını verdi Hangi muharrir, hangi şaîr, hangi aktör? Hangi muharriri, hangi aktörü, hangi ressamı, hangi şairi seversi niz? Hoşlandığmız hava, mevsim, renk, koku, yemek hangileridir?. Hangisinde beni tehyiç eden, bende alâka uyandıran, beni hassasiyetimde ve sana't telezzüzümde tatyip eyliyen bir hal bulursam. Yazıda, temsilde, reshnde, şiirde, her şeyde ne asra, ne mesleğe, ne nesle, ne lisan ve şiveye, ne tarz ve üsluba merbut değilim. Tam mana sile iktitafiyim, Bu bana geniş ve hududu açık bir telezzüz sahası bahşeder. Ancak itiraf ederim ki yaş beni giinden giine daha müşkülpesent, ilk heyecanın tesiratma daha zor kapıIan bir adam vapıyor. Ne kadar yazık! Dişleri dökülmüş bir ihtiyarm yemek beğenmemesine benzer bir inkiraz... Bir kaç günlük (Tan) Temps gazetelerini karıştırıyordum. Bu meşhur ve büyük siyasî gazetenin geçen ayın son günlerine müsadif nüsha larmdan birinir Türkiye'ye ait ha berler kısmmda «Demokrat fırkasının muhalefeti^ serlevhası altında şu gülünç haberi okudum: < Demokrat fırkasının • muhalefet faaliyeti, Türhiye dahilinde oldağa kadar haricinde de artıyor. Bu ftrkanın reislerinden biri olup elyevm. bir ecnebi memleketine ihica etmiş olan eski Dahiliye Nazrrt Mehmet Ali taraftarlarından oJdığı vekâlet üzerine. Ankara kükumetînin Ameri ka'da ma!î bir ya^dım temin etmek için yaptıpı teşebbüsat hakkında Amerika hühvmetine atideki telgraf nameyi göndermistir.* Temps gazetesi, sonra Mehmet Ali serserisinin Amerika hükumetine çönderdi^i ve tabiî bir suretini de Fransız gaTetesine yolladığı telgrafnameyi aynen dercediyor. Vatan hain> serseri. bu gülünc telgrafnamesinde Amerika'hlar, Tür kiye'ye borç para verdikleri takdirdirde Türkiye'nin yegâne mill' ve serbest tesekkülü olan Türkiye Demokrat fırkasının, bu borcu tanımıya caçmı söylüyor. Ben, bu işte, kendine muhayyel bir fırkanın reisi süsünü vererek adam ve devle* dolandırmakla geçinen, Mehmet Ali serserisinin, bu küstahlığma değil de, bütün dünyanın, büyük ve meşhur, hatta mükememl bir siyasî gazete diye tanıdığı Temps gazetesinin gafletine şaştım. Fransız gazetesinin, Mehmet Ali'nin, Fransa'nın da imzaladığı bir mua hede ile vatan haricine atılan yüz elli vatan haînînden biri olduğunu ve Türkiye'nin ne dahilinde, ne hari cinde zaten hariçte fırka olamaz, çünkü fırka, memleket halkından, vatandaşlardan, milletten alır. Türkiye Demokrat fırkası diye bir te şekkülden eser bile olmadığmı bilmesi lâzım gelmez mi idi? Her nüshası, bir ansiklopedi gibi çıkan büyük bir gazetenin Suriye mandası dolayısile Fransa'ya komşu olan Türkîye hakkmdaki maluma tınm bu kadar kıt olmasma hayret etmemek kabil değildir. Bana kalırsa Temps bu gülünç haberi, siyasî mizah sütununa koymak için yazmiş, fakat sahifelsri tertip eden adam yanlıslıkla ciddî politika sütunlarına karıştırmıştır. Çünkü, bir fırka reisi değil, kapıcısı bile olmıyan bir herzevekilin Amerika maliyecilerine savurduğu bu gülünç ve palavracı tehdidi ciddî sananların aklından şüphe edilir. Abidin Daver Çin'liler bir Japon kon solosunu öldürdüler Reğaip gecesi İstanbul Müftüiğinden: Teşrinisaninin 12 sine müsadif olan persembe günü recebin iptidası oürva sma nazaran yevmi mezkur akşamı (cuma gecesi) Leylei Regaip olduğu ilân olunur. Inhisarların Tevhidi Ankara'da bir komisyon teşkil ediliyor Ankara 8 (Telefonla) Muha sebei Umumiye Müdiri Umumisi Faik Beyin riyasetinde Tütün İnhisarın dan Naci, Müskirat İnhisarından başmüf ettiş Bedi, Tuz İnhisarından başmüf ettiş Ahmet Beylerin iştiraklerile bir komisyon teşkili kararlaştırıl mıştır. Bu komisyon tstanbul'da bulunan azalar geldikten sonra toplanarak inhisarların ve satış teşküâtının tevhit edilip edilemiyeceğini tetkik edecektir. Bu mesaiden müsbet netice alınırsa tevhit esasları tesbit olunacaktır. dilmiş olduğunu bildirmiştir. Bu haber, henüz resmen teeyyüt etmemiştir. TapuU.Müdürlüğü Şurayi Devlet azasından Cemal B tayin edildi Askara 8 (Telefonla) Münhal bulunan Tapu Müdiri Umumiliğine Şurayi Devlet azasından ve eski kadastro müdiri umumilerinden Cemal Bey tayin edilmiştir. Ankara'da İlân Kabul ediyoruz Gazetelerimizin Ankara'da dahi emsali icinde en fazla satıldığını nazari dikkate alarak ilân vermek için bu vaziyetten istifade etmek istiyenlere teshilât göstermek için tertibat aldık. Bu maksatla Ankara'daki Yeni Gün matbaamızda gazetele rimiz için ilânat kabul eden bir şube açılmıştır. Cumhuriyet, Yeni Gün ve fransızca La Republique gazetelerimiz için ilân vermek istiyen Ankara'lı müsteri lerimizin oradaki Yeni Gün matbaamızda bu isle istigal eden subeye müracaat etmelerini rica ederiz. Baharda çeşit çeşit güllerin, yazın renk renk dalyalarm, sonbaharda sayısız elvan ile ihtişamlarını seren Ankara 8 (Telefonia) Millî Mükrizantemlerin karşısmda; ve her dafaa Vekili Zekâi Bey bugün geldi. zaman güzel gözlerin füsunu altında buna karar veremedim. Galiba müç istasyonda vekâlet erkânı tarafından karşılandı. tenip, muhteriz renklerden daha haz alıyorum. Soluk eflâtunu küstah bir mora, tozpembeyi parlak bir ala, havaî maviyi cesur bir lâciverde ter cih ediyorum, ve her şeyi örten gece Londra 7 (A.A.) Celtie pare nin libası olduğu için siyahı çok se(Glasgow ) da İskoçya ekipinin viyorum. Koku olarak kırk seneden İngiliz ekipi arasında yapılan fut beri beni iakip eden annemin koku bol maçında İskoçya'lılar üçe karşı sunu, hava olarak evimin havasını, dört sayı ile galip gelmişlerdir. Solgun renkleri severim! M. M. Vekili Ankara'da iskoçya millî takımı îngiliz millî takımını yendi EDEBİ TEFRlKA: 78 Kadife alev MAURICE DEKOBRA'dan Karşımdaki Lilâ, aşkımızı tutuşturan ruhu sönmiiş, yaşadığımız aşk ve ihtirastan bugün bihaber, hatır • lamak kabiliyetinin tatlı sıcaklığından mahrum veni bir dünyada artık imalar gibi yaşıyacak olan bir vü cutten, bir cisimden başka bir şey değil. Kucaklamaktan, öpmekten bile çekiniyorum. Korkuyorum ve haykırmak istiyorum. Monroe, çekilmem için işaret e diyor. Lilâ kalktı. İkimize birden •«•pardon mösyö^> dedi ve masanın üstünde duran bir kurşun kalemle bir tabaka beyaz kâğıt aldı. Pencerenin Öhündeki iskemlesine oturdu. Ne yaptığını daha yakından görmek için ayaklarımızm ucuna basarak yürüdük. Başının üstünden elindeki kâğıda ba rak kırık kalbimin elem ve acılarını kıyoruz. O, mütemadiyen yazıyor, tatmağa koyuldum. on defa, yirmi defa, yüz defa, mü Birdenbire yerimden sıçradım. Itemadiyen tekrar ediyor: Filip Jak leride, çemenîerin üzerinde Rozaryo'Mond... Filip Jak Mond... yü gördüm. Bana doğru geliyor. ArMonroe çıkmamız için işaret edikasmda bir spor elbisesi, eskisi gibi yor. Kapıya doğru geriliyonım. Za • vallı Lilâ'mın önüne iğilmiş güzel en parlak, eskisi gibi cazip. sesini ve durmadan ismimi yazan be Elinizi sıkabilir miyim Filip? yaz küçük elini seyrede ede, bitkin, Niçin soruyorsunuz?.. Elbette!.. solmuş, titriyerek geriliyorum... Ne işiniz var burada?... Antiy'Ii kadm arkadaşlarımla Sakadcmsi 14 eylul beraber Eksleben'deyim. Birer çay Bu sergüzeşttenberi üç buçuk ay almak için oto ile buraya geldik... gecti. Cemiyeti Akvamın senelik içPalâstan burada olduğunuzu öğrentimaınm çok yorucu mesaisinden son dim. Onun üzerine size bir bonjör ra, sinesinde sakin sabahların renk • demek için arkadaşlarımdan müsaade lerini aksettiren bu gölün civarında, aldım.. yalnızbaşıma biraz istirahat etmeğe Mersi RözaryÖ... geldim. Burada yalnız mısınız? Yapayalnızım. Gölün berrak ve ayna gibi dümRozaryo yanıma oturdu. Sesini aldüz sathında bu akşam ilk defa olarak sonbaharın ölü yaprakları yüzü çaltarak: yor. öğle yemeğimi Emperyalpalas'ta Onu gene düşünüyor musunuz? yedim ve cesim, asırdide ağaçların Evet... 27 mayıstanberi ne bir ruha sükunet ve bu sükunetle bera mektup, ne bir ses... Bütün malumaber gam da veren gölgesine uzanatım doktor Gonzaies'in haftalık mü şahede raporlarından ibaret... Bu ra biliyor musunuz? Bedbaht ve sevimli yavrumun hafızasından buselerimiporlara nazaran bedbaht sevgilimin zin hatta tath sözlerimizin aksini bile salâha doğru hiç bir adım atmadığı anlaşılıyor... Belki sizin benden daha sîlen Şomberg'in menfur icraatını hatırlamak bana elem veriyor. fazla malumatınız vardır. Hüzün ve kederinizi anlıyo Hayır, benim de malumatım rum Filip. Fakat hayatın büyük bir yok. Grönata'dan doğruca Küba'ya kitap olduğunu ve ömründe bir kegittim. Orada çok mühim ve müstare sevenin bu kocaman kitabın yalcel işlerim vardı... Şomberg'de şim nız birinci sahifesini okumuş oldu diye kadar bir şey yazmadı. ğunu unuttunuz mu?. . İki ay, bu Rozaryo'nun cevabı benim için bir lutsuz ve arızasız bir aşk yaşadınız. sukutu hayal daha oldu. Hâkim olan arzularını tahdit etme Bitmeğe mahkum her şey kısaği bilmelidir .. Yeis ve kederinizin dır... Bu çok doğru ve acı hükmü uyarasında, Lilâ'yı o gece feci bir su kusuz geçen gecelerimde uzun uzun rette kirlenmekten kurtarmış oltnadüşündüm. Bütün ümitlerimin mahnızı da düşünerek müteselli olmavolduğuna artık kanaat getirdim. lısınız... Size hiyanet edecek kadar Lilâ benim için ölmüştür. Mevcudialçalmasına meydan vermediniz. Aşyetimi birdenbire unutuvermeği öğkınızı şaibedar edecek lekeyi ber rendiği başka bir dünyaya, başka bir taraf ettiniz. âleme gitti.. öyle! öyle!... Zaman nasıl iskeletlerimizi çürütüp bir zer Ah! Rozaryo... Kalbimde açıresini bile bırakmıyorsa, Şomberg'in lan yaranın en çok kanıyan ve acıeseri olan cinnet'te aşkımızın met yan kısmına dokundunuz. Bizi kendî rukâtını öylece kemirdi. Bunu dü • halimize terkedip Granata'dan gitşünmek bile ne kadar yeis veiryor tikten sonra, ben, Şomberg'in ruhu nu öldürüp bırakıverdiği kurbanı nın başı ucunda belki biraz iyiliğe doğru bir hareket görürüm ümiydile on beş gün daha bekledim. Bu müddet zarfında hastahanenin emrazı akaliye mütehassısile birlikte Lilânın vazıyetini inceden inceye tahlil ettik; bu müşahede ve tahlüfn neticesinden Mouroe cok calibi dikkat bir hüküm çıkardı. Söyliyeceğime iyi dikkat 'diniz: Bu cinnetten Şomberg kadar mes'ul olan benim... Ne diyorsunuz ?.. Noktai nazarını şöyle izah ediyor: Lilâ, Şomberg'in ruhî tahakkümüne tâbidi. Şomberg'in ona verdiği emri, Lilâ mayısın 27 sinde mutlaka, sureti kat'iyede icra ve tatbik edecekti. Dimağına tahakküm eden o adamın emrini infaz etmesine mâni olmakla, ben dimağım sarstım ve idrak makinesinin çarklarını bozdum. Hali tabiide bir insanın zekâsı bile bu gibi kazalara maruzdur. Mabadi var
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear