26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
r* Vt Y h~\ saK> CUM4R " % . iö/m?^ r ^M^JMg^ıffl^ Renk £ ~V r^Ç" ^ ^ TUZ Saadet, daima istediğin şeyi yapmamak, fakat daima yaptığın şeyi istemektir. Tolstoi * ** Kalemini, mürekkebe her batırışmda yazman icap etmez, etinden, viicudünden bir parçası, hokkada kalır.. Tolstoi * ¥ * *&• *•>..> <£ ^'ıll. •'ıı; '". « rHl'M fTM \ * tnsan, gülmediği günü, kaybetmiş addetmeli. C\ Chamfort * ** Kelebeğin kanatlarını koparımz, Erkek Sabahtan beri surahndan düşen bin parça oluyor, neye adi tırtıldan farkı kalmaz. Ben para aşıkı bir kadın değilim, fakat zügürt bir kocaya vararak Hakikaten her memleketin hiddetlendin? Chamfort dostlarımı kendime güldürmek \stemem! I renkler hakkındaki telâkkileri Kadın Neye hiddetlendiğimi unuttun, ona kızıyorum ya! * ** başka başkadır. Meselâ bizde, İnsanın yevmî gıdasını temin et| renklerin delâlet ettiği manalar, mek için çalışması tabiî ve makul telâkkiler, şöyledir: ise de, yalnız sâyi ve para pesinYeşil: Murada ermek; de koşmağı hayatm yegâne gayesi Sarı: ölüm, hastalık; addetmek pek doğru ve âkilâne Siyah (kara): Keder, matem, & bir hareket değildir. yas, felâket; Alain Gerbault Kırmızı (al): Aşk, sevda, mu* ** habbet, alâka; ilâ... Miikemmel, muhteşem sofra, daFakat bu renklerin bulundukÇakı Recep, arkadaşı Vıkvık rvvetlileri çok olan değil, yemeği bol Yazacahım, yazacahım a, gal0 gece, devriye polisi, yangın ları, göründükleri yerlere göre Şaban'la yola çıkmıştı ama, yarım clandır. dırımına zıbardıhı sohahın adi bir tahkıWtı ile meşgul olduğu için, saat geçmeden pişman olmağa bşa(de mana'an değişir. Göz renksoyhahh! mahatlenin inzıbatını bekçi Hasan V lamıştı. leri ayrıdır. Rüyada görülenler Hazma, mide kanşır, hazımsız Ne gibi? ağaya havale etmişti: I başkadır. •Vıkvık Şaban, pek densiz adamhğa da hekimler! Göster kendini Hasan ağa! Lppora nasıl ^azam? Ahırvî«Goethe», bu tafsilâtı vermidı, mart havası gibi saati saatine, * ** Zaten, ben de uzakta değilim, müranlıh mesçit mi, Ahviranlıh mesçit lyor. himce bir vak'a filân olursa, gçlir mi, yohsa Ahviran mesçidi mi? Şiir, şarap ve kavun: dünyada dakikası dakikasına uymuyordu. idi, bana haber verirsin! orta hallisine tahammül olunmıyan Çakı Recep te, tetik üzerinde ; Polisler çok meşguldüler, yangın arkadaşımn, her şeye b r bahane iiç şeydir. Sen yüreğine tasa goymayın1 tahkikatından etraflarım görecek <K^M«| bulmasına içerlemiyor değildi: Mahir Bey, zengin tüccarlardan dı. Bah, gorecehsin Hasan dayı * ** başlarını kaşıyacak vakitleri yokbirinin büyük kızına talip olmus nasıl muhayyet olur? Vıkvık be; bırak dinini, peyGül açtığı zaman, gül ağacı bu tu. tu. Muvafakat cevabını aldı ve gamberini seversen, bu ağız nağ Göreceğiz iste. parlak işi bedava yapar. Yazık sana be, Hasan ağa, müstakbel kayınpederinin elîni melerini! Ha durundu. bunca yılık bekçisin, iki satırlık bir * ** öpmeğe gitti. Ne var? raporu yazamıyorsun! Kuş, çığırtkan aynayı görür, ök Ne yapıyorum ulan? Hanım Mutf akta kahkahadan Zengin kayınpeder, mükellef bir Bir vukuhat olursa laporunu Daha ne yapacaksın be ima Yoh, yazamadıhımdan değil seyi görmez. kırılıyordunuz. Ne var? koltuğa gömülmüş, kemali azamet yazam mı: a, yanlışlıh olmasın deyi gorhirim! ' Seninle karar verdik, şöyle nım! Hizmetçi Arkadaşlarıma s'zin le, gayet yüksek perdeden konu Sorduğun şeye bak, elbette! 1 bir VHrgunaçfktîkYaT * nasıl tatlı kaynattağınızı, anlatıyo Uzattın ama; bildiğin gibi Bu denî dünyada, sevmekteni şuyordu: Vak'anın tahkikatını bir raporla tık bunun mırın kırını var mı ya? yaz! Sırası gelince öğünmenden durdum! başka bir işim yok. Biliyorsunuz, benim dört tdne karakola bildireceksin! Yok bu arsadan gitmiyelim, yok rulmaz! * ** Merahta galma; olur. kızım var. Evlendirirken hepsine şu sokağa sapmıyalım! Bu sözler, Hasan ağaya pek doNe! Fenalık her yerde, her şey Hasan ağa, elleri arkasında keyirmi beşer bin lira vereceğim! kunmuştu, fazla sesini çıkarmadı, Vıkvık Şaban, Recep'e baktı, osağ sarhoşun yattığı yere gitti, eli çeMahir Bey, dayanamadı, icini mali azametle dolaşıyordu; fena mı?.. Bir güle bakıyorum, sü muzlarını silkti: Eczaneye, yüzü gözü kanrevan sokağa girmişti, kaldırım üzerinde nesinde düşündü kaldı. kunet buluyorum! içinde, esvabı yırtılmış bir mecruh çekti: Ne kafa tutuycrsun? Ah! Beyefendi, ne talihsiz bir kabartı gördü, iğilince bunun getirmişlerdi. Zavalhnm söz söyleŞimdi ne yapacaktı? Mes'elenin Asıl kafa tıuan sensin! lik! Zatı âlilerile taaddüdü zev bir sarhoş olduğunu anladı. Elile icinden nasıl sıyrılacaktı? Adeta Şair; rahiptir, hâkimdir, peymeğe iktidarı yoktu, fakat dudak Sensin! Iarında gayet müsterih ve müstehzi cat devrinde teşerrüf etmeliymi dürttü, ayağile dürttü, sarhoş ölü haysiyeti mevzuu bahisti! gamberdir, müçtehittir. gibi yatıyordu: Şaban bunu demiş ve elini pan bir tebessüm var^» şim! * ** Soldaki sokağa şöyle bir göz at Vay anam, zıbarıncıya hadar Mecruhu getiren poils, vak'a tı: Gülümsemenin kuvvetfni biîmi talonunun arka cebine gotürmüşHesabı ihtimalî içmeh olur mu ki? 7 tü; onun bu hareketini gören Re hakkında, doktora, eczacıya tafsi Yan sohah Gumru sohah, laB. Hanım hakkında, şayiaîar, riFarkında değil miFakat böyle seyretmekle de olyor musun lât veriyordu: pora, Gumru sohahın yanındahi cep, bir adım geriledi, ceketinin vayetler çoktu. Bunların lehte ola mazdı. sin? Ne azıh herifmiş! Yumruk, sohah desem olmaz mı ki? * ** yan cebinden altı patları cıkardığı nı da, aleyhte olanı da vardı. Yal Lâporu yazah, dedi. tokat atmakla kalmadı, üstelik kanBu da pek yakişık almıyacaktı. öğretmekle Bir ç&cuğu okutup Etrafına bakındı: gibi arkadaşımn üzerine ateş etti: ca ile de vuıdu! Ne hale getirdi, nız herkes bir noktada müttefikii: Karanlıklar arasından beyninin Bu sohahın adi ne biçimdi B. Hanımın müsrifliği! bir adam kazanılır. Anan baban seni bana sayı görüyorsunuz ? içinde bir ışık yandı. Sarhoşu kolki? Ahviranlıh mesçit! Bir mecliste konuşuluyordu: * ** ile mi verdi? Doktor, mecruha ruh koklatmış, ları arasına aldı, dıvara dayadı Düsündü: goge B. Hanım, çok para harcıyor. Arz üzerinde yürüyerek Vıkvık Şaban, bir kiitiik gibi ye yaralarını sarmıştı. ve sırtladığı gibi, Kumru sokağa Yoh! Ahırıviranmesçidi. Masrafı senede 10 bin liradan aşağı çıkmalıdır. re yuvarlanmıştı. Çakı Recep, bir götürdü, kaldırımın üstüne bırakMecruh hâlâ gülüyordu, doktor değildir! Tereddüt içinde idi: * * * müddet baktıktan sonra iğildi, cetı: merak etmişti: Ula, bunu nasıl yazmalı kı! Her insan, Allahın bizzat yazdıMecliste hazır bulunanlardan bisedi muayene etti. Şaban'ın arka Ben Gumru sohahta sızmaAmma soyha ise çatmışız gurban! Peki, ama, ne diye, muttasıl ğı bir kitaptır. ri şöyle bir hesap yürüttü: dım, Ahırviranlıh mesçit'te sızdım cebinde tabanca filân yoktu, yassı Başını kaşıyordu: gülüyorsun? * ** İki âşıkı olsa, beherine senede Girh yılda bir lapor yazaca, bir şişe vardı. diyeceh değil a! Göklerin derinliğinde, birinin, Çok enayi adam yordum, ama beşer bin lira isabet ediyor... hız, yüzümüze gozümüze mi bulaşVe, cebinden defterini çıkardı» Recep, şişeyi aldı, ağzmı açtı, onun yibisini yormedim! Bir adam ruhumu gördüğünü hissederim. Durdu, düşündü: tıracahız? raporunu yazmağa başladı: dövüyor, ama yendisi da bilmiyor kokladı: * ** Yahut bin kişiye onar lira... Karakola koştu: «Bu gece Gumru sohahında saat Hareket e*mek lâzımdır, yürü Vay canına anzorotmus be! yimi dövdüyünu, anadinez me? Bir unutkanlık on bire doğru... ilâ...» Bir zarhoş, kütüh gibi yatir. Bana vurdu ep, Kuzguncuk'lu İmek lâzımdır, istemek lâzımdır. Teessürle gözleri yaşarmıştı: M. Y. Hacer Hanımın küçük oğlu Sait. Raporunu yaz! * ** Demek bana, barışalım diye sak! Diye. Beçinsiz oğlu beçinsiz, evlerinin arka bahçesinde, ayaklaVücudün gözü söndüğü vakit, anzorot ikram edecekmiş! Bari, ben Kuzguncuk'lu değilim, Balat' rını yere vurup, koîlarını sağa sola lıyım, benin ismisi da İsak değil, çarpıtıp sallıyarak hiç durmadan ruhun gözü tutuşur. gözü arkada kalmasm, vasiyetini Avram'dir, anadinez me? V. Beyin, hem karısma, hem de Para ile imanın kimde olduğu * *K sıçrıyor, sıçrıyordu. yerine getirelim! arkadaşı K. Beye son derece enani", bilinmez derler a? Ne dereceye Aklın, mantığm, sürünerek yaYandaki bahçeden, komşunun Dedi ve şişedeki rakıyı bir neAcele etme! kadar yerinde bir sözdür, kat'iyet yeti, itimadı vardır. vaş ağır yürümeğe başladığı yerde, büyük kızı, takdirle bağırdi: feste dikti. Garson, çorbayı getirirken ayağı namuskârlık, gaip, mahvolur. Geçen gün, tanıdığı bir göz heki Aferin Sait, ne güzel çarles le bilemiyorum. Fakat para ile akıl yol keçesine takılarak sendelemiş ton oynuyorsun! arasmda hiç bir mimasebet olma mine müracaat etti: ti. Tabiatile yayvan tabaktaki çordığına, bulunmadığına pek çok sa Aman doktorcuğum; gözleriSait cevap verdi: banın yarısından fazlası yere dömi bir iyi muayene et. Karımı, ar Çarleston oynamıyorum ha hit oldum. külüverdi. nım abla! C. Bey, bunun canlı bir misalî kadaşım K. ile kolkola, şüpheli oÇorbayı ısmarlıyan müşteri yü Ya ne yapıyorsun? dir. Aklı ne kadar kıt ise parası o tellerden birine girerken gördüm! zünü buruşturarak garsona çıkıştı: îlâcımı içerken şişeyi çalka Sakar herif, çorbanın yarısını kadar boldur. Hem ne yer, ne de îkisi de; yalan! Diyorlar! lamağı unuttum da!.. döktün! yedirir. Garson, yılışık yıhşık göz kırptı: Bir gün ahbaplarından biri sor Bir yudum tatmadan, çorba Tfiuştu: eksildi, diye şikâyet ediyorsunuz' Bu kadar para kazanıyorsun, Hele bir lezzetine bakın? •iç yemiyor, mütemadiyen birikti Alman şairi «Goethe», renk Ier hakkında, bakın ne diyor? Açık renkler: Neş'e verir, seI vindirir; Koyu renkler: Ağırlık, kasvet ı verir; Açıksarı renkte : Parlaklık Ihararet vardır; Koyusarı: Hoş değildir, hatta çirkindir; Kırmızı: Ateşli ve tesirlidir; Ateşikırmızı : Göz alır, göz yorar; Kcyumavi : Bizi sevinçle oyalar; Maviyi: Uzaklaşan bir şey gibi severiz Yeşilde: Dayanılmaz bir albeni (cazibe) kuvveti vardır. \ 'J'ı v !fı < ,11 ı, I . Vr~\ yr '1/ti *^" "N R !T^^ %f> iaulunç muş! ?P^ Vasîyet fd$ Rapor Es A Enayi Para ile akıl Hasta mı? Akıllanmak! Zevksizlik Müşteri Matmazel, biranın için de sinsk var! Garson kız öyle ise, durun bir kaşık getireyim... Bakkalın çırağı, kapıya bdlta oîmuştu. Hizmetçi kızın: Beyefendi evde yok! Demesine kulak asmıyor: Parayı almadan gitmem! Diye barbar bağırıp ayak direyordu. Nihayet Beyefendi dayanamadı, cumbanm penceresinden başını uzattı: Ne bağırıyorsun, defol artık. Ustam, parayı almadan gelirKadın Bu f otoğraf a bak! o zasen, seni öldürürüm! Dedi. manda da aklın başına gelmemiş, Git, ustana söyle! Ben öyle Ösertmda kedi tüyü manto varl lüm tehditlerinden korkmam! Tehdit riyorsun! ölürsen, bu para ne olacak? Evlâtlarıma kalır! Evli değilsin, çocuğun da yok? Torunlarıma kalır! Dikkat Küçük Nevzat, yataktan kalktığındanberi, etmediğini bırakma rnış, ev halkını birbirine katmıştı. Annesi bir ara hiddetle bağırdı: Kadın Sen bukadar zengin ol Sana, gürültü etme! Diye saduğun halde, seni güzel bulmıyan bahtanberi kaç defa söyledim? Tam sekiz defa, anneciğim! zevksiz kadınlar da var ha?!...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear