24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 Ni an 1930 Cumhuriyet Eğlence ve istihlâk vergisi Bütçe Encümeninde Ankara 13 (Telefonla) Eflence ve hususî istihlâk vergisi hakkında tadilen tanzim edilen lâyiha bu gunlerde mecliste muzakere edilecektir. Butçe encumeninin. kabul ettiği son şekil aynen şudur: 1 Eğience ve hususî istihlâk vergisine tabi olan ticarethaneler ve muess«seler şunlardır: A: Bar, umumhaneler. B: Dans yerleri, aikollü içki kullanılan çalgılı yerleri. C: Birahane, meyhane, aikollü içki kullanılanlardan lokanta, bufe, pastahane ve mumasili yerler ile alkolsüz içki kullanılan çalgılı yerler (gramofon, radyo çalgı sayılmaz.) D: Tiyatro, sinema, sirklerle duhuliye ile girilen ve içerisinde konsomasvon olmıyan mumasili oyun ve eğlence yerleri. . E: Tren ve vapurlardaki büfeler. 2 Aşağıda yazılı ticarethane ve miıesseseler vergiden muaftır. A: Dans dershanesi oldufu hukuroetçe tasdik edilen ve içinde konsomasyon olmayan yerler. B: Maliye ve Maarif Vekâletlerince terblyevl hizmetleri kabul edilen tiyatro, konser ve cocuk sînemaları. C: At koşulan ve spor yerleri dühuliyeleri. D: Menafii umumiyeye hâdim cemiye+ler tarafmdan tertip olunacak balo ve musamereler. 3 Verginin matrahı birinci maddenin A. B. C. fıkralarında yazılı yerler için gayrisafi varidattır. Bu gayrisafi varidat A fıkrası: 1326 tarihli musakkafat kanununu cari olan yerlerde musakkafat vergisine matrah olan yerlerde emlâk ve arazi vergUerine ' matrah olan kıymetlerin musakkafat kanununun 15 inci maddesi mucibince bulunacak olan varidat C. fıkrası, binde 65 nisbetinde vergiye tabi arazide, yazılı kıymetlerin 8 misMne iblâfından sonra B fıkrasma tevıikan hesap edilecek varidattır. SÖN TELGRAFLAG HEM Haklı! Paris'te bir otomobil kazasında bir avukat kız yaralanmış, bir müddet tedaviden sonra iyiiesmiş ama yanağmda bir yara nişanesi kalmıs. Matmazel bu nişanenin güzelliğini ihlâl ettiğini zannederek kazaya sebebiyet Teren otomobilin sehibinden 50 bin frank tazminat istiyor, kadınlar için her iste güzelliğin lüzumlu olduğunu iddia ediyormuş... Avukat matmazelin tzunamen hakkı vardır. Her hangi meslekte olursa oUun, kadının en büyük kudret ve muvaffakiyeti güzeüiğinde, sirinliğindedir. Paris'te iken oturduğ^ım otelin nazır bulurîduğu meydanda duran taksi otomobilîeri arasında iki kadın şoför vardı. Bunlardan biri güzel, diğeri çirkindi. Herkcs, güzelin daha eski otomobilini tercih eder, çirkinin yeni ve mücellâ otomobili ekseriya boş kahrdı. Bunun böyle olduşunu bizde d« hanımlar Cemiyeti Belediyeye aza olmağa basladıklan zaman göreceğiz. Biri güzel, diğeri çirkin iki hanım namzetten, mutlaka, güzeli kazanacaktır! * ** Greta Garoo nun hatıraiı " Nasıl arf st oldum? „ \Bandan evvelki kısımların halâsası: Greta Garbo nasıl doğiaçunu, büyüdüğünü ve küçüldüktenberi ruhunda san'ata karşı olan hasret ve temayülü anlatıyur. Bir artistin delâletiyle tiyatro mfetebine giriyor.~\ Oynadkğım zaroan başkalarının bakmasına tahammül edemfm Eyvah... Kim bilir ne nezaketsiz kız, demişlerdir. Birinci madde D fıkrasında yazılı yerNeyse, ertesi gün değil, daha erler için duhuliyeye ait vergi matrahi, lesi gün mektebe kabul olundugubilet ve istihlâk bedelieridir. mu telefonla haber verdiler. 4 Verginin birinci maddesinin A fıkrasında yazılı yerler icin 3 üncu madde mucibince bulunacak gayrtsafi varidatın yiızde yuziı, B fıkrasında savjlı yerler için vıızde 75 i, C fıkrasında yazılı yerler için yuzde 50 si, D fıkrasında yazılı yerler için duhuliye ve istihlâk bedellerinin \uzde 10 udur. Aman yarabbi.. O andaki sevincimi görseydiniz. Bugün bile o dakikayı hatırladıkça kalbim, duracakmıs gibi heyecanlanır. Artık, hakikî bir artist olmak yoluna girmiştim. Buna gore tahakkuk ettirilecek vergi Fakat amma yaramaz ve fena nisanm 15 ine kadar m ıkellefe tebliğ çocuktum ha.. Akşamları mektepolunur. Mıikellefler'n vaki olacak itira ten çjkınca Stokholm'ü bastan azatı komisyonu mahsus tarafından tet şaeı dolaşırdım. kik edileeek*ir. Bu kannn 1 haziran Bilmem tanır nrsınız.. Hani 930 tarihinden muteber olacaktır. Stokholm de öyle pek büyük bir Muvakkat madde mucibince 930 «ei sehir değildir. İnsan bir otomobile nesi verşilerine ait tarh ve tahakkuk * muameleleri bu kanunun nesri tarıhin I bindi mi, beş dakika içinde istediği Greta Garbo Istokholm'de bu binada doğmuştur. Doğduyere gider. den itibaren icra edilecektir. ğu oda okla gösterilmiştir. Sırayla her gece bir tiyatroya [Yukardaki kapı Greta'nın günlerce önünde beklediği tiyatro girerdirn.Geç yatınca da sabahleyin kapısıdır] uyuya kalır, mektebe vaktinde yesunu söyliyeyim, fazla ümide kapıl mekliğimi söyledi. tisemezdim. Mona Martensen isminde bir arBu suretle birinci imtihanda mu mamıştım. kadasımla tramvaya binip film Ben hayatta hiç bir şeyden kat'î vaffak olamadım. öteki talebeler stüdyosuna gittik. daima vaktinde gelirler ve çok ça surette emin olamam. Size de tavBu Mona Martensen de siye ederim, bu huy çok iyidir. lısırlardı. Ben adeta her şeyden müstesna Çünkü insan inkisan hayale bile Holivot'ta bir müddet oynadı. Sonbir talebeydim. Yaptığım bu mü uğrasa o kadar müteessir olmaz. ra gene Isveç'e döndü. Tiyatro mektebine de bu kızla Günlerden bir gün Ştiller'i görnasebetsizlikten dolayı kimse bana beraber girmiştik. meğe gittim. O zamana kadar bu darılmazdı. Bu tecrübe temsili çok garibime zatı şahsan tanımıyordum. Yalnız İşte böylece mektebe hemen pek az devam ettim. Fakat ötekiler te büyiik bir adam olduğunu işitiyor gitti. Alâkadar Vekâletler noktai Mübadil emlâkinin mahsubu neffüshanede Çünkü tiyatro sahnesindeki sökahve içmeğe, yahut dum. ise başabaş olmalı imiş! nazarlarını bildirmeğe zün hâkimiyeti yerine sinemada dans dersine gittiler mi, ben dersŞtiller'i ziyaret yüz ifadelerine ehemmiyet verilibaşladılar O zaman Ştiller Avrupa'da gaAtina 13 (Hususî) Hariciye encu hanede yalnız kalırdım. yordu. Ya.. Mektepte bize dans dersi yet meşhur bir adamdı. Kapıyı çalmeni dün Başvekilin ve Harıcive nazıBu tecrübe temsili beni o kadar rının ızabatını dinledikten sonra jnubade öğretirlerdi. m dım, içeti girdim. Ştiller evde yok. Ankara 13 (Telefonla) yordu ki daha sokakta titremeğe tabi emlâk mcs'elesile birlikte önceleri dediğim gibi dans der tu. Oturdum ve bekledim. Biraz Hey'eti Vekile bugün saat 3 deleye malî ve siyasî mahiyeti haiz diğcr mes' sinden de kaçardım. geldi ve yanında bir köpekle başladım. Eve döndüğüm zaman buçukta toplandı. îhzar edi eleler; yani konsolosluk, ticaret, ikamet Çünkü koskocaman bir kızdim. sonra odaya girdi. Vücudümü baştan a hemen yatağa serildim. Fena haldostluk misakına ait ilen iktisadî programm tet mukavelelerile «Şimdiye kadar niye öğrenmemiş» şağı bir titreme aldı. Sonra içimden de hastalanmıstım. tilâfların avni zamanda ımza edilmeleri kik ve müzakeresine baslan şartile hukumete salâhivet vermiştir. diye beni ayıplıyacakları için uta bir gülme geldi. Eğer kendimi tutHasta kadın roîü nvştır. Vekiller kendi Vekâ Fakat Yunan hukumeti Ankara'da yapı nıyordum. masam katılacaktım. Sinema artistliğinin mahiyetini muzakcrat neticesinde tesbit edilen Ha, size şunu da haber verevim Ştiller üç dört defa beni baştan bir türlü kavrıyamamıştım. Her letlerine ait kısımlar hak lan esaslar dahilinde haiırlanan itilâf pro ki ben on iki yaşımdan itibaren buaşağı süzdü. şey bana bir muamma gibi geliyorkında noktai nazarlarını İesi haricinde olajı veni Turk tekliflerini günkü boyuma bosuma sahiptim. sonra o zamanki halimi ba du. izaha başlamışlardır. Bir kabul etmeğe mutemayil bulunmamak Çok şükür ki ondan sonra büyü naÇok anlattığı vakit çorabıma, ayak Ertesi gün Ştiller'in yanına gittadır. kaç gün sıra ile devam ede Mübadil iki taraf emlâkinin. mahsup medim. Yoksa, maazallah süpürge kabıma varıncıya kadar her şeyimi meğe adeta utanıyordum. Fakat cek olan Hey'eti Vekile içti muamelesine tabi tutularak jekten ve sjrıçı gibi bir sey olurdum. birer birer hatırhyordu. Hayret!. o bana cesaret verdi. maîarında iktisat programı fark jstenilmeksizin tasfiyesine Yunan Tiyatro mektebi çok hoş ve eğ Bir müddet şundan bundan bir Hasta clmanızı temenni etrazı olacağı zannolunmak lenceli bir yerdi. bir kaç havaî şeylerden bahsetti. Beş mem, dedi, maamafih böyle nın müzakeresine devam o hükumetinin tadır. buhran geçirmiş olmanız iyi.. ÇünHocalarımız pek iyi adamlardı. n dakika sustu ve düşünür gibi O Bir akçam gazetesi ise Ankara"dan allunacaktır. kü filmde hasta bir kadın rolünü Bir piyesi iki talebe ve bir hoca' görünmeğe başladı. dıijı malumata atfen itilâfname csasının işin Fakat dikkat ettim, hâlâ beni oynıyacaksınız.. Gitgide bu tesbit edildiğini, yeni muzakerelerin ya birlikte öğrer.ir ve oynardık. Fapek güç olmadığınm farkına varzılı; tarzına ait olduğunu ve imzanm kat hiç bir zaman «Royal» tiyat | süzmekte devam ediyordu. şekle geldiğini bi'dirmektedir rosunun sahnesine çıkmazdık. OAradan bir kaç dakika daha geç dım. Filmde gösterilmek istendiği Bir çok lâyihalar muzakere kat'î Her halde son netice, Yunan sefirine yunları daima kulis arkasından ta ti. Nihayet: derecede hasta bir genç kadın oliçin Meclise gelmiştir verilecek yeni talimatın mahiyetine kip ederdik. Rica ederim, dedi, şapkanızı dum. Ankara 13 (Telefonla) Hicaz, Necit göre taayyun edecektir. İşte bu suretle sinemada ilk alSonra sahne üzerinde söz söyle mantonuzu çıkarır mısınız? •e mulhakatı muhadenet muahedesinin mezdik. Yalnız ne suretle hareket Dediğini yaptım. Beni tekrar dığım rol «Gösta Berling» f ilminde tasdikı meclise gelmiştir. Yann mediste Kontes Dhoma şahsiyetini temsil edilmesi, naeıl olurup kalkılm<ısı, baştan ayağa kadar süzdü: bazı devairin hesabı kat'ileri, istihlâk Ankara Paket gümrügünde yürünmesi iâzım geldiğini öğrenir Telefon numaranızı verir mi etmek oldu. ki ihtilâsın tahkikatı verçigi lâyihası, 18 yaşında flevlet meİlk günler o derece heyecan ve dik. Maamafih, bunlar da az güç siniz? Ankara 13 (Telefonla) Ankara pamuriyetine girilmesi lâyihası, hudut ve halecana kapıldım ki tehlikeli bir seyler değildi. Dedi ve çıktım. ket gumruğünde yapılan ihtilâs hakkınsevahil butceleri muzakere olunacaktır. şekilde hastalandım. Hatta filmi da tahkikat yapılnıakt.idır. Bu mes'eie Sinemaya intisap Tecrübe temsili Başvekâlete gelen lâyihalar için 30 kişi isticvap edilmistir. İhtüâs Mektepte tahsil müddeti iki se Uç dört gün içinde bu mes'eleyi bitiremiyeceğimi zannediyordum. Ankara 13 (Telefonla) Dahiliye Ve edilen para miktarı 60 bin liradır. Tah r.eydi. Ikinci senenin iptidasında unutmuştum. Hiç alâkadar bile ol Stüdyoda yalnız başıma .. kikata devam edilecektir. Herkesin önünde bir türlü çalışakâletl teşkilât lâyihası, posta telgraf ve hocala^dan biri bana dedi ki: muyordum. Çünkü pek iyi biliyortelefon miidiriyetf umnmiyesinin Nafıa mıyordum. Nihayet elektrikçileri, Maurice Ştillen isminde bir dum ki atlatılmak istenen bir adaVekâletine rapt ve ıslahı lâyihası. seyriameleyi dışarı çıkardtlar. Bir de rejisör, çevireceği bir film için ma daima böyle söylerlerdi. Ankara 13 (Telefonla) Köprü müsefain bötçesi İle seyrisefain memurlarıMaamafih tuhaftır, bir hafta yalnız kalarak tecrübe ettim. Hatruriyesinin kaldırılma^ına dair olan lâ genç bir kız arıyor.. nın barem lâyihası Başvekâlete gelmiş, yihanın Nafıa ve Mallve encümenlerin O halde gidip müracaat ede sonra Ştiller bana telefon etti ve ta Ştiller bile gizli bir köşeye çekilBaşvekâlet bunları mütalea için ait ol de tetkiki bitmiştir. Lâyiha butçe encü yim! i bir tecrübe temsili yapılmak üzere miş, oradan bakıyordu. dnkları Vekâletlere sevketmiştir. menine gelmiştir. Bitmedi Cevabmı verdim. Fakat doğru İsveç film şirketi atölyesine gel Tiyatro mektebinde Hakikat te çıplakmış! «Vakit» refikimiz, çıplaklık modası ve bizde de Almanya ve Fransa'da olduğu gibi bir Çıplaklar Cemiyeti teşkili hakkında muhtelif meslekler erbabmın reylerini *ormu«. Aldığı muhtelif cevaplar arasmda Selim Sırrt Bey üstadunız, çıplaklığın lehinde bulunmuş amma pek ileri gidememiş, Alman cıplaklarının yaptıkları gibi Adem babamizın ve Havva valdemizin kıyafetini kabul edemiyerek deniz donu giymek şartile çıplaklığı hoş görmüş. Muhterem dostum sözlerini şu vecize ile bitiriyor: «Hakikat çıplaktır.» Evet, hakikat te insan gibi aslında çıplaktır amma insanlar onu çıplak görmeğe tahammül edemedikleri için kat kat yalan örtüleri ile zavallıyı öyle sımsıkı örtmüşler ki eğer hâlâ boğulmadı, yaşıyorsa ne mutlu!... Benim fikrimce insanlar kendi vücutlerinden evvel hakikati uryan. görmeğe tahammül etmelidirler. Hey'eti Vekilede mühim müzakereler IkUsat progr?mı tetk k ecMiyor Yunan taümatniîn mahiyeti Yeni teklifafı katul etmiyorlfcr Hüseyin Ragıp B. Moskoya'da Moskova 13 (A.A) Türkiye sefiri Huseyin Ragıp Bey dun Moskova'ya avdet etmiş ve Hariciye komiserliği mümessillerile Türkiye sefareti memurlan tarafından B.M.Mrcjisinde Muthiş keşif Ingiliz fabrikaları istihkâmları mahvedecek bir alet yapıyorlar Londra 12 (A.A ) Daily Mail'in fen muhabiri tngiliz fabrikalarında dunyanın en mıithiş gizlibi rharp aletinin gizli bir surette imal edilmekte olduğunu yazıyor. Zatulhareke bir makine ile istenilen istikamete ve irtifada uçarak ve hedefine riyasî bir kat'iyetle sevkolunacak olan bu tacfyare sun'î bir adam tarafından idare olunacaktır. Müteaddit bomba ve bir kaç ton ninamit iştial ettirecek olan bu tayyareye hiç bir istihkâm dayanmıjacaktır. Ankara 13 (Telefonla) Dahiliye Vekâleti idarî taksimat hakkında tetkikatta böîunmaktadır. Maamafih bu tetkikat neticesi meclisin bn devresine yetişmlyecektir. 60 bm Köprü pırası Idarî taksimat Edebî roman tefrikamız: l Necil Sabit Bey, burada olScL • • • KALBİMİK SUÇU Yazan: MAHMUT YESARİ tırlarlar, velinimetten bahse başf Zahit Efendi kahvede çayını larlar.] içerken Sabri Efendi geliyor. Kıya Bir sigara sarsana... feti pejmürde, üstü başı pislihr i Dilimin ucunda idi. Sigarasızçindedir. Zahid'in ısrarla daveti Iık bir seye benzemiyor. üzerine çekine çekine otarur ve Bir de rakısızlık! dostunun ısmarladığı kahveyi bekSabri Efendi, paketi titrek pîlelerken dert yanar. Dört aydır işsiz ri ile kavramış, ilişir gibi oturduğu gezmekte olduğunu, evde satacak iskemleye iyice yerleşmisti: bir şey bile kalmadığım anlatır. Ne diyorsun, birader! Akşam Zahit Efendi de iki senedir boştakaranlığı çökmüyor mu, içime de dır ama ehh, şöyle böyle mis gibi bir garipliktir çöküyor. Gözlerimgeçinmektedir. Bu sırada ikisi de, de bir karartı, dizlerimde bir tittzmir'de bulunan Necil Sabit Bey' reme... Şöyle bir elli dirhemcik olden hâlâ bir haber olmadığım ha sa, şıp diye kendime geleceğim. Dünkü kısmın hulâsası Sus... Akhma getirme... Zahit Efendi, arkadaşınm elinden paketi almıştı, kendi de bir sigara sarıyordu: Merak etme, gene gelir... Eski âlemler baslar. Sabri Efendi, parmak kahnlığında sardığı sigarayı, garsondan istediği ateşle yakmıştı, tekmil dumanı ciğerlerine doldurarak içiyordu: Ne âlemlerdi, onlar? Rakı istediğin kadar, meze bol... Ya o, kad'n meclisleri? Zahit Efendi, gözlerini süzerek durdu: Necil Sabit Bey gibi de kadından yana talihli adam görmedim. Birader, bir kadını bir kere görür, bir defa konuşur, iki gün sonra bakarsın, kırk yıllık dost oluvermişler. Şeytan tüyü var, efendim, şeytan tüyü var. Mazlum Beyin elinden Mihriban'ı nasıl almıştı? O, bir şey değil. Bir gün, benim eski göz ağrısı Bedriye'nin evine götürmüştüm. Kızı Şarıka, para beğenmez, adam beğenmez, züppenin züppesidir. Birader, Necil Sabit Bey, ne yaptı, ne etti? Bilmiyorum, burnu Kaf dağmdaki kızı, bir haftanm içinde yo'.a getirdi idi. Benden fazla, anası Bedriye saştı idi. Şaşmaz mı ya? Kacın Bedriye'si o? Necil Sabit Beye gelinciye kadar, ne mirasyediler görmüş? Para, birader, para... Para, her şeyin anahtarıdır. Sabri Efendi, yarasına dokunulmuş gibi ıztırapla nefes alıyordu: Para, dediğin şeyin de ne olduğunu bilenlerdeniz. Ben az para mı yedim?... Sen, az para mı yedin? Ama, biz kumarda yedik. Zahit Efendi, hiddetle kaşlarını çatmıştı: Cihangir'deki konağı satmıştım, elime geçen parayı, üç günün içinde bitirim yerlerinde temizledimdi. Beni, Bakara ile barbut mahvetti. Kapa o yaprakları... Necil Sabit Beyin kumarı yok... Sonra da hazırdan yemiyor... Kazanıyor, yiyor... Böylesine can kurban... Şimdi iyi bir vurgunla geldi mi, ya hey!.. Sabri Efendi, sigarasım yere atmış, ayağile bastırıyordu: Seyfettin Beyin yazıhanesine, geçenlerde uğradım, dedin. Bugün, yann, tekrar bir uğrasan... Benim, senin kadar hususiyetim olsa, bir dakika bi'e ihmal etmezdim. Seyfettin Bey, aksi tabiatli bir adamdır. Çekiniyorum. Necil Sabit Bey, olsa... Zahit Efendinin yüzü gülüvermişti: O, başka... O, insan adamdır. Hakikat, insan adamdır. Karıncayı incitmez... Cömert.. Nazik... Eski aile, birader, tam manasile asil... Bu kadar senedir tanırım, kimseyi kırdığını, incittiğini ne gördüm, ne duydum. Doğruyu söylerim, ben de öyle... Sabri Efendi, düşünmelere varmıştı: Zahit'ciğim, mademki Seyfettin Bey, yakında gelecek! Demiş, Necil Sabit Bey, belki de gelmiştir. Evine bir telefon etsen... Zahit Efendi, isteksiz bir kahkaha kopardı: Senin, pek saf tarafların vardır. Necil Sabit Bey, hiç evde oturur mu? Onun İstanbul'a gelip gittiğinden çok defa akrabalarının haberi bile olmaz. Mabadi var
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear