24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Türkiye ve Düyunu umumiye mes'elesi Cumhuriyet FELEMENK MEKTUPLARI Ümit yıldızı Iktisadî bu randa âmiller v Bir gece faciası Sarı Mehmet «Tavus» barında garsondu. Fakat bu san'atta çekirdekten yetişme değildi. Polisin göründen kaçmak için en elvsrişli meslek olarak bunu bulmuştu. Bütün hayatı maceralarla doluydu. Belki yirmiden fazla vak'a yapmış, üç defa hapisaneden kaçmşıtı. Onun için müşterilere hizmet ederken daima düşünceli ve suratı asıktı. Arkadaşlarının bir kısmı da onun sergüzeştlerine vakıftılar. Hatta ara sıra takıhrlardı: Canım, ne somurtup duruyorsun.. Polis seni enselese bile ne var.. Hapisane duvarlan yeniden tamir olmadı ya.. Gene kaçarsın.. Sarı Mehmet o zaman cevap verirdi: Dalgınlığımın sebebi sade bu değil.. Ah, bilmezsiniz.. Gençliğimde önümde iki yol açılmıştı. Birincisi iste bugünkü takip ettiğim felâket çıkmazı. öteki şeref ve saadet caddesi.. Çiinkü oldukça asil ve zengin bir aileye mensuptum.. On sekiz yaşına kadar Istanbul'un en mümtaz bir mektebinde tahsil gördüm.. Fakat fena arkadaşlar yüzünden haylazlıkla, külhanbeylikle işe başladım.. Hırsızhk ve caniIikte karar kıldım.. Yedi buçuk seneye mahkum oldugum zaman zavalh babam da mahkemedeydi. Gözleri yaşla, boğazı hmçkınklarla dolu hâkimlere ne dedi biliyor musunuz.. «Bu genç benim bir tanecik sevgili yavrumdu.. Fakat madem ki o bugün bir canidir.. Artık benim oğlum değildir.ı» Hakikaten Sarı Mehmet o günden itibaren babasını göremedi. Bütün mektuplar geri geldi. Hapishaneden çıktığı zaman annesinin öldüğünü, babasınm paşalıkla tekaüt edildiğini haber aldı. Maamafih bir türlü yerini bulamadı. Işte ondan sonradır ki asıl hayatındaki büyük facialar başladt. Sabaha karşı «Tavus» ban kapandığı zaman kumpanya «Kasımpşa» yolunda toplandı. Sarı Mehmet arkadaşlanna: Hey canlar, diyordu, size mühim bir teklifim var.. Teklif Maçka taraflarındaki mükellef ahşap bir konağı soyraaktı. Etrafı büyük bir bahçeyle çevrümiş lıu berhane hariçten boş gibi görünüyordu. Yalnız ara sıra ihtiyar bir hizmetçi kadın Pangaltı'ya pazara geliyor.. Biraz yiyecek şeyler todarik edip dönüyordu. Işin teferrüatı kararlaştınldıktan ** Verem ve çocuklar Verem irsî bir hastahk değildir. Insan veremli doğmaz, doğduktan sonra vereme tutulur. * Veremli ailelerden doğan çocuklann himayesi mücaJ*'*nîn esa«ını teşkil eder. * Çocukları verem ve diğer hastalıklardan korumak için asla ağzından öpmeyiniz ve öptürmeyiniz... Çocuk için temiz süt hayat, kirli süt ölümdür. * Küçük yaştan itibaren çocuklarınızı ayn yatakta yatırmıya alıştınnız, bununla yavrunuzun sıhhati namına en büyük iviliei vapmış olacaksınız. * Çocuklarınıza çih olmazsa tada bir banyo yaptırınız. Çocuklarınıza ağza haf götürmiye Ceneral sigorta şirketi Millî reassürans şirketinin teessüsü üzerine faaliyetine nihayet veren Ingiliz Ceneral sigorta şirketinin tasfiye muamelâtı ikmal edil miş ve ciheti maliye ile alâkası olmadığı anlaşılmıştır. Mezkur şir ket Türkiye'deki işlerini Sosiete Jeneral d'assurans'a devretmiştir. Ceneral'in Türkiye mümessili Atina'ya giderek ayni şirket hesabına faaliyette bulunacaktır. sonra Sarı Mehmet: Kabadayılar, dedi, haydi yürüyün bakalım!. * Nişantaşı'ndan Şişli sırtlarma doğru uzanan saha kapkaranlıktı. Kumpanyadan üç kişi konağın şehirle alâkasını temin eden yolun başlangıcında kaldılar.. San Mehmet'le diğer ikisi de bahçe duvarından içeri atladılar. Tabiî bu üç azılı şaki için kapının kilidini kırıp eve girmek hiç te {»üç bir iş olmadı. Sarı Mehmet, Maşa Selim, Kambur Nuri, birbirlerinden ayn düşmemek için karanlıkta el ele vermişler, merdiven ayaklannın uçlanna basa basa çıkıyorlardı. Salonu geçip yemek odasına girdiler. Nuri, oradaki gümüş takımlannı koltuğunun altmda gelirdiği çuvala doldurdu. Elektrik cep fenerinin ziyasiyle etrafı araştırırlarken yandaki oda da küçük bir kasa gözlerine çarptı. O vakit tekrar vazifeleri taksim ettiler. Sarı Mehmet'le Maşa Selim kasayla meşgul olacaklar ve Kambur Nuri yukarı katın merdiven başını gözetliyecekti. San Mehmet o anda içinden gelen garip bir tecessüs hissiyle: Acaba burası kimin evi? Diye sordu. Maşa Selim omuzlarını silkerek cevap verdi: Nemize lâzım efendim.. Maamafih öbür gün gazetelerde oku lar olan Fransız'ların menfaati namına ve hem de beraber çalışmak kararında yunca öğreniriz.. Uzayan iş epey zaman yedi ve olduğumuz siz Türkier namına lüzumlu çokça gürültü çıkarttı.Birden Kam görüyorum. Siz borçlarınızı para olarak ödeyemiyeceksiniz.Çünkü binnihaye lhtiburun heyecanlı feryadı işidildi: yaç ve memlekette görülecek işleriniz Gelen var, kaçalım!. var; Ruslar gibi inkâr etmiyorsunuı ve Nuri'yle Maşa Selim tabant kal etmeyiniz; alacaklılar için bu bile büdırmışlardı. Sarı Mehmet bu kadar yük bir nimettir. Ben tavsiye ederim ki kahbecesine sıvışmayı mertliğine yirmi milyon tngillz liralık bütçe memyakıştıramadı. leket ihtiyacatı umumiyesfle müdafaal hususata bu Bir tunç heykel, bir kaskatı mum memleket ve sair zarurî ya hareketsizliğiyle kasanın başın bütçeniz ancak kifayet edecek; kaldı ki siz her sene (iki milyon altın) dahi tesda dikilip kalmıştı. Odadan içeri beyaz saçh ince birj viye etseniz paranızın bu gidişle kıymevücut girdi. Sırtında kahve rengi j tini kaybetmesi için bundan büyük sebir ropdöşambr ve elinde »amdan; bep olamaz. Dostnm! Davus plânım g&zünüzün önüne getirinlz. Alman'lar tavardı. Fakat dalgalanan ışık vüzüi mirat borcunun mal ve muamelât olarak nü seçmeğe mâni oluyordu. ; ödemiyorlar mı? Alçaklar.. Hainler.. ! Siz Türknere gelince: Alacaklılara; Ev sahibinin hitabını San MehI efendiler; biz hissemize düşeni kabul med'in pathyan tabancası boğdu.. | ediyoruz. Lakin bu borcu biz size para Fakat bu ses, aman yarabbi bu olarak ödeyemiyeceğiz. Bunu ancak mal ses.. olarak 6diyeceğiz, her sene tesviye edeCep fenerini yüzü gözü kan için ceğimiz paranın mukabilinde üzüm, inde yere yuvarlanan adamın üstüne cir, pamuk, tütiin, yün, yapağı, zeytin çevirdi.. Ve saçlannı yolarak hay yağı... ilâ olmak üzere tesviye edeceğiz. Başka türlü çaresini göremiyonız. Aksi kırdı: halde çok sıkıntıya girer, paramız dü Eyvah babamı öldürdüm.. şer, vaziyeti maliyemiz çok müşkül safNakleden haya girer. AHMET HİDAYET Ben ve arkadaşlanm sorduk: Mösyö Gro bunu siz ve alacaklılar kabul eder mlsinlz? Akıl ve mantıkla düşünen her alacaklı düşünür ki borçlumun hali fenamüsait olmıyan oyuncaklar inti olursa ve vaziyeti bana borcunu ödiyecek halde olmazsa felâket artık bundan hap ediniz. sonra asıl alacaklı içindir. Bu bir hesap mes'elesidir kl aklı olan bunu pek iyi Çocuklara bol güneş veriniz. Bu anlar. Borçluya iktidar ve imkân veronların hayat ve sıhhatleri için meli. lâzımdır. Ben sohbetimi burada tatlıya bağladım. Ben bunları fikir ve temenni olaÇocuklarınıza daha küçük yaş rak dinledim. Müzakereye salâhiyetim tan itibaren dişlerini fırçalamala de yok. Fakat sizi tesadüfen burada bulunan hem meb'us ve hem de gazete rını, temizlemelerini öğretiniz. sahlbi Yunus Nadl Beyle tanıştınp buluşturayım, dedim. Filhakika ertesi göÇocuk bahçeleri çocuklann sıhnü her iklsini Baltimor'un ılık havasınhatidir; Bunların yapılmasına ve da buluşturdum. Söz ve sohbeti bu vaçoğaltılmasına çalışınız. diye döktürdüm. Paris'te Rue Volney*den gelen Mösyö F. G. sözünü budefa daha şiddetle söyliÇocuklann vücudü vereme karyordu. Siz Türkier bubahiste daha çok şı çok hassastır. Verem en ziyade ısrar etmelisiniz. Ve hüsnü niyetinizi çocukları öldürür, çocuklarımız, isbat etmek sizin için hiç te müşkül degözbebeklerimiz arasında verem ğildir. Dünya muvazenesini altüst eden bulaşmalarının önüne geçmek, on büyük harpten sonra büyük insanlar ları bu felâketten kurtarmak için hesaplarmın çarei tasviyesi için makul ve mülâyım vasıtalara koşmağa mecburveremden koruma çarelerini her dur. Esasen bu müzakereler tevali ettikkesin fikrine yerleştirmeğe çalışan çe ve borcun tesviyesi teahhur edip müş«Istanbul Verem Mücedele Cemi külâta maruz kaldıkça hamillerin zarayeti» ne yazınız, ona yardım e rı daha beter olacaktır. «Türkler biz borcu tanıyonız fakat diniz. bunu para olarak değil sizce ve piyasalarınızca pek makbul olan Türkiye meBalık piyasası vaddı iptidaiyesile ödiyeceğiz. Tediye Bahk piyasası yüksektir. Piya ve tesviye kabiliyetimiz ancak bununla sada miktan gittikçe artmakta o mümkündür. Zaten siz bu şekli halle gitmez nakit olarak tesviyesini kabul lan yerli lüfer bahğı okkası 200, ederseniz pek az zaman sonra hem çıkÇanakkale mahsulü lüferler de mazlara tesadüf edeceksiniz, hem de 120 kuruştur. Mevsim dolayısile is Türkiye ile ciddl ve mühim teşebbüsatı tihsalâtı çoğalan kalkan bahğı ok sınaiyeye glrecek olanlar; memleketin kası 120 ve tekir denilen balıklar istitaati maliyesini mülâhaza ederek endişe ve tereddütle iş yapacaklar veya 80160 kuruştur. Karnaval mevsi yapmıyacaklar ki bunun Türkiye için minde midye ve istiritye fazla sar oldugu kadar biz Avrupaiılar için de fedilmekte olduğundan her ikisi zararı muhakkaktır. nin fiatı pahalılaşmıştır. Midyenin Arkadaşlarımdan birisi sordu: yüzü 4050 kuruştur. Güzel fikir, iyi hesap; sizin, bunu 926927 de Paris'te Baltimor otelindeyiz. Berlin kongresinden avdet etmiş, Paris'te Petipale'deki meşheri göreceğiz. Memleketi, memleketin utnunı maliyeslni alâkadar eder geçmiş bir bahsin en can alıcı bir noktasından bahsedecegim. Hadisata hiç edebiyat kanştırmadan olduğu gibi yazacağım. Hayalden ve tasavTurdan bahsedecek degilim. Hadiseyi canlandırmak, maddileşdirmek için yaşıyan ve hazır bulunanlan kaydetmek isterim. İzmir nhtım şirketi sahiplerinden M. Kifreler vasrtasile Fransa'nın müessesatı maliye ve sınaiyesinde mühim mevkii olan M. F. G. İle tanışıyordum. Dünya işleri, nmnrn nafıa ve sınaiye teşebbüslerinden bahsedilip, yeni keşfiyat üzerinde tevakknf edildi. Telefon, telsiz telefon, antensiz radyo makinelerini, sonra da müzakereleri zapt ve kaydedip görüşenlerin müzakere ve sohbetini dilediğiniz vakit iade eden diktefonlardan bahisler olda. Söz mecrasını bula bula, Türk hareketine, Türkiye'deki canb harekâta intikal etti. Karşımdaki sesine biraz kuvvet vererek: «Bir şeyi iyi anlamıyonım. Memleketiniz geniştir. Hesapça Fransa'nın bir buçuk mislidir. Yaralarımzı sarmak, memleketi imar ve ihya etmek, müdafaa etmek için pek çok gayrete, bir çok paraya ihtiyacınız var; nüfusunuz sahaya nisbetle çok az. Ştı halde bu ağır yükü bu kadar az nüfus; güç yüklenecek. Gazetelerde okuyor ve görüyorum, ki borçlarınızın sureti tesviyesi için müzakere ve münakaşadasınız! Haber alıyorum ki Fransız frangı; yok İngiliz 11rası üzerinden tesviyeyl munakaşa ediyorsunuz. Ben lse size baska bir şey tavsiye ederim. Bu tavsiyeyi hem alacaklı Memurlann kanunu daima vatandaşlar aleyhine tefsir etmeleri muamelâtta durgunluğu intaç ediyor \20 şubat tarih ve 2080 numaralt nüshamızda Başmuharririmizin iktitadi mesailde milletin hükumet ve efkârı umumiyeyi miitemadiyen tenvir ederek yürümesi ve hükumetin milli ihtiyaçları tahsisen halk kaynaklanndan alması ve ona göre hareket etmesi lâzım olduğuna dair bir bafmakalesi intifar etmifti. Bu mühim bahse işaret edilmeti şayanı takdir akisler uyandırmıştır. tktisat hayatında muamelâtm hnmü saretle cereyantna engel olan mahzurlar etrafında yerinde mülâhazaları ihtiva eden bir makaleyi dercediyoruz.] 20 şubat 930 tarihli Cumhuriyet gazetesinde intişar etmiş olan başmakaleyi dikkatle okudum; bu makalenin sonunda memleketimiz tacirlerinin hükumete rehber olması ve ticaret mesailinde hükumeti tenvir etmesi hususu ehemmiyetle dermeyan ediliyordu. Bu mütaleadan mülhem olarak kısa bir hasbihalde bulunmak arzusunu yenemedim. Memleketimizde, hali hazırda nazarı dikkati celbeden (iktisadî buhran) ın sebeplerinl taharri ederek bu buhranı bertara! etmek çarelerine tevessül temek hakikaten her vatandaşın bir vazifesl olmak lâzım gelir. Bizde (tktisadl buhran) 1 tevlit eden âmilerin ve saiklerin en mühimml, fikrlnce ticaret âleminde umuml ve şamil bir şekll alan «Decouragement» yani «fütur» dur. Bir fütur, yalnız başına, ne memleketimizde işsizlik olduğundan, ne de ithalât veya ihracatm fıktan veya noksanından ve ne de memleket dahilinde sanayiin azhğından mütevellit değildir, zira, bh" tacir veya bir san'atkâr zihnen müsterih olduğu takdirde her hangi bir ckombinezon> a müracaat ederek semeredar olacak ve gerek kendisine ve gerek umuma menfaat ve kftr temin edebilecek bir işe tevessül edebüir. Binaenaleyh bunda vazıhan da görülüyor ki tüccarın füturunu icap ettirecek hiç bir sebep görülmüyor.. O halde bu fütur, acaba nereden neş'et ediyor? Bu fütur, kısa kelime ile işaret edelim ki, gene fikrimce, sırf kanunun esnayı tatbikır.da bu kanunu tatbika memur olanların kendi anlayışlarına göre kanunu daima tacirlerin, vatandaşların lehine olmıyarak tefsir etmelerinden neş'et etmektedlr. Zahlren çok basit görünen bu sebep, hiç te zannedildigi kadar basit değildir. Bugün, ticarethanelerin, fabrikaların, sanayihanelerin, mağazaların hemen kâffesl bu basit görünen sebebin karşısında en azim müşkülât muvacehesinde kalıyorlar. Bu müşkülâtı kaldırmak için vaki olan en esasb ve en kanunî teşebbüsleri dahi ekseriya kenilerini bir muvaffakiyete isal edemediği için aylarca ve bazan senelerce düştükleri müşkülât kuyusundan kendilerini kurtaramıyorlar. Tüccar, san'atkâr, fabrikator... ilâ daima asude, muntazam ve emin bir vaziyette çahşmak arzu eder; ve hükumete vereceğlnl kolaylıkla vermek ister, hayatını ihtilâflarla devam ettirmek, mahkemelere düşmek, uzun müddet şununla, bununla uğraşmak arzu etmez; hususile işini, gücünü yoluna koymuş olan bazı sermayedarlar için bu neviden ihtilâflara düşmekten ve rahatsızlıklaFransız oldufunuz halde bu kadar cesaret ve kat'iyyetle ifadenizden memnun ounıyanlar, size çücenenler olmaz mı' Bana gellnce ben hesap ve ilim adamıyım. Sözlerim esasen bizzat memleketin menfaatinedir. Çiinkü alacaklı münakasa ve munazaa ile değil makul sureti tesviye ile karşılaşacak. Türkiye gibi bakir ve çok feyizli bir memlekette çalışmak istiyenler elbet bütçesi ve vaziyeti vazih sağlam bir hey'et ile muameleye girişeeektir. Şahsım için de, Fransa için de, mertlik ve fedakârlığuıı işde işide sevdiğlm Türklerin menafii de bunu emrediyor. Bunda benim için mucibi tereddüt ve endişe bir şey yoktur. tktiza ederse imzamla söylerim. Şüphe yok ki bu söylediğim yolda gidilirse Tiirkiye'den alacaklı olanlar her vakit dünya pazarlarında aranan kıymetli mataa ve onun bedeline sahip olmak suretile sağlam bir teminata ve sureti tesviyeye kavuşmuş olacaklardır. Size gelince: tktisadiyatınız, ziraatiniz, her şeyiniz büyük bir inkişafa ve selâmete mazhar olacak müstahsillerin hepsi bu muameleden daima kuvvet ve cesaret alacak, memlekete sıkıntıya bedel refah, huzur getirecektir. Bunda mucibi tereddüt bir küçük nokta dahi yoktur.» Baltimor'un salonunda maziye karışan bu hadise ve hikâyeyi bugünün vakayiile karşılaştırıp mukayese etmek sanırım bugün her iki tarafın da birinci vazifesi olsa gerek. ra katlanmaktan ise ekseriya bunlann hepsinden kurtulmak için servetini, sâyini bile istismar etmekten sarfı nazar ettiği vaki olur. Binaenaleyh, kanunu tatbika memur olanların, tüccarın ve vatandaşın aleyhine yanlış bir zihniyetle ve «hazinenin menfaatini» guya vikaye maksadile vatandaşlara reva gördükleri muameleler, ika ettikleri müşkülât itibarile memlekete, bilmiyerek en fena zararlan tevlit etmektedirler. Ve kanun hiç bir zaman vatandaşı lüzumsuz ve manasız ezmek ve onu fütura sevketmek gayesini takip etmez. Bu neticeyi tevlit eden saik te memurun kanunda görmediği ve bulamadığı bazı mesailde daima vatandaşın aleyhine çıkacak yollara saparak kanunun vatandaş lehinde tefsir edilebilmesi ihtimali olan noktaları külliyen kale almamasıdır. Vakıa, bir kanunun, vatandaş ile hüKumet ve memurları arasında ihtilâfları mucip olmıyacak derecede vazıh, sarih, etraflı olması icap ederse de hiç bir zaman, hiç bir kanunun bilumum müşkülâtı evvelden tamamile nazarı itibare alrak yapılmasına esasen imkân mutasavver olmadığını biliriz. Bu bahsettiğimiz noktanın tevlit ettiği müşkülât, ekseriya şu neticeleri hasıl ediyor: 1 İşlerin komisyondan komisyona havalesi yüzünden varidatın cibayeti teahhur ediyor. 2 Bu neticelerden tüccar, fütur getirerek binnetice işsizliğe ve atalete doğru gitmeği, lüzumsuz yere uğraşmıya ve didinmeğe tercih ediyor. 3 Bu fütursuzluk, bu atalet bazan tüccan kendi iştigal sahasından uzakIaştırarak ya borsaya ve yahut kambiyo işlerine atıyor. Ve memleketimizde ihraç edilecek milyonlarca emval ardiyelerde yatıyor... NOEL Her çocuk yurdunun bir ümit yıldızıdır. Fakir ve kimsesiz çocuklan düşünen Himayeietfal'e 33 nisan çocuk haftasında yardım, bu ümit yıldızlannı sönmekten meneder. ŞEHREMANETi Komedi 3 perde nakill: İ. Galip B. Cuma matine saat 15 30 da Yarın akşam 1= =1= SÜT KARDEŞLER lepeDaşı tıyuırosunda bu akşam saat 21/30 da ,, HALKIN SES , iffüminin ıraesine başlanacaktır.ii İWÎ Mümessüleri: [f i'I = f.i KÎNG V1DOR un şabeseri ASRÎ SİNEMADA İ M ELEONOR BOARDMAN ve f JEMS MURAY Kadıköy Süreyya Pş. Sinemaemda 44 Nf». TAHTELBAHİR Pazar ve çar?amt»a ak* n iki fillm geces d r. Bu a prognaın değişir. Yatında: ( Nnhun Gemisl) ELHAMRA SıNEMASlNDA AŞK GECELERI w f Imitrn Kördü^ü rağHeti fe\kalâde gib tamamen sö/.lü ıkınci filim olan Almanca u S E N İ S E V D İ M şaheser dah ayn muvaffakiyet'er kazanmakta berdtvamdır, llâvecen: SOZLÜ FOX JURNAL ve sesli varyete e HAVAYEN MÜGANNI ve G TARİSTLERİ MatineUr 2.15 4,1/2 6,45 < = m are 9.4 9 mart pazar gününden İtibaren Ayasofyada Şehzadebaşında NUHUN GEMİSİ Sinemalarnda b'rden şrösterilecektir İki büyük filim birden ALEMDAR HİLÂL MELEK SINEMASINDA PRATERDE BİR GECE^ en .'amimî, en müessir ve en beşeri bir dram Valide rolunde: E S T E R K L A R A R A L S T O N B O V şenl k ve neşe kıraliçesinn en güzeı ve en şayaoı hayret komedisi: Ç1LGIN GENÇLtK Her iki filim Paamount mamulâtıdır. H î C RA • En tahammülfersa ve en »aklı ızt rabab beşeriyeyi tasvir eden b r fılm. Senaryosunun müicemmeliyeti, dekor ve teterrüatımn fevkalâde iği ve bilhassa in san'atkârane ve mahirane tatzı temsili ile GLEN TRYONut aciKİı şetarati tabbı bir şaheser derecesine iblâğ etmekte ve cihanıntakdiramiz teokidatıua âyık kılma«tadır. Yann Ak«am BARBARA KENT MAJİK SİNEMASINDA 9 M A R I PAZAR G U N Ü ILK MATİNSINDEN IT1BAREN P E R A S İ N E M A iraesine başlanacak olan Fransızca şar ılı ve sö lü S I N D O A cazip ve mükemmtl filminde. Versay ve hari alan TRİANüN SARAM. MARI ANTUVANET görülecegi gibt Fransa iht lâl ke'ıi i manzarasi çözler n z önünde canlanaca1 tır. hur S I KRALİÇENİN 6ERDANLIĞI • H Z
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear