17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

7 EYLÜL 2020 4 SİYASİ BİR ALTERNATİFİN OLMAMASI VE TOPLUMUN TÜM ALANLARININ İKTİDAR VE ONA BAĞLI İŞ Arnavutluk, yoldan Tekstil ve ayakkabı el işçiliği gelişen sektörlerden. Covid19 krizinden önce Arnavutluk bu sayede yüzde 4’e yakın büyüme (2017’de ve 2018’de) ile yüzde 17.5’ten (2014) yüzde 11.5’e (2020) inen bir işsizlik oranı kaydediyor. JEANARNAULT DERENS LAURENT GESLIN * Baş tarafı 1. sayfada B ozo, tehlike çanlarını çalmak tan çekinmiyor. 21 Eylül 2019’da meydana gelen ve görmezden gelinemeyecek maddi zararlar veren sarsıntıdan iki gün sonra davet edildiği Klan TV’deki programda yasadışı yapıların yarattığı riske karşı uyarıyor, bu durumun sonuçları olacağını belirtiyor. “Bana yaşlı bir deli gözüyle baktılar. 21 Eylül’deki ‘genel prova’ sonrası hiçbir önlem alınmadı” diye yakınarak anlatıyor. Yetkililerin tek tepkisi iki gazeteciyi “panik havası yaratmak amacıyla yalan haber yaydıkları” gerekçesi ile gözaltına almak oldu. Suçu tehlikeye dikkat çekmekti (1). Felaketzedelere devlet yardımı ulaşmadı Tuman, Dıraç’tan sonra depremden en çok etkilenen şehir oldu. Kuzeyden Tiran’a otuz kilometre uzaklıktaki bu küçük taşra kenti kıyı ovasına yukarıdan bakıyor. Yerleşimin uygun olmadığı bu yere İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra iktidara gelen Enver Hoca (19081985) başka bölgelerden “zorunlu göçmenler” yollayarak oturulabilir bir yer intibası verdi. Toz toprak temizlendikten sonra geride kalan dev bir boşluk, yıkık binalar ve yok olan komşuları hatırlatan birkaç moloz ve kırık kiremitler. Bozo, bu durumu “Tuman’daki binalar 1980’lerin başında inşa edildi. O dönemde ülke savunması gerekçesiyle her sokağa yapılan binlerce asker sığınağı için tüm imkânlar seferber ediliyordu. Sivil halkın konutları için ise hiç çimento kalmamıştı; bu kadar kolay yıkılmalarının nedeni bu” diye açıklıyor. O dönemde buradaki halk, kolektif çiftliklerin seralarında çalışıyordu. O zamandan beri, buranın en 2013’ten beri başbakanlık görevini yürüten Sosyalist Parti Genel Başkanı Rama,“Arnavut ekonomik mucizesi”nin her fırsatta sözcülüğünü yaparken özellikle İtalya’da bu durumun yararlarını övüyor. Ona göre, yıllardır süren dışarı göç tersine çevrilirken ülke de yatırımcılar ve hatta İtalyan işçiler için yeni “vaat edilmiş toprak” oldu. Bu açıklamayı hiçbir istatistik desteklemezken tersine 2018 ve 2019’daki sayılara bakıldığında Arnavutluk’un 1989’dan beri görülmüş en büyük göçü verdiği ortaya çıkıyor. büyük gelir kaynağını başka ülkelere göç etmiş Arnavutların ülkeye yolladığı paralar oluşturuyor. Depremde 25 kayıp veren Tuman’daki felaketzedelere söz verilen devlet yardımı hâlâ ulaştırılmadı. Kurtulanlardan bazıları ailelerinin ya da arkadaşlarının yanında kalırken bazıları da bahçelere alelacele kurulan çadırlarda yaşıyor. Fifo ailesi bir garaja sığınmış. Tek gelir kaynakları komşu şehir FushëKruja’daki bir firma için evde ayakkabı diken annenin maaşı. Tekstil ve ayakkabı el işçiliği gelişen sektörlerden. Covid19 krizinden önce Arnavutluk bu sayede yüzde 4’e yakın büyüme (2017’de ve 2018’de) ile yüzde 17.5’ten (2014) yüzde 11.5’e (2020) inen bir işsizlik oranı kaydediyor (2). Buradaki şirketler çoğunlukla büyük İtalyan markaların taşeronları. Ayda 150 ile 250 Avro arasında düşük sayılan maaşlar veren firmalar, evden imalata ağırlık vererek iş kanununun da etrafından dolanabiliyor. Göç veriyor 2013’ten beri başbakanlık görevini yürüten Sosyalist Parti (Sosyalist Enternasyonal üyesi) Genel Başkanı Edi Rama bu “Arnavut ekonomik mucizesi”nin her fırsatta sözcülüğünü yaparken özellikle İtalya’da bu durumun yararlarını övüyor. Ona göre yıllardır süren dışarı göç tersine çevrilirken ülke de yatırımcılar ve hatta İtalyan işçiler için yeni “vaat edilmiş toprak” oldu. Bu açıklamayı hiçbir istatistik desteklemezken tersine 2018 ve 2019’daki sayılara bakıldığında Arnavutluk’un 1989’dan beri görülmüş en büyük göçü verdiği ortaya çıkıyor (3). Başbakan, Haziran 2015’te bu “mucize”yi RAI kanalına şu sözlerle açıklıyor: “Biz senatosu, sendikası, radikal solu ve siyasete atılan komedyenleri olmayan bir ülkeyiz.” (4) Aşı rı sol grup Organizata Politike (Politik Organizasyon, OP) ise bu konuda onu yalanlamak için çalışıyor. Yüksek öğretimin özelleştirilmesine karşı 20182019 öğretim yılında başlatılan ve ülke çapında ses getiren güçlü öğrenci hareketinin en büyük sacayağını onlar oluşturdu. Gresa Hasa “Her şey, sınavlara girmek için öğrencilerden harç talep eden mimarlık fakültesiyle başladı” diye açıklıyor. Üniversite Hareketi’nin (Lëvizja për Universitetin) medyatik figürlerinden olan Hasa, aynı zamanda OP üyesi. “2015 yükseköğretim reformu özel üniversiteler ile devlet üniversitelerinin rekabet etmesini öngörürken devlet desteği alabilmek için yarışmalarını talep ediyordu. Gerçekte ise harçlar artırılarak devlet üniversitelerine giriş birçok insan için iyice zorlaştırıldı. Lisansın senelik ücreti ortalama bir aylık maaşa denk gelen 350 Avro olurken yüksek lisansın senelik ücreti ise 1700 Avro oldu” diyor. İki ay süren grevlerin sonunda hükümet harçları artırmaktan vazgeçti. Hareket yeni bir politik bilincin oluşmasına vesile oldu. Hasa’ya göre “sosyalizmin devrilmesinden bu yana kaçınılmaz bir şey olarak sunulan neoliberal dogmanın dokunulmazlığı kalkmış oldu.” Madenlerde özelleştirme, işçi haklarının görmezden gelinmesi... Ayaklanma, başkentin kuzeydoğusunda, Orta Arnavutluk dağlarının arasındaki küçük şehir Bulqiza’daki krom madenlerine sıçradı. Buradaki maden yatakları İkinci Dünya Savaşı’nın sonundan beri Albchrome şirketi tarafından işletiliyor. 2000’lerde imtiyazlı bir şekilde İtalyan bir firmaya devredilen şirket, 2013’te ülkenin en zengin oligarklarından olan Sa mir Mane’nin sahibi olduğu ve yine ülkenin en büyük yatırım fonuna sahip Balfin şirketi tarafından satın alındı. Bu tarihten beri artan kazalarda sekiz işçi maden ocağında mahsur kalarak ölürken, kırka yakın işçi de yaralandı. Ayrıca 2011’den beri tavan ücrette (400 Avro) herhangi bir değişikliğe gidilmedi. Madencilerden talep edilen “standart” ise yükselmeye devam etti. Halihazırda olan bir “iç” sendikaya rağmen geçen kasım ayında kurulan yeni Birleşik Madenciler Sendikası’nın Başkanı Elton Debreshi “2013’te şirkete yılda 40 bin ton krom çıkarması için izin verilirken bugün bu sayı 90 bin ton” diye açıklıyor. “Yeni sendikayı resmi olarak kaydettirdikten sonra Bulqiza’da büyük bir toplantı gerçekleştirdik. Beş gün sonra ise diğer üç arkadaşımla birlikte işten ihraç edildiğimiz bildirildi” diye ekliyor. İşten çıkarılanlar için tek yol “özel” madenlerde iş bulmak. Bu madenler ise 1997’den sonra derebeyi gibi davranan yerel zenginlerin tekelinde. Debreshi, “Buralarda maaşlar daha da düşük; çalışma ve güvenlik koşulları çok daha kötü. Kaldı ki bizim gibi sendikalılar çoktan kara listeye alındı” diye belirtiyor. Madenci hareketi medya tarafından tamamen görmezden gelindi. Bulqiza’daki madencilerin mücadelesini desteklemek için oraya “yerleşen” OP eylemcisi Frenklin Elini’ye göre, Samir Mane hem doğrudan sosyalist iktidar ile hem de medya patronlarıyla ilişki içinde. Elini, bazı gazetecilerin talimat aldıkları için bu olaylardan bahsetmediklerini kabul ettiklerini söylüyor. Çağrı merkezi sektörü... Genç OP’liler Tiran’da her akşam arı kovanı gibi vızıldayan No Logo merkezinde buluşup ya kavramsal bir sohbete katılıyor ya film izliyor ya da bir şeyler içiyorlar. Emlak borsa sından kurtulmuş bu bina, gelişmekte olan çağrı merkezi sektöründe çalışanları örgütlemek için kurulmuş yeni sendika Solidariteti’ye de (Dayanışma) ev sahipliği yapmakta. Derneğin başkanı Tonin Preçi, sektörün 25 bin ila 30 bin kişiye yani maaşlı çalışanların yüzde 7’sine iş olanağı sağladığını belirtiyor. Çalışma saat ücreti operatörlerin hangi müşteriler ya da “kampanyalar” için anlaştığına bağlı olarak 2.5 ila 3 Avro arasında değişiyor. Her şirket kendi bonus ve kıdem primi sistemini hiç de saydam olmayan bir şekilde uyguluyor. Preçi, “İmzaladığımız sözleşmede yalnızca taban ücret belirtiliyor. Bonuslar sözlü olarak ifade edildiği gibi hiçbir açıklama yapılmadan da geri alınıyor. Bir günlük hasta raporu kıdemin kaybedilmesi için yeterli olabiliyor” diye açıklıyor. Kendisini “pazardaki en büyük interaksiyon uzman ekibi” diye tanıtan çokuluslu bir Fransız firması Téléperformance’ta çalışıyor Preçi. 79 ülkede aktif olarak yer alan şirket, yaptığı uygulamalar ve insan kaynakları yönetimi yüzünden sıkça eleştiriliyor. 18 Temmuz 2019’da Sherpa Derneği ve Uluslararası Sendika Federasyonu UNI Global Union, Téléperformance şirketini “ihtiyat zorunluluğu” yasası çerçevesinde insan haklarına saygılı davranması konusunda uyardı. (5) Téléperformance, Arnavutluk üzerinden Arnavutların neredeyse tamamını elinde bulundurdukları İtalyan pazarına ulaşıyor. Kendisi bir başka platform için çalışan Irdi Ismajli, “İngilizce ve Fransızca için çok rekabet var; çağrı merkezleri eski kolonilerde yer alıyor… İtalyanca için ise tek rakiplerimiz Romanyalılar ancak onların da aksanı olduğu söyleniyor” diyor. Tam zamanlı çalışarak, primler de eklenince 500 Avro’ya ulaşılabiliyor. Bu, Arnavutluk için iyi bir maaş ancak operatörler şehirler arasındaki rekabetten de faydalanıyor. Preçi, şirketlerin taşraya yerleşerek Tiran’a göre, 2030 sent daha düşük tarifelerle işe aldıklarını söylüyor. Başbakan’ın iyimserliğini kanıtlayan tek iş sektörü olan çağrı merkezleri doğal olarak İtalyan işçileri de çekiyor. Ismajli, “Bali’den gelen bir iş arkadaşım var. Ona göre,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle