26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 AĞUSTOS 2020 6 ilk popülistlerin dünya vizyonu büyük ölçüde demokratikti: Halk her şeyden önce geliyordu ABD’de demokratik korku Amerika Birleşik Devletleri, yeni koronavirüs tehdidi karşısında gerçekten aciz durumda olsa da bu Trump’ın her ne kadar birazcık payı da olsa müstesna saçmalığı yüzünden değil. Bu bir sistem yüzünden: Amerikan sağlık sistemi. Halk sağlığı fikrini ayaklar altına alan ve sağlığı azınlığın erişebildiği lüks bir hizmete dönüştüren işte tam da bu sistem. Bacağınız kırıldığında bile sizi süründüren, sağlık sigortanız yoksa sizi tedavi etmeyi reddeden ya da işsiz kaldığınızda sigortanızı elinizden alan da bu sistem üstelik pandemi milyonlarca kişinin işini kaybetmesine neden oluyor. Ve bir gün eğer o gün gelirse tabii Covid19’un tedavisi bulunursa, yüksek fiyatlarda size fatura çıkaracak olan da yine bu sistem... THOMAS FRANK * Baş tarafı 1. sayfada K anaat önderlerimiz, bazılarında gözlemlediğimiz virüsün yayılmasına neden olan sorumsuz davranışları açıklayabilmek için bir de teori geliştirdiler. Bu şaşkınlar aptal olmakla kalmıyorlar, uzmanlık karşıtı gerçek bir teori doğrultusunda “popülizm” etkisi ile hareket ediyorlar diyerek ikna etmeye çalışıyorlar bizleri. Bu inanca sahip olanlar yani “popülistler” eğitimli hemcinslerine kin güden ve hor gören cahil dırdırcılar aslında (2). Kitaplarda yer alan bilgi yerine içgüdülerine güvenmeyi, sağlık uzmanlarının tavsiyelerini küçümseyen, kalabalıkların bilgeliğini yüceltmeyi tercih ediyorlar ve söylemeye gerek bile yok elbette ırkçılar da. Popülizm bilimin düşmanıdır; mantıklı düşünceye karşı hep mücadele eder: Popülizm kötünün yayılmasının suç ortağıdır, kötülüğün suç ortağı demeye dilim varmıyor. İşte size Amerikalı düşünürler sınıfının bizlere bıkmadan usanmadan sundukları küçük güzel bir kıyas o kadar çekici ve o kadar pohpohlanıyor ki şaşıramıyorsunuz bile. Tıp bilimi doğru, popülizm ise yanılıyor: Bu o kadar açık ve net ki, birincisini yüceltmek ve ikincisini kınamak makale ve köşe yazılarında doya doya ele alınan bir yazı konusuna dönüştü. Sorun sistem... Oysa büyük bir yanılma söz konusu. Amerika Birleşik Devletleri, yeni koronavirüs tehdidi karşısında gerçekten aciz durumda olsa da bu Donald Trump’ın her ne kadar birazcık payı da olsa müstesna saçmalığı yüzünden değil. Bu bir sistem yüzünden: Amerikan sağlık sistemi. Halk sağlığı fikrini ayaklar altına alan ve sağlığı azınlığın erişebildiği lüks bir hizmete dönüştüren işte tam da bu sistem. Bacağınız kırıldığında bile sizi süründüren, sağlık sigortanız yoksa sizi tedavi etmeyi reddeden ya da işsiz kaldığınızda sigortanızı elinizden alan da bu sistem üstelik pandemi milyonlarca kişinin işini kaybetmesine neden oluyor. Ve bir gün eğer o gün gelirse tabii Covid 19’un tedavisi bulunursa, yüksek fiyatlarda size fatura çıkaracak olan da yine bu sistem. Bugün sistem, bu şekilde, çünkü mesleki uzmanlığın sağladığı prestije sırtını dayayan “organize tıp” neredeyse yüz yıldır bu sistem değişmesin diye elinden geleni yapıyor. Buna karşın bütün bu dönemde, sistemi çok daha fazla sayıda kişinin hizmetine sunmak için başarısızlıkla sonuçlansa da dönüştürmeyi deneyen reform atılımı aslında popülistler cephesinden yapılmıştı. Bir başka deyişle, aşırı ciddi ve süper akıllı uzmanlarımız, bilim insanlarımız ve think thank’çiler (düşünce kuruluşlarında çalışanlar) her açıdan yanılıyor. Bilimsel görüşler önünde o kadar çok boyun eğdik ki halk sağlığı erişilmez bir hayal oldu. Ve bugün bizleri etkisi altına alan cefanın çaresi bilirkişilerin çok ABD, Covid19 pandemisini en kötü yöneten ülkeler arasında yer alıyor. Ülkede ölüm sayıları hızla yükselirken, halk hâlâ plajlarda normal hayatını sürdürüyor. Ne sosyal mesafe var ne de maske önlemi. ça nefret ettikleri ve korktukları popülizmden başka bir yerde değil aslında. Sanders kampanyasına da yansıdı Olan bitenleri anlamak için önce terimin tanımını yapmak gerekir. “Popülist” kelimesi 1891 yılında ABD’de Kansas’ta çok yeni kurulmuş çiftçiler partisinin üyeleri tarafından kullanılmaya başlanmıştı. Altın standardından vazgeçilmesi, tekelle mücadele, demiryollarının devletleştirilmesi gibi taleplerle bu hareket kısa sürede o kadar büyüdü ki başarısı daim olur sanıldı. Ancak durum farklı seyretti: On yıldan daha kısa bir sürede Halk Partisi haritadan silindi. Ancak etkisi yıllar içinde devam etti, Amerikan Sosyalist Partisi’nin fikirlerinde, 19301940’lı yıllarda New Deal’de ya da 2016 ve 2020’de Bernie Sanders’ın başkanlık kampanyalarında bu hareketin savunduğu fikirleri bulmak mümkün. Amerikalı popülistlerin yükselişi ve düşüşü burada hâlâ bu terimi icat edenlerden söz ediyorum roman tutkunu tarihçilerin tercih ettikleri bir konu ve bu alanda yazılmış çok fazla eser var. Bu konu hakkındaki tüm çalışmalar ilginç bir noktaya dikkat çekiyor: Bu akımın temsilcileri ne bilime ne de eğitime karşıydı. Aksine teknoloji, bilgi ve eğitimi savunan görüşlerinde o kadar samimilerdi ki bugün okurken neredeyse rahatsız oluyorsunuz. Peki ama bu kadar methiye neden? Çünkü popülistler refah devleti ya da kamu gücü nün müdahalesi ilkelerini savunurken o yüzyılın sonundaki bilimsel ilerlemeler ile aynı doğrultuda olduklarına inanıyorlardı. Aynı zamanda, dönemlerinin ekonomik ve entelektüel elitleri, kurulu düzende Tanrı’nın elini gördüğünü söyleyen çok sayıda bilirkişi ile daimi mücadele içindeydiler. Popülistler için, üst düzey mesleklerin yetkilerini dayandırdıkları prestij dahil tüm imtiyaz biçimleri sakıncalı idi. Bu fikrin en canlı örneği popülist ve sosyalist teorileri basitleştirmek üzere gerçekleştirilen ilk girişimlerden biri olan 1910’lu yıllarda yapılan Kansas’ın Lucas kentindeki heykel parkı, meşhur Cennet Bahçesi. Parktaki dikkat çeken yerlerden biri “çarmıha gerilmiş işgücü” isimli heykel. Bu heykel, topluluğun en saygın üyeleri olan bankacı, doktor ve papaz tarafından ölesiye işkence gören bir işçinin heykeli. Halk dostu doktor... Kısacası ilk popülistlerin dünya vizyonu büyük ölçüde demokratikti: Halk her şeyden önce geliyordu ve uzmanların demokrasideki rolü vatandaşlara hizmet etmek ve bilgilendirmek olmalıydı. 19. yüzyılın sonunda popülistler sağlık politikası konusunda pek de konuşkan değillerdi. O dönemde Amerikan tıbbı bugünkü hali ile bildiğimiz korkunç masraflı bürokratik labirente dönüşmemişti daha. Sonraki yıllarda ilaç fiyatları uçmaya başladığında daha de Floyd’un gözaltı sırasında polis şiddetiyle yaşamını yitirmesinin ardından protesto gösterileri tüm ülkeyi sardı. Polis hâlâ tutuklamalarda kaba kuvvet ve şiddete başvuruyor. mokratik alternatif sistemler ortaya çıkmaya başladı. Bu alternatif sistem çiftçiler, sendikalar ve yardım kuruluşları ile beraber ortak bir hedefe ulaşmak üzere geliştirildi, amaç sağlık hizmetlerini işçi sınıfının erişebileceği hale dönüştürmekti. Bu “neopopülistlere” atfedilebilecek başarılardan bir tanesine zaafım olduğunu söylemeliyim. Bu sistem 1929 yılında bir önceki yüzyılın sonunda popülist tezlerin büyük yankı uyandırdığı Elk City Oklahoma’da ilk kez uygulandı. Kooperatif sağlık sistemi kapsamında köylüler ve aileleri, yıllık düşük bir aidat karşılığında doktor, dişçi ve modern teçhizatla donatılmış hastaneye erişme garantisine sahip olabiliyorlardı. Aralarında en çok toprak işçileri olan ama katılmak isteyen herkesi alan kooperatif üyeleri kendi yönetim komitesini seçmekle ve ekonomik kanadını yönetmekle yükümlüydü. Bu sistem, Çiftçiler Sendikası’nın yerel bürosunun yardımıyla Michael Shadid isimli bir doktor tarafından geliştirildi. Sendikanın bu sistemin bir parçası olması, projenin popülist boyutunun göstergesi, zira bu sendika 1890’lı yıllarda yok olan partinin neredeyse soyundan geliyor. Doktor Shadid’in kişisel geçmişi aslında bu proje hakkında daha da fazla bilgi sunuyor. Lübnan doğumlu Shadid Amerika’ya 1898 yılında göç etti. Mesleğinin ilk başından itibaren hep parasız çiftçilere doktorluk yaptı. Bir ara Sosyalist Parti’ye de üye oldu. Alışılmadık siyasi görüşlerine rağmen hiçbir şekilde şarlatan denemezdi kendisine aksine, tedavi kalitesi alanında beklentileri oldukça yüksekti. Shadid, tıp alanındaki uygulamaların özellikle de Oklahoma’nın küçük şehirlerinde ki uygulamaların yıkıcı bir yapıya sahip olduğunu söyleyerek meslektaşlarından farklı olduğunu göstermişti. Bu uygulama ile arasına mesafe koymak isteyen Shadid, kendisini Amerikalıların bugün de hâlâ en büyük sorunlarından birini çözebilecek “halk doktoru” (3) görüyordu: Ateş pahası tedavi ve sağlığı bozuk bir halk. Shadid şu sözlere yer veriyor kitabında: “Savaş döneminde olduğu kadar, barış döneminde de, krizde olduğu kadar bolluk zamanında da, fırtınada olduğu kadar sakin havalarda da bazı şeyler aynı kalır, değişmez. Fakirler daha çabuk hasta olur ve iyileşmeleri daha uzun süre alır, daha fazla ihtiyaçları olmasına rağmen tıbbi tedaviden en az faydalanabilenlerdir. Bazıları hasta oldukları için fakirdir, bazıları ise fakir oldukları için hastadır. (4)” Sigortasını yitirdi Bir başka yazısında ise Shadid, “Ülkeyi diktatörlük ve karmaşaya sürükleyen, imtiyazların baskın olduğu sistemden paçayı kurtarma mücadelesi veren Amerikan halkı adına hareket ettiğini belirtiyor”. 1939 yılında yayımlanan bir kitapta bu sözlere yer veren gazeteci James Rorty şu yorumu yapıyor: “Bu sloganlar Oklahomalı çiftçiler arasında tam da yaşadıklarını yansıttığından amacına ulaşan sosyalistten ziyade popülist olan basit sloganlar (5)”. Şüphesiz, “imtiyazlar”dan söz ederken Shadid, doktorların meslek örgütü olan Amerikan Tabipler Birliği’nden bahsediyordu. Bu derneğin üyeleri kooperatif hastanesi açmaya tenezzül ettiği için Shadid’e karşı açıkça savaş başlatmışlardı ve ona karşı en şeytani stratejileri geliştiriyorlardı. Onlar için neopopülist reform projesi bu meslek grubuna ait olmayan kişilere ekonomik kararların sorumluluğunu vermeyi öngördüğünden “ahlak dışı” bir projeydi. Lisansını elinden almayı deneyen Amerikan Tabipler Birliği’nin Shadid’i yerel şubesinden çıkartması onun sorumluluk sigortasını kaybetmesine neden oldu. Dernek onu işe almaya çalışan çok sayıda muayene sahibini de işe almamaları konusunda ikna etmeyi başardı. Kuşkusuz bugünün yorumcuları durumu uygun bulmadıklarını belirten ciddi yüz ifadeleriyle bu olayı popülist Shadid’in bilime karşı savaşı olarak tanımlarlardı. Oysaki “bilimin popülizme karşı savaşı”ndan söz etmek daha doğru bir yaklaşım olur. Bu savaş uzun yıllar boyunca devam etti ve Amerikan Tabipler Birliği tedaviye erişimi demokratikleştirmek isteyen teklifleri birer birer alt edip adeta gömdü. Örneğin birlik üyeleri bir mandıranın boykot edilmesini örgütlemişti, amaç bu mandırayla az çok bağlantısı olan bir yardım kuruluşunun o zaman anıldığı haliyle “tıp ekonomisi” alanındaki araştırmalarına son vermekti. Tarihçi Paul Starr, Washington’da Elk City’dekine benzer bir sağlık kooperatifinin hayata geçmesi sonrası Amerikan Tabipler Birliği’nin “bu girişime katılan tüm doktorları misilleme yapmakla tehdit edip onların muayene yapmalarını ve meslektaşlarının hasta sev
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle