Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
gelmeyen ama kentte yaşanan mutlulukları da çoğaltan bir yayın yapalım istiyorduk” diye anlatıyor. Tunceli’de olmaz denen şey budur muhtemelen. Matbasını kurdu gazete günlüğe döndü Sahibi olarak kardeşi Dilek’i gösterdiği, baskıdan teknik servise sadece kadınların çalıştığı, yerel halkın günlük hayatına ait "basit" konuları ve sorunları da ele alan Tunceli Emek Gazetesi, 2004 yılında böyle başlar yayın hayatına. Kolay olmayacaktır tabii… Kentteki iki matbaa baskısını yapmayı kabul etmez, gazeteyi her hafta 130 km mesafedeki Elazığ’a götürüp bastırırlar bir süre. O arada Global Fund For Women’dan fon alır, uzun uğraşlar sonucu, daha sonra sussun diye 12 kez düşürülecek olsa da resmi ilan hakkını elde eder, AB fonlarına tek tek başvurur. Sonunda o güne kadar hayatında görmemiş biri olarak kendi matbaasını kurar ve gazeteyi günlüğe çevirir. Tüm baskı makinelerini kullanmayı öğrenir, çalışanlarına da öğretir. Artık tek başına da kalsa gazeteyi çıkarabilecek noktadadır. Bir yandan öğretmenliğe devam etmektedir. TUNCELİ EMEK GAZETESİ Kadınların elinden çıkıyor attığı manşet yerini buluyor Doğu ve Güneydoğu hep çatışma ve ölüm haberleriyle anılıyordu. "Biz bu haberleri de görmezden gelmeyen ama kentte yaşanan mutlulukları da çoğaltan bir yayın yapalım istiyorduk” dedi Hüsniye Karakoyun. Ve Tunceli Emek Gazetesi'ni kurdu. Valiyle ilgili haber gözaltı getirdi Gazetenin “Gücünü cesaretinden alan gazete” düsturuyla yaptığı haberlerden olacak, 2006’da, kentin o zamanki valisiyle ilgili usulsüzlük haberinden sonra gözaltına alınırlar. Bilgisayarlarına el konur, tehditler başlar. Cevabı, tehdit edenleri tespit ettirip yargıya teslim etmek olacaktır. 2011 yılında ise bu kez o dönemin valisinin yolsuzluklarını yazınca, Kütahya Simav Dağardı Köy Okulu’na sürülür. “Buralarda bizler için devlet hâlâ vali” diyerek hatırlıyor yaşadıklarını: “Bu sürgünle adalet, hakhukuka olan inancımı yitirdim. O zaman kendimin inanmadığı şeyleri öğrencilerime telkin edemeyeceğimi anladım, 16 yıllık öğretmenlik mesleğimden istifa ettim.” Geri dönüp gazetenin başına geçer. Böylece, üçbeş sayı sonra bitmesi beklenen Tunceli Emek şu an kentteki en büyük ve modern matbaaya sahip, gündem belirleyen, insanların haber olmak istediği, dağıtım, abonelik, web sitesi ve sosyal medya yoluyla binlerce insana ulaşan bir yayın haline gelir. Karakoyun, Çağdaş Gazeteciler Derneği'nin “Yılın Başarılı Gazetecisi” ödülünü alır. 26 TEMMUZ 2015 Dersim’de Ilısu mezrasını Türkiye’ye bağlayan köprü, özensiz ve umursamaz bir hızla yapılan barajın suyu altında bırakılınca köylüler mahsur kalır. Dertlerini kimseye anlatamayınca da açlık grevine başlarlar. Aralarından Adile Arduç yattığı yerden Tunceli Emek Gazetesi muhabirine şu sitemde bulunacaktır: “Ben Emek Gazetesi bizi duysun ve haberleştirsin diye çok istiyordum. Çünkü siz peşine düşünce olaylar çözülüyor.” 10 çocuklu ailenin beşinci çocuğu Daha önce haber yapmış olsa da Emek bu sitemi özürle kabul eder, “Körleştiniz mi? Görün artık Arduç Ailesi’ni!” başlığıyla bir kez daha yayın yapar. Bir gün sonra köprü sözü verilir. Köşe yazısında “İnsanın kendi evine ulaşmak için neden direnmesi gereksin ki!” diye sorar Hüsniye Karakoyun. Yıllardır “ölümlerle acıların harlanıp harmanlandığı 6 bir coğrafyada, hepsinin yamacına bağdaş kurup kan deryasına dönen yüreğini avuçlamaktan başka bir şey bırakılmayanlardan biri”, Tunceli Emek Gazetesi ve matbaasının kurucusu ve sahibidir. Hozat Türktaner Köyü’nden 10 çocuklu bir ailenin beşinci çocuğu, ilk üniversite okuyanıdır. Alevi bir Kürt olarak yaşamanın pek kolay olmadığı Erzurum’da Atatürk Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünü okurken, kendisine verilen şansı bir ayna gibi kendisinden sonra gelen kardeşlerine de yansıtır. Çalışarak onları da okutur, üniversite mezunu olmalarını sağlar. Mezun olunca öğretmenlik için ilk görev yeri, faili meçhul cinayetlerin ayyuka çıktığı dönemde Batman’dır. Öğleden sonra saat 3'te eve girip bir daha sokağa çıkılamayan günlerdir. Hep çok sevdiği okumaya verir kendini. Sadece okumakla da kalmaz, “Doğuda kimse bizi dinlemiyor ya…” yazar, yazmaya sığınır. Diğerleri yazdırmadı kendi gazetesini çıkardı Bir gün, yakınlarının da teşvikiyle, yazılarını yerel bir gazeteye götürür. Tümü yayımlandığı gibi sürekli yazma teklifi de gelince, haftada üç gün yazmaya başlar. Ama memleketini özlemiştir, 2004 yılında tayinini Tunceli’ye ister. Aynı heyecanla, yazma eylemini sürdürebileceğini düşünmektedir. Ancak çeşitli önerilerle gittiği kentin 3540 yıllık iki yerel gazetesinden “Bunlar Tunceli’de olmaz” cevabı alır. Sorun değildir onun için; küçük bir büro tutarak haftalık bir yerel gazete çıkarmaya başlar. “Düzgün işleyen bir yerel gazetenin neleri değiştireceğini biliyordum. Hem de iş imkanı yaratmaya çalışıyordum. En küçük kardeşim de o sırada liseyi bitirmişti. Öte yandan yaygın medyada Doğu ve Güneydoğu hep çatışma ve ölüm haberleriyle anılıyordu. Biz bu haberleri de görmezden Emel Armutçu @earmutcu