23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÖRÜŞ Yusuf Hacısüleyman yhacisuleyman@yahoo.com Turizm Uzmanı 20 yülüyor. Her zaman söylerim, şehrimize yerleşik bir tiyatronun oluşması daha dün gibi bir tarihte oldu. Oysa Toroslar’da Bolat yaylasında iki bin yıl önce dağın başında tiyatro vardı. Artemis tapınağı, yedi uyuyanlar o bölgede mutlaka görülmesi gereken yerler. Bunlardan biri de Meryem Ana evi. Ev, Efes’in güneyinde. Anlatılanlara göre İsa’nın havarilerinden John Meryem Ana’yı milattan sonra 37’de Efes’e getirir. 1891 İZMİR KUR 1.15 ANAHTARLAR TESLİM Başlığa aldanıp da turizmciler yeni bir kampanya mı başlattılar acaba diye düşünmeyin hemen, söz konusu anahtarlar otellerin oda anahtarları değil. Şu anda teslim edilecek anahtarlar dokuma ve iplik fabrikaların anahtarları, yani tekstilcilerin. Tekstilciler geçen haftalarda Sanayi ve Ticaret Bakanı ile toplantı yaptılar, kimilerine göre gizli, ama basına yansıdığına göre gizlilik mizlilik söz konusu değil. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin, Sanayi ve Ticaret Bakanı ile yapmış olduğu toplantıda tekstil ve hazır giyim sektörünün temsilcileri dolar kuru ile ilgili olarak tepkilerini bu şekilde ifade etmişler: “Kur 1.15 de kalırsa fabrikalarımızın anahtarlarını teslim edebiliriz.” Toplum olarak bazen çok güzel ve manalı sözler üretmekte gerçekten yetenekliyizdir. Tekstilciler “bıçak kemiğe dayandı“ derken bir de yeni bir kavram geliştirmişler bu toplantıda; 1.20’lik dolar kurunu “psikolojik sınır” olarak değerlendirmişler ve artık iyi firmaların maliyet artışlarını karşılayamayarak batacağını belirtmişler. Bu durumda psikolojik sınır aslında “batma sınırı“ oluyor, herhalde onu demek istiyorlar. Türk tekstil, hazır giyim ve konfeksiyon sektörü, yüksek faizdüşük kur politikasının yarattığı maliyetler nedeniyle kendisine bir çıkış yolu buldu aslında. Ama bu yol ülkemiz için iyi bir yol değil. Bu alanda faaliyet gösteren şirketlerimiz iş gücü ve enerji maliyetlerindeki uygunluk nedeniyle fabrikalarını Mısır’a taşımaya başladı. Bundan sonra gurur kaynaklarımızdan olan ve kalitesi ile övündüğümüz, yurt dışına gittiğimizde en lüks mağazalarda yabancı arkadaşlarımıza dönüp “bak bunu bizimkiler üretiyorlar” dediğimiz tekstil sektörümüzün önde gelenleri, ürettikleri malların etiketlerine “Made in Turkey” yerine “Made in Egypt” yazacaklar. Ocak 2006’daki yirminci sayımızda yayınlanan “Turizmde son beş yıla girdik” başlıklı yazımız bu konuyla ilgiliydi. Turizm ve tekstil, Türkiye’nin iki lokomotifi, ikisi de ihracata yönelik, tekstil malı turizm ise hizmeti yurt dışına sattığı için döviz kuru ile ilgili konularda aynı kaderi paylaşmaktadırlar. Türkiye dünyada en yüksek faizi veren ülke durumunda olduğu sürece döviz kurları artmaz. İlk bakışta insanın hoşuna gidiyor, örneğin: “Türk Lirası değer kazanıyor” denince. Ortaokuldayken ben de çok mutlu oluyordum, öyle değil mi ya, paramız değer kazanıyor diye. Ama hiç de öyle değil! Değer falan kazandığı yok, devlet sürekli borçlanıyor. Yani siz, ben, bu ülkede yaşayan herkes, başkalarına faiz ödüyoruz bir de ayrıca borcumuz da borç. Sürekli borç alıp yüksek faiz verdiğimiz için döviz kurları olmaları gereken “gerçek” yerlerine çıkmıyorlar. Yurt dışına sattığımız her mal veya hizmet düşük döviz kurundan dolayı buradaki işletmeleri “batma sınırına” bir adım daha yaklaştırıyor. Aynı turizm sektörü gibi, her getirilen 100 dolara 170 Lira alırken şimdi her 100 dolara 115 Lira alan tekstil sektörümüz 177’yi arıyor, yangın ihbar hattını! Duyan var mı acaba? Tekstil taşınıyor Mısır’a, dokuma tezgâhları sökülüyor ve götürülüyor gemilerle. Ya oteller? Beş yıl demiştik iki yıl önce, kaldı üç yıl. Sökülüp götürülemeyeceğine göre bir yerlere … Üstelik anahtarlarını da kimse almaz her yeri dökülmüş bir otelin. İnşallah üç yıl derken yanılmışımdır da 2012’ye kadar idare edebilirsek sorumluluğu Marduk’a yıkarız… yılında bir dağda olduğunu iddia eder. Bir araştırma grubu evi kadının söylediği yerde bulur. Bu yer günümüzde İseviler için bir haç mekanı. Evin girişinde uzun bir duvar dilek ağacı olmuş. Selçuk antik müzesi, dönemin önemli eserlerinin sergilendiği önemli müzelerimizden biri. Gittiğim dönemde restorasyon çalışmaları olduğu için Selçuk kalesini gezememiştim, umarın gezginlere açılmıştır şimdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle