Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 ÇİN ÇİN 13 GEZEKALIN Mustafa Balbay ankcum@cumhuriyet.com.tr SEREZ’İN ESNAF ÇARŞISINDA Bazen bir şiir, bazen bir atasözü, bazen de bir film belirlemiştir benim gezi rotalarımı... Siyah beyaz Casablanca filminin renkli çağrışımları beni aldı, Cebelitarık üzerinden Fas’ın Casablanca şehrine götürdü... “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olma” atasözü Mısır’ın can damarı Nil’in Akdeniz’e döküldüğü deltadaki Dimyat kentine götürdü... Nâzım Hikmet’in Şeyh Bedrettin Destanı‘ndaki Serez bölümleri de beni aldı Yunanistan’ın Serez kentine savurdu... Sıcak bir yaz günü Gümülcine’den Kavala’ya, Kavala’dan Serez’e... Yol boyu “Nea” ile başlayan, Anadolu kokan yerleşim yerleri adları geçtik: Nea Bafra, Nea Zihni... Serez, 78 katlı evlerle başladı. Otobüs terminalinden insanların aktığı yöne doğru bıraktım kendimi, uçsuz bucaksız bir çarşı zincirinin içine düştüm. Çarşıda yok yok... İncirlerden üzümlere, zeytinlerden reçellere, tencere tabaktan dayanıklı tüketim eşyalarına... Serez sadece bu kentin değil, bu bölgenin alışveriş merkeziymiş. Çarşıda bir kahve, önünde iki kişi tavla oynuyor, 8 kişi maçı izliyor. 11’inci ben oldum. İçlerinden biri Türk olduğumu anladı, sıcak bir gülümsemeyle seslendi: “Nasıl sen sen?” Annemin sesini duysam bu kadar sevinirdim... Yanni’nin aile büyükleri Anadolu’dan göç etmiş, Türkçe onlardan miras... Serez çarşısını birlikte gezdik, birlikte iri mi iri tulumba tatlısı yedik. Nâzım Hikmet’in Bakırcılar Çarşısı dediği yer neresidir bilinmez, ama birbirini kesen asimetrik sokakların her biri sanki Şeyh Bedrettin kokuyordu. Yolunuz Serez’e düştüğünde zengin çarşısına doyamayacaksınız... Kent merkezindeki tarihi yapıların eski ama bakımlı hali sizi kendine çekecek... Bir de Türk mahallesi var. Buraya girdiğimizde de terk edilmiş evlerle, yıkık duvarlarla, rüzgarla birlikte açılıp kapanan tahta dış kapılarla karşılaşacaksınız. Belki de gıcırdayan pencerelerin birinin içinden şöyle bir Balkan türküsünü duyar gibi olacaksınız: “Benim yarim Serez’den, Çıkar gelir birezden.” Gezekalın... Yazı ve fotoğraflar Timur Özkan acau, Güney Çin Denizi’nde yer M alan ve Hong Kong gibi Çin’e bağlı bir özerk bölge. Aynı zamanda Çin’de kumarın serbest olduğu tek yer. Macau, gökdelenleriyle Dubai ve Hong Kong ile yarışırken, kumarhaneleri Las Vegas ile yarışıyor. Gökdelenlerde henüz diğerlerinin gerisinde ama kumar turizminde Las Vegas’ı geçmiş. Macau’ya gelen turist sayısı da çok yüksek. 2010 hedefi, yeni yapılan tesislerle 26 milyon kişi. Tam adı ile; Macau Özel Yönetim Bölgesi’nin yüzölçümü 28 kilometrekare, nüfusu 531 bin, başkenti Macau. Portekizce ve Çince iki anadil, İngilizce’nin de yaygın olarak konuşulduğu Macau’da Pataca denilen para birimi geçerli. Kur, Hong Kong ile aynı: Bir dolar = 7,7 Pataca. Zaten Hong Kong doları da Pataca ile birlikte kullanılıyor. Macau’nun eski yerleşimlerinin mimarisi ve bazı sokak isimleri Portekiz’i an dırıyor ve bu bir tesadüf değil. Hong Kong İngiliz kolonisi iken, Macau bir Portekiz kolonisiydi. Bu arada Akdeniz mimarisinin tipik örneği bazı resmi binalarda artık Çin bayrağının dalgalanması oldukça tezat bir görüntü oluşturuyor. Macau’nun Portekiz’e benzemeyen bir yanı trafiği, burada da Hong Kong gibi sağ trafik uygulanıyor. 2001’de Çin’e devredilen Macau halen özel statüsünü sürdürüyor. Örneğin Çin, Hong Kong ve Macau arasında gümrük ve pasaport kontrolü devam ediyor. Macau’nun kumarhaneleri ünlü ama herkes buraya kumar oynamaya gelmiyor. 2005’te Dünya Kültür Mirası listelerine giren ve korunması Çin Hükumeti tarafından garanti edilmiş olan Macau’da görülecek çok yer var. Hong Kong’dan geldiğim deniz otobüsü, Macau limanına, başkenti komşu adalara birleştiren uzun bir köprüyolun altından geçerek yanaştı. Deniz otobüsü terminalinden çıkınca, üzeri kapalı üstgeçitler ve yürüyen merdivenler birbirine eklenerek kent merke zine kadar götürüyor. Burada karşıma önce gösterişli oteller ve kumarhaneler çıktı. Girişler çok kolay, ne güvenlik ne de kıyafet sınırlaması söz konusu, böyle olunca benim gibi kumar oynamayanlar bile içeri bir göz atmadan geçmiyor. Ama vakit kaybedecek zaman değil. Macau’yu gezmeye yarımadanın diğer ucundaki Templo de AMa tapınağından başladım. Çin Budizmi, Konfüçyüzim ve Taoizm ortak mekanı olan tapınak Macau’nun bir numaralı ziyaret yeri. Bu ülkede tapınaktan çok kilise var, belli ki Portekizli misyonerler kolonyal dönemde çok çalışmışlar. Kiliseler Macau’nun merkezi Senado Meydanı’nda toplanmış, önce bu tarihi meydanı gezelim. Geçen yüzyıldan beri Macau’nun merkezi olan bu meydana Akdeniz mimarisi hakim. Belediye binasının halka açık salonlarından meydana bakıldığında, turizm ofisi, senato ve Santa casa da Misercordia en çok dikkat çeken binalar. Her zaman çok kalabalık olan Senado Meydanı’na komşu sokaklar da çok hareketli. Etrafta gördüğüm yerler arasında, Sam Kai Vui Kun ve Na Tcha tapınaklarını, Katedral’i, Lou Kau Evi, St. Dominic, St. Anthony kiliseleri ile St. Paul kilisesinin kalıntılarını ve eski kent duvarlarının ayakta kalan bir kısmını not edebilirim.Tarihi merkezi gezdikten sonra güneye doğru yürüdüğümde, yan yana iki göl görüyorum. Sai Van ve Nam Van gölleri arasında Macau Kulesi yükseliyor. Ayrıca Nam Vai üzerinde ikinci bir köprüyol daha başlıyor. Macau’yu komşusu Taipa Adası’na bağlayan köprüler hem gündüz hem de gece aydınlatılmış halleri ile güzel görüntü veriyorlar. Macau gezisini sonunda limana doğru yürüdüğüm Amizade Bulvarı’nın, aynı zamanda her yıl kasım ayında düzenlenen bu yıl 55.’si düzenlenen Grand Prix yarışlarının pisti olduğunu öğrenince, yanı başımda hızla giden yarış arabalarının uğultusunu duyar gibi oluyorum. dan yaptırılmış. Macau da Hong Kong gibi temiz ve güvenli bir ülke, geceleri de rahatlıkla her tarafta dola şılabiliyor. Sigara parklarda bile yasak, sadece izin verilen bazı köşelerinde içilebiliyor. Burası her nedense bir ada olarak tanınıyor aslında küçük bir kısmı ile anakaraya bağlı bir yarımada. Türkiye’ye çok uzak ama Hong Kong’a kadar gelenler için gitmeye değer. Türklere vize uygulamayan Macau’ya Hong Kong’un Kowloon yarımadasındaki Çin terminalinden her yarım saatte bir karşılıklı deniz otobüsü seferleri yapılıyor, biletler (gidişdönüş) 40 dolar ve yolculuk 1 saat 15 dakika sürüyor. Ayrıca Çin’in Türkiye’de çok ziyaret edilen kentlerinden Shenzhen’den gemi ile (1 saat) ve Guangzhou’dan otobüsle (2,5 saat) ulaşmak mümkün. Macau’ya bir gün az geliyor, yol kısa ama Hong Kong ve Macau gümrüklerinde de zaman harcanıyor. Bu durumda hem gezi bir koşuşturmaca içinde geçiyor hem de Taipa adasına geçmeye zaman kalmıyor. Sonuç olarak, Macau en az iki günün dolu dolu gezerek geçirebileceği bir Uzakdoğu ülkesi... ozkantimur@yahoo.com