Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EGE’NİN İMBATI Serdar Kızık serdarkizik@cumhuriyet.com.tr 10 KAPAK SAY Kİ ORADAYIM... Başkaları soruyor, oysa o kıyı kasabasını tanıyorsun. Çünkü yolcusun, ayakların çıplak ve daha çok yıldızlara bakıyorsun... Adı şart değil. Şimdi oradayım yine. Gidiyor güneş, akşamın güzelliğine yer açıyor. Şimdi kızıllar, turuncular, lacivert ve morlarla gece daha yakın. Puslu gözlerim ve uzaklarda. Parmaklarımı geçirdim kumlara, avuçladım, bir şarkıya ve gün batımına savurdum. Küçük dalgalar, sahille oynuyor o sırada... Bizim balıkçı, ekmek teknesinde; açıkta ağ atıyor yine, küpeştesi neredeyse suya sıfır. Ellerimde kalamar kokusu, bedenim denizin tuzu. O sırada, beni görseydin. Say ki, rüzgar. Say ki, derinlik sarhoşluğundayım mavinin. Say ki, kırlangıcım hemcinslerim yuvalarına uçmuş, akşamla kalmışım baş başa. Özgürlüğe tutkunluğumdan, ne diyeyim. Oysa korkularından, çaresiz dolu meydanlar... Tanıdıklar sağ olsun, halim yok bu gece sohbete. Kasaba meydanı yürüyüş mesafesi, gitmeliyim. Beni görseydin gecede. Say ki meydanda çınarın altındayım, meyhane yakın. Pencerede sardunya, arkada kör ışıklı bir mutfak, mezeleri sıralı. Hafif bir esinti, komşular gelmiş karşı kıyıdan, rembetiko çalıyor masalarda. Eğlence var, güzel kadınlar, çakır keyif erkekler. Şarkılar yüksek tonda Ege üstüne ve tanış ve danslar... Davetsiz misafirim. “Buyur” dedi meyhaneci. İnce ayar soğuk bir rakı, İzmir tulumu, kıştan kalma Kırkağaç kavunu. Bizim rakı, uzoya yüz basıyor, efkarımdandır belki. Yelkovan akrebi itiyor, o da geceyi. Ana avrat gidiyor geçkin bir kadın, helal olsun. Can Yücel ölmüş, dokuz yıldır rahmet okunur. Say ki, o sırada zeybeğe kalktım. Şöyle bir yürüdüm önce, efe işi... Kimseye bakmadan, bir ayağım havada asılı. Bir sıçra, iki, üç ve yarım dönüş. Al sana, bir kuş konmasın mı omzuma! Yabancıyım ama bir alkış, bir daha... Efeliği bozmadan gülümsedim masaya. Onlar da oynuyor ama anlaşılıyor ki efelik, kanda. Bizim zeybek, sirtakiye yüz basar. İsyanla büyüyen görkemindendir. Neden diye sorma, bilirsin işgalden kurtulmuş dağlarımızda çoban ateşlerini görürüz hala. Yine de komşu komşudur, barış içinde yaşamalı... Masalar boşaldı, ne sayayım ki daha... Şimdi, bulutlu maviden uçuşan etekleriyle ay tanrıçasını izlemekteyim. Bana ne kaldı? Sığınmışım geceye, düşler sergisinde... turizmin ilçeye önemli getirisi oluyor. Ancak bizim hedefimiz 12 aya yayılmış turizm. Kongreler, seminerler yapılması için bin 275 kapasiteli kültür merkezi yaptırdık. UEFA standartlarında plaf futbol sahası yapıldı. Bunun için her yıl Türkiye Plaf Futbol Ligi’ni bir ayağı ilçemizde oynanıyor. Çevreye ve doğaya olan saygımızla yakın zamanda Foça’nın adını daha fazla duyuracağımıza inanıyorum.”