17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÖRÜŞ Turizm Uzmanı Yusuf Hacısüleyman 12 [email protected] KAPADOKYA RUSYA’DA “TÜRKİYE KÜLTÜR YILI” 1928 yılında yerine konulmuş olan 11 metre yüksekliğindeki anıt, Heykeltıraş Pietro Canonica tarafından yapılmış. Gittiğimiz, gördüğümüz şehirlerde veya ülkelerde bu tip anıtların önünde fotoğraf çektirir ve onları hatıra olarak saklar, yalnızca görsel bir güzellik olarak algılarız çoğu zaman. İstanbul’da yaşayanlar veya İstanbul’a gidenlerin hepsi bu anıtın önünden muhakkak geçmiştir, hatta bir çoğu da fotoğraf çektirmiştir, bazımız yüklendiği anlamı bilerek, bazımız ise bilmeyerek. Anıtın bir yüzü Cumhuriyet Türkiye’sini, diğer yüzü ise bir ulusun varolma savaşını, Kurtuluş Savaşı’nı simgelemektedir. Ülkemizin bağımsızlığını, Cumhuriyetimizi ve büyük zaferimizi sembolize eden Taksim Cumhuriyet Anıtı’nda en önde büyük önder Atatürk, yanında İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak yer almaktadır. Hemen arkalarında ise pek çoğumuzun belki bilmediği, Kurtuluş Savaşı döneminde Ankara’ya maddi (silah ve lojistik desteğin yanı sıra on milyon altın ruble) ve manevi ilk yardım elini uzatan bir ülkenin, o dönemdeki Sovyetler Birliği’nin iki temsilcisine bizzat Atatürk’ün talimatıyla yer veriliyor: General Michael Vasilyeviç Frunze ve Mareşal Kliment Yefromoviç Voroşilov. Frunze, 1921’de TBMM’de bir konuşma yaparak Ankara’yı tanıyan itimat mektubunu sunuyor, Voroşilov ise askeri danışman olarak Ankara’da bulunuyor. Atatürk, Kurtuluş Savaşı bittikten çok sonra bile bu iki Sovyet Generalini unutmamış, büyük bir jest yaparak Kurtuluş Savaşı’nın simge anıtında, onların nezdinde Sovyetler Birliği’ne yer vererek katkılarını dile getirmiştir. Tesadüf bu ya, bu yıl anıtın dikilişinin 80. yılı ve tesadüf odur ki, 2008 yılı iki ülke arasında imzalanan anlaşma gereği, Rusya’da “Türk Kültür Yılı”. Amaç, turizm ve ticaret alanındaki işbirliğini kültürel alana da yayabilmek. Geçen yıl ülkemize 2 milyon 700 bin Rus turistin gelmiş olduğunu anımsarsak, zaten var olan bir kültürel alışverişin pekiştirilmesi olarak da yorumlayabiliriz bu çalışmayı. Kültür ve Turizm Bakanlığı çok güzel bir program hazırlamış. Kültür yılı 8 Nisan’da Moskova’da Fazıl Say’ın da yer alacağı Nazım Hikmet Oratoryosu ile başlıyor, Zuhal Olcay ve Genco Erkal solist olarak katılıyor. Kültür yılı etkinlikleri Moskova’nın yanı sıra üç şehirde daha, St.Petersburg, Soçi ve Kazan’da kutlanacak. 27 Mayıs’da Hermitaj Meydanı’ndaki Tarkan konseri şimdiden muhteşem olacağa benziyor. Bu tarih aynı zamanda St.Petersburg’un şehir günü. Kerem Görsev ve St.Petersburg Filarmoni Orkestrası, Kızılordu Orkestrası ve mehter takımının Okay Temiz Grubu ile vereceği konser, ünlü piyanist İdil Biret’in konseri, Sema gösterisi, Mercan Dede konseri, caz piyanisti Ayşe Tütüncü’nün konseri, Ahır Kapı Roman Orkestrası konseri, Türk Filmleri haftası ve değişik sergiler etkinliklerden sadece bazıları. Turizm ekonomisi açısından baktığınızda bu tür kültürel etkinliklerin çok yararlı olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu faaliyetler aynı zamanda bir tanıtım kampanyasına dönüştürülebilirse sayısal sonuçlar da alınabilir. Taksim Cumhuriyet Anıtı’nın 80. yılı olması nedeniyle, o günleri unutmadığımızın bir simgesi olarak iki Sovyet generalin adını taşıyan ortak bir etkinlik eklenebilirse bu kültür yılına kuşkusuz büyük bir anlam zenginliği de katmış olacaktır. Gülümseten Meryem Ana Yazı ve fotoğraflar Nuri Dokuzoğlu dana ve Mersin yöresini A İç ve Doğu Anadolu’ya bağlayan E5 yolunda Aladağlar ve Bolkar dağları arasından geçit veren Gülek Boğazı’nı aşınca Ulukışla’ya gelmeden Kapadokya levhasının gösterdiği yöne sapınca Kapadokya’ya girmiş sayılırsınız .Nevşpehir , Ürgüp ve Göreme görsel yönüyle bilinen ve doğa harikası peri bacalarıyla ünlü Kapadokya’nın sadece bir bölümü. Oysa Kapadokya Niğde, Nevşehir, Aksaray, Kayseri ve Kırşehir illerini içine alan aynı jeolojik yapı ve tarihe sahip çok geniş bir bölge. Yol üzerindeki ilk şehir merkezi Niğde. Ana yoldan Gümüşler Manastırı’na elma ve meyve bah çeleri arasındaki dört kilometrelik yolu aşarak ulaşırsınız. Niğde’ye ise sadece sekiz kilometre mesafede. Duvarlarla çevrili olmayan bahçelerden mevsimiyse meyve koparıp yiyebilirsiniz. Yörede “göz hakkı” denilen deyim sizin bu meyvelerden tatmak hakkına sahip olduğunuzu belirtir. Eskigümüş ve Yenigümüş beldeleri 1958 yılında birleşerek Gümüşler kasabasını oluşturmuş. 2 bin 700 civarındaki nüfusun çoğunluğu tarımla uğraşıyor. Tarımda ağırlık ise meyvecilik ve özellikle de elmacılıkla öne çıkar. Gümüşler Kasabasının geleneksel “kiraz cumaları”nda gurbetten gelen hemşeriler ve yakın yörelerden gelen konukların tüm ağırlamaları kasaba halkı ta
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle