Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ESTONYA 7 Alexander Nevsky Katedrali GEZEKALIN Mustafa Balbay ankcum@cumhuriyet.com.tr ATATÜRK’ÜN DOĞDUĞU EVDE… Selanik’in adından başlayalım... Büyük İskender’in kız kardeşinin adı. Dünyada 30’u aşkın “İskender” adında kent var. Bizim İskenderun da oradan geliyor. Bir de İskender’in kurdurduğu ama, kendi adını vermediği kentler var. Onlardan biri de Selanik. İskender lütfetmiş, buraya da kendi adını değil, kız kardeşinin adını vermiş; Thessalonike... Selanik’i tanıtan kitaplardan birinde şöyle bir bölüme rastladım: Selanik’de doğan ünlüler... İkisi tanıdıktı: Mustafa Kemal ve Nâzım Hikmet! Mustafa Kemal’in doğduğu, o resimlerinden tanıdığımız ev, Aya Dimitriya Mahallesi’nde Apastolu Pavlo Caddesi 75 numara. Ev, bizim Selanik Konsolosluğumuzun bahçesi içinde kalıyor. Evin bahçe içinden görünümü ön cepheden görünümü kadar güzel. Hatta daha güzel desem yeridir. Girişi, kocaman bir nar ağacı süslüyor. Gittiğim mevsimde nar ağacı meyveye durmuş, yeşil narlar yumruğumu geçmişti. Nar ağacının yaşını şöyle tarif edebilirim; Atatürk’ün doğumunda bahçede olan ve bugüne dek gelen tek ağaç! Evin içi sade... Geçen yüzyılın, hatta 19. yüzyılın yaşam biçimini tümüyle yansıtıyor; Atatürk’ün doğduğu oda, işlemeli perdelerle süslü pencereler... Evin içini tarif olmaz; gidip görmelisiniz... Tam karşısında biraz oturalım! Tahta masasandalyeli bir kafe... Çevresi yeşil yapraklı sarmaşığımsı bitkilerle donatılmış. Bir yaz gününde, hem serinletici hem dinlendirici bir yer. Üstelik her türlü hayali kurmaya da uygun! Gezmenin güzelliklerinden biri de zamanı büyük ölçüde sizin yönlendirmenizdir. Hele bir de; “kaybolmaya çıkıyorum” ruhuyla yolculuğa başlamışsanız, artık durakları da siz belirlersiniz, yolları da... Sözüm ona, kafede nefeslenip çıkacaktım. Karşımda Ata’nın doğduğu ev; sırtımı sandalyeye dayayıp o derin nefesi çekince, ne saat aklıma geldi ne yemek... Yolunuz Selanik’e düştü mü; elbet Atatürk’ün doğduğu eve uğrayacaksınız. Evden sonra aklınızda Beyaz Kale olacak, kordon boyu olacak ama, evin karşısında oturup güzel bir tabloyu seyreder gibi hayaller kurmayı ihmal etmeyin... Haa... Kafede rakı da var! Gezekalın... Köylerinde hiç de yabancısı olmadığımız şekilde köpekler ve inek sesleri sizi karşılıyor. Saaremaa’ya, adanın güneyindeki Kuressaare havaalanına Tallinn’den uçakla gidilebileceği gibi Virtsu’dan deniz yoluyla gitmek de mümkün. Kısa bir deniz yolculuğundan sonra adanın yerleşim merkezine gitmek için uzun bir karayolu yolculuğu gerekiyor. Hiiumaa adası ise dünyanın en eski ve halen çalışan deniz feneriyle ünlenmiş. Deniz feneri adanın en yüksek tepelerinden biri üzerinde 500 yıldır denizcilerin yollarını bulmasına yardımcı oluyor. “Tere!” Estonyalıların tokalaşmak veya öpüşmek gibi adetleri yok. Özellikle karşılaşmalarda Akdeniz sıcaklığını aramaya kalkışmamanız tavsiye olunur. Kendi aralarında da kısa ve öz bir merhaba (yani “tere!”) sözcüğünün çoğu zaman yeterli olduğunu fark edebilirsiniz. Estonyalılar genelde az konuşan ve biraz içe kapanık insanlar. Ancak biraz tanıyıp sohbet ettikten sonra bu karanlık ülkenin aydınlık yüzlü insanlarının gerçek sıcaklığı ve konukseverliğini görüyorsunuz.